Antalya’da AVM’lerin altında ezilen kültürel mirası kim koruyacak?
Antalya Konyaaltı’nda AVM inşaatından çıkan antik mezarlar ve yapı kalıntıları sır gibi saklanıyor…
Antalya Konyaaltı’nda Rönesans ve Kabataş Gayrimenkul ortaklığında başlatılan AVM ve kültür merkezi inşaatının kazısı sırasında geç antik döneme ait mezarlara ve mimari kalıntılara rastlandı. Tarihi kalıntılar çıkınca inşaat çalışmaları durduruldu. Ancak Olbia antik kentinin bulunduğu bu bölgede ortaya çıkan tarih, yetkililer tarafından sır gibi saklanıyor. Daha önce Antalya Doğu Garajı’nda da benzer şekilde bir Ticaret ve Kültür Merkezi inşaatında da büyük bir nekropol ortaya çıkmış, buna rağmen inşaata devam edilmişti. Konyaaltı’nda Rönesans ve Kabataş Gayrimenkul ortaklığında inşa edilmesi planlanan AVM için ihale edilen arazide daha önceden tescil edilmiş, antik yol içeren arkeolojik sit yer alıyor.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, daha önce Minicity olarak anılan parkın bulunduğu araziyi 2017’de AKP’li Başkan Menderes Türel döneminde ihale yoluyla Rönesans Gayrimenkul ile Kabataş Gayrimenkul ortaklığına verdi. İmar planlarında fuar alanı ve büyük kent parkı, yeşil alan olarak ayrılan söz konusu arazide yapılması planlanan ‘Akdeniz Atatürk Kültür Sanat Eğlence Yaşam ve Alışveriş Merkezi’ projesi için Nisan 2018’de ÇED süreci başlatıldı. Toplam 114 bin metrekarenin üzerinde inşaat yapılması öngörülen projeye göre yalnızca alışveriş merkezi binasının yaklaşık 48 bin metrekare olacağı belirtiliyor.
Geç antik döneme ait mezarlar ve yapı kalıntıları ortaya çıktı
AVM yapılması planlanan arazide ortaya çıkan arkeolojik buluntular arasında geç antik döneme ait mezarların yanı sıra Bizans ve Selçuklu dönemlerine ait olduğu düşünülen yapı kalıntılarının da olduğu öne sürüldü. Konuyla ilgili bilgisine başvurduğumuz Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri henüz bir açıklama yapmadı. Bakanlığa bağlı yerel birimler ile Antalya Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden de henüz bir açıklama gelmedi.
AVM inşaatında mezarlar dışında yapı kalıntısına da rastlandığı belirtiliyor.Antik yol, köprü ve duvar kalıntısı korunmuştu
Minicity arazisinde ortaya çıkan arkeolojik kalıntılar, daha önce yine aynı bölgede yapılan Migros AVM’nin inşa sürecinde yaşananları akıllara getiriyor. Migros AVM’nin inşa edileceği bölgede bulunan Olbia antik kentine ait kalıntılar, dönemin Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 20 Mart 1991 tarihli kararında tescil edilmesi istenerek şu ifadelere yer verilmişti: “Arapsuyu mevkiinde bulunan ve antik Olbia kendi ile Attalia kenti arasındaki yol üzerinde yer alan antik yol kalıntısının, antik köprünün ve duvar kalıntısının anıt eser olarak, karar eski paftalarda işaretlenen alanın doğal sit alanı olarak tescillerine, sit fişinin yeniden hazırlanması gerektiğine karar verildi.”
Koruma Kurulu ilk AVM için şerhi kaldırmıştı
Koruma Bölge Kurulu’nun doğal ve kültürel mirasın korunmasını öngören bu kararından 8 ay sonra arazideki ‘kültür ve tabiat varlığı şerhi’ kaldırılarak AVM inşaatının önü açılmıştı. Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 25 Kasım 1991 tarihli kararında Arapsuyu mevkiinde ve Olbia 1. Derece doğal sit alanında bulunan 12767 ada, 2 nolu parselin sit alanı dışında kalan kısımlarının ifrazı için Antalya Büyükşehir Belediyesi Emlak İstimlak Şube Müdürlüğü’nün başvurusunun incelendiği belirtilerek şöyle deniliyor: “1. Derece doğal sit alanında bulunan 12767 ada 2 nolu parselin ifrazen oluşarak C ve D harfleriyle kurulumuza sunulan ifraz folyesindeki parsellerin üzerindeki ‘kültür ve tabiat varlığı’ şerhinin kaldırılabileceği, B harfi ile gösterilen parseldeki şerhin devam etmesi gerektiğine karar verildi.”
Yeni AVM için yine kurul görüşü istendi
Rönesans ve Kabataş Gayrimenkul ortaklığının yapacağı AVM projesiyle ilgili ÇED sürecinde görüş talep edilen Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 30 Nisan 2018 tarih ve 7654 sayılı kararında, söz konusu parselde yapılacak inşaatın koruma alanı sınırı dışında kaldığını belirterek bir sakınca bulunmadığını belirterek, “Akdeniz Atatürk Kültür Sanat Eğlence ve Yaşam Parkı Projesi vaziyet planı değerlendirildiğinde; parselde, yapılaşma ve müdahale içeren bölümlerin koruma alanı sınırı dışında kaldığı anlaşıldığından projenin yapılmasında sakınca olmadığına, ancak alanın I. Derece Arkeolojik Sit Alanına yakınlığı ve alandaki yoğun bitki örtüsü dikkate alındığında koruma alanı sınırı dışındaki çalışmaların Müze Müdürlüğü denetiminde yürütülmesinin ilgili kurumlara tavsiyesine karar verildi” ifadelerine yer verdi.
Bakanlıktan açıklama bekleniyor
Antalya’nın ilk AVM’sinin inşa edilmesi için 32 yıl önce doğal ve kültürel miras üzerindeki koruma şerhinin kaldırılması o dönem kentte tartışmalara neden olmuş, meslek odaları konuyu yargıya taşımıştı. Bugün aynı parselin güneyinde bir başka AVM inşaatında çıkan arkeolojik kalıntıların akıbetinden endişe ediliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile arazinin sahibi olan Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kamuoyunu aydınlatan bir açıklama yapması bekleniyor.
AVM'lerin altında ezilerek kaybolan geçmiş
AVM inşaatı kazısında ortaya çıkan ve geç antik döneme ait olduğu kaydedilen kiremit çatkılı mezarlar ve alandaki yapı kalıntılarının ayrıntılarının kent ve ülke kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Kültürel miras günümüzde tüm insanlığın ortak mirası sayılıyor. Kentin ortasındaki bir inşaat kazısında bulunan kültürel mirasın ‘arkeolojik sır’ olarak saklanması doğru bir yaklaşım değil. Ülkenin önde gelen yüklenici firmalarından biri olan, Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi dâhil birçok kamu yatırımında imzası olan bir firmanın da ortağı olduğu AVM projesinin, tarihin üzerine örtülen bir perde olup olmayacağını ilerleyen günlerde atılacak adımlar gösterecek. Daha önce aynı bölgede inşa edilen Migros AVM, Doğu Garajı’nda ortaya çıkan nekropol üzerinde inşa edilen Ticaret ve Kültür Merkezi, kentin yakın tarihindeki kültürel miras yönetimine ilişkin iki çarpıcı örnek. Turizmin payandası olarak görülen kültürel mirasın giderek kenti ele geçiren AVM’lerin altında ezilmesi, arkeoloji açısından Türkiye’nin önemli kentlerinin başında gelen Antalya’nın kayıplar hanesine yazılıyor.
Doğu Garajı nekropolü/././
Torosların kalbindeki mermer ocağının yıkımına mahkeme 'Dur' dedi!
Hadim ilçesindeki ormanlık bölgede özel bir şirket tarafından açılması planlanan mermer ocağı için verilen 'ÇED Gerekli Değildir' kararına karşı açılan davada, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Konya’nın Hadim ilçesindeki ormanlık bölgede özel bir şirket tarafından açılması planlanan mermer ocağına karşı açılan davada Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Hadim Yalınçevre köyü sınırlarındaki mermer ocağı için geçtiğimiz yıl Konya Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından ÇED Gerekli Değildir Kararı verilmişti. Anıtsal nitelikte ardıç, karaçam ve Toros göknarı ağaçlarının da bulunduğu bölgede Mahkeme’ce atanan bilirkişiler keşif yapmış, arazide Roma ve Selçuklu dönemine ait seramik parçaları ile eski bir yerleşime ait kalıntılar tespit edilmişti. Yöre halkı ile üretici kooperatifinin açtığı davayı gören Konya 2. İdare Mahkemesi, projenin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğine hükmederek itiraz yolu kapalı olmak üzere oybirliği ile yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yörede kiraz hasadına başlayan üreticiler kararı sevinçle karşıladı.
Biyoçeşitlilik cennetinde çevreyi gözardı eden karar dava
Konya’nın Hadim ilçesinde 470 dekarlık orman arazisinde açılmak istenen mermer ocağı projesi için Konya Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 8 Ağustos 2022 tarihinde ÇED Gerekli Değildir Kararı verildi. Yaban hayatı açısından oldukça zengin olan bölgede karstik su kaynaklarının bulunması ve proje alanına yakın çevrede yoğun kiraz üretimi ile arıcılık yapılması yöre halkını büyük çevresel etki yaratacak projeye karşı harekete geçirdi.
Bilirkişi heyeti arazide inceleme yaptı
Hadim’deki üreticilerin bir araya gelmesiyle kurulan Hadim Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile arıcı ve üreticilerden oluşan 31 vatandaş ÇED kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması için dava açtı. Ziraat Mühendisleri Odası’nın da üreticilerden yana müdahil olduğu davayı gören Konya 2. İdare Mahkemesi’nin atadığı farklı uzmanlık alanlarına sahip 7 kişilik bilirkişi heyeti 26 Nisan 2023 tarihinde projenin uygulanmak istendiği 1900 rakımın üzerindeki arazide keşif ve inceleme yaptı.
Mahkeme kararı hukuka aykırı buldu, yürütmeyi durdurdu
Bilirkişi heyetinin Mahkemeye sunduğu raporda, alanda ortalama 150-200 yaşlara sahip anıt ağaç statüsünde değerlendirilebilecek karaçam türleri ile korunması gerekli ve kesimi yasak olan ardıç türleri ve Toros Göknarı tespit edildiği kaydedildi. Bilirkişi raporunun ardından Mahkeme proje için verilen ÇED Gerekli Değildir kararını hukuka aykırı bularak yürütmesini durdurdu. Mahkeme heyetinin 6 Haziran 2023 tarihinde oy birliği ile aldığı kararda, “Hukuka aykırı olduğu kanaatine varılan dava konusu işlemin uygulanması halinde, söz konusu alanın olumsuz şekilde etkileyeceği gözetildiğinde ilerde telafisi güç ve imkânsız zararlar doğurabileceği de açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca itiraz yolu kapalı olmak üzere 06/ 06/ 2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi” denildi.
Projenin açacağı zararlar mahkeme kararında yer aldı
Proje uygulandığı takdirde lokal endemikler başta olmak üzere Orman ekosistem elemanlarının habitat parçalanması yaşayacağına dikkat çekilen Mahkeme kararında, 19,83 hektarlık proje alanın “ÇED Gereklidir” kapsamına alınması gerektiği belirtilerek projenin yol açabileceği zararlar şöyle özetlendi: “Proje alanı eski bir yerleşim yeri olduğu görülen bu alanın Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından incelenerek tescil edilmesi, Dava konusu mermer ocağının işletilmesi durumunda, bölgede yaşayan insanların sağlığı için önemli bir risk oluşturmayacağı, Proje uygulandığı takdirde, tarımsal yaşam, hayvancılık ve arıcılık üzerinde olumsuz etkisinin olacağı; yöredeki insanların gelirlerinde düşme ve geçim kaynaklarında bir azalmaya sebep olacağı, Faaliyetin etki alanı içerisinde hazırlık, inşaat ve işletme süresinde ya da işletme sonrasında çevre unsurlarında doğrudan ya da dolaylı olarak, kısa ve uzun dönemde, geçici ve kalıcı, olumlu ya da olumsuz yönde ortaya çıkması muhtemel değişiklikler gözetilerek ve Çevresel Etki Değerlendirilmesi Raporu formatında sayılan hususlarda değerlendirme sırasında öz önüne alınarak faaliyetin çevre üzerinde olumsuz etkilerinin bulunduğu hazırlanan raporda önlemlerin eksik olduğu, Proje uygulandığı takdirde; canlıların varlığını sürdürebilmesi için büyük önem taşıyan suyu bünyesinde taşıyan akifer zarar görecektir.”
Akdeniz ve İç Anadolu'nun kesiştiği dağlarda kiraz üretimi
Hadim bölgesinde geçmişte güçlü bir bağcılık bulunduğu biliniyor ancak son yıllarda kiraz üretimiyle öne çıkan ilçede Türkiye’nin en geç hasat edilen kirazları yetiştiriliyor. Farklı yükseltilerde yetiştirilen kiraz hasadı Haziran’da başlayıp Ağustos ayına kadar sürüyor. Hadimli üreticiler hasat döneminde kirazın bölgede yaşayan binlerce insanın ekmek kapısı olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz yıl ihracata giden Hadim kirazının kilogramı 5 Avro’ya kadar alıcı bulmuş. Yılda 30 bin ton civarında kiraz üretimi gerçekleştiren Hadim’de üreticilerin en büyük eksikliği depolama ve işlenmiş ürünlere yönelik desteklerin yetersiz olması. 1900 rakıma kadar çıkan kiraz bahçeleri için en büyük tehditlerin başında bölgedeki tarımsal üretimin ve doğal mirasın göz ardı edilmesiyle verilen madencilik izinleri. Türkiye kiraz üretiminde dünyada başı çekiyor. Hadim gibi kendi olanaklarıyla büyük bir üretim potansiyeli geliştirmiş olan ilçelerdeki üreticiler desteklenirse kısa sezonu olan ürün önemli bir kazanç kapısına dönüşerek kırsal yoksulluğun önlenmesine katkı sağlayabilir.
Yusuf Yavuz / soL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder