Nedir bu Wagner, hangi olaylarla gündeme gelmişti? (OKAN ATEER/soL-Arşiv)
Paralı askeri şirket Wagner'in ayaklanma çağrısıyla tırmanan kriz sürerken, Wagner'in adının nasıl gündeme geldiğini, soL'da geçtiğimiz yıl yer verdiğimiz bir haber üzerinden yeniden hatırlatıyoruz.
Rusya'nın çeşitli operasyonları için kullandığı paralı askeri şirketi Wagner, dün itibariyle yaptığı ayaklanma çağrısı ve ülkenin bir kentinde kontrolü kısmen ele geçirmesiyle gündem olmuş görünüyor. Peki nedir bu Wagner, nasıl bir misyonla kuruldu? soL'da geçtiğimiz yıl, Nijerya'da yaşanan ve Wagner'in karıştığı bir olay üzerinden şirketi ve o günkü misyonunu anlatmıştık. Haberimizi soL okurları için aynı şekilde, yeniden aktarıyoruz.
Nijeryalı ödüllü gazeteci Philip Obaji'nin bölgeden aktardığına göre Orta Afrika Cumhuriyeti'nde muhalif bir isyancı grup tarafından işletilen altın madenine düzenlenen Wagner saldırısında madende çalışan yaklaşık 70 sivil katledildi. Bölgeye gelen UPC milisleriyle çatışmanın başlamasıyla geri çekilen Wagner birlikleri hükümete bağlı düzenli ordu birliklerinin desteğiyle yeniden saldırınca, kırsal bölgede böyle bir katliam gerçekleşti.
Nedir bu Wagner?
Wagner, Rusya’da kurulu olan bir özel güvenlik şirketi. Kurucusu bol madalyalı bir emekli özel harekâtçı olan Dimitriy Utkin. Utkin’in Nazilere olan sempatisinden dolayı Alman besteci Richard Wagner’in adı şirketin adı olarak benimsenmiş. Şirketin Rusya Federasyonu Silahlı Birlikleriyle yakın bağları bulunuyor. En önemli malî destekçilerinden birisi de Evgeni Viktoroviç Prigojin.
Kapitalist Rusya şekillenirken
Wagner’in ve dolayısıyla Rusya Federasyonu’nun siciline bakmak için olayların arka planına dikkat etmek zorundayız.
Bugün Rusya Federasyonu’nun egemen olduğu topraklarda yakın bir zamana kadar Sovyet iktidarı mevcuttu. Sovyetler Birliği özellikle 2. Dünya Savaşı’nın ardından Afrika, Latin Amerika ve Asya’da emperyalizme karşı başlayan bağımsızlık mücadelelerini destekledi. Bazı ülkelerde bağımsızlık için örgütlenen hareketler iktidara geldi ve ülkelerinin bağımsızlığını ilan ettiler. Sosyalizmin önemli bir güç olduğu iki kutuplu dünyada bu devletler emperyalizmle aralarına mesafe koyarak var olabildiler. Sovyetler Birliği de sosyalist olmayan ancak halkçı yönetim sergileyen bu devletlere destek verdi, dayanışma içinde bulundu.
1990’lı yıllarında başında Sovyetler Birliği ve Avrupa’daki halkçı iktidarların çöküşüyle beraber her şey alt üst oldu. Rusya ve Doğu Avrupa toprakları korkunç bir yağma, sömürü ve yoksulluğa sürüklenirken, bağımsızlıklarını yeni kazanmış eski sömürge ülkeler de emperyalizmin insafına terk edildi.
Bu dönemden günümüze geçen süre zarfında özellikle Afrika’da emperyalist yağma savaşları hız kazandı. Doğal kaynaklar anlamında oldukça zengin olan kıtada önemli rezervleri elinde tutan ülkelerin siyasi durumu incelendiğinde bu durum ortaya çıkacaktır. Afrika’da bölgesel çatışmalar, askerî darbeler, iç savaşlar sürerken Rusya’da da iktidarını Putin sayesinde sağlamlaştıran burjuvazi Sovyet döneminde ilişki içinde olduğu topraklara bugün yağmadan pay almak amacıyla gözlerini dikiyor. Özel güvenlik şirketi Wagner de bu noktada devreye giriyor.
Putin’in aşçısı
Wagner Grubu denince karşımıza çıkan isimlerin başında Evgeni Viktoroviç Prigojin geliyor. “Putin’in aşçısı” olarak bilinen Prigojin gıda sektöründeki yatırımlarıyla tanınıyor. Putin’in üst düzey yabancı konukları için düzenlenen ziyafetleri organize eden bu kişi aynı zamanda Wagner’in yöneticisi konumunda. Prigojin, Putin döneminde gelişen bir sermayedar. Belli bir aşamadan sonra Putin’in ihtiyaçları gereğince yatırım yaptığı ve yeni alanlara açıldığını da eklemek gerekir. Bugün Prigojin, sahibi olduğu Glavset olarak da bilinen İnternet Araştırma Ajansı ile ilgili olarak ABD’deki seçimlere müdahale etmekten gıyabında soruşturma geçirmiş ve kara listeye alınmış bir kişi. Prigojin’in yatırım yaptığı diğer önemli grup şirketi ise Concord firması olarak görülüyor.
Wagner
Wagner şirketi bugün Rusya burjuvazisinin varlık göstermek istediği alanlarda etkisini artırabileceği yarı-resmî bir güç haline gelmiş durumda. Aslında basbayağı askerî bir birlik olan bu şirket gerektiğinde Putin yönetimi için inkâr edilebilecek bir yan taşıdığı için de oldukça kullanışlı.
Dünya kamuoyu bu türlü kirli savaş taktiklerini ABD kaynaklı Blackwater firmasıyla öğrendi. Özellikle Irak’ın işgali sırasında bu şirketin ABD Silahlı Kuvvetleriyle eş güdümlü olarak sahada oynadığı role dair çok sayıda bilgi ve belge ortaya çıkmış durumda.
Wagner ise ilk kez 2014 yılında Ukrayna’da yaşanan Avrupa Birliği destekli darbenin ardından yaşanan iç savaş sürecinde doğu bölgelerinde yaşanan çatışmalarda ve Kırım’ın ilhakı sürecinde görüldü. Ukrayna ile Rusya arasında süregiden çatışmanın ilk patlak verdiği dönemde Kırım topraklarının ilhak edilmesinin öncesinde ortaya çıkan üniformalı, silahlı ancak herhangi bir ülkenin ordusuna mensup olmayan milis görünümlü kişilerin Wagner üyeleri olduğu düşünülüyor. Suriye İç Savaşı sırasında, Kaddafi sonrası Libya’da ve nihayet günümüzde özellikle Afrika kıtasında aktif olan şirketin oldukça geniş bir coğrafyada faaliyet gösteriyor.
Dünyadaki çeşitli çatışma bölgelerinde görülen, kimi zaman hükümetleri destekleyen kimi zaman rejim karşıtlarının yanında olan şirket, son tahlilde Rusya’nın dış politikası ve Rus patronlarının çıkarları doğrultusunda hareket etmekte.
Wagner’in askerî varlığının olduğu ülkeler
• Suriye
Suriye Hükümeti’nin Rusya ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde İŞİD elindeki rafinerilerin ve petrol sahalarının geri alınması durumunda ve bu bölgelerin güvenliğinin sağlanması karşılığında ilgili üretim sahalarındaki petrol üretiminden belirli bir yüzde alınması yönünde anlaşma yapılmıştır. Suriye İç Savaşı’nın en tırmanışta olduğu dönemde ülkede 2 bin 500 Wagner askerinin bulunduğu tahmin ediliyor.
• Orta Afrika Cumhuriyeti
Zengin altın ve elmas madenlerinin bulunduğu ülkedeki Wagner varlığı 2018 yılında 3 Rus gazetecinin öldürülmesiyle gündeme geldi. Ülkede madencilik yapan Lobaye Invest firmasının Prigojin ile bağlantısı ortaya çıktı.
• Sudan
Çok zengin altın madenlerinin olduğu Sudan’da askeri üniformalı Rusların görülmesinin ardından Prigojin ile ilişkilendirilen M-Invest firmasının Meroe Gold adı altında madencilik yaptığı anlaşıldı. Sudan, yılda 90 ton altın üretimiyle Afrika'daki üçüncü en büyük altın üreticisi. Wagner bu madenlerin güvenliğinin sağlanmasının ötesinde Sudan Hükümetine bağlı birliklere de askeri eğitim veriyor.
• Kongo Demokratik Cumhuriyeti
Afrika kıtasının en büyük ve uranyum, altın, elmas ve bakır açısından en zengin ülkelerinden birisi olan Kongo’da Joseph Kabila’nın Devlet Başkanlığındaki rakibi olan Félix Tshisekedi’nin Rusya tarafından desteklendiği öne sürülmüştür.
• Libya
Kaddafi’nin uluslararası bir harekâtla devrilmesinin ardından patlak veren iç savaşta Rusya, Hafter rejimine petrol karşılığında yardım ve destek anlaşması yapmıştır. Bu kapsamda Wagner personelinin çok sayıda askerî harekâta dahil olduğu bilinmektedir.
/././
Kemal Okuyan soL'un sorularını yanıtladı: Wagner isyanının arka planında neler var?(ALİ UFUK ARİKAN-soL/Söyleşi)
Kemal Okuyan, Rusya'daki son süreci soL'a değerlendirdi, 'Hormonlu oligarklarla, Wagnerlerle NATO’ya, faşizme karşı mücadele verilemiyor. Rusya sonucu oldukça belirsiz bir sürecin içine girdi' dedi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Rusya'daki son gelişmeler ve Wagner grubunun isyanını soL'a değerlendirdi.
"Prigojin para ve güç arayan güçlü bir patron, yaygın deyişle bir oligark. Rus devletinin içindeki başka para ve çıkar peşindeki gruplarla çıkar çatışmasına girdi" diyen Okuyan, "Hormonlu oligarklarla, Wagnerlerle NATO’ya, faşizme karşı mücadele verilemiyor. Rusya sonucu oldukça belirsiz bir sürecin içine girdi. Şimdi olağan koşullarda fazla etkisi olmayacak bir 'isyan'ın bayağı ciddiye alındığını görüyoruz. Sonucu ne olursa olsun, Prigojin Putin’i çok sarsmış oldu" ifadesini kullandı.
Okuyan, "Rusya gibi bir ülkede gerçek bir dönüşüme emekçi kitlelerin imza atması gerekir. Kimileri Putin’in her şeye muktedir olduğunu sanıyor, hayır o Rusya’daki bugünkü egemenlerin şu anda mutabık olduğu bir lider. Kafasına göre iş yapamaz. Rusya’da dengeler hızlı değişir, mücadeleci bir halktan söz ediyoruz. Ancak dediğim gibi gerçek bir değişim darbelerle, saray entrikalarıyla ya da bir kişinin tercihleriyle hayata geçmez" değerlendirmesinde bulundu.
Okuyan'ın soL'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Wagner grubunun Moskova’ya isyanının arkasında ne olabilir?
Çok kaba bir biçimde söyleyecek olursak, Wagner Rus sermayedarı Prigojin tarafından Rus devletinin himayesinde kurulan bir “özel ordu”. Bu ordunun kuruluşu Rus devletinin yasal alanda bazı uluslararası ve ulusal sınırlamalardan kurtulması amacına hizmet ediyordu. Wagner’in Rus devleti ile hiçbir bağı olmadığı yıllarca iddia edildi. Ukrayna’daki savaşla beraber Wagner de zorunlu olarak legale çıktı! Sorunuza gelince… Prigojin “özel ordu” işine neden girdiyse şimdi de o yüzden isyan bayrağı çekiyor. Prigojin para ve güç arayan güçlü bir patron, yaygın deyişle bir oligark. Rus devletinin içindeki başka para ve çıkar peşindeki gruplarla çıkar çatışmasına girdi.
Wagner enformasyon savaşlarında çok fazla kullanıldı. Bu anlamda elinde Rusya açısından kritik ve can sıkıcı çok fazla bilgi olduğunu unutmayalım.
Ancak siyasi bazı eleştirilerde de bulunuyor. Örneğin Ukrayna’ya dönük bir askeri operasyona gereksinim yoktu diyor.
Der, daha fazlasını da diyecektir, eğer buna fırsat bulursa… Wagner yalnızca silahlı çatışmalarda görev alan bir şirket değil, çok güçlü bir medya ve istihbarat şebekesi olarak da görülebilir. Kendisini savunabilmek için Rus toplumundaki ve Rus çıkar gruplarındaki kimi hassasiyetlere oynayacaktır. Ancak bu türden kişilerde ilke, ideoloji filan aramayın. Dünyanın en kirli işlerinden biridir “paralı askerlik”.
Dünyanın en güçlü ordularından birinin başındaki Putin nasıl böyle bir şirkete izin verdi? Bunun bir anlamı var mı?
Bunun bir anlamı var mı? Putin bir taraftan çok uyanık, yetkin, deneyimli bir siyasetçi görüntüsü veriyor ve öyle. Ancak hayata, tarihe, Rusya’ya dünyaya yaklaşımında bazı sabitleri var. Çok özet geçecek olursam, Putin 1991 karşı devrimiyle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından yaşanan yağmacı, talancı kapitalizme geçiş sürecinde palazlanan yeni Rus burjuvazisinin bir bölümünü tasfiye etti, bir bölümünü ise bir yeniden yapılanma sürecinde resmen ihya etti. Aslında kapitalizmin mantığı açısından zaten Yeltsin dönemindeki “oyuncu” sayısının azalması, bir tekelleşme sürecinin yaşanması gerekiyordu. Güçlü bir devletin yakın himayesinde, enerji ve silah endüstrisinin öncülüğünde muazzam kârlar elde eden Rus burjuvazisi sürekli pompalanan milliyetçilik ve işçi sınıfının örgütsüzleştirilmesinin yarattığı “huzur”u Putin’e borçluydu. Karşılığında Rus devletinin stratejik önceliklerine hizmet ediyorlardı. Prigojin de onlardan biriydi. Putin para, güç ve milliyetçiliğin her şeyi çözeceğini sanan bir siyasetçi. Oysa para girdiği her yeri çürütür. Paralı ordu mu olur! Sözüm ona ulusal çıkarlar paralı ordu ile mi korunacak? Her yıl Kızıl Ordu’nun Hitlercileri dize getirişi Rusya’da şaşalı törenlerle kutlanıyor. Kızıl Ordu Sovyet emekçilerinin ordusuydu, yurtseverdi, enternasyonalistti, haklı bir savaş veriyordu. Para için savaşmıyorlardı. Wagner adını tercihi bile İkinci Dünya Savaşı’nda yaşamını yitiren Sovyet yurttaşlarının anısına hakaret sayılmalı.
Wagner isyanının Ukrayna’daki savaşa etkisi ne olur?
Eğer Rusya’da siyasi bir çatlak oluşmazsa, Prigojin isyanı kolaylıkla ezilir. Ama Putin’in imajı büyük bir yara aldı. Bir “paralı asker grubu” dünyanın en güçlü ordusuna isyan ediyor, Rostov gibi önemli bir kentte kontrolü ele geçiriyor, Putin bunun üzerine halka sesleniyor. Kötü bir aksiyon filmi gibi. Ancak paranın egemenliğindeki her “düzen” bu türden tuhaflıklar üretir. ABD’deki Trump yanlısı Kongre baskınını hatırlayalım. Ve böyle dönemlerde Putin gibi siyasetçilerin sınırları da daha kolay görülüyor. Ukrayna Savaşı başladığında “15 günde Kiev’e girer” diyen uzmanlar nerede şimdi? Ukrayna’nın işgalinin NATO’yu güçlendireceğini söylediğimizde pek ciddiye alınmamıştık. Ukrayna dünyanın en karanlık yönetimlerinden birine sahip, Rusya’nın hamlesi bu yönetimi bile meşrulaştırdı. Bu ancak milliyetçilik ve Rus kapitalizminin yol açtığı bir akıl tutulmasının ürünü olabilirdi. O zaman da söyledik, NATO askeri olarak yenilgiye uğratılamaz. NATO ancak halkların örgütlü mücadelesiyle, gerçek bir anti-emperyalist tutumla yenilgiye uğratılabilir. Hormonlu oligarklarla, Wagnerlerle NATO’ya, faşizme karşı mücadele verilemiyor. Rusya sonucu oldukça belirsiz bir sürecin içine girdi. Şimdi olağan koşullarda fazla etkisi olmayacak bir “isyan”ın bayağı ciddiye alındığını görüyoruz. Sonucu ne olursa olsun, Prigojin Putin’i çok sarsmış oldu.
Putin Wagner isyanını “ihanet” olarak adlandırdığı konuşmasında Bolşevikleri de suçladı ve “iç savaş” uyarısında bulundu.
Putin’in dünyasında sadece emperyal Rusya var! Çarlık, milyonlarca insanın çektiği acılar, baskı, zulüm, yoksulluk, bunların hiçbir değeri yok. Tarihten ne anladığı da belli değil. 19. yüzyıl boyunca Rusya’da Çarlığı yıkmak için insanlar ölümü göze aldılar. Yüzlerce örgüt kuruldu. 1917 yılı uzaydan düşmedi. 1914 yılında Rusya’yı ve bütün imparatorluk halklarını kendi çıkarları ve Rus egemenlerinin çıkarları için emperyalist savaşın içine atan Çar bu kanlı oyunu kutsallıkla süslemeye çalışıyordu. Putin’in tarihten anladığı, Rus köylüsünün, işçisinin büyük acılar çektiği Rus İmparatorluğu’nun çıkarlarıdır. 1917’de halk yeter dedi ve Çarı alaşağı etti. Sonra aynı düzenin başka bir biçim altında sürmesini isteyenlerle Bolşevikler karşı karşıya geldi. 1917’de Bolşevikler milyonlarca ezileni bu onursuzluğun içinden çıkardı. Bu aynı zamanda Rusya’nın da kanlı ve kirli bir düzenden kurtulması anlamına geldi. Sovyet Rusya, sonrasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Rusya’nın karanlık sicilini düzeltti, ülke ayağa kalktı. Rusya’nın tarihinde sadece Romanovlar ve sonrasında Putin olsaydı, bu oldukça itibarsız bir tarih olurdu.
Prigojin’in hamlesinden sonra Putin’in oligarklara karşı daha sert bir tavır içine gireceğini düşünenler var…
Putin’in günün birinde Rusya’ya yeniden sosyalizmi getireceğine inananlar da var. Rusya’da bürokrasi içinde sosyalizm yanlısı unsurlar olduğunu biliyoruz, olmaması tuhaf olurdu. Bunlar kapitalizmin ve anti-komünizmin Rusya’ya iyi gelmediğini düşünüyorlar. Ancak bunların tercih ve eğilimleri ile Rusya’da toplumsal düzen değişmez. Rusya gibi bir ülkede gerçek bir dönüşüme emekçi kitlelerin imza atması gerekir. Kimileri Putin’in her şeye muktedir olduğunu sanıyor, hayır o Rusya’daki bugünkü egemenlerin şu anda mutabık olduğu bir lider. Kafasına göre iş yapamaz. Rusya’da dengeler hızlı değişir, mücadeleci bir halktan söz ediyoruz. Ancak dediğim gibi gerçek bir değişim darbelerle, saray entrikalarıyla ya da bir kişinin tercihleriyle hayata geçmez.
/././
Wagner darbesi: Buralara nasıl gelindi? (GÖZDE KÖK-sol/Özel)
'Yaşananların ardında, iktidarın Wagner’i kullanırken sonuç aldıkça bu kirli örgütün hareket alanını genişletmekten çekinmemiş olması var.'
Gündeme gelen son iddialara göre Rusya’nın ünlü özel güvenlik şirketi Wagner içinden geçtiğimiz saatlerde Rostov-Moskova hattındaki ilerleyişini sürdürüyor. Yazının yazıldığı sırada çeşitli Rus telegram kanallarında herhangi bir engelle karşılaşmadan Wagner birliklerinin Moskova’ya doğru ilerlediği ve hatta bunun Ukrayna’nın karşı-saldırısının Rus topraklarına sıçramasının önünü açabileceği konuşuluyordu.
Peki buralara nasıl gelindi? Bir özel güvenlik şirketi ve onun patronu bu cüreti nereden buldu?
Sosyal medyada dün gece Türk kullanıcılardan beklenen şaka gelmişti. 15 Temmuz 2016 gecesi Hande Fırat’ın telefondan canlı olarak Erdoğan’a bağlandığı görüntü montajlanıp Erdoğan yerine Putin konmuştu. Aslında bu oldukça yerinde bir gönderme. Çünkü Wagner basitçe devletin ihtiyaç duyduğunda silahlı gücüne başvurduğu bir şirketten ibaret değil. Bu gerçeği Prigojin’in Putin’le olan geçmişten gelen kişisel yakınlığıyla da açıklamak yetersiz kalır. Wagner bugünkü Rus devlet aygıtının gayrı resmi bir parçası olarak yapılandırılmış bir askeri örgütlenme. Şimdiye kadar Rus devletinin uluslararası operasyonlarında meşruiyeti sorunlu alanlara sokulan, Rusya sermayesinin batıyla rekabet alanlarında önünü açan bir tür paramiliter yapılanma olarak işlev gördü. Tüm dünyada yaygınlaşan bu tür organizasyonların, biçimsel olarak özel bir şirket görüntüsünde olması onlara daha fazla hareket serbestliği sağlarken onları kullanan devletler de işlenen suçlardan daha kolay sıyrılıyorlar. Birinci konu tam olarak bu: Wagner’le ordunun üst kademesinde biriken gerilimin patlaması olarak dışarı yansıyan silahlı ayaklanmanın devlet içinde bir kavga olarak görülmesi daha doğru olur. Bu nedenle Putin’in ne söyleyeceği heyecanla beklendi ve aynı heyecanla devletin merkezi ve yerel düzeyde sivil ve askeri üst bürokrasisinin kimden yana tutum aldığı önemli bir habere dönüştü. Putin’in girişimi ihanet olarak nitelendirmesinin ardından üst kademelerden arka arkaya gelen açıklamalar bu düzeyde bir çatlak olmadığını gösteriyor ama Wagner’in güney-kuzey hattında direnişle karşılaşmadan ilerleyebilmesi soru işareti uyandırıyor.
İkinci olarak işlerin hangi noktada kontrolden çıktığına bakmak gerekir.
Wagner’in bugüne kadar yürüttüğü yurtdışı operasyonları soL’da yer alan derlemede detaylı olarak ele alındı. Şirketin Ortadoğu ve Afrika’da gösterdiği ‘başarılar’ düşünüldüğünde, her şey yolunda görünürken bu kullanışlı aracın Putin iktidarının elinde patlamasının en önemli nedeni Ukrayna savaşıyla birlikte şirketin ve patronunun olağanüstü bir ağırlık ve popülarite kazanması oldu. Aslında şirket 2014’ten beri Ukrayna’da faal. Rusya’nın gayri resmi savaş yürüttüğü, Rus ordusunun müdahil olmadığı süreçte, Kırım’ın ilhakında ve Donbas’taki çatışmalarda etkin rol oynadı. Ancak 2022’nin başında Rusya’nın Donbas cumhuriyetlerini bünyesine katmasının ardından Ukrayna’ya karşı başlattığı “özel harekatla” birlikte işin rengi değişti. Ordu ve şirket arasındaki iş bölümünün dengesi alt üst olmuş oldu; Wagner özellikle Bahmut operasyonunda ordunun oynaması gereken rolü oynadı ve belli ki hem yönetim hem de silahlı adamları psikolojik olarak da kendilerini savaşın asli unsuru olarak görmeye başladılar.
Wagner’in lideri Prigojin’i savaşın başladığı Şubat 2022’den beri sıklıkla basında görüyoruz. Viral olan haberlerden biri Rus hapishanelerinde yatmakta olan mahkumları cezalarının affedilmesi karşısında kendi ordusuna katılmaya ikna etmek için yaptığı konuşmalardı. Ve bu gerçekti. Rusya savaş alanındaki asker ihtiyacını karşılamak için bir yandan seferberlik ilan ederken diğer yandan Wagner’in mahkumlarla kendi ordusunu genişletmesine göz yumuyordu. Sonra sık sık Prigojin’in ordu üst kademesine yönelik beceriksizlikten ihanete varan sert suçlamalarını izledik. Son olarak ele geçirdikleri Bahmut tuz mağaralarında adamlarıyla birlikte verdiği pozlar basına yansıdı. Bahmut’ta ordunun hava desteği olmakla birlikte Ukrayna ordusuyla karşılıklı bir tür “pirus zaferi” için mücadele eden ve korkunç kayıplar sonunda bölgenin kontrolünü ele geçiren Wagner oldu.
Putin’in büyük davetlerini organize eden catering şirketinin sahibi olduğu için Putin’in aşçısı olarak ünlenen, olağan koşullarda Rusya’nın mümtaz oligark simalarından biri olarak kalması beklenen Prigojin’i bugün Rusya’daki rejim için bir umacıya dönüştüren bu adamın hırsları ve eksantrik kişiliği olabilir mi? Prigojin’in son derece hırslı ve Dostoyevski karakterlerini hatırlatan sıra dışı bir kişi olduğu doğru. Ancak burada iki önemli şey var: Birincisi Rusya’nın özel operasyon adı altında Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş yalnızca koskoca bir emperyalist savaş aygıtıyla baş etmek zorunda kaldığı ve ağır kayıplar verdiği için değil, bizzat savaşa gerekçe olarak öne sürülen argümanların meşruiyeti nedeniyle de Rus ordusunun ayarlarını bozdu. Savaşın belli anlarında ordu üst kademelerinde önemli kadro değişikliklerine gidilmesine de neden olan ciddi hatalara ve yönetsel boşluklara imza atıldı. Prigojin oradaydı ve silahlı kuvvetlerin bütün boşluklarını gördü ve buradan kendisi için doğan fırsatı da.
İkincisi ve daha önemlisi yaşananların ardında, iktidarın Wagner’i kullanırken sonuç aldıkça bu kirli örgütün hareket alanını genişletmekten çekinmemiş olması var. Tabi ciddi öngörü probleminin altında da sermayenin çıkarları söz konusu olduğunda pervasızlıkta sınır tanımaması yatıyor. Şimdi Putin’in bu yalın gerçeği görmezden gelerek Wagner’in ihanetini 1917’de Bolşeviklerin barış politikasına benzeterek açıklamaya çalışması Rus devletinin aciz görüntüsünü güçlendirmekten başka işe yaramıyor.
/././
Adım adım Wagner krizi: 'Bu sürpriz değildi'(İREM YILDIRIM-sol/Özel)
Özel askeri şirket Wagner’in kurucusu Prigojin ayaklanma çağrısı yaptı, Putin ‘Hainler cezalandırılacak’ dedi. Dış politika analisti Aydın Sezer soL’a Wagner krizini değerlendirdi.
Rusya'nın çeşitli operasyonları için kullandığı paralı askeri şirket Wagner, dün itibariyle yaptığı ayaklanma çağrısıyla dünya gündemine ilk sıradan girdi. Wagner yöneticisi Yevgeniy Prigojin, Rusya ordusunun şirketin cephe gerisindeki askeri kamplarını vurduğunu iddia etti, ayaklanma çağrısı sonrası Rostov kısmen kontrol altına alındı. Bu iddialar Ukrayna ve ABD medyası tarafından hızla paylaşıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise yaptığı açıklamada, "Hainler cezalandırılacak" dedi.
Hareketin anahtar ismi Prigojin, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Vasilyeviç Gerasimov’a yönelik eleştirileri ve husumeti ile bilinen bir isim. Uzman isimler operasyonu Şoygu ve Gerasimov’a karşı bir hareket olarak anlamanın yararlı olacağını, Putin’e karşı bir darbe girişimi olmadığını söylüyor.
“Muhtemelen Prigojin ve Wagner’in tasfiyesiyle sona erecek bir süreç ile karşı karşıyayız” diyerek durumu değerlendiren dış politika analisti Aydın Sezer, soL’a Wagner krizinin dününü, bugününü ve geleceğe etkilerini anlattı.
'Prigojin son zamanlarda zaten kontrolden çıkmaya çok yakın bir konumdaydı'
Ukrayna Savaşı’nda Prigojin’in sahip olduğu Wagner grubunun Rusya açısından katkı ve başarılarının olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Sezer bunu bir örnekle anlatıyor, “Bakhmut’ta Artemovsk dediğimiz yerin düşmesinde Wagner, sürecin başından sonuna kadar sahadaydı ve Putin başarılarından ötürü tebrik etti”, fakat bu tebriğin sonuçlarına da değiniyor.
“Fakat Wagner’in savaştaki konumu, özellikle devletten beklediği teçhizat, silah, maddi anlamdaki destek tam istediği düzeyde gerçekleşmediği için olsa gerek özellikle Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Vasilyeviç Gerasimov’a karşı zaman zaman eleştiri boyutlarını da aşan ve hakarete varan çok sert söylemlerde bulunageldi. Prigojin bunu yaparken sadece sahip olduğu silahlı güçle değil, Putin’e olan yakınlığı ve ilişkileri boyutuyla da bir anlamda kendisine ve konumuna çok güveniyordu. İş artık o kadar çığrından çıkmaya başladı ki biz artık Prigojin’in kendisine bir özerklik alanı yaratmaya yani ordunun, silahlı kuvvetlerin üzerinde bir konuma doğru hareket ettiğini gözlemlemeye başladık. Bunu Prigojin’in Şoygu ve Gerasimov ile yaptığı tartışmaların ötesinde; zaman zaman devlet yönetimine, birçok başka üst düzey yöneticiye yönelik eleştirilerinden de anlıyoruz. Prigojin son zamanlarda zaten tamamen kontrolden çıkmış ya da kontrolden çıkmaya çok yakın bir konumdaydı.”
Sezer, Savunma Bakanı Şoygu’nun sahadaki özel askeri birliklerin bakanlıkla sözleşme yenileme çağrısını hatırlatıyor. Wagner gibi olmasa da daha küçük çaplı birlikler sözleşmeleri imzalarken, Prigojin bu imzayı atmayarak meydan okuduğunu ve tüm bunların ışığında “Prigojin’in sistem içinde tasfiye edilmesi beklentisi”nin ortaya çıktığını da vurguluyor.
Sezer, Prigojin’in başına bir iş gelebileceğine yönelik düşüncelerin var olduğunu vurgulayarak, “Muhtemelen bu sürecin sonunda kişisel olarak bir panikle böyle bir harekata girişti” şeklinde yorumluyor.
‘Bu girişim Putin’e karşı bir darbe değil’
Batı medyasının ‘Putin’e karşı darbe’ olarak ele aldığı bu olayın Putin’e karşı olmadığını söylüyor ve ekliyor:
“Bu girişim, Putin’e yönelik bir eleştiride bulunmaksızın ama açık hedef olarak hem Şoygu hem Gerasimov’u hedefe yerleştirdiği bir olay. Bu sabah erken saatlerde bakan yardımcılarından biri ile Prigojin Rostov’da görüştü. Diyaloga açık bir izlenim verdi. Putin’in açıklama yapmaması da Prigojin açısından ‘adeta bir göstergeydi’. Fakat ne zaman Putin bir açıklama yaptı ve burada net olarak Wagner’i değil de girişimi hedef aldı. İşte o zaman Putin tarafını seçmiş oldu. Putin’in açıklamasından sonra tüm üst düzey yöneticiler, Putin’e desteklerini açıklamaya başladılar. Bunun ardından Prigojin’den gelen ilk açıklama şunu gösteriyor: Putin’e ‘Biz değil diğerleri hain’ gibi bir mesaj var. Hedefinde hâlâ Putin’in olmadığını gösteriyor.”
Süreç nasıl ilerleyecek?
Sezer, “Prigojin ve Wagner’in tasfiyesiyle sona erecek bir süreçle karşı karşıyayız. Bu doğal olarak batının da çok hoşuna gidecek, özellikle Wagner belasından kurtuldukları için süreci zımni olarak olumlu izlediklerinden eminim. Ama Rusya içerisinde bir karışıklık oluşunu da siyaseten kullanıyorlar bu ayrı bir konu” diyor. Böyle bir kırılmanın yaşanmasının sürpriz olmadığını da vurguluyor ama bu boyutta bir tasfiyeyi beklemediğini de ekliyor. Prigojin’in bu hamlesine yönelik, “Böyle bir girişimde bulunması çılgınlık oldu bu da herhalde kendisine yönelik senaryo konusunda haberdar olduğu hissi uyanıyor bende” diyerek değerlendiriyor durumu.
Bu girişim, Rusya’nın sahadaki durumuna yönelik bir zaafiyet oluşturur mu?
Sezer burada yine bir başka örnek veriyor. Bakhmut düşmeden önce Prigojin’in tek başına bir karar verip birliklerini çekmesi ve ‘bize destek gelmiyor’ diyerek Şoygu’yu hedef almasını hatırlatıyor. “Prigojin uzun süredir Ukrayna harekatını yöneten otoritenin iradesi dışında hamleler yapıyordu” değerlendirmesini yapan Sezer, durumun sebebi olarak da Putin ile kurduğu ilişkiyi gösteriyor ve “Kendisini bu bağlamda Putin’e yakınlığı sebebiyle dev aynasında görmeye başladı” diyor.
“Bu operasyonu Şoygu ve Gerasimov'a yönelik bir hareket olarak anlamak lazım. Bu Rusya’nın sahadaki durumuna yönelik bir zaafiyet yaratmayacağını tahmin ediyorum. Mart’tan beri bu Wagner ile bir şekilde başka kuvvet ve güçlerin Kadirov güçleri de dahil olmak üzere tahkimat yapılması öngörülüyordu. İçten içe ciddi bir sorun vardı, bu sürpriz değildi.”
2024 yılında Rusya’da yapılacak seçime yönelik de bir parantez açan Sezer, “Bu gelişmelerle Putin’in 2024 yılı seçimlerine de start verdiği görüşünü savunanlar var. Rus medyasında yer alan bu görüşe ben de çok karşı değilim. Putin şu anda iç politika açısından da meydan okuyan bir hamle yapmış konum ve duruma geliyor. Gücünü test ettirmemiş oluyor” değerlendirmesini de yapıyor.
/././
Moskova Geceleri (ENGİN SOLAKOĞLU- soL)
Rostov’dan ve Moskova’dan gelen haberler, zafere yürüyen bir Rusya izlenimi vermediği gibi bunalımlı ve utanç verici Yeltsin günlerini anımsatıyor.
Cuma gecesi haber ajansları birbiri ardına “Rusya’da darbe” haberleri geçmeye başlayınca benim aklıma ilk bu şarkı geldi. Bir yandan gelişmeleri okuyorum, bir yandan kafamda bu müzik çalıyor. Moskova Geceleri 1955 yılında Vasili Solovyov-Sedoy tarafından bestelenen, sözleri Şair Matusovski’ye ait bir şarkı. Aslında önce Leningrad geceleri ismiyle yazılmış sonra sözleri Moskova’ya uyarlanmış. İsterseniz yazıyı okurken Kızılordu’nun yorumuyla şuradan dinleyebilirsiniz. Ben Anna Netrebko ile Dmitri Hvorostovsky’nin birlikte söyledikleri yorumu da severim.
Rusya-Ukrayna savaşının en sıcak aşamasının başlamasından bu yana 16 ay geçti. Rusya’nın Kiev’e yönelik askerî harekâtı başladıktan sonra savaşın gidişatına dair bir çok kez yazdığım için ayrıntılara girmeyeceğim ama en son 8 Mayıs’ta yayınlanan “Bakhmut ve Kremlin” başlıklı köşe yazımdan bir paragrafı anımsatmakla yetineceğim:
“Rusya cephesinden baktığımızda ise Bakhmut meselesinde Silahlı Kuvvetler ile meşrebinize göre meşum veya meşhur Wagner birliklerinin bir tür bilek güreşinde olduğu izlenimini alıyoruz. Wagner’in patronu mu, CEO’su mu, sahibi mi olduğunu tam kavrayamadığım Prigojin, daha önce “bize bıraksınlar, ezer geçeriz” makamından konuşurken, önceki gün Rus ordusunun kendilerine gerekli cephaneyi sağlamadığından yakınarak 10 Mayıs’ta Bakhmut’tan çekileceklerini açıklamış örneğin. Şirket ordusu da böyle bir şey demek ki. Koşullardan memnun kalmayınca küsüp çekilebiliyor!”
Şirket ordusu yani Wagner küsüp çekilmenin de ötesine geçip silahını Rusya Ordusu’na ve kimilerine göre yönetimine doğrultmuş görünüyor. 23 Haziran’ı 24 Haziran’a bağlayan gece Moskova ve özellikle de Kremlin için zor geçmiş olmalı. Bu yoldan ilerlemeden önce isterseniz resmi biraz genişletelim.
Yukarda sözünü ettiğim yazıda beklendiğini söylediğim Ukrayna karşı saldırısı yaklaşık 10 gün önce başladı. Gelişmeleri az buçuk takip eden, okuma-yazma ve toplama-çıkarma konusunda temel bilgi sahibi herkesin tahmin ettiği gibi Batı’nın yığdığı silahlarla donanmış Ukrayna ordusu Rus hatlarını birkaç saatte yarıp geçemedi elbette. İki kardeş halkın çocukları patronlar için ölmeye devam ediyorlar sadece. Rus hatlarının bir bölümünü tutan Wagner güçlerinin denklemden çıkması hatta silahlarını kendi hatlarına çevirmesi durumu Rusya aleyhine değiştirebilir ve Rus hatlarının gerilediğini görebiliriz. Nitekim Wagner’in patronu Prigojin’in başlattığı adlı adınca söyleyelim silahlı kalkışma haberi gelir gelmez Batı’dan “karşı saldırıyı şiddetlendirmenin tam zamanı” çığlıkları yükselmeye başladı bile.
Cuma gecesi Kremlin’den gelen ilk açıklama Peskov’a aitti. Peskov gerekli tedbirlerin alındığını söyledi. Cumartesi günü ise Putin’in beklenen beyanatını dinledik. Putin özetle, Prigojin’e yüklendi ve cezasını çekeceğini söyledi. Bu ilk tablodan anlaşılan Prigojin’in boyundan büyük bir işe kalkıştığı. Darbe girişimi olarak da adlandırılan bu eylem servetini Kremlin’e “Zakuski”1 pazarlayarak elde eden Prigojin’in sonunun habercisi olabilir. Ne var ki bu Libya’dan Mali’ye, Suriye’den Ukrayna’ya kadar Rusya’ın önemli bir dış politika aracı haline gelen Wagner’in de sonu olacak mı emin değilim.
Peki Prigojin’in derdi ne? Bu konuda Emre Köse meselenin köküne inen güzel bir yazı yazmış. Tavsiye ederim.
Prigojin Bakhmut çatışması sırasında ve öncesinde Rus Silahlı Kuvvetleri’ne kendisine yeterli desteği vermemekle itham ediyor, özellikle de Savunma Bakanı Şoygu ve ordu yönetimini hedef alıyordu. “Putin iyi ama çevresi kötü/Adamı kandırıyorlar, bilgi vermiyorlar.” Tanıdık geldi mi?
Batı’da ve Türkiye’de dünyaya Batı’dan bakma gayreti gösteren “uzmanlardaki” virüsten etkilendiyseniz Rusya’yı klasik bir tek adam rejimi, Putin’i de herkese tek başına karar veren standart bir diktatör olarak tanımlar rahat edersiniz. Ne yazık ki, tıpkı hayat gibi Rusya’da öylesi basitliklere imkân tanımayan karmaşık bir yapı.
Bu konuda benden çok daha derin bilgiye sahip olan Aydın Sezer, Cenk Başlamış gibi dostlarımın yazıp çizdiklerinin izinden giderek söylemem gerekirse bunun gerçekle bir ilgisi yok. Rusya’da Putin’i getirdiği ve tuttuğu gibi, gerektiğinde emekliye de sevk edebilecek bir örgütlü yönetim yapısı var. Gerisi ucuz propaganda sosuna bulanmış palavradan ibaret.
Gündemin zorlamasıyla her zamanınkinden farklı olarak bu gece okuyacağınız bu yazı hazırlanırken Wagner güçlerinin Güneybatı Rusya’nın en önemli kavşak noktalarından Rostov’u ele geçirdiği haberi geldi. Henüz taraflar arasında şiddetli bir çatışma olduğuna dair işaret yok. Bu aşamada karşılıklı tehdit ve pazarlıkla el yükseltme çabalarına tanık oluyoruz. Prigojin’in Moskova yürüdüğüne dair haberlerin abartılı ve yalan olduklarını varsayabiliriz. Ayaklanmanın herhangi bir sonuca varacağını da düşünmüyorum.
Ne diyorduk? Prigojin Savunma Bakanı Şoygu’ya karşı. Son krizde onun bir açıklamasını duymadık şu ana dek. Çok konuşan bir adam değil Şoygu. Magazinden başlarsak babası Tuvalı olduğu için Türkler bakımından akraba dahi sayılabilir. Öyle gelip geçici bir generalden söz etmiyoruz. Rusya Federasyonu kurulduğundan beri hep sorumlu mevkilerde bulunmuş Sergey Şoygu. Ben 1997-1999 arası Moskova’da görev yaparken Acil Durumlar Bakanı’ydı. Şoygu bu görevi 1991’den Moskova vilayeti valiliğini üstlendiği çok kısa bir dönem sonrasında Savunma Bakanı olarak atandığı 2012’ye dek tam 21 yıl yürüttü. Acil durumlar Bakanı sıfatını gördüğünüzde AFAD Başkanı gibi bir şey diye düşünmeyin. O kurum, diğer bir çoğu gibi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin mirasının (Sovyet Kurtarma Birlikleri) bir uzantısıdır ve bugün de Sovyetler sonrasında kurulan bir çok eski cumhuriyette varlığını korur.
Acil Durumlar Bakanlığı bir ordu gibi örgütlenmiştir. Çalışanları askeri rütbe sahibidir. Kaynaklarda mevcut personel sayısını bulamadım ama benim görev yaptığım yıllarda 200-250 bin civarında bir mevcudu olduğunu anımsıyorum. 16 milyon kilometrekarelik bir ülkeye yayılmış askeri, subayı ve donanımıyla başlı başına bir ordudan bahsediyoruz sonuçta.
Yineleyelim: Sergey Şoygu, herhangi bir general değil, Rusya’yı yöneten kliğin bana sorarsanız Putin’den bile önemli bir dişlisi. Böyle konularda iddialı tahminler yapmak risklidir elbette ama Prigojin Şoygu’nun bileğini bükemez. Haydi bir iddia daha: Krize yaklaşımından, yaptığı teslim olma çağrısından anladığımız kadarıyla öyle bir durum söz konusu değil ama niyetlense dahi Şoygu’nun bileğini Putin de bükemez. Tarih herkesi yalancı çıkartabilir elbette ama bir gün Putin gider Şoygu kalır gibi geliyor bana.
Gelelim bu yaşananlardan çıkarabileceğimiz derslere.
Kuzeyimizdeki savaşta kolay zafer olmayacağını iki tarafın amigolarının da artık anlamış olduğunu umuyorum. Ukrayna yönetimi hata yaptı diyemeyeceğim zira Zelenskiy ve arkadaşları başka başkentlerde yazılmış bir senaryonun piyonlarından ibaretler. Rusya’nın NATO ile vekalet savaşına dönüşen bu çatışmayı başlatmakla hata yaptığı yönünde ilk günden beri savunduğum görüşte ise ısrarlıyım.
Cuma gecesinden beri cepheden, Rostov’dan ve Moskova’dan gelen haberler, zafere yürüyen bir Rusya izlenimi vermediği gibi bunalımlı ve utanç verici Yeltsin günlerini anımsatıyor.
SSCB’nin yeşerdiği topraklarda, şimdi özel okulları, özel hastaneleri, zengin patronları ve kazan kaldırmış özel orduları görmek içimi acıtıyor. Yeniden dinliyorum Moskova geceleri şarkısını:
“Lütfen sadece kendine iyi bak, sen de unutma bu sihirli Moskova yazının gecesini”
- 1.Tam karşılığı meze. Yemek bağlamında pek de zengin sayılamayacak Rus mutfağında mezenin ayrı bir yeri vardır. Bu sözcüğü kullanmamamın nedeni Prigojin’in Putin’le yakınlaşmasının sarayın yeme-içme (catering) ihtiyacını karşılayan bir şirketin patronu olmasına bağlanması.
(derleyen:mstfkrc)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder