TÜSİAD Dosyası -(II) /Hepsi yandaş, hepsi iktidar işbirlikçisi: Sermaye bir bütündür ayrılamaz-Orhan Gökdemir/soL-

Fethullahçılar gitti, İsmailağacılar, İskenderpaşalılar, Menzilciler geldi. TÜSİAD da “giden ağam gelen paşam” politikasını sürdürüyor. Tarikatlar ve AKP kol kola ülkenin geleceğini karartırken seyrediyor, onay veriyor. Arada cılız itirazlar da yapıyor ki “laik-yandaş olmayan sermaye efsanesine” helal gelmesin.

Yıl 2013. Nurcu Fethullahçılar Cemaati bir sosyal medya paylaşımı yaptı. Paylaşımda “11. Türkçe Olimpiyatları Platin Sponsoru: Koç Holding. Teşekkürler” deniliyordu. O yıl düzenlenen Türkçe Olimpiyatlarına ilk kez Koç ve Doğuş grubu da sponsor olmuştu. Bu TÜSİAD’ın Fetullah Gülen açılımının işaretiydi. O yıl ana sponsor cemaatin bankası olan Bank Asya, ödül sponsoru Ülker'in sahibi Yıldız Holdingdi. AKP’nin kontrolündeki Turkcell de iletişim sponsoru olmuştu.

Bunun sırrı destekçilerindeydi. Bu cemaat etkinliğini destekleyenler Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Dil Kurumu, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Atatürk Kültür Merkezi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, çeşitli valilikler, kaymakamlıklar ve diğer resmî kurumlar, Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Türkiye (UNESCO) olarak sıralanıyordu. Devletle bu kadar iç içe olan bir tarikata uzak kalmak olmazdı.

Bir Gülen Cemaati etkinliği olan Türkçe Olimpiyatları AKP’nin iktidar olduğu 2003 yılından itibaren düzenlenmeye başlamıştı. Tarikat artık iktidar ortağıydı. Olimpiyatlar Gülen cemaati açısından bir prestij ve meşruiyet kaynağı olurken, cemaatle beraber Türkiye sermaye sınıfının yayılmacı arzularıyla da örtüşüyor, yayılma kanallarına aracılık ediyordu.

O yıl Koç Holding ve TÜSİAD üyesi patronlar arasında kurulan tek sıcak ilişki bu değildi. Fethullah Gülen hastalanmış, patronlar da “geçmiş olsun” kuyruğuna girmişti. Tarikat atılan pası değerlendirdi, gazetelerde büyük boy ilanlar verdi, patronlara taziyeleri için teşekkür etti. İlanda adı geçen holdingler şöyle sıralanıyordu;

TÜSİAD

İSO

Koç Holding

Doğuş Holding

Eczacıbaşı

Fiba Holding

Alarko Holding

Doğan Holding

Pegasus

Akfen Holding

Torunlar GYO

Erciyas Anadolu H. (Boydak)

Çalık Holding

Çukurova Holding

Polat Grubu

Rixos Hotels

Altınbaş Holding

Erdem Holding

Hedef Alliance

Yandex Türkiye

O yıldan sonra hem TÜSİAD’la hem de derneğin taşıyıcı ailesi Koçlarla tarikat arasındaki ilişki gelişti. Bir yıl sonra, 2014 yılında, medya kuruluşlarında Gülen Cemaati ile Koç Ailesi arasında ilişkiye dair yeni haberler çıktı, Gülen Cemaati'nin Uganda’daki bir petrol rafinerisinin satışıyla ilgili Koç ailesine aracılık ettiği iddiaları ortaya saçıldı. Haberlerde Cemaatin Mustafa Koç’a Uganda anlaşmasını ve iyi ilişkileri simgelemek üzere bir ananas ve tespih gönderdiği iddia ediliyordu. Haber Fethullah Gülen ve bir yardımcısı arasında geçtiği iddia edilen bir görüşme kaydına dayandırılıyordu. Kayıtta 2013 yılında Koç Holding’e ait Tüpraş'a yapılan maliye baskını da konuşuluyor, konuyla ilgili Koç ailesinin önceden bilgilendirildiği ve ailenin de teşekkür ilettiği belirtiliyordu. Teşekkürlerin ve sponsorlukların asıl nedeni işte bu sıcak ilişkilerdi.

Türkçe Olimpiyatları'nın şampiyonları

Fethullah Gülen’in telefon görüşmelerinde; Polat Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Galatasaray Spor Kulübü Eski Başkanı Adnan Polat’ın, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’u Türkçe Olimpiyatları’na sponsor olması için aradığı ifade ediliyordu. Mustafa Koç, Gülen Cemaati yetkililerine, “Memnuniyetle biz sponsor olmak istiyoruz” demişti. Gülen de 14 Ekim 2013 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde, Mustafa Koç’un sponsorluğunu memnuniyetle karşılıyor, “Evet iyi olmuş. Üzerlerine müfettişler salınsa bile bir şey yapamazlar” demişti.

Gülen’in, 1 Kasım 2013 tarihinde Gülen Cemaati yetkilisiyle yaptığı görüşmede başka holding patronlarının adı da zikrediliyordu. Cemaat yetkilisi patronlarla ilişkilerini şöyle anlatıyordu;

“Ali Sabancı’yla beraberdim dün Hocam. Çok Selamları var. Sağlığınızı sıhhatinizi sordu. En çok da o arayıp sordu bu süreçte. Ceyda Hanım bir mektup verdi. O da o şekilde telefonla olmayabilir dedi. Turgay Ciner Bey’e uğradık bugün. Hasan beyle bir köşe yazarının menfi yazı yazma durumu vardı. Onu öğrenmiştik. Kendisini aradık. Bizzat devreye girdi. ‘Bu gazetede aleyhinize hiçbir şey çıkamaz’ dedi. ‘Hepsi bunların hizmet müessesesi’ dedi. Büyüğümüzün (Fethullah Gülen) aleyhine de ben burada bir şey çıkartmam dedi. Öyle güzel bir görüşme geçti efendim kendisiyle.”

Bu ilişkiler ortalığa saçılınca, dönemin Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç bir röportaj vererek, Uganda’da herhangi bir rafineri ile ilgilenmediklerini iddia etti. Cemaatten gelen ananas ve tespih hediyesini ise doğruladı. “Bana ananas yollandı. Ben de aradım teşekkür ettim. Bu kadar basit. Bildiğiniz ananas yani, bu arada gayet de lezzetliydi” dedi. Tarikat ilişkisini ise şöyle gerekçelendirdi; “Ben Türk ekonomisinin neredeyse yüzde 10'unu oluşturan bir topluluğun yönetim kurulu başkanıyım. Hangi kulvardan olursa ülkemizde önemli ve etkili olan tüm isimlerle görüşebilirim ve görüşürüm. Bu da kimseyi ilgilendirmez. Bu bağlamda, ben kendisiyle görüştüm.” Mustafa Koç sözlerini “Bizim Cemaatle ya da hükümete ne gibi bir problemimiz olabilir ki?” diye bitiriyordu. Hiçbir problemleri yoktu, gül gibi geçinip gidiyorlardı.

Tarikatla holding arasındaki ilişkileri yürüten Mustafa Koç 2016’da genç yaşında öldü. Fethullah Gülen, kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç için bir taziye mesajı yayınladı. Mesajda, "Dürüstlüğü, vizyonu ve çalışkanlığıyla temayüz etmiş, genç yaşta sorumluluk devralarak iş dünyasında çok önemli başarılara imza atmış Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Koç'a Cenab-ı Allah'tan rahmet ve mağfiret dilerim” diyordu.

Mustafa Koç ve Ali Sabancı Fethullah'a saygı duruşunda

Gülen ile müridi arasında geçen telefon görüşmesinde ülkenin en büyük iki holdingi ile tarikat arasındaki ilişkiler şöyle anlatılıyordu:

Mürit: Efendim hürmet ederim. Dün sabah Mustafa Koç beye gittim. O tespihi, zat-ı aliniz adına verdik. Çok beğendi, teşekkür etti. Hürmetlerini arz etmemizi istedi. Bu dershaneler ile duruşumuzu anlattı. Kendisi de takip etmiş. Zat-ı alinizin son Herkül'deki konuşmasını Hürriyet'teki özetini söyledim ben. Sekreterinden istedi. "Bunu muhakkak okuyayım" dedi. E sonra destekliyorlar efendim. Yardımcılarıyla beraber (Koç'un) Tanzanya ve Kenya'ya gideceğiz. Bugün de Kenya Devlet Başkanı'nın özel temsilcisi bir bakan geldi. Yarın sabah sunum yapılacak kendilerine. Çok memnundu, sıcaktı, rahattı efendim. İftar için verdiğiniz imkândan dolayı da çok teşekkür ederim dedi. Öbür konuyu da önemli değil dedi o iftar esnasında olan. Yakınlaşmamızın bedeli vesair diyorlarmış onlara gidip gelip, yardımcısı söyledi. Ama patronlar hiç bunları takmıyor dedi…

Sonra Ali Sabancı Bey geldi efendim. Onunla da uzun konuştuk. Meseleleri anlattık. O da kendisi bizzat takip etmiş bütün yazılanları. Biz biraz daha açıkladık kendisine. Haklı buluyor. "Birileri çıkıp dur demeli bunlara" (Hükümete) diyor. "Kimse bir şey diyemiyor" diyor. Onunla da bu Mustafa Bey'lerle döndükten bir hafta sonra onunla Etiyopya, Tanzanya ve Kenya'ya gideceğiz. Detaylarını konuştuk. Hürmetlerini arz etmemizi istedi kendisi.

Gülen: Teşekkür ederim. Bu toplantınız, sizin açınızdan, TUSKON açısından isabetli oldu değil mi? Yani iyi bir açılım sayılır.

Mürit: Elhamdülillah çok bereketli oldu hocam. Dualarınızın bereketi. Bugüne kadar olmadığı kadar seviyeli grup geldi dedi arkadaşlarımız. Bin 400'e yakın geldi. Uganda Devlet Başkanı'nın kardeşiyle birlikteyiz şimdi. Nazif Bey'in (Mehmet Nazif Günal) oğluyla birlikte. Onlarla orda o büyük iş kalmıştı, işte o da hallolacak.

TÜSİAD yönetim kurulu üyesi Fethullahçılıktan tutuklanıyor

Fethullahçılar 15 Temmuz 2016’da hükümeti devirmeye teşebbüs etti. Darbe girişimi başarısız olunca devletin bütün şiddeti onlara yönelmişti. Darbeye teşebbüsten tutuklananlar arasında TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Memduh Boydak da vardı. TÜSİAD zor durumda kalmıştı. Ancak Boydak 4 Nisan’da noter kanalıyla dernekten istifa etti. Yapılan açıklamada, istifanın gerekçesi “Sayın Memduh Boydak, Yönetim Kurulu’nun toplantı ve faaliyetlerine hali hazırda iştirak edemiyor olması nedeniyle Yönetim Kurulu üyeliği görevinden istifa etmiştir” deniliyordu. İstifa TÜSİAD’ı rahatlatmıştı...

İstikbal, Bellona gibi önemli markaları bünyesinde barındıran 1 milyar dolar değerinde bir şirketin patronları arasında yer alan Boydak’ın “Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün (FETÖ)” finansörü olduğu iddia ediliyordu.

Boydak’ın ilk gözaltısı Eylül ayında olmuştu. O gün gerçekleşen Yüksek İstişare Konseyi toplantısında Başkan Cansen Başaran Symes “Boydak ailesine çalışma arkadaşlarına, sizlerin huzurunda geçmiş olsun demek istiyorum. Gerçekten eksikliğini bugün bu salonda hissediyoruz” demiş, TÜSİAD üyelerinin yoğun destek alkışlarıyla karşılanmıştı.

TÜSİAD üyesi patronların, Koçların, Sabancıların ne tarikatlara ne AKP’ye bir itirazları var aslında. Mustafa Koç, “Bizim Cemaatle ya da hükümete ne gibi bir problemimiz olabilir ki?” derken bu sorunsuz ilişkiyi özetliyordu bir anlamda. Hatta bu AKP-Tarikat düzeni bizzat onların eseriydi. Yeni kuşak Koçlar da yeni kuşak Sabancılar da babalarından dedelerinden miras bir sınıf aklıyla hareket ediyordu. Vehbi Koç nasıl 12 Eylül darbesini alkışlarken, Kenan Evren’e “emrinize amadeyim” mektubu yazarken bir sınıf aklıyla hareket ediyorduysa, 12 Eylül’ün İslamcılığından bir AKP yaratılmasında, Fethullahçılara Türkiye ekonomisinde yer açılmasında da bir sınıf aklı vardı. Fethullahçılar darbeye kalkışarak bir yol kazasına neden olmuştu. TÜSİAD üyeleri de bu kazanın sıkıntıları yaşıyordu sadece.

Fethullahçılar gitti, İsmailağacılar, İskenderpaşalılar, Menzilciler geldi. TÜSİAD da “giden ağam gelen paşam” politikasını sürdürüyor. Tarikatlar ve AKP kol kola ülkenin geleceğini karartırken seyrediyor, onay veriyor. Arada cılız itirazlar da yapıyor ki “laik-yandaş olmayan sermaye efsanesine” helal gelmesin.

-Orhan Gökdemir/soL-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Köşebaşı + Gündem" -16 Mayıs 2025-

İmamoğlu için hukuki mütalaa veren Prof. Adem Sözüer’in kardeşi Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığı görevinden alındı -Asuman Aranca- Tut...