'Karamustafa’nın ve dönemin tüm diğer işleri, nesnelliğin özne üzerindeki etkisi ve öznenin nesnelliği değiştirme iradesi arasındaki diyalektik ile kalıcı ve anlamlı işlere dönüşmüş ve iz bırakmıştır'
Gülsün Karamustafa, 1977, “Dikiş Makinesiyle Devamlı Kızıl Bayrak Diken Kadın”, Sanatçı Arşivi
1970’lerde, DİSK’in sanatçılardan 1 Mayıs için talep ettiği afişlerle ortaya çıkan görseller, hafızalarımıza kazınarak Türkiye’de 1 Mayıs’ın nihai simgeleri oldular. Özellikle 1977 yılında, Orhan Taylan’ın yaptığı ve Taksim AKM binasına asılan, zincirlerini kırmak için mücadele eden işçi ve Emre Çağatay, Gülsün ve Sadık Karamustafa, Tan Oral, Güler Yontan, Gülgün ve Halis Başarır’ın gibi sanatçıların yaptığı afişler, bugün anonimleşecek kadar aşina olduğumuz işlere dönüştüler. Bunlardan Gülsün Karamustafa’nın işlerine yakından bakacağız.
Gülsün Karamustafa, 1964-69 yılları arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünde öğrencidir. Kendisini ve 1970’de evleneceği Sadık Karamustafa’yı, 68 kuşağının bir parçası olarak tanımlar. Aslında Gülsün Karamustafa’nın politik kimliği, Mihri Belli’nin yeğeni olması hasebiyle de çocukluğuna dayanır. 1951 tevkifatının acılarına, annesiyle birlikte dayısını görmek için gittiği hapishane ziyaretlerinde şahit olmuştur. Akademi yıllarında ise, eylemlere ve okul boykotlarına katılır. Hatta bir aylık okul işgali sonrasında açılan kamu davasından, okul müdürünün (Hüseyin Gezer), Gülsün Karamustafa hakkında iyi konuşması sayesinde beraat eder.
O dönemde öğrenciler, afişlerin hızlıca basılabilmesi ve dağıtımı için serigrafi tezgâhları kurmaya başlarlar. Fikir 1968’de Paris’te atölyeleri işgal eden, kapısına ‘Halk Atölyesine Evet Burjuva Atölyesine Hayır’ (Atelier Populaire Oui Atelier Bourgeois Non) yazdıktan sonra günlük afiş üretmeye başlayan Halk Atölyeleri’nden gelir. İlk atölye İstanbul Teknik Üniversitesinde kurulur, sonra diğer okullara ve hatta öğrenci evlerine kadar yayılır. Gülsün Karamustafa ve Sadık Karamustafa da kendi yaptıkları tezgâh ile atölyelerinde afiş üretip, kitap ve dergiler için kapak tasarımları yapmaya başlarlar. 12 Mart Muhtırası sırasında, aranan birine yataklık etmek suçundan Sadık Karamustafa’ya 2,5 yıl, Gülsün Karamustafa’ya ise 6 ay hapis cezası verilir. Çıktığında hapishane gözlemlerine dayanan bir seri resim yapacak ve ilk sergisini açacaktır.
Gülsün Karamustafa, 77 1 Mayıs’ı için birçok afiş taslağı hazırlar. Bu sırada Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda (bugünkü Marmara Güzel Sanatlar Fakültesinde) öğretim üyesidir. 1 Mayıs için hazırladığı afişlerden sarı fonlu olan; bir işçinin vurularak düştüğü ama bayrağın işçilerce tutularak, yere düşürülmediği afiş seçilir. Henüz 77’nin, kontrgerilla eliyle katliam yapılarak kanlı bir 1 Mayıs’a dönüşeceği bilinmiyordur ancak bu afiş, 36 kişinin yaşamını yitirdiği, yaklaşık 130 kişinin yaralandığı tarihsel 1 Mayıs’ın simgesine dönüşür.
Gülsün Karamustafa, 1977, “1 Mayıs 1977”, Sanatçı ArşiviKaramustafa’nın seçilen afişi dışında, o gün yazılarını yetiştiremediği ama görsel olarak hazırlanmış olan “Dikiş Makinesiyle Devamlı Kızıl Bayrak Diken Kadın” da vardır. Bir sonraki yıl kullanılacak olan bu afiş, o dönemde orijinal işler kullanıma verildiğinden, uzun süre kaybolur. Polisin 1978 DİSK saldırısı esnasında binadan çekilen ve sokakta yerde kırmızı bir pankartın görüldüğü fotoğraf sayesinde, afiş 2013 yılında tekrar gün yüzüne çıkar. Yine 1977’de Bank-Sen konvoyundaki işçiler, Karamustafa’nın işçi sınıfının tarihi serisi için ürettiği “Mustafa Suphi ve Yoldaşları” resmini pankart olarak taşırlar. Karamustafa bu resmi üretirken Türkiye’de işçi sınıfının tarihini nasıl resmedebilirim diye düşünür. İçinde Mustafa Suphi ve Yoldaşları’nın da bulunduğu bu bir seri resim, önce küçük boyutlu çalışılır ardından başka sanatçıların da desteğiyle pankarta dönüştürülür.
Tüm bu afiş, pankart tasarımlarında döneme özgü bir dil vardır. Afişler grafik gibi tasarlanır ve aynı zamanda resimsel öğeler taşırlar. Figürler, sanatçıların kendi üslubunda yaptığı desenlerden oluşur ve geometrik bir yerleştirmeyle iki boyutlu olarak düzenlenirler. Afişlerin renklendirmesinde ise genellikle zıtlıklar bir arada ve keskin bir şekilde kullanılır. Bu dil, güncel ve gerçek ihtiyaçlara güncel cevaplar üretebilme gayreti sayesinde oluşur. Tarihteki başka sayısız örnekte olduğu gibi Karamustafa’nın ve dönemin tüm diğer işleri, nesnelliğin özne üzerindeki etkisi ve öznenin nesnelliği değiştirme iradesi arasındaki diyalektik ile kalıcı ve anlamlı işlere dönüşmüş ve iz bırakmıştır.
İşçi sınıfı siyasetinin etkisi azaldıkça, bu işlerin dönemiyle kurduğu siyasal bağlar da görmezden geliniyor ve sadece iyi birer resim gibi değerlendiriliyor ya da nostaljiye hapsediliyor.
Kitlesel sınıf mücadelesi nostaljiye sıkışmaktan kurtulduğunda yeni afişler de üretilecektir.
Yaşasın 1 Mayıs.
Gülsün Karamustafa, 1977, “Osmanlı ve Türkiye Tarihinde İşçi Sınıfının Tarihi” ya da “Mustafa Suphi ve Yoldaşları”, Sanatçı ArşiviFİDE LALE DURAK/ soL-Kültür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder