16 Kasım 2022 Çarşamba

Sosyalistlere karşı Demir ve Çavdar’ın ittifakı - M.Sinan Birdal / Evrensel

 

      Kaynak: 'Bismarck. Des eisernen Kanzlers Leben in annähernd 200 seltenen Bildern'

Bismarck’ın 1878’de sosyalistlere karşı başlattığı baskı kampanyası, 1879’da benimsediği korumacı ekonomi politika ve 1883’ten itibaren uyguladığı sosyal politikalar ciddi bir dönüşüme işaret eder. Bismarck, kontrollü olarak kültür kavgasında ittifak yaptığı liberalleri terk edip, sağcı Katolik Merkez’le beraber yeni bir iktidar koalisyonu kurmakta ve sosyalistleri hedefe koymaktaydı. Bu manevrada da milli güvenlik, ekonomik büyüme ve sosyal güvenlik politikalarını eşgüdümleyerek yasama organına hesap vermeyen, başına buyruk bir yürütme gücü yaratmaktaydı. Bismarck’ın strateji ve taktikleri bugün olduğu kadar o gün de birçok yorumcuyu şaşırtmış ve yanıltmıştı. Bunların başında da serbest ticarete ve sosyal politikaya dair dogmatik görüşleri savunanlar gelmekteydi. Bunlar, dönemin yönetici sınıfları olan burjuvazi ve aristokrasinin belirli bir siyasi pozisyonu, bir politikayı tutarlı bir şekilde savunacağına inanıyor; değişen ekonomik politik konjonktürle beraber pozisyonların da değişebileceğini hesaba katmıyordu.

Ben Gurion Üniversitesi’nden iktisat tarihçisi Adam Klug’a göre Bismarck’ın “demir ve çavdar” ittifakı, ağır sanayi ve özellikle Elbe’nin doğusundaki büyük toprak sahibi Junkerlerin arasında korumacı gümrük politikası hedefiyle kuruldu. 1873 borsa çöküşü ve 1870’lerde tahıl ithalatının artması kömür ve çelik sektörü çıkarlarını büyük toprak sahiplerinin çıkarlarıyla ortaklaştırmıştı. Ünlü iktisat tarihçisi Alexander Gerschenkron’ın (siyaset biliminde klasikleşen) yorumuna göre korumacılık sanayi burjuvazisinin toprak sahibi feodal elite baş eğmesi anlamına gelir. Modernleşme teorisine dayanan tarihyazımı ise buna korumacılığın nasıl 1877 ve 1878 seçimlerinde otoriter baskı ve popülist milliyetçi ajitasyonun bir birleşimi vasıtasıyla seçim zaferi kazandığını ekler. Bu yaklaşımda Bismarck’ın 1879’da benimsediği korumacılık, imparatorluğun başlangıçtaki liberal-milliyetçi ideoloji yerine, muhafazakar-milliyetçi temelde ikinci defa kurulduğu bir an olarak yorumlanır. Modernleşmecileri eleştiren yeni tarihyazımı ise Britanya’ya nazaran Alman İmparatorluğu’nun halk tepkisine ve işçi taleplerine çok daha açık olduğunu vurgular. Klug, Almanya tarihyazımının özgül yol (Sonderweg) tartışmasının merkezinde oturan korumacı politikanın iktisat tarihçileri tarafından pek ele alınmadığından bahsederek bu boşluğu doldurmaya çalışır. Bu tartışmalar günümüzdeki sermaye fraksiyonlarının ittifak davranışlarını yorumlamak ve modernleşme kuramının ekonomi politik açsından eleştirebilmek için önemli ipuçları veriyor. 

Klug, “Alman korumacılığının biricikliği” tezine karşı Britanya’da da ciddi bir korumacı lobi olduğunu vurguluyor. Yükselen Alman ve Amerikan rekabeti karşısında Britanya’da da sanayi ve tarım ürünleri için korumacı gümrük talep eden “adil ticaret” (fair trade) hareketi boy göstermişti. Britanya siyasal sistemi korumacı gümrük talep eden Muhafazakar Parti’yle serbest ticareti savunan 1877, 1878 Almanya İmparatorluk Meclisi seçimleri ve 1906 Britanya genel seçimlerinde korumacılık temel seçim gündemiydi ve her ikisinde seçim net bir şekilde müdahaleci muhafazakarlıkla, serbest ticaretçi liberal sol arasındaydı. Yani, seçmen daha sonra Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve İngiliz İşçi Partisi’nin (Labour) yükselmesiyle olacağı gibi bir tarafta sosyalist diğer tarafta sermaye çıkarlarının temsil edildiği bir seçenek menüsü yerine korumacılıkla serbest ticaret arasında bir seçim yapmaya zorlanmıştı.

1834’te kurulan Gümrük Birliği’nden (Zollverein) 1871’de İmparatorluk kurulana dek Almanya ilerici gümrük indirimi politikası uygulamaktaydı. 1871 ve 1874 seçimlerinden sonra oluşan İmparatorluk Meclisleri serbest ticareti savunan üç liberal parti tarafından yönetilmekteydi. Haziran 1873’te demir gümrüklerini 1877’de sıfırlayan parlamento kararı, sanayileşmiş Almanya’nın ilk ekonomik krizi olan 1873 Kurucu Krizi’yle (Gründerkrise) çakıştı. Ocak 1876’da demir çelik holdingleri korumacılık kampanyasını yürütmek için Alman Sanayicilerinin Merkez Birliği CVB’yi (Centralverband deutscher Industrieller) kurdu. Pamuklu, keten ve yünlü üreticileri bunlara katıldı. Korumacılar Roscher, Knies, Schmoller gibi tarihselci iktisatçılarda entelektüel sözcülerini buldular. Ancak ulusal liberallerin serbest ticaretçiliği, toprak sahiplerinin muhalefeti ve Bismarck’ın tavrı nedeniyle başarıya ulaşamadılar. Ağır sanayiyle yakın ilişkileri olmasına rağmen Ulusal Liberaller’in sağ kanadının lideri olan ünlü tarihçi Treitschke korumacı kampanyayı daha yüksek kâr uğruna girişilen bir kapışma olarak tanımlıyordu. Prusya’nın doğu eyaletlerinin Junkerleri dahil olmak üzere toprak sahipleri başlangıçta sanayicilerin korumacılık kampanyasına karşı, serbest ticaretten yanaydı. Ancak 1875’ten itibaren yükselen ithal tahıl rekabeti ve tahıl fiyatlarında başlayan düşüş bunları korkuttu ve Kasım ayında kendi korumacı lobi örgütlerini, Vergi ve Ekonomi Reformcuları Birliği’ni (Vereinigung der Steuer und Wirtschaftsreformer) kurmaya itti. Sanayici CVB’nin toprak sahipleri lobisiyle iş birliğini arttırması sonucunda iki örgüt Ekim 1877’de ortak toplanarak, meşhur “demir ve çavdarın nikahını” kıydılar.

Klug’a göre Bismarck serbest ticareti inandığı için değil, alışılmış olduğu için takip ediyor; korumacılığı da İmparatorluk Meclisinden bağımsız bir şekilde hükümet gelirini arttıracak ve nefret ettiği eski müttefiki Ulusal Liberaller’den bağımsız, yeni bir parlamento çoğunluğu oluşturacak bir araç olarak görüyordu. Bismarck Şubat 1877’den itibaren korumacıların vekilleriyle gümrük yasası taslağı üzerinde çalıştı ve 1878’in ilk yarısında önerdiği tahıl, demir ve tekstil ürünlerini koruyan gümrük yasası Reichstag’da yenilgiye uğradı. Reichstag’daki liberal direnç ancak Ocak 1877 ve Temmuz 1878 seçimleriyle kırılacaktı. Bismarck’ın korumacılık yasası sosyalistleri imparatorluk düşmanı (Reichsfeind), yani iç düşman ilan eden yasayla aynı torbadaydı: “Mali Sistem Reformu ve Anti-Sosyalist Yasası”. Bugün kimi sol çevrelerde tartışmasız sol ekonomi politikaları olarak kabul edilen korumacılık ve sosyal politikanın esas hedefi sosyalistlerin baskıyla ezildiği, liberallerin etkisizleştirdiği, ekonomik olarak tamamen finans, sanayi ve toprak lobilerinin çıkarlarını izleyen despotik bir rejim kurmaktı. 

M.Sinan Birdal / Evrensel

Klug, A. 2001. “Why Chamberlain failed and Bismarck succeeded: The political economy of tariffs in British and German elections,” European Review of Economic History 5: 219-250.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder