Kemal Türkler mücadeleci, kararlı, işçiye güvenen, işçinin de kendisine güvendiği başka türlü bir sendikacıydı. Türkler ve arkadaşları, Türkiye sendikal hareketini yoktan var eden kuşaktı. Sendikal hareketin yıldızının parlamadığı günümüzde onların kıymeti daha iyi anlaşılıyor.
Silin gözlerinizi
Aldandı yeniden
Beni vuranlar
Sürü şaşırır yolunu başı yitince
Sürü değilsiniz ki siz
İşçisiniz
Silin gözlerinizi görevdesiniz
Kitapları öldüremezler
Alanlarda bizi vuranlar
Tarihi geriye döndüremezler*
22 Temmuz Kemal Türkler’in öldürülmesinin 40’ıncı yılı. Türkler, 40 yıl önce evinden çıkıp sendikaya giderken alçakça bir pusuyla öldürüldü. Kemal Türkler, 1954-1980 arasında aralıksız 26 yıl Türkiye Maden-İş’in, kuruluşundan Aralık 1977’ye kadar 11 yıl DİSK’in genel başkanlığını yaptı. TİP’in ve DİSK’in bir numaralı kurucusu olan Türkler, Türkiye sendikal hareketini en çok etkileyen sendikal liderlerden biridir. Türkler, 1961 Saraçhanebaşı mitingi, 1963 Kavel grevi, 15-16 Haziran 1970 direnişi, 1976 DGM direnişi, 1 Mayıs 1976 ve 1977 kutlamalarının da aralarında olduğu sayısız işçi eyleminin, grevin ve direnişin mimarı, örgütleyicisi, katılımcısı veya destekçisi olarak mücadeleci ve kararlı sendikacı niteliğiyle öne çıktı.
Kemal Türkler, 1926 yılında Denizli’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Denizli’de tamamladı. Bir kır emekçisinin oğlu olan Türkler, yaz tatillerinde un fabrikasında çalıştı. 1947’de İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Aynı yıl Bakırköy’deki Emayetaş fabrikasında çalışmaya başladı. Okul ile işçiliği birlikte götürmesi olanaksız hale gelince ikinci sınıftan ayrıldı. Türkler, sendikacılığa 1950’li yıllarda başladı. 50’li yıllar sendikacılığın çileli yıllarıydı. Grev hakkı yoktu, toplu iş sözleşmesi imkânsızdı. DP iktidarı sendikal hareketi baskı altına almıştı. Sendikalar maddi olarak son derece güçsüzdü. Sendikacılık çileli işti.
Maden-İş’i var etti
Emayetaş fabrikasında dört yıl çalışan Türkler, 1952’den başlayarak 1980’e 28 yıl sendikacılık yaptı. İstanbul Demir ve Madeni Eşya İşçileri Sendikası’na (daha sonra Maden-İş adını aldı) üye oldu. 1953’te sendikanın Bakırköy Şube Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. İşçi mümessilliğine seçilen Türkler, işyerinde toplulukla iş uyuşmazlığı çıkarınca işten atıldı. Türkler, sendikanın Bakırköy Şube yöneticiliğinden sonra sendikanın genel sekreterliğini yaptı.
Sendikanın 1954 Genel Kurulu’nda kurucu Yusuf Sidal ve Genel Başkan Üzeyir Kuran’ın rahatsızlıklarını ve yorgunluklarını gerekçe göstererek görevi kabul etmemeleri üzerine genel başkanlığa seçildi. Türkler’in sendikanın genel başkanlığına seçilmesinden sonra, Ekim 1956’da toplanan 10. Büyük Kongre, Maden-İş’in Türkiye çapında örgütlenmesine karar verdi ve sendikanın adı Türkiye Maden-İş olarak değişti. Maden-İş bu değişikliğin ardından hızla örgütlenmeye ve büyümeye başladı. Türkler, iyi bir örgütçü olarak takdir topladı. Türkler’in 1950’li yıllarda amatör olarak çizdiği karikatürler Demir-İş sendikası haber bülteninde yayımlandı.
Türkler, Maden-İş’in uluslararası alanda da temsili için yoğun çaba sarf etti. Maden-İş, 1960’da Uluslararası Maden İşçileri Federasyonu’na (IMF) üye oldu. Maden-İş özellikle Avrupa sendikalarıyla bağlarını geliştirdi. Türk-İş yönetimi ABD sendikacılığı ile yakınlaşırken, Türkler uluslararası sendikal hareketin demokratik kanadı ile ilişkiler kurdu.
TİP ve DİSK’in kurucusu
Bir bölümü İstanbul İşçi Sendikaları Birliği (İİSB) yöneticisi olan 12 sendikacı ile 13 Şubat 1961’de TİP’i kurdu. Türkler, kurucusu olduğu TİP’te genel başkanvekilliği, Merkez Yürütme Kurulu üyeliği ve Genel Yönetim Kurulu üyeliği ile İstanbul il başkanlığı yaptı. Türkler, sendikacılık ile milletvekilliğinin birlikte yapılabildiği o yıllarda milletvekili olmayı tercih etmedi.
Kemal Türkler, Saraçhane Mitingi’nde aktif görev aldı. Ziya Hepbir’e göre miting önerisi Türkler’den gelmişti. Türkler mitingin konuşmacıları arasındadır.
Sendikal yasalar henüz çıkmadan Ocak 1963’te Kavel’de başlayan grev ile Maden-İş ve Kemal Türkler dikkatleri üzerine çekti. 1960’lı ve 1970’li yıllar boyunca çok sayıda işçi direnişi örgütledi. 4 Nisan 1964’te Singer grevinde gözaltına alınmalarıyla başlayan gözaltı ve tutukluluk serüveni sık sık tekrarlandı.
Kemal Türkler; Rıza Kuas, İbrahim Güzelce, Kemal Nebioğlu ve Mehmet Alpdündar ile birlikte 13 Şubat 1967’de DİSK’i kurdu ve DİSK Genel Başkanlığına getirildi. 11 yıl aralıksız DİSK Genel Başkanlığı yaptı. Türkler, DİSK’in yoktan var edilmesinde ve nice badireyi atlatarak büyümesinde belirleyici oldu.
Sayısız grev, direniş, gözaltı ve tutukluluk
DİSK’in kuruluşundan sonra karşılaştığı en büyük tehlike Demirel hükümetinin 1970’de Sendikalar Kanunu’nu değiştirerek DİSK’i yok etme girişimi oldu. Türkler liderliğindeki DİSK bu girişime sert tepki gösterdi ve Türkiye işçi sınıfı tarihinin en görkemli eylemine imza attı. 15-16 Haziran 1970 tarihinde İstanbul ve Kocaeli illerinde on binlerce işçi iş bırakarak direnişe geçti. 15-16 Haziran işçi eylemleri üzerine sıkıyönetim ilân edildi. Türkler ile birlikte çok sayıda sendikacı ve işçi tutuklandı. Türkler üç aya yakın tutuklu kaldı. Türkler 12 Mart 1971 yarı-askeri müdahalesinin ardından Mayıs 1971’de gözaltına alındı ve 26 gün gözaltında kaldı.
Kemal Türkler başkanlığındaki DİSK yönetimi, 1976’da yaklaşık yarım yüzyıl sonra 1 Mayıs’ın Türkiye’de ilk kez yasal bir mitingle kutlanmasını sağladı. DİSK, Eylül 1976’da Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yeniden yasalaşmasına karşı tutum aldı ve direnişe geçti; bunun üzerine Türkler, bir grup DİSK yöneticisi ile birlikte yeniden tutuklandı. Genel Yas eylemi ile DGM yasa tasarısı engellendi. 1977 1 Mayıs’ında konuşmasını yaptığı sırada mitinge saldırıldı ve kanlı 1 Mayıs katliamı yaşandı.
1977-78 yıllarında Turgut Özal’ın başkanı olduğu işveren sendikası MESS ile Türkler’in başkanı olduğu Maden-İş arasında yürütülen toplu iş sözleşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanınca, MESS grevleri olarak bilinen yaygın grevler yaşandı.
Türkler, İkinci Milliyetçi Cephe hükümetinin kurulması sırasında Ulusal Demokratik Cephe (UDC) çağrısı yaptı. Bu çağrı sonrasında DİSK’te ciddi bir kriz yaşandı ve krizi çözmek için Aralık 1977‘de toplanan DİSK 6. Genel Kurulu’nda Kemal Türkler ve Abdullah Baştürk genel başkanlığa aday oldu. İlk tur oylamadan sonra Türkler adaylıktan çekildi. Böylece kuruluşundan itibaren 11 yıl aralıksız sürdüğü genel başkanlık görevi sona erdi ve Genel-İş Genel Başkanı Abdullah Baştürk DİSK Genel Başkanı seçildi.
Aralık 1979 tarihinde toplanan Maden İş 23. Genel Kurulu sırasında Enternasyonal Marşı söylediği gerekçesiyle, Türkler başta olmak üzere, divan başkanı ve bazı yöneticiler sıkıyönetim mahkemesi tarafından tutuklandılar. 1959 yılında Maden-İş adına resmi bir yazıyla Başbakan Menderes’e başvurarak okuttukları mevlidin radyodan yayınını isteyen Türkler, 20 yıl sonra Enternasyonal Marşı söylediği için tutuklanıyordu. Bu 20 yıl aslında mevlitten Enternasyonal’e bir sendikacının öyküsüydü. Türkler hem mevlit okutmuş hem Enternasyonal okumuş bir sendikacıydı.
22 Temmuz 1980, Merter
Türkler, 1958 yılında Sabahat Hanım ile evlendi. Kemal ve Sabahat Türkler’in bu evlilikten Yasemin ve Nilgün adlarını verdikleri iki kızları oldu. Türkler, 22 Temmuz 1980 günü İstanbul Merter’de, sabah evinden çıkıp sendikaya gitmek üzere arabasına binerken kurşunlanarak eşinin, çocuklarının gözlerinin önünde faşist katiller tarafından öldürüldü. Türkler’in cenaze töreni büyük bir gösteriye dönüştü. Türkler, yüz binlerce emekçinin katıldığı bir törenle Topkapı Mezarlığı’na defnedildi. MHP iddianamesine göre Türkler’in öldürülmesi emrini Alpaslan Türkeş vermişti. Ancak Türkler’in ne katilleri ve ne de azmettirenler cezalandırıldı.
Türkler’in öldürülmesi Türkiye sendikal hareketinde bir dönemin sonuna işaret ediyordu. Ölümünden bir buçuk ay sonra 12 Eylül darbesi ile DİSK’in faaliyetleri durdurulacaktı. Türkler’den sonra bu kez de kurduğu örgüt, DİSK yok edilmek isteniyordu. Ancak bütün badirelere rağmen kurduğu DİSK ayakta kalmayı başardı.
Kemal Türkler, mücadeleci, kararlı, işçiye güvenen, işçinin de kendisine güvendiği başka türlü bir sendikacıydı. Gerek Maden-İş’in gerek DİSK’in başarısının sırlarından biri, bu mücadeleci ve kararlı sendikal anlayıştı. Kemal Türkler ve arkadaşları, Türkiye sendikal hareketini yoktan var eden kuşaktı. Sendikal hareketin yıldızının parlamadığı günümüzde onların kıymeti daha iyi anlaşılıyor.
Öldürülmesinin 40’ıncı yılında anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
* Sennur Sezer’in “Kemal Türkler’in son sözleridir” şiirinden
Aziz Çelik / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder