6 Ocak 2023 Cuma

Dağıtım şirketlerine bitmeyen avanta(j)lar - Çiğdem Toker / T24

 

TEDAŞ'ın hesaplarıyla ilgili son Sayıştay raporunda öyle bir bölüm var ki... Eminim Sayıştay denetçileri, bu konuyu her sene inceleyip rapora bağlamaktan usanmıştır.

Her ikisi de sorunlu: Memur ve emekli maaşlarına, alay edercesine yapılan yüzde 25 artış da sorunlu. Ertesi gün ek 5 puanın, adeta şahsi bir cepten lütuf gibi -ama prompterdan- ilan edilişi de.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 24 saat içinde duyurduğu ek artışın hiçbir açıdan önemi bulunmuyor. Eğer bu ilave, politik saiklerle yapılmadıysa, yani seçmenden puan toplama taktiğiyle değil de hakikaten kamuoyu ile bağımsız medyanın yoğun tepkisi üzerine geldiyse de önemi yok. Bu önemi tartıp kıymetlendireceğimiz bir denge/denetim mekanizması, dördüncüsü basın olan bir güçler ayrılığı mı var ki böbürleneceğiz?

Öncelikle; çalışanların, emekçilerin emeklilerin haklarını sadaka verir gibi, gösteri yapa yapa alkışlar eşliğinde belirleyip duyurmanın insan onuruna aykırı olduğunu atlamayalım.

Sonra da altını çizelim: TÜİK'in enflasyon sepetinin içeriğini sekiz aydır kararttığı, verilerinin ne yazık ki alay konusu olduğu, devletin bütün kurumlarının, -iktidar sözlüğünden ödünç kelimeyle- vesayet altında olduğu bir ülkede, beş puanlık artışın, politik bir parodiden öte hükmü bulunmuyor.

Dikkat alanı başka

İşin dönüp dolaşıp bağlandığı yer, kamu kaynaklarının dağıtım yetkisiyse, dikkatin yoğunlaştırılması zorunlu olan konular başka. Çalışanların memurun, emeklinin, bizzat iktidar marifetiyle tırmanmış enflasyon karşısında hak ettiği ücretleri, aylıkları alamayışının sebeplerinin bir kısmını biliyoruz. Hiç değilse Sayıştay raporlarına yansıyan kısımları ortada.

Bakın, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş, Yani TEDAŞ'ın hesaplarıyla ilgili son Sayıştay raporunda öyle bir bölüm var ki... Eminim Sayıştay denetçileri, bu konuyu her sene inceleyip rapora bağlamaktan usanmıştır (Takdire şayan bir kararlılıkla sürdürüyorlar o ayrı). Yanı sıra benim de aynı konuyu, daha önce yazdığım kurumlarda birden fazla yazıya konu etmişliğim var.

Kamu kaynaklarını, özel şirketlere kamu eliyle tepe tepe kullandırmak, o kadar yerleşik bir alışkanlığa dönüşmüş ki bilanço ne kadar büyürse büyüsün Sayıştay ne kadar uyarırsa uyarsın değişen bir şey olmuyor.

Birçok okurun bildiğini bildiğim konuda anımsatma: Türkiye'de elektrik dağıtım 21 ayrı bölgeye ayrılarak özelleştirilmişti. İşletme hakkı devri (İHD) yöntemiyle yapılan özelleştirmelerde TEDAŞ'a ait olan işletme hakkı hisse devri yoluyla belli süreler için bu amaçla kurulan şirketlere devredildi. Bu şirketleri biliyor ve tanıyorsunuz.

Reklam ve kira geliri şirketlere

Şimdi Sayıştay raporuna sayısız kez geçen dolaylı kaynak aktarımı ise şu: Kamunun özel sektör dağıtım şirketleriyle yaptığı sözleşmeler ile TEDAŞ mülkiyetinde bulunan tesisler de devredildi. Özel şirketler bu tesislerin bir kısmını reklam ve kira geliri elde etmek amacıyla kullanıyor. Geliri de kendisine kalıyor. Oysa, elektrik dağıtımı özel şirkete verilse de bu tesislerin mülkiyeti TEDAŞ'ta. Dolayısıyla, TEDAŞ'ın kendisine ait bu tesislerden sağlanan reklam ve kira gelirinden pay alması gerekiyor.

Fakat TEDAŞ'a pay vermek şöyle dursun, kendisi de bir devlet kurumu olan EPDK bir tebliğ çıkararak, özel sektörün TEDAŞ tesisini kullanarak elde ettiği gelirlerin şirketlere bırakılmasını düzenliyor.

Sayıştay, TBMM'ye gönderilen son 2021 denetim raporunda uzun uzun bu durumun hukuksuzluğunu, yasaları, tebliğleri bütün mevzuatı inceleyerek tahlil ediyor.

O kadar ki Medeni Kanun'un "mülkiyet hakkının içeriği" başlıklı maddesini bile hatırlatıp şöyle diyor:

"Sözkonusu maddede

'Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.' denilmiştir.

Malik, eşya üzerinde doğrudan doğruya hâkimiyet sağlar. Malik, hukuk kurallarının sınırları içerisinde kalmak şartıyla eşyadan dilediği gibi yararlanabilir, eşyayı kullanabilir, eşya üzerinde tasarrufta bulunabilir. (…)

Mülk sahibi TEDAŞ ile elektrik dağıtım şirketleri arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinde düzenlenmeyen bir hususta, üçüncü şahıs konumunda olan Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunun, tek taraflı idari işlemle (söz konusu tebliğ ile) mülkiyet hakkını sınırlandırmasının mevzuata aykırı olduğu kanaatine varılmıştır. Zira Anayasa'ya göre mülkiyet hakkı ancak kanunla sınırlandırılabilmektedir. "

EPDK mülkiyet hakkını sınırlandıramaz

Yani?

Özetle şunu diyor Sayıştay: Mülkiyet hakkı ancak kanunla sınırlandırılabilir. EPDK, normalde bir kanun konusu olan bir alanı tebliğ ile düzenleyemez. Ve şu vurguyu yapıyor:

"Elektrik dağıtım şirketlerinin de, mülkiyeti TEDAŞ'a ait olan trafo merkezleri, aydınlatma ve nakil direkleri ile diğer taşınmazları, TEDAŞ'ın rızası olmadan kiralaması, hukuken mümkün değildir.

Söz konusu taşınmazların kiralanıp kiralanmayacağına mülk sahibinin karar vermesi gerekmektedir. "

223,6 milyon TL haksız kazanç

Sayıştay raporunda elektrik dağıtım şirketlerinin, hak etmedikleri halde TEDAŞ tesisleri üzerinden elde ettikleri reklam ve ilan gelirlerinin yıllar itibariyle dökümü de var:

Dağıtım şirketlerinin kamu şirketi TEDAŞ'a bir lira pay vermeden, TEDAŞ mülkiyetindeki tesisler üzerinden elde ettiği gelir (2014-2020) 223,6 milyon TL.

Özel sektöre bazen açık kanun çıkararak, bazen kanunu ihmal ederek, bazen dolaşarak, dolanarak, bazen çiğneyerek binbir yolla transfer edilen kaynaklar kamuda kalsaydı, Türkiye çok başka bir ülke olurdu inanın.

Çiğdem Toker / T24


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder