Antalya kent merkezi afet riski altında!
AFAD’ın raporuna göre Boğaçayı’nın yüksek taşkın debisine ulaşması durumunda Antalya Limanı, Hurma, Sarısu, Liman mahallelerini de kapsayan 1620 hektarlık alan su altında kalma riskiyle karşı karşıya.Geçen hafta sonu sağanak yağış ve fırtınadan etkilenen Antalya’da caddeler göle döndü, Düden Çayı taştı, tarihi yat limanında bir tekne battı, birçoğu da ağır hasar gördü. Yetkililerin ilgisizliğinden dert yanan balıkçılar ve tekne sahipleri yaralarını sarmaya çalışırken yaşananlar kentin aşırı iklim olaylarına karşı ne kadar dirençsiz olduğu da ortaya çıktı. AFAD’ın hazırladığı İl Afet Risk Azaltım Planı (İRAP) raporunda, Antalya’da taşkın, sel ve fırtına gibi afetler açısında en fazla risk altında olan bölgenin kent merkezi olduğu belirlendi. Ancak uyarı ve tespitlere rağmen yeterince tedbir alınmaması kent merkezi ve çevre yerleşimleri aşırı iklim olayları karşısında daha kırılgan hale getiriyor.
AFAD’ın 2021’de hazırladığı Antalya İRAP raporuna göre, 1974-2020 arasında en fazla taşkın yaşanan bölge kent merkezini oluşturan ilçeler. Saatte 60 km ve üzeri rüzgâr hızının fırtına olarak değerlendirildiği raporda, kent merkezinde ölçülen en yüksek rüzgâr hızının saatte 155 km. olduğu kaydedilirken 1974-2020 arası Alanya’da 51, kent merkezinde 28 fırtına afeti kaydedildiği bilgisine yer veriliyor.
Boğaçayı'nda yaşanacak taşkın 1620 hektarda etkili olacak
Kent merkezinde bulunan Düden Çayı ve Boğaçayı’nın taşkın senaryolarına da yer verilen raporda, “Meydana gelen taşkın afetleri hem ilçe bazında daha hem de dere bazında incelenmiştir. İlçe bazında yapılan analiz neticesinde taşkın afetinin en fazla Antalya merkez ilçelerinde (Konyaaltı, Muratpaşa, Kepez, Aksu ve Döşemealtı) oluştuğu görülmüştür. Boğa Çayı Q100 (taşkın debisi) değeri 1355 m3 /s, Q500 değeri 1892 m3 /s’dir. Q100 dikkate alındığında muhtemel taşkın riski altında bulunan alanının 1530 ha, Q500 dikkate alındığında ise muhtemel taşkın riski altında bulunan alanın 1620 ha olduğu belirlenmiştir” tespitine yer veriliyor.
Antalya Limanı ve yerleşimler taşkından etkilenecek
DSİ verilerine göre hazırlanan taşkın senaryosuna da yer verilen rapora göre, Boğaçayı’nın yüksek taşkın debisine ulaşması durumunda etkilenecek 1620 hektarlık alan içerisinde stratejik öneme sahip olan Antalya Limanı ile akaryakıt tesislerinin yanı sıra Hurma, Sarısu ve Liman mahalleleri ile Gürsu Mahallesi’nin batı kesimi taşkın riski altında. AFAD raporunda yer verilen senaryoya göre Boğaçayı’nda taşkın riski altındaki bölge, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ikinci etabını gerçekleştirmeyi planladığı Boğaçayı Projesi’nin uygulanmak istendiği alanı da kapsıyor.
Boğaçayı 2. etap proje alanı ve taşkın senaryosuDüden Çayı taşkını Muratpaşa'nın yarısını etkileyecek
Düden Çayı’nda yaşanması muhtemel yüksek debili taşkında ise Muratpaşa ilçesinin büyük bölümü ile Havaalanı yolu taşkından etkilenecek yerler arasında gösteriliyor: “Düden Çayının Q100 değeri 216 m3 /s, Q500 değeri 267 m3 /s’dir. Q100 dikkate alındığında muhtemel taşkın riski altında bulunan alanının 869 ha, Q500 dikkate alındığında ise muhtemel taşkın riski altında bulunan alanın 2592 ha olduğu belirlenmiştir.”
Antalya'nın sel riski: Bir günde bir yıllık yağış
Antalya il merkezinde ölçülen 24 saatlik en yüksek toplam yağışın 330 mm olduğu bilgisine yer verilen raporda, bu değerin İç Anadolu Bölgesi’nin yıllık yağışın toplamına eşit olduğu kaydedilerek şu bilgilere yer verildi:
“İlimizin ortalama yıllık toplam yağışı 1085 mm olarak ölçülmektedir. Akdeniz’e kıyısı olan Alanya ve Manavgat ilçelerinde bu değer bir 1100 mm’nin üzerine çıkmaktadır. Ortalama aylık toplam yağışın 100 mm ve üzerinde gerçekleştiği Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında yıllık toplam yağışın yaklaşık %80’i gerçekleşmektedir. Bu nedenle bu aylarda oluşan yağışlar yüksek derecede sel oluşturma potansiyeline sahiptir. Sel oluşumuna neden olan, kısa süreli şiddetli yağışlar ilimizde sıklıkla yaşanmaktadır. Meteoroloji 4. Bölge Müdürlüğü’nden temin edilen Ani Değişim Raporları kullanılarak 1975 – 2020 yılları arasında İlimiz Merkezi ve İlçelerinde oluşan sel afetleri belirlenmiştir. Sel afetine en yoğun şekilde maruz kalan ilçeler, merkez ilçeler ile sırasıyla Alanya, Kaş, Manavgat, Demre ve Finike ilçeleridir. İncelenen 45 yıllık dönemde meydana gelen sel afetlerinin %55’i son 10 yılda, %75’nin ise son 20 yılda meydana geldiği görülmüştür. Bu da son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak yağış rejiminde meydana gelen değişimin önemli bir göstergesidir.”
Fırtınanın vurduğu kentte tespit var, tedbir yok
Antalya’da geçtiğimiz hafta sonu etkili olan ve Yat Limanında bir teknenin batmasına, çok sayıda teknenin de ağır hasar görmesine neden olan fırtınanın ardından limanın yönetiminden sorumlu kurumlar yeterince önlem almamakla eleştirilmişti. AFAD’ın hazırladığı İRAP raporunda kentin fırtınaya karşı da hassas olduğu bilgisine yer veriliyor:
“Meteoroloji 4. Bölge Müdürlüğü kayıtlarına göre İlimizde sıklıkla meydana gelen afetlerden biri de kuvvetli rüzgârlar ile oluşan fırtına afetidir. Antalya Merkez’de ölçülen en yüksek rüzgâr hızı 155 km/saat olarak kayıtlara geçmiştir. Fırtına olarak değerlendirilebilecek 60 km/saat rüzgâr hızı ve üzerindeki değerler ilimizde özellikle Akdeniz kıyılarında yoğunluklu olarak görülmektedir.”
Alanya'da 58, Antalya kent merkezinde 28 fırtına afeti yaşandı
Rapora göre 1975-2020 tarihleri arasında Alanya’da 58 fırtına afeti kayıtlara geçerken il merkezinde 28, Manavgat’ta 13, Kaş’ta ise 9 olarak kaydedildi. Bu süre içinde Finike ve Kumluca’da 8, Gazipaşa’da ise 5 fırtına afeti kayıtlara geçti.
Kumluca yolundaki heyelanın nedeni AFAD raporunda
Antalya- Kumluca yolunun Yazır Mahallesi’ndeki kesiminde Şubat 2018’de yaşanan heyelan, yolun aylarca trafiğe kapalı kalmasına neden olmuştu. AFAD’ın hazırladığı raporda Yazır Mahallesi’nin heyelan riskine de dikkat çekilerek yaşanan heyelanın nedenlerine de yer veriliyor.
Kumluca Yazır Mahallesi'nde 2018'de yaşanan heyelan sonucu yok çökmüştü.Yazır Mahallesi’nde 1970-1985 arasında yaşanan heyelanlarda 19 konutun etkilendiği bilgisine yer verilen raporda şu bilgilere yer veriliyor:
“Son olarak; 25.02.2018 tarihinde, Antalya-Kumluca D-400 karayolunun 18. km’sinde 7 konutun bulunduğu bölgede, yoğun yağış ve yol yapım çalışmalarının tetiklemesi sonucu meydana gelen heyelan büyük hasara sebep olmuştur. Düzenlenen 01.06.2018 tarihli raporda; yol çalışmalarında yapılan dolgu malzemesi ağırlığının mevsimsel yağışlarla eğimli arazide bulunan gevşek malzemenin stabiltesini bozması sonucu heyelanların meydana geldiği, 7 konutun acilen boşaltılması gerektiği inceleme alanın jeolojik, topografik ve iklimsel koşulların yeni heyelanların oluşmasına elverişli olması nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğünce ivedi şekilde önlemlerin alınması gerektiği belirtilmiştir.
Yazılı Kanyon’da tepki çeken yapılaşma
Isparta’daki Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nda 2021’de çıkan orman yangınından zarar gören alanda kırsal turizmi geliştirmek amacıyla kır evleri ve restoran inşa edilmesi ziyaretçilerin tepkisini çekti…Isparta’nın Sütçüler ilçesinde bulunan Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nda yapılaşmaya gidilmesi ziyaretçilerin tepkisini çekti.
Antik çağın ünlü bilgesi Epiktetos’a adanmış bir yol anıtının yer aldığı kanyonda Ağustos 2021’de orman yangını çıkmıştı. Kır evleri ve restoran gibi ünitelerden oluşan yapılaşmanın bir kısmının yanan alanlarda uygulanması dikkat çekiyor. Yetkililer, söz konusu yapılaşmanın 2014 yılından onaylanan Yazılı Kanyon Tabiat Parkı Yönetim Planı kapsamında uygulandığını, projeyle ilgili onayın ise orman yangınından önceki yıllarda verildiğini dile getirdi.
Isparta’nın Sütçüler ilçesinde bulunan Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, adını kanyon içerisindeki antik yol anıtından alıyor. Antik çağın ünlü bilgesi Hierapolisli (Pamukkale) Epiktotas’a adanan bir şiirin kazındığı kaya anıtının bulunduğu açık hava tapınağı, kanyonun en görkemli bölgesinde yer alıyor.
400 metreyi bulan etkileyici kayalıklar
Barındırdığı zengin doğal miras, içinden Göksu Deresi’nin geçtiği Yazılı Kanyon’un 1989 yılında Tabiat Parkı olarak tescil edilmesini sağladı. Yer yer 400 metreyi bulan dik kayalıkların çevrelediği kanyon, yakın zamana kadar nesli tehlike altındaki kızıl akbabaları için de önemli bir yaşam alanıydı. İçerisinde arkeolojik sit alanlarını da barındıran Yazılı Kanyon Tabiat Parkı 600 hektarlık alanı kapsıyor. Ancak kanyonun yakın çevresinde açılan mermer ocakları bölgenin bu önemli doğal ve kültürel miras alanını ablukaya almış durumda.
Tabiat parkının yönetim planı 2014'te hazırlandı
Son yıllarda doğal ve kültürel miras alanlarına ilginin artmasıyla birlikte Yazılı Kanyonun ziyaretçi sayısında da önemli ölçüde artış gözleniyor. Ancak bu ilgi, aynı zamanda yeni yapılaşma taleplerini de beraberinde getiriyor. Milli Parklar Kanunu gereğince 2014 yılında yönetim planı hazırlanan Yazılı Kanyon’da ziyaretçi trafiğini yönetmek ve kullanım koşullarını belirlemek için yapılan çalışmalar kapsamında kır lokantası ve konaklama ünitelerinin yapılması da gündeme gelmişti.
Yetkililer yapılaşmanın plan kapsamında olduğunu söyledi
Milli Parklar Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan ihale ile işletmesi özel bir girişimciye verilen Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nda başlatılan yapılaşma kimi ziyaretçilerin tepkisini çekmeye başladı. Kır lokantası, satış üniteleri ve konaklama amaçlı kır evlerinden oluşan yapılaşmayla ilgili görüşüne başvurduğumuz milli parklardan sorumlu Tarım ve Orman Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü yetkilileri, yapılaşmanın onaylı yönetim planında öngörüldüğü şekilde uygulandığını dile getirdi.
Yapılaşmaya 'proje yangından önce onaylandı' yanıtı
Yazılı Kanyon Tabiat Parkı sınırları içinde Ağustos 2021’de orman yangınından zarar gören alanlarda da yapılaşmaya gidilmesiyle ilgili sorumuzu da yanıtlayan yetkililer, söz konusu projenin orman yangınından önceki dönemde onaylandığını kaydediyor. Daha önce onaylanan projenin revize edilerek uygulamasına geçildiği belirtildi. Edindiğimiz bilgiye göre tabiat parkı içerisindeki yoğun mangal dumanını engellemek ve ziyaretçi trafiğini daha kontrollü hale getirmek amacıyla yapıldığı savunulan projenin, 20 kişiyi aşmayacak şekilde konaklama ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlandığı öğrenildi.
TKDK'dan 'çiftçilik faaliyetlerinin geliştirilmesi' desteği
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından işletmeciye verilen hibe desteği ile inşa edildiği öğrenilen projenin 11 ay içinde tamamlanması planlanıyor. TKDK tarafından ‘Çiftlik Faaliyetlerinin Geliştirilmesi ve İş Geliştirme’ tedbiri kapsamında ve ‘Kırsal Turizm ve Rekreasyon Faaliyetleri’ alanında verilen hibe desteğinin yüzde 75’i AB fonundan yüzde 25’i ise devlet tarafından karşılanıyor.
Yusuf Yavuz / soL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder