T-24 "Köşebaşı + Gündem" -1 Şubat 2025-

4 milyarlık kamu zararıyla gündeme gelmişti: Formula 1 yarışlarının yapıldığı İstanbul Park ihalesine yargı freni -Cengiz Anıl Bölükbaş-

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın 4 milyar liralık kamu zararıyla gündeme getirdiği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2 Nisan 2024 tarihinde düzenlenen İstanbul Park Yapım ve Onarım Karşılığı Kiralama İhalesi, İstanbul 11. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mahkeme, ihaleyi hukuka aykırı buldu.

İstanbul Tuzla Tepeören Mahallesi’nde bulunan ve Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapan İstanbul Park ihalesini, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi de olan Lale Cander’in sahibi olduğu Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş kazanmıştı.

Mahkeme 'dur' dedi

Pistin eski işletmecisi Eylül Girişim Gayrimenkul Tarım San. ve Tic. A.Ş tarafından ihalenin iptali istemiyle açılan dava 31 Aralık 2024’te sonuçlandı. Görülen dava sonucunda İstanbul 11. İdare Mahkemesi; mevcut imar durumu ile ihale şartnamesindeki değişikliklerin yapılmasının mümkün olmadığına, ihaleyi kazanan şirketin ihale şartnamesinde yazılı süre içerisinde Formula 1 yarışlarının ülkemizde düzenleneceğine dair protokolü Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne sunamadığına ve en önemlisi de ihalenin rekabetçi olmadığına dikkati çekerek ihaleyi iptal etti.

"İmar planı yapılması gerekir"

Mahkeme iptal gerekçesinde şu tespitlere yer verdi:

“Ülkemiz ve bölge için bu türde büyük bir ihaleye çıkılmasına karar verilmesi ve akabinde ihale ilanı yapılması için öncelikle titiz bir inceleme ve değerlendirme yapılarak, bir çok hazırlık aşamasından geçmek suretiyle kesinlik içerir şekilde, altyapısının hazırlanması, kurumlarla iletişime geçilmek suretiyle görev ve yetkilerinde bulunması hasebiyle ancak ilgili idarelerce yapılabilecek/yapılması gereken prosedürün tamamlanması ve sonrasında ihale ilanına gidilmesi gerektiği kanaatine varılmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği üzere bir bölgenin yerleşime açılarak kamuya sunulması için, nüfus ve yapı yoğunluğu ile trafik yoğunluğu getirmesi nedeniyle, imar planlarının yapılması gerekmektedir.

"Kamu kaynakları israf edilecek" 

Somut olay özelinde değerlendirme yapıldığında da taşınmazda alışveriş merkezi gibi mahaller/yapılar yapılması öngörüldüğünden, öncelikle alanın plan değişikliğinin yapılarak bu fonksiyonların/yapıların yapılabileceğinin ortaya konulması akabinde ihaleye çıkılmasına karar verilmesi ve buna dayalı olarak ihale ilanının yapılması gerekmektedir. Aksi halde henüz imar planlarının yapımının mümkün olup olmayacağı belirsiz bir durumla ilgili olarak ihaleye çıkılmasının kamunun kaynaklarının verimsiz kullanımına sebebiyet verebileceği, hatta planın yapılmaması/yapılamaması halinde ihalenin iptal edileceği şartı yer aldığından kamuda israfın oluşması sonucunu doğuracağı dikkate alındığında, ihaleye çıkılmasında ve ihale ilanında beklenen kamusal yararın ortaya çıkmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

"Rekabet oluşmadı" 

İmar planlarının/plan değişikliklerinin yapımının bir çok süreçten geçmek suretiyle hazırlandığı ve planların hazırlık evresi ve onayının belli bir süre gerektirdiği, yine plan yapılırken bir çok kurumdan görüş alınması ve bu görüşlerden bazılarına aynen uyulması gerektiği dolayısıyla bu kadar karmaşık ve uzun bir süreç isteyen bir hususun yüklenici dışında bir çok kurumun irade ve inisiyatifinde olması, bir başka deyişle yüklenicinin iradesi ve imkanı dışında kamu idarelerinin tamamen tasarruf ve yetkisinde olması nedeniyle bu şekilde bir şartla ihaleye girmek isteyen kişi ya da kurumlarda ihaleye girip girmeme konusunda tereddüte yol açacağı ve dahi bir çoğunun ihaleye girmemesine sebebiyet verebileceği, bunun da ihalenin temel ilkelerinden olan rekabetin oluşmasını engelleyeceği açıktır. İhaleye çıkılması kararına ve ihale ilanına konu alışveriş merkezi gibi yapılara ilişkin olarak, gelinen aşamada dahi yapılmış bir imar planı değişikliğinin bulunmadığı görülmektedir.

"Formula 1 yarışları getirilemedi"

Davaya konu ihale kararı ve ilanı ile Formula 1 yarışlarının ülkemize getirilmesinin amaçlandığı, bu amaçla ilgili olarak meclis kararında birtakım şartlar belirtildiği görülmektedir. Bu şartlara göre ihale ile ilgili sözleşmenin imzalanmasını müteakip bir ay içinde ilgili kuruluşla yarışların Türkiye'ye getirilmesi hususunda protokol imzalanması gerekmekte olup sonraki senelerde de her yıl bu yarışın ülkemizde yapılmasının sağlanması aksi halde tazminat alınacağı belirtilmiştir. Nitekim aradan uzun bir zaman geçmesine karşın gelinen aşamaya kadar yarışların taşınmazda yapılacağına dair bir anlaşmanın ortaya konulamadı.

Salıcı, 4 milyarlık kamu zararı olduğunu açıklamıştı 

CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, yaptığı açıklamalar ile ihaledeki usulsüzlüklere dikkat çekmişti. İhaleyi kazanan Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne sunulan teminat senedinin sahte olduğunu söyleyen Salıcı, ihale dosyasına sahte teminat senedi sunularak kamunun 4 milyar TL zarara uğratıldığına dikkat çekerek, sahte teminat senedinin geçerli kabul edilmesine Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un göz yumduğunu söylemiş ve Bakan Ersoy’u istifaya davet etmişti.

Salıcı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni by-pass ederek, kentin su ihtiyacını karşılayan Ömerli Barajı’nın yer aldığı Ömerli Havzası’ndaki Formula 1 pistinin bulunduğu arazinin mevcut imar planındaki 0,05’lik emsalinin “kamu yararı” gerekçesiyle yüzde 250 oranında artırılarak 0,15’e yükseltilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan talepte bulunduğunu açıklamış, bu bölgede 324 bin metrekarelik yeni bir inşaat alanının oluşacağını, bu değişiklikle 18.4 milyar TL’lik bir imar rantı oluşacağını söylemişti.

Salıcı: Hangi taşı kaldırsanız altından Bakan Ersoy çıkıyor 

Salıcı T24’e yaptığı açıklamada ise şunları söyledi:

“Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un sicili kabardı. Görevden alınmayı beklemeden istifa etmeyi bilmeli. Son dönemde hangi taşı kaldırsanız altından Bakan Ersoy çıkıyor. Yolsuzluk iddiaları ile anılan Yunus Emre Enstitüsü’ne bakıyoruz, mütevelli heyetinin başkanı Bakan Ersoy; Kartalkaya’da 38’i çocuk 78 canımızı yitirdiğimiz yangında ihmali olanlara bakıyoruz, başı çekiyor. Turizm tesis belgelerinin nasıl verildiği ise ayrı bir muamma, sayfa sayfa gazeteler yazıyor. Daha önce kendi şirketinde danışman olarak çalıştırdığı kişiyi alıp Bakanlığına genel müdürü olarak atıyor, bu kişi ile ilgili iddialar ise Bakan Ersoy’dan geri kalmıyor.”

"Sessizliğinin sebebinin bu araziden kaynaklı rant olduğunu biliyorum" 

Formula 1 pisti ile ilgili ihaleyi en baştan beri yakından takip ediyorum. Önce ihalenin sahte kefalet belgesi ile verildiğini öğrendim, belgeleriyle ortaya koydum ve Bakan Ersoy’u istifaya çağırdım. Hatta bunu Meclis komisyonunda yüzüne karşı söyledim ama tatmin edici bir yanıt alamadım. Bakan Ersoy sessiz kaldı. Bakan Ersoy’un bu ısrarının nedeninin Formula 1 olmadığını, bu araziden kaynaklı rant olduğunu biliyorum. Bakan Ersoy’un Bodrum’da bulunan lüks otelinin geceliği 694 bin TL iken o otelden 17 kat büyüklükteki bir alanı, bu ihale ile günlüğünü 365 bin TL’ye yandaşlarına peşkeş çekmeye çalıştı. Ancak yargı bu peşkeşe dur dedi. İtirazlarımızın ne kadar haklı olduğu yargı kararı ile de ispatlanmış oldu. Bakan Ersoy keşke zamanında istifa etseydi de bunca olay yaşanmasaydı, bunca can yitirilmeseydi." 

                                                        /././

Kıbrıs denkleminde yeni aktör ABD mi oluyor?-Hasan Göğüş-

Kıbrıs Rum Yönetimi ile ABD arasındaki ilişkiler özellikle savunma iş birliği alanında artarak devam ediyor. Biden Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’in 2022 yılındaki Vaşington ziyareti sırasında Yunanlı gazetecilere şirinlik yapmak için kendisini “Bidenopoulos” olarak tanıtmıştı. Biden bu ismi fazlasıyla hak ediyor…

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, 15 Ekim’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri (BMGS) Guterres’in çalışma yemeğinde bir araya geldiği Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Lideri Christodoulides ile, bu kere, 20 Ocak’ta Ada’da bir görüşme gerçekleştirdi. BMGS’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’ın ev sahipliğinde, ara bölgede yapılan görüşmede, Tatar’a Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Güneş Onar, Christodoulides’e de Rum müzakereci Menelaos Menelau eşlik ettiler. Görüşmenin amacı mevcut geçiş kapılarında yaşanan sıkıntıların aşılması ve yeni kapılar açılmasının değerlendirilmesiydi. Türk tarafı yeni geçiş noktaları olarak Haspolat ve Akıncıları önerirken Rumlar Kiracıköy ve Erenköy’de KKTC topraklarından transit geçiş talebinde bulundular. Christodoulides ayrıca görüşmede Tatar’a sekiz maddelik yeni bir öneri paketi sundu. Öneri paketinde kayıp şahıslarla ilgili bir hakikat komisyonu, sivil toplum üyeleri tarafından bir danışma komitesi, gençlik için iki toplumlu bir teknik komite kurulması, Pile anlaşmasının uygulanması gibi yeni kapı açılmasının ötesine geçen, Kıbrıs sorununun nihai çözümüne ilişkin teklifler bulunuyor. Christodoulides’in niyeti açık. Bu görüşme ile masanın kurulmasını hayata geçirmiş olmak istiyor. Ancak Tatar’ın bu oyuna gelmediği, önerileri not almakla yetindiği anlaşılıyor.

Artan trafiğe giriş kapısı dayanmıyor

Ada’da halen farklı işlevlerle kuzey ve güney arasında geçişi sağlayan dokuz kapı bulunuyor. Bu kapılardan son 20 yılda 140 milyon geçiş yapılmış. Rumlar daha ucuz olduğundan otomobillerine benzin doldurmak, sağlık hizmetlerinden yararlanmak için kuzeye geçiyorlar. Türklerden de güneyde çalışmaya gidenler, GKRY pasaportuyla yurt dışına seyahat etmek için Güney’e geçenler var. Ada’daki toplam nüfusun 1.5 milyon civarında olduğu dikkate alındığında, sürekli havanda su döven yönetimlerinin aksine, iki toplum arasında artan bir muhabbetin varlığından söz etmek mümkün.

Yeniden masa kurulur mu?

Geçen yıl BMGS’nin kişisel temsilcisi olarak atadığı Maria Angela Holguin Cuellar’ın çabalarından somut bir sonuç çıkmadığı anlaşılıyor. Zaten altı aylık temasları sonucunda hazırladığı rapor da kamuya açıklanmadı. BM’nin tozlu raflarında yerini aldı.

Bu kere BMGS Guterres’in siyasi işlerden ve barış inşasından sorumlu yardımcısı Rosemary Di Carlo’nun şubat ayı ortalarında Ada’yı ziyaret etmesi bekleniyor. İtalyan asıllı Di Carlo taraflarla temas ederek mart ayı içerisinde Cenevre’de düzenlenmesi öngörülen 5’li görüşmeler için zemin yoklamasında bulunacak.

ABD/GKRY flörtü

Kıbrıs Rum Yönetimi ile ABD arasındaki ilişkiler özellikle savunma iş birliği alanında artarak devam ediyor. Biden, Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’in 2022 yılındaki Vaşington ziyareti sırasında Yunanlı gazetecilere şirinlik yapmak için kendisini “Bidenopoulos” olarak tanıtmıştı. Biden bu ismi fazlasıyla hak ediyor. 5 Kasım’da kaybettiği seçimlerden önce Beyaz Saray’da ağırladığı son konuk GKRY Cumhurbaşkanı Christodoulides olmuştu. Başkanlık koltuğundaki son imzalardan birini de, 15 Ocak’ta GKRY’yi “Yabancı Askeri Satışlar Programı”na (FMS) dahil ederek ihtiyaç fazlası askeri malzeme, teçhizat ve hizmet satışına imkan veren cumhurbaşkanlığı kararnamesine attı. Bu kararname ile GKRY hükümeti bundan böyle doğrudan Amerikan hükümetinden silah satın alabilecek.

ABD ile GKRY arasında gelişen askeri ilişkiler

Aslında savunma iş birliği alanındaki Amerika ile GKRY flörtünün 5-6 senelik bir geçmişi var. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesindeki 20 Ocak 2025 tarihli bilgi notunda, tarihi zirvesine ulaştığı vurgulanan ABD-GKRY iş birliğinde süreç içerisinde kaydedilen aşağıdaki gelişmelere yer veriliyor.

- 2018 yılı sonunda iki ülke savunma iş birliğine yönelik niyet beyanı imzalanması,

- 2019 yılında ABD Kongresi’nin GKRY’e uygulanan silah satışı yasağının kaldırılmasına imkân tanıyan “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasası”nın tüm partilerin desteğiyle kabul edilmesi,

- GKRY’nin ABD’nin uluslararası askeri eğitim programına (IMET) dahil edilmesi,

- Kıbrıs’ta beş milyon dolar harcanarak kara, açık deniz ve liman güvenliği için sınır güvenliğine ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesine yönelik bir bölgesel eğitim merkezi kurulması,

- Vaşington’daki GKRY büyükelçiliğinde askeri ataşelik açılması,

- GKRY’e yönelik silah satışı yasağının kaldırılması,

- ABD ile GKRY arasında savunma işbirliği alanında beş yıllık bir yol haritası imzalanması,

- İki ülkenin deniz kuvvetleri tarafından Akdeniz’de ortak tatbikatlar icra edilmesi,

- ABD’den Ada’ya üst düzey askeri ziyaretler gerçekleştirilmesi.

Bir sonraki aşama korkarım GKRY’nin NATO üyeliği olacaktır. Bu konu şimdiden Brüksel’deki NATO koridorlarında dillendirilmeye başlanıldı bile.

Tabii tüm bu yaşananlar, Biden yönetimi döneminde gerçekleşti. Şimdi Başkanlık koltuğunda Trump oturuyor. Trump nasıl bir Kıbrıs politikası izler, henüz belli değil. Ama 2022 yılında, Kongredeki Rum lobisinin önde gelen isimlerinden Senatör Robert Menendez ile birlikte GKRY’e silah satışı yasağının kaldırılmasının mimarlığını yapan Marco Rubio Yeni Trump hükümetinde dışişleri bakanı oldu.

ABD bugüne kadar Kıbrıs sorununa İngiltere gibi doğrudan müdahil olmamıştı. Yönlendirmelerini ya perde arkasından ya da BM üzerinden yaptı. Kendisini Dünyanın barış havarisi olarak ilan eden Trump, başarılarına başarı katmak için Kıbrıs’a da el atar mı? El atarsa kimden yana tavır alır? Tahmin etmek çok zor değil.

Trump’ın adalara pek bir meraklı olduğunu biliyoruz. Bir de bakmışsınız, bir sabah uyandığında, “Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de İsrail’in güvenliği açısından çok önemli, stratejik değeri olan bir ada, parası neyse verek alak” deyivermiş. Der mi, der.

                                                                  /././

Adliye koridorları İmamoğlu’nu büyütür mü; Çağlayan’dan izlenimler -Candan Yıldız-

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yargısal süreçlerle ilgili ‘Millet daha büyüktür’ mesajıyla yürüyecek gibi görünüyor.

imamoğlu

Ekrem İmamoğlu’nun ‘Ahmak’ davasını takip eden bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki Çağlayan Adliyesi daha kalabalıktı.

Yargısal süreçler İmamoğlu’nun halk nezdindeki karşılığını daha da büyütmüş zaman içinde.

CHP teşkilatları başta olmak üzere, İmamoğlu ile bağ kuran, CHP teşkilatlarından olmayanlar da Çağlayan Adliyesi önüne gelerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na ‘yalnız değilsin’ mesajı verdi.

Çağlayan Adliyesi’nde ‘terör’ dosyalarına bakan katta ifade veren İmamoğlu için büyük bir avukat grubu da geldi.

İfadesinden önce İmamoğlu şu soruyu sormuştu:

“İfademi terör savcısı alacakmış. Neden terör savcısı alacak, bunu da soracağım.”

İmamoğlu’nun İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek’i hedef gösterdiği iddiasıyla açılan soruşturma Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi kapsamında…

Diğer soruşturma da TCK 277 ve 288, yargıyı etkilemek kapsamında…

İmamoğlu her iki konuda da ifade verdi bugün. Avukatı Kemal Polat’tan öğrendiğim kadarıyla nezaketi yüksek bir ifade süreci olmuş.

CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın’ın evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınmasına tepki gösterirken söyledikleri gerekçesiyle soruşturma açılmıştı İmamoğlu'na. İfadesinde de tekrarladı.  Sözlerinin arkasında durdu.

Siyasi savunma yapan İmamoğlu, ‘yargıyı etkileme’ suçlamasını tersine çevirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargıyı etkilemeye çalıştığını savundu.

“Asıl tehdit ‘Turpun büyüğü heybede’ diyerek yargıya doğrudan müdahale edenler tarafından yapılmaktadır. ‘Turpun büyüğü heybede’ diyerek hedef gösterenler, bu sözleriyle bir yandan da yargı mensuplarının bağımsız ve tarafsız çalışamayacaklarını deşifre etmektedirler.”

İmamoğlu’nun savunmasına iyi çalıştığı anlaşılıyor.  Zira ifade sonrası Çağlayan Adliyesi’nin girişinde kurulan kürsüde aynı şeyi halka da söyledi. “Sizden saklayacağım bir şey yok, ifşa etmeye devam edeceğim” mesajı verdi.

İki nokta dikkatimi çekti… İmamoğlu Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın gözaltına alınması sürecinde daha açıktan mücadele edeceğinin mesajını vermiş… O gün bir sloganı kullanmıştı. “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hiçbirimiz Ya Hep Beraber.”

İşte bu slogan tutmuş.

Bu sloganın geçmişine baktığımızda Gezi’de de kullanılmıştı. Toplumsal eylemlerin vazgeçilmez sloganı, artık CHP tabanında da karşılık bulmuş.

Kullanılan dövizlerden, sloganın hep bir ağızdan söylenmesinden anlaşılıyor.

İmamoğlu’nun ifade verdiği anlarda çok sayıda CHP’li milletvekiliyle de görüşme imkânım oldu.

Sözü edilen slogana eşlik eden bir şarkı da dolaşıma girdi dünden bu yana… Ki bugün İmamoğlu’nun seslendiği otobüste bu şarkı çalındı.

O şarkıda ‘Yassıada’, ‘Zincirbozan’ ve ‘Pınarhisar’ göndermeleri var.

Bu şarkının bestecisini, söz yazarını ve seslendiren ismi öğrendim. Kendisine de sordum. Bir dönem Meral Akşener’in danışmanlığını yapan ve yollarını ayıran Murat İde

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde okuduğu bir şiir nedeniyle Pınarhisar’daki kaldığı cezaevine gönderme yapılmasından da anlıyoruz, İmamoğlu yargı süreciyle ilgili Erdoğan’ın yaşadıklarını da gündeme getirecek.

“Dün yaşatılanların aynısını başkalarına yapıyor” mesajı verilmiş olacak.

Bir diğer konu da CHP lideri Özgür Özel’in neden orada olmadığı… Zira gözler onu da aradı.

Ancak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la Ekrem İmamoğlu’nun el ele fotoğraf vermesi, olası cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda rekabet içinde olmayacaklarını ima etmeleri kanımca CHP içine bir mesajdı.

Nitekim adaylık konusunda farklı senaryolarında konuşulduğunu biliyorum.

İmamoğlu artık bir lider. Sadece bir belediye başkanı değil. Çünkü kendisine desteğe gelenlerle konuşurken şu cümleyi not olarak düşmek istiyorum:

“Türkiye’yi ancak İmamoğlu kurtarır. Onun dışında hiçbir güç kurtaramaz. Çünkü cesur, pısırık değil. Halkı arkasına toplayabiliyor.”

İktidar ne kadar farkında bilmiyorum ama bastırılmış hiçbir tepki yok olmuyor. Ya da şöyle de diyebiliriz, İmamoğlu’na yönelik yargısal süreçleri toplum ‘siyasi’ olarak yorumluyor. Ve her konudaki adalet arayışını İmamoğlu ile özdeşleştiriyor.

Bir bilgi de CHP’den.

Adliye koridorunda CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’la konuştuk bir grup gazeteciyle birlikte. Cumhurbaşkanı adayının ön seçimle belirlenmesi kararına açıklık getirdi.

Günaydın şunları söyledi bize….

 “CHP’nin şu anda 1 milyon 600 bin üyesi var. Açıklama yaptığımız günden bugüne 7 bin yeni üye geldi CHP’ye… Tabii ki bu süreç çok uzun olmayacak. 10 ya da 15 gün içinde ön seçim tarihini açıklayacağız. O tarihe kadar üyeler oy kullanabilecek. Yani üye olma süreci devam edecek ama açıkladığımız tarihten sonra üye olanlar oy kullanamayacak. Diyorlar ki ya AKP’liler üye olursa… Biz 101 yıllık partiyiz. Her halde ne olduğunu biliriz. Kaldı sadece ön seçimi değil kamuoyu yoklamaları yapacağız ve milletvekillerine de sorulacak.”

İmamoğlu bugün Çağlayan Adliyesi’nden moralle ayrıldı.

Yaptığı konuşmalarda hep ‘millet’ vurgusu olan İmamoğlu, yargılanma süreçlerinde kullanacağı retoriğin ‘Millet daha büyüktür’ olacağını düşünüyorum.

Savunmasında da vardı…

                                                              /././

İstanbul'da 253 otel kapatılacak: En çok otel kapatılacak bölge Beyoğlu

"Pazartesi günü itibarıyla ruhsatsız ya da ruhsatlı olup Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan basit konaklama belgesi olmayan konaklama yerlerinin tamamını kapatmış olacağız"

t24 özel istanbul

Kartalkaya'da yaşanan otel yangını faciasından sonra İstanbul Valiliği'nin aldığı "Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan basit konaklama belgesi olmayan otellerin kapatılması" kararıyla faaliyetlerine son verilecek otel sayısının 253 olduğu öğrenildi. Kent genelinde en çok kapatılacak otelin bulunduğu bölge Beyoğlu, en az otel kapatılacak bölge ise; Ataşehir oldu.

İstanbul Valisi Davut Gül'ün, İstanbul İl Koordinasyon Kurulu toplantısında kamuoyuna duyurduğu otel kapatma uygulaması çerçevesinde faaliyetine son verilecek oteller tek tek belirlendi.

Kartalkaya'da 78 yurttaşın yaşamını yitirdiği yangın felaketinin ardından harekete geçen İstanbul Valiliği, kaymakamlıklar üzerinden "işletmesi sorunlu" otelleri tespit etti. T24'ün aldığı bilgiye göre; kent genelindeki 39 ilçeden 12'sinde kimi otellerin faaliyetinin uygun olmadığı belirlendi.

Sorunlu otellerin, kentin merkezinde ve turizm bölgelerinde yoğunlaştığı dikkati çekti. Valilik, 12 ilçede toplam 253 otelin mevzuata uygun olmadığı ortaya çıkardı.

Yapılan araştırmalar sonucunda en çok faaliyetine son verilecek otelin Beyoğlu ilçesi sınırlarında olduğu belirlendi. Beyoğlu'nda 64 otel kapatılacak. İkinci sırada 46 otelle Beykoz, üçüncü sırada ise 40 otelle Arnavutköy ilçesi yer aldı.

Listede yer alan ilçeler ve kapatılması planlanan otel sayıları şöyle:

"Arnavutköy: 40, Ataşehir: 4, Beykoz: 46, Beyoğlu: 64, Esenyurt: 19, Fatih: 7, Kadıköy: 5, Küçükçekmece: 13, Pendik: 8, Şişli: 33, Tuzla: 6 ve Ümraniye: 8"

İstanbul Valisi Gül, önceki gün başkanlık yaptığı il koordinasyon kurulundaki açıklamasında, "Pazartesi günü itibarıyla ruhsatsız ya da ruhsatlı olup Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan basit konaklama belgesi olmayan konaklama yerlerinin tamamını kapatmış olacağız. Kaymakamlıklar üzerinden yürütülecek süreç başlatıldı" dedi.

Vali Gül, aynı toplantıda kaymakamlara yönelik "Otellerle ilgili bir süreç başladı. Kaymakamlarımız koordine edecek. Otellerde ruhsatı olmayan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan işletme belgesi olmayan otellerimizin tamamı yarın kapatılmazsa en geç cumartesi, pazar tamamını kapatacağız. Pazartesi günü itibarıyla ruhsatsız ya da ruhsatlı olup Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan basit konaklama belgesi olmayan konaklama yerlerinin tamamını kapatmış olacağız. Listeler belli. Dolayısıyla yarına kadar bitirelim. Olur ya ölçekten dolayı yetiştiremezsek cumartesi, pazar bunların tamamını kapatmış olalım" talimatını verdi.

                                                       ***

Taşıt Tanıma Sistemi kilitlendi, kayıt yaptıramayan araç sahipleri isyanda: Trafikte ceza kesilirse bunun sorumlusu kim olacak?

UTTS kaydı için verilen süre doldu, ancak sisteme girişlerde problemler yaşanıyor. Birçok araç sahibi yazılımsal problemler sebebiyle kayıt olamıyor. Cihazı takılanlarda ise aktivasyon problemleri yaşanıyor.

Akaryakıtta vergi kaybının engellenmesi için geliştirilen Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'ne (UTTS) kayıt yaptırmak için son gün 31 Ocak 2025 olarak belirlenmişti. Türkiye gazetesinde yer alan habere göre; sistemde yaşanan yazılımsal problemler sebebiyle binlerce mükellef sisteme giriş yapamıyor. Konuyla ilgili şikâyet siteleri ve tüketici bloglarına 15 günde 4 bin 324 başvuru geldi. Sistemdeki sorunların çözümü için adım atılması gerektiği ifade ediliyor. Araç sahipleri “Sürenin uzatılması ve sistem sorununun çözülmesi gerekiyor. Tüm belgeleri tamamlamış mükellefler olarak biz üzerimize düşeni yaptık. Ancak sistem yoğunluk nedeniyle çökmüş durumda. Kayıt süresi doldu. Trafikte ceza kesilirse bunun sorumlusu kim olacak?” diyor.

"Plaka kısmı kabul görmüyor"

Sisteme kayıt yaptıramayan Selçuk Bükeroğlu, mağduriyetini şöyle anlattı:

“Hidromek markalı bir iş makinemiz var. Tüm bilgilerimizi sisteme girdiğimizde plaka kısmı kabul görmüyor. Plakada ‘harf olmalı’ mesajı geliyor. Ancak iş makinelerinin plakalarında harf olmaz ve sayıdan oluşur. İlk 2 rakam ilin kodunu, ikinci 2 rakam ilçe kodunu, sonraki 2 rakam tescil yılını, ayrıca son rakamlar da o yılın tescil sıra numarasını ifade eder. Konuyla ilgili gerekli yerlere mail attık, çağrı merkezine şikâyet oluşturduk ama sonuç gelmedi. Bu sorunların çözülmesini istiyoruz.” 

"Süre uzatılsın"

UTTS sistemi kurulumu yapan bir firma yetkilisi de giriş ve aktivasyon sorunları olduğunu ifade ederek “Çoğu vatandaş sisteme kayıt olamıyor. Olanlarda da aktivasyon sorunu yaşıyoruz. Sistemin düzelmesi için süre talep ediyoruz. Çünkü bu kayıt süresi doldu ve ceza uygulanmaya başlayacak” dedi. 

UTTS'de en çok karşılaşılan problemler şunlar:

Birçok marka kayıt sisteminde görünmüyor. Örneğin Kanuni ve Harley Davidson markalı motosikletler yok, bazı Çin markalı binek otomobil ve ticari araçlar da sistemde bulunmuyor. Sistem elle girişe de müsaade etmediği için kayıt işlemi yapılamıyor.

Kayıtların bir kısmında ‘value cannot be null’ hata mesajı çıkıyor. Birden fazla denediğinizde ise sistem sizi dışarı atıyor.

Bazı araçlarda sistem takılmış olmasına rağmen aktivasyon yapılamıyor.

Giriş yapmak için bir telefon numarası girmeniz gerek, oraya gelen mesaj ile sisteme giriyorsunuz ancak sisteme girilen telefona onay mesajı gelmiyor.

Yine sistemde “belge ekle” butonu bulunuyor, belgeyi ekliyorsunuz ancak “gönder” butonu aktif değil.

Büyük iş makinelerinin plakları sadece rakamlardan oluşur. Ancak sisteme giriş yaptığınızda “plakada harf olmalı” hatası veriyor. Yani aracı binek olarak görüyor.

                                                           ***

(T-24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

BİRGÜN "Köşebaşı + Gündem" -1 Şubat 2025-

Resmi Gazete'de yayımlandı: Vergide yeni dönem Finansal yatırım araçlarının vergilendirilmesi "çok kazanandan çok vergi alınması...