İmamoğlu için hukuki mütalaa veren Prof. Adem Sözüer’in kardeşi Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığı görevinden alındı -Asuman Aranca-
Tutuklanan ve görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin hukuksuz olduğu yönünde mütalaa hazırlamasıyla gündeme gelen ceza hukukçusu ve akademisyen Prof. Dr. Adem Sözüer’in kardeşi Dr. Abdülvahit Sözüer, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığı görevinden alınarak, kızak görev olarak nitelenen müşavirliğe çekildi. Sözüer’in görevden alınmasında Adem Sözüer’in İmamoğlu hakkında verdiği mütalaanın da etkili olduğu öne sürüldü.
Eski İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve ceza hukukçusu Prof. Adem Sözüer, yolsuzluk iddiasıyla tutuklanan İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve YSK üyelerine "ahmak" dediği iddiasıyla yargılandığı dava kapsamında bilimsel mütalaa hazırlamıştı. İBB’deki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gerçekleştirilen operasyonlar sonrasında İmamoğlu’nun avukatlığını bıraktığı öne sürülen Sözüer, İmamoğlu hakkında dava ve soruşturma kapsamında sadece bilimsel görüş verdiğini belirterek, “İmamoğlu'nun avukatlığını üstlenmediğim için, bırakmam da söz konusu değildir. Gerektiğinde elbette avukatlık hizmeti de verilir. Hukuk fakültesi diplomasını alırken yaptığımız yeminin gereği olarak haksızlığa uğrayanları savunmasız bırakmamız asla mümkün değildir” demişti.
Bu süreçte Sağlık Bakanlığı’nda da sürpriz bir görevden alma gerçekleşti. Prof. Sözüer’in kardeşi Dr. Abdülvahit Sözüer, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığı görevinden alındı. Müşavirliğe çekilen Sözüer’in görevden alınmasında Adem Sözüer’in İmamoğlu lehine verdiği mütalaaların da etkili olduğu öne sürüldü.
***
Politikacının “şeref, onur ve saygınlığı” meselesi -Mehmet Y.Yılmaz-
“Diktatör Erdoğan” yazılı pankartı kısa süre ellerinde tuttukları gerekçesiyle yargılanan ve serbest bırakılan üniversite öğrencilerinin duruşmasında Erdoğan’ın avukatı “müvekkilimin şeref, onur ve saygınlığı zedelenmiştir” demiş. Teessüf ederim, gençler bu pankartı taşıyabilmesi Erdoğan’ın diktatör olmadığını göstermiyor mu?
Esila Ayık, Arda Öğüşlü ve Mehmet Efe'nin tuttuğu “Diktatör Erdoğan” yazılı pankartÜzerinde “Diktatör Erdoğan” yazılı bir pankartı kısa bir süre için de olsa elinde tuttuğu için 14 aydan, 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanan üniversite öğrencileri Esila Ayık, Arda Öğüşlü ve Mehmet Efe tutuksuz yargılanmak üzere 36 gün tutukluluğun ardından serbest bırakıldılar.
Duruşma sırasında savcı, öğrencilerin tutukluluk halinin devamını istemiş.
Bunu neden yaptığını tahmin edebiliriz.
Bizim memlekette daha önce suç işlememiş, mahkemede pişmanlık belirten iyi hâl göstermiş birisi, çok özel bir durum yoksa hafifletici nedenler filan da göz önüne alınıp alt sınırdan cezalandırılır.
Öğrencilerin “yatarı olmayan” bir ceza alacağını savcı da tahmin ettiği için tutukluluk halini, cezalandırma amaçlı olarak kullanmak istiyor.
Bu durum adalet sistemimizde bugüne kadar çok eleştirildi.
Bizzat adalet bakanları bile bunun yanlışlığına işaret etti ama siyasallaşmış yargı da bunu alışkanlık haline getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı da duruşmada “müvekkilimin şeref, onur ve saygınlığı zedelenmiştir. Sanıklardan şikâyetçiyiz” demiş.
Cumhurbaşkanının avukatlarına teessüf ederim.
Recep Tayyip Erdoğan gibi bir politikacının “şeref, onur ve saygınlığı”, bir pankarta yazılı bir söz yüzünden zedelenmez.
Politikacıların “şeref, onur ve saygınlığı”, dışardan onu eleştirenlerin ne söylediğiyle değil, politikacının ne yaptığı, nasıl bir kariyer çizgisi izlediği ve sonunda politikayı ya da bu dünyayı bırakıp gittiğinde geride nasıl bir miras bıraktığı ile ilgilidir.
Onu da tarih yazacak zaten.
Yalnız burada bir parantez açayım, şu ana kadar biriktirdiği miras o kadar parlak sayılmaz.
Fetullahçılar tarafından kolayca kandırılması, hapislerde süründürülen muhalif politikacılar, anayasal haklarını kullanmak isteyenlerin başlarına örülen çoraplar derken, miras biraz tatsız görünüyor.
Elbette bu süre zarfında iyi yaptığı şeyler de olmuştur. Kimse mutlak olarak iyi, kimse de mutlak olarak kötü miras bırakmaz.
Ancak yaptığı iyi şeyler bir yana mirasın bu kısmı hiç hoş değil.
Allah ömür versin, kendisi 71 yaşında.
Cumhurbaşkanlığında süresi dolduğunda tekrar aday olup seçilmeyi başaramaz ise 7 Mayıs 2028 günü kendisiyle vedalaşacağız.
Elbette AKP içinde politikaya devam edecektir, böyle güçlü karakterler politikayı bırakıp evde çizgili pijamayla oturmayı sevmezler. Sanırım Emine Hanım da evde emekli bir politikacı istemez.
Ama dünya fani, bunu hepimiz biliyoruz, her canlı zamanı geldiğinde tatması gerekeni tadacak.
Onun için kendisine tavsiyem şudur ki mirası düzeltmeye çalışmasında yarar var.
PKK’ya silah bıraktırmak önemli bir adım, hayırla anılır.
Yaptırdığı yollar köprülerden bazıları yapıldıklarında lüzumsuzdu, milletimize maliyeti gereğinden fazla oldu filan belki ama gelecekte işe yararlar, onlar da hayırlı miras sayılır.
Ama kul hakkı var ki bu dünyada da ahirette de insanın peşini bırakmaz.
Vakit varken bu yanlışlarını düzeltmesini tavsiye ediyorum.
Yanlışları düzeltsin, gereksiz yere canını yakıp hapse attırdığı insanları bıraktırsın.
Merak etmesin, bunlar iyi insanlar, geçmişin peşine düşmez, helallik verirler; eminim!
İşte kötü olan böyle bir miras bırakmaktır.
Cumhurbaşkanı, her fırsatta kendi iktidarı süresince Türkiye demokrasisinin adım adım ileriye gittiğini de söylüyor.
Ne güzel.
Demokrasilerde, politikacılar en ağır eleştiriye bile açık olmalıdırlar.
Hele gençlik heyecanıyla söylenen şeylere daha da tahammüllü olmalılar.
Bugün Esila ve arkadaşları “Diktatör Erdoğan” diye pankart taşıyabiliyorlarsa bu zaten Erdoğan’ın bir diktatör olmadığını göstermiyor mu?
İnanmazsanız Bekir Bozdağ’a sorun. Kendisi hem avukat hem eski adalet bakanı.
Bu tür sözlerin kendisini tekzip ettiğini söylemişti ki haklıdır.
Buna “diktatör paradoksu” da diyebiliriz yani.
Diktatörsen, kimse sana diktatör diyemiyor, kafasını kestiriveriyorsun.
Diktatör değilsen, birisi sana diktatör dese bile bu söz kendisini tekzip ediyor, çünkü bunu diyenin kafası hâlâ omuzlarının üzerinde!
Yani birisini diktatör olmakla suçlayabilmek için esasen demokrasi içinde yaşıyor olmalısın.
Tıpkı Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, ileri bir demokrasi!
/././
Kalem kalem ocak-nisan dönemi bütçe verileri -Murat Batı-
Bütçe gelirleri 2025 yılı ocak-nisan döneminde yüzde 50,7 oranında artarak 3 trilyon 364 milyar 182 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2025 yılı ocak-nisan dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53,4 oranında artarak 2 trilyon 810 milyar 118 milyon TL olmuştur.
Hazine ve Maliye Bakanlığı kendi internet sitesinde 2025 yılı ocak-nisan dönemi bütçe gerçekleşmelerini 15 Mayıs Perşembe günü yayımladı. Aşağıda detaylı şekilde göreceğiniz üzere vergi gelirlerinin yüzde 53,23’ü KDV ve ÖTV tahsilatı oluşturmaktadır.
Dolaylı vergilerin payı ocak-nisan döneminde yüzde 70,09; dolaysız vergilerin payı ise yüzde 29,91 gerçekleşti. Ancak gelir vergisinin ilk taksitinin son günü 7 Nisan’da, kurumların ise 5 Mayıs’a uzamasından dolayı bu oran kompozisyonu 15 Haziran günü yayımlanacak mayıs ayı verileriyle birlikte değişecektir.
2025 yılı Ocak-Nisan döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 4 trilyon 249,7 milyar TL, bütçe gelirleri 3 trilyon 364,2 milyar TL ve bütçe açığı 885,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Diğer kalemlerin akıbetini ise aşağıda izah etmeye çalışayım.
2025 nisan ayı bütçe gerçekleşmeleri
2025 yılı nisan ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 132,1 milyar TL, bütçe gelirleri 957,4 milyar TL ve bütçe açığı 174,7 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 871,5 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 85,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir
Genel görünüm aşağıdaki tabloda bulunmaktadır.
Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Nisan ayında 177 milyar 830 milyon TL açık vermiş iken 2025 yılı Nisan ayında 174 milyar 714 milyon TL açık vermiştir. 2024 yılı Nisan ayında 63 milyar 802 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2025 yılı Nisan ayında 85 milyar 945 milyon TL faiz dışı fazla verilmiştir.
2025 ocak-nisan dönemi bütçe giderleri
2025 yılı Ocak-Nisan döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 4 trilyon 249,7 milyar TL, bütçe gelirleri 3 trilyon 364,2 milyar TL ve bütçe açığı 885,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 3 trilyon 525,1 milyar TL ve faiz dışı açık ise 160,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Ocak-Nisan döneminde 691 milyar 312 milyon TL açık vermiş iken 2025 yılı ocak-nisan döneminde 885 milyar 531 milyon TL açık vermiştir.
2024 yılı Ocak-Nisan döneminde 326 milyar 808 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2025 yılı Ocak-Nisan döneminde 160 milyar 922 milyon TL faiz dışı açık verilmiştir.
2025 ocak-nisan dönemi bütçe gelir gerçekleşmeleri
Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Nisan dönemi itibarıyla 3 trilyon 364 milyar 182 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri 2 trilyon 810 milyar 118 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 435 milyar 463 milyon TL olmuştur
Aşağıdaki tabloda 2025 Ocak-Nisan dönemi vergi gelirleri ve bu vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payları gösterilmiştir.
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere 2025 Ocak-Nisan döneminde KDV ve ÖTV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 53,23; dolaylı vergilerin payı yüzde 70,09 ve dolaysız vergilerin payı ise yüzde 29,91 olarak gerçekleşti.
Stopaj yoluyla alınan gelir vergisinin toplam gelir vergisi içindeki payı yüzde 90,5 kadardır.
Ocak-nisan 2025 ile geçen yıl aynı dönem vergi tahsilatı karşılaştırılması
2024 yılı ocak-nisan döneminde bütçe gelirleri 2 trilyon 233 milyar 11 milyon TL iken 2025 yılının aynı döneminde yüzde 50,7 oranında artarak 3 trilyon 364 milyar 182 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2025 yılı ocak-nisan dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53,4 oranında artarak 2 trilyon 810 milyar 118 milyon TL olmuştur.
Aşağıdaki tabloda vergi kalemleri bazında ocak-nisan 2025 tahsilat tutarları ile geçen yılın aynı dönemdeki tahsilat tutarları ve değişim oranları bulunmaktadır.
Yukarıdaki tabloya göre 2025 ocak-nisan döneminde geçen yıl aynı döneme nazaran tahsilat oranı en fazla olan gelir kalemi yüzde 100 artışla gelir vergisi olmuştur. Bunun ardından dijital hizmet vergisi yüzde 89 ile; kolalı gazozlardan alınan ÖTV yüzde 81,80 ile; dayanıklı tüketim mallarından alınan ÖTV yüzde 81,85 ile gelmektedir. Diğerlerinin artış oranları yukarıdaki tabloda görülmektedir.
ÖTV genel toplamı ise geçen yıl aynı döneme göre yüzde 40,60 oranında artmış.
/././