Faşist bir papanın ardından: Tarih affetmeyecek + İlk Cizvit Papa öldü: Francis’e Orak-Çekiçli Haç -Halk TV

Faşist bir papanın ardından: Tarih affetmeyecek -Sedat Kaya- 

Yıl 1976 idi.
Arjantin'de Amerika destekli askeri cunta iktidarı ele geçirmişti. Cuntanın başında faşist general Jorge Videla vardı. Videla'nın ilk işi, kiliseyi yanına almak oldu.
Muhalif din adamları işkenceyle, kayıpla, faili meçhulle susturuldu.
Ve bu insanlık dışı zulümde en büyük destekçisi, Cizvit Tarikatı’nın başındaki Jorge Bergoglio’ydu.

Fotoğraf: Yıl 1977. Francis Arjantinli faşist general Videla ile

Pro-faşist bir kimlikti Bergoglio.
Kilisede ve dini çevrelerde cunta karşıtı olanları yönetime birer birer ihbar eden kişi oydu.
Asıl adı Francis’ti. Onun gölgesinde geçen 7 yıl boyunca Arjantin'de 5 bin insan katledildi.

Gazeteci Horacio Verbitsky, Sessizlik (El Silencio) isimli kitabında Francis'in yaptıklarını tek tek anlattı.

Ülkenin önemli avukatlarından Myriam Bregman, onu öğrencilerin, solcuların ve işçilerin işkence, kaçırma ve öldürülme olaylarının yanı sıra iki papazın da cunta tarafından kaçırılmasına göz yummakla suçladı.

Bizdeki "Cumartesi Anneleri" gibi, Arjantin'de kayıp çocuklarını arayan Plaza de Mayo anneleri de, "Estela de la Cuadra-Halk onun ne yaptığını biliyor” diye tepkilerini dile getirdi.

Onun rolü, sadece söylenti değil, tanıklarla, belgelerle Arjantin tarihine yazıldı.

Ama kader, çoğu zaman güçlüden yana işleyen bir çarktır.
Bergoglio, yani Francis, 2013 yılında Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri, Vatikan’ın devlet başkanı oldu.
Otuz yıl boyunca dua ettiği San Pietro Bazilikası, artık onun mabediydi. Hristiyanlığın en büyük yapısı M.S. 4. yüzyılda, İmparator Constantine ve dönemin aristokratları tarafından, Aziz Petrus’un öldüğü yere diktirilmişti. Binlerce köle, kırbaçlar altında çalıştırılmıştı.
Yer yüzündeki birçok dini mabet gibi.

Bugün o bazilikanın alnında, dev harflerle şu yazı parıldıyor.

“Sen Petrus’sun, ve ben bu kayanın üzerine kilisemi kuracağım. Sana da gökler krallığının anahtarlarını vereceğim.”

Ve o kilise, yüzyıllar boyunca hep kralların, muktedirlerin, egemenlerin üstünde bir gölge, arkasında bir kale oldu.

Ajanslara haber düştü; Papa Francis ölmüş.
İnandığı Tanrı onu affetsin!
Ama tarih affetmeyecek.

                                                        /././

İlk Cizvit Papa öldü: Francis’e Orak / Çekiçli Haç -Mustafa K.Erdemol-

Katolik dünyasının 266. Papası Francis, yani Jorge Mario Bergoglio öldü. Tabii ki en kayıtsız olanların bile ilgisiz kalamayacağı bir gelişme bu. Şaka değil, Papa, 1,2 milyar mensubuyla dünyanın büyük dinlerinden biri olan Katolik Kilisesi’nin lideri sonuçta. Bir papanın seçiminin de ölümünün de sadece ruhani dünyada değil dünya siyaset sahnesinde de etkileri var elbette.

Vatikan büyük bir para imparatorluğu bir yandan da. Skandalların da merkezi olduğunu da bilmeyen yok. Papalık seçimlerinde ne oyunlar döndüğünü muhteşem Conclave filmini izlediğinde anlayabilir insan. Papa seçiminde dünya ahvaline uygunluk önemli ölçüdür. Soğuk Savaş döneminde komünist blok üyesi Polonya’dan bir kardinalin yani Karol Józef Wojtyła’nın 2. Jean Paul adıyla Papa seçilmesi de bir “tercihti” tabii ki. Sovyetlerin yıkılmasında etkili olmuştur 2. Jean Paul. Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ile İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’in uğursuz çabalarını da unutmayalım.

Arjantinli Kardinal Jorge Mario Bergoglio’nun da Francis adıyla seçilmesinde Hıristiyan dünyadaki çekişmeler de rol oynamıştır. Malum, koca bir Latin Amerika coğrafyası, Vatikan karşıtı, Hıristiyan sosyalizmi olarak adlandırılacak Kurtuluş Teolojisi anlayışının egemen olduğu bir bölgedir. Benim kuşağım Nikaragua’da faşist Somoza’ya karşı verilen savaşta ellerinde kalaşnikoflarla devrimcilerin safında savaşan rahip fotoğraflarını çok görmüştür basında.

Bölgedeki yoksulluğa, sosyal eşitsizliğe karşı “Ezilenlerin Hıristiyanlığı” olarak ortaya çıkan Kurtuluş Teolojisi’nin lideri olarak Haiti’nin eski diktatörü François Duvalier bilinirdi. Bölge Hıristiyanı, eşitsizliğin, sosyal adaletsizliğin sürmesinde Vatikan’ı da sorumlu sayar, o nedenle otoritesini kabul etmezdi.

Vatikan işte Arjantin’den Katolik bir Kardinal olan Bergoglio’yu Papa seçerek bölgeye açılmayı ummuştu.

Ama Papa Francis, pek de Vatikan’ın istediği gibi biri olmadı kanımca. Kurtuluş Teolojisi’nin sembollerine değer vermesinden anlamak mümkün bunu. Ülkesinde 1980’de faşist paramiliter güçler tarafından öldürülen Kurtuluş Teolojisi’nin liderlerinden Cizvit rahip Luis Espinal’in mezarını ziyaret etti örneğin. Dahası da var. Papa Francis’e 2015’de ziyaret ettiği Bolivya’da solcu Devlet Başkanı Evo Morales, orak çekiçli bir haç hediye etti. Komünizme sempati duyduğu bilinen rahip Espinal tarafından yapılmış bir haçtı o. Hediyeyi kabul etmekten çekinmeyen Francis’in, mezarını da ziyaret ettiği Espinal gibi Cizvit olduğunu ayrıca Papa seçilen ilk Cizvit olduğunu da bilirsek hediyenin anlamı iyice ortaya çıkar.

Hıristiyanlıkta yoksulların ayaklarını yıkamasıyla bilinen Aziz Francis’in adını alması rastlantı değildir. Kurtuluş Teolojisi’nin ritüellerine uygun bir tutumdur fakir ayağı yıkamak. Papa Francis de yıkamıştır yoksulların ayaklarını. Bu azizin adını alan ilk Papa’dır.

Önce dünyevi takıldı tabii. Dinle sıkı fıkı değildi önceleri. Buenos Aires Üniversitesi'nde kimya okudu. Ancak hastalık eğitimini yarıda kesti. Henüz 21 yaşındayken ciddi bir akciğer enfeksiyonu geçirdi. İlaç bulunamadığı için 1957 yılında cerrahlar akciğerlerinden birini aldı. İyileşti, eğitimine devam etti. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir laboratuvarda çalıştı. 22 yaşındayken rahip olmaya karar verdi.

Cizvit rahibi olmak için eğitim almaya başladığı yıl 1958’dir. Rahipliğe hazırlanırken Arjantin ile Şili'de yaşadı. Eğitiminin bir parçası olarak üniversite öğrencilerine edebiyat, din başta olmak üzere dersler verdi. 1969 yılında Cizvit rahibi oldu.

Arjantin'de 1970'lerin sonunda yönetime el koyan ordu ülkeyi 1983'e kadar faşist yöntemlerle yönetti bilindiği gibi. Binlerce Arjantinli kaçırıldı ya da öldürüldü. Bunlar arasında hükümete karşı çalışmakla suçlanan bazı rahipler de vardı. Bu dönem ülkede Kirli Savaş diye anılır, malum. Bergoglio 1992 yılında Buenos Aires'te yardımcı piskopos oldu. Bazıları Kirli Savaş döneminde Bergoglio'nun kendisine yakın insanları korumak için yeterince çaba göstermediğini söyler. Destekçileri ise tam tersini ileri sürerler.

Tabii ki yaşamını belirleyen her zaman Cizvit felsefesiydi. Bu sade bir hayat yaşamak demek. Küçük bir apartman dairesinde yaşadı. Buenos Aires'i otobüslerle, metrolarla dolaştı. Geceleri dışarı çıkıp sokaktaki evsiz insanlarla oturdu. Onlarla paylaşmak için yiyecek getirdi. Vaazlarında yoksullara yardım etmenin önemini anlattı. Ayrıca tüm dinlerden insanlarla birlikte çalışmaktan söz etti.

2001 yılında Arjantin'deki ekonomik kriz sırasında kardinal oldu. Kilise üyelerine Vatikan'da kardinal ilan edileceği özel ayine katılmamalarını söyledi. Bunun yerine, seyahat için harcayacakları parayı yoksullara vermelerini söyledi.

2005 yılında yeni Papa'nın seçilmesine yardımcı olmak üzere Vatikan'a gitti. Bazı insanlar o dönemde Bergoglio'nun papa seçilebileceğini düşünüyordu. Onun yerine Almanya'dan Kardinal Joseph Ratzinger 16. Benedict adıyla Papa seçildi. Ancak 2013 yılının başlarında beklenmedik bir şey oldu. Papa 16. Benedict artık kiliseye liderlik edemeyeceğine karar verdi. Yaşlanmanın etkilerinin rolünü yerine getirmesini engellediğine inanıyordu. Bu şaşırtıcı bir durumdu. Papalar genellikle ölümlerine kadar kiliseye liderlik ederler çünkü. 16. Benedict’in yerine Bergoglio seçildi. Artık Papa Francis’ti.

17 Aralık 1936'da Buenos Aires'te doğan Papa Francis bin yıldan uzun bir süredir Avrupa'dan gelmeyen ilk papaydı. Aynı zamanda Latin Amerika'dan gelen ilk papaydı. Ayrıca sade beyaz giysiler giyen ilk papaydı. İbrahim'in doğum yeri olan Arap Yarımadası ile Irak'ı ziyaret eden ilk papaydı.

Bunlar onu “ilklerin” sahibi yapıyor. Ama daha radikal adımlar attı. LGBTQ+ meselelerine ilişkin değişen görüşler sergilemiş, Katolik doktrinini korurken, sivil birlikteliklere destek, transların kilise faaliyetlerine katılımına izin verilmesi de dahil olmak üzere politika değişiklikleri, kamuoyu açıklamaları yoluyla artan bir kabul göstermiştir.

“Ben kimim ki yargılayayım?” cümlesi meşhurdur. 2013 yılında Vatikan'da eşcinsel olduğu iddia edilen bir monsenyör hakkında sorulan bir soruya verdiği yanıtta sormuştur bu soruyu. Onun döneminde Vatikan önemli politika değişiklikleri yaparak trans bireylerin vaftiz edilmesine, vaftiz ebeveyni olarak hizmet etmesine, nikâh şahitliği yapmasına izin verdi. Kilise aynı zamanda eşcinsel kutsamaları da onayladı.

Papa Francis kilisenin kürtaja karşı olduğunu yineledi ancak daha pastoral bir yaklaşım benimsedi. Kürtajın yanı sıra ötenaziyi de günümüzün 'kullan-at kültürünün' kanıtı olarak tanımladı.

Francis, Katolik Kilisesi içinde kadınların rollerini genişletme konusunda önemli adımlar attı. Geleneksel olarak kardinallere ayrılmış olan Vatikan dini emirler ofisi başkanlığına bir İtalyan rahibeyi, Vatikan Şehir Devleti idaresi başkanlığına da bir başka rahibeyi atadı. Bir Fransız rahibe de Vatikan Piskoposlar Sinodu'nda oy hakkına sahip müsteşar olarak görevlendirildi.

Yapabildikleri bunlardı. Adım adım da olsa değişen, gelişen, moderniteye meydan okumada zayıflayan bir dini kurumun en ilginç figürlerindendi.

Huzur içinde uyusun Papa Cenapları.

                                                    /././

halk TV


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Köşebaşı + Gündem" -1 Mayıs 2025-

Meydan korkusu -Mine Söğüt- Taksim kötülük için hep bir kapandı. O meydanı bir gün yasaklardan arındırmak ve gerçekten bir halk meydanı yapm...