10 Ağustos 2024 Cumartesi

T-24 "KÖŞEBAŞI" + "GÜNDEM" -10 Ağustos 2024-

Katliam yasasına bile aykırı katliamlar ve açık çağrı -Gökçer Tahincioğlu-

Tehlikeli olan şu; katliamlar her zaman göz göre göre yapılmaz. Bir halkın gaz banyolarında soykırıma uğratılmasıyla, yaşadığı kentlerin dünyanın gözü önünde bombalara boğulmasıyla olmaz her zaman. Bazen usule uygun davranıyor gibi hareket edilerek yapılır. Bazen parça parça yapılır. Tartışmayla, yalanlamayla vakit kazanılarak yapılır.

Bütün itirazlara rağmen, köpeklerin “ötanazi” kavramı adı altında yok edilmelerine olanak sağlayan yasa Meclis’ten çıktı. AKP’li vekiller zafer pozu vererek, başka canlıların hayatlarını yok etmeye olanak tanıyan düzenlemenin çıkmasını kutladı.

Yasanın anlaşılmayan tarafları vardı.

Sosyal medya bir cehennem.

Yasayla, belediyelere 2028’e kadar, barınakları kurmaları için süre tanınıyor ve bunun için kaynak ayırmayanların hapis cezası ile karşılaşacakları belirtiliyor.

Israrla birileri, bu tarih nedeniyle köpeklerin sokaklardan toplanamayacağını, harekete geçilemeyeceğini söyledi.

Elbette öyle değil.

Yasa, öyle bir dengeyle hazırlanmış ki yürürlüğe girdiği günden itibaren belediyeler düzenlemeyi gerekçe göstererek köpekleri toplamaya başlayabilir.

Daha yasa görüşülürken ortaya çıkan katliam görüntülerinin, yasa çıktıktan sonra sistematik bir hale gelmesinin nedeni de bu…

***

Yasanın yumuşak karnı barınaklar…

Yasanın gerekçesinde sokak hayvanlarının sayısı 4 milyon olarak açıklanıyordu ve muhalefet, barınak kapasitesinin 150 bini bulmadığını açıkça ortaya koydu.

2028’e kadar belediyelere süre tanınması ve nüfusu 25 bini geçen tüm belediyelerin sorumlu kılınmasının nedeni bu…

Evet, belediyeler sokak köpeklerini toplamak için 2028’e kadar beklemek zorunda değil ancak köpekleri toplayabilmek için yasadaki koşulları sağlamak zorunda.

İktidarın güvendiği bu düzenleme, köpeklerin korunmasını da sağlayabilecek tek düzenleme aynı zamanda.

***

Yasaya göre belediyeler sokak köpeklerini barınakta tutmak ve yaşatmak zorunda. Sadece hastalıklı ve saldırgan olanların öldürülmesine olanak tanınıyor.

Elbette bu kısım muğlak. Bir köpeğin saldırganlığına kimin nasıl karar vereceği, bunun için köpeğin ne kadar bir süre gözlemleneceği belirsiz.

Birkaç dakika içinde bu kararın verilmesine engel olacak bir düzenleme yok.

İş burada belediyelerin bünyesindeki veterinerlere düşüyor.

“Emir kuluyuz” demeden, mesleklerinin gereğini yaparak katliamların önüne geçebilirler.

Ancak Türkiye’de bunun bulunması ne güç bir meziyet olduğunu da hepimiz biliyoruz.

***

Peki, bu durumda köpekler toplanırken yurttaşların, “Nereye götürüyorsun?” diye sorma hakları yok mu?

Öyle ya, toplanan köpekler yasaya göre topluca öldürülemez! Bu durumda bakılacakları bir barınağın söz konusu olması gerekir.

Belediyelerin barınakları, buraların adresleri sır değil. Yer olup olmadığını özellikle hayvanseverler biliyor.

Kapasite olmadığı bilinen bir barınağa götürüleceği gerekçe gösterilerek köpekler toplanabilir mi?

Yasa, buna olanak tanımıyor. En önemli şart, barınak ve bakım alanlarının bulunması…

Önce Niğde, şimdi Altındağ’dan gelen haberler, her ne kadar ilgili belediyeler aksini söylese de tüyler ürpertici.

Ağızlarından kan gelerek öldürülen, poşete konulan yavru köpekler, sokak köpekleri.

Üzerleri başka hayvanların organlarıyla örtülerek gömülmeye çalışan köpekler.

T24 muhabirleri Özlem Ateş ve Ceren Bala Teke, günlerdir Niğde ve Altındağ’da yaşananları kamuoyuna duyuruyorlar.

Misal Niğde’de hayvanların acı içerisinde ölmelerine yol açacak bir ilacın ihalesinin bu katliam görüntülerinden kısa süre önce neden yapıldığının yanıtı yok.

Altındağ’da, barınaktaki köpek sayısının çarpıcı derecede düşmüş olmasının yanıtı yok.

Bütün bunların yanıtını bulmak şeffaf araştırmalara izin vermekle mümkün.

***

Ancak tehlikeli olan şu.

Katliamlar her zaman göz göre göre yapılmaz. Bir halkın gaz banyolarında soykırıma uğratılmasıyla, yaşadığı kentlerin dünyanın gözü önünde bombalara boğulmasıyla olmaz her zaman.

Bazen usule uygun davranıyor gibi hareket edilerek yapılır.

Bazen parça parça yapılır.

Tartışmayla, yalanlamayla vakit kazanılarak yapılır.

Günün sonunda ise artık olan olmuştur, ağlamaktan ve hesap sormaya çalışmaktan başka yapılacak kalmamıştır.

Ve canlı katliamları insanla sınırlı değil.

***

Madem sokak köpekleri konusunda yasa işaret ediliyor.

O zaman yasa, eksiksiz biçimde uygulansın.

Ortada çok kötü de olsa bir düzenleme varsa ona uyulsun.

Yasa, canının istediği gibi köpekleri toplayıp, topluca öldürmene falan izin vermiyor.

Topladığın köpekleri koyacağınız barınakları bir görelim.

Götürdüğünüz köpeklerin nerede yaşayacağını görelim.

O köpeklerden hangisinin saldırgan olduğuna nasıl karar verdiğinizi görelim.

Yasa çıktı diye bunca seviniyorsa köpeklere tahammül edemeyen ve bunun için dünyanın çeşitli yerlerindeki görüntüleri durmaksızın servis edenler, yasaya uyulmasını istesinler.

Bu katliam görüntüleri, yasaya uyulmadığının açık kanıtı.

Şu anda köpeklerle ilgili çalışma yapan belediyeler, önce barınaklarının olduğunu kanıtlamalı.

Zor değil, yaptıkları barınakları, bu konuda duyarlı insanlara açabilirler, onlara barınakları ziyaret etmeleri için kolaylık sağlayabilirler.

Derneklerin hukukçularına kapıları açık tutabilirler.

Ve tüm bunlar için elbette önce barınak inşa etmeleri gerekiyor.

                                                                  /././

VPN nasıl bir güvenlik sorununa yol açıyor? -Füsun Sarp Nebil-

VPN kullanımının patlamasıyla birlikte, PornHub aramaları da patlamış. Beş yıllık tabloya bakılırsa, PornHub 2020’de bir zirve yapmış. İkinci zirvesini ise Instagram/Roblox engellemesi ile yaşıyor. Bravo AKP, bravo…

Instagram'ın engellenmesi ile birlikte, Türkiye'de VPN kullanımı yeniden patladı. Roblox engellemesi de üzerine geldi. Kullanım artışlarına Google Trends'den baktığımızda şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz (Mavi çizgi Roblox, kırmızı olan Instagram ve sarı olan VPN)

Bu tablodan gördüğümüz engellemenin olduğu andan itibaren insanlar Google'da önce Instagram ve Roblox'a ne olduğunu araştırmaya başlamışlar ve arkasından da herkes VPN araştırmaya başlamış. Çoğumuz zaten 5651 sayılı Kanun’a 2014'de yapılan eklemelerden beri VPN uzmanı olduk.

VPN'nin son birkaç gündeki kullanım patlama oranına dair bir istatistik henüz bulamadım ama aşağıda son 1 yıl içinde Google'da "VPN" aramalarının oranına dair grafik var. Instagram'ın engellenmesiyle, bir anda zirveye fırlayan eğilimi görüyorsunuz.

Peki bu aramaları yapanlar acaba hangi illerden? Onun detayı da şu şekilde:

Anlayacağınız Instagram'ı sadece büyük şehirler değil, Cumhurbaşkanı’nın ili Rize dahil, Kayseri, Kilis gibi küçük iller de arıyor. Bu aynı zamanda AKP'nin aldığı ani kararla kimleri mutsuz ettiğinin bir resmini de veriyor.

Üstelik, etrafımızdan duyumlarımıza göre, şimdilerde AKP’nin Roblox’u engellemesi sayesinde 5-10 yaşındaki çocuklarımız VPN öğreniyor. Maalesef muhafazakâr AKP, “çocuk istismarı var” diye engellediğini iddia ettiği Roblox sayesinde şimdi çocukların PornHub gibi siteleri keşfetmesinin yolunu açtı. Aşağıda son 5 senenin PornHub istatistikleri var.

Görüldüğü üzere, VPN kullanımının patlamasıyla birlikte, PornHub aramaları da patlamış. Beş yıllık bu tabloya bakılırsa, PornHub 2020’de bir zirve yapmış. İkinci zirvesini ise Instagram/Roblox engellemesi ile yaşıyor. Bravo AKP, bravo…

VPN kullanımı riskli

Şimdi bu istatistikleri vermeye çalışmamızın nedeni bir tehlikeye işaret etmek. VPN finansal kurumlar ve iş dünyası için geliştirilmiş bir teknoloji türü. Görüşmenin içi gözükmesin (finansal kuruluş ise yapılan parasal işlem gibi) diye geliştirilmiş. Tabii ki özellikle banka işlemi yaparken, hackerlar hatlarımızın arasına dalıp, paranın yönünü kendisine çevirmesin diye.

Ama bunun diğer kullanılış tarzı, engellemeden kaçmak. Kullandığınız operatör de tünelin içinde ne yaptığınızı göremediği için sizi engelleyemiyor. Instagram ya da Roblox ya da her neyse gitmek istediğiniz yer, sorunsuz ve hatta daha hızlı ulaşabiliyorsunuz.

8 yıl önce BTK'nın VPN servislerine yönelik genel engellemesi üzerine yazdığım VPN yazısında konuya dair pek çok detayı anlatmıştım. Bu yazı BTK'nın yeni marifetleri (yeni engellemeleri) ortaya çıktığında yeniden okunuyor. Ancak 8 sene geride kaldığı için yazıyı güncelleyelim istiyorum. Çünkü risklerin iyi anlaşılması lazım. Bu arada artık tavsiye edebileceğimiz bazı VPN servisleri var. Onlardan da bahsedelim.

AKP kendi uygulamalarını halkın gözünden saklamakla uğraşıyor

AKP 2007'den beri kendisinin sorunlu uygulamalarına dair haber ve içerikleri yasaklatmakla meşgul. Böylece ülkede koca bir ifade özgürlüğü sorunu yaratıyorlar. Bunu aşmaya çalışanları ise VPN engelleme ile durdurmaya çalışıyor ama durduramıyor. Çünkü VPN şirketleri IP (adres) değiştiriyor, marka değiştiriyor. BTK da habire yenilerini engellemekle meşgul. Peki "internet?", "5G?", "ucuz internet?", "fiber?". Ama en önemlisi "siber güvenlik?”

Siber güvenlik diyoruz çünkü VPN'leri engellerken, halkı önüne gelen VPN'in kucağına atıyor. Bu büyük bir risk. Ama daha büyük risk sadece bireysel anlamda değil, Instagram engellemesi, VPN kullanımını patlatarak ve networkü körleştirerek, toplumsal anlamda da siber güvenlik riski anlamına geliyor.

Ama BTK’nın asıl görevi interneti geliştirmesi, siber güvenliği sağlaması değil midir? Biz neden internette dünya 110’uncusuyuz? Neden internetimiz bu kaliteye nazaran çok pahalı?

İstihbarat örgütleri ve hackerların VPN şirketleri

Genel internet üzerinde iken görüşmeleriniz izlenmesin, nereye gittiğiniz görülmesin, güvenli olsun istiyorsanız VPN kullanabilirsiniz. Ama tam da aynı nedenle risk taşıyor. Çünkü ne hackerlar ve ne istihbaratçılar uyuyor. İnsanların gizlenmek ya da güvenlik amaçlı olarak kullandığı araçları özellikle hedefliyorlar.

Bu saydığımız risklerin bir tanesi. Yani VPN kullanayım, izlenmeyeyim (aynı zamanda gitmek istediğim yere giderken engellenmeyeyim) derken, yanlış firmaya ait VPN seçip, hackerların eline düşme olasılığınız var. Bu nedenle yakın zamana kadar VPN tavsiyesi vermedik.

İstihbaratçıları söylemiyoruz bile. Çünkü bundan devlet memurları ve üst düzey yöneticiler, teröörgütü üyeleri, suç örgütleri vsvs korkmalı. Düz vatandaşın haberleşmesi ise istihbarat örgütü için önemsiz.

Bu arada her VPN kötüdür diyemeyiz. Gerçekten siber güvenlik işinde uzman olan firmaların geliştirdiği VPN uygulamalar da var.

VPN kullanımı artarken, networkler körleşiyor

Ama ikinci risk; sadece bireyleri değil. Ülkenin bütününü riske atabilir. Bu da doğrudan hükümetin önemli bir hatası. Yani vatandaşları resmen siber dolandırıcıların kucağına atıyor olabilirler. Çünkü VPN'in bir yan etkisi, ülke trafiğinin körleşmesine neden olması.

Ülkemizde şu andaki VPN kullanım patlaması için istatistik yok demekle birlikte, networkü düzenli izleyen bir siber güvenlikçinin tahmini, şu anda Türkiye'deki internet kullanıcılarının yarıdan fazlasının VPN kullandığı şeklinde.

VPN kullanıldığında, internet bağlantınız bir tünelin içine giriyor. Bu tünelin içini ancak tünelin iki ucundakiler ve bir de tünelin sahibi (VPN firması) görebilir. (Hackerların sızmadığı, düzgün bir VPN'den bahsediyoruz) Ancak VPN kullandığınızda, sadece Instagram için kullanmıyorsunuz. Tüm trafik VPN üzerinden gidiyor. Bankacılık uygulamaları veya e-devlet dahil. Normal trafik durumunda, bir kullanıcı farkında olmadan bile olsa dolandırıcı veya zararlı bir siteye bağlanıyorsa, USOM aracılığı ile operatörler onu kesiyordu. Şimdi VPN kullanımından dolayı kesemiyor. Çünkü körleşmiş durumdalar.

Aslında bu yazıyı yazmak gerektiğini de, eski zamanlarda birlikte çalıştığım bu siber güvenlikçi hatırlattı ve önemli bir güvenlik sorunu yaşanmaya başlanabileceğine işaret etti. Bu sorun, networkün körleştiği noktada dolandırıcılara müdahele edilememesi olasılığı. Bu sefer (hacker-istihbarat kurumunun sahibi olduğu için) doğrudan VPN'nin kendisinin yaratabileceği  riskten değil, VPN kullanımının artmasıyla, ortamda cirit atmaya başlayacak olan siber dolandırıcılardan bahsediyorum. İki risk birbirinden farklı.

Instagram engellemesi ülkenin siber güvenliğini tehlikeye atıyor

İkinci riski yani networkün körleşmesini daha da açalım; ülkenin trafiğini devlet kurumları, bankalar, büyük şirketlerin network grupları ve hatta reklam şirketleri devamlı izliyor. Bu hem data toplamak amaçlı olabilir, hem de anomalileri tespit etmek için.

Anomaliler, mesela bankaları taklit eden siteler, sahte hesaplar, sahte reklamlar, kart dolandırıcılıkları BTK'nın altında 2014 yılında kurulan (ve bizim proaktif davranmamakla sık sık eleştirdiğimiz) USOM'a raporlanıyor ya da doğrudan Instagram'a bildiriliyor. USOM'a bildirilirse, bu anomalilere karşı bilgilendirme ya da servis sağlayıcılarla işbirliği ile engelleme yapıyor. Instagram doğrudan ilgili dolandırıcı linkleri, içerikleri kaldırıyor ama bu süreç biraz daha yavaş ve zaman alıyor.

Şimdi VPN içinde kalan trafik nedeniyle, bu dolandırıcıların açtığı taklit sayfalar keşfedilemiyor. Eskiden günlük yüzde 3-4 düzeyinde olan VPN trafiği şimdi yüzde 50'lerin üzerinde olarak raporlanıyor. Bu nedenle de yukarıdaki izlemeler ve önlemler artık yapılamaz halde. Yani dolandırıcılara gün doğmuş durumda.

Ya da ülkenin istihbarat teşkilatı terörist grupların genel trafiğini takip edebiliyorken, devletin suçla mücadele eden ya da izleme istihbaratı yapan birimlerinde körlük oluştu. VPNli dünyada artık izleyemiyorlar.

Yani Instagram engellemesi nedeniyle patlayan VPN kullanımı sonucu, devletin az da olsa çalışan siber güvenlik süreci şu anda akamete uğramış durumda. Dolayısıyla Instagram engellemesi aslında ülke güvenliği açısından da risk teşkil ediyor.  

Hangi VPN?

VPN soranlar için bir kaç not verelim; öncelikle ücretsiz VPN'leri kesinlikle kullanmayın. Ücretsiz ise belki reklam yapıyordur denilebilir ama genellikle başka amacı vardır. Güvensiz olma olasılığı yüksektir.

Açık kaynak VPN, internet dünyasının, interneti özgür tutmak için başlattığı bir inisiyatif. Bunu kullanabilirsiniz. Ücretsizdir. Nasıl kuracağınızı burayı tıklayarak okuyunuz. Cloudflare'in WARP uygulaması da seçilebilir.

Yanı sıra tarayıcıların ya da işletim sistemlerinin içine gömülü gelen VPN'ler var. Ya da eğer bir VPN servisini tercih etmişseniz, sayfasından uygulamasını indirmeniz yeterli. Genelde VPN hizmetinin sitesinde indirilenler sayfası bulunur. Windows, Mac, Android, iPhone, farklı cihazlar için VPN indir” bağlantısına tıklayarak doğrudan üreticin sayfasından veya uygulama mağazasından cihazınıza indirebilirsiniz. Arkasından da cihazınızın “Ayarlar, Ağ ve İnternet” seçeneği ile VPN'i açmalısınız.                           /././

Enflasyon raporunda manşete çıkmayan iki önemli konu! -Mustafa Durmuş-

Faiz işçi sınıfı ve burjuvazi arasında da bir bölüşüm kavgasıdır. Yani faizler arttıkça ücretlerin milli gelir içindeki payı düşer. Aynı zamanda yüksek faizler yüzünden ekonomi durgunluğa girdiğinde işsizlik artar. Bu da ücret düzeylerinin baskılanmasına ve sendikaların giderek daha fazla güç kaybetmesine neden olur.

Dün açıklanan üçüncü enflasyon raporu (1), ekonomi yönetiminin önümüzdeki süreçte enflasyondaki gidişata ilişkin bakışını büyük ölçüde koruduğunu gösteriyor.

Her ne kadar Orta Doğu’da yoğunlaşan savaş, ABD’nin durgunluğa girme ihtimali gibi jeopolitik riskler ve bunların petrol ve gıda maddelerinin fiyatları üzerindeki artırıcı etkilerinden yola çıkılarak, örneğin yılsonundaki enflasyonun belli bir sayı olmaktan ziyade yüzde 34-42 arasında bir değer olabileceği Merkez Bankası Başkanı Karahan tarafından belirtilmiş olsa da, metinde daha önceki enflasyon raporunda açıklanmış olan, enflasyonun bu yıl yüzde 38’e, 2025’te yüzde 14’e ve 2026’da yüzde 9’a indirileceği yönündeki öngörü aynen korunuyor.

Raporda Ağustos ve Eylül oranları yüzde 2,5 ve son çeyrekteki aylık enflasyon oranı da (yüzde 1,5’in biraz altı) olarak hedefleniyor. Bu haliyle bile yüzde 40’ın üzerinde bir yılsonu enflasyonu olacağı bir yana, enflasyonda böyle bir indirimin nasıl sağlanabileceğine ilişkin bir ikna edici açıklama ya da bilgi raporda yok.

Belli ki yine beklentileri yönetmeye dönük bir açıklama söz konusu. Daha da önemlisi 2025 ve 2026 yıllarındaki enflasyonun sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 olarak belirlenmesi, asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına daha düşük zam yapılacağını gösteriyor. Çünkü bundan böyle ücret zamları beklenen enflasyona göre yapılacak.

Reel işçi ücreti artışı işgücü verimlilik artışının altında kaldı

Oysa aynı raporun 25.sayfasında yer alan bir grafik reel işçi ücretlerinin 2021 yılından bu yana nasıl verimlilik artışlarının gerisinde kaldığını gösteriyor. Yani bırakın ekonomik büyümeden alınacak refah payını, eğer işgücü verimliliğindeki artış kadar ücretlere zam yapılsaydı, bugün işçiler çok daha fazla ücret alacaklardı. Bu sonuç raporun kendi verisinden çıkıyor.

Yani kârlar artıyor. Ancak enflasyonla mücadele faturasını emekçiye kesen iktidar asgari ücret artışına ve emekli ücretlerinin yükseltilmesine karşı çıkıyor.

Ters Getiri Eğrisi

Raporda dikkat çeken ama ekonomi basınının gözünden kaçan bir önemli saptama daha var: Devlet İç Borçlanma Senetlerinin (DİBS) vadelerine göre olan getirilerindeki terslik.

Raporun 16.sayfasında yer alan aşağıdaki grafiğe göre, kısa vadeli Hazine kâğıtlarının yıllık getirisi (faizi) uzun vadelilerin üzerinde seyrediyor. Bu durum Geçen yıl Ekim ayından bu yana böyle. Yani “ters ya da negatif bir getiri eğrisi” ile karşı karşıyayız.


Bu durum raporda şöyle açıklanıyor:

“Enflasyon görünümünde beklenen iyileşme henüz orta ve uzun vadeli DİBS getirilerine yansımamıştır (Grafik 2.2.6). Son dönemde DİBS piyasasına yönelik artan yabancı yatırımcı ilgisinin kısa vadeli kıymetler üzerinde yoğunlaştığı değerlendirilmektedir. Önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin güçlenerek devam etmesiyle birlikte piyasa beklentilerinin daha etkili biçimde çıpalanması ve DİBS piyasasında yatırımcı ilgisinin daha uzun vadelere kayması beklenmektedir”

Bu ne anlama geliyor ve emekçiler için nasıl bir tehlike içeriyor?

Getiri Eğrisi iktisatçılar tarafından gelecekteki ekonomik büyümeyi ya da durgunluğu tahmin etmede kullanılan bir eğri. Çünkü farklı vadelere sahip devlet tahvillerinin getiri oranlarıyla oluşturuluyor. Piyasa analistleri de ekonomik büyüme beklentisi ve resesyonu öngörmek için bu eğriyi kullanıyorlar.

Eğri normalde yukarı doğru (pozitif) eğimlidir zira riskleri ortadan kaldırabilmek için uzun vadeli tahvillerin getirisi daha yüksek olmalıdır. Ancak bu durum Türkiye’de tersine döndü.

Bir başka anlatımla Getiri Eğrisi, çeşitli vadelerdeki benzer devlet borçlanma senetlerinin getirilerini grafiksel olarak temsil eder. Kısa vadeli borçlanma araçları, aynı kredi riski profiline sahip uzun vadeli araçlardan daha yüksek getiriye sahip olduğunda ters bir getiri eğrisi oluşur. Ters bir getiri eğrisi olağandışıdır, normal bir getiri eğrisi yukarı doğru eğimlidir ve vadeler arttıkça düşükten yükseğe doğru ilerleyen getirileri gösterir. (2)

Ters Getiri Eğrisi, tahvil yatırımcılarının uzun vadeli faiz oranlarında düşüş beklentilerini yansıtır ve bu genellikle resesyon ya da en azından ekonomik durgunlukla ilişkilendirilir. Yani eğri tersine dönmüşse ekonomi de durgunluk içine girecek demektir. Ters getiri eğrisi sadece gelecekteki bir durgunluğa değil, hâkim ana akım makro iktisadın çaresizliğine de işaret eder.

Aslında ekonominin ve piyasaların durumu ve açıklanan kârlılık rakamları ve giderek artan şirket iflasları ve konkordatolar bu durumu doğruluyor. Öyle ki İSO 500 Anketine göre, çok büyük şirketlerin dahi kârları miktar olarak artsa dahi kârlılıkları azalıyor. KOBİ’lerse ciddi finansman maliyetleriyle karşı karşıyalar. Bu yüzden dolayı da ekonomideki güven endeksleri ikinci çeyrekten itibaren gerilemeye başladı. (3) İkinci çeyrekteki ekonomik büyüme sıfıra yakın gelirse, hatta negatif olursa bu bizim için sürpriz olmaz.

Faiz artı değer üzerinden yürütülen bir sınıf kavgasıdır

Bu nedenden dolayı da, başta sanayiciler olmak üzere burjuvazinin bir kesimi faiz oranlarının düşürülmesi için iktidara baskı yapıyor. Diğer yandan, adı konmamış IMF programına sadık hareket eden Şimşek ise enflasyon üzerinde artırıcı etkiye neden olacağı gerekçesiyle faiz indirimlerine (en azından birkaç ay daha) sıcak bakmıyor.

Bu durum faiz oranlarının teknik bir konu olmaktan ziyade sanayi sermayesi ile finans sermayesi arasında bir bölüşüm kavgası olduğunu gösteriyor. Faizler arttıkça sanayi sermayesi kârının bir kısmını daha fazla faiz olarak finans sermayeye vermek zorunda kalacaktır.

Faizler düşürüldüğünde ise bu kez ülkeye gelen ve son zamanlarda belirgin bir şekilde yavaşlama eğilimi gösteren sıcak paranın gelişi iyice azalacaktır. Yani burjuvazinin çeşitli fraksiyonları açısından tam bir “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumu söz konusudur.

Sonuç olarak

 Bu durum kapitalizmin açmazıdır. Yüksek faiz (durgunluğa yol açarak) yaygın işsizliğe, düşük faizse (yüksek enflasyona neden olarak) derin yoksulluğa neden olur. Çözüm bu çelişkiyi barındıran sisteme son vermektir.

Dip notlar:

(1) TCMB, Enflasyon Raporu 2024-III (8 Ağustos 2024).
(2) https://www.investopedia.com/terms/i/invertedyieldcurve.asp (7 July 2024).
(3) https://www.iso500.org.tr/500-buyuk-sanayi-kurulusu, 2023 (4 Ağustos 2024); TÜİK, Ekonomik Güven Endeksi, Temmuz 2024, https://data.tuik.gov.tr (6 Ağustos 2024).

                                                                      /././

                                              T-24 - GÜNDEM

Nike, Türkiye’den sipariş alımını durdurdu: Gerekçe, gümrük vergilerinin artırılması
Dünyanın önde gelen spor giyim ve aksesuarları markası Nike, Türkiye’den verilen siparişleri askıya aldı. Markanın sitesinde, "Türkiye gümrük mevzuatında yapılan son değişikliklerin Türkiye’deki tüketicilerimizin alışveriş deneyimine etkisini incelemeye devam ediyoruz" ifadeleri kullanılırken, Türkiye’den verilen online siparişlerin askıya alınmak durumunda kalındığı bildirildi.Dünyanın önde gelen spor giyim ve aksesuar markasının internet sitesinde yayımlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türkiye gümrük mevzuatında yapılan son değişikliklerin Türkiye’deki tüketicilerimizin alışveriş deneyimine etkisini incelemeye devam ediyoruz. Bu süreçte Nike olarak tüketicilerimize siparişlerinin sorunsuz bir şekilde ve zamanında ulaşmasını garanti edemediğimiz için maalesef Türkiye’den verilen online siparişleri şu an için askıya almak durumundayız.”(https://t24.com.tr/haber/sebep-gumruk-vergilerinin-artirilmasi-nike-turkiye-den-siparis-alimini-durdurdu,1178594)

                                                             ***

Şener Şen'in Ankara'da sahnelenen Zengin Mutfağı oyununda seyircilerin olduğu bölüme dışarıdan cam şişe atıldı
Usta oyuncu Şener Şen'in başrölünde oynadığı "Zengin Mutfağı" oyunu Ankara Oran Açık Hava Sahnesi'nde sergilenirken, dışarıda atılan şişelerden bazıları seyircilerin olduğu bölüme geldi.(https://t24.com.tr/video/gazeteci-ismail-ari-sener-sen-in-rol-aldigi-tiyatro-oyununda-seyircilere-disaridan-cam-sise-firlatildi,60767)                                     ***

Türk futbolunda bu da oldu; beIN Sports, Sakaryaspor-Keçiörengücü maçını telefonla çekerek yayınladı
Trendyol 1. Lig'in açılış maçında Sakaryaspor ve Keçiörengücü takımları karşı karşıya geldi. Karşılaşma beIN Sports 2 ekranlarından canlı olarak yayınlandı. Yayın kalitesinde düşüklük olduğunu fark eden izleyiciler, canlı yayının telefondan yapıldığını tespit etti. Tribünlerde bulunan taraftarlar yayının yapılış şeklini sosyal medyada paylaştı.(https://t24.com.tr/haber/turk-futbolunda-bu-da-oldu-be-in-sports-sakaryaspor-keciorengucu-macini-telefonla-cekerek-yayinladi,1178581)                                     ***

(T-24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder