Trump ve otogolpe -Ergin Yıldızoğlu-
Otogolpe “süreç olarak faşizmin” belirleyici anlarından biridir. Hemen her zaman faşist hareket devleti bu yolla ele geçirir. Bugün ABD’de Trump rejimi tam anlamıyla bir otogolpe örneğidir. Bir farkla...
“Otogolpe” (İspanyolca kökenli) terimi, bir devlet başkanının veya yürütme erkini elinde tutan kişinin, mevcut anayasal düzeni devre dışı bırakarak kendi yetkilerini genişletmesi anlamına gelir. Otogolpe, yürütme gücünün hukuku çiğnemesi, yasama organını işlevsiz bırakması ve muhalefeti baskı altına alması yoluyla gerçekleşir.
OTOGOLPE
Trump daha göreve başlamadan Yüksek Hâkimler Kurlu, başkanın uygulamalarından dolayı yargılanamayacağına karar verdi. Böylece dokunulmaz, yargılanamaz konuma yükselen Trump, artık her istediğini yapabilirdi. Trump’ın yapacaklarını Proje 2025 bağlamında daha önce tartışmıştık.
Özetle: Bürokrasiyi, seçilenleri anayasa kapsamında denetleyen, bağımsız, profesyonel bir kurum olmaktan çıkarıp partizan bir yürütme aracına dönüştürmek. Başkanın gücünü daha da pekiştirecek biçimde, kurumsal kontrolleri azaltmak, yürütmeyi neredeyse otoriter bir ofise dönüştürmek, rejimi (süreç olarak faşizmi) sağlamlaştırmak için mahkemeleri kullanacak konuma gelmek. Yasama, yargı ve yürütme arasındaki dengeleri, yürütme lehine değiştirerek devleti yeniden yapılandırmak. Böylece denetimsiz, keyfi, bir başkanlık düzeni kurmak. Trump ilk altı haftada bunların hemen hepsini gerçekleştirdi ya da gerçekleştirmeye başladı.
BİR FARKLA Kİ
Bu otogolpe, ABD’yi geleneksel müttefiklerinden kopararak ulusal güvenlik sistemini ve dış politikasını belli bir yönde değiştiriyor. İşte bu değişimin kimi ana başlıkları.
Yabancı Etkinin Denetlenmesini Zayıflatma: Trump’ın Adalet Bakanı Pam Bondi, ABD’deki yabancı ajanları izleyen Yabancı Etki Görev Gücü’nü kapattı.Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası (FARA) yaptırımları kaldırıldı. Bu, 2016 seçimlerinde Rusya bağlantılı olduğu belirlenen tiplerin işine yaradı. Rusya’ya yönelik kripto yaptırımlarını uygulayan bir görev gücü de feshedildi.
Ulusal Güvenliği ve İstihbaratı: FBI’ın, yabancı ülkelerin ABD seçimlerine müdahalesini engellemeye çalışan Yabancı Etki Görev Gücü bölümü kapatıldı. CIA’de büyük çaplı işten çıkarmalar başladı. CIA ajanlarının isimleri, şifrelendirlmemiş bir e-postayla Beyaz Saray’a gönderildi, bu durum ciddi istihbarat güvenliği riski yarattı. Başkanın seçtiği kişilere güvenlik soruşturması yapılmadan gizli belgelere erişim izni verilmesi kararlaştırıldı. Böylece Musk, Rusya’daki internet sitelerini bizzat işlettiği ve çok sayıda siber korsanlık çetesiyle ilişkisi olduğu bildirilen 19 yaşındaki bir adamını İç Güvenlik Bakanlığı’na yerleştirebildi. Bu değişiklikler, casusluk ve yabancı nüfuz riskini artırdı.
ABD Dış Yardımları ve NATO İlişkileri: ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonları kesildi. Rusya bu kesintiyi, ABD’nin “dış müdahalelerinin sona ermesi” olarak memnuniyetle karşıladı. Rusya, Ukrayna’nın enerji altyapısını bombalayarak savaşı kazanmayı hedeflerken Trump yönetimi, Ukrayna’nın elektrik şebekesine sağlanan desteği kesti. Trump’ın savunma bakanı, Ukrayna’nın bazı topraklarını Rusya’ya vermesi gerektiğini söyledi ve bunun “gerçekçi” olduğunu iddia etti. Trump yanlısı senatörler, ABD’nin NATO’dan çıkmasını tartışmaya başladı. Bu, ittifakın çökmesine ve Rusya’nın elini güçlendirmesine yol açabilir.
Rusya ile Bağlantıların Güçlendirilmesi: Trump, Rusya’nın G7’ye geri alınmasını savundu. ABD ve Rusya arasında üst düzey görüşmeler düzenlendi. Trump’ın emlakçı arkadaşı Steve Witkoff, Putin ile 3.5 saat süren bir toplantı yaptı, dönüşte Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmekte haklı olduğunu savundu. Trump’ın elçileri, Rusya’dan hiçbir taviz koparamadan sözde barış müzakereleri yürüttü.
Bu gelişmeler, ABD’nin dış politikasının köklü şekilde değiştiğini ve Rusya’nın lehine şekillenmeye başladığını gösteriyor. Nitekim, Putin’in uzun süredir sözcülüğünü yapan Dmitry Peskov, “ABD’nin dış politikası, şimdi, büyük ölçüde bizim vizyonumuzla örtüşüyor” diyor. ABD hegemonyası altında şekillenmiş “düzen” dağılmaya ve yerini büyük güçler dengesi üzerinde kurulu bir “düzene” aslında “bir düzensizliğe” bırakıyor.
/././
Amerikan mandası -Mehmet Ali Güller-
ABD Başkanı Donald Trump Kongre konuşmasında açıkladı: Zelenski kendisine bir mektup göndermişti.
Trump’ın kürsüden bir kısmını okuduğu mektuba göre Zelenski iki geri adım attı:
1) Rusya’yla barış için müzakere masasına oturmayı ve
2) ABD ile nadir elementler için anlaşma imzalamayı kabul ediyordu.
Üç günde değişen bu durum nedeniyle mektubu “Zelenski’nin Trump’a teslimiyeti mektubu” olarak niteleyebiliriz. Sorun şu ki Zelenski şimdi öncekinden de ağır bir anlaşma imzalamak zorunda kalacak ve bir piyon olarak ülkesini “Amerikan mandası” haline getirecek.
ZELENSKİ’YE DARBE TEHDİDİ
Zelenski’nin bu kadar hızlı teslim olmasını sağlayan iki temel faktör var: Darbe sopası ve İngiltere’nin rolü.
Önce darbe sopasına bakalım:
1) Ukrayna Parlamentosu, resmi bir açıklama yaparak ABD’nin barış girişimini ve nadir element anlaşmasını kabul ettiklerini ilan etti. Böylece Zelenski’nin tutumunun aksine bir pozisyon belirlemiş oldu.
2) Bazı Ukrayna milletvekilleri, ABD’nin desteğini kaybettiği için Zelenski’nin azlini (görevden alınmasını) istedi.
3) Emperyalist ABD’nin görevlisi Elon Musk, barışı kabul etmesi şartıyla Zelenski’ye üçüncü bir ülkede af/sürgün/sığınma teklif etti.
4) ABD liderliği Zelenski’yi seçim yapmadığı için meşru olmamakla, mali yardımları harcama şekli nedeniyle yolsuzlukla ve yüzde 4’e düşen oyuna rağmen diktatörlükle suçladı.
İngiltere’nin ise daha “inceltilmiş” yöntemlerle konuyu ele aldığı anlaşılıyor. The Times’a konuşan üst düzey bir İngiliz yetkilisine göre Londra Zelenski’den
1) Kurallara göre oynamasını,
2) Trump’a saygı göstermesini ve
3) müzakere masasına oturmasını istedi.
Sonuç olarak Zelenski üç gün önce reddettiği iki talebi de yerine getireceğine söz verdiği bir teslimiyet mektubu yazdı. Kuşkusuz sonucu ne acı ki artık Ukrayna halkı için daha ağır olacak.
TRUMP’IN SALDIRGANLIĞI
Trump, Kongre’deki uzun konuşmasında Zelenski’nin teslimiyet mektubu nedeniyle keyifliydi. Emperyalist ABD’yi haraç toplayarak ve zorla sınırlarını genişleterek büyüteceğini açık açık ortaya koydu konuşmasında.Trump, Grönland’a hem ABD’nin ulusal güvenliği nedeniyle hem de uluslararası güvenlik nedeniyle ihtiyaçları olduğunu iddia ederek “Öyle ya da böyle Grönland’ı bir şekilde alacağız” dedi. Kızılderilileri katlederek topraklarına el koyanların torunları, emperyalist iştahlarıyla aynı kötülükleri sergileme peşindeler yani.
Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede ise Trump’ın sözlerine yine tepki gösterdi ve “Biz satılık değiliz” dedi.
Trump ayrıca “Geçmişte biz yapmıştık, o nedenle Panama Kanalı’nı geri alacağız” diyerek Güney Amerika’ya saldırganlığını sürdürdü. Kuzeyindeki Kanada’yı ise zaten 51. eyaleti sayıyor ve Kanada Başbakanı Trudeau’ya ABD’nin valisi muamelesi yapıyor.
İNGİLTERE’NİN ÇABASI
Trump konuşmasından önce Çin, Kanada ve Meksika’ya tarife arttırarak, ticaret savaşını da yükseltmişti. Üç ülke de aynı şekilde ABD’ye yanıt verecek.Trump’ın, ABD’nin en önemli müttefiklerini Çin’le yan yana getiren bu uygulamalarının Avrupa’ya da sıçramış olması, İngiltere’yi harekete geçmeye zorlamış görünüyor. Yukarıda özetlediğimiz İngiltere’nin girişiminin Zelenski’yi “ikna” etmekle sınırlı olmadığı, Londra’nın Atlantik sistemini kurtarmak için çaba sarfettiği, bu amaçla Washington ile Brüksel arasında arabuluculuk yaptığı anlaşılıyor.
Trump ile Avrupa sağının bir tarafta, ABD’nin diğer yarısı ile Avrupa’nın büyük kısmının diğer tarafta cepheleştiği bu tablo hem her iki kıtayı kendi içinde bölüyor hem de iki kıtayı karşı karşıya getiriyor. Küresel Güney için memnuniyet verici bir durum elbette.
/././
(Cumhuriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder