Antalya’da Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğü milyonlarca avroluk AB projesinin ayrıntıları, kent için çözüm üretmesi gereken belediyelerin nasıl bir rant dağıtım aracına dönüştüğünü gösteriyor.
Antalya’da Büyükşehir Belediyesi eliyle uygulanan 2,8 milyon avroluk ‘akıllı kent’ projesi Taksim Camii’nin sponsoru olan Sur Yapı’ya nasıl reklam aracı yapıldı? Kent halkına hizmet vermesi gereken 2 elektrikli otobüs neden buhar oldu? AB destekli projede aylık bin avro maaşla asistan olarak işe alınan Başkan danışmanının kızı kim? Sayıştay raporuna göre 11 lüks aracın usulsüzce kiralanıp kanuna aykırı şekilde başkan danışmanları ve belediye bürokratlarına makam aracı yapıldığı kurumda kentin ulaşım sorununu kim çözecek? Büyükşehir Belediyesi 2013’te ortaya koyduğu iklim, ulaşım ve enerji hedeflerinin ne kadarını gerçekleştirebildi? Süresi içinde bitirilemeyen projede oluşan kamu zararını kim karşılayacak?
Türkiye’nin en fazla göç alan kentlerinden biri olan Antalya’da son yıllarda iyice artan trafik ve ulaşım sorunu kent halkının gündelik yaşamını kötü yönde etkiliyor. Trafik sorununun özellikle sabah ve akşam saatlerinde bir tür kriz halini aldığını söylemek hiç de yanlış olmaz. Ülkenin beşinci büyük kenti olan Antalya’da resmi rakamlara göre nüfus 2 milyon 665 bin civarında. Ancak geçtiğimiz yıl yoğun bir yabancı yerleşimine sahne olan kentin nüfusunun 3 milyona dayandığı tahmin ediliyor. Bu hızlı nüfus artışının beraberinde getirdiği imar rantı, bu pastadan beslenen çevrelerin önceliği olurken; ulaşımdan altyapıya, enerjiden suya, hava kirliliğinden çevre temizliğine kent halkının öncelikleri çözümsüz kalıyor. İlçelerden Büyükşehir’e belediye meclislerinin en önemli gündemleri imar tadilatları olunca kentin acil çözüm gerektiren sorunları kronikleşmeye doğru gidiyor…
Kasaba belediyelerini aratan yönetim anlayışı
Kentin bu sorunları yeni değil. Yaklaşık 15-20 yıldır belediye yönetimlerinin gündeminde. Belediye yönetimlerinin her seçimde yenilenmesiyle adeta çözümsüzlük de bir önceki yönetimin sorunlarını da ekleyerek yenileniyor. Partizanlıkla belediyeye yerleştirilen kadroların takım ruhu oluşturamaması bir yana, adında koskoca ‘Büyükşehir Belediyesi’ yazsa da ‘kurumsal kimlik’ ve temsiliyetten çok uzak bir kasaba belediyesi görünümü veren Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin birçok uygulamasında bunun izlerini görmek mümkün. Büyükşehir Belediyesi’nin içinde sanki birçok ‘küçük şehir belediyesi’ var ve her birinin de kendine göre dükalık oluşturan bir başkanı. ‘Kasaba belediyesi’ni bir benzetme olarak kullandığımın da altını çizeyim, yoksa birçok kasaba belediyesi yerel yönetimler için yüz akı denilebilecek işler yapıyor.
Gösterişli toplantıyla duyurulan ‘SECAP’ nedir?
Konumuza dönersek, Büyükşehir Belediyesi, kısa adı SECAP olan ve uzun süredir kurumun gündeminde bulunan ‘Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’nı 13 Eylül 2022 tarihinde yapılan gösterişli bir tanıtım toplantısıyla duyurdu. Toplantıya ‘medya yüzü’ olarak televizyon programcısı arkadaşımız Güven İslamoğlu da katılmış ve iklim kriziyle ilgili bir sunum yapmıştı. Amacı kentin ve kenti yöneten kurumun enerji ve iklim konusundaki tavrını ve atılan/atılacak adımları ortaya koymak olan projenin tanıtım toplantısı için ne kadar karbon salınımı sağlandı bunu bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey varsa o da Mustafa Akaydın’ın belediye başkanlığı döneminde Türkiye’de ‘Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı Raporu (SEEP) hazırlayan ilk belediye olan Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 2013 yılından sonra yaklaşık on yıl boyunca bu konuda kayda değer bir yol almadığıdır.
Başkan böcek: ‘Çevre dostu Antalya için çalışıyoruz’
SECAP’la ilgili hazırlanan proje raporunun önsözünü yazan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, iklim değişikliğinin önemine değinerek özetle şu ifadeleri kullanıyor:
“Tarımın ve turizmin başkenti, yaklaşık 2,5 milyon nüfusa sahip 5. büyük kent olan Antalya’mızın çevre ve doğa dostu bir kent olması için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak kısa vadeli, günü kurtaran projeler ile değil gelecek nesillerin haklarını da dikkate alan planlı, kurallı, tekniğe ve bilime dayalı süreklilik arz eden çevre projelerini kent vizyonu ile ortak akılla yürütmeye devam ediyoruz.”
SECAP, Türel döneminde imzalanan AB projesinin parçası
Başkan Böcek’in kısa vadeli ve günü kurtaran projelerle yola devam ettiklerini vurgulaması önemli ancak önsüzünü yazdığı rapora bakıldığında tam da kısa vadeli ve günü kurtaran işlerden biri olduğunu söylemek mümkün. Rapor kapağında da yer verilen MAtchUp Projesi’nin bir ayağı olan SECAP’ın ne olduğuna ve neleri içerdiğine kısaca bir göz atmak, meramı anlatmaya yeter: Menderes Türel’in belediye başkanlığı döneminde, 1 Ekim 2017 tarihinde ‘Avrupa Birliği Horizon 2020 Akıllı Şehirler ve Topluluklar Programı’ kapsamında hibe almaya hak kazanan MAtchUp Projesi; enerji, ulaşım, bilgi ve iletişim teknolojileri, entegre çözümlerin büyütülmesi ve çoğaltılması yoluyla Avrupa Kentsel dönüşüm sürecini güçlendirmeyi amaçlayan bir ‘Akıllı Şehir’ projesi olarak tanımlanıyor.
Antalya, Dresden ve Valensiya projenin uygulandığı kentler
MAtchUp Projesi’nin uygulandığı kentler arasında Dresden (Almanya), Antalya (Türkiye) ve Valensiya (İspanya) bulunuyor. Bu kentlerdeki büyük ölçekli uygulamalar dışında ayrıca Ostend (Belçika), Herzliya (İsrail), Üsküp (Makedonya) ve Kerava (Finlandiya) gibi kentler de izleyici olarak projeye iştirak ediyor.
AB destekli proje için belediyeye 2,8 milyon avro hibe
Projenin Türkiye ayağında proje ortağı kurumlar; Antalya Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz Üniversitesi ANTEPE, SAMPAŞ, TAYSİM (Trafik Araştırma Yönetim Simülasyon İnşaat Müşavirlik Proje ve Ticaret Anonim Şirketi) ve Demir Enerji bulunuyor. Proje kapsamında Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne 2.792.615 Euro hibe aktarılıyor. Projenin amaçlarından biri de kamu binaları ve konutlarda enerji verimliliği sağlamayı amaçlayan ‘akıllı kent’ uygulaması. Bunun için Türel döneminde ‘Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm projesi’ olarak duyurulan ve ihalesi Taksim Camii’ne sponsor olan Sur Yapı’ya verilen Kepez Santral Bölgesi seçiliyor. Kentsel dönüşüm alanında Sur Yapı’nın inşa edeceği konutlardan 256 dairenin MAtchUP projesi kapsamına alınması kararlaştırıldı. Daha sonra proje kapsamında ışıklandırılacak konut sayısı 534’e çıkarıldı. Başlangıçtaki plan özetle şöyleydi:
“Yüksek performanslı yapı prensiplerine sahip bu yapılar ısıyı geçirmeyen camlara ve enerji tasarruflu aydınlatmalara sahip olacaktır. Bu yapılara entegre daireler çoğunlukla yenilenebilir Termal Güneş Kollektörlerinden tedarik edilecektir. Bu aksiyon yapılar için hem elektrik depolama, akıllı ev ve akıllı kontrol hem de akıllı sayaç aksiyonlarıyla entegre halinde çalışması planlanmaktadır.”
Akıllı kent halkı mağdur eden sur yapıya yaradı
Ancak akıllı kent, akıllı ekonomi, akıllı çevre, akıllı yaşam, akıllı hareketlilik, akıllı yönetişim ve akıllı vatandaş gibi 6 ana eksene oturtulan projede tek akıllı çıkan, yaptığı konutları ‘akıllı’ diyerek daha yüksek fiyatlara satan Sur Yapı şirketi oldu. İki yıldır Sur Yapı’nın yarattığı mağduriyetle yaşamları çileye dönüşen hak sahiplerinin yanında kamu kaynakları da özel bir şirketin imajının parlatılması için kullanılmış oldu. Böylece Antalya kentinin bütününe yayılması gereken projenin önemli bir ayağı da yandaş bir şirketin kazancına payanda yapıldı.
Projenin yalnızca personel gideri 368 bin avro
Öte yandan Ocak 2021’de proje kapsamındaki uygulamalar için gerekli olan 1 milyon 194 bin 741 avroluk ekipman maliyetinin yanında belediyenin 200 bin avro, Antepe’nin 168 bin avro personel gideri, 363 bin avro taşeron hizmeti gideri, 533 bin avro da ‘dolaylı masraflar’ listelenmiş. Projenin tanıtımı için yapılacak toplantılar için bile 45 bin avro seyahat gideri konulmuş. Ekipman olarak anılan kalemler arasında ‘akıllı sayaç’ gibi ürünler de yer alıyor. Örneğin 2021 yılında 606 akıllı sayaç için her birine 465 avro bütçe belirlenmiş. O günün kuruyla (9 lira) yaklaşık 4 bin 180 liraya karşılık geliyor.
Başkan danışmanının kızı aylık bin avro maaşla işe alındı
Proje için ayrılan “personel bütçesi” de yabancıya gitmedi ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in Baş Danışmanı Cem Oğuz’un mimar olan Kızı Ceren Oğuz (Uçar) 22 Nisan 2020’de aylık bin avro maaşla ‘Proje Teknik Asistanı’ olarak işe alınan isimler arasında yer aldı.
Kente ayrıcalık kazandıracak proje ve kaynak heba edildi
Süresi 5 yıl olan projenin 01 Ekim 2022’de tamamlanması gerekiyordu ancak süresi içinde bitirilip raporlanamadığı için kurum yöneticileri bir yıllık süre uzatımı talep etti. Kente ayrıcalık kazandıracak içerikteki bir proje için ayrılan devasa bütçe, malzeme alımından personel seçimine kayırmacılık ve yandaşlık anlayışıyla sönümlendirilirken, kent halkının içeriğinden bile haberdar olmadığı muhtemel kazanımları da kamu kaynakları ve geçirilen zamanla birlikte heba edildi. Proje kapsamında kent halkının kullanımına sunulması gereken 2 elektrikli otobüs de hayal olan uygulamalar arasında yerini aldı. Menderes Türel zamanında başlayan bir başka AB Projesi olan CUTLER Projesi de Muhittin Böcek zamanında tamamlanan bir proje olmuştu. Bu projenin de Düden Çayı’nın kirlilikten korunmasını ve kirlilik takibini içeren kısmı bile yine çaydaki kirlilik ve balık ölümleri düşünüldüğünde başlı başına kötü yönetim anlayışının yarattığı bir facia. Hatalı uygulamalar ve sürecin iyi yönetilememesi nedeniyle süresinde de bitirilemeyen MatchUp projesi kapsamında en az 500 bin avroluk kamu zararı oluştuğu öne sürülürken, hedeflenen ‘akıllı kent’ yerine, Antalya gibi uygulamanın en kolay olabileceği bir kentte akıl almaz bir beceriksizlik olarak tarihe geçti.
Projenin adını bile duymayan kent halkı sorunlarla baş başa
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 13 Eylül 2022’de gösterişli ve medyatik isimlerin katılımıyla duyurduğu SECAP, kısaca özetlediğimiz MAtchUp’ın bir parçasıydı. Ancak başta hak sahiplerinin mağduriyetleriyle gündemden düşmeyen Kepez Santral Mahallesi sakinleri olmak üzere Antalya halkı ne MAtchUP’ın ne de SECAP’ın ne olduğundan, ne işe yaradığından habersiz. Dahası projenin adını bile duymamış olan kent halkı felç olan trafik, kirlenen hava ve giderek maliyetlerini karşılayamaz duruma geldiği enerji faturalarıyla karşı karşıya.
10 yıl önce ortaya konulan hedeflere ne oldu?
Oysa SECAP Antalya için büyük bir fırsattı. Bundan yaklaşık 10 yıl önce hazırlanan ‘Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı’ (SEEP), bugüne yönelik hedefleri içeriyordu ve SECAP’ın altlığı olarak görülen bir projeydi. Ancak hedeflenen adımların birçoğu yerine getirilmediği gibi, ulaşım, kirlilik ve başka birçok konuda kent 10 yıl öncesinin de gerisine düşmüş durumda.
Yolun başında hazırlanan rapor daha samimi izlenim veriyor
AB bünyesinde 2008’de oluşturulan ve yerel yönetimler ve paydaşlarının küresel ısınmaya karşı birlikte mücadele vermelerine rehberlik eden CoM (Covenant of Mayors) Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne taraf olan Antalya Büyükşehir Belediyesi, 2013 yılında yine Demir Enerji adlı danışmanlık firmasına bir rapor hazırlatmıştı. BAKA’nın da desteği ile yürütülen çalışmada konuyla ilgili hedeflere değinilen raporun kapağı ve içeriği, hazırlandığı döneme göre daha profesyonelce hazırlanmış görünüyor. Seçilen görsellerden kullanılan terminolojiye, kamusal sorumluluktan korumacı yaklaşımlara kadar birçok alanda rapora hâkim olan dil daha sahici görünüyor.
SECAP kapağında Zihni Sinir projelerinin görselleri var
Bugün de aynı danışmanlık firmasıyla çalışan ve SECAP raporunun hazırlanmasında Demir Enerji adlı firmadan destek alan Antalya Büyükşehir Belediyesi, daha gerçeklikten uzak, daha popülist ve günü kurtarmaya yönelik şovlarla göz boyamaya yatkın bir görünüm veriyor.
SECAP proje raporunun kapağında yer verilen ve ‘başarı’ olarak sunulan görseller bile bunu anlatmaya yetiyor. Boğaçay’ında çözüm üretmekten uzak bir kısır döngüyü tekrarlayan ‘deniz süpürgesi’, Zihni Sinir projelerini aratmayan ve çözümden çok soruna neden olan ‘atık kapanları’, trafiği rahatlatmada tam olarak ne kadar yarar sağladığı anlaşılamayan ‘akıllı kavşaklar’ ve balon balığının peşine takılıp diğer birçok istilacı türün varlığından bile haberdar olmayan yöneticilerin eğlencesi haline dönen ‘yabancı türlerle mücadele’ gibi başlıklar projenin ciddiyetsizliğini ortaya koyuyor.
Antalya’da sera gazı üretiminde ulaşımın payı yüzde 30
SECAP raporunda bolca literatür bilgisi, ilgili kurumlardan alınan veriler ve geleceğe yönelik vaatler yer alıyor. Raporu sanki kentin yönetiminden sorumlu bir kurum değil de bu kurumdan beklentileri olan bir sivil toplum örgütü ya da meslek odası yazmış gibi. Bizzat projenin ana eylem planında 2 elektrikli otobüsün kente kazandırılması planlanmışken, raporun ulaşımla ilgili kısmında “Kentte elektrikli araç varlığı ile ilgili herhangi bir veriye ulaşılamamıştır” ifadelerine yer verilmesi dikkat çekici. Üstelik aynı raporda kentteki ulaşım faaliyetlerinin toplam sera gazı emisyonu üretimindeki payının yüzde 30,24’le çok yüksek bir oranda olduğu da belirtilmişken.
Deniz ulaşımı ve bisiklet konusunda fatura halka kesiliyor
Bisiklet kullanımının artırılması ve deniz yolu ulaşımının geliştirilmesi konusunda yerel yönetim topu taca atarak halkın bu konudaki isteksizliğini gerekçe gösteriyor. Ancak yerel yönetimlerin görevi biraz da bu talebin üretilmesine katkıda bulunmak değil mi?
SECAP raporundaki karbon nötr hayalleri ve gerçekler
Karbon salınımını artıran unsurların başında gelen dizel araçların oranının yüzde 70’in üzerinde olduğu Antalya’da belediye yönetiminin SECAP projesi kapsamındaki 2030 hedefi, ulaşımda toplam 2.009.046 ton CO2e sera gazı azaltımı ve 8.849.734 MWh enerji verimliliği sağlanması. SECAP raporuna göre Büyükşehir Belediyesi’nin 2050 yılı hedefi ise nötr karbon. Yani karbonsuz bir Antalya hedefleniyor. Bunun mümkün olup olamayacağını anlamak için kurumun arşivlerinde duran kayıtlara bakmak yeterli.
2012’den bu yana araç sayısı 5 kat, yakıt tüketimi 15 kat arttı
Büyükşehir Belediyesi’nin erişime açık olan yıllık faaliyet raporlarına bakıldığında ise 2012’de 564 olan kurumdaki araç sayısının 2021 yılında 1979’a çıktığı, 2015’te 609 olan makine ve ekipman sayısının 2021’de 1040’a yükseldiği görülüyor. Faaliyet raporlarına göre kurum bünyesindeki araçların yıllık yakıt harcamaları ise 2013 yılında 5 milyon lira düzeyinde iken 2016’da 20 milyon, 2019’da 82 milyon liraya yükseldi. Pandemi dönemi olan 2020’de 61 milyon, 2021’de ise 74 milyonluk akaryakıt tüketimi yapılan belediye araçlarında kullanılan yakıtın büyük kısmının daha fazla kirlilik yaratan dizel olduğunu da belirtelim.
2013’ten bu yana sera gazı salımında yüzde 45 artış var
Yukarıda değindiğimiz 2013 tarihli SEEP raporunda yer verilen Antalya’nın (sanayi hariç) sera gazı salım miktarlarıyla 2022 tarihli SECAP raporunda yer verilen miktarlar karşılaştırıldığında, aradan geçen 10 yıllık süre içinde oranların önemli ölçüde arttığı görülüyor. Bu süre içindeki ulaşımdan kaynaklı sera gazı salımı yüzde 45 oranında artmış görünüyor.
Lüks araba sevdasındaki yöneticilerin karbon ayak izi
Antalya Büyükşehir Belediyesi bürokratlarının araba sevdaları yüzünden 11 lüks aracın usule aykırı şekilde kiralandığını ve yine Taşıt Kanunu’na aykırı olarak Başkan Danışmanları ve Gelen Sekreter Yardımcılarına makam aracı olarak tahsis edildiğini belgeleyen son Sayıştay raporuna bakıldığında ve ihaleli harcamaların yüzde 25’ini akaryakıt ve araç kiralamaların oluşturulduğu dikkate alındığında kurum yetkililerinin geleceğe dönük vaatlerden çok öncelikle kendi karbon ayak izlerine odaklanmaları gerektiği izlenimi doğuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder