EVRENSEL "Köşebaşı + Gündem" -3 Mart 2025-

TÜİK şubat ayı enflasyon verilerini açıkladı: Yıllık yüzde 39,05; aylık yüzde 2,27

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre şubatta yıllık enflasyon yüzde 39,05, aylık bazda yüzde 2,27 arttı. İTO verilerine göre ise yıllık enflasyon yüzde 45,35 aylık enflasyon ise yüzde 3,19 idi.

Türkiye İstatistik Kurumu şubat ayı enflasyon verilerini açıkladı. Tüketici Fiyat Endeksi'ndeki (TÜFE) değişim 2025 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,27, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 7,42, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39,05 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 53,83 olarak gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 94,90 ile eğitim oldu. Ana harcama gruplarındaki en yüksek ikinci artış ise yüzde 70,81 ile konut oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup giyim ve ayakkabıdaki artış bile yüzde 20,84 oldu.

143 mal ve hizmetten 113'ünün fiyatı arttı

Endekste kapsanan 143 temel başlıktan 2025 yılı Şubat ayı itibarıyla, 25 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 5 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 113 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

Şimşek: Politikalarımızı kararlılıkla uygulayacağız

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada enflasyon hedefleri doğrultusunda programa bağlı kararlı duruşa devam edeceklerini belirtti.

Şimşek, “Maliye ve gelirler politikaları ile beklentilerdeki iyileşme sayesinde enflasyondaki istikrarlı düşüşün devam etmesini bekliyoruz” ifadeleriyle ücretlerde baskılama ve yüksek vergiler politikalarına devam mesajı verdi.

İTO: Yıllık enflasyon yüzde 45,35

İstanbul Ticaret Odası (İTO) ise şubatta İstanbul Tüketici Fiyat Endeksi’nin aylık bazda yüzde 3.19 arttığını; yıllık enflasyon oranının ise yüzde 45,35 olarak hesaplandığını duyurmuştu.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'deki değişim, 2025 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,32, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 7,91, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39,47 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 53,40 olarak gerçekleşti.

                                                  ***

Enerji şirketlerine 1 milyar lira teşvik: Kolin, Cengiz, Limak, Sabancı...

TEİAŞ, 2025 ocak ayı için elektrik üretim tesislerine 1 milyar 50 milyon TL kapasite teşviki dağıttı. Koloğlu Holding 122.9 milyon TL ile tek santralden en büyük payı aldı.

Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirdiği kapasite mekanizması kapsamında, 2025 yılı ocak ayı için üretim tesislerine ödenecek teşvik tutarlarını açıkladı. Söz konusu teşvikler, elektrik üretim tesislerinin üretim yapmadığı, üretime hazır tuttuğu kapasite gerekçesiyle ödeniyor. Bu kapsamda, ocak ayında 32 şirkete toplam 1 milyar 50 milyon TL tutarında teşvik dağıtıldı.

Teşviklerden en büyük payı, kamu ihaleleriyle sıkça gündeme gelen Koloğlu (Kolin) Holdinge ait Hidro-Gen Enerji İthalat İhracat Dağıtım ve Ticaret AŞ aldı. Şirket, 122.9 milyon TL tutarında teşvik desteği elde etti.

İktidardan aldığı kamu ihaleleriyle sık sık gündeme gelen ENKA İnşaat’a ait Gebze ve İzmir’de bulunan doğal gaz santrallerine teşvik verildi. ENKA, Gebze’deki doğal gaz santrali için 82.6 milyon lira ve İzmir’deki doğal gaz santrali için 77.5 milyon lira teşvik aldı. Şirkete sadece ocak ayında verilen toplam teşvik tutarı ise 160.1 milyon lira oldu.

Limak Holdinge ait Hamitabat Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye verilen teşvik tutarı ise 61.3 milyon lirayı buldu. Limak, ocak ayında en çok teşvik alan üçüncü holding oldu.

Yüzde 20.43’ü Akkök Holdinge ve yüzde 37.3’ü Çekya sermayesine ait olan Akenerji’ye verilen teşvik tutarı ise 45.5 milyon lira oldu.

Sabancı Holdinge ait EnerjiSa’nın Bandırma santrali için verilen teşvik tutarı ise 45 milyon lira oldu. Sabancı bu tutarla ocak ayında en çok teşvik alan 5. şirket oldu.

Kapasite mekanizması kapsamında ödenen teşviklerin dağıtımı ve büyük şirketlere aktarılması, kamuoyunda tartışma konusu olmaya devam ediyor. Özellikle belirli holdingler sıkça kamu ihaleleri alıyor ve teşviklerden büyük paylar elde ediyor.

                                                              ***

Hukukçu Orhan Gazi Ertekin: AKP'nin yargı tarihi, yargılayarak savaşma tarihidir-Dilan Temiz-

Hukukçu Orhan Gazi Ertekin, iktidarın muhalefete karşı silah gibi kullanmasını “Geldiğimiz noktada, AKP'nin yargı tarihi de yargılayarak savaşma şeklinde ifade edilebiliriz" diye değerlendirdi.

Araştırmacı Yazar ve Hukukçu Orhan Gazi Ertekin, iktidarın son dönemde yargıyı muhalefete karşı tamamen bir silah gibi kullanmasını “Geldiğimiz noktada, AKP'nin yargı tarihi de yargılayarak savaşma şeklinde ifade edilebilir” diye değerlendirdi.

AKP'nin yargıyla ilişkisinin 4 döneme ayrılabileceğini kaydeden “İlki 2002’den 2007’ye kadarki süreç, ikincisi 2007- 2013, 2013’ten 2016’ya ve 2016 sonrası süreç. Bunların genel özelliklerine bakarsak, son 22 yılın aslında politik savaşın yargı yoluyla yürütüldüğü bir hatta ilerliyor. Normalde yargıyı yaratan şey ilk şey güçler savaşıydı. Şimdi savaşarak yargılamanın yerini yargılayarak savaşma aldı. Geldiğimiz noktada, AKP'nin yargı tarihi de yargılayarak savaşma şeklinde ifade edilebilir” diye konuştu.

"Ergenekon’la başladı"

Bunun esas olarak 2007’den itibaren tam da Ergenekon davaları üzerinden başladığını anlatan Ertekin, ittifaklarla ayakta durabilen AKP’nin devleti yönetme ve yargı alanında da ittifaklardan yararlandığını söyledi. Ertekin, “İlk dönem yani cemaatin hakim olduğu süreç açısından bütün operasyonların kutsallaştırılmasına özel bir önem gösterildiğini söyleyebiliriz. 15 Temmuz sonraki süreçte hukuki teknik ve hukuki işçilik artık tamamen dışlanmış durumda. Onun yerine sadece devlet merkezine yakınlık, uzaklık, devlet merkezinin politik çıkarlarına uygunluk ve uygunsuzluk ceza hukukunun temel ölçeğine dönüşmüş durumda. Cemaat döneminde ceza hukuku, kendi tekniği, mantığı içerisinde siyasi çıkarlar örgütlüyordu ve teknik anlamlı, hukuk disiplini anlamlı bir alandı. Ama son geldiğimiz süreçler açısından hukuki teknik, hukuki düzey, hukukun özel diline dair hassasiyet artık tamamen yok olmuş durumda.”

"Kitlesel linç alanına dönüştü"

Siyasi yargılama süreçlerinde sosyal medya ve birçok aracın kullanıldığına dikkat çeken Ertekin, “Kitlesel linç alanına dönüşmüş durumda ve kitlesel seslerle sosyal medya sesleriyle iş yapar hale gelmiş durumda. Geçmişte örneğin kitlenin bu derece bir karşılığı yoktu. Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu ve ilk derece mahkemeler arasındaki ilişkiden doğan bir yargı faaliyeti vardı. Son derece anti demokratikti, onda bir sorun yok. Şimdiki de aynı derecede anti demokratik ama bizim bunu anlaşılmaz bulmamızı sağlayan şey geçmişten farklı olması. Geçmişteki süreçten farklı biçimde inşa edilmesi” dedi.

"Saraya uzanan üç ayaklı yargı faaliyeti"

“Bugün bir sosyal medyada başlatılan herhangi bir süreç doğrudan doğruya yargı merkezlerinde karşılık bulur” diyen Ertekin şöyle özetledi: “Oradan saraya uzanan bir başka şeyle beraber üç ayaklı yeni bir yargı faaliyeti doğmuş durumdadır. Bunu anlamak gerekir, buna uygun bir biçimde de daha demokratik, farklı hukuki mücadele yollarını devreye sokmak gerekir.”

"İmamoğlu yargıyla yarışmak zorunda bırakılıyor"

Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, İstanbul Üniversitesi'ne İstanbul Büyükkşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diploması için yazdığı yazıyı değerlendiren Ertekin, “Yargının seçimde bir aktör olduğunu gösteren, seçim sürecinde İmamoğlu'nun yargıyla yarışmak zorunda bırakılması anlamına geliyor. İmamoğlu’nun seçim süreci içerisinde politik varlığı, iddiası kaçınılmaz olarak yargıda karşılanıyor ve yargıda kendi muhatabını ve yaşam iddiasını buluyor” dedi.

                                                      ***

Külebi’nin kamyonları Torbalı’dan ne taşıyor?-Özer Akdemir-

“Kamyonlar kavun taşır ve ben boyna onu düşünürdüm” -Cahit Külebi

İzmir-Aydın otobanından Torbalı çıkışına sapılınca geniş bir daire çizilerek biraz önce terk ettiğiniz otobana paralel giden dar bir asfalt yola çıkarsınız. Taa Kartaldağı’yna kadar göz alabildiğine dümdüz uzanan Torbalı Ovası’nda otobanla yan yana epeyce bir süre gider bu yol. Hep tarlaların içerisinden geçersiniz yol boyunca. Öğleye doğru açık, bulutsuz, serince bir şubat güneşi doğudan, tam karşınızdan gözünüzün içine içine vurur.

Torbalı ilçe merkezine 7 km uzaklıktaki eski bir yerleşim yeri olan Yeniköy’de, Sultan 2. Abdülhamit’in yaptırdığı çeşmenin önünde muhtarlarla görüştük. Yöredeki birbirine komşu beş köyün muhtarı da vardı. Tarihi çeşme, camii ve bahçesinde asırlık mantar meşeleri bulunan 2. Abdülhamit’in yaptırdığı medresenin yanındaki küçük meydanda yaptık çekimlerimizi.

1879 yılında yaptırılan medrese, 1950-1968 yılları arasında Metropolis Antik Kenti kazıları sırasında kazı evi, 1968 yılından sonra ise bir süre ilkokul olarak kullanılmış. Taş işçiliğindeki ustalığın ilk bakışta belli olduğu bu tarihi yapı, gerekli bakımları ve restorasyonu yapıldığı için günümüze kadar sapasağlam bir şekilde gelmiş.

Yeniköy, taş devrinden Geç Antik Çağ’a, Helenistik Dönem’den Roma İmparatorluğuna, Aydınoğulları hakimiyetinden Osmanlı hanedanlığına kadar yerleşim yeri olarak kullanılan binlerce yıllık bir antik kent. Tiyatrosu, stoası, akropolisi, hamamları ile gelmiş geçmiş birçok uygarlığın yurdu olmuş bu önemli antik kent, günümüzde Yeniköy ile Özbey köyleri arasında, bir tepenin yamaçlarında bulunmakta. Henüz belki de onda biri bile gün yüzüne çıkarılmamış olan antik kentin geniş bir hinterlandı olduğu biliniyor.

İşte bu antik kente kuş uçuşu 1.5 kilometre ötede açılmak istenen kireç taşı ocağına karşı yöre halkının haklı itirazlarını çekmek için gelmiştik Yeniköy’e. Abdülhamit Çeşmesi’nin önünde köy muhtarları neden bu madene karşı olduklarını anlattılar uzun uzun.

Metropolis’i yok saymak!

Yeniköy Muhtarı Mehmet Soykan “Burası sadece tarımla geçinen bir köy değil. Burada binlerce yıllık bir tarih var. Bu tarih geçmişten bize miras. Onu korumak zorundayız. Metropolis’i yok sayarak bu işe kalkışmak tarihimizi yok saymaktır” derken, Özbey Köyü Muhtarı Şemsettin Kanza ise zaten etraflarında yıllardır işletilen taş ve mermer ocakları bulunduğunu söylüyordu. “Bunların zararlarını zaten yaşıyoruz yıllardır. Sularımız bu taş ocaklarında patlatılan dinamitler nedeniyle iyice derine kaçtı. Zaten kuraklık var. DSİ yeni kuyu açmamıza izin vermezken, şimdi bir de kireç taşı ocağı çıktı başımıza” diyordu. Torbalı Ovası’nın Türkiye’de yaz kış her mevsim her türlü sebzenin yetiştirildiği, çok verimli bir tarım ovası olduğunun söyleyen Kanza, “Yakın illerin bütün sebzesi yaz kış bizden gidiyor. Uçakla biber gönderdik Avrupa’ya. Taş ocağı zeytin tarlası ile sınır. Yazın tozdan zeytin ağaçlarını göremezsin. Devletin ektiği çam fıstık ağaçları da zarar görüyor” dedi. Köylülerin artık canlarının burnuna geldiğini ve muhtarlar olarak onları zor tuttuklarını söyleyen Kanza, “İki seçenek var ya biz olacağız ya bu taş ocakları. Buna karar verecekler. Biz halkın sesiyiz. Bu sese kulak vermezlerse olacak her şeyden de sorumlu olurlar” sözleriyle tepkinin büyüklüğüne işaret ediyordu.

Sağlık Köyü Muhtarı Mehmet Bulut taş ve mermer ocaklarının yol açtığı tozlar nedeniyle ürünlerinin eskisi gibi yetişmediğinden dert yanarken, Ahmetli Köyü Muhtarı Hasan Kaplan ise “Benim temiz havam, suyum, gıdam olmazsa nasıl yaşayacağım? Özbey’den Ahmetli’ye kadar 8 kilometrenin her kilometresinde taş ocağı var. Yeter yahu, bu kadar da olmaz!” diye isyan ediyordu.

Sebze cennetinde kamyonlar sebze değil taş taşıyorlar

Muhtarlar Derneği Başkanı Ata Tekin Doğan’ın “Üç dört şirket sahibinin kazancı mı önemli yoksa buradan geçimini sağlayan binler, buradan karnını doyuran on binlerce yurttaş mı?​” sorusu yıllardır ülkemizin her köşesindeki bu türden çevre ve sağlık sorunlarına yol açan projeler için de yanıtı aranan bir soruydu.

Kaplancık Mahallesi Muhtarı Turan Aykır’ın diğer muhtarların söylediklerine yaptığı ilave bizim gelirken o dar yolda zırt pırt karşımızdan gelen kamyonlarla ilgiliydi. “Yıl 13 ay olsa 13 ay boyunca meyve üretebileceğimiz verimlilikte bir ovanın her yerine taş ocağı açmak istiyorlar. Bu taş ocaklarının yüzlerce kamyonu ayrı bir tehlike bizler için. Yola çıktılar mı gaz kesmek bilmiyorlar. Geniş kasalarında taş ve mermerleri yükleyerek giden bu kamyonlar bu mevsimde sebzelerle kasalarını doldurup kent pazarlarına taşımalıydılar.”

                                                     ***

Torbalı geç de olsa uyandı artık

Bu çekimlerden birkaç gün sonra, yeniden yolu Yeniköy’e düşürdük. Bu sefer Belçikalı şirketin açmak istediği kireç taşı ocağı ile ilgili Yeniköy’de bir kahvede yapılacak olan halkı bilgilendirme toplantısının haberi ve çekimleri için Yeniköy’e doğru yola çıkmıştık. Dar asfalt yolda karşımıza köylülerin dert yandığı maden kamyonları çıktı sık sık. Oysa Cahit Külebi’nin kavun taşıyan kamyonları anlattığı şiirinde olduğu gibi bu mevsimde marul, maydanoz, karnabahar taşımalıydı kamyonlar ve biz boyuna sebze taşıyan bu kamyonların arasından kendimize yol bulmalıydık!

Kamyonlar artık taş taşıyor Torbalı Ovası’nda. Vızır vızır, gaz kesmeden, burası dünyanın en güzel tarım cennetlerinden birisi demeden, Metropolis Antik Kenti’ni, Abdülhamit Köşkü’nü, tarihi çeşmeyi, İspanya kralının padişaha armağanı olan mantar meşelerini bilmeden, taş taşıyorlar...

ÇED toplantısında şirketin sunum yapmasına izin vermedi köylüler. “Neyi anlatacaksınız, zaten yıllardır iç içe yaşıyoruz bu taş ocakları ile. Ne kadar zarar verdiğini biz size anlatalım!” dediler. “En çok zorumuza giden de 271 sayfalık ÇED dosyasında Metropolis Antik Kenti’nin adının dahi geçmemesi oldu!” dedi Muhtar Mehmet Şaşmaz, şirketin sunumunu istemediklerini söylerken. “Torbalı geç de olsa uyandı artık. Taş ocağıyla değil, tarım, turizm, tarihle anılmak istiyoruz” dedi ve diğer muhtarlarla birlikte çıktı kahveden. Tüm köylüler de onlarla birlikte çıktı.

                                                             /././

(Evrensel)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

EVRENSEL "Köşebaşı + Gündem" -3 Mart 2025-

TÜİK şubat ayı enflasyon verilerini açıkladı: Yıllık yüzde 39,05; aylık yüzde 2,27 Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre şubatta yıllık ...