İBB şoförleri niye tutuklandı? Sorgudaki WhatsApp mesajı: ‘İtirafçı olursa belki çıkar’ + Tam 5.333.995.000 TL! Yangın çıkaran şirketle ilgili bir skandal daha-Bahadır Özgür / halkTV

İBB şoförleri niye tutuklandı? Sorgudaki WhatsApp mesajı: ‘İtirafçı olursa belki çıkar’

İBB operasyonlarının en tuhaf dalgası belki de ‘şoför operasyonu.’ Türkiye tarihinde bu kadar fazla resmi makam şoförü, yolsuzluk iddiasıyla tutuklanmamıştır. İktidar yanlısı medyada ‘şoför dalgasının’ veriliş tarzına bakınca, “onca şoförü boşa almamışlardır. Kesin sır küpü bunlar” diye düşünüyor insan.

Peki sahiden öyle mi? Şoförler neyle suçlanıyorlar? Ne anlattılar?

Kamuoyunun belki de en az bilgi sahibi olduğu şu ‘şoför dosyasını’ biraz aralayalım. İddiaları ve ifadeleri tek tek inceleyelim…

***

Şu ana kadar 8 makam şoförü gözaltına alındı. İkisi ‘etkin pişmanlıktan’ yararlandığı için bırakıldı. Bunlar, tutuklu iş insanı Hüseyin Köksal’ın şoförü Servet Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun danışmanlığını yapmış Ertan Yıldız’ın şoförü Bayram Yıldırım.

Tutuklanan 6 şoför ise şöyle: İBB Harita Mühendisi Yakup Öner’in şoförü Kamuran Ataç, İmamoğlu’nun Özel Kalem Müdürü Kadriye Kasapoğlu’nun şoförü Sabri Caner Kırca, İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş’in şoförü Hüseyin Yurddaş, İbrahim Özkan’ın şoförü Mustafa Bostancı, Büyükçekmece Başkan Vekili Ahmet Şahin’in şoförü Sonkan Turan ve Murat Ongun’un şoförü Kadir Öztürk.

6 şoförün tutuklanmasının sebebi, Bayram Yıldırım’ın verdiği ifade. Yıldırım’ın iddiası şu:

“Florya’daki eski başkanlık konutunda özel toplantılar yapılıyordu. Fatih Keleş’in kullandığı konuta pick-up cinsi araç yanaşırdı. Aracın arkasındaki yemek sepetleri binaya alınır, sonra boş çıkardı. Paraları Ongun, Kasapoğlu ve Keleş’in şoförleri alıp giderdi. Şoförler defalarca bana bunu anlattı.”

Yani yemek sepetleri geliyor, sonra boş çıkıyor. İddiasına bakılırsa içleri para dolu. Lakin somut delil sunmuyor. Diğer şoförleri işaret ediyor sadece.

O halde tutuklanan şoförlerin ifadelerine bakalım şimdi.

ŞOFÖRLER NELER ANLATTI?

Ongun’un şoförü Kadir Öztürk’ün ifadesi: “Böyle bir olayı ilk defa duydum. Hiç şahit olmadım. Ben sadece Ongun’un el çantasını taşırdım. İçinde laptop vardı. Bayram Yıldırım ile 2023’ten beri hiç görüşmedim. Kadir Topbaş döneminden beri İBB’de şoförlük yapıyorum.”

Kadriye Kasapoğlu’nun şoförü Kırca’nın ifadesi: “Ben bahsedilen pick-up araçlar ve yemek sepetlerine asla tanık olmadım. Bayram Yıldırım ile işimiz gereği aynı yerde bulunsak da hiç konuşmayız. Kendini kurtarmak için iftira atıyor. 3 gündür (gözaltında) düşünüp duruyorum. Neden bunu yaptığını anlamıyorum. Tutuldum kaldım. Bir şey bilsem anlatırım. Delil olsa boynum kıldan ince. Ne ceza verseniz razıyım.”

İbrahim Özkan’ın şoförü Hüseyin Bostancı’nın ifadesi: (Bayram Yıldırım’ın, kutular içinde son model iPhone’ların İbrahim Özkan’a verilmek üzere teslim edildiği iddiası üzerine) Yıldırım kutuyu bana Özkan’a teslim edilmek üzere verdi. Özkan’ın şoförüyüm. Kutuyu açtığım şeklindeki iddiayı kabul etmiyorum. Makama ait kutuları açamayız. 10-15 gün sonra Özkan’ın Ataşehir’deki makam odasında o kutu veya benzerini gördüm. Özkan şehit yakınları, muhtaç aileler ve öğrencilere tablet ve telefon yardımı yaptığı için içinde tablet veya telefon olabileceğine yordum. Suçlamaları kabul etmiyorum. İçeriğini bilmediğim bir konudan ötürü buradayım.”

Yakup Öner’in şoförü Kamuran Ataç’a sorulan sorularda da yine kendisini ilgilendiren tek cümleye rastlanmıyor.

Daha ziyade Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı’nın ve ‘gizli tanık Rüzgar’ın, Öner ile ilgili iddiaları soruluyor. Ataç sadece makam aracını kullandığını, ne bahsedilen olayları ne de kişileri tanıdığını söylüyor. Ataç’a bazı para transferleri gösteriliyor. Sordukları kişiler kardeşi, kayınpederi ve kayınvalidesi. Telefon görüşmeleri ve meşhur ‘baz sinyalleri’ de sunuluyor ayrıca. Onlar da Yakup Öner, kayınbiraderi İlker Hamal ve Ongun’un şoförüne ait. Ataç, bu kişilerle irtibatın yaptığı iş icabı normal olduğunu vurguluyor.

Son ifade de Fatih Keleş’in şoförü Hüseyin Yurddaş’ın: “Bayram Yıldırım’ın bahsettiği olayı ilk kez duyuyorum. Keleş, Florya’daki binaya genelde sabah erken gelip kahvaltısını yapar, fazla da durmazdı. Ben de çoğunlukla arabayı yıkardım. Pick-up cinsi araç ve yemek sepetleri ile neyin kastedildiğini anlamadım. İPA binası büyük bir yer. Makam şoförleri olarak oradaki toplantılara vakıf olmamız imkansız. Şoförler olarak dışarıda çay içip beklerdik. Bahsi geçen (Yıldırım’ın ifadesindeki) sohbetlere hiç dahil olmadım.”

Yurddaş’a sorulan bazı WhatsApp mesajları ise dikkat çekici. Soru şöyle:

“K.İ.V. isimli şahsın ekran görüntüsü gönderdiği, bu ekran görüntüsünün içeriğinde ‘İBB Spor Başkanı Fatih Keleş’in oğlu ve yeğeni örgüt üyeliği gerekçesi ile tutuklandı’ yazıldığı görülmüş, devamında ‘Abi bunlar s…ler çıkamazlar haberin olsun’ yazıldığı görülmüş, Hüseyin Yurddaş isimli şahsın bu mesaja cevaben ‘İtirafçı olurlarsa belki’ yazdığı görülmüştür.”

Benzer şekilde A.E.A. isimli birisiyle yapılan yazışmada Yurddaş’ın “Senin eski çalıştığın adam kimdi” diye sorduğu, “Noldu, itirafçı mı” yanıtı da soruluyor.

Yurddaş’ın savunmasına bakalım:

“Mesajlar bana aittir. K.İ.V. adlı şahıs bir iş adamının korumasıdır. Konuşmanın içeriği Keleş’in yeğeni ve oğlunun tutuklanması haberi üzerineydi. ‘İtirafçı olurlarsa belki çıkar’ cevabından kastım, medyada duyduğumuz kadarıyla bu dosyadan dışarı çıkanların yalnızca itirafçılar olduğuydu… A.E.A. ise Keleş’in asistanıdır. İkimiz de Keleş’in çalışanı olduğumuz için Türkiye’deki hemen her vatandaş gibi İBB dosyasını kendi aramızda konuşuruz.”

SAVCI ŞOFÖRLERİ NİYE TUTUKLADI?

İşte şoförlere sorulan iddialar ve yanıtlar böyle. Hiç birisine doğrudan bir itham, suçlama bulunmuyor. Öyleyse neden tutuklandılar?

Onu da sulh ceza hakimliğinin tutuklamaya sevk yazısından aktaralım:

“… İşverenleri pozisyonunda bulunan şahıslarla birebir ve uzun süre çalıştıkları ve icra ettikleri mesleklerin dışına çıkarak bir çok eylemlerinde aracılık ettikleri, işverenleri konumunda bulunan şahısların rüşvet ya da irtikap adı altında toplanan paraları ilgili kişilerden doğrudan elden aldıkları/naklettikleri, işverenleri ile uzun süredir güvene dayalı olarak çalıştıkları nazara alındığından söz konusu para, telefon ya da tabletlerin suçtan kaynaklanan malvarlığı olduğunu bilemeyecek olmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kendileri ile aynı mesleği yapan Bayram Yıldırım’ın ifadeleri ile ortaya çıktığı…”

İddiaları, ifadeleri ve tutuklama gerekçesini okuyunca akla “aha sır küplerini yakaladılar” düşüncesi geliyor mu?

Benim gelmedi açıkçası. Şimdiye kadar delil diye sunulanlara bakınca, kimisi Kadir Topbaş döneminden beri makam şoförlüğü yapan isimlerin uzun süre çalışmaları, bir makam şoförünün yaptığı araç kullanma, paket/çanta taşıma vb. rutin işleri yerine getirmeleri ve itirafçılıkla serbest kalan birinin beyanı üzerine tutuklandıkları görülüyor.

NOT: Tutuklanan 6 şoförden birisi olan Büyükçekmece Belediye Başkan Vekili Ahmet Şahin’in şoförü Sonkan Turan’ın ifadesini şu yazıda anlatmıştım:(https://halktv.com.tr/makale/yine-ayni-skandal-rusvet-iddiasi-ile-bazi-bir-turlu-cakistiramadilar-953938)

                                                  /././

Tam 5.333.995.000 TL! Yangın çıkaran şirketle ilgili bir skandal daha

İzmir Valiliği, İzmir Bölgesi’ndeki dört büyük yangının Aydem Enerji’ye bağlı elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik hatlarından çıktığını açıkladı. Ama hala bir soruşturma açılmış değil. Anladık ki, devletin ilgili kurumları resmi yazı yazıp uyarmak dışında da hiçbir denetim yapmıyor.

Eğer elektrik dağıtım şirketi hakkıyla denetlenseydi belki de bu sebeple çıkan pek çok yangın önlenebilecekti. Başka ne ortaya çıkacaktı biliyor musunuz?

Bakım, onarım ve yatırım için bizlerden faturalar yoluyla bizden toplanan milyarlarca liranın aslında nereye, kimlere gittiği…

Nasıl mı?

İşte size Sayıştay daha önce defalarca uyardığı büyük bir skandal daha.

TEDAŞ RESMİ YAZI GÖNDERDİ

TEDAŞ, 21 Mayıs 2025 günü tüm dağıtım şirketlerine bir uyarı yazısı göndererek, her yıl daha büyük alanları tehdit eden orman yangınlarına karşı elektrik dağıtım şirketlerinin gerekli önlemleri alması istendi. Yazıda orman içinde veya yakınından geçen enerji nakil hatları, trafo ve diğer elektrik dağıtım teçhizatlarının düzenli bakımı yapıldığında, elektrik kaynaklı yangınlar büyük ölçüde önlenebileceği de vurgulandı.

Ama görünen o ki ADM ve GDZ yine işini yapmamış. Neden? Yatırım için yeterli kaynakları mı yok?

Bu soruların yanıtı, ihalelerde gizli.

ADM ve GDZ şirketlerinin hem kaliteli hizmet sunak hem de orman yangını gibi felaketleri önlemek amacıyla yapılacak işler için açtığı ihaleler incelendiğinde, büyük bir skandal ortaya çıkıyor.

Detayları ile bakalım şimdi…

ADM Elektrik Dağıtım AŞ ve GDZ Elektrik Dağıtım AŞ’nin resmi belgelerinden alınan ihaleler büyük oranda Inoven Enerji Mühendislik ve Tic. AŞ, Panobel Elektrik Gereçleri AŞ, Panorama Teknoloji AŞ, BND Group Teknoloji AŞ, Elsa Bilişim AŞ, GDZ Enerji Yatırımları AŞ, İmpera Enerji ve Mühendislik AŞ adlı şirketlere verildi.

whatsapp-image-2025-07-14-at-12-12-15.jpeg

Bu şirketler tek tek incelendiğinde hepsinin kurucusunun veya yöneticisinin, Aydem Enerji (eski adı Bereket) ile ilişkili olduğu görülüyor. Çoğu Aydem’in sahibi olan Saldanlı ailesine mensup. Bazıları da doğrudan Aydem’le ilişkili şirketler.

Bakım, onarım ve yeni yatırım için açılan en büyük 33 ihale söz konusu şirketler arasında paylaştırılmış. Toplam bedeli 5 milyar 333 milyon 995 bin lira. Yani faturalarla halkın ödediği ve daha iyi hizmet için harcanması gereken paralar, eş dost üzerine kurulu taşeron şirketlere aktarılmış.

SAYIŞTAY ‘KARDEŞİ YASAKLAYIN’ DİYOR

Geçen hafta kamu ihaleleri konusunda uzman olan Prof. Dr. Uğur Emek’in, Karar gazetesinde yazdığı yazısında şu bilgileri vermişti:

“Mevzuata göre dağıtım hatlarının iyileştirilmelerine ve genişletilmelerine ilişkin yatırımlar zamanında ve gerektiği şekilde yapılacak. Hizmet kalite standardına göre elektrikler sıklıkla ve günlerce kesilmeyecek. EPDK bu planları kabul ederek, yatırım maliyetlerini tüketici tarifelerine yansıtmaktadır. Yani sonuçta bu yatırımlar tüketiciler tarafından finanse etmektedir. Sayıştay 2021 yılında açıkladığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 2020 Denetim Raporunda bu ihalelerde rekabetin yeterince sağlanamadığını söylüyor. Dağıtım şirketlerinin satın alma ihalelerine, bu şirketlerle grup ilişkisi olan şirketlerde katlıyormuş. Sayıştay ihalelerde yeterince rekabet sağlanmadığında, yatırım bedellerinin yükseleceğini ve dolayısıyla tüketiciye ekstra yük yükleneceğini belirtiyor. Ayrıca, kardeş şirketlerin, kazandıkları yatırım ihalelerinde kaliteye ne kadar özen gösterdikleri hususu da önemli bir endişe nedenidir. Sayıştay bu endişeyi gidermek için kardeş şirketlerin, dağıtım şirketlerinin ihalelerine katılımının yasaklanmasını tavsiye etti. Bunun içinde mevzuatta değişiklik yapılmasını öneriyor. Ama EPDK 5 yıldır bu uyarıyı dikkate almıyor ve dağıtım şirketlerinin eksik rekabetli ihalelerine hoşgörü gösteriyor.”

Kısaca faturalar yoluyla halktan toplanan ve yatırım, bakım, onarıma ayrılan kaynak, ihaleler yoluyla yine dağıtım şirketi ile ilişkili şirketlere aktarılmış. Yıllardır gelen şikayetlere ve en son yangına sebep olan hatlara bakınca da işin de doğru düzgün yapılmadığı ortaya çıkıyor.

Bahadır Özgür / halkTV


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Köşebaşı + Gündem" -16 Temmuz 2025 -

Akın Gürlek davasında savunmasını yapan İmamoğlu'na savcıdan 'Bana bakarak konuşma' çıkışı: Yasak mı?-Can Öztürk- Tutuklu İBB Ba...