halkTV "Köşebaşı + Gündem" -23 Ekim 2025-

Mas-Kom-Ya -Ayşenur Arslan-

Galiba Erdoğan futbolda olduğu gibi tiyatroda da başarısız olunca başımıza bunlar geldi.

Futbolculuğunu bilmeyen yoktur.

Ya tiyatroculuğunu!!

Aslında oyunu tarihe geçti. Ancak farklı nedenle.

Yazdığı, yönettiği ve oynadığı oyunun adı -başlıkta gördünüz zaten- Mas-Kom-Ya.

Yani: Masonlar.. Komünistler.. Yahudiler..

Yıl 1974.

Recep Tayyip Erdoğan, yavaş yavaş siyasete ısınıyor. Milli Selamet Partisi gençlik kollarında. Daha ziyade Kasımpaşa’nın bağlı olduğu Beyoğlu’nda faaliyet gösteriyor.

O sırada da zaten Beyoğlu Gençlik Komisyonu’nda, “hayatının ilk başkanlığını” idrak ediyor!

Ne yapar gençlik komisyonları? Kültürel faaliyetler..

Genç Erdoğan'da “yapılırsa böyle yapılır” der gibi, biyografisinde ilginç bir yere sahip bir işe soyunur!

Tiyatro için bir oyun yazar, sahneye koyar.. Hatta oynar!

Aslında oyun, antikomünist bir derlemeden ilham alınarak yazılmıştı.. Hatta Kazım Karabekir’in anılarını dayanak aldığı söyleniyordu. Ne var ki Erdoğan, oyunda sadece komünistlere değil, masonlara ve yahudilere de yer vermeyi seçmişti.

İnsanın aklına Hitler’in düşman olduğu kesimleri getirse de, masonlar, konuyu Erdoğan'ın orijinal reçetesine dönüştürüyordu.

“İyi evlat” rolünü üstlenen genç Erdoğan ve arkadaşları oyunlarıyla turneye de çıkıyordu.. Rize, Trabzon, Konya derken.. Yolları Ankara’ya da düştü ve liderleri Erbakan Hoca karşısında oynamayı başardılar.

Erbakan Ecevit hükümetinde başbakan yardımcısı olarak yer alıyordu. Hareketin geldiği bu önemli noktada oyun da bu duruma yakışır bir yerde, Ankara Palas’ta sahnelenmiş.. Necmettin Erbakan, Hasan Aksay, Şevket Kazan, Oğuzhan Asıltürk gibi isimlerin beğenisine sunulmuştu.

***

Oyunu aklıma getiren, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası büyük üstadı Remzi Sanver’in tutuklanması oldu.

Şu nedenle:

Remzi Sanver Can Holding dosyasından tutuklu.

Gerekçe de Holding bünyesindeki Bilgi Üniversitesi’nin rektörü sıfatıyla kara para aklama soruşturmasıydı.

İyi de Emniyet’in ilgili birimi.. Savcılık.. Sonunda tutuklayıp cezaevine gönderen mahkeme.. Onun hakkında iki satır okumamış mıydı?

Sorunun nedeni çok basit: Sanver, Bilgi’de 2011-2015 yılları arasında rektörlük yapmıştı. Yani üniversite Can Holding tarafından alınmadan TAM 4 YIL ÖNCE!

Bu durumda CAN Holding dosyasına nasıl ekleni vermişti acaba!

2019 yılında bir baz istasyonuna yakalanarak mı!!!

Biliyorsunuz, son operasyonların iki kahramanı var: Bir sür sonra neyi itiraf ettiklerini unutan GİZLİ TANIKLAR Ve İstanbul’da aynı sırada yüz binlerce insanla birlikte şüphelinin kaydını tutan baz istasyonları.

Sanver’in dosyasında hangisini bulacağız, kimbilir!

Ama, Galatasaray lisesinden yakın arkadaşı Serdar Dinçbaylı onu, AÇIK TANIK olarak şöyle anlatıyor:

“Remzi bir öğrencinin okuyabileceği en üst seviyede eğitimini tamamlayarak 36 yaşında profesör olmayı başaran bir dehadır.

Dehadır derken abartmıyorum, yakın tarihimizin en büyük matematikçisi John Nash ile kankadır Remzi; muhabbeti vardır. Muhabbet derken, “Anangil nasıl, babangil nasıl” kıvamında değil, “Oyunlar teorisi ve diferansiyel geometri”  tartışırlardı Nash bu dünyadan göçüp gidene kadar.

Sınırsız bilgileri, muhteşem kariyerinin yanında dünyanın en iyi insanıdır.  Sadece arkadaşlarına değil yetiştirdiği sayısız öğrenciye karşı da aynı oranda iyidir. Bilgi Üniversitesi’nin rektörüyken okulda eylem yapan öğrencilere, “Çok yoruldu çocuklar” diye iskemle göndermişliği vardır.

Can Holding soruşturması kapsamında “Çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma ve suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini aklama” suçlamaları ile tutuklandı Remzi.

Mahkeme sürüyor, tabii ki karış karış konuşamam ama bana göre Remzi’nin bir suç işleme ihtimali yok. Bütün günahlarını toplasak bir yüksüğü dolduramayız.

Bir devlet büyüğünün (Kimse artık) araya girmesiyle Can Holding’e satılan Bilgi Üniversitesi’nde rektörlük yapmamış olsa bu sabah evinde uyanacaktı Remzi.

Remzi’nin tutuklanmasıyla bir kez daha net olarak anladık ki suçsuzlar merhametsiz çarkın kurbanı oluyorlar.

***

Erdoğan’ı artık hepimiz tanıdık. Yıllardır nice örneğine tanık olduk. Hem o örnekler.. Hem de yüreğini koyduğu oyunu “MAS-KOM-YA” profilini çiziyor.

Kendisinin de defalarca dile getirdiği üzere, KİNDAR yanı onu da memleketi de rahat bırakmıyor!

/././

Nedir bu nadir elementler?-Serra Karaçam-

ABD–Avustralya Nadir Toprak Elementleri Anlaşması, Çin’in pazar hakimiyetine karşı atılmış ciddi bir adım olarak öne çıktı bu hafta.

Trump ve Albanese anlaşmayı imzaladı. Avustralya, ABD savunma sanayine milyarlarca dolar yatırım yapacak; ABD ise Avustralya’nın minerallerine erişim sağlayacak. Ortak yatırım, ortak kazanca dönüşecek.

Washington gezisi sırasında Erdoğan’ın gündeme getirdiği nadir toprak elementleri biraz gizemli kalmıştı.

Trump ise sadece Türkiye’den değil, Ukrayna’dan ve diğer ülkelerden de bu elementleri talep ediyor. Örneğin, Zelensky’nin füzeleri alamadığı için nadir element gelirlerini ABD’ye aktarmayı reddettiği ve Beyaz Saray’dan gerilimli şekilde ayrıldığı ziyarette de konu bu elementlerdi. Mineral oyunu oldukça geniş bir alanda dönüyor.

ABD–Avustralya anlaşması toplamda 8,5 milyar dolarlık bir yatırım paketini kapsıyor ve önümüzdeki altı ay içinde 3 milyar dolarlık projeyi harekete geçirmeyi hedefliyor.

Amerikan şirketi Alcoa, Batı Avustralya’da kuracağı galyum tesisinde yılda 100 ton galyum çıkaracak. Bu mineral, savunma sanayi ve ileri teknoloji ürünlerinde kritik öneme sahip.

Yapımı planlanan savaş jetlerinde de kritik bir rol oynayacak.

Ayrıca Avustralyalı Arafura Rare Earths’in Kuzey Bölgesi’nde nadir toprak oksit üretimi gibi projeler de öncelikli destek görecek.

Çin, yakın zamanda bu minerallerin ihracatına kısıtlamalar getirerek hâkimiyetini pekiştirmeye çalıştı. ABD ve Avustralya’nın anlaşması, buna karşı bir hamle niteliğinde.

Trump, Çin’e karşı oldukça temkinli bir dil kullanıyor; gümrük vergilerini artırarak üretimin ABD’ye taşınmasını teşvik ediyor.

Eğer Çin ile bir anlaşma olmazsa Kasım ayında bu vergiler daha da artabilir.

Avustralya, zengin nadir element rezervleri ve verimli madencilik sektörüyle kilit rol oynuyor. Yani hem elementi var hem işlemeyi biliyor.

Türkiye cephesinde ise Eskişehir’in Beylikova ilçesi öne çıkıyor. Erdoğan, rezervlerin yabancı ülkelere devredilmeyeceğini vurgularken, CHP lideri Özgür Özel nadir toprak elementlerini “bir mucize” olarak nitelendirdi.

Özel, Türkiye’nin dünyada ilk beş arasında olduğunu vurguladı ve halk dilinde, “Kilolarca demire bir nanogram karıştırıp dünyanın en kuvvetli mıknatısını elde ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Özel ayrıca, bu elementlerin hammadde olarak işlenmeden Trump’a verilmesine karşı olduklarını belirterek Erdoğan’a çağrıda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz başında Kazakistan’da Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile bir araya gelerek bu metallerin geliştirilmesinde Çin ile iş birliğini görüştü.

Ekim 2024’te Çin ile imzalanan Mutabakat Zaptı ile enerji ve batarya endüstrilerinde iş birliği başladı.

Türkiye, Avrupa ülkeleri gümrüklerine erişim açısından dünyanın en büyük elektrikli otomobil üreticisi BYD Co. dahil Çinli şirketler için elektrikli araç ve batarya üretim merkezi olma potansiyeline sahip.

Kartlarını iyi oynayabilir.

Ne de olsa F-16 teslimatları 2027 yerine 2030 sonrasına kaldı. Eurofighterlara yöneldik.

Görünen o ki, nadir toprak elementleri hem Türkiye’nin hem de küresel aktörlerin dikkatle izlediği stratejik bir oyun alanı olmaya devam edecek.

/././

KPSS tercihlerine de müdahale etmişler -İsmail Saymaz-

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) sistemine girilerek, en az altı öğrencinin üniversite tercihlerinin son gece değiştirildiğine ilişkin dünkü yazımdan sonra yer yerinden oynadı.

Gün boyu telefonum susmadı.

WhatsApp hattıma ve e-mail adresime iletiler yağdı.

Birden çok mağdur bana ulaşıp şikayet dilekçelerini gönderdi.

Yalnızca Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girenlerin değil, Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) başarılı olan memur adaylarının da tercihlerine son gece müdahale edilmiş.

Nizip’i beklerken, İzmir’e atandı

Mağdurun adı, B.A.

Malatya’da yaşayan sağlık teknikeri B.A., geçen yıl KPSS sınavında büyük bir başarı elde ederek, 94.3 puanla 1.057.388 aday arasında 237. oldu.

B.A., tercihlerin yapılacağı son gün, 8 Mayıs’ta ÖSYM sistemine girdi. Malatya’da yaşayan ailesine, Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde öğretmenlik yapan nişanlısına yakınlığını ve ekonomik şartları göz önünde bulundurarak, ilk altı sıraya Gaziantep’i, sonraki altı sıraya İzmir’i ve en sona Ankara’yı yazdı. Saat 23.45’te tercihlerine son şeklini verdi.

Ancak içi içine sığmadı.

Kontrol için saat 00.01’de yeniden sisteme girdiğinde başından aşağıya kaynar sular döküldü. Çünkü ilk 10 tercihi silinmiş, son dört tercihi ise olduğu gibi bırakılmıştı.

B.A., sabah Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu. Yapılan incelemede, B.A.’nın sistemine saat 23.52’de girildiği belirlendi. Ancak IP kullanıcısı saptanamadı ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

B.A., Ankara’ya gidip ÖSYM’ye başvurdu. Kurumdaki yetkililer “Şifrenizi ailenize, nişanlınıza veya arkadaşınıza vermişsinizdir” dediler. B.A., kimseyle paylaşmadığını söylese de sonuç alamadı.

İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne atandı.

Ankara 27. İdare Mahkemesi’nde ÖSYM aleyhine dava açtı. ÖSYM tarafından gönderilen savunmada, şifrelerin geri dönüşümsüz ve kriptolu olarak sistemde tutulduğu, adayın paylaşması dışında şifreyi bir başkasının bilmesi, görmesi ve edinmesinin mümkün olmadığı, işlemlerden adayın sorumlu bulunduğu belirtildi. “Şifrenin aday tarafından özenle korunması ve kesinlikle başka hiç kimseyle paylaşılmaması çok önemlidir” denildi.

B.A., şu an İzmir’de çalışıyor.

Ailesine ve nişanlısına yakın olduğu için Gaziantep’e ve Nizip’e atanmak istediğini söylüyor. İzmir’de kalması halinde hem tayin için gerekli hizmet puanının düşük olacağını hem de ekonomik olarak zorlanacağını kaydediyor.

Savcılık ‘Sen VPN ile girip kendin değiştirmişsindir’ demiş

Meğer üniversite tercihlerine yalnızca bu yıl değil, geçen yıl da müdahale edilmiş.

Mağdurun adı, N.K.

İstanbul’da yaşayan N.K., 9 Haziran 2024’te YKS’ye girmiş. 350 puan alıp genel değerlendirmede 147.600’ncü olmuş.

Bu puan, iki yıldır okumak için çabaladığı kimya veya kimya mühendisliği bölümüne girmesine yetiyor.

2 Ağustos 2024’te ÖSYM sistemine girip tercihlerini işaretlemiş.

ÖSYM, 13 Ağustos 2024’te yerleştirme sonuçlarını açıkladığında N.K., tercih etmediği bir bölüme, Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mobilya ve Dekorasyon bölümüne girdiğini görüp şoka uğramış.

Babasıyla birlikte Ankara’ya giderek, ÖSYM’ye başvurmuş ve ardından Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nda şikayette bulunmuş. Yapılan araştırmada, N.K.’nin tercihlerinin 4 Ağustos 2024’te saat 23.53’te, süresinin bitimine yedi dakika kala değiştirildiği anlaşılıyor.

Sisteme giren IP adreslerinin Eskişehir’de Y.K., Ankara’da S.Ö. ve ve Trabzon’da C.C.D.A’ye ait olduğu tespit ediliyor. Y.K.’nin yazılım görevlisi olarak çalıştığı, S.Ö.’nün insan kaynakları uzmanı olduğu, C.C.D.A.’nın galericilik yaptığı anlaşılıyor. Üç kadının N.K.’nin tercihlerine müdahale etmesinin kendilerine bir fayda sağlamayacağı ve geçmişte suç kayıtlarının olmadığı ifade ediliyor.

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13 Ocak 2025 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında N.K. suçlanarak, şöyle deniyor:

“IP adreslerinin birden farklı şehirde tanımlandığı, müştekinin VPN diye tabir edilen IP değiştirme programını kullanarak, değiştirmiş olma ihtimali karşısında, sisteme farklı şahıslar tarafından erişim sağlandığına dair veri elde edilemediği…”

N.K., hayaline tam kavuşacakken neden tercihlerini değiştirsin?

Haydi, değiştirdi diyelim.

Bu işlemi neden VPN ile yapsın?

Savcılık soruşturmayı derinleştirmemek için N.K.’yı suçlama kolaycılığına başvurmuş ve dosyayı kapatmış.

Avukatı Fatih Arslan, N.K.’nin yurt dışına gitmek istediğini, hatta babasının Almanya’da dil kursunu bile ayarladığını, ancak tercihleri değiştirildiği için bu yıl yeniden sınava hazırlandığını anlatıyor.

ÖSYM düğmeye bastı: Tercih güncellenince mesaj gelecek

ÖSYM, dünkü yazım üzerine akşam üzeri bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada “Başkanlığımızca hizmete sunulan Aday İşlemleri Sistemi’nde (AİS) kullanıcı bilgileri dahil olmak üzere veri sızıntısı tespit edilememiştir” denildi.

ÖSYM yetkilileri beni arayarak, bilgilendirdi.

Yazımda söz ettiğim altı mağdurun dosyalarını incelediklerini, ÖSYM’den kaynaklı bir değişiklik görülmediğini söylediler.

Adayların faili yakın çevrelerinde aramaları gerektiğini savunan yetkililer şunları söylüyor:

“Önceki yıllarda yaşananlara bakarak şunları söyleyebiliriz: Adayın şifresini ikinci kişilerle paylaşmış olabilir. Bu, birinci derece yakınlar, erkek veya kız arkadaş ya da sınıfından arkadaşları olabilir. Birbirini çekememe olayları yaşanabilir. Danışman hocadan kaynaklanabilir. Çoklu paylaşımlı internet ortamlarında bilgisayarlarına sızma olabilir. Bizden kaynaklı olsaydı 2.5 milyon aday içerisinden binlerce sızma ortaya çıkardı, altı yedi adayla kalmazdı.”

Dünkü yazımda, mağdur C.Ş.’nin babası ÖSYM’ye iki öneride bulunmuştu. Tercihlerin güncellenmesi halinde ÖSYM’nin mesajla bilgilendirmesini ve çifte doğrulama işlemi yapılmasını dile getirmişti.

ÖSYM, çifte doğrulamaya soğuk bakıyor.

Çünkü tercihlerin son 10 dakikasında sisteme on binlerce öğrencinin girdiğini, çifte doğrulama halinde onaylama için sürenin yetmeyebileceğini ve öğrencinin mağdur olabileceğini savunuyorlar. Ancak tercihlerin güncellenmesi halinde öğrencinin bilgilendirilmesini mümkün görüyorlar.

Bu önerinin ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy’a sunulduğunu, Ersoy’un da çalışma yapılması talimatı verdiğini öğrendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

“Baltacı ve Katerina efsanesi” yazıları üzerine bir özür ve etik tartışma -Faruk Bildirici /T24-

Mehmet Ali Çiçekdağ, Metin Gülbay ve Vikipedi’den alıntılar yapmış ama hiç kaynak göstermemiş. Gülbay ise Vikipedi’den alıntı yaptığı bölüml...