‘Hayvanlara verilen madde çocuklarda kullanıldı’
Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin, Prof. Dr. Salih Zoroğlu hakkında hazırladığı raporda çarpıcı tespitler yer aldı. 515 hastaya muayene kaydı olmadan ilaç yazmış. Raporda Zoroğlu’nun sığır, at gibi hayvanların ameliyatında kullanılan ketamini çocuklara verdiğinin altı çizildi.
Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Salih Zoroğlu, hastası olan çocukları uyuşturucu ilaç (ketamin) ve telkinlerle manipüle ederek ailelerini cinsel istismarla suçlattığı iddiasıyla tutuklanmıştı. İddianameye göre; Salih Zoroğlu, depresyon, dikkat dağınıklığı, sınav stresi, uyku problemi gibi şikayetlerle kliniğine getirilen çocuklara, kısa bir test uygulayıp birkaç dakika içinde Çoklu Kişilik Bozukluğu teşhisi koyuyordu. Bu hastalığın aile içi cinsel istismardan kaynaklandığını iddia ediyordu. Çocukların kendilerine cinsel istismarda bulunulmadığını söylemesine karşın Salih Zoroğlu, onlara çok sayıda kişiliklerinin olduğunu ve bu kişilikleri nedeniyle hatırlamadıklarını anlatıyordu. Yasa dışı şekilde ketamin ilacı verdiği seanslarda ucu kapalı sorular, cinsel istismara dair küfürlü, argo anlatımlar, anne-babalara yönelik nefret sözleriyle çocukları, ailelerinin cinsel istismarına uğradıklarına ikna ediyordu. Hatta seansların ses kayıtlarında bir ölüm listesi olduğunu söylüyor ve çocuklara ailelerini delil bırakmadan öldürmek için yöntemler anlatıyordu. Ailesinden nefret etmeye başlayan çocukları, kendisine ait evlere götürüyor, burada da ketamin veriyordu. Ailelere gönderdiği mesajlarda ise dini terminolojiyi yoğun olarak kullanıyordu. Allah’ın kendisine verdiği bir yetenekle cinsel istismar vakalarını hemen anladığını iddia ediyordu. Bu mesajlarda, ailelere yönelik küfürler, hakaretler ve tehditler de vardı. Çocukların ondan uzaklaştırılması halinde intihar edeceğini anlatıyordu. Ailelerden bütün mal varlıklarını çocuklarının üzerine geçirmelerini istiyor, aksi halde dava açmakla tehdit ediyordu.
Salih Zoroğlu’nun yargılanması sürerken Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu da bir rapor hazırladı. Zoroğlu’nun yazdığı reçeteleri, hasta kayıtlarını, Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü verilerini ve dava dosyasını inceleyen müfettişler çarpıcı tespitlerde bulundu.

KAYITSIZ 515 HASTASI VAR
Mahkemeye de gönderilen rapora göre; Salih Zoroğlu, 2020-2023 yılları arasında kırmızı ve yeşil reçeteli 16 bin 149 ilaç yazdı. 681 ilaç reçete, düzenlendiği günlerde İstanbul ili dışından temin edildi. Yani hastalar muayene edilmeden kırmızı-yeşil reçeteli ilaç yazıldı. 18 yaş altı 978 hastaya reçete düzenledi. Reçete yazılan toplam 515 hasta, muayenehane kayıtlarında yoktu. Bu kayıtsız hastaların kaçının çocuk olduğu raporda belirtilmedi. Müfettişler raporlarında bu kayıtsız hastalarla ilgili şöyle yazdı:
“515 hastanın muayene kaydı olmadan reçete düzenlenmesi hususlarının tüm yönleriyle daha detaylı şekilde incelenmesi amacıyla Teftiş Kurulu Başkanlığımızca ayrı bir iş emri verilmesinin daha uygun olacağı düşünülmektedir.”
Sağlık Bakanlığı müfettişleri, çocuk hastalara yazılması tıbbi olarak uygun olmayan çok sayıda reçete tespit ettiklerini raporda anlattı ve “Adı geçen hekimin 18 yaş altındaki çocuk hastalara yazılması tıbbi olarak uygun olmayan çok sayıda reçete düzenlediği görülmüştür” denildi.
7 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR
Ketamin, anestezi ilacı olarak geliştirildi ve 2000 yılından itibaren intihar eğilimi yüksek depresyon hastası yetişkinlerde hastane koşullarında kısa süreli kullanılabiliyor. Ancak çocuk-ergen hastalarda kesinlikle kullanılmaması gerekiyor. İddianamedeki tespitlere göre; Salih Zoroğlu, 7 yaşındaki çocuk hastalara bile ketamin vermiş ve ketamin etkisindeki çocukları seanslarda yönlendirmişti. Seansların ses ve görüntü kayıtlarında çocukların ilaç verilince kendinden geçtiği, gülme ya da ağlama krizlerine girdikleri, anlamsız konuştukları, kustukları görülmüştü. Hatta bir çocuk hasta uzun süre kendine gelmemiş ve ambulans ile hastaneye kaldırılmıştı. Bazı mağdur çocuklar terapi için değil sadece ketamin iğnesi için kliniğe gidiyordu. Maddenin bulunduğu şişeyi gizlice alarak kontrolsüz şekilde ketamin kullandıkları tespit edildi. Bazıları bu anların videolarını da çekmişti.
Mahkemenin talep ettiği bilirkişi raporlarında ketaminin uzun süreli kullanımında bağımlılık yaptığı, kötü amaçlı olarak uyuşturucu olarak kullanıldığı ve yeşil-kırmızı reçete ile satıldığı anlatılmıştı.
KETAMİNİ VETERİNERDEN ALDI
Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin raporunda; Salih Zoroğlu’nun veterinerlerden aldığı ve hayvanların ameliyatında kullanılan ketamin ilacını çocuklara verdiği belirtildi. İnsanlar için üretilen ilaçta yüzde 5 oranında ketamin bulunurken at, sığır, koyun, kedi, köpek gibi hayvanların ameliyatında kullanılan ilaçta yüzde 10 oranında ketamin var. Müfettişler raporlarında şöyle yazdı:
“Salih Zoroğlu’nun kullandığı tanı, teşhis ve tedavi yöntemleri etik olmayan, tıp literatürüne ve hukuka aykırı unsurlar içermektedir. Hayvanlarda kullanılması için üretilen, insanlarda kullanılması yasak olan bir ilacın hangi güdü, motivasyon ve düşünceyle çocuk-ergen hastalarda kullanıldığı müfettişliğimizce anlaşılmamıştır… Salih Zoroğlu’nun hastanelerden ve veterinerlerden illegal yollarla temin etmeye çalıştığı ketamin etkin maddeli ilaçlar uyguladığı, bu şekilde dissosiyatif (Kişilik bölünmesi, çözülmesi) etki oluşturup çocuk-ergen hastaların zihnine anne, baba veya kardeşleri tarafından cinsel istismara uğradıkları şeklinde gerçek olmayan anılar yerleştirmeye yönelik çalışmalarda bulunduğu kuşkusu müfettişliğimizde uyanmıştır.”
Savcılık ise bu konuda şu tespiti yapıyordu:
“Ketamini hastanelerden illegal şekilde getirtme yoluna gitmiş, bazı durumlarda ise veteriner kliniklerinden madde temin etmiştir. (Veteriner kliniklerinden alınan) Keta-control ve Ketosol at, sığır, kedi, köpek gibi hayvanlara yönelik cerrahi işlemlerde de kullanılan bir anesteziktir. Şüphelinin bu yolla temin ettiği maddeyi belli ölçüde sulandırarak gizlemek amacıyla bir gözlük suyu şişesine doldurduğu tahkikatla sabittir.”
‘İNSANLARDA KULLANILAMAZ’
Mahkeme ayrıca üç profesörden oluşan bir bilirkişi heyetine ketaminin etkileri konusunda sorular yöneltmişti. Salih Zoroğlu’nun evinde ve klinikte bulunan keta-kontrol, ketasol gibi hayvanların ameliyatında kullanılan ilaçların insanlara verilmesi hakkındaki soruya bilirkişi şöyle yanıt verdi:
“Adı geçen iki ilaç yüzde 10 oranında ketamin etken maddesi içeren ve kendi ürün bilgisinde yer aldığı gibi sadece hayvan sağlığı için (at, sığır, koyun, köpek ve kedilerde) kullanılması gereken ilaçlardır. İnsanlarda kullanılan ve ülkemizde ruhsatlı olan ketamin formu yüzde 5 ketamin maddesi içermektedir. İnsanlarda kullanımı deneme amaçlı olsa bile uygun değildir.”
‘CİNSEL HALÜSİNASYONLAR’
Mahkeme “Ketaminin suistimali halinde çocuklara birtakım fikirlerin (aile bireylerinin kendisine cinsel istismarda bulunduğu gibi) benimsetilmesi tıbben mümkün müdür?” diye sordu. Bilirkişi şöyle yanıt verdi:
“Ketaminin telkine yatkın hale getirdiği yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Ketaminin yetişkinlerde yapılan çalışmalarda yüksek oranlarda dissosiyasyona yol açtığı, ketamin ve benzeri yatıştırıcı ilaçların cinsel saldırı halüsinasyonlarına ve cinsel fantezi halüsinasyonlarına neden olduğu bilinmektedir. Madde etkisiyle bunun gibi halüsinasyonları ortaya çıkan çocukların bu olayı yaşadıklarına dair telkin edilmesi kolaylaşmaktadır.”
Bilirkişi raporunda çoklu kişilik bozukluğunda ketamin kullanılamayacağı anlatılarak şöyle denildi:
“Çoklu kişilik bozukluğunda ketamin isimli maddenin kullanımının olmadığı gibi, bilakis dissosiyasyon (kişilik bölünmesi) yapma özelliği olduğu için ÇKB belirtilerine yol açma potansiyeli bulunmaktadır. Dolayısıyla böyle bir kullanım alanı bulunmamaktadır.”
Savcılık, bir yazısında bu durum hakkında şöyle benzetme yapıyordu:
“Adeta çocuklara önce hastalık yapan bir mikrop verilmekte sonra da bu mikrobun teşhis ve tedavisinin yapıldığı iddia edilmektedir.”
‘HATALI HAFIZA OLUŞTURUR’
Mahkeme, Adli Tıp Kurumu’na ise “Ketamin maddesi ile fikir yerleştirme ve alt kişilik oluşturma etkisi var mı?” diye sordu. 8 Ocak 2025 tarihli 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu ketaminin etkilerini şöyle sıraladı:
“Ketamin uygulanan bireylerde düşük dozlarda hafif sarhoşluk, geçirmiş ya da azalmış tepki verme, öfori (yoğun mutluluk duygusu) doğurabilir. Daha yüksek dozlarda ise disosiyatif durum denilen çevreden kopma durumuna yol açabilir. Uygulanan doza göre görsel, işitsel ve dokunsal halüsinasyonlar meydana getirebilir. Zaman algısının bozulması, kişinin kendinden ve bedeninden kopma hissi, kontrol dışı olma duygusu, ses, renk ve benlik algısının bozulması, gerçek dışı bilgiler uydurma ve hatalı hafıza oluşumuna sebep olabilir. Fikir yerleştirme ve alt kişilik oluşturmaya sebep olacağı yönünde mevcut literatürde herhangi bir bilgi bulunmadığı oy birliğiyle mütalaa olunur.”
Rapordaki son cümle Salih Zoroğlu ve yakınları tarafından lehine bir kararmış gibi algı yaratılmaya çalışılıyor. Oysa Adli Tıp Kurumu burada daha önce ketaminin fikir yerleştirme ve alt kişilik oluşturmak için kullanılmadığını, bunun literatürde bir örneğinin olmadığını anlatıyor. Üstelik raporda ketaminin gerçek dışı bilgi uydurma ve hatalı hafıza oluşumuna neden olduğu vurgulanıyor.
∗∗∗
ÇOCUKLARI YÖNLENDİRME SEANSLARI DÜZENLEMİŞ
Salih Zoroğlu, tıbbi ve uzmanlık gerektiren bir vakada suçlanıyor. Bu nedenle hem savcılık hem mahkeme çok sayıda bilirkişi raporu talep etti. Bilirkişiler, Salih Zoroğlu’nun kayıt altına aldığı seansların kayıtlarını izledi ve dinledi. Savcılık ve bilirkişi raporlarına göre; Salih Zoroğlu, ketamin etkisi ve madde sarhoşluğundaki çocuklara terapi sırasında yönlendirici, kapalı uçlu sorular soruyordu. Çocuklara defalarca, ısrarlı ve cevabı içerisinde yer alan sorular yöneltiyordu. ‘Evet-hayır’ biçiminde yanıt istiyordu. Seanslarda mağdurlara hastalıklarının cinsel tacizden kaynaklandığını anlatan uzun dijital bir ses kaydı dinletiyordu. Fiziksel ve ruhsal açıdan ızdırap çeken çocuklara “İçindekini kusmazsan iyileşemezsin, bir hayatın olmaz, intihar edersin, gelecekte sen de istismarcı olursun” gibi zorlayıcı ifadeler kullanıyordu. Bazı çocuklar yılgınlıkla “Evet öyle oldu” şeklinde yanıtlar veriyordu. Ayrıca Zoroğlu, çocuklara çok detaylı, kaba, küfür içeren cinsel anlatımlarda bulunuyor, bunları onaylamalarını istiyordu. Ailelerine yönelik nefret dolu söylemler kullnıyordu. Cinsel istismara uğradığını söyleyen çocukları ise övüyor, diğer çocuk hastalara örnek gösteriyordu. Oysa çocukların bedensel muayenelerinde cinsel istismara dair hiçbir iz bulunmadı. Savcılık, Salih Zoroğlu’nun iddia ettiği biçimde cinsel istismara uğrayan 4-5 yaşındaki çocuklarda bir bulguya rastlanmaması mümkün olmadığını ifade etti. Bilirkişi raporlarında Salih Zoroğlu’nun yönteminin olumsuz sonuçları vurgulanarak şöyle denildi:
“…açık-uçlu soru sorma şeklinde isimlendirilebilecek, cevabı soru içerisinde yer almayan, cevabı evet veya hayır gibi tek kelimelik ifadeler olmayan ve daha çok kişileri içsel dünyasını açıklamaya ve sözlü hale getirmeye motive eden bir yöntem kullanılmalıdır.
∗∗∗
ÖLÜM LİSTESİ, ADLİ TIP RAPORUNDA YER ALDI
Salih Zoroğlu, eşi ve kliniğin çalışanı psikologların yargılandığı dava 1 Mart 2023’te Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlamıştı. Salih Zoroğlu’nun 1.5 yıldır tutuklu yargılandığı davada sona yaklaşıldı. Mahkeme savcıdan sanıklar hakkında talep edeceği karara dair mütalaasını hazırlamasını istedi. Bu sırada Adli Tıp Kurumu’ndan istenen son raporda dosyaya girdi. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan son raporun mütalaasındaki olay özetinde korkunç tablo bir kez daha gözler önüne serildi. Mesela; Salih Zoroğlu, bir erkek çocuğun seansının ses kaydında anneyi cinsel istismarla suçluyor ve şöyle konuşuyor:
“Eğer buraya yalnız gelse ben öldürecektim… En azından itiraf ettirecektim… Bir yaratık, yani anladım ki insan değil bir şeytan… Ben bu meselenin asıl çözümünün öldürülmesi olduğunu düşünüyorum. Birisi de bunlar, 10 kişilik bir listem var, o kadın da listeye girdi, sana yemin ediyordum öldürecekler eğer ceza almazlarsa mahkemeden, yemin ediyorum sana öldürecekler. Benim ekibim var kesinlikle anlamayacak bile, hiç kimse duymayacak.”
Aynı belgede Salih Zoroğlu’nun çocukları ailelerini öldürmeye teşvik ettiğine dair bilgilerde yer aldı. Raporda şöyle yazıyordu:
“Örneğin; mağdur çocukların bir bölümüne çeşitli (radyoaktif/zehirleyici) maddeler kullanarak ebeveynlerini öldürme tavsiyesinde bulunduğu (M.Ö., E.C., D.B., T.Ü., T.B.) isimli çocuklara bu maddeleri kullanması halinde otopside tespit yapılamayacağını söylediği belirlenmiştir. Çocuklara kendisinin ölüm listesi olduğunu sık sık tekrarlamıştır… Çocukların intihar girişimleri hakkında da sürekli olarak geri bildirimde bulunmak suretiyle, intihar davranışının idealize edilmesine yol açmaktadır.”
/././
İfadesi alınamayan başkan
6 Şubat depreminde Hatay Kırıkhan’da yıkılan ve 55 kişinin hayatını kaybettiği Kupik Apartmanı ile ilgili dava 2 yıl sonra nihayet açıldı. Kupik Apartmanı’nın zemininde marketi olan Kırıkhan Belediye Başkanı Ömer Erdal Çelik’in kolon kestiği iddiaları iddianamede yer almadı. Başkanın ifadesinin bile alınmadığı ortaya çıktı.
6 Şubat depremlerinde Hatay’ın Kırıkhan ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde bulunan 8 katlı Kupik Apartmanı yıkılmış ve 55 kişi hayatını kaybetmişti. Depremin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra nihayet iddianame tamamlandı. Binayı 1996-1998 yılları arasında inşa eden müteahhit Ziyadin Kupik ve inşaat mühendisi Nezir Günay’ın ‘taksirle ölüme ve yaralamaya neden olmak’ suçundan 15’er yıl hapsi istendi. İddianamede binanın beton ve demir kalitesinin yapıldığı dönemdeki yönetmeliklere göre bile düşük olduğu, zemin etüdünün yapılmadığı, kaçak kat çıkıldığı belirtildi.
Ancak soruşturma dosyası incelendiğinde vahim bir iddia dikkat çekiyor. Depremde yakınlarını kaybedenler ve enkazdan yaralı çıkarılanlar, şikayetçi olarak verdikleri ifadede 8 katlı apartmanın altındaki iki marketin kolon kestiğine dair duyum aldıklarını söyledi. Bu marketlerden biri BİM diğeri ise yerel marka KİMPAŞ’tı. KİMPAŞ’ın sahibi AKP Kırıkhan İlçe Başkanı Ömer Erdal Çelik’ti.
ÇOK SAYIDA ŞİKAYET
Depremden hemen sonra binada ölenlerin yakınları ve yaralananların ifadeleri şöyleydi:
Binada eşi ölen Bekir Mutluer: Binamızın zemin katında iki market vardı. Birisi KİMPAŞ diğeri ise BİM’di. Duyduğum kadarıyla marketler kolon kesmiş. Kolon keserek binamızı depreme dayanıksız hale getiren market yönetiminden, binamızın müteahhidinden davacı ve şikayetçiyim.
Kupik Apartmanı’da annesi ve babası hayatını kaybeden Mevlüt Kafadenk: Duyduğum kadarıyla iki markette kolon kesilmiş.
Binada iki kardeşi, yengesi ve yeğeni ölen Mert Bugay: İki marketin kolon kestiğine yönelik iddialar vardır.
Annesi Kupik Apartmanı’nda ölen Talip Genç: Binanın zemin katındaki iki markette kolon kesildiğini duydum.
Annesi ve babası hayatını kaybeden Büşra Yüksel: Binamızın zemin katında iki adet market vardı. Bu marketlerde kolon kesildiği yönünde etrafta konuşmalar vardı.
Kupik Apartmanında kızını kaybeden eşinin kolu, kendisinin ise bir bacağı kesilen Yusuf Eroğlu: Depremden sonra çevreden birçok kişiden KİMPAŞ Market sahibi Ömer Çelik’in dükkanını genişletmek maksadıyla kolon kestiğini duydum. Bu hususta binanın enkazının örnekler alınarak incelenmesini ve kimin kusuru varsa gerekli cezayı almasını istiyorum.
Apartmanda kızı hayatını kaybeden Mahmut Buğa: Depremden sonra çevreden birçok kişiden KİMPAŞ market sahibi Ömer Çelik’in dükkanını genişletmek için kolon kestiğini duydum.
Kızı ölen Feride Buğa: Binamızın zemin katında bulunan marketin kolon kestiği yönünde bilgiler duydum. Makamınızın bu bilgiyi araştırmasını talep ediyorum.
Kupik Apartmanı’nda eşi ve kızını kaybeden Selvi Deli: Binamızın altında bulunan marketlerin kolon kestiği ile ilgili duyumlarımız var. Eğer bu iddialar doğruysa marketlerin yetkililerinden ve binamızın yıkılmasından sorumlu tüm kişi ve kurumlardan davacı ve şikayetçiyim.
Bu ifadelerin çoğunun duyuma dayalı olduğu aşikar, ancak araştırılmak zorundaydı.
BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLDİ
Soruşturma sürerken AKP İlçe Başkanı Ömer Erdal Çelik, 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde AKP’nin Kırıkhan Belediye Başkan Adayı oldu ve Kırıkhan Belediye Başkanı seçildi.
8 Eylül 2024’te tamamlanan Kupik Apartmanı ile ilgili iddianamede Ömer Erdal Çelik’in adı bile geçmedi, şüpheliler arasında yer almadığı gibi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bile yoktu. Yani hiç araştırılmamıştı.
İDDİANAME İADE EDİLDİ
Bu iddianameyi iade eden Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçelerinden biri kolon kesildiği iddialarının araştırılmamasıydı. İddianamenin iadesi kararında marketlerin kolon kestiği iddialarının araştırılması için Kırıkhan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karşın yanıt beklenmeden iddianame düzenlendiği anlatıldı. Arama kurtarma ekibinde bulunan ve binadaki kolonların kesildiğine dair sosyal medyada paylaşım yapan kişinin tanık olarak ifadesinin alınmaması da iddianamenin iade gerekçelerinden biriydi.
İddianamenin iade edilmesine itiraz eden savcı ise “Her ne kadar ‘kolon kesilmesine yönelik’ iddialar olsa da bu husus birçok deprem dosyasında karşımıza çıkmaktadır” diye yanıt verdi. Beyana dayalı dava açılamayacağını anlatan savcı, bu konuda kollukla şifai ve yazılı görüşmeler yapıldığını ifade etti. Ağır hasar ve çökme nedeniyle binanın taşıyıcı unsurlarının incelenemediğini savundu. Emniyetten yanıt gelince yeni suç duyurusu yapılabileceğini anlattı.
BİLİRKİŞİ BİLEMEDİ
Bilirkişi raporunda da “Apartmanın ağır hasar alarak yıkılmış durumda olduğu belirlenmiştir. Zemin katta bulunan taşıyıcı sistem incelemesi yapılamamıştır. Zemin kat kolonlarının uygulama projesine uygunluğu incelenememiştir. Heyetimizce somut delil bulunmadığından beyana dayalı kolon kesilme iddiaları hususunda değerlendirme yapılamamıştır” deniliyordu.
Savcının iddianamenin iadesine itirazı üst mahkeme kabul etti ve dava bu iddianameyle açıldı. Sonuçta Belediye Başkanı Ömer Erdal Çelik’in adı iddianamede geçmedi, ifadesi bile alınmadan yargılama başlayacak. Kırıkhan Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye ise halen yanıt gelmedi.
‘SİYASİ OLDUĞUMU İÇİN’
Telefon ile ulaştığım Kırıkhan Belediye Başkanı Ömer Erdal Çelik’e “Kolon kestiniz mi?” diye sordum. Kesinlikle kolon kesilmediğini, iddiaların dedikodudan ibaret olduğunu söyledi. İddialarla ilgili şöyle konuştu:
“Beni siyasi olarak zor duruma sokmaya çalıştılar. Siyaseten bir darbe vurmaya çalıştılar. Vatandaşların tam acılı anında dedikoduyu ortaya koydular. Tabii orada oturan insanlarda böyle bir algı oluştu. ‘Acaba… acaba…’ demeye başladılar. Ama bilirkişi raporlarıyla beton ve demir kalitesinin bozuk olduğu, kaçak kat çıkıldığı ortaya çıktı. Siz hala kolon diyorsunuz.”
Elbette binanın yakılmasında birden fazla etken olabilir ve bilirkişi raporunda zeminde kolon kesilip kesilmediğinin tespit edilemediği anlatılıyor. İfadelerde görgüye dayalı değil, duyuma dayalı tanıklıklar olduğu aşikar. Ancak bu iddiaların yine de araştırılması gerekiyordu. Belediye Başkanı Ömer Erdal Çelik’e “Sizin ifadenizin bile alınmaması anormal değil mi” diye sordum.
Ömer Erdal Çelik “Bu tür şeylerde her tür iftira atılır. Birileri bir şey karıştırma derdindeydi. Benim ne bir müdahalem ne de olumsuzluğum var. Mahkeme gerek duysa bizi çağırırdı, savcılık gerek duysa ifademizi alırdı” diye yanıt verdi.
Akılda şu soru kaldı:
“Ömer Erdal Çelik, siyasi kimliği olmasa ifadesi bile alınmadan davanın dışında tutulur muydu?”
Timur Soykan / Birgün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder