TKP'den Tünel Meydanı'nda eylem: Katil patronlar katil AKP -soL-
Kartalkaya'daki yangında 78 yurttaşın ölümünün ardından TKP'nin çağrısıyla İstanbul Tünel Meydanı'nda bir araya gelen yüzlerce kişi "Ölmediğimiz, yaşadığımız bir düzen için örgütleneceğiz" dedi.
TKP İstanbul İl Örgütü'nün çağrısıyla yüzlerce yurttaş Beyoğlu Tünel Meydanı'nda bir araya gelerek iktidara tepkilerini dile getirdi.“Boyun eğme katillerden hesap sor”, “Katil patronlar katil AKP” sloganları atılan eylemde “Yeter bu ülkeyi öldürdüğünüz” pankartı açıldı.
Tünel Meydanı'nda yapılan eylemde söz alan TKP İstanbul İl Başkanı Ahmet Dincel, "Yangında yitirdiklerimizin, Soma'da ölen madencilerin, depremde kaybettiğimiz yurttaşlarımızın birer sayıdan ibaret olmadığını göstereceğiz. Öfkemizi örgütlü kılacağız. Ölmediğimiz, yaşadığımız bir düzen için örgütleneceğiz" diyerek taraf olmaya çağrı yaptı.
Yangının neden olduğu kayıpların ihmallerden kaynaklandığını vurgulayan Dincel “Bugün burada 76 yurttaşımızı ihmallerle dolu bir yangının ardından anmak ve sorumlulardan hesap sormak için toplandık. Bu insanlar, tamamen kendilerinin dışında, bu düzenin insan hayatına verdiği değersizlik sonucu yaşamlarından koparıldılar. AKP ve sermaye ortaklığı kâr için yapmayacağı şey bırakmıyor. Soruyoruz: Hangi kurumunuz halk için çalışır?” dedi.
İktidar ve sermaye düzeninin halkı hiçe sayan uygulamalarını sıralayan Dincel “Ekonomi bakanınız ‘kemer sıkacağız’ diyerek emekçinin sırtına binerken, patronlara vergi indirimi ve teşvik sunuyor. Eğitim bakanlığınız, 20 yıldır eğitimi piyasalaştırmaktan ve bilimden uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmadı. Çevre bakanlığınız, yandaş müteahhitlerin yaptığı binalar yüzünden depremlerde binlerce yurttaşımızı kaybetmemize sebep oldu. Bugün de yangın söndürme sistemi çalışmayan bir otelde, 76 yurttaşımızı kaybettik" diye konuştu.
‘Bu iktidar zorbaların iktidarıdır’
Yangınla ilgili yapılan açıklamalara tepki gösteren Dincel, hükümete seslenerek şunları söyledi:
“79 yurttaş sizin için ne ifade ediyor? Sayılara baktığınızda paradan başka ne görüyorsunuz? Yurttaşını yaşatacak kadar bile kamu vicdanı olmayan bir iktidar ne işe yarar? Cevap açık: Bu iktidar, paranın, kârın, patronların ve zorbaların iktidarıdır. İnsan düşmanı zorbalıktan kurtulmak zorundayız ve kurtulacağız.”
Dincel konuşmasını bir çağrıyla tamamladı: “Kurtulmak yetmez. Yenisini kuracağız. İnsana ve onun tarihine yakışan, çocuklarımızın güldüğü, emekçilerin yaşadığı bir ülke kuracağız. Bu mücadeleye katılın ve birlikte sesimizi yükseltelim.”
Senem Doruk İnam: Unutmayacağımıza söz veriyoruz
Dincel'in ardından konuşma yapan TKP Merkez Komitesi Üyesi Senem Doruk İnam piyasacılığın insan hayatını nasıl değersizleştirdiğini vurguladı.
Senem Doruk İnam konuşmasında, "Başımız sağ olsun diyemiyoruz çünkü utanıyoruz. Çünkü alışmaktan korkuyoruz. Sesimizi duyanlara sesleniyoruz: Alışmayalım. Biz alıştıkça, biz unuttukça normalleştirecekler. Kader deyip geçecekler, fıtrat deyip geçecekler. Emekçiler öldükçe fıtrat mı diyeceksiniz? Bu ülkede hayatını kaybeden emekçiler için, kadınlar için, çocuklar için unutmayacağımıza söz veriyoruz" dedi.
https://twitter.com/i/status/1882109410274644438
'Başımızda tüccarlar var'
İnam konuşmasını, “Utanıyoruz bundan. Diyoruz ya, depremde ölüyoruz diye… Evet, ölüyoruz çünkü o binalara onay verenler müteahhitler. Müteahhitler yönetiyor ülkeyi, otel sahipleri yönetiyor ülkeyi, özel hastane sahipleri yönetiyor ülkeyi. Başımızda tüccarlar var. Baştakiler tüccar olunca sizin canınızın kıymeti olmaz. İnsan hayatı parayla özdeşleşince sizi düşünmezler, kasalarını düşünürler, ceplerini düşünürler” diyerek sonlandırdı.
TKP Bolu İl Örgütü, Kartalkaya’da çıkan yangın faciasının ardından "Sorumsuzluğun, piyasacılığın, insan yaşamını hiçe sayan anlayışın hesap vermesi için tüm gücümüzle mücadele edeceğiz" açıklamasını yapmıştı.
TKP'nin Ankara'da Kültür ve Turizm Bakanlığı önünde yaptığı eylemde konuşan TKP Merkez Komite Üyesi ve Ankara İl Başkanı Ali Ufuk Arikan da bir cinayet mahallinde olduklarını belirterek turizm patronu bakan Mehmet Nuri Ersoy'a ve olayda sorumluluğu olan yetkililere "hesap vereceksiniz" diye seslenmişti.
TKP, Turizm Bakanlığı'nın kapısına dayandı, İstanbul için eylem çağrısı yapıldı: 'Hesap vereceksiniz'https://haber.sol.org.tr/haber/tkp-turizm-bakanliginin-kapisina-dayandi-istanbul-icin-eylem-cagrisi-yapildi-hesap
***
Kartalkaya'daki facianın yaşandığı oteli işleten isim 3 gün önce konuşmuş: 'Oteller hazır'-soL-
Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’in yetkilisi ve Batı Karadeniz Turizm Otelcileri Derneği Başkanı Halit Ergül, 3 gün önce "Bütün oteller hazırlıklarını yaptılar, misafirlerini bekliyorlar" demişti.Bolu’da Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel'de sabaha karşı 03.30'da yangın çıktı. Hızla büyüyen yangının çıkış nedeni henüz belirlenemezken, kaynağının restoran bölümü olduğu ifade edildi.
Resmi açıklamaya göre 66 kişinin yaşamını yitirdiği, 1'i ağır 51 kişinin de yaralandığı yangında adeta can pazarı yaşandı. Şehir merkezine yaklaşık 40 kilometre mesafedeki Kartalkaya'ya itfaiye araçlarının ulaşması kolay olmadı. Otelde kalan misafirlerin bir bölümü camlardan atlamak zorunda kaldı. Çevre otellerde kalanlar ve çalışanlar camların altına kanepe, yatak serdi. Hayatını kaybedenlerden 3'ünün yüksekten düşme nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtildi.
Yangında ihmaller zinciri
Otelden kurtulan misafir ve personel, yangın alarmının çalmadığını, duman dedektörleri olmadığını, yalnızca içeride bulunan yangın merdivenine ulaşmanın hatta merdivenleri bulmanın mümkün olmadığını anlattı.
Otelin dış kaplamasının ve iç dekorunun çoğunluğunun ahşaptan oluşunun da yangının yayılmasına neden olduğu düşünülürken, NTV'de konuşan yangın uzmanı yangının "hatalar silsilesinin sonunda" oluştuğuna dikkat çekti. Arka arkaya çok sayıda hatanın gerçekleşmesiyle böyle bir tablonun oluşacağını vurguladı.
Otomatik söndürme sistemlerinin çalışmamış olabileceğini söyleyen uzman, yangının gerekli önlemler alındığı takdirde birkaç dakika içerisinde söndürüleceğini dile getirdi.
Oteli işleten patron Halit Ergül
Facianın yaşandığı Grand Kartal Otel, aynı zamanda 1974'te Kartalkaya'daki kayak merkezini da kuran Mazhar Murtezaoğlu tarafından kuruldu.
Otelin internet sitesinde verilen bilgilere göre, Murtezaoğlu 1960 yılında Bolu’ya giderek Bolu Dağı Kantini’ni kurdu. Murtezaoğlu, bölgedeki ilk otel olduğu söylenen önce Kartal Otel’ini ardından da Grand Kartal Otel’i inşa etti.
İstanbul’a 3, Ankara’ya 2 saat mesafede bulunan, 2000 metre rakımda yer alan Grand Kartal Otel 1998 yılında hizmete girdi. Pist veya dağ manzaralı odaların bulunduğu otel "her şey dahil" konseptli.
2019 yılında hayatını kaybeden Murtezaoğlu'na daha önce Bolu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından özel ödül verildi.
Murtezaoğlu'nun ölümünün ardından damadı Halit Ergül otelin sorumluluğunu üstlendi. Aynı zamanda Bolu’daki Gazelle Resort & SPA otelinin de sahibi olan Ergül, turizm camiasında bilinen bir isim.
Halit Ergül'ün işlettiği otelleri sık sık ziyaret edenler arasında MHP İl Teşkilatı üyeleri, Ülkü Ocakları üyeleri ve MHP'li bazı isimler bulunuyor. (En sağda MHP Bolu Milletvekili İsmail Akgül, ortada Halit Ergül)3 gün önce 'oteller hazır' demiş
Halit Ergül aynı zamanda 2013 yılında bu yana Batı Karadeniz Otelciler Derneği Başkanı, Bolu Ticaret ve Sanayi odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Ergül, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın (TGA) da 2022'den beri yönetim kurulu üyesi ve Karadeniz Bölge Temsilcisi.
DHA'ya 3 gün önce röportaj veren, Grand Kartal Otel’in yetkilisi olduğu söylenen ve Batı Karadeniz Otelciler Derneği Başkanı olarak konuşan Ergül, "Doluluk oranının yüzde 100'e çıkma ihtimali var. Sömestr tatilinde en az bir 50 bin kişi bekliyoruz" demişti. Ergül şunları söylemişti: "Bütün oteller hazırlıklarını yaptılar, misafirlerini bekliyorlar. Sömestr tatilinde otel fiyatları gecelik oda 18 binden başlıyor ve 50 bin TL'ye kadar yükseliyor. Hatta özel odalara ve villalara gidersek fiyatlar artıyor. Pistlerde kar kalınlığı 1 metre ve tüm pistler açık. Çocuklara yönelik kayak okulları var. Çocuklara yönelik parkurlar var. Bu şekilde misafirlerin eğlenmesi için de aktiviteler var. Sömestr tatilinde en az bir 50 bin kişi bekliyoruz."
***
Teşvike boğmuş can güvenliğini sormamış -Erdoğan Süzer/Sözcü-
Bolu Grand Kartal Oteli’ne 2023 yılında en üst düzeyde devlet teşviki verilmiş, ancak bu teşvikler can güvenliği sağlamak için değil, daha fazla lüks için harcanmış.
79 vatandaşımızın yanarak can verdiği Grand Kartal Oteli’ne kamu kaynaklarından en üst düzeyde teşvik yağdırıldığı ortaya çıktı. Vergi desteği, sigorta prim desteği ve faizsiz kredi de dahil olmak üzere 2023 yılında bol keseden verilen teşviklerin can güvenliğine değil, otelin daha çok para kazanmasını sağlayacak yatak ve tefrişat gibi lüksü artırmaya yönelik yatırımlara harcandığı belirlendi.
Yangın önleme ve müdahale sistemleri sorgulanmadan teşviklerin akıtılması, kamu kaynaklarıyla can güvenliğinin değil lüksün teşvik edildiği yorumlarına yol açtı. Grand Kartal Turizm ve Ticaret A.Ş’ye verilen teşvikler, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2023 yılı Eylül-Aralık dönemi yatırım teşvik listesinde yer alıyor. 4832 numaralı teşvik belgesi verilen otele en üst düzeydeki devlet desteklerinden oluşan hem ‘bölgesel teşvik’ hem de ‘öncelikli yatırımlar teşvikinin’ birlikte verildiği ortaya çıktı. Üstelik 1974 yılında yapılmış 51 yıllık otele sanki sıfırdan yeni yapılıyormuş gibi ‘komple yeni yatırım’ teşviki verilmesi de dikkat çekti.
FAİZ VE PRİM YÜKÜ DEVLETE
Teşvik belgesinde yer alan bilgilere göre, otel sahibinin yatırım adı altında yaptığı tüm harcamalar KDV istisnası, Gümrük Vergisi muafiyeti, vergi indirimi, SGK primi işveren hissesi desteği, SGK primi işçi hissesi desteği, faiz desteği ve yatırım yeri tahsisinden oluşan zengin teşviklerle desteklendi. Dolayısıyla otel, yaptığı harcamalar için vergi ödemezken çalışan işçilerin primleri ile kullandığı kredilerin faiz yükü de halkın bütçesinden ödendi.
YATAK SAYISINI ARTIRMIŞ
Faciayla ilgili araştırma yapmak üzere görevlendirilen CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, otelin aldığı teşviklerle yatak sayısını artırarak kapasite artışına gittiği yönünde bilgiler geldiğini söyledi. Teşviklerin daha çok kâr amaçlı yatırımlar için kullanıldığına işaret eden Şahbaz, can güvenliğine yönelik yatırımların ihmal edilmesine anlam veremediklerini ifade etti. Yangının yayılmasını engelleyip söndüren otomatik yağmurlama sisteminin de olmadığı belirtiliyor.
***
CHP lideri Özgür Özel'den Kartalkaya faciasıyla ilgili 5 soru -duvaR-
CHP lideri Özgür Özel, "CHP şeffaf bir soruşturmanın işletilmesinden ve sorumluların en ağır cezaları almasından taraftır" diyerek, beş sorunun yanıtlanmasını istedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de 78 kişinin hayatını kaybettiği yangın faciasıyla ilgili "Cumhuriyet Halk Partisi, sorumlular kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun; hakkaniyetli ve şeffaf bir soruşturmanın işletilmesinden ve sorumluların en ağır cezaları almasından taraftır" dedi.
Sosyal medya platformu X hesabından açıklama yapan Özel, "Bolu’daki faciada 78 canımızı yitirdik. 10 vatandaşımız hala hastanelerde tedavi görüyor. Yastayız, acımızı yaşıyoruz" ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:
İKTİDARDAN AYNI YAKLAŞIMI GÖREMEDİK: Cumhuriyet Halk Partisi, sorumlular kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun; hakkaniyetli ve şeffaf bir soruşturmanın işletilmesinden ve sorumluların en ağır cezaları almasından taraftır. Bu kapsamda üzerimize düşen tüm katkıyı vermeye hazırız. En başından beri bu faciayı siyasi tartışmalardan uzak tutmaya çalıştık. Ancak maalesef aynı yaklaşımı iktidardan göremedik.
6 SAAT BOYUNCA KONGRE KONUŞMALARI BEKLENDİ: Önce, facianın gerçek boyutlarının kamuoyu ile paylaşılması için 6 saat boyunca AK Parti Ankara İl Kongresindeki konuşmaların tamamlanması beklendi. Ardından turizm alanlarındaki ruhsatlandırma ve belgelendirme sorumluluğu tüm mevzuata göre açıkça kendisinde olan Kültür ve Turizm Bakanı, Bolu Belediyemizi hedef gösterdi. Sonra Adalet Bakanı, soruşturma ile ilgili bilgi verirken CHP’li belediyenin itfaiye sorumlularını özel olarak işaret ederek bu sorumsuz tavrı sürdürdü. Beştepe’nin iletişim merkezleri harekete geçirilerek sorumlular gizlenmeye çalışıldı.
UZAKTAN KUMANDALI GAZETECİLER: Devletin Anadolu Ajansı, otelin dışındaki 70 metrekarelik bir kafeye verilen belgeyi dördüncü kattaki restorana verilmiş gibi göstererek algı yönetimi kampanyasına alet edildi. Uzaktan kumandalı sözde gazeteciler, yorumcular, uzmanlar, Kültür ve Turizm Bakanlığını sorumluluk dışında tutmak için seferber oldu.
5 SORU: Şimdi, gerçek sorumluların ortaya çıkması ve benzer bir acının tekrar yaşanmaması için cevaplanması gereken sorular var. Bu sorulara verilecek yanıtlar; sistemsizliğin, yetki karmaşasının ve denetimsizliğin bizi nasıl bir faciaya götürdüğünü ortaya çıkaracaktır. Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyor, yaşanan faciadan siyasi rant devşirmeye çalışanları milletin vicdanına havale ediyorum.
1. Sömestr tatilinde tam kapasite çalışan kış turizmi bölgesinde neden yangına müdahale edecek bir itfaiye teşkilatı kurulmamıştır?
2. Söz konusu otel, 2007 yılında, Adalet ve Kalkınma Partili belediyeden aldığı yangın yeterlilik belgesi ile bugüne kadar nasıl faaliyetini sürdürmüştür? Bakanlığın denetimleri sırasında neden yeni bir belge istenmemiştir? 18 yıl yeni bir yeterlilik belgesi almayan otelin ruhsatı, tek yetkili olan Bakanlık tarafından neden iptal edilmemiştir?
3. Mevzuata göre otellerin, 30 Nisan 2024 tarihine kadar Bakanlığa teslim etmesi gereken yangın yeterlilik belgelerinin süresine neden istisna getirilerek süre uzatımı yapılmıştır?
4. 2007 yılından sonra ilk kez Aralık 2024’te Bolu Belediyemizden denetim talep edilmiş, Belediyemiz otele uygunluk belgesi vermemiştir. Belediyemizin vermediği uygunluk belgesi hangi kurumdan alınmıştır? Alınmamışsa Bakanlık bu otelin ruhsatını neden iptal etmemiştir?
5. Kültür ve Turizm Bakanı, otelin 2021 ve 2024 yılında denetimden geçtiğini, yangın yeterlilik belgesinin mevcut olduğunu söylemiştir. Bu belgeleri Belediye vermediğine göre hangi kurum vermiştir? Hiçbir kurum vermediyse 2007 tarihli belgenin yeterli görüldüğü anlaşılmaktadır. Bakanlık 18 yıl önceki belgeyi nasıl yeterli görmüş, bu otele nasıl denetim onayı vermiştir?
***
Çok ölen, çok az anımsayan ülkenin 23 yıllık kısa tarihi: O otelin belgesi neden iptal edilmedi?-Gökçer Tahincioğlu/T24-
Grand Kartal Otel, Aralık 2024’e kadar yangına uygunluk belgesi almamış. Daha sonra almak için başvurmuş ve Bolu İtfaiyesi uygunluk belgesi vermemiş. Bunun üzerine talep geri çekilmiş. Bu otelin turizm işletme belgesi, yönetmelikteki açık kurala rağmen, bu belgeyi almayan tesislerin ruhsatının iptal edileceğinin açık ve seçik belirtilmesine rağmen neden iptal edilmedi?
Çığlıklar, feryatlar, yardım çağrıları…
Ne yapacağını bilmeyen insanlar, çaresizce etrafa bakınıp, tutacak bir dal arıyor.
Tutabileceğiniz bir dal bazen büyük anlamlara gelir. Bir dalı tutmaktan çok daha büyük bir anlama…
Yok, hangi dalı tutsalar ellerinde kalıyor.
Aşağıya atlayanlar, son anlarında sevdiklerini son kez görmek için görüntülü arama yapanlar, helallik isteyenler, helallik istemenin ne olduğunu bilmeyen ve korkuyla son nefesini veren çocuklar, en çok o çocuklar… Ve izlemek zorunda kalanlar…
* * *
Türkiye’de ne yaşanırsa yaşansın etkisini üç gün sonra yitireceğini ve asıl meselenin ihalenin üzerine kalmaması olduğunu bilenler hemen harekete geçiyor.
“Ben değilim, o sorumlu…”
Karşı açıklama da farklı değil.
“Belediye niye sorumlu olsun, bakanlık sorumlu…”
Belgeler, bir şey anlatmayan açıklamalar, yönetmelikler, kanunlar…
Ama zaten memleketi 23 yıldır tek başına yöneten iktidara bakarsanız yaşananlardan hiçbir zaman iktidar sorumlu değil.
2021’deki orman yangınlarına bakalım, Cumhurbaşkanı, bakanlar, hepsi belediyelerin yangını söndürmekle yükümlü olduğunu söylüyor. Türk Hava Kurumu uçakları hangarda bekliyor, yangın söndürme uçakları yetersiz, yenileri alınmamış, kiralanmamış…
O kadar geriye gitmeyelim…
2023’teki Maraş depremleri… Sorumlu yine belediyeler. Ama hesap soran da yok başkanlardan, tarım arazilerinin imara açılmasından, yapı onayı verilmesinden. Bakanlık bürokratları mı, onların zaten ismi bile geçmiyor. Bakanlar zaten yeni evler yapan kahraman!
53 bin insanın öldüğünü, sadece yardıma geç gidilmesi nedeniyle binlercesinin depremden sonra hayatını kaybettiğini unuttuk mu, unuttuk elbette… Unutturulduk…
* * *
Soma’da, 2014’te 301 madenci toprağın altında can verirken sorumlu denetimleri yapmayanlar, denetimde her tarafı sorunlu madene “olur” verenler değil, “fıtrat”tı…
Aladağ’da tarikata tahsis edilen kız öğrenci yurdunda çıkan yangında 12 çocuk can verirken de o anlaşmaları yapan, o yetkileri verenler sorumlu değildi elbette.
2014’te, Ermenek’te 18 madenci madenin içinde boğularak ölürken de sorumlu yoktu…
* * *
Türkiye hızlı trene kavuşacak!
Elbette bu yolda bazı kazalar da olacak. Yetersiz altyapı ile uygun olmayan teknoloji ile 2003’te Pamukova’daki tren kazasında 41 kişi ölürken de kimsenin sorumluluğu yoktu.
2018’de mevzuattaki değişikliklerle denetimsiz kalan tren hatlarından dolayı yaşanan, 25 kişinin öldüğü Çorlu tren kazasında olmadığı gibi…
Hiç mi, hiçbir zaman mı sorumluluğu olmaz misal bir iktidarın?
Bir bakan, kendi döneminde yapılsın ya da yapılmasın, belki sadece ibret olsun diye sorumluluk alamaz mı?
Bir kişi de çıkıp, belki de hata yapmışızdır, eksik yapmışızdır diyemez mi?
Listeyi uzatalım mı?
Her şeyden sorumlu bir iktidarın bütünüyle sorumsuz olduğu ölümler listesi…
* * *
Belki de iktidarın meselesi değildir bu tablo… Muhalefetin de çok farklı, çok parlak olduğundan ya da benzer durumda farklı davranacağından da değil de…
Gazeteci olarak ortalıkta yorum yapanlara bakınca çok da kızamıyorsunuz iktidara!
Biri çıkmış Bolu Belediye Başkanı’nın akrabasını itfaiyenin başına nasıl getirdiğini anlatıyor…
Biri sorumsuzca açıklama yaptığını söylüyor…
Biri ilgisiz konularda konuştuğunu…
Haklılar elbette… Ama söylemekte haklı değiller…
Zaten iktidar desteği olmasa oralarda çalışamayacak, mesleki becerisi ve liyakati olmayan insanlar söylüyor bunları. İktidarın aleyhine bir kerecik ağzını açmamış, bir olay olsun vicdanına başvurup da “kardeşim, bu ülkenin bir iktidarı var” dememiş…
Ama bu hakkı buluyor… Söyledikçe yeri genişleyecek zira…
* * *
O zaman mevzuatı gerçekten konuşalım. 79 kişinin ölümüne hangi kural, hangi boşluk, hangi denetimsizlik neden olmuş bakalım…
Ortalık belgeden, “Biz haklıyız” belgelerinden geçilmiyor…
Ama basit bir soru yöneltelim:
Kültür ve Turizm Bakanlığı, kendi çıkardığı yönetmeliğe rağmen bu tesisin turizm belgesini 2024’te neden iptal etmedi?
* * *
Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç’ın, Yangın ve Güvenlik Dergisi’nde yayımlanan bir makalesi var, önce buraya bakalım:
“Çevre Bakanlığı’nın yayımladığı genelge doğrultusunda, yangın projeleri itfaiye elemanlarınca incelenmeyecek ve iskan kontrolleri itfaiye tarafından yapılmayacak. Yangın projelerinin incelemesini ve iskan kontrollerini ilçe belediyeleri yapacak. Önleme, kurtarma ve söndürme olmak üzere üç sacayağı üzerine kurulu olan itfaiyenin bundan sonra bir ayağı olmayacak. Daha doğrusu böyle bir kuruma artık itfaiye demek de doğru olmayacak. Belki Tulumbacılığa dönüş demek daha doğru olur. İtfaiye sadece bina kullanılmaya başladıktan sonra denetim yapacakmış. Denetim yapsa da yetkisi olmadığından sadece göstermelik olacaktır. Sevinen inşaat müteahhidi, arada ezilen vatandaş olacak.”
* * *
Sadece bir boşluğu anlatıyor bu kısım. Mevzuat değişikliğinin yarattığı derin bir boşluğu…
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kendi çıkardığı yönetmeliğe bakalım o zaman… Somutlaştıralım…
Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik’in geçici 1. maddesinin 3. fıkrasına göre turizm işletme belgesi bulunanlar 30 Nisan 2024’e kadar yangına uygunluk belgesi almak zorundaydı. Boşluk yok… Almayanların belgesi iptal edilecek. Açıkça yazıyor.
Ortaya çıkan haberlerden anlıyoruz ki Grand Kartal Otel, Aralık 2024’e kadar bu belgeyi almamış. Daha sonra almak için başvurmuş ve Bolu İtfaiyesi uygunluk belgesi vermemiş. Bunun üzerine talep geri çekilmiş.
Bu otelin turizm işletme belgesi, yönetmelikteki açık kurala rağmen, bu belgeyi almayan tesislerin ruhsatının iptal edileceğinin açık ve seçik belirtilmesine rağmen neden iptal edilmedi?
Bakanlık neden iptal etmedi?
Kim, neden aylarca faaliyette kalmasına göz yumdu?
* * *
İtfaiye sorumluluğunun kimde olduğu soruluyor, kanıt olarak bu belgeler gösteriliyor.
T24 yazarı, Prof. Dr. Ali Ulusoy’un bugünkü yazısı da açık ve seçik olarak bu konudaki yetkinin belediyede değil İl Özel İdaresi’nde olduğunu gösteriyor.
Vali, neden gereken adımları atmadı ve itfaiye konusunda belediye ile iletişime geçmedi?
Ve belediye bu yetersizlikleri neden il özel idaresine bildirmedi?
Bu tesisin açık olmaması gerekiyordu.
Bir şey olmaz değil mi, en fazla ölürüz değil mi?
* * *
Bütün bunlara alıştık ve hafızamız da yok… Ama gerçekten görmüyor musunuz bu ülkeyi? Bu ülkede yaşayanları görmüyor musunuz?
Neşesini, hevesini kaybetmiş, öfkeli, artık durmadan birbirine zarar veren, nefret söylemi ile büyümüş, buna sarılmış, gidecek yer, gidecek yön bulamayan insanları görmüyor musunuz?
Kimin nerede, hangi hatayı yaptığını bulmak güç değil…
Güç olan koltuklara rağmen, iktidar hevesini bir yana bırakıp adım atmak…
Ve biliyoruz ki yine kimse bu adımı atmayacak… Sadece siyasi hesaplar yapılacak.
Bize kalan da durmadan anımsatmak, vazgeçmeden söylemek olacak…
Adım atılana kadar…
/././
Kartalkaya otel yangınında yetki tartışması: Uzmanlar ve mevzuat ne diyor?-Fundanur Öztürk/T24
79 kişinin öldüğü Grand Kartal Otel yangının ardından, otel ve işletmelerde yangın denetimlerine ait sorumluluğun hangi kurumlarda olduğu tartışması sürüyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, otelle ilgili olarak Bolu Belediyesi'nin düzenlediği itfaiye raporlarının "olumlu" olduğunu söyledi.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise itfaiyenin, 2007'den beri herhangi bir olumlu rapor düzenlemediğini söyledi.
Özcan, tesisin belediyenin yetki sınırları dışında yer aldığını, ruhsatlandırma ve denetim yetkisinin bakanlığa ait olduğunu savundu.
BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre, bir işletmeye ruhsat verilmesinde, yetki sınırlarına göre, Belediyeler, İl Özel İdareler ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumlu olabilir.
Bakanlığın internet sitesinde, Grand Kartal Otel'in bakanlık tarafından verilen Turizm İşletme Belgesi sahibi olduğu görülüyor.
Ancak bu belediyenin ve itfaiyenin sorumluluğu olmadığı anlamına gelmiyor.
Ruhsat verme yetkisi olan kurumlar, denetleme yetkisine de sahip oluyor ve itfaiyeden yangın raporu talep edebiliyor.
Uzmanlara göre bu raporlar ruhsat kararını verecek kuruma sunulduğu için, belediye ve itfaiye de birincil sorumluluk taşıyor.
'Ruhsatı kim verirse versin, itfaiye raporunu belediye verir'
Binaların Yangınlardan Korunması Hakkında Yönetmelik uyarınca, belediyelerin itfaiye ekipleri, işletmelerde yangın güvenlik kontrolleri yapabiliyor.
Fakat uzmanlara göre, belediyelere ait itfaiye birimleri, belediyenin yetki sınırı dışında kalan bölgelerde, kendi iradelerine göre denetim ya da yaptırımda bulunamıyor.
İtfaiye, o tesisin yangına karşı gerekli önlemleri almadığını tespit etse dahi, bununla ilgili yaptırımda bulunma yetkisi, ruhsatı veren kuruma; belediyeye, İl Özel İdarelerine ya da bakanlığa ait.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, otele ilişkin belediye tarafından hazırlanmış olumlu raporların olduğunu belirtirken, belediye yetkilileri ise son raporun 2007 yılında verildiğini savunuyor.
BBC Türkçe'ye konuşan İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Hacer Kayhan, ruhsat almanın en önemli kriterlerinden biri olan yangın raporlarının belediyeler tarafından tanımlandığını vurguluyor.
Kayhan'a göre bu açıdan, belediyelerin ve itfaiye ekiplerinin rolü oldukça kritik.
Fakat itfaiye raporları; belediyeye, valiliğe ya da bakanlığa - ruhsat verecek kurum her kimse- sunulmak üzere hazırlanıyor:
"İtfaiyelerin kontrol ve raporlama yetkisi, sadece bir kuruma sunulmak üzere vardır. Kendi yetkisinde değildir. Canım istiyor, gelip seni denetleyeceğim diyemez."
"İlgili kurumun talebi üzerine gider, raporlar, bu kadar. Çıkan raporda, belediyenin sorumluluğu vardır. Ruhsatı kim verirse versin, itfaiye raporunu belediye verir."
"İtfaiye raporu uygun olmadığı sürece hiçbir kurum, o işletmeye ruhsat veremez. Böylece ruhsatı alacak kişi, itfaiyede takılır."
Yetki sınırları neden değişiyor?
Büyükşehir statüsünde olmayan kentlerde, şehrin doğal sınırlarıyla, belediyelerin yetkili olduğu sınırlar farklılık gösterebiliyor.
Bolu Belediyesi, İl Özel İdaresi ve ilçe belediyelerinin farklı yetki alanları bulunuyor.
Uzmanlar Kartalkaya bölgesinde yer alan turistik tesislerin ilgili mevzuata göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ruhsatlandırma yetkisinde olduğunu söylüyor.
Grand Kartal Oteli'nin ruhsatının da 1997 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verildiği belirtiliyor.
'Ruhsat yetkisi kimdeyse, yaptırım yetkisi de onda olur'
BBC Türkçe'ye konuşan İzzet Baysal Üniversitesi İtfaiyecilik Programı Öğretim Görevlisi Ramazan Çalışır, itfaiyelerin yaptırım yetkisinin sınırlı olduğunu söylüyor:
"İtfaiyelerin ceza kesme ya da yaptırım uygulama gibi bir yetkisi yok. Belediyeler en fazla, eğer işletme kendi yetki sınırları içinde yer alıyorsa, itfaiye raporu uygun olmayan işletmelere ruhsat vermez."
"Fakat bir belediyenin itfaiyesi, yetkili olmadığı bir bölgedeki işletmeleri kafasına göre denetlemeye kalksa, belki de yetkisi olmadığı için kendisinden hesap sorarlar. Ruhsat yetkisi kimdeyse, yaptırım yetkisi de onda olur."
"Ruhsatı kim verecekse, yaptırım yetkisi ona aittir. Ruhsat verecek kurumun talebiyle, gidip ilgili denetimini yaparsın, görüş bildirirsin, ancak ruhsat verip vermemek, kimin yetkisindeyse buna o karar verir."
'İtfaiye raporlarından belediye sorumlu'
Çalışır, eksik ya da yanlış düzenlemiş bir itfaiye raporu söz konusu olduğunda ise sorumluluğun belediyede olacağını belirtiyor:
"Eğer bir belediye, bakanlık veya ilgili kurum/kuruluşlardan gelen talep üzerine itfaiye birimini görevlendirmiş ve yanlış bir yangın risk değerlendirmesi yapılmışsa, sorumluluk belediyededir."
"Söz konusu işletmenin 2024 yılında belediyeye vermiş olduğu dilekçeye istinaden, itfaiye tarafından işletmede gerekli denetimlerin yapılması, burada belli bir noktada belediyeyi de sorumluluk altına sokmaktadır."
Çalışır, itfaiyelerin ceza kesme yetkisinin olmadığını ise şu örnekle anlatıyor:
"İtfaiye, yangın söndürmeye gittiği bir işletmenin, ruhsat aldıktan sonra bir sürü değişiklik yaptığı tespit ediyor, ancak ceza kesemiyor, bu anlamda bir yaptırımı yok. Sadece yangın raporu düzenliyor, yangının çıkış sebebini ve zararını kaydediyor, yetkisi bu kadar."
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu Belediye Başkanlığı İtfaiye Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve otel içinde yer alan 70 metrekarelik bir kafenin "yangın yönetmeliğe uygun" olduğunu belirten bir denetim raporu paylaştı.
2 Ocak 2025 tarihli raporda imzası bulunan Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, soruşturma kapsamında gözaltına alındı.
CHP Bolu İl Başkanı Tahsin Mert Karagöz ise düzenlediği basın toplantısında, Grand Kartal Oteli'nin 12 Aralık'ta denetimler için Bolu Belediyesi'ne başvurduğunu, ancak belediyenin tespit ettiği usulsüzlüklerden sonra şirketin başvurusunu geri çektiğini iddia etti.
Grand Kartal Otel yetkilileri yangınla ilgili şu ana kadar yaptıkları tek açıklamada iddialara yanıt vermedi.
Ancak olayın tüm boyutlarının aydınlatılması için yetkililerle iş birliği içinde olduklarını söyledi.
***
Kötü yönetim ve yolsuzluk ekonomisinin sonucu -Mehmet Y. Yılmaz/T24-
Yayın yasakları ve erişim engellemeleri ile ilgili kararların ışık hızıyla alınabildiği bir sansür mekanizması işliyor. Hemen her büyük olayın ardından ilk öğrendiğimiz şey yayın yasağının getirildiği, çünkü bu tür büyük dramlara yol açan olayların temel bir nedeni var: Kötü yönetim!
Her büyük facianın ardından devletimizin ilk refleksi yayın yasağı getirmek oluyor.
İliç’te toprak kaydı, altında insanlar hayatlarını kaybettiler: Yayın yasağı.
Muğla’da ormanlar tutuştu: Yayın yasağı.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, HSK Genel Sekreterliği’ne, Anadolu Adliyesi’ndeki şüpheli işlemleri bildiren bir mektup yolladı: Yayın yasağı.
Urfa’da iki aile arasında çıkan kavgada silahlar da kullanıldı ve 16 yaşında iki öğrenci, okul servisinin içinde otururken serseri kurşunlar nedeniyle öldü. 14 öğrenci yaralandı: Yayın yasağı.
Mardin Derik’te trafik kazasında 20 kişi hayatını kaybetti: Yayın yasağı.
Konya Şehir Hastanesi’nde görevli hekim Ekrem Karakaya ve bölüm sekreteri işyerlerinde özel güvenlik personeli olan bir kişi tarafından öldürüldü: Yayın yasağı.
Antalya’da bir tarikat yurdunun yemekhanesinde bir aşçı, 18 yaşındaki bir üniversite öğrencisini öldürdü ve kafasını kesti: Yayın yasağı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP dönemiyle ilgili 15 milyon 400 bin liralık yolsuzluk dosyasında, 23 kişi ile ilgili suç duyurusu yaptı: Yayın yasağı.
İstanbul Kartal’da kaçak inşa edilmiş apartman yıkıldı, 21 kişi öldü: Yayın yasağı.
Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, makam odasında bir polis tarafından öldürüldü, bir polis memuru bu saldırı sırasında yaralandı: Yayın yasağı.
Gebze’de viyadük çöktü, 3 işçi hayatını kaybetti: Yayın yasağı.
Çorlu’da tren kazasında 24 kişi hayatını kaybetti: Yayın yasağı.
Liste böyle uzayıp gidiyor ve mahkemelerin hemen her büyük olayda koydukları yayın yasaklarının çok ama çok küçük bir bölümü.
Ve bunların arasında mesela damat beylerin aldırdıkları yayın yasakları, iktidar politikacılarının hoşlarına gitmeyen haberlere konulan yayın yasakları da yok.
Erişim engelleme kararları da bu listede değil.
Bu durum artık neredeyse otomatiğe bağlanmış bir süreç.
Bolu Kartalkaya’daki otel yangınından sonra da aynı şey oldu.
Daha yangın devam ederken Bolu’da bir mahkeme yangın ile haberlere yayın yasağı koydu, bununla yetinmedi, yangın ile ilgili eleştiri yapmayı bile yasakladı.
Yasak ertesi gün kaldırıldı ama eleştiriye yasak konulabileceğini düşünen bir hâkimin memleket sınırları içinde yaşadığını da bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Otoriter rejimler altında yaşayan ülkelerde bu çok olağan bir durumdur.
Erdoğan rejimi de böyle otoriter yönü ağır basan bir rejim.
Bu tür bütün rejimler gibi Erdoğan rejimi için de önemli olan şey gerçeğin ne olduğu değil, nasıl algılandığı meselesi.
Deyim yerindeyse bu tür rejimler “algıya oynarlar.”
Kamu bankaları kredileri ve kamu kaynaklarından beslenen dev bir medya gücüne sahipler.
Gerçeğin istedikleri kadarını göstermek, gerçeği tamamen çarpıtmak onlar için çocuk oyuncağı.
O kadar arsızlar ki seçim sırasında “fake videolar” bile gerçekmiş gibi haberleştirildi.
Sadece AKP medyasını izlemek durumunda olan bir kişinin, gerçekte ne olup bittiğini anlayabilmesi, öğrenebilmesi mümkün değil.
Hatta gerçeğin tam tersine ikna edilebiliyorlar.
Zamları CHP’nin yaptığına, döviz fiyatlarını dış güçlerin yükselttiğine, zavallı Almanların boş marketlerde perişan olduğuna bile inandırılabiliyorlar.
Ama bu onlara yetmiyor.
Bir tek kişinin bile doğruyu araştırmasını, konuşmasını, yazmasını istemiyorlar.
Yayın yasakları da bunun için var: Mahkemeler eliyle sürdürülen sansür ve kontrol mekanizması olarak.
Yayın yasakları ve erişim engellemeleri ile ilgili kararların ışık hızıyla alınabildiği bir sansür mekanizması işliyor.
Hemen her büyük olayın ardından ilk öğrendiğimiz şey bu oluyor: Yayın yasağı getirildi!
Çünkü bu tür büyük dramlara yol açan olayların temel bir nedeni var: Kötü yönetim!
Bu tür büyük olayların hepsinin en temel nedeni kamu görevlilerinin görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri.
Nitekim Bolu’da yetkili kamu görevlileri, işlerini doğru dürüst yapmış olsalardı, bu facia yaşanmayacak, onca insan çocuklarıyla beraber hayatını kaybetmeyecekti.
Türkiye, insanlarını yolsuzluk ekonomisine ve kötü yönetime kurban veren bir ülke artık.
Onun için de faciaların nedenleri üzerine yazılıp, çizilmesi, konuşulması engellenmek isteniyor.
Konuşulursa, yangına karşı hiçbir önlem almaya gerek görmemiş bir otelin yönetici ve sahiplerinin buna nasıl cüret edebildikleri ortaya çıkar çünkü.
Konuşulursa liyakatsiz yönetimin beceriksizlikleri, yolsuzluğa alışmış bürokrasinin ahlaksızlıkları gündeme gelir.
Onun için de duyulmasını önlemek, gerçekleşmesini önlemekten daha önemli hale geliyor.
/././
78 kişiye mezar olan Grand Kartal Otel'in ortağı paylaşım yaptı; tepkilerin ardından hesabını kapattı -T24-
78 kişinin hayatını kaybettiği Bolu Kartalkaya'daki yangın felaketinin yaşandığı Grand Kartal Otel'in ortaklarından Ceyda Hacıbekiroğlu, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. "Bizim de kaybettiğimiz arkadaşlarımız var. Acımız çok büyük. Herkesten hassasiyet bekliyoruz" diyen Hacıbekiroğlu, tepkiler üzerine hesabını kapattı.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki yangının meydana geldiği Grand Kartal Otel'in dört hissedarından biri olan Ceyda Hacıbekiroğlu, sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. 78 kişinin hayatını kaybettiği felaketin ardından açıklama yapan Hacıbekiroğlu, Instagram hesabından yaptığı açıklamada, "Otel sahipleri olarak biz de oradaydık. Çocuklarımızla birlikte bunu yaşadık. Ben camı kırarak çatıya çıktım ve çocuklarımı bu şekilde çıkardım. Çıktığımda ellerim kan ve cam içindeydi. Ablamlar kızlarını dumanların arasından çıkardılar. Annem de çatıya çıkarak kurtuldu. Bizim de kaybettiğimiz arkadaşlarımız var. Acımız çok büyük. Herkesten hassasiyet bekliyoruz. Başımız sağ olsun..." dedi.
Hacıbekiroğlu, ikinci paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı:
"Son olarak; Yangın merdiveni var. 2 adet var. Tabii ki tahtadan değil bu yangın merdiveni! Fakat yangın ve dumanlar koridordan geldiği için odanın kapısını açamadık! Kapının altından duman geliyordu, koridora koşmak ne mümkün! Bizi ailecek bilen herkes bir cana zarar gelmesin diye her şeyi yapacağımızı bilir. Arkadaşlarımdan kurtulanlar da var. Aynı katta kaldığım kaybettiğim arkadaşım da var. Bu acı olayı birlikte yaşadığımız, etkilenen çocuklarımız da var. Hassasiyetiniz için teşekkür ederiz. Başımız sağ olsun."
Hesabını kapattı
Facia sonrası ihmal iddialarıyla gündeme gelen otelin ortağı Ceyda Hacıbekiroğlu'nun açıklamaları, sosyal medyada tepkilere neden oldu. Hacıbekiroğlu, yoğun eleştiriler sonrası hesabını kapattı.
***
Bolu'daki yangın faciasında acı ayrıntı: İnsanları kurtarmak için can verdiler!-Cumhuriyet-
Kartalkaya'daki otel yangınında hayatını kaybeden tıp fakültesi son sınıf öğrencisi intörn doktor Yiğit Gençbay ile arkadaşı makine mühendisi Alp Mercan'ın, yangının ilk anında dışarıya çıktıkları; ancak mahsur kalanları kurtarmak için tekrar içeriye girince yaşamını yitirdikleri ortaya çıktı.(https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/boludaki-yangin-faciasinda-aci-ayrinti-insanlari-kurtarmak-icin-can-2292193)
Tedbirlerin maliyeti ortaya çıktı: Kartalkaya faciasını 6 bin TL'lik ihmal tetikledi!-Cumhuriyet-
Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangını, yangın önlemlerinin önemini bir kez daha gündeme getirdi. Uzmanlara göre, otelin gerekli tedbirleri alması için 1 milyon TL’lik bir maliyet yeterliydi. Peki, facia basit önlemlerle nasıl önlenebilirdi? İşte ayrıntılar...
Ölüm çocuk büyütmeyi bilmez
Ölümün evi yok, ekmeği yok, sevgisi yok…”*
Bu toprakların yüreği duru, vicdanı açık, gönlü temiz insanları için Ocak ayı ölümle sözleşme yapmış gibi yüküyle içe çökerek gelir. Başkalarının yaşamına siper olan aydınlık insanların tam da bu yüzden susturulduğu, öldürüldüğü günler art arda takvim yapraklarına yerleşmiştir. 8 Ocak Metin Göktepe, 19 Ocak Hrant Dink, 24 Ocak Uğur Mumcu, 31 Ocak Muammer Aksoy’un ölüm yıldönümüdür. Daha durup bir nefes almadan devam eder acının takvimdeki satır başı; 1 Şubat Abdi İpekçi’yi andığımız gündür. Ölümün takvimi kalabalık bizim ülkemizde.
Basın özgürlüğünün alabildiğine kısıtlı olduğu ülkemizde tercih etmek, hakça yaşamak, mutlu olmak da muktedirin bahşettiği ölçüde mümkün. Geçtiğimiz hafta sonu Narlıdere Emek ve Demokrasi Platformu’nun düzenlediği anma etkinliği için Narlıdere Cemevi’nde Evrensel Gazetesi’nden Emine Uyar, Mezopotamya Haber Ajansı’ndan Sema Turan ve Atilla Sertel ile Veli Karakurt’un kolaylaştırıcılığında gazeteci cinayetlerini ve adaletsizliği konuştuk.
Popülizm çağındayız. Bilgisiz, belleksiz bir tüketim toplumu özenle inşa edildi. Herkesin 15 dakika bile olsa şöhret peşinde koştuğu yozlukta aydınların canına kıyan katiller TV programlarına konuk ediliyor. İktidar ağzıyla verecekleri mesajlarla canına kıydıklarından boşalan yeri dolduracak rol modeller yaratılmaya çalışılıyor. Hrant Dink ancak vurulduğu yerde yatarken çekilen son fotoğrafta ayakkabısının altındaki yarıktan söz eden ağdalı cümlelerde yaşatılabiliyor. Uğur Mumcu’nun “Vurulduk ey halkım, unutma bizi” sözü belki onun bir kitabını okumamış insanların dilinde ezbere sarf ediliyor. Muammer Aksoy’u hatırlamak bile entelektüel işi. Ezberlik bir cümlesi yok ki okumayan yazmayanın dilinde. Şöyle sloganlaştırılsın, bağlamından kopup içi boşaltılarak temcit edilsin. Cinayetler bile meşhurluk istiyor takvimlerde asılı kalmak için.
Gazeteciler toplumun vicdanıdır. Halkın gerçekleri öğrenmesi, hakikatin geleceğe aktarımı için, toplumu örgütlü kötülükten korumak için bilginin yanında cesareti koyan bu isimler sansürle, tehditlerle karşı karşıya kalmış ve bu uğurda canları pahasına doğru bildikleri yolda mücadeleyi yılmadan sürdürmüşlerdi. Onurlu yaşam yolunda ilkeli duruşlarıyla toplum üzerine güçlü etki yaratan akademisyen, yazar, sanatçı, gazeteci ya da siyasetçiler halkı aydınlatmayı bir sorumluluk olarak gördüler, Cumhuriyet’i, laikliği, Atatürk ilkelerini savundukları için de açık hedef oldular. Gönül isterdi ki onların yokluğunu unutmadan, bize bıraktıkları düşünce mirasını benimsediğimiz bir dili geçmiş zamanda kalalım. Öyle değil işte! Gelmeyen adalet ve cezasızlık; titrek sokak lambalarının ışığını örterek ıssız sokaklardan caddelere yayılarak gizlenmeye gerek görmeyenlerin arsız spot ışıklarına dönüşüyor. Cinayeti bilen ürkek, tedirgin ve kederli insanlar belleksiz ve ışıksız kaldıkça açgözlü alkışçılara dönüşüyor. “Bana dokunmayan bin yaşasın” diyenler, suskunluğu gelire dönüştürenler, kötülüğün klanı olmayı seçenler için bir sonraki adım tetikçilik. Kendi çıkarından başka düşüncesi olmayanlar bilerek ve isteyerek başkalarının celladı oluyor. İstemeyen de suskunluğuyla, aymazlığıyla ateşin aydınlığını yaş odunla besleyerek söndürdüğünü bile fark etmeden kendini kandırıyor. Ölümün bilançosu kalıyor geriye. Ertesi gün unutmak için. Artık takvim yapraklarında günleri simgeleyen rakamlar bu cinayetlerin, göz göre göre gelen katliamların kalabalığına dönüşüyor.
Ölümün anısı bile yok oluyor. Bu ülkede en kolay şey ölmek! Her gün yüreğimizin yangınını harlayan kadın ve çocuk cinayetlerine, mevsimlik tarım işçilerine, otobüs kazalarına rakam dayanmıyor.
Rakamlardan ibaret bırakılan, adalet bekleyen sayısız acımızı “resmi rakamlarla” hatırlayalım:
• Türkiye’de faili meçhul gazeteci sayısı: 69
• Gözaltında kayıp: 1700
• Maraş Katliamı: 111
• Çorum Katliamı: 55
• Sivas Katliamı: 35
• Başbağlar Katliamı: 33
• Gazi Katliamı: 22
• Roboski Katliamı: 34
• Gezi Direnişi: 8
• Suruç Katliamı: 33
• Ankara Gar Katliamı: 109
• Kozlu Grizu Patlaması: 263
• Soma Maden Kazası: 301
• Ermenek Madeni su baskını: 18
• Siirt Şirvan madeninde heyelan: 17
• Çorlu Tren Kazası: 25
• Balıkesir Mühimmat fabrikasında patlama: 11
• ISIAS Oteli: 72
Yine bir otel yangınıyla harlandı ölüm gündeminin ateşi. Yangınlardan gelip depremlere, facialara çıkıyor yollarımız. Karne sevincini yasa bulayan kar tatilinde Grand Kartal Otel Yangını yine göz göre göre gelen bir faciaya dönüştü. İnsanların yasını tutmak, ihmalin peşine düşmek yerine en önemli ve öncelikli adım basını susturmak oldu. Nefret söylemi iş başına koştu. Bunca yoksulluk varken pahalı tatilde ölen zenginlere üzülmeyenler klavye başında bilgiçlik tasladılar.
En akıl almazı da oldu. Siyaseti dine, vicdana, insanlığa yeğ tutanlar CHP’li belediyelere açtıkları savaşta yeni bir mevzi kazandıklarına sevindiler.
“Güçleriyle birlikte büyüdü korkuları
En küçük sessizlikten bile ürker oldular.
Kurtuluşu sana saldırmakta buldular
Sana saldırdıkça rahatladı ruhları.
Öyle ucuz ettiler ki her şeyi
Sözü, saygıyı, erdemi
Ölümü bile kirlettiler
Ölümü bile kirlettiler…”
Hemen ellerini ovuşturarak yalanları ve iftiralarıyla kendi medyalarına haber servisine koştular. Onlar nasılsa yayın yasağına da takılmaz. Gerçekleri yazan, yayınlayanlar da yazsalar da onlarca medya içinde bir elin parmağını geçmez. Kaç aile topluca ölüme gitmiş, kaç bebek, kaç çocuk yanarak can vermiş kimin umurunda?! Yangın merdiveni olmayan, sensörü çalışmayan, yangın söndürme donanımı olmayan bir otelde Bolu Belediyesi denetim yapmamakla suçlandı. Oysa kanun uyarınca turizm bölgesi olan Kartalkaya’da yetki bakanlıkta! Öğreniyoruz ki Kartalkaya’da itfaiye bile yokmuş. Belediyenin oteli denetlediği ve yeterlik onayı içerdiği ileri sürülen belge belediyenin AKP’de olduğu 2007 tarihinde verilmiş. Yetki bakanlıkta! Onca cansız beden henüz net bir rakama bile dönüşmeden bakanın ağzından ilk çıkan söz “Biz değil CHP suçlu.” Bu nasıl bir hesap, bu nasıl bir kötülük. Bu ülkede usule, kanuna uygun imar ve inşaat yok, iş güvenliği olan fabrika, maden, enerji santrali yok, yönetim yok, denetim yok. Yandaşa vergi yok, her türlü eksiğe karşın denetimsiz ruhsat ve yetki var ve bol! Zengine vergi yok yoksula güvenli, markalı ürünü çok görenler yüzünden merdiven altı ölüm var. Bir sonraki ölüm ucuz içkiden mi, kumpirden mi, şarbonlu ithal etten mi, zehirli sudan mı? Fark etmez biz sadece yekûna bakarız…
Grand Kartal Otel yangını 79!
/././
Failler belli -Evrensel-
Katliamının ana sorumlusu bakanlıklar, gerekli denetimleri yapmayan bürokrasi, yerel yöneticiler ve 200 milyon liralık kârının binde beşini bile güvenlik önlemleri için harcamayan patron.
Erdoğan’ın “Hesabını soracağız” dediği Kartalkaya katliamının ana sorumlusu Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, gerekli denetimleri yapmayan bürokrasi, yerel yöneticiler ve 200 milyon liralık kârının binde beşini bile güvenlik önlemleri için harcamayan patron... Istifa etmeyen bakanlar, kendisine uzanabilecek soruşturmanın da başında.
ERDOĞAN: SABRIN SONU SELAMETTİR
Kartal Grand Otelde 78 kişinin can verdiği 51 kişinin yaralandığı yangınla ilgili arama ve soğutma çalışmaları dün tamamlandı. Yangında ölen eski AKP’li milletvekilinin ailesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm ailesine milletimize sabırlar niyaz ediyoruz. Rabbim sabrın sonu selamettir zaferdir” dedi. Erdoğan, yangının olduğu gün “Hesabını soracağız” açıklamasını yapmıştı.
BAKANLIKLAR, BELEDİYE…
Sorumlulara ilişkin görüşüne başvurduğumuz Yangın ve A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Sedef Birinci, “Burası bir iş yeri ve denetlenmesi yetkisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında. Öte yandan burasının bir turistik tesis olarak denetlenmesi yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığında. Ruhsat aşamasında yangın raporu gerekiyor, dolayısıyla işin içine itfaiye ve belediye hizmetleri de giriyor” dedi.
‘YANGIN ÖNLEMİ YETERLİ’ BELGESİ
Bolu Belediyesi Başkanı Tanju Özcan’ın “Kartalkaya yetki alanımızda değil” açıklamasının ardından yangından 19 gün önce otelin restoranı için “Yangın önleme ve korunma yeterliliği” konusunda onay niteliğinde olan bir belge ortaya çıktı. Belgeyi imzalayan Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener’in ise Özcan’ın akrabası olduğu iddia edildi.
BAKANLARI KİM SORUŞTURACAK!
Yangına ilişkin kamu görevlilerinin sorumluluğunu tespit etmek üzere sürdürülecek idari soruşturmayı ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı çalışan 4 başmüfettiş yürütüyor. Müfettişlerin soruşturması gereken Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un istifa etmemesi soruşturmaya gölge düşürüyor.
SIKIŞINCA ‘SİYASET ZAMANI DEĞIL’ SÖYLEMİ
Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği katliam sonrası Erdoğan milli yas ilan ederek, “Gün siyaset yapma günü değil” dedi. Soma faciasından 6 Şubat depremlerine ve IŞID katliamlarına kadar iktidarın her sıkıştığı dönemde ilan ettiği milli yas ilanını, yayın yasakları ve “Şimdi siyaset zamanı değil” söylemi izledi.
DEĞİŞİKLİK TEKNİK DEĞIL SİYASİ
Yangınla birlikte Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’te 2008’de yapılan değişiklik de tartışmaya açıldı. Değişiklikte eski binaların yönetmeliğe uygun hale getirilmesine ilişkin yaptırım olmadığına dikkat çeken Makine Mühendisi Duygu Bayram, iktidarın itfaiyenin yetki alanını daraltmasını “Kamusal denetim teknik değil, siyasi kaygılarla düzenleniyor” diye değerlendirdi.
KÂRIN SADECE 200'DE 1'İ 78 CANI KURTARIRDI
Oda başına gecelik 30 ila 50 bin lira ücret alınan, çalışanlarının, “Katlarda yangın tüpleri yok, yangın alarmları çalışmıyor” dediği Grand Kartal’ın 2021, 2022, 2023 yıllarında beyan ettiği kâr 95.2 milyon lira. O yıllara ait dolar kuru ortalamalarına göre işletmenin 3 yıllık kârının toplamı 5.6 milyon dolar. Bunca kâra rağmen devletten teşvik alındı, önlem alınmadı.Oysa kârın çok küçük kısmı yangın algılama ve söndürme sistemine ayrılsaydı can kaybı yaşanmayacaktı. Önlem sistemini pazarlayan bir firma çalışanı anlattı: Yanan büyüklükte bir otelde geçen yıl 800 bin liraya sistem kurulabilirdi. 2023 sonunda dolar 29 TL idi ve 5.6 milyon dolar kâr eden şirket bunun 200’de 1’i yani 28 bin doları ile sorunu çözebilirdi.
Erdoğan Bolu'da Gültekin ailesinin cenaze törenine katıldı
https://www.evrensel.net/haber/540635
"Önlemler alınsaydı bu kadar can yakıcı sonuçlara ulaşmazdı"
https://www.evrensel.net/haber/540671Bolu Belediyesi: Yangın, belge verdiğimiz kafeteryada çıkmadı
https://www.evrensel.net/haber/540650Erdoğan'ın ilan ettiği milli yaslar: Sıkışınca ‘siyaset zamanı değil’ söylemi
https://www.evrensel.net/haber/540658"Kamusal denetimlere ilişkin değişiklikler teknik değil, politik"
https://www.evrensel.net/haber/540662Patron kârının 200’de 1’i 78 canı kurtarırdı
https://www.evrensel.net/haber/540730***
(derleyen: mstfkrc)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder