Yerli ve milli dolandırıcı holding-Timur Soykan / Birgün

Türkiye’de dolandırıcılık fırtınası dinmiyor. Adliyeler dolandırıcılık dosyalarıyla doldu. Son vaka ile; yerli, milli ve dindar dolandırıcılıkta yeni bir sayfa açıldı. Bu kez dolandırıcılık faaliyeti TV ekranlarında başladı. Kendini ekonomist olarak tanıtan Kaan Sarıaydın, 2020 yılından itibaren her hafta Osman Gökçek’e ait Beyaz TV kanalında programa katılıyordu. Çok sayıda TV ve Youtube kanalında siyaset ve ekonomi üzerine konuşuyordu.Yerli ve milli dolandırıcı holdingSarıaydın, çok sayıda TV ve YouTube kanalında siyaset ve ekonomi üzerine konuşuyordu.

Kaan Sarıaydın Beyaz TV’de program yapıyordu. Bu sayede sosyal medyada çok sayıda takipçiye ulaştı. Sosyal medya hesabında profil fotoğrafında süper kahraman şeklinde resmedilmişti. Tarkus Ticaret Analiz Danışmanlık Strateji isimli şirket kurdu.

KENDİNİ ‘METASOF’ İLAN ETTİ

Kaan Sarıaydın, Youtube videolarında 3. Dünya Savaşı’nın başladığını, milyarlarca insanın öleceğini ve kendisinin Türkiye’yi küresel savaştan karla çıkaracağını iddia ediyordu. Milliyetçi senaryolarına dini söylemleri de eklemişti. Kendisini ‘Metasof’ ilan eden Kaan Sarıaydın, “Metasophie ilmi aslen Hz. Ali Efendimize bahşedilmiş bir ilimdir. Hz. Ali Efendimizin ilmin kapısı olduğu Hz. Peygamberimiz tarafından vurgulanmıştır. Büyük finans kuruluşları bunu kullanıyor ve büyük sır olarak saklıyorlardı. Ben 25 yıl başarılı şekilde çalışınca bu sırrı bana verdiler ve Metasof oldum” diyordu. Bu ilimi Türkiye’ye karşı oynanan oyunları bozmak için kullanacağını savunarak şöyle devam etti:

“Bu Çanakkale’de savaşmış olmak kadar değerlidir. Metasofi yaşamda başarının anahtarıdır. İlimlerin en kadimidir… Rahmana götürür insanı.”

Metasophie masalıyla tarikat tipi yapılanmaya gitti.

Kaan Sarıaydın daha sonra ‘Anadolu Hareketi’ni başlattığını duyurdu. Kimse onun büyük bir dolandırıcılık havuzu oluşturduğunun farkında değildi. Medyada tanınıp sonra sosyal medya üzerinden temas kurduğu insanları ağına çekmişti. Artık elinin altında dolandırabilecek yüzlerce kişi vardı.

Kaan Sarıaydın, Metasofi ilmi sayesinde çok büyük kar edecekleri sistemi açıkladı:

Mavi Platform.

Türk devrimi yapacaklarını, Türk markalarının dünyaya yayılacağını anlatıp ‘Oğuzoğulları’, ‘Bozkurtlar’ vurgularından sonra “Türk’ün şahlanışında hep birlikte rol alacağız” diyordu

HAYALİ YATIRIMLAR

Kaan Sarıaydın ticaret, eğitim, sağlık, medya alanında yatırımlar yapacaklarını öne sürerek Mavi Platform’dan 25 bin TL’ye pay satmaya başladı. Online ders veren Mavi Dershane’nin kısa sürede 3 bin öğrenciye ulaştığını ve hedefin dünya çapında 5 milyon öğrenci olduğunu açıkladı. Tabii ki yalandı. Eğitim paketleri uydurmaydı. Mavi Hastane’nin de dünyada bir numara olacağı iddiasındaydı. Mavi Gazete isimli medya grubu kuracakları da vaatleri arasındaydı.

Paydaşlara hem Anadolu Hareketi’ne katılarak hem vatan milleti kurtaracaklarını hem de zengin olacaklarını anlatıyordu.

MAVİ AVM

Güya en büyük projesi Mavi AVM isimli dijital alışveriş merkeziydi.  İnternette kurulacak Mavi AVM’de 200 bin dijital dükkan olacağını vadediyordu ve 35 bin TL’ye bir pay satıyordu. Üç ay sonra sistem açıldığında bir payın 20 kat değerleneceği yalanını söylemişti.

SAHTE LANSMAN ŞOVU

26 Kasım 2023’te Kaan Sarıaydın İstanbul Levent’te düzenlediği lansmana yüzlerce kişi katıldı. Şık giyimli kadın ve erkekler şirket çalışanı rolü yapıyordu. Ellerinde fotoğraf makinesi ve kamera olanlar gazeteci rolüne bürünmüştü. Yiyecek ve alkolsüz içecek servisleriyle zenginlik havası oluşturmuşlardı.

Sahneye çıkan Kaan Sarıaydın, yanındaki kişiyi sağ kolu, şirketin genel koordinatörü olarak tanıttı ve adının ‘Çağatay’ olduğunu söyledi. Bu sırada kulaktan kulağa Çağatay’ın savcı olduğu, aynı zamanda istihbarata çalıştığı, devletin gizli görevlerine katıldığı yayılmıştı. Yüzlerce pay sattılar. Savcı Çağatay olarak tanıtılan kişinin sabıkalı dolandırıcı Uğur Akyol olduğunu kimse bilmiyordu.

Bu sırada sosyal medya hesaplarından sürekli reklamlar yayınlanıyordu.

Kaan Sarıaydın, lansmanı böyle duyurmuştu. 

BLUE AVM

Sadece bir ay sonra paydaşlara yeni bir proje için lansman yapacaklarını duyurdular. Mavi AVM projesinin çok başarılı olduğunu, dünyada yankı uyandırdığını ve Blue AVM adıyla Körfez ülkelerinde bir yatırıma başladıklarını anlatıyorlardı.

Katarlı zengin iş insanı Hilal Nessawor Sheikh’in projenin yüzde 49’unu satın alacağına dair yalanları sıraladılar.

Bu lansmanın afişlerinde ‘İlk lansmana sayılı günler ve sayılı kontenjan kaldı. Bu fırsatı kaçırmayın’ yazıyordu. Afişte Kaan Sarıaydın’ın yanı sıra Katarlı iş insanı olduğu söylenen Hilal Nessawor Sheikh’in fotoğrafı vardı. Şöyle yazılmıştı:

‘Mr. Hilal sizler için geliyor.’

İkinci lansman afişinde sahte Katarlı bile vardı.

24 Aralık 2023’teki lansman yine Levent’teki gösterişli salonda yapıldı. Kaan Sarıaydın ve Çağatay, Blue AVM’deki dijital dükkanların tanesini 29 bin TL’den satacaklarını ve sadece 10 gün sonra 290 bin TL vererek geri alacaklarını söyledi. Proje devlet destekli olduğu için bu kadar kar sağladıklarını anlattı. Sahneye Katarlı iş insanı olarak tanıtılan Mr. Hilal de çıktı. Aslında İngiltere’de yaşayan bir Bangladeşli’ydi.  Çok sayıda sözleşme imzalatıp para topladılar.

OYALAMA TAKTİKLERİ

Tabii ki inanılmaz kar paylarını dağıtmadılar. Sadece birkaç kişiye küçük ödemeler yapıp çok sayıda kişiye şöyle mesaj gönderdi:

“Çok fazla talep oldu ve yeni vergiler getirildi. Bu nedenle size yeni çıkacak kendi kripto paramız üzerinden ödeme yapacağız. Blue AVM satışlarını durdurmuştuk. Mahcubiyetimizi giderme adına tekrardan Blue AVM’den aynı fiyata 29 bir TL’den alım yapabilirsiniz. Allah’a emanet olun.”

Evet; bu açıklamadan sonra da Blue AVM’den dükkan satın almak için 29 bin TL verenler oldu.

Ödemeler yine yapılmamış, Mavi AVM ve Blue AVM açılmamıştı. Parasını kaptıranlar yeni vaatlerle bataklığa çekiliyordu. Kaan Sarıaydın bu kez mesajında ödemeleri 580 bin TL olarak yapacağını anlattı ve şöyle yazdı:

“29 bin TL’ye yeni pay satın alabilirsiniz. Allah’a emanet olun.”

Evet; yine para verenler oldu.

Oyalama taktiklerinin sonu gelmiyordu. Aylar sonra Kaan Sarıaydın “Toplam 657 milyon TL ödeme yapacağız. İngiltere’deki banka meblağ çok yüksek olduğu için projeyi inceliyor. Meşakkatsiz, zahmetsiz rahmet olmuyor. Sabır her şeyin ilacıdır, Allah kerimdir. Allah’a emanet olunuz” diyordu.

DİJİTAL PARA

Dolandırıcı sarmalı artık sınır tanımadan devam ediyordu. İnternet alışverişinde kullanmak için ‘Tarkan’ isimli kendi dijital paralarını geliştirdiklerini söyleyip bunun içinde paydaşlardan para topladılar. Çağatay’ın mesajında şöyle deniliyordu:

“Bu kripto paradan pay almak için paydaşlara öncelik tanınacaktır. Allah bizleri muzaffer kılsın, şimdiden sizlere de hayırlı olsun.”

TOGG TUZAĞI İLE ARABALARI DA GİTTİ

Günler sonra paydaşlara bir mesaj daha gönderildi. 200 bin dükkan olan dijital AVM’lerin tabii ki büyük kargo şirketine de ihtiyacı olacaktı.

Paydaşlara teklifleri şöyleydi:

“Mavi Kargo için araçlar satın alacağız. Sizin ikinci el araçlarınızın satışı için bize vekalet verin. Biz araçları alıp kargoda kullanacağız. Devlet projesi olduğumuz için bize yerli ve milli TOGG marka araçlar verilecek. Bu TOGG’ları size vereceğiz.”

Tabii ki TOGG’lar da hiç gelmedi. Paydaşlar paralarından sonra otomobillerini de kaybetti. Hatta son mazeret gerçekten efsaneydi. Yerli ve milli TOGG’ların gümrükte takıldığını söylediler.

Bu mesajlarla insanların arabalarını aldılar, TOGG’lar tabii ki yoktu.

HEDİYE MERCEDES AMA BİR ŞARTLA

Henüz TOGG’lar teslim edilmemişken yeni olta attılar. TOGG alamayanların gönlünü almak için paydaşlara Mercedes E200 için kura çekeceklerini söylediler. Mercedes kurası yine çok sayıda paydaşa çıktı. Tabii ki yine lojistik, vergi ve gümrük masrafları için küçük bir ön ödeme yapılması gerekiyordu.

Bu sırada ‘Çağatay’ ortadan kayboldu. Kaan Sarıaydın, Çağatay’ın Katar ve Avrupa ülkelerine yatırım için gittiğini anlatıyordu. Aslında başka bir olay nedeniyle nitelikli dolandırıcılıktan ceza almış ve hapse girmişti.

APLİKASYON BOŞ ÇIKTI

Küçük ödemeler, yalanlar ve daha büyük vaatlerle aylar geçti. Dolandırıcılar yeni hamlelerini yaptılar ve dijital AVM’lerin aplikasyonunun tamamlandığını söylediler. ABD’den onay beklediklerini ve Mavi AVM aplikasyonunu telefonlarına indirebileceklerini bildirdiler. İçinde çok sayıda uluslararası ve Türk markasının amblemi görünen aplikasyon henüz hizmete açılmamıştı ve dolandırıcılar “Kısa sürede aktif hale gelecek” diyordu.

Hiçbir alt yapısı olmayan aplikasyon ile kandırdılar.

HEDİYE DİYEREK PARALARI ÇARPTILAR

Paydaşlara gelen mesajda dijital AVM’nin yazılım kodlaması yapılırken algoritmada 400’den fazla dükkan oluşturduklarını anlatıyorlardı. Kaan Sarıaydın’ın bunu kendisi için kullanmayı ahlaki bulmadığı anlatılan mesajda 400 payı paydaşlara hediye olarak vereceklerini söylüyorlardı. Ama ticaret yasaları gereği bunu bedelsiz veremeyeceklerini anlatarak özetle “Siz bize pay ödemelerini yapın, biz 10 gün sonra parayı iade edeceğiz. Sizde daha sonra hediye olarak aldığınız bu payları 250 bin TL’ye satacaksınız” denildi.

Evet; bu tuzağa da düşenler oldu.

HAYALİ GÜMÜŞ KÜLÇELERLE VURGUN

Dolandıracak insan havuzu oluşturan şebeke, sürekli yeni yöntemlerle sahneye çıktı. ‘Paydaşlara yeni fırsat’ diyerek bir kez daha yem attılar. Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle Atatürk baskılı bir kiloluk gümüş külçeyi çok uygun fiyattan paydaşlara vereceklerini söylediler. Bir kilo gümüş külçenin piyasa değeri 19 bin 500 TL’ydi ve onlar paydaşlara 12 bin 500 TL’den verecekleri yalanını atmıştı.

Çok sayıda paydaştan 12 bin 500 TL topladılar. Külçeler gelmeyince yanıtları hazırdı:

“Maliye Bakanlığı devreye girdi. Katar gönderdiği gümüşleri geri çekti. Biz gemiyle tekrar yolladık ama hava muhalefeti var.”

Ne o gemi ne de gümüş külçeler geldi. Yine birkaç paydaşa ödeme yaparak yüzlerce kişiyi aylarca oyaladılar.

Gümüşlerin sadece görseli vardı ama dolandırıcılar yine paraları topladı.

İNANILMAZ KREDİYLE KANDIRDILAR

İnanılmaz kredi vaadiyle vurguna devam ettiler. Uluslararası lisans aldıklarını ve Türkiye, Avrupa ve Körfez ülkelerinden destek ve hibe onayı çıktığını anlattılar. Dünya Bankası’ndan da Kaan Sarıaydın’ın Tarkus Şirketi’ne kredi çıktığını söyleyip imkansız kredi koşullarını şöyle sıraladılar:

“500 paydaşa sıfır faizle100 bin TL ile 2 milyon TL arasında kredi verilecek. Yarısı hibe. Diğer yarısı iki yıl ödemesiz, sonrasında 60 ay vadeyle ödenecek. Kredi kullanmak isteyenler kredi miktarının yüzde 10’unu teminat olarak Kaan Sarıaydın’ın Tarkus Şirketi’ne yatırması gerekiyor.”

İmkansız kredi için ‘Son saatler’, ‘Sonra gönül koymayın’ gibi mesajlar paydaşlara yağıyordu. Tabii ki teminatlar dolandırıcıların kasasına girdi ve krediler hiç gelmedi.

MAVİ KENT, MAVİ İNCİ

Artık dolandırıcılar her gün yeni bir yöntemle paydaşlara çullanıyordu.  Bu kez Dijital Anadolu Hareketi’nin reklam için ayırdığı bütçeyi yurt dışında bir ortağın üstlendiği müjdesiyle işe giriştiler. Güya; Kaan Sarıaydın bu bütçeyi şirketine aktarmayı ahlaki bulmamış ve paydaşlara yeni bir fırsat sunmayı uygun görmüştü. Reklam bütçesini kullanarak Antalya ve İzmir’de müteahhit firmalarla anlaşma yaptıklarını söylüyorlardı. Kazılmış bir arazi videosu ile villa çizimleri gönderdiler. Tuzağa düşen paydaşlarla yaptıkları görüşmelerde 48 bin TL ödeyenlerin villa sahibi olabileceğini anlatıyorlardı. Yine paraları topladılar.

KAÇIŞ VAKTİ GELDİ

Her dolandırıcılık olayında olduğu gibi bir süre sonra Kaan Sarıaydın da telefonlara yanıt vermemeye başladı. Kimse ona ulaşamıyordu. Şirket adresi olarak gösterilen yere gidenler boş binayla karşılaştı. Üstelik iki yıldır burası kullanılmıyordu. Paydaşlar, Kaan Sarıaydın’ın şirketinde yüzlerce kişinin çalıştığını zannediyordu. Oysa şebeke sadece birkaç kişiydi.

Bazı mağdurlar sonunda Kaan Sarıaydın’ın evini buldu. Kaan Sarıaydın, Çağatay olarak tanıttığı kişinin aslında Uğur Akyol olduğunu ve kendisinin de bu kişiyi savcı, devlet görevlisi zannettiğini anlattı. “Ben de mağdurum, beni de kandırdı. Paraları kaçırdı” dedi. Hatta Uğur Akyol ve onun yanındaki kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Kendisini suçtan kurtarmaya çalışıyordu.

172 MAĞDURLU DİLEKÇE

Mağdurların baskısı sonucu Kaan Sarıaydın, kayıtları, bilgisayarların ve aplikasyonun şifrelerini verdi. Mavi AVM ve Blue AVM yazılımları ile aplikasyonlar sadece göstermelikti, bomboştu. İddiaya göre; yurt içi ve yurt dışından yüzlerce kişi tuzağa düşürülmüş, 700 milyon TL  vurgun yapılmıştı. Paranın kripto paraya çevrilerek yurt dışına çıkarıldığı öne sürüldü. Kaan Sarıaydın’ın da yurt dışına kaçtığı iddia ediliyor. Uğur Akyol ise bu süreçte cezaevinden tahliye olmuştu.

Avukat Ayşe Ayliz Korkmaz ve Avukat Naz Esra Özdemir’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu dilekçede 172 mağdur yer aldı. Toplam mağdur sayısı bilinmiyor ama binlerce kişinin mağdur olduğu tahmin ediliyor. Avukatlar, Kaan Sarıaydın, Uğur Akyol ve şebekenin içindeki 12 kişiden şikayetçi oldu.

MAĞDURLAR ANLATIYOR

Mağdurlarla konuştum. Dolandırıcıların hep nabza göre şerbet verdiği anlaşılıyor. Hamburg’da yaşayan dindar mağdur, dini anlatımlara kanmış ve 30 bin eurosu gitmiş. Milliyetçi Orhan bey, “Vatana millete faydalı olmak istedim. Anadolu Hareketi’ni desteklemek için para verdim. Bütün param gitti” diyor. 1 milyon 300 bin TL kaptıran Mustafa bey ise “Çevremden borç bulup bu kişilere para verdim, otomobilimi verdim. Bu Çağatay hepimizi hipnotize etti. Sanki cinleri vardı. Herkes hakkında bilgisi olan biri. Böyle bir tezgaha düşeceğim aklımın ucundan geçmezdi” diye konuştu. Kanada’da yaşayan ve yılın sadece belli bölümü Türkiye’ye gelen çift ise 30 bin euro para verdiklerini ve tek kuruş geri alamadıklarını anlatıyor.

Bu haberi okuyanların bir kısmı, “Bu insanlar da çok saf, müstahak” diye düşünecek.

Ama öyle değil.

Burası kimsesizler cumhuriyeti. Türkiye’de yaşamak vahşi bir dolandırıcı ormanında hayatta kalmaya benziyor. Artık sadece avlar ve avcılar var. Dolandırıcılık dosyaları mahkeme raflarını dolduruyor ve çoğu davanın açılması bile yıllar sürüyor. Oysa devlet tedbirler alsa bu vurgunlar önlenebilir ve insanlar paralarını kaptırmadan müdahale edilebilir.  Televizyonda, sosyal medyada bir siyasi eleştiri yapılınca on kaplan gücünde olan devlet kurumları göz göre göre ve bağıra bağıra yaşanan bu dolandırıcılık vakalarına gözlerini, kulaklarını kapatıyor.

                                                               /././

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

soL "Köşebaşı + Gündem" -14 Haziran 2025-

  Sol-Kemalistler -Aydemir Güler- Karşı-devrimin iktidardan uzaklaştırdığı Kemalistlerin radikal Aydınlanmacılığa, tam bağımsızlıkçılığa ve ...