17 Ekim 2024 Perşembe

Meksika sınırındaki Türk çocuklar - Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

 Görmek için yaklaşıyorsun. Ama resim bütün renkleriyle uzaktan görülüyor.

Türkiye, anayasanın kırmızı çizgilerini, muhalefetle iktidarın el sıkışmasını,  Öcalan’a yapılan çağrıyı konuşurken ben bir belgesel izliyordum. Adı: Amerika Çıkmazı-Meksika Sınırından Kaçak Geçişin Gerçek Hikâyesi.

Aslında yayımlanmadan önce haberdardım. ABD’de kalp doktoru olan Ergin Koçyıldırım, Türk sığınmacıların Amerikan basınında gündem olan hikâyesini anlatmaya karar vermişti. Bunun için sınırı yasadışı yollarla geçen ve hikâyesini anlatmaya karar vermiş iki Türk de bulmuştu. ABD’de sınır devriyesi başkanı olan ve yakın zamanda emekli olmuş Victor Manjarrez de  “evet”  demişti. Belgesel sonunda çekildi. Süreçte içinde konuştuğum için biliyorum, yayımlanacak televizyon bulamadı. Şu anda Youtube’da, Fayn Medya sayfasından izlenebiliyor.

Gelelim hikâyeye...

Belgeselde konuşanlar: Bekir ve Abdülhamit. İlki Tokatlı, ikincisi Ağrılı. İkisi de politik değil. İşsizliğin, pahalılığın, geleceksizliğin karamsarlığıyla ülkelerini terk eden iki gencin tek amacı ABD’ye gidip hayatlarını kazanmak.

ABD sınırı nere Türkiye nere demeyin!

ABD Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi’nin resmi verilerine göre, Ağustos 2024 itibarıyla, toplam 55 bin 808 Türk vatandaşı, kaçak yollarla Meksika’dan ABD’ye girerken yakalandı.

Bekir ve Abdülhamit’in anlattığı hikâye ise bize, Türkiye’deki insan kaçakçılığı mafyasının nasıl enternasyonalleştiğini gösteriyor.

MEKSİKA’DA TÜRKÇE TAKSİ

ABD’ye kaçak giriş yapmak isteyen biri, Türkiye’de çok kolay şekilde adamını buluyor. İnsan kaçakçılığı mafyası, organizasyon için kişi başı 10-15 bin dolar alıyor.

Türkler önce, e-vize ile girdikleri Meksika’ya uçakla geliyorlar. Bekir’in anlattığına göre, yola çıkarken havaalanında çektirdikleri fotoğraflar, Meksika’da kapı vizesi veren polise ulaştırılıyor. Elbette Meksika polisine de rüşvet veriliyor. Öyle ki... Son aşamada pasaportun arasına sıkıştırılan yüzer dolarlarla bu iş çözülüyor. Yetmiyor, geçiş sonrası da takip altına alınan Türkleri, polisin biraz daha rüşvet diyerek yolması bir klasik.

O kadar olağanlaşmış ki.

Bekir ve Abdülhamit, Meksika’da havalimanından çıktıklarında, kendilerini Meksikalı taksicilerin Türkçe müşteri çağrılarının karşıladığını anlatıyor.

Sonrasında Türkiye’deki mafyanın Meksika ayağı işi devralıyor. Sınıra kadar taşıdıkları Türkleri, uygun yerde, “şimdi koşun” diyerek ABD sınırına bırakıyor.

Nehri ve sınır duvarını geçen Türkleri, karşıda Amerikan polisi karşılıyor. Önce neredeyse üstüste kaldıkları insanlık dışı toplama kampına, ardından bileklerinde pranga ve kelepçeyle hapishaneye götürüyorlar. 3-4 aylık tutukluluğun ardından ilk mahkemelerine çıkarılıyorlar. Kefalet ödeyerek ve bir de ABD vatandaşı sponsor bularak tutuksuz yargılanma hakkı kazanıyorlar.

Öyle bir organizasyon ki...

ABD’li sponsoru bile ekstra ücret karşılığı Türkiye’deki çete ayarlıyor. Sınırı geçenler kaldıkları hapishaneden bile çete üyelerini aramaya devam ediyor.

MEKSİKA SINIRINDAKİ ÇOCUKLAR

Manjarrez’in verdiği bilgiye göre, şu an ABD cezaevlerinde, 8-10 bin civarında sınırı aşmış Türk var.

Yolda ölenler, sözlü, fiziksel ya da cinsel tacize uğrayanlar...

Hiç bilmedikleri çileli yolculuğun sonunda tutuksuz yargılanma hakkı alanlar sığınma başvurusu yapıyor. Elbette bu durumda geldikleri ülkenin demokrasisini kötülemeleri, etnik, dinsel ya da cinsel ayrıma uğradıklarını söylemeleri bekleniyor. Gelenlerin çoğunun derdi ekonomi olsa da siyasi gerekçe bulmak zorunda kalıyorlar.

Bu süreçte de asgari ücretin bile altında çalışıyor, barınaklarda yaşıyorlar. Uzun yargılamanın sonunda ise yüzde 90’ı hakkında sınırdışı kararı alınıyor.

Belgeselde yok ama Koçyıldırım’dan bir bilgi daha öğrendim. Resmi verilere göre, Ağustos 2024 tarihi itibarıyla, sınırdan 9 bin 956 Türk aile en az bir çocuğu ile geçmiş. 483 çocuk ise yanında ailesi ya da refakatçisi olmadan tek başına bunu yapmış. Ülkemiz adına çok acı bir rakam! 

TÜRKİYE’NİN ASIL SORUNU

Ülkede geleceğinin kalmadığını düşünen binlerce genç, hatta çocuk. Kolayca ulaştıkları ve para verip hayatlarını emanet ettikleri mafya. Türk çetelerin Meksika ve ABD’ye uzanan organizasyonu. Sadece insan gibi yaşama umudu için binlerce kilometre ötedeki sınırda, kamplarda, hapishanelerde geçirilen; ölüm ya da taciz tehlikesi altındaki yaşamlar. Sadece ABD değil tüm gelişmiş ülkelerde, kaçak Türklerin verileri en önlerde seyrediyor.

Açık bir gerçek var ki anayasa-normalleşme-dış tehdit tartışmaları halkın trajedisinin üstünü örtmek için yapılıyor. Ekonomisi çökmüş, güvenliği mafyaya teslim edilmiş, ordusuyla yargısıyla kurumları bizzat anayasaya uymayan iktidar tarafından çökertilmiş ülkeyi bekleyen tehlike ta Meksika sınırından görülüyor. Umudu tükenmiş Türkler; artık gelişmiş ülkelerin sınırlarında, kimi ekonomik kimi demokratik nedenlerle, Suriye ya da Iraklılarla birlikte, ölümle cebelleşiyor. Bu tabloyu değiştirmenin önündeki engel, mevcut anayasa ve kırmızı çizgileri değil. Ülkeyi bu hale getirenlerin kendisi. Bu basit gerçekten kurtuluş reçetesi çıkaramayan politikasız muhalefetin, anayasa tiyatrosunda figüran olması, yurttaşların belki de en büyük kadersizliği!

Ayağını bastığımız toprakta yaşamanın hak olduğunu anladığımız gün uzak sınırlarda ölüp gitmeyeceğiz.

Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder