18 Mart 2022 Cuma

Emniyet'te önemli değişiklik: Bölge sistemi getirildi + Kılıçdaroğlu Emniyet'teki yeni düzenlemeye tepki gösterdi, Soylu 'geliyor gelmekte olan' dedi (SOL)

 Emniyet'te önemli değişiklik: Bölge sistemi getirildi (SOL)

Resmi Gazete'de yayımlanan kararla Emniyet Teşkilatı'na ‘bölge sistemi’ getirildi.


Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Resmi Gazete'de yayımlandı. 

Düzenlemeyle "şark" görev süresi azaldı, atamalara ilişkin yeni kriterler getirildi.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün Resmi internet sitesinden yönetmeliğe ilişkin yapılan açıklamada şu şekilde sıralandı:

1-) Yönetmelikte 2016 yılının Haziran ayında yapılan değişiklikler ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki il ve ilçelerin süresi arttırılmış idi.

Personelimizden gelen talepler ve İl Emniyet Müdürlüklerimizin de görüşleri doğrultusunda il ve ilçelerin görev süreleri yeniden düzenlenmiş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bulunan il ve ilçelerin süreleri büyük oranda düşürülmüştür.

Nitekim halen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illerimizde görev yapan yaklaşık (62.000) personelimiz yapılan değişiklikteki sürelere tabi olacak ve bu durumdan yararlanacaktır. Hizmet süresi artan yerlerde halen görev yapan personelimiz ise artıştan etkilenmeyecektir.

Ayrıca 2. Şark görevini yapmakta olan personelimiz, görev süresi (2) yıl olan birimler haricinde, yeni düzenlenen sürelerden (1) yıl eksik görev yapması durumunda şark görevini tamamlamış sayılacaktır. Ancak Emniyet Müdürü ve Emniyet Amiri rütbesindeki personel, bu uygulamaya tabi tutulmayacaktır.
Yeni düzenleme sayesinde hizmet süresi düşürülmesinden dolayı yaklaşık (7.500) personelimiz şark illerindeki görevini tamamlamış sayılacaktır.

2. Şark görevini bitiren personel, talep etmesi halinde daha önce çalıştığı kadroya tekrar atanması yönünde değerlendirilmeye tabi tutulacaktır.

2-) Şark görevinden muafiyet ve nüfusa kayıtlı olduğu yere atanma hakkından yararlanan şehit ve gazi yakınlarımız bu haktan yararlanmaya devam edecek olup, mevzuat sebebiyle bu haklardan yararlanamayan şehit ve gazi yakını Teşkilat mensuplarımızın da bu kapsama alınması sağlanmıştır. (Tüm şehit yakınları, tüm gaziler ve gazi yakınları, 15 Temmuz gazileri ve yakınları)

3-) Mevcut yönetmelikte personelimizin yakınlarının sağlık nedeniyle atanma mazereti sadece kendi, eş ve çocukları ile sınırlı iken, yeni düzenleme ile personelimize;
-Evin tek çocuğu olması ve mahkeme ile vasi tayin edilmesi şartıyla anne ve babasının sağlık mazereti nedeniyle,
-Tek kardeş olması ve mahkeme ile vasi tayin edilmesi şartıyla kardeşinin sağlık mazereti nedeniyle atama talebinde bulunması hususu düzenlenmiştir.

4-) Personelin eşinin çakılı kadro olarak görev yapmakta olması durumunda, çalıştığı ilin hizmet süresini tamamlaması üzerine, talep etmesi durumunda Emniyet teşkilatında Genel İdare Hizmetleri Sınıfına atanabilmesi daha kolay hale getirilmiştir.

5-) Personelimizin; ilköğretim, ortaöğretim veya üniversite son sınıfa geçecek olan çocuğu olması durumunda, ipka taleplerinin kabul edilmesi düzenlenmiştir.

6-) Personelimizin tabi olduğu (2) bölge üzerinden gerçekleştirilen atama ve yer değiştirme uygulaması, personelin atandığı birimde çok uzun süreli çalışmasına sebep olmaktadır. Uzun süreli çalışmanın beraberinde getirdiği olumsuzlukları bertaraf etmek, atama ve yer değiştirme sistemini daha dinamik bir yapıya kavuşturmak amacıyla mevcut uygulamadaki 1. Bölge (Batı) ve 2. Bölge (Doğu) olarak iki bölgeye ayrılan iller; kendi arasında (2) gruba ayrılmış, illerimiz toplam (4) grupta sınıflandırılmıştır.
Yapılan düzenleme ile personelin ülke genelinde daha adaletli ve hakkaniyete uygun istihdam edilmesi, personelin istedikleri illerde görev yapmasının önünün açılması ve personel arasında huzursuzluğa yol açan uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Bu uygulama ile personelimizin meslek hayatı boyunca tüm bölge ve gruplarda belli bir sıra dahilinde görev yapması hedeflenmekle birlikte; teşkilatta halen görev yapan personelin mevcut yönetmelikteki (2) bölgeli sisteme tabi olması, aile düzenini ve çalışma hayatını buna göre planlamış olması nedeniyle, bahse konu uygulamaya 01.01.2024 tarihinden itibaren kademeli olarak geçiş yapılacaktır.

7-) Halen teşkilatımızda tüm rütbelerdeki personelimizden sırası gelenler için zaten 2. şark görevi uygulaması yapılmaktadır.

Bu değişiklik ile bir personel meslek hayatı boyunca merkezden en fazla (4) atamaya tabi tutulacak olup daha sonra kendi isteği ile tercihlerine göre atama talep edebilecektir."

                                                                          ***
Kılıçdaroğlu Emniyet'teki yeni düzenlemeye tepki gösterdi, Soylu 'geliyor gelmekte olan' dedi (SOL)

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Emniyet'teki yeni düzenlemeye tepki gösterirken, Süleyman Soylu'dan bu tepkiye yanıt geldi.

CHP Genel Başkanı, Emniyet'teki yeni düzenlemeye "Erdoğan’ın imzaladığı "Bölge Sistemi" tam bir garabettir. Saray, hayatı zorluklarla dolu olan Polisimize “Daha çok zorluğa katlanacaksın” diyor. Emniyet Teşkilatımızda gece gündüz emek veren kardeşlerimiz hiç merak etmesin, bu bozuk yönetmeliği iktidara gelir gelmez kaldıracağız!" diyerek tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine yanıt veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Birçok olumlu düzenlemeyle polisimizin şark süresini indiren, bölge düzenlemesini 2024'te başlatacak yönetmelik için Kılıçdaroğlu; ilgili büyükelçiye! onaylatarak tweet atmış. Ortağın HDPKK yönetmelik mahiridir, belediyelerinize verdiği örgüt mensupları gibi. Geliyor gelmekte olan" ifadesini kullandı.

(SOL)


TARİHTE BUGÜN (18 MART)

 


OLAYLAR:

      1299 - Kutsal Roma İmparatoru II. Friedrich, kendini Kudüs Kralı ilan etti.                                   1438 - II. Albert, Almanya Kralı oldu.

  • 1850 - American ExpressHenry Wells ve William Fargo tarafından kuruldu.
  • 1874 - Karl Marx'ın düşüncelerinin Rusya'ya uygulanışı konusunda ileri sürdüğü yerellik vurgusuyla tanınan Hıristiyan varoluşçuluğunun önde gelen sözcülerinden teolog ve filozof Nikolay Aleksandroviç Berdyayev doğdu.



  • 1871 - Paris Komünü kuruldu. Fransa-Prusya savaşında Fransa'nın teslim olması üzerine Paris halkı ayaklanarak hükümeti devirdi Paris Belediyesinin hükümranlığını ilan etti Kansız bir devrimle kurulan yeni yönetim emekçilere dayanarak 72 gün ayakta kaldı Karl Marx Paris Komünü'nü "proletarya diktatörlüğü"nün örneği olarak gösterdi.

  • 1913 - Yunan kralı I. GeorgeSelanik'te uğradığı bir suikast sonucu öldü.

  • 1915 - Çanakkale Deniz Harekâtı: Birleşik Donanma, Çanakkale Boğazı'nda ağır hasar gördü ve geri çekildi. Çanakkale kıyılarına çıkartma yapan müttefik ordularına karşı Mustafa Kemal komutasındaki Osmanlı direnişi zaferle sonuçlandı.

  • 1918 - KarayazıNarman ve Tekman'ın düşman işgalinden kurtuluşu.
  • 1920 - Osmanlı Meclis-i Mebusanıİstanbul'un işgali üzerine son toplantısını yaptı ve çalışmalarına ara verme kararı aldı.
  • 1921 - SSCB ile İkinci Polonya Cumhuriyeti arasında Riga Antlaşması imzalandı.
  • 1925 - ABD'nin üç eyaletini (MissouriIllinois ve Indiana) etkileyen kasırgada 695 kişi öldü.
  • 1926 - Finike'de meydana gelen 6.9 şiddetindeki depremde, 27 kişi öldü.
  • 1926 - Papa Eftim, Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi'ni kurdu.
  • 1933 - Marsilya'da toplanan Uluslararası Kadın Kongresi'ne Türkiye'den Lamia Tevfik, Seniha Rauf Hanım'lar katıldı.
  • 1937 - Teksas'ın New London kentinde bir okulda meydana gelen doğalgaz patlamasında, çoğunluğu çocuk 300 kişi öldü.
  • 1938 - Meksika, sınırları dahilindeki tüm yabancı petrol şirketlerini millîleştirdi.
  • 1940 - Hitler ve MussoliniBrenner Geçidi'nde buluştu. İtalyaAlmanya'nın yanında savaşa girme kararı aldı. Bundan dört yıl sonra aynı gün, Almanlar Macaristan'ı işgale başladı.
  • 1949 - Kuzey Atlantik Antlaşma Örgütü (NATO) tarihinde kuruldu. 
  • 1949 - ''Harika Çocuklar Yasası'' kapsamında yurtdışında eğitim görmesine karar verilen yedi yaşındaki İdil Biret, Paris'e gitmek üzere ailesiyle İstanbul'dan ayrıldı. Fransa'da öğrenim görecek olan İdil Biret ile tanınmış kompozitör Nadia Boulanger'nin ilgileneceği bildirildi
    1953 - Balıkesir'in Gönen ilçesinde meydana gelen 7,4 şiddetindeki depremde 265 kişi öldü.
  • 1956 - FransaCezayir'e asker çıkarmaya başladı.
  • 1962 - Cezayir Bağımsızlık Savaşı: Fransa Cezayirli direnişçilerle anlaşmaya vardı.
  • 1965 - İnsanoğlu ilk kez uzayda yürüdü. Sovyet kozmonot Aleksey Leonov, dünyadan 2 bin 177 kilometre yükseklikte, Voskhod-II (Gündoğumu) adlı uzay aracından çıkarak 20 dakika boşlukta kaldı.
  • 1970 - Kamboçya'da Lon Nol, Prens Norodom Sihanouk'u devirdi.
  • 1970 - Demirel kardeşlere verilen kredileri inceleyecek bir Meclis komisyonu kuruldu.
  • 1971 - Peru'nun Yanawayin Gölü yamaçlarında toprak kayması meydana geldi. Gölde oluşan 30 metrelik dalgalar, sahilde bulunan Chungar Madencilik Şirketi (Cia Minera Chungar, SA) kampında 200 madencinin ölümüne neden oldu.
  • 1971 - Mümtaz Soysal, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca gözaltına alınıp tutuklandı.
  • 1974 - Pakistan'ın devrik Devlet Başkanı Zülfikar Ali Butto, muhaliflerinden birine suikast düzenlettiği iddiasıyla ölüm cezasına çarptırıldı.
  • 1979 - İran Ordu Güçleri, Doğu Irak’ın Sıne kentini bombaladı. Bombardımanda 400'den fazla sivil hayatını kaybetti.
  • 1979 - CENTO Genel Sekreteri Büyükelçi Kamuran Gürün, örgütün dağılması için çalışma başlatıldığını açıkladı. CENTO Daimi Komitesi, Eylül 1979'da örgütün feshedildiğini duyurdu
  • 1980 - T Siverek'teki cenaze töreninde çıkan çatışmada 5 kişi, ülkenin diğer yerlerinde 3 kişi öldürüldü.
  • 1985 - Bankaların televizyonda reklam yapma yasağı kaldırıldı.
  • 1986 - Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Ceza İnfaz Yasası'ndaki değişiklikleri onayladı ve 50.000'e yakın hükümlünün tahliye işlemleri başlatıldı.
  • 1987 - 12 Eylül döneminin başbakanı Bülend Ulusu, Suudi Arabistan merkezli Rabıta örgütünün Batı Avrupa'daki Türk imamlarını dolar üzerinden maaşa bağlaması konusunda bir kararnamenin varlığını doğruladı 28 Nisan 1981 tarihli kararnamede, Devlet Başkanı Kenan Evren ve Başbakan Ulusu'nun imzaları vardı.
  • 1989 - Mısır'daki Keops piramidinde, 4400 yıllık bir mumya bulundu.
  • 1990 - Alman yeniden birleşmesiAlman Demokratik Cumhuriyeti'nin yaptığı seçimlerden sonra, Alman Demokratik Cumhuriyeti ve Almanya Federal Cumhuriyeti birleşti.
  • 1992 - Güney Afrika Cumhuriyeti'nde siyahlara eşit vatandaşlık hakkı tanıyan, Devlet Başkanı De Klerk tarafından planlanan "Anayasal Reform Tasarısı", halk oylamasıyla kabul edildi.
  • 1997 - Antonov An-24 tipi bir Rus yolcu uçağının kuyruğu, Türkiye'ye gitmekte olduğu sırada havada koptu. Düşen uçaktaki 50 kişi öldü.
  • 2000 - Kamuoyuna sunulan Yeni Medeni Kanun Tasarısı, evlilikte noter sözleşmesi dönemini başlatılacak Nişanlı çiftler, evlenmeden önce veya sonra notere giderek, evlilikleri süresince geçerli olacak mal rejimini belirleyecekler.
  • 2000 - Suriye ve Türkiye'de yaşayan ve akraba olan 573 aile, iki ülkenin anlaşması sonucu sınırı geçerek bayramlaştılar.
  • 2005 - New York'taki bir camide, Cuma namazını ilk defa bir kadın kıldırdı. 1426 yıllık İslami geleneklere göre bu bir ilk.
  • 2010 - TRT Haber yayına başladı.
  • 2018 - Zeytin Dalı Harekatı^nda Afrin şehir merkezi kontrol altına alındı.
  • 2020 - Eurovision Şarkı Yarışması koronavirüs pandemisi nedeniyle 2021'e ertelendi.


  • ÖLÜMLER:


Kaynaklar:https://tr.wikipedia.org/, https://www.tarihtebugun.gen.tr/, https://www.tarihtebugun.org/

17 Mart 2022 Perşembe

DEVA sıcak bakmıyor+SEÇİM İPTALİNE KARŞI ÇIKANLAR VEDA EDİYOR+‘YUKARININ’ HABERİ OLMAZ MI? / Barış Pehlivan-Cumhuriyet

 DEVA sıcak bakmıyor

Altı muhalefet partisinin kurmayları iki gün önce Ankara’da tekrar toplandı. Masadaki üç isim yeniydi. İYİ Parti’den Bahadır Erdem’in yerine Şenol Sunat, Gelecek Partisi’nden Ayhan Sefer Üstün’ün yerine Nedim Yamalı, Demokrat Parti’den Bülent Şahinalp’in yerine Serhan Yücel oturdu. Bu değişim,Yol haritası için artık partilerin hukukçu kurmaylarından ziyade, siyasi işlerden sorumlu yöneticilerinin görevlendirilmesi tercih edilmiş diye yorumlandı. 

Haliyle, masada AKP ile MHP’nin Seçim Yasası değişikliği vardı. “Bundan sonra ne yapacağız” sorusu tartışıldı. Ve işte o kritik toplantıya dair bazı notlar... 

- Yasa teklifindeki tek beklenmeyen nokta, partilerin milletvekili sayısının hesaplanmasındaki değişiklikti. Açıkçası bu düzenleme muhalefet için sürpriz oldu. 

- DEVA Partisi’nin İttifak içinde de olabiliriz ama acele etmenin bir anlamı yok artık düşüncesinde olduğu öğrenildi. Yani Millet İttifakı’na katılım konusunda DEVA net değil. Ancak Cumhurbaşkanlığı konusunda fikir birliği içindeyiz, yine tek aday çıkarırızşeklindeki çizgilerinde bir değişiklik yok. 

- Yeni düzenlemenin altı partinin tüm bileşenlerini CHP ile İYİ Parti listelerinden seçime girmeye zorladığı konuşuldu. Ancak yine DEVA’nın bu olasılığa sıcak bakmadığı hissedildi. Bu duyumumu toplantıya katılan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu’na da sordum. Yeneroğlu, kulis bilgisini doğrularcasına şöyle dedi: Partimizin ilgili kurullarında bu konu henüz görüşülmedi. Ancak benim şahsi görüşüm, DEVA’nın kendi kimliğiyle ve kendi logosuyla seçime katılmasıdır.” 

- Asıl karar 27 Mart’ta verilecek. O tarihte Ali Babacan’ın davetiyle liderlerin üçüncü buluşması gerçekleşecek. Altı parti genel başkanının o gün tek gündem konusu bu yeni yasa teklifi olacak. 

SEÇİM İPTALİNE KARŞI ÇIKANLAR VEDA EDİYOR

Cengiz Topaktaş, Kürşat Hamurcu, Yunus Aykın...

Çoğumuz hatırlamaz bu isimleri. 

Onlar 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçiminin iptaline karşı çıkan üç YSK üyesi. Muhalefet şerhlerinde “seçimin iptali ve yenilenmesi kararı ile seçmenlerin iradesi yok sayılmıştır” diyen isimler. “Seçimin iptalini gerektirecek hiçbir somut belge yok” itirazını kaleme döken hukukçular  

Fark edilmiyor, YSK’deki görev süreleri dolan beş üye içinde onlar da var. Sadece 10 ay sonra, 2023’ün Ocak ayında yeni YSK üyeleri için seçim yapılacak. 

İstanbul seçimleri AKP’nin vedasının işaretiydi. Şimdi o seçimlerde hukuktan yana tavır alan üyeler veda edecek. Yargıtay’ın ve Danıştay’ın seçeceği yeni üyeler ise adlarını tarihe bakalım nasıl yazdıracak!

‘YUKARININ’ HABERİ OLMAZ MI?

Kimse suçsuz yere bir gün bile hapiste kalmamalı. 

Aslolan tutuksuz yargılamadır.

Mahkemelerde herkesin hükmü adil verilmeli.

Edip Akbayram’ın şarkısındaki gibi, bu üç cümlede yazdığım “sevda çok uzaklarda...

Lafı şuraya getireceğim: Türkiye’deki yargı sistemi böyleyken kimse beni Adnan Oktar davasının bozulmasındaki tek motivasyonun hukuk olduğuna inandıramaz. 

AKP’li bakanlarla içli dışlı olan bir cemaatin tutuklu 68 sanığının tahliyesinin “istinafta hâkimler var” diye okunması zor. Adnan Oktar’a dair aylarca yayın yapan yandaş medyadan henüz çıt çıkmaması bile çok şey anlatıyor. 

Özetle, istinaf mahkemesinin Adnan Oktar’ı sevindiren kararının “yukarının” bilgisi olmadan verilmesi Türkiye gerçeklerine aykırı. Asıl merakım, perde arkasına dair bir gün duyacaklarımız...  

Barış Pehlivan-Cumhuriyet  

‘Ortadoğu’nun Soros’unu kim yedi? - Barış Terkoğlu / CUMHURİYET

 

Gökten üç elma düşüyor. Hepsi de aynı yere... Masal bu ya, eğilip alayım diyorsun. Üçü de yerde yok!İçişleri Bakanı, “Savaşta ölen bütün çocukların sorumlusu Soros’tur” deyince aklıma geldi. İçimden “Bi Dahlan vardı, ne oldu ona” dedim. Hani kimilerinin “Ortadoğu’nun Soros’u” diye andığı Muhammed Yusuf Dahlan’dan söz ediyorum. 1961’de Filistin’de, Gazze Şeridi’nde doğdu. Genç yaşta Fetih Hareketi’ne katıldı. İsrail onu defalarca tutukladı. Kod adı Ebu Fadi’ydi. 2003 yılında bakanlığa kadar yükseldi. Mahmut Abbas tarafından Filistin Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı’na atanan Dahlan’ın ana hedefi, Gazze’de Hamas’ın sınırlandırılmasıydı. Hamas’a karşı Gazze’yi kaybetti. Ardından büyüyen otoritesi onu Abbas’la da karşı karşıya getirdi. Yolsuzlukla suçlandı, hakkında davalar açıldı. Filistin’i terk ederek 2011 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’ne yerleşti. Veliaht Prens Muhammed bin Zayed’in danışmanı oldu.

Gelgelelim, güçlü bir adamdı. Hapishaneden, sokaktan geliyordu. İsrail’le, Hamas’la çatışmıştı. Örgütçülüğü, silahlı faaliyetleri, Ortadoğu’nun derin dehlizlerini iyi biliyordu. Bu da onun BAE elinde hep tartışılan bir politik figür olmasını sağladı.

Mesele Filistin, İsrail, BAE üçgeninde seyretseydi herhalde buradan sonrası bir dış politika hikâyesi olurdu. Ancak hiç de öyle değil. Zira AKP hükümeti için Dahlan, adı Gülen ya da Apo kadar anılan bir isim. Türkiye’de hangi konu açılsa, Dahlan gündeme geliyor.

GEZİ BİLE ONA BAĞLANDI

En bilineni 15 Temmuz. Hatırlayın; AKP, darbe girişimini finanse edenin bizzat BAE olduğu iddiasındaydı. “3 milyar dolar” dahi telaffuz edilmişti. İşte hükümet, BAE ile FETÖ arasındaki bu trafiği, bizzat Dahlan’ın yönettiğini iddia ediyordu.

Bu kadar değil...

Bir başka çatışma Libya’daydı. Kaddafi’nin devrilmesinin ardından, ülke iç savaşa sürüklenmişti. AKP hükümeti, oluşan yönetimi desteklerken BAE, ülkenin doğusundaki Halife Hafter’in yanında durdu. Hafter-BAE ittifakı Türkiye’nin de aralarında olduğu güvenlik unsurlarını hedef aldı. Dahlan, BAE ile Hafter arasında askeri köprü olmakla, Türkiye’ye yönelik silahlı saldırıları organize etmekle suçlandı.

BAE ile gerginlik büyüdükçe, Dahlan “efsanesi” de yürüdü.

Örneğin, Gezi Parkı eylemleri bile Dahlan’a bağlandı. Hatta Dahlan’ın Gezi Direnişi öncesinde Türkiye’ye geldiği, eylemcilerle görüştüğü iddia edildi. İddia, BAE ile gerginlik yaşayan Katar destekli El Cezire’nin 2013 yılındaki bir haberine dayanıyordu. Dokuz yıl sonra o haberi açıp baktım. Şöyle başlıyordu: “Beldetuna sitesinin spekülatif haberler vermekle tanınan Asrar Arabiya sitesine dayandırarak verdiği bilgilere göre, Fetih Hareketi’nin eski yöneticilerinden Muhammed Dahlan, geçen ağustos ayı içerisinde Türkiye’ye geldi. Haberde Dahlan’ın farklı isim taşıyan bir pasaportla gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti esnasında Türk ve Kürt aktivistlerle görüştüğü öne sürüldü.”

Kısacası “kaynım görmüş” üslubuyla yazılmış o haber de şaibeliydi!

Dahlan’ın adı, her oyuna sokulan joker gibi. Hükümet medyası, Suriye savaşında dahi Dahlan etkisini yazdı: “ÖSO’dan parayla militan toplayan Dahlan, yaklaşık 3 bin kişilik orduyu PKK/PYD’ye kazandırdı.”

Bunlar Türkiye’yi ilgilendirenler...

DAHLAN KIRMIZI LİSTEDE

Yemen savaşından Mısır darbesine kadar, her olayda sözü edilen Dahlan, sonunda Türk yargısının da konusu oldu. 19 Nisan 2019’da, İstanbul’da, BAE adına casusluk yaptıkları iddiasıyla, Samir Semih Şaban ve Yusuf Hasan gözaltına alındı. Yusuf Hasan’ın cezaevinde intihar ettiği dosyada, ifade veren bir gizli tanık, iki casusun Dahlan ile bağlantılı olduğunu söyledi.

Sürecin ardından Dahlan, 10 milyon TL ödüllü “terörden arananlar-kırmızı listesi”ne girdi

Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek” ve “uluslararası casusluk yapma” gibi suçlamalarla yakalama kararı çıkarıldı. 2020 Ağustosu’nda da Uluslararası Polis Teşkilatı’ndan (Interpol) “kırmızı bülten” talebinde bulunuldu. Gelgelelim, Interpol’ün bu talebi kabul etmediği anlaşıldı.

Asıl merak edilen şu oldu: BAE Prensi ile Erdoğan barıştıktan sonra Dahlan ne olacak? Yani Türkiye, prensin danışmanını bütün bu suçlarla aramaya devam edecek mi? Prens’e “danışmanını ver” denecek mi? Yoksa “oldu bir kere” denilerek hakkındaki yakalama kararı kaldırılıp kırmızı bülten talebi geri mi çekilecek?

BAKANLIK NE DEDİ?

Ben de bu soruya yanıt aradım. Önce hükümet medyasının “Prens iyi, çevresi kötü” haberine denk geldim. Erdoğan ile BAE Prensi barışınca, ilginç bir habere imza atmışlardı: “Dahlan’ın BAE’deki faaliyetlerine yasak.”

Böyle önemli bir bilginin büyük bir kaynağı vardır” derseniz, Yeni Şafak’ın haberi şöyle başlıyor: “Diriliş Postası’nın Arap medyasına dayandırdığı habere göre...”

Diriliş Postası acaba hangi Arap medyasından bulmuş derseniz orada da şu yazıyor: “AlHaqiqa Post internet sitesinin haberine göre...”

AlHaqiqa Post’un peşine düşünce önünüze bir sosyal medya hesabı çıkıyor. Hesabın takipçisi Twitter’da 1033 kişi. Yani köy dernekleri bile daha çok izleniyor.

Kısacası BAE ile Türkiye barışınca Dahlan meselesi, “Prens onu gönderdi” diyerek kapatılmış görünüyor. Nitekim bir zamanlar günaşırı Dahlan haberi yapan hükümet medyası, BAE ile kucaklaşmanın ardından Dahlan’ın D’sinden bahsetmemiş.

Peki, yakalama kararına, kırmızı bültene ne oldu?

Adalet Bakanlığı kaynaklarını arayıp bu soruyu sordum. Ancak “politik değerlendirme olacağı” gerekçesiyle, bürokratlar bu soruyu yanıtlamak istemediklerini söyledi.

İçişleri Bakanlığı sayfasında, terörden arananlar listesinde, o kadar görünür olmasa da Dahlan’ın adı kırmızı listede duruyordu. Bakanlık kaynakları soruları yanıtlamasa da Erdoğan öncülüğünde BAE’ye yapılan çıkarmada, İçişleri Bakanı’nın yangın güvenliği üzerine konuştuğunu ama Dahlan meselesine girmediğini öğrendim. BAE’nin kolları, “Ortadoğu’nun Soros”u dediklerini, sokakta ölen çocukları, casus ve ajan suçlamalarını unutturmuştu!

Kısacası BAE ile öpüşünce, yatırım sözü alınınca, Dahlan meselesi de yanmış bitmiş kül olmuştu!

Düşen elmaları boşuna aramayın. Siz eğilene kadar birileri onu çoktan yedi. Ağacı da uygun bir fiyata satıldı. Elma, işlenmiş günahın bir garip meyvesi değil mi zaten!

Barış Terkoğlu / CUMHURİYET





BBC'den Nazi sembolizmi güzellemesi + NATO'dan Nazi sembolü 'Kara Güneş'li asker paylaşımı + NATO silahları neo-Nazi Azov Taburu'na teslim edildi+ Neo-Nazi Azov tugayı: Tahliye olmayacak siviller evlerine dönsün (SOL)

 BBC'den Nazi sembolizmi güzellemesi 

BBC'de dün yayınlanan bir yazıda Ukraynalı militanların taşıdığı sembollere ilişkin gerçek dışı ifadeler yer aldı.  BBC Türkçe, dün yayınladığı haberinde Svastika'nın (Gamalı haç olarak biliniyor) çoğu ülkede yasaklanması ve bariz sebeplerden ötürü kamuoyunca hoş görüşmemesi nedeniyle modern Naziler tarafından ikâme sembol olarak kullanılan Kara Güneş'in (Schwarze Sonne) "Eski İskandinav ve Kelt uygarlıkları"na ait bir sembol olduğunu belirten ifadelere yer verildi.

İlgili yazıda söz konusu amblemin farklı versiyonlarının dünyanın çeşitli kültürlerinde gözlemlendiği söylendi.  Öte yandan sembolün Nazi sembolünden ziyade "Nazilerle ilişkili" olduğu yönünde ifadeler de yer aldı.(https://twitter.com/bbcturkce/status/1504095194509156352?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1504095194509156352%7Ctwgr%5E%7Ctw)

Haberi bazı Türkçe yayınların da BBC Türkçe'den aktardığı görüldü.

Haberin aslıysa 14 Mart günü BBC'nin Portekizce kanalı BBC News Brazil'de yayınlandı. Haberin Portekizce baskısında II. Dünya Savaşı dönemi Ukraynalı Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera'ya dönük övgüler de yer alırken bu kısım BBC'nin Türkçe servisinde kesildi.

Öte yandan söz konusu sembol Nazi Heinrich Himmler tarafından SS (Schutzstaffel) için bir merkez olarak kullanmayı kurguladığı Wewelsburg Kalesi'nde bir dekorasyon öğesi olarak tasarlanmıştı. Yani sembol doğrudan Naziler tarafından tasarlanmış ve kullanılan bir imge.

BBC bu gerçeğe haberinde yer vermezken, "Bu sembol içiçe girmiş iki daire ve bunları dikey olarak kesen çizgilerden oluşuyor" şeklinde bir anlatı kullandı. Bu "dikey çizgilerin" SS'in "S"leri (ᛋᛋ) olduğuna da haberinde yer vermedi.

Öte yandan amblemi sık sık kullanan neo-Nazi Azov tugaylarının aslında Nazi olmadığı, içinde sadece bin kadar Nazinin bulunduğunu öne süren haberde "Nazilerin en çok bilinen sembolü svastika (gamalı haç) Ukrayna'da asker üniformalarında karşımıza çıkmıyor." diyerek ülkedeki Nazizmin aslında yanlış bir algı olduğu ima edildi.

Öte yandan Azov üyeleri son dönemde bu imajı büyük ölçüde törpülese de geçmişte Svastika'yı kullanmaktan çok da çekinmiş bir grup değil:


Svastika'nın üniformalarda yer almaması Azov için doğru bir tespitken Kurt Kapanı'nın (Wolfsangel) Azov'un sembolü olarak kullanılmasıysa haberde değinilmedi.

Almanya'da Nazilerin ikdara gelemsini takiben Naziler tarafından popülerleştirilen Wolfsangel, Alman SS tümenlerinin birçoğunun amblemi olarak da kullanılmıştı. Wolfsangel de Kara Güneş gibi Svastika'nın ikâmesi olarak yaygın bir şekilde neo-Nazilerce kullanılıyor.

Wolfsangel'in bir diğer özelliğiyse amblemin tek başına iki 'S'in yan yana gelip SS sembolünü oluşturabilecek şekilde çizilebilmesi. Bu tasarım tercihi Azov'un ambleminde kendisini gösteriyor.








Soldan sağa Nazi sembolleri: Kara güneş, SS-Panzerdivision "Das Reich"ın amblemi 'Wolfsangel', SS ve Azov logosu. Azov logosu önceki üç sembolün birleşmesinden oluşuyor.

                                                                  ***

 NATO'dan Nazi sembolü 'Kara Güneş'li asker paylaşımı

NATO'nun fotoğrafını paylaştığı Ukraynalı kadın bir askerin üniformasında bulunan Nazi sembolü 'kara güneş' dikkat çekti.

NATO'nun, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla paylaştığı görselde yer alan Ukraynalı kadın bir askerin üniformasında Nazi sembolü olan 'kara güneş'in bulunması dikkat çekti.

NATO, "Bütün kadınlar ve kızlar özgür ve eşit yaşamalıdır. Bu dünya kadınlar gününde Ukrayna'nın olağanüstü kadınlarını düşünüyoruz. Güçleri, cesaretleri ve dayanıklılıkları, milletlerinin ruhunun simgesidir" notuyla Ukraynalı kadınlara ait 4 farklı görsel paylaştı.

Görsellerden birinde yer alan Ukraynalı kadın bir askerin üniformasında 'kara güneş' sembolü yer aldı.

NATO tepkilerin ardından söz konusu paylaşımı sildi.


                                                                    ***

NATO silahları neo-Nazi Azov Taburu'na teslim edildi

NATO silahlarının Ukrayna’ya ulaştığı, ilk eğitimin ise 'neo-Nazi Azov Taburu'na' verilmeye başlandığı belirtiliyor.

NATO ülkelerinden gönderilen silahlar Ukrayna’nın Harkov kentine ulaştı.

Sputnik’te yer alan habere göre, NATO ülkelerinden gönderilen bir grup NLAW tanksavar silahı ve eğitmeni Harkov'a geldi. 

Edinilen bilgiye göre, ilk eğitim, neo-Nazi Azov Taburu'na verilmeye başlandı.

                                                                        ***

 Neo-Nazi Azov tugayı: Tahliye olmayacak siviller evlerine dönsün

Ukrayna'da sivillerin tahliyelerinin engellendiği yönünde karşılıklı suçlamalar gelirken Neo-Nazi Azov tugayları sivil nüfusa dönük 'dağılın, sokağa çıkmayın' talimatını yayınladı.

Gün içerisinde Ukrayna'ynadaki farklı kentlerden sivil nüfusun tahliyesinin engellendiği yönünde açıklamalar gelirken taraflar bu konuda birbirlerini suçlamıştı. Ukrayna ordusunun yanında savaşan neo-Nazi Azov tugaylarıysa sivillerin tahliyesinin olmayacağını duyurdu.

Mariupol'daki Azov birlikleri, sivillere dönük yayınladığı talimatlarda "sivilleri tahliye etmek gibi bir karar almadıklarını" ilan ederken "dağılın, evinize dönün" dedi.

Gün içerisinde Rusya Ukrayna kuvvetlerini sivilleri canlı kalkan olarak kullanabilmek için tahliyeleri engellemekle suçlamıştı. Ukrayna tarafıysa Rusya'nın tahliye koridorlarına dönük ateş açtığını beyan etmişti.

(SOL)