T-24 "Köşebaşı + Gündem" -15 Mart 2025 -

Sigarada ÖTV değişikliği fiyatlara nasıl yansıyacak?-Murat Batı-

20 yılda tütünden 175 milyar dolar tahsil edilmiş

15 Mart 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 9583 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli III sayılı listenin B cetvelinde yer alan sigara ve bazı tütün ürünlerinde (nispi) ÖTV oranı yüzde 53,5'ten yüzde 50'ye düşürülürken bazı tütün ürünlerinde maktu ÖTV tutarı ise 8,3896 liradan 10,5 liraya 15 Mart 2025’te yürürlüğe girmek üzere yükseltildi. 

Aşağıdaki tabloda 15 Mart öncesi ve sonrası nispi ve maktu değişimler görülmektedir.


Sigarada ÖTV nasıl hesaplanır?

Sigaradan hem ÖTV hem de KDV alınmaktadır. KDV oranı yüzde 20’dir ama ÖTV’de bir adet nispi ve iki adet de maktu tutar bulanmaktadır. Şöyle ki sigaraya ilişkin ÖTV, ÖTV Kanunu III sayılı liste B Cetvelinde bulunur. Güncel haline buradan ulaşabilirsiniz.

Bu listeye göre Tütün içeren sigaralardan 15 Mart öncesi nispi vergi yüzde 53,5; asgari maktu vergi 1,8313 TL ve maktu vergi 8,3896 TL bulunmaktadır.

Sigarada ÖTV hesaplanmasında maktu vergi her koşulda alınmaktadır. Ancak nispi vergi ile asgari maktu ÖTV hesabı konusunda farklı bir uygulama bulunmaktadır. Şöyle ki hangisi yüksek ise o uygulanmaktadır.

Örneğin 15 Mart öncesi perakende satış fiyatı 87 TL olan 1 paket (20 adet) sigara için ÖTV aşağıdaki şekilde hesaplanır;


Yeni düzenleme ile ne olacak?

Aşağıdaki tabloda 9583 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile değişen nispi ve maktu değerlerle hesaplanmış örnekler bulunmaktadır. Ancak sigarada KDV, ÖTV dahil bir matrah üzerinden yüzde 20 hesaplanmaktadır. Aşağıdaki örneklerde/tabloda sigaradaki ÖTV yükündeki azalmanın yarattığı etkinin fiyatlara ne ölçüde yansıtılacağını tahmin etmem çok zor olduğundan KDV’yi perakende satış fiyatının aynı olduğu varsayımı üzerinden hesapladım. Olası bir durumda perakende satış fiyatı düşerse doğal olarak KDV tutarı da düşmüş olacaktır.


Örnek 2; Perakende satış fiyatı 80 lira olan bir sigaranın ÖTV ve KDV hesabı


Sonuç olarak

15 Mart 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 9583 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli III sayılı listenin B cetvelinde yer alan sigara ve bazı tütün ürünlerinde (nispi) ÖTV oranı yüzde 53,5'ten yüzde 50'ye düşürülürken bazı tütün ürünlerde maktu ÖTV tutarı ise 8,3896 liradan 10,5 liraya 15 Mart 2025’te yürürlüğe girmek üzere yükseltildi.

Hazine'nin vergi gelirine ihtiyacı olduğu şu günlerde ve her fırsatta vergi getirmeyi planlayan Şimşek’in tütündeki ÖTV’nin oranını düşürüp maktu tutarı artırma niyetini doğru okumak gerekiyor. Türk Lirası bazında 23 yılda yaklaşık 4,5 trilyon lira ÖTV tahsilatı yapılırken tütünden 1 trilyon 62 milyar lira ÖTV tahsilatı yapıldı. Daha basit bir ifadeyle 20 yılda tütünden 175 milyar dolar tahsil edilmiş. 

Şimşek’in vergi anlamında bu kadar cömert olan bu alanı kısmasının temel nedeni önceki gün TCMB Başkanı'nın da belirttiği üzere enflasyon hedefinin gerçekleştirilmesi var. Bunun için de mali çarpan mekanizması kullanılmış ve bu şekilde maliyetteki artış ürünün satış fiyatına yansıması -mali çarpan azaldığından- beklenenden daha az olacaktır.

Mali çarpanla alakalı daha detaylı bilgi için sevgili Emrah Akın’ın bu yazısına bakabilirsiniz.

                                                                 /././

Google algoritması haber sitelerini nasıl etkiliyor? İşte grafikler...

Türkiye'de ana akım medya olarak tanımlanan merkezin dışında yer alan yayın organlarından Gazete Duvar, 12 Mart itibarıyla yayınlarına son verdiğini duyurdu.

Haber sitesinin sahibi Vedat Zencir ve yayın yönetmeni Barış Avşar, veda yazılarında, temel kapanış gerekçesi olarak, enflasyon gibi ekonomik nedenler yanında, Google'ın algoritma değişikliğini gösterdi.

2016'da yayın hayatına başlayan Gazete Duvar, gelirlerinin önemli bir kısmını Google'ın yönlendirdiği trafik aracı ile elde ediyordu.

Bu kapanma kararının ertesi günü 9 yayın organı "Google'ın yıkıcı ambargosunu protesto ediyoruz" başlığı ortak bir metni okurlarıyla paylaştı.

Birgün Gazetesi ve T24 internet sitesinin de aralarında olduğu bu haber kuruluşları, 2024 yılında yapılan iki algoritma değişikliği ile ziyaretçi sayılarının ve dolayısıyla gelirlerinin çoğunu kaybettiklerini aktarıyor.

Ortak metinde "Bağımsız medyanın yaşadığı kriz, özgürce haber almak isteyen tüm yurttaşların krizidir. Daha da ötesi bu bir demokrasi krizidir" ifadesi yer alıyor.

Dünyanın en çok kullanılan arama motoru Google'ın 2024 yılındaki algoritma değişiklikleri yalnızca haber sitelerini değil, içerik üretimi yapan tüm yayınları etkiledi.

Gelirler nasıl bir model üzerinden elde ediliyor?

Televizyon yayıncılığının aksine, internet siteleri, büyük oranda arama motorları gelen kullanıcı sayısına göre gelir elde ediyor.

Kullanıcıların siteye direkt ulaşımı anlamına gelen doğrudan trafik, en bilindik yayın organlarında dahi tüm oranın yüzde 10'u civarında kalabiliyor.

Türkiye'deki haber siteleri iki temel şekilde toplam ziyaretçi sayısını gelire dönüştürebiliyor.

Google Reklamlar sitelere elde ettikleri okuyucu oranında dağıtılıyor ve bu ana gelirlerden biri.

İkinci olaraksa, asgari trafik şartını yerine getiren haber siteleri Basın İlan Kurumu (BİK) üzerinden resmi ilan alıyor.

En üst kategoriden resmi ilan geliri elde edebilmek için günlük 250 bin tekil ziyaretçi şartı bulunuyor.

BBC Türkçe'ye bilgi veren Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar, Ekim ayındaki algoritma değişikliği sonrası böylesi bir trafiğe ulaşmanın kendileri için çok zor hale geldiğini savunuyor.

9 yayın organının imzaladığı ortak metinde de reklam verenlere, haber sitelerine doğrudan reklam vermeleri çağrısı yapılıyor.

Bu noktaya nasıl gelindi, Google ne diyor?

Google'ın tüm dünyadaki site trafiklerini etkileyen ve yapay zekayla filtrelemeyi öne çıkaran algoritma değişiklikleri 2022'de başladı. 2024 Mart ayındaysa bugün konuştuğumuz etkileri yaratan güncelleme yapıldı.

Şirketin bunu hayata geçirme gerekçesi, Google aramalarında ilk sıralara çıkma amacıyla üretilen içeriklerin engellenmesi, bir anlamda cezalandırılmasıydı.

Güncellemeler, temel olarak, kullanıcıların arama yapma hedeflerinin karşılığını aldıkları içeriklere ulaşmalarını hedefliyor.

Kullanıcının arama ile ulaştığı sitede kalma süresi temel göstergelerden biri.

Google bu sayede, "düşük kalite içeriklerin yüzde 45 oranında" azaltıldığını iddia ediyor.

Ancak bu algoritma değişimleri GQ gibi bir yayıncılık devinin bile yüzde 26 oranında trafik kaybetmesine neden oldu.

Türkiye'de de merkez medya tanımı içine giren yayın organları dahil haber siteleri büyük ziyaretçi kayıpları yaşadı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, CHP'nin soru önergesi üzerine Google ile temasa geçildiğini duyurdu.

Bakanlık, "Algoritma değişikliği nedeniyle herhangi bir internet adresinin hedef alınmadığı, herhangi bir internet adresini kayıracak veya ayrıştıracak yönde bir değişiklik yapılmadığı" hususunda Google'ın kendilerine bilgi verdiğini, şirketle görüşmelerin devam ettiğini aktarıyor.

Bu arada 2024 Ağustos ayında ABD'de bir mahkeme, 2 trilyon dolar değerindeki Google'ın arama motoru olarak tekel haline geldiğine hükmetti. Bunun sonucu olarak şirket hizmetlerinin bazılarını elden çıkarmak zorunda kalabilir.

Barış Avşar da, algoritma değişikliğinin bazı köklü internet sitelerine kazanç sağlaması nedeniyle Rekabet Kurumu'na hukuki başvuru yapabileceklerini söylüyor.

'Gazete Duvar buz dağının görünen yüzü'

BBC Türkçe'nin Google Trendler üzerinden yaptığı analiz, son iki yıl içerisinde Türkiye'den haber kategorisiyle ilgili yapılan aramaların düşüş eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Son dönemde, haber kategorisine yönelik Google aramaları, Mayıs 2023 seçim dönemine kıyasla yarıya kadar azalmış durumda.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Banu Tuna, gelinen aşamada, "iktidara yakın haber mecralarının ayakta tutulmaya devam ettiğini, bağımsızların destek mekanizmalarının tek tek tükendiğini" söylüyor.

BBC Türkçe'ye açıklama yapan Tuna, internet haber sitelerinin Basın İlan Kurumu'ndan resmi ilan almaya hak kazanmak için büyük yatırımlar yaptıklarına işaret ediyor:

'Aranan kriterler az buz değil. Günde kaç haber girmeniz gerektiği, bunların kaçının özel haber olması gerektiği, kaç kişi çalıştırmanız gerektiği ve bu kişilerin hangi pozisyonlarda çalışacağı, köşe yazarlarınızın haftada kaç gün yazacağı bile yönetmelikle düzenleniyor."

Tuna algoritma değişikliğiyle ilan için gerekli ziyaretçi sayısı hedefine ulaşmanın çok zorlaştığını söylüyor ve devam ediyor:

"Gazete Duvar, buz dağının görünen yüzü. Geçen ay İzmir'de BİK denetiminden geçemeyen üç yerel gazete kapanmanın eşiğinde. Orada da onlarca gazeteci işsiz kaldı.

"Eğer BİK'ten alacağınız ilan gelirinin kaderi Google algoritmasına bağlıysa, eğer diğer ilan verenler (özel şirketler) size ilan vermeden önce ne kadar ziyaretçiniz, okurunuz olduğunu Google'dan takip ediyorsa, "Suç Google'da değil, sizde" demek acımasız ve günlük pratik gerçeklikten uzak kalıyor.

"Basın İlan Kurumu bu algoritma değişikliklerinden kaynaklanan erimeyi görmezden gelmeye devam eder ve bir düzenlemeye gitmezse ulusaldan yereline birçok internet haber sitesi için benzer sonuçlar ortaya çıkmaya devam edecek."(BBC Türkçe)

                                                             ***

Küçük Amerika, Böyyük Türkiye -Hasan Gögüş-

Dışişleri Bakanı Rubio, Gazze’den sonra Rusya/Ukrayna savaşına da el atan Steve Witkoff’un gölgesinde kalarak şimdiden topal ördek konumuna düşmüş durumda. Aradan geçen iki aya yakın sürede Bakanlığında üst düzey tek bir atama yapamadı. Bakan vekili, müsteşar, müsteşar yardımcıları kadroları halen boş duruyor. Özel temsilcilerin yaptığı görüşmelere dışişlerinden kimsenin alınmadığı söyleniyor.

Değerli meslektaşım emekli Büyükelçi Namık Tan milletvekili seçilmeden, Twitter X olmadan önce paylaştığı bir tweet mesajında, Trump’ın “Elimde olsa Twitter'ı kapatırdım” sözlerini alıntılayarak Türkiye küçük Amerika olacak derken, Amerika’nın büyük Türkiye olduğunu dile getirmiş. Geçen beş yılın ardından Türkiye küçük Amerika olmadı, ama sanki Amerika büyük Türkiye olduğunun sinyallerini veriyor.

 “Türkiye küçük bir Amerika olacak” deyişi ilk defa 1949 yılında dönemin CHP Milletvekili Nihat Erim tarafından siyasi lügatimize sokulmuş. Daha sonra da Demokrat Parti’nin 20 Ekim 1957 tarihinde Taksim Meydanı’nda yaptığı mitingdeki konuşmasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Türkiye’nin 30 yıl sonra küçük bir Amerika olacağını vaat etmiş.

Celal Bayar'ın "30 yıl sonra küçük bir Amerika olacağız" sözleri Vatan gazetesi manşetinde

“Böyyük Türkiye”nin patenti ise elinden eksik etmediği fötr şapkasıyla kendi deyimiyle altı kez gidip yedi kez başbakan olarak geri gelen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ait. Hatta Demirel’in “Büyük Türkiye” başlığını taşıyan bir kitabı da var.

Şimdi Trump yönetimindeki Amerika’nın nasıl Büyük Türkiye’ye dönüştüğüne bir göz atalım.

Trump ülkesini kararnamelerle yönetiyor

Trump Kongre’nin kenarından dolaşarak ülkesini başkanlık kararnameleriyle yönetmeyi seviyor. Başkanlığı devraldığından bu yana geçen 45 gün içerisinde 100’ün üzerinde kararnameye imza atmış. Bunlardan bazılarının anayasaya aykırı olduğu apaçık ortada. Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl Türkiye’yi bir gecede “İstanbul Sözleşmesi”nden bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çıkardıysa, Trump da koltuğa oturduğunun birinci gününde imzaladığı bir kararnameyle Amerika’yı insanlığın geleceği açısından büyük önem taşıyan “Paris İklim Sözleşmesi”nden geri çekti. Anayasanın açık hükmüne rağmen ABD topraklarında dünyaya gelenlerin Amerikan vatandaşlığı kazanmasına yine bir kararname ile son verdi.5 Kasım’dan önce Trump aleyhinde arka arkaya açılan davaların beraatla sonuçlanması, ya da askıya alınması, “acaba yargı siyasallaşmaya mı başladı?” sorusunu akla getiriyor.

Devre dışı kalan Amerikan Dışişleri Bakanlığı

Trump da dış politikayı dışişlerini devre dışı bırakarak Beyaz Saray’daki danışmanlarıyla yürütmeyi tercih ediyor. Bu çerçevede yakın çevresinden 11 kişiyi özel temsilci olarak atadı. Gazze’de ateş kesi getiren uzlaşının müzakerelerini Orta Doğu özel temsilcisi olarak tayin ettiği emlakçı dostlarından Steve Witkoff yürüttü. Ukrayna /Rusya Savaşının sona erdirilmesi için yine yakın çevresinden Keith Kellogg’u özel temsilci olarak görevlendirdi.

Dışişleri Bakanı Rubio, Gazze’den sonra Rusya/Ukrayna savaşına da el atan Steve Witkoff’un gölgesinde kalarak şimdiden topal ördek konumuna düşmüş durumda. Aradan geçen iki aya yakın sürede Bakanlığında üst düzey tek bir atama yapamadı. Bakan vekili, müsteşar, müsteşar yardımcıları kadroları halen boş duruyor. Özel temsilcilerin yaptığı görüşmelere dışişlerinden kimsenin alınmadığı söyleniyor. İki hafta önce Beyaz Saray’da Zelenski, Trump ve yardımcısı Vance tarafından fena halde fırçalanırken Dışişleri Bakanı Rubio yaşananları şaşkın bakışlarla izlemeye çalışıyordu. Belli ki olan bitenden bihaberdi.

Amerika’nın temel hak ve özgürlüklerde kötüleşen sicili

Eski Amerika, tüm dünyanın gıpta ile baktığı bir özgürlükler ülkesiydi. Basın tarafsızdı, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü sınırsızdı. Yeni Amerika’da üniversitelerde Filistin’e destek gösterileri yapan öğrencilere polis acımasızca müdahale ediyor, İsrail’i protesto edenler yere yatırılıp ellerine ters kelepçe vuruluyor.

Trump Türkiye’deki gibi yandaş bir medya yaratma peşinde. Amerikan Fox televizyonu öteden beri geleneksel olarak Cumhuriyetçileri destekler. Amerikan medyasının amiral gemisi sayılan “Vaşington Post” gazetesi başkanlık seçimlerinden kısa bir süre önce muhalif çizgisini değiştirerek iktidarın dümen suyuna girdi. Gazetenin yeni patronu Jeff Bezos, fikir sayfalarında bundan böyle serbest piyasa ve bireysel özgürlükleri destekleyen yazılar haricinde siyasi yayınların yer almayacağını açıkladı.

Trump sosyal medyayı da bir zamanlar elimde olsa kapatırdım dediği Twitter’ı kapatmaya gerek kalmadan has adamı Elon Musk aracılığıyla istediği gibi yönlendirebiliyor.

İnternette milyonlarca kullanıcısı bulunan tik-tok uygulamasına eski Amerika’da tahayyül bile edilemeyecek bir şekilde pek de yabancısı olmadığımız “kamu güvenliği” gerekçesiyle erişim engeli getirildi.

Kim daha LGBT karşıtı, Türkiye mi Amerika mı?

Amerika LGBT karşıtlığında da Türkiye’yle yarışır hale geldi. Trump başkanlığının ilk günlerinde tek cümlelik bir kararnameyle Amerika’da sadece erkek ve kadın olarak iki cinsiyet bulunduğunu yasalaştırdı. Bir başka kararnameyle de biyolojik açıdan erkek doğanların kadınlar arası spor müsabakalarına katılmalarını yasakladı. Bu yıl 29 Haziran’da New York’ta düzenlenmesi öngörülen geleneksel eşcinseller yürüyüşüne bu kere izin verilmezse şaşırmayalım.

Heteredoks ekonomi politikaları

Türkiye yakın geçmişte önceki bir Maliye Bakanı’nın heterodoks politikaları yüzünden iflasın eşiğinden döndü. Trump yönetimindeki Amerikan ekonomisinin istikbali de pek parlak görünmüyor. Tarife savaşlarının ters etki yaratarak enflasyonu fırlatması olasılığı var. Dolar Avroya karşı kısa sürede ciddi bir değer kaybına uğradı. Amerikan borsaları son bir aydır baş aşağı gidiyor. Geçtiğimiz pazar, bir günde borsalardan 1.7 trilyon dolar toz olmuş. Bu olumsuz koşullarda Trump vergileri azaltmaktan, faizleri indirmekten, Amerikan ekonomisini eski parlak günlerine geri döndürmekten bahsediyor.

Sakın ola Trump, MAGA (Amerika’yı yeniden büyük yap) sloganını kullanıma sürerken “Türkiye Yüzyılı” söyleminden esinlenmiş olmasın?

                                                              /././

Flash Haber TV’nin sahibi kim, iktidara yakın bir kanal neden hedefte?-Candan Yıldız-

Kanalın kurucu isimlerinden Ersoy Dede: Herkes görevinin başında, kanala gelen giden olmadı.

Eski dünyanın ölüp yeni dünyanın hâlâ doğamadığı yeni düzeni anlamaya çalışan isimlerden Yanis Varoufakis ‘Teknofeodalizm’ adını verdiği çalışmasında tekno kralların nasıl bir kontrollü ekosistem yarattığını da anlatır.

T24 olarak uzun zamandır bunu yaşıyoruz pek çok bağımsız haber mecrası gibi… Facebook  ‘ban’lamasına aracılık edenlerin yanı sıra şimdi de başka bir teknolojik vampir olan Google çıktı başımıza…

Habercilik etiğini yaşatan nadir mecralardan biri olan DuvaR’ın kapanmasının bir sorumlusu da Google’dır… Haberi üretenlerin sırtından geçinen bu asalak teknoloji devlerine karşı bağımsız gerçek haber siteleri varlık yokluk savaşı verirken milyon dolarların konuşulduğu haber merkezleri ise ‘yasa dışı bahis’ operasyonunun gölgesinde…

Flash Haber TV’den söz edeceğim.

Hatırlayacaksınız Medyada gerçek patronları öğrenmek samanlıkta iğne aramak gibi diye yazdım günlerde Flash Haber TV’nin patronu da gölgedeydi.

Sonra öğrendik ki CapitalTürk Holding’in patronu Erkan Kork almış kanalı. Tam da Halk TV’nin alacağı duyurulmuşken. Ama olmadı. Halk TV’ye satılmadı. Bir görünmez el o satışa müdahale etti.

Erkan Kork şimdi “yasa dışı bahis örgütü liderliği” suçlamasıyla gözaltına alındı. Zira CapitalTürk’ün bünyesinde elektronik ödeme sistemi Payfix isimli şirket, iddiaya göre yasa dışı bahis gelirlerinin aklanmasına aracılık etti.

Böylesi bir operasyon dikkat çekici zira suçlamalara konu olan Payfix isimli firma Türk-Arap Ekonomi Forumu’na katılan bir firma.  Bu forumda Erkan Kork’un şirketi Bankpozitif’e ödül verilmiş. O foruma hem TOBB Başkanı hem de Hazine ve Maliye Bakanı da katılmış.

Şirketin patronu Erkan Kork da Körfez finans ve banka çevreleriyle yakından ilişkili bir isim. Eğitim hayatının önemli bir bölümü Suudi Arabistan ve Dubai’de geçmiş. Fransa’da da okula gitmiş. Bir iddiaya göre Dubai vatandaşlığı da var.

Flash Haber TV’yi neden satın aldığından bağımsız, böyle bir iş insanın karşı karşıya kaldığı suçlamalar dikkat çekici gerçekten.

İktidar içi medya savaşının bir izdüşümü mü diye sormadan edemiyorum. Çünkü bir dönem İletişim Başkanlığı ile Turkuaz Medya arasında gerginlik olduğu kamuoyuna yansımıştı.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun da "Fitne ateşi yakılmaya çalışılıyor" demişti.

Tepebaşı’nda eski binada yayınlarına devam eden, yakın zamanda Trump Tower’a taşınacağı konuşulan Flash Haber TV’nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’na devredildiği muamma. Olursa da şaşırtıcı olur çünkü kanal iktidarı destekleyen bir kanal.  İddiaya göre kadrosunu bile Ankara’dan onaylatan bir kanal. TMSF’den de şu ana kadar bir açıklama gelmedi.

Kanalın kurucu isimlerinden Ersoy Dede de görevlerine devam ettiklerini, kanala gelen giden olmadığını söyledi.

Telefonda sorularıma yanıt veren Dede şunları söyledi:

“Danışmanlık ve programcılık yapıyorum. Yönetici vasfım yok artık. Sabah geldik toplantımızı yaptık. Bir atama bir görevlendirme olmadı şu ana kadar. Çok sayıda medya patronu tanıdım. Flash Haber TV’nin sahibinin hiçbir illegal organizasyonun içinde olduğuna inanmıyorum. Bu operasyonun sonunda aklanacaktır.  Burada 200’e yakın insan ekmek yiyor. O söylenenin aksine İsrail’in en güçlü bankalarından birini alarak millileştirdi.”

Gazeteciliğin temel sorusudur, bu değirmenin suyu nereden geliyor?

Flash Haber TV’nin suyu nereden geliyordu, soruşturmaya konu olan suçlamalar sonucunda sermayenin ‘temiz’ olduğu ispat edilebilecek mi? Göreceğiz.

Ama bir diğer kritik soru da kanalı son anda Halk TV’ye satmaktan vazgeçirten el kimin eli?

                                                                  /././

(T-24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

soL "Köşebaşı + Gündem" -15 Mart 2025-

Muhalefetin kalmadığı ülke -Aydemir Güler- Ama muhalefetsiz bir mutlak hegemonya… görülmüş şey değildir. Bundan sonra da görülemeyecek. İkti...