15 Mayıs 2024 Çarşamba

AKP’nin ‘maarif modeli’: Yeni müfredat taslağı ne getiriyor? (IV) - DOSYA - soL/Özel

 TKP’li Eğitim Emekçileri Müfredat Komisyonu - soL işbirliğiyle hazırladığımız Yeni Müfredat Dosyası’nın dördüncü bölümünde Matematik Dersi'ne odaklanıyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını verdiği yeni müfredat programı 26 Nisan’da açıklandı. 

Taslağa ilişkin kapsamlı bir inceleme farklı alanlardan 10'un üzerinde eğitimcinin oluşturduğu TKP’li Eğitim Emekçileri Müfredat Komisyonu ve soL’un işbirliğiyle bir dosya haline getirildi.

Dosyanın ilk bölümünde MEB’in Öğretim Programları Ortak Metni’ne ve Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri derslerine ilişkin program taslağını, ikinci bölümünde okul öncesi dönem ve ilkokul derslerini, üçüncü bölümündeyse Fizik Dersi'ni ele almıştık.

Türkiye Yüzyılı’nda matematik bilimine yer yok

Dosyanın dördüncüsünü oluşturan bu bölümde Matematik Dersi Öğretim Programı’nı inceliyoruz.

Sadeleşme ve 'zorlayıcı' içeriklerin çıkarılması

Bakan Yusuf Tekin müfredatta yapılan değişikliklerle ilgili ısrarla sadeleşme vurgusu yapıyor. Bakanlığın, internet sitesinden taslak rapor üzerine yaptığı açıklamada da tüm kademelerde en çok vurgulanan konuların başında yine bu sadeleşme vurgusu ve işlemsel yönüyle öğrencileri zorlayıcı içeriklerin müfredattan çıkarıldığı belirtiliyor. Buna dayanak olarak da üst düzey becerilerin ve problem çözebilme yeteneğinin geliştirilmesi gibi uygulama ile tezat söylemlerde bulunuluyor.

Örneğin ortaokulda köklü sayılarla işlemler konusu bu amaçla liseye devredilmiş, lisede kümeler konusu bütünsel bir konu olarak verilmek yerine konu aralarına serpiştirilmiş ve kartezyen çarpım konusu müfredattan çıkarılmış. Ayrıca daha önce müfredattan çıkarılmış olan bağıntı konusuna da yer verilmeyip öğrencilerin küme, kartezyen çarpım, bağıntı ve buradan da fonksiyon konusuna giden ilişkiyi kurması engelleniyor. 

Bunun yerine fonksiyon konusu f(x)=x referans fonksiyonu şeklinde bir tanım yapılarak doğrusallık ve doğru orantı ile kurulan paralel bir bağlantı üzerinden anlatılmaya çalışılıyor. Bu yaklaşım bir önceki müfredata kıyasla daha bütüncül ve anlamlı gözükse de matematik biliminin temel yaklaşımlarından uzaklaşarak bilimsel düşünmeyi engellemektedir.

Birçok konu, öğrenmenin kalıcı olmaması ve zorlayıcı işlem yükü getirdiği iddiası ile basite indirgenerek matematiğin temel işlevi olan analitik düşünme, hızlı karar verebilme, çözüm odaklı olma gibi kazanımlardan uzaklaştırılmış. Aksine piyasanın ihtiyacına yönelik, akademide Uygulamalı Matematik adıyla verilen ve bilgisayar bilimleri üzerine yoğunlaşan tekdüze bir bakış açısıyla hazırlanmış görünüyor.

Günlük yaşam problemleri dayatması

Öğrencilerin sormakta kendilerini haklı buldukları konulardan birisi, matematiğin günlük hayatta ne işe yarayacağı sorusudur. Oysa bilimsel bilgi hiçbir zaman günlük hayatta şu işime yarayacak, diye öğrenilmez. Öyle olsaydı insanlık bugüne kadarki bilimsel gelişmelerin birçoğunu gerçekleştiremezdi. Matematik de diğer tüm bilimler gibi bugünden çok geleceği ve bilinmeyen gelişmeleri ortaya çıkarmak ve tarihsel olarak insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmak için öğrenilir ve öğretilir.

Ancak neo-liberalizm çağında bilimsel bilgi de insanlığın diğer tüm ortak varlıkları gibi tüketilen bir metaya dönüşmüş ve sadece gündelik hayatımızda faydalanıldığı ölçüde değerli, aksi durumlarda ise gereksiz görülmüştür. Bunun sonucu olarak da 19. ve 20. yüzyıllarda rehber edinilen ve entelektüellerin yetiştirilmesini amaçlayan eğitim felsefeleri yerini pragmatist eğitim felsefelerine bırakmıştır. Bu sebeple öğrenilen her bilgi günlük yaşamda işe yaramalı, aksi takdirde gereksiz olarak gözden çıkarılmalıdır. Bunu bir önceki programda olduğu gibi yeni yayımlanan eğitim programında da görmekteyiz.

Yeni müfredatta tüm kademelerde günlük yaşam problemlerine uyarlama baskısı kuruluyor ve konuların ikincil kazanımları olarak, tasarruf, yardımseverlik, finansal okuryazarlık gibi tamamen piyasa düzeninin değer yargılarının öğrencilere kazandırılması amaçlanıyor. 

Matematiğin evrensel bir bilim olması ve gündelik yaşamın dışında birçok bilimsel aşamada kullanılan bir dil olmasına vurgu yapılmıyor. Öğrencilerin soyut işlemler dönemine girdiği ortaokul çağından itibaren soyut kavramlar üzerinde düşünme ve zihni zorlayarak farklı bilimsel yaklaşımları irdelemesinin önünün açılması gerekirken, gündelik yaşamda karşılaşabileceği problemlere çözüm üretebilmesi ile sınırlandırıldığı gözlemleniyor. Hemen her kademede temel kazanım olarak bu yaklaşım vurgulanıyor.

Algoritma ve bilişim materyalleri

Daha önceki programlardan farklı olarak her kademede müfredata giren bir tema da Algoritma teması. Günümüz kapitalizminin temel lokomotifi konumunda olan bilişim ve teknoloji alanındaki yatırımlar eğitimin de bu yöne doğru evrilmesinde basınç uygulamaktadır. Elbette bilimsel gelişmenin olduğu alanlara yönelik eğitim politikaları geliştirilmesinde bir sorun yoktur ancak piyasanın ihtiyacı doğrultusunda sadece tüketim amacıyla kullanılan alanlara yönelik eğitim verilmesi ve bireylerin bilimsel gelişmelerin yanında entelektüel gelişiminin de önünün açılmaması bir sorundur.

Matematiğin bilimsel temellerinden uzaklaştırılıp sadece Uygulamalı Matematik alanında evrilmesini dayatmak bu anlamıyla sorunludur. Öte yandan MEB bünyesinde son yıllarda normları gittikçe azalan Bilişim ve Teknoloji Tasarım branşlarında atama yapılmayıp bu alanda verilebilecek konu başlıklarının matematik branşına dahil edilmesi de sorunludur. Tekrar etmek gerekirse bu alanlarda eğitim verilmesi değildir sorun olan, sorun matematiğin sadece gündelik yaşam ve bilişim, teknoloji alanına sıkıştırılmasıdır.

Bir diğer sorun ise tüm kademelerde çeşitli materyaller ve bilgisayar kullanımına bağlı olan bu alandaki çalışmaları MEB’in kendi okullarında sağlayıp saylayamayacağıdır. Aksi takdirde özel okullar ile devlet okulları arasındaki eşitsizliğin daha da derinleşeceği açıktır.

İntegral meselesi ve çıkarılan diğer konular

Sosyal medyada çokça tartışılan konulardan birisi de İntegral konusunun müfredattan çıkarılması oldu. Bunu savunmak için Limit ve Türev konularına ağırlık verildiği söyleniyordu ancak bu noktada da yine polinom fonksiyonunun türevi dışında türev alma kurallarının müfredata alınmadığı görülüyor. 2018 programına göre değişen bir şey yok, sadece ders saatleri artırılmış görünüyor. Kaldı ki bir önceki müfredatta bu konuları müfredattan çıkaran da yine aynı iktidardı. Ayrıca çıkarılan konular arasında çemberin analitik incelenmesi ve trigonometrik denklemler, toplam ve fark formülleri ile yarım açı formülleri de var. İntegral kadar önemli ve soyut ve analitik düşünme becerilerini geliştiren konular olduğu gibi öğrencileri lisans eğitimine hazırlayan çok önemli matematik konularıdır bunlar.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi matematiği sadece gündelik yaşam problemlerine ve uygulamalı matematiğe indirgeyen yaklaşım AKP’nin Türkiye Yüzyılı projesinin ilk adımlarından. Eğitimi de bilimi de tamamen piyasanın hizmetine sunacak olan bu projelere karşı mücadele etmekten başka şansımız bulunmuyor.

soL/Özel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder