Dün ilaç firmaları ve SGK arasında yaşananlara dair bir giriş yazmıştım.
Eski AKP’li vekil Şükrü Ayalan’ın 50 Avro yerine 3 bin 750 Avro’ya ilaç aldırdığına dair istifa mektubunu anlatmıştım.
Hatta öyle ki eski ortağı Birol Taşkara'dan, eski AKP’li vekilin adamları tarafından kafasına silah dayayarak, 11 milyon Avro aldıklarını ve Taşkara'nın bunu savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu aktarmıştım.
O konuya tekrar döneriz.
Ama şimdi diğer isimleri anlatayım.
Eski Maliye Bakan Yardımcısı Osman Dinçbaş...
Gayriresmi ortağı olduğu TR Pharma ilaç firmasının pahalı ilaçları dikkat çekiciydi. Nasıl olmuş ise ödeme listesine alınmış. Dönemin kurum müdürü bir gün Fatih Çırakoğlu’nu arıyor.
TELEFONDA TEHDİT
Osman Dinçbaş’ın kendisini aradığını ve “Chenodioksikolik” isimli ve kutusu 11 bin 850 Avro olan ilaçtan 1000 adet, yani yaklaşık 1 yıllık alım yapılmasını istediğini ancak olumsuz yanıt verdiğini anlattı.
Ertesi gün Fatih Çırakoğlu’nun yanındayken Osman Dinçbaş arıyor ve “Müdür efendi herkesi aştık seni aşamıyoruz, bu ilaç 1000 kutu alınacak” diyor.
Fatih Çırakoğlu da “Biz en fazla altı aylık ilaç alıyoruz. Bir yıllık ilacı hiçbir firmadan almadık bu firmadan da alamayız” diyor. Karşı taraf “Peki siz görürsünüz” deyip telefonu kapatıyor.
Hemen dört kişilik bir Maliye Bakanlığı müfettiş ekibi geliyor. İşletme olmamamıza rağmen denetlemeye çalışıyorlar. Sonra bize resmi yazı geliyor. Abartısız dört kamyon belge fotokopisi istiyorlar. Fakat hiçbir şey çıkmıyor.
Araştırıp baktım.
Osman Dinçbaş 2021 yılında görevinden alındı. Bahse konu firma TR Pharma Rus ortaklı bir firma. İlk kuruluş 2013 tarihli. Alexey Repik ve Ideogen AG adlı bir firma ile ortak. 11 Temmuz 2013’te ise Türk ortağı Mehmet Can Göker oluyor. Göker’in babası ROCHE adlı ilaç firmasının yönetim kurulunda. Roche CEO’su William Burns Mehmet Can Göker’in nikâh şahidi.
Bir isim daha anlatayım.
Adı: Hulusi Ay
Eski AKP Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz’in yeğeni Yavuz Filiz, CMC isimli bir firma kurduğunu ve kendisine iş verilmesini isteyerek yeğeni için randevu istemiş. Ertesi gün gelmiş ve “Benim amcam sizi arayacak siz beni şartlara bağlayacaksınız öyle mi” diye sinirlenip çıkıp gitmiş.
Bu olayların tamamını Fatih Çırakoğlu’nun istifa mektubundan ve kurum içerisindeki kaynaklarımdan aktarıyorum.
SAHTE İSİMLE ŞİKÂYET
Kendisi de Çankırılı olan Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Hulusi Ay daha sonra olay hakkında bilgi istemiş. Fatih Çırakoğlu da durumu anlatmış. Sonra PTT şubesinden sahte isim ile tutarsız suçlamalar içeren bir şikâyet dilekçesine istinaden genel müdür, daire başkanı, Fatih Çırakoğlu hakkında soruşturma açılmış. Fatih Çırakoğlu’nun soyadı Çırakoğlu iken dilekçede Sarıoğlu yazılmış.
Buna rağmen soruşturma açıldı. İki müfettiş 6-7 ay boyunca müdürlüğe yerleşti. Çırakoğlu istifa dilekçesini kuruma sunduktan kısa süre sonra Çalışma Bakanlığı tarafından görevden alındığını öğrendi.
Hulusi Ay’ı aradım.
“Kurumdan gelen şikâyet hakkında işlem yapmama gibi bir yetkim yok. Çankırılı olmamınsa konu ile ilgili herhangi bir ilgisi de bulunmamaktadır” dedi.
‘KILAVUZU DEĞİŞTİRDİLER’
Adı geçen Yavuz Filiz’in firması 8 Mayıs 2019 tarih 9824 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre CMC FARMA İLAÇ AŞ
Eski AKP Milletvekili Hüseyin Filiz’i aradım ve konuştum.
Kesinlikle böyle bir aramanın olmadığını yeğeni ile kendisinin arasında büyük problemler olduğunu söyledi. Kendi adının kullanılarak böyle bir görüşme olup olmadığını ise bilmediğini anlattı.
“Kurum çalışanlarına, istifa dilekçesinde eski AKP milletvekili Ayalan’ın baskı yaptığı ve Bangladeş üretimi bir ilacın zorla aldırmaya çalışılmasından bahsediyor. Bu konuda bilginiz var mı” diye sordum.
Şöyle yanıtladı:
“Bilgimiz var tabii ki. Kurumda kimin bilgisi yok ki? Şükrü Ayalan Nipt Pharma adında yeni bir firma kurdu. Kıbrıs’ta bu firma... Sağlık bakanının danışmanı Tevfik isimli bir kişi ortakmış, eski bürokratlardan Osman Nacar, İsmet Köksal gibi isimler de ortakmış. Sonuçta bahsettikleri ilaç listede yoktu. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) kılavuzunda değişiklik yaptıracaklarını duyduk. Gökhan Öztuna konuya vakıf. Çok geçmeden SGK görüşü alınmadan bir gecede TİTCK kılavuzu değişti. Ucuz ilaç aldığımız İran, Arjantin gibi ülkelerden ilaç alımı bir gecede yasaklandı. Kılavuza göre Uluslararası Harmonizayon Konseyi (İCH) kurucu ülkelerden alım yapılabilecekti. Ancak yeni kılavuza eklenen anlaşılması zor olan bir ilacın da getirilmesi mümkün olacaktı. Anlamadık o vakit. Birkaç gün sonra Nipt Pharma’nın Bangladeş üretimi olan fakat Bangladeş’te bile ruhsatı olmayan birkaç ilaç için barkod başvurusu yapıldığını gördük. Sonucunu beklerken hop TİTCK listesine eklendiğini gördük. Uyardık tabii ki hata yapıldığını ancak dinleyen kim?”
Prof. Dr. Osman Nacar ile de telefonda görüştüm “Dolaylı veya doğrudan böyle bir şirkette ne ortaklığım ne irtibatım bulunmaktadır. Bu iddia yalandır” dedi.
İsmet Köksal mesaj gönderdi ve iddiaları kabul etmeyerek “İsmi geçen firma ile hiçbir ortaklığım yoktur. Teyit edemediğiniz bir bilgiyi söylemek tesadüf olamaz ve bir amaca hizmet ediyordur” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK BAKANLIĞI YALANLAYAMADI
İddialarda yer alan bir gece TİTCK kılavuzunda yapılan değişikliği Sağlık Bakanlığı kaynaklarına sordum.
Şu yanıtı verdiler:
“Yurt Dışından İlaç Temini ve Kullanımı Kılavuzu yenilendi ama iddia edildiği gibi bir ilacı eklemek için değil güncel bilimsel gereklilikler doğrultusunda güncellendi. İddia edildiği gibi İran, Arjantin, Küba, Hindistan gibi Uluslararası Harmonizayon Konseyi (IHC) Kurucu veya daimi üyesi olmayan ülkelerden ilaç alımı yasaklanmadı. Bangladeş de dahil olmak üzere ürün kalitesini gösteren ek belgeler tanımlandı. Bahse konu ilaç için 10.03.2022 tarihinde yurtdışı listesine eklenmesi talebiyle SGK tarafından kurumumuza başvuru yapıldı. Dışişleri Bakanlığı’ndan ilaç hakkında bilgi alındıktan sonra kılavuz değişikliği 23.10.2022 tarihinde yapıldı. Yani ekleme talebi kılavuz değişikliğinden yedi ay önce geldi.”
Yani sonuçta Sağlık Bakanlığı da bu yazdıklarımı yalanlayamadı.
Hatta doğruladı.
İŞ TAKİPÇİLİĞİ YAPAN AKP’Lİ VEKİLİN BELGESİ
Son olarak eski AKP’li milletvekili Şükrü Ayalan’ın iş takipçiliği belgesini paylaşacağım.
Bir insan tabiki ticaret yapabilir fakat bunu halkın oylarıyla seçildiği ve elde ettiği siyasi kimliğini kullanarak yaparsa orada işler değişir.
Şimdi...
Şükrü Ayalan ile telefon görüşmemizde kendisi hakkındaki iddiaları reddetmişti. “Gazeteci araştırır” demişti.
Araştırdım.
Şükrü Ayalan 3 Kasım 2002 seçimleri sonucunda 22’nci dönem AKP milletvekili olarak seçildi. AKP genel başkan yardımcısı olarak da görev yaptı.
Kendi beyanında BA Pharma ve NIPT Pharma isimli firmaların sahibi olduğunu ve Birol Taşkara’nın ise BA Pharma adlı firmada yanında çalıştığını belirtmişti.
BA Pharma Kıbrıs Serbest Bölge’de kurulu bir firma ortaklık yapısına ulaşamadım. Ancak şirketin hissedarlarından birinin Birol Taşkara olduğu bilgisine ulaştım. Birol Taşkara ismini yazı dizisinin ilk bölümünde aktarmıştım.
YÜZDE 30 PAY ALACAK
NIPT Pharma adlı firmanın ise üç ortağı mevcut. Şükrü Ayalan, M.A.A. F.B.K. Şirket müdürü olarak ise Emine Aksoy gözüküyor. Kendisi Ayalan’ın sekreteri.
Ayalan’a kendisi hakkında savcılık şikâyeti olduğunu söylediğimde “Ben yanlış gördüm korktuğum için böyle yaptım diye ifade verdi. Bu konuya girmek istemiyorum” demişti.
Şimdi gelelim önemli noktaya...
Şükrü Ayalan, AKP genel başkan yardımcısı olduğu dönemde Birol Taşkara ve ortakları ile bir anlaşma yapıyor.
Anlaşma içeriği ise Şükrü Ayalan mevcut siyasi gücü ile Birol Taşkara ve ortakları adına devlet kurumları ile olan ilişkilerini düzenleyecek ve yapılan ticaretten de yüzde 30 pay alacak. Anlaşma sağlanıyor. Firma ilaç getirmeye başlıyor, Şükrü Ayalan ise oluşan ticaretten payını alıyor. Ancak bir süre sonra araya anlaşmazlık giriyor ve çözüm için bir toplantı gerçekleştiriliyor.
Aralarında yapılan görüşme neticesinde 7 Ekim 2019 tarihinde bir ibraname imzalıyorlar ve Şükrü Ayalan’a ödenmesi gereken para nakit olarak ödeniyor.
İbranameyi yayımlıyorum tek tek maddelerini yazmayayım özetle, “Fehmi Mert Sözen, Oytun Canoğlu, Birol Taşkara, Şükrü Ayalan ve Devrim Pardün ile 01.01.2015-01.05.2019 tarihleri arasında yapmış olduğu tüm iş ve işlemler karşılığında kendilerine ödenmesi gerekli her ne nam altında olursa olsun tüm ödemeler işbu protokolün imzası tarihinde eksiksiz olarak ödenmiştir” deniyor.
Sonuçta bir siyasetçinin özel bir şirket için makamını kullanarak iş takibi yapmasının belgesi olur mu?
Oluyormuş demek ki...
Bunu da görmüş olduk.
Bittiğini düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
Peki, bu iş takibi için firmadan ne kadar para almış biliyor musunuz?
Tam 8 milyon Avro.
Bunu nereden anlıyoruz?
Savcılığa yapılan bir suç duyurusundan!
Hani Şükrü Ayalan “yok öyle bir şey” dediği silah zoru ile senet imzalattırma olayına ait savcılık suç duyurusundan.
Anlatayım...
Şükrü Ayalan 1 Ocak 2015 ve 1 Mayıs 2019 tarihleri arasında BA Pharma adlı firmada danışmanlık hizmeti veriyor. Karşılığında da 8 milyon Avro alıyor. İbraname yapıyorlar ve “Borcumuz yok artık” diyor ortaklar.
Ancak Ayalan bir süre sonra işlerde daha fazla emeğim var diyerek kâr payını artırmak istemiş. Birol Taşkara bunu kabul etmemiş. Ayalan Taşkara’yı çay-kahve içmek için Ankara/Çankaya’daki adresine çağırmış.
SİLAHLI ADAMLAR KARŞILADI
Taşkara şüphelenmeden ofise gitmiş. Gitmiş ama gittiği yerde 4-5 silahlı adam ile karşılaşmış.
Ayalan, “Benim daha fazla hakkım var. 3 milyon dolar ödeyeceksiniz ve üzerinizdeki şirketi ve tüm hisselerini bana devredeceksin, polise savcılığa gidersen ben oraları ayarladım hiçbir şey çıkartamazsın seni öldürürüm, size ceza kestim daha fazla kesecektim ama bu kadar kestim. Ödemezseniz 5 milyon dolar yapacağım cezayı” şeklinde beyanda bulunmuş.
İmzalaması için senet çıkarmış. İmzalamayacağını belirtince Veysi Özel isimli ve yanındakiler tarafından darp edilmiş. Silah namlusuna mermi verilerek başına dayatılarak senet imzalattırılmış.
Tekrar söylüyorum. Savcılığa verilen dilekçede yazıyor bunlar.
Bahse konu yerde Emine Aksoy da var. Senet düzenlenme tarihi ve ödeme tarihi arasında yedi gün süre belirlenmiş.
İşte yazı dizisinde bahsettiğim o suç duyurusunda bulunulduktan sonra araya siyasi temsilciler girmiş ve konu “tatlıya” bağlanmış. Birol Taşkara da şikâyetini geri çekmiş.
Peki, Şükrü Ayalan “NIPT Pharma adlı firma ile hiç iş yapmadım” demişti ya. Şimdi iş yaptı mı yapmadı mı ona bakalım.
İBNİ SİNA SGK kurumunun çalışanları ne diyordu?
Şükrü Ayalan TİTCK’ye Bangladeş’ten 50 Avro’ya getirip 3750 Avro’ya satacağı ilacı ekletti. Ancak kurum bürokratları bunu engellemişti.
Peki, listeye ekletme gücünü kurumdaki bir kişiden alması gerekiyor değil mi? Yani içeride adamı olması gerekiyor. Bunu da yalanlamıştı.
Şimdi size başka bir durumu daha anlatıyorum...
NIPT Pharma isimli firma TİTCK Ekonomik Değerlendirmeler ve İlaç Tedarik Yönetimi Dairesi Başkanlığı’na Emine Aksoy (Ayalan’ın Sekreteri) imzalı bir dilekçe sunuyor.
Uzun uzun dilekçeyi aktarmayayım.
Özetle “Hindistan’da uygun koşullarda depolanmayan ya da son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin kutularının değiştirilerek piyasadan toplanmak suretiyle bir depo tarafından Türkiye pazarına verileceği ifade edilmiştir” deniyor.
Ve bu dilekçe üzerine bahse konu firmanın ilaçları yurt dışı ilaç listesinden çıkarılıyor.
Şöyle yazayım… Firmanın ilaçlarını sadece kendi satmak isteyen Ayalan’ın isteği olmayınca sekreteri, ilacın listeden çıkarılmasını istiyor ve söz konusu ilaç listeden çıkarılıyor. Firma yetkilisiyle görüştüm, ilaçlarının listeden çıkarıldığını, ilaç kurumuna “neden çıkarıldığını sorduğunda” ise cevap alamadığını belirtti.
İŞTE O DİLEKÇE:
Firma ile konuştum.
Şükrü Ayalan bu firmadan ilaç başına para istiyor. Üstüne üstlük “Pazartesi günü yapılacak olan ihaleye giremezsiniz” diye tehdit ediyor. Firma rest çekiyor. İhaleden üç gün önce yukarıda yazılan dilekçeyi veriyor ve firma gerçekten ihaleye giremiyor.
Bunca kavga dövüş ve havada uçuşan milyonlarca Avroluk işin ardından geriye tek bir soru kalıyor.
AKP’li Şükrü Ayalan’ın Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nda (TİTCK) bu kadar etkili olmasını sağlayan, firmaları baskı altına almasına yardımcı olan, TİTCK ilaç listesinden dahi ilaç çıkartılmasını sağlayacak güçte olan kişi kim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder