500 yıllık tarihin ayakta kalma mücadelesi -Elif Ekin Saltık / Evrensel-

Deva Hamamı, bir zamanlar salgın hastalıkları önlemek için kente girenlerin temizlendiği bir mekandı. Bugünse 500 yıllık tarihi dokusuyla sanat ve kültürün buluşma noktasına dönüşmeyi bekliyor.

Diyarbakır Bilen bilir, Diyarbakır deyince ilk akla gelen Sur ilçesidir. İlçe tam 12 bin yıllık tarihe sahip. Diyarbakır’ın ilk yerleşim yeri olan Sur aynı zamanda kentin en önemli belleği. Bu bellek fazlasıyla tahrip edilmiş olsa da bugün halen ayakta kalmaya çalışıyor.


Sur’daki önemli tarihi yapılardan biri de hamamlar. Kentte bulunan 30 tarihi hamamın yarısı yıkılmış, yarısı da bakımsızlıktan harabe halde. Osmanlı döneminde salgın hastalıkları önlemek, kentte yaşayanları korumak için dışarıdan gelenlerin hamama girmesi zorunlu tutulur, kente gelenler hamamda bir güzel temizlendikten sonra kente alınırmış. Kente girişi sağlayan sur kapılarına yakın hamamların olması da bu yüzdenmiş. Bu hamamlardan biri de 500 yıllık tarihe tanıklık eden Deva Hamamı.

Tarihin kalbinde bir yapı

Sur kapılarından biri olan Mardin Kapı tarafında bulunan ve 1520-1540 yılları arasında (16. yüzyıl) inşa edildiği söylenen, Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sinde öve öve bitiremediği Deva Hamamı bölgenin en büyük hamamlarından biri. Eski adı Hamamıkebir (Büyük Hamam) olan hamam, vilayet salnamesindeki kayıtlarda ise “Deve (Deva) Hamamı” olarak yer alıyor.

Diyarbakır’ın en büyük hamamı olması nedeniyle büyük hamam deniyor Deva Hamamı’na. Şifa kaynağı olması nedeniyle ise “Deva” ismini alıyor. Rivayet odur ki kervandan kaybolan bir devenin birkaç gün arandıktan sonra burada bulunması nedeniyle halk arasında Deve Hamamı olarak da söylenegeliyor. Dikdörtgen planlı olan hamam bazalt ve moloz taştan yapılmış, 500 metrekare alana sahip. Hamamın iki girişi var. Sekiz köşeli bir kubbesi var, kubbeye geçişler tromplarla sağlanmış. Soğukluk yan yana iki kubbe ve yarım kubbeyle örtülmüş.

Deva Hamamı yeniden hayata döndü

Fotoğraf: Elif Ekin saltık

Uzun yıllar bakımsız kalarak harabeye dönen ve defineciler tarafından tahrip edilen Deva Hamamı, 2018 yılından itibaren Cuma Akgün tarafından devralınmış. Akgün, büyük bir emek ve fedakarlıkla hamamı temizleyerek atıl durumdan kurtarıp halkın ziyaretine açtığını anlatıyor: “Çöple dolmuştu. 40 traktör çöp çıkardık. Uyuşturucu bağımlıları giriyordu. Bu tür mekanlar kültürel mirasımız. Tescilli bir yapı. Yetkililerin buraya gelip görmesini istiyorum. Restore edilip turizme kazandırılmalı.”

Hamamdan sanat mekanına dönüşüm

Deva Hamamı, günümüzde geleneksel bir hamam işlevinden ziyade, tarihi atmosferini koruyan bir kafe olarak hizmet veriyor. Ziyaretçiler, hamamın otantik atmosferinde çaylarını ve kahvelerini yudumlarken, aynı zamanda bu tarihi mekanı gezme ve tanıma fırsatı buluyor. Cuma Akgün, mekanı bir yandan işletirken diğer yandan da ziyaretçilere hamamın tarihi ve mimari özellikleri hakkında bilgi vererek bir nevi gönüllü rehberlik yapıyor.

Hamam bugün görsel ve işitsel sanat yapanların en uğrak yerlerinden biri. Müthiş bir akustiğe sahip, bu nedenle de konserlerin verildiği, tiyatro gösterilerinin yapıldığı, sergilerin açıldığı önemli bir kültür sanat alanı aynı zamanda. Hamamın yazın serin kışın da sıcak olduğunu söyleyen Akgün devam ediyor: “Hamamın mimari yapısı özellikle fotoğrafçıların ilgisini çekiyor.” Öğle saatlerinde içeri giren güneş ışınları şahane bir görsellik oluşturuyor gerçekten de. Hamam şu anki haliyle bile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekerken Diyarbakır’ın kültürel mirasının bir parçası olarak yaşamaya devam ediyor.

Elif Ekin Saltık / Evrensel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

‘İhtiyarlığımda daha da solcuyum’ -Atilla Özsever / soL-

İngiliz edebiyatı profesörü, “Bir Dinazorun Anıları” kitabının yazarı Mina Urgan, “Gençliğimde solcuydum. İhtiyarlığımda solculuğum daha da ...