14 Haziran 2023 Çarşamba

KISA KISA GÜNDEM - 14 HAZİRAN 2023 -

 


‘Erdoğan’ soruşturması: Cumhurbaşkanının üçüncü adaylığına karşı çıkan yargıç Çakmak için HSK harekete geçti(Sefa Uyar-Cumhuriyet)

HSK, anayasayı korumakla görevli yargıç Ahmet Çakmak hakkında “adaylık” soruşturması başlattı. Çakmak’ın avukatı Karadağ, “hâkime baskı” tepkisini gösterdi.

2014 ve 2018’de cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın, 14 Mayıs seçimlerinde de aday olması başta yargı camiası olmak üzere toplumun farklı kesimleri tarafından eleştirildi. Bu kapsamda YSK’ye “anayasaya uygun olmayan adaylığın kabul edilmemesi” için çok sayıda başvuru yapıldı. YSK’nin reddettiği bu başvurulardan biri de halihazırda aktif görevde olan yargıç Ahmet Çakmak’a ait.

Çakmak, 28 Mart’ta YSK’ye yaptığı itirazda, seçme yeterliliğine sahip olan herkesin adaylıklara itiraz edebileceğini anımsatarak başvuruyu “bir yurttaş olarak” yaptığını vurguladı. Erdoğan’ın, 2014 ve 2018 yıllarında halk tarafından iki kez cumhurbaşkanı seçildiğine dikkat çeken Çakmak, seçimlerin yenilenmesi kararının da TBMM değil, cumhurbaşkanı tarafından alındığını vurgulayarak “Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı gösterilemeyeceğini” kaydetti. Çakmak’ın bu başvurusu ise HSK’nin soruşturması ile sonuçlandı. İktidara yakın bir gazetede, Çakmak hakkında soruşturma başlatıldığı duyuruldu. Haberde Çakmak, “hadsiz” sözleriyle hedef alındı.

Yargıcın avukatı da olan eski Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, “Yargıcın görevi anayasayı korumak” tepkisini gösterdi. Karadağ, HSK tarafından kendilerine tebliğ yapılmadığını söylerken “Soruşturmanın anlamı; kendilerinin cumhurbaşkanına sahip çıktığını, onun himayesinde olduklarını cumhurbaşkanına ifade etmek. Bu soruşturmanın sonucunda bir ceza verilemez” dedi.

                                                     /././

Tüp fiyatlarına zam. Ocak söndürür...(Yeniçağ)

Tüp gaz olarak bilinen doldurma doğalgazların satış fiyatlarına Haziran ayının başından itibaren beklenen zam, fiyat listelerine yansıdı.

Doğalgaz doldurma gazları olarak satılan tüp gazlar için belirlenen güncel satış fiyatları zamlandı. Haziran ayının başında zamlanması beklenen tüp fiyatlarında zamlar haziran ayının ortasına kadar listelerde yer almadı. Ancak haziran ayının ortasına doğru ilerlediğimiz günlerde Aygaz, İpragaz ve Bizim Gaz firmalarının tüp fiyatları liseleri güncellendi.

GÜNCEL TÜP FİYATLARI

Doğalgaz doldurma gazları olarak satışı yapılan tüp gazlar için belirlenen güncel satış fiyatları listelerde şu şekilde yer aldı:

AYGAZ GÜNCEL TÜPGAZ FİYATLARI

Aygaz mini 2 kg ev tüpü: 85,00 Türk lirası

Aygaz 12 kg tombul ev tüpü: 365,00 Türk lirası

Aygaz maksi tombul 12 kg tüp: 375,00 Türk lirası

Aygaz 12 kg valfli uzun ev tüpü: 375,00 Türk lirası

İPRAGAZ GÜNCEL TÜPGAZ FİYATLARI

İpragaz 2 kg gri piknik tüpü: 71,00 Türk lirası

İpragaz 12 kg ev tüpü: 355,00 Türk lirası

İpragaz 24 kg ticari tüp: 717,00 Türk lirası

İpragaz 45 kg sanayi tüpü: 1.332,00 Türk lirası

İpragaz 45 kg propan tüp: 1.418,00 Türk lirası

BİZİM GAZ GÜNCEL TÜPGAZ FİYATLARI

Bizim Gaz 2 kg gri piknik tüpü: 71,00 Türk lirası

Bizim Gaz 12 kg ev tüpü: 355,00 Türk lirası

Bizim Gaz 24 kg ticari tüp: 717,00 Türk lirası

Bizim Gaz 45 kg sanayi tüpü: 1.332,00 Türk lirası

Bizim Gaz 45kg propan tüp: 1.418,00 Türk lirası

                                                     /././

İstanbul’da suya yüzde 13 zam (Birgün)

İBB Meclisi'nde su fiyatlarına kullanım oranına göre yüzde 8,20 ila yüzde 47,33'lük zam teklifi oy birliğiyle kabul edildi. Konutta 0-15 metreküp arasında olan 1. kademede 14,61 lira olan mevcut fiyat yüzde 12,93 artışla 16,50 liraya, 2. kademede 30 metreküpe kadar 21,95 lira olan fiyat yüzde 8,20 artışla 23,75 liraya çıktı.


İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde su fiyatlarına kullanım oranına göre yüzde 8,20 ila yüzde 47,33'lük zam yapıldı. İBB Meclisi haziran ayı toplantısının ikinci oturumu, Meclis 1. Başkanvekili Zeynel Abidin Okul başkanlığında Saraçhane'deki belediye binasında yapıldı. Meclis'te yapılan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İSKİ) 1. Olağanüstü Genel Kurulu'nda, 2023 yılı su satış ve kullanılmış suların uzaklaştırılması bedeli tarife teklifi görüşüldü. İSKİ'nin teklifinde, konutta 0-15 metreküp arasında olan 1. kademede 14,61 lira olan mevcut fiyatın yüzde 12,93 artışla 16,50, 2. kademede 30 metreküpe kadar 21,95 lira olan fiyatın yüzde 8,20 artışla 23,75 lira, 3. kademede 31 ve üzeri metreküpe kadar 21,95 lira olan fiyatın da yüzde 47,33 artışla 32,34 lira olması önerildi.

ZAMLI TARİFE 1 TEMMUZ'DA YÜRÜLÜĞE GİRECEK

Teklifte iş yerinde ise kademeli sisteme geçilmesi öngörüldü. Bu kapsamda iş yerinde 0-40 metreküp arası 1. kademede 39,30 lira olan fiyatın yüzde 10 artışla 43,23 lira, 41 metreküp üstü 2. kademede 39,30 lira olan fiyatın yüzde 27,22 artışla 50 lira teklif edildi. Oy birliği ile kabul edilen zamlı tarife, 1 Temmuz'da yürürlüğe girecek. Meclis'te ayrıca İSKİ'ye ait bazı hisse ve parsellerin satışı da görüşüldü.

                                                                         /././

Doğal sit alanına yat limanı (Şeyda Öztürk-Cumhuriyet)

Kıyı Kanunu’na göre kıyılar herkesin eşit ve serbest kullanımına açık. Buna karşın kıyı şeritleri bir bir yapılaşmaya açılıyor. Son olarak Muğla Fethiye’deki 3. derece doğal sit alanı ve 3. öncelikli bölge olan çakıl plajda yat limanı yapılması için adım atıldı.

Akmarin Marina AŞ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na İmampaşa mevkisinde yat limanı yapmak için başvuruda bulundu. Eğer proje onaylanırsa hem doğal sit alanı olan hem de “Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi” içerisinde kalan alanda yat limanı yapılacak. Şirketin 115 milyon TL değerindeki projesiyle denizin 3 bin metrekaresi doldurulacak. 

AKDENİZ FOKU BÖLGESİ

Projenin yapılmak istendiği alan, İsviçre’nin Bern şehrinde imzalanan ve Türkiye’nin de taraf olduğu “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi” gereğince “Akdeniz Foku Yaşama ve Üreme Alanları” içerisinde yer alıyor. Öte yandan limanın yapılacağı deniz, yine nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altında olan caretta carettaların da daimi geçiş alanı. Ayrıca alan, deniz kaplumbağalarının resmi yuvalama bölgesi olan Fethiye kumsalına 1.7 kilometre mesafede.

                                                          /././

Kamuya ait plaj ihaleye çıkarıldı (Meral DANYILDIZ-SÖZCÜ)

Bartınlıların ücretsiz kullandığı Kapısuyu Köyü Sahil Alanı için Kaymakamlık ihaleye çıktı. Yıllık 150 bin TL talep edilirken, iki yıllık kira da peşin istendi. Tepki gösteren köylüler 100'e yakın imza topladı.

Bartın’ın Kurucaşile İlçesi’ne bağlı Kapısuyu Köyü’nde bulunan kamuya ait plaj Kaymakamlık tarafından ihaleye çıkarıldı. Yaz aylarında ücretsiz olarak kullanılan alan on yıllığına kiraya verilmek istendi. Yıllık istenen kira bedeli ise 150 bin TL oldu.İhale ilanı, Kaymakam Muhammed Ebrar Evsen imzasıyla duyuruldu. Kira bedelinin bir yıl için 150 bin TL olduğu belirtilen ihalede, iki yıllık kira bedeli de peşin istendi.

İhale ilanında yer alan bilgilere göre; ihale işlemi 19 Haziran günü saat 11.00’de, Kaymakamlık Binası’nda gerçekleşecek. Kurucaşile Köylere Hizmet Götürme Birliği İhale Komisyonu’nun huzurunda yapılacak.

100’E YAKIN İMZA TOPLANDI

Öte yandan Sözcü’ye konuşan Kapısuyu Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Fırtına, konuya ilişkin 100’e yakın imza topladıklarını söyledi. İptal edilmediği takdirde yargı yoluna gideceklerini belirten Fırtına, “Konuyla ilgili milletvekillerine de ulaştık. Onlarla görüşme halindeyiz. Burası bildiğiniz köy. Köyümüzün insanları kesinlikle ihaleye çıkarılan bu plaja karşı. Bu bir pazarlık aracı olamaz” dedi.

                                                    /././

Bergama’da isyan ettiren onay: Halkın geçim kaynağı 10 bin ağaç kesilecek(Oben Ulu-Evrensel)

Bergama’da yapılmak istenen GES projesiyle tarlaları ve meraları ellerinden alınarak, 10 bin fıstık aşılı Menengiç ile 400 yıllık tarihi Palamut ağaçları kesilmek istenen köylüler itiraz etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçim sıkıntısı çeken köylü için 2016 yılında Bergama’daki kıraç topraklarda yetişen ve hiçbir ekonomik değeri bulunmayan binlerce Menengiç ağacını aşılama yöntemiyle Antep fıstığı ağacına dönüştürme projesini başlatmıştı. Aşıların tutmasıyla birkaç yılın ardından bugün Menegiçler, yılda 25 – 50 kilogram arasında meyve veren Antep fıstığı ağacına dönüşmüştü.

Aliağa’da bir firma ise geçen yıl, Bergama’nın İsmailli, Atçılar ve Seklik Mahalleleri mevkiinde Güneş Enerji Santrali (GES) için proje hazırladı. Tarlaları ve meraları ellerinden alınarak 10 bin fıstık aşılı Menengiç ile 400 yıllık tarihi Palamut ağaçları kesilmek istenen köylüler ise durumu öğrenince soluğu Bergama Adliyesi’nde alarak itiraz dilekçesi vermişti.

Aradan bir yıl geçti, köylünün tüm itirazlarına rağmen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İnceleme Değerlendirme Kurulu’ndan projeye olumlu görüş verdi. Yöre köylüsü soluğu tekrar adliyede aldı. İtiraz dilekçesi veren köylüye Bergama Çevre Platformu’nun yanı sıra Bergama’nın önceki dönem Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, CHP İlçe Başkanı Mehmet Ecevit Canbaz, meclis üyeleri ve kadın kolları ile birlikte destek verdi.

 “MERALARIN HALKIN ELİNDEN ALINMASINI KABUL ETMİYORUZ”

Adliye önünde açıklama yapan Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, “10 bini aşkın aşılı Menengiç ile 400 yıllık tarihi Palamut ağaçlarının kesilmesi söz konusu. Bunların halka rağmen zorla halkın elinden alınmasını kabul etmiyoruz. Bir yıl önce çevre bakanlığı bu süreci başlattığında itirazlarımızı yapmıştık. Bir yıl sonra bakıyoruz ki değişen hiçbir şey olmamış. Çevre bakanlığı, Bergama’nın en yoksul köylerdeki halkın, merada besledikleri üç beş hayvana, tarım yaptıkları alanlara ve birkaç yıldır ürün vermeye başlayan Menengiç ağaçlarına göz dikmiştir” dedi.

“MİLLETVEKİLLERİNİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”

Engel, “Halkın olanın halka verilmesi gerekir, sermayeye değil. Bütünşehir yasası ile halkın elinden bir bir alınan bu yerlerin Bergama’da da sermayenin eline aktarılmanın yolları aranıyor. 34 yıllığına yöre köylülerinin elinden alınacak. Ve 34 yıl boyunca yöre köylüsü kaderine terkedilecek. Çevre bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz. Dosyada artık son günlere gelindi. Bu yanlışı düzeltmek için bölge milletvekillerini hangi partiden olursa olsun göreve çağırıyoruz. Bölgedeki belediye başkanlarını göreve çağırıyoruz” dedi.

“KÖYDE HAYVANCILIK VE ANTEP FISTIKÇILIĞI BİTER”

Atçılar mahalle Muhtarı Rasim Akdeniz ise, “Biz köylüler olarak GES’lere, RES’lere itirazımız yok. Bunlar bir yerlerde yapılacak. Ama bizim burada tek geçim kaynağımız olan meralarımızın, Menengiç ağaçlarının, Antep fıstıklarının elimizden alınmasına itiraz ediyoruz. 2004 yılında köylünün elinden tapulu alanları alındı. Tamamı ormana kaldı. Sadece köy civarında tapulu yerlerimiz vardı, onlarda GES için elimizden alınmak isteniyor. Yörede salma hayvancılık yapılıyor. Bizim köyde hayvancılık biter. Antep fıstıkçılığı biter. Biz buna itiraz ediyoruz. Bu köylüyü hiçe saymasınlar, bu yapılan yanlıştan biran önce geri dönsünler” dedi.

“PROJEDEN MEMNUN DEĞİLİZ, İSTEMİYORUZ”

Maruflar Mahalle muhtarı Hüseyin Palaz da “Bu projeden memnun değiliz. Her şeyimizi alıyorlar. 30 palamut ağacını kesecek oldular. Orman dairesi kesimi onaylamış. Böyle bir şey yok. Bana getirdiler, itiraz ettim imzalamadım. Belediye başkanı yardımcısı imzalamış, belediye başkanı imzalamış. Çok sıkıntımız var. Bütün köylü bu projeyi istemiyor” diye ekledi.

KÖYLÜ İTİRAZ DİLEKÇESİ VERDİ

Dilekçeleri ile Bergama Kaymakamlığı’nda gelen köylülerin, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na iletilmek üzere verdikleri itiraz dilekçesinde ise şu satırlar yer aldı:

  • * Köylerimizde en önemli geçim kaynaklarımızdan biri aşılanmış Antep fıstığıdır. İzmir Büyük Şehir belediyesi tarafından Antep fıstığı aşılanan 10 bini aşkın Menengiç ağacımız proje sahasında kaldığından kesilecek olmasına itiraz ediyoruz.
  • * Köylerimizde yerli ırk büyükbaş hayvanlarımızı salma usulü meralarımızda beslemekteyiz. Meralarımız proje sahasında kaldığından bu durum köylerimiz için büyük bir ekonomik yıkım olacaktır.
  • * Proje sahasında kalan meramızda ata yadigârı 400-500 yıllık tarihi Palamut ağaçlarımız var, bu ağaçlarımızın kesilecek olması vicdanen bizleri yaralıyor. Bu nedenle projeyi kabul etmiyor, itiraz ediyoruz.
  • * Meramızda ki sayıları 300 aşkın yabani atlarımız başta olmak üzere yaban hayatımız da tehlike altındadır.
  •                                                                    /././

Marmaris’te 6 koy daha boşaltılıyor!(MUSTAFA SARIİPEK-Sözcü)

Muğla’nın Gökova Körfezi’nde Bodrum ve Akyaka bölgesinden kalkan tur ve özel teknelerin tek su ve yiyecek ikmalini yaptığı, 1. derece sit alanı ve milli park olan Büyük Çatı ile birlikte 6 koyun daha özel harekat emrine verildiği ortaya çıktı.

Bölgede yaşayanların orayı terk etmeleri için sözlü tebligat yapılmaya başlandı. Balıkçılar ve bölge sakinleri hiçbir kurumdan yazılı bildirim gelmediğini ve hatta konuyla ilgili bilgilerinin bile olmadığını söyledi. Aralarında emekli bürokrat, iş insanı ve emniyet mensuplarının olduğu vatandaşlar, konuyla ilgili açıklama yaptı. Emekli iş insanı 78 yaşındaki Necmettin Altay konuyu şöyle aktardı:

DOĞAL SIĞINAK ALANI

– Burası öylesine önemli konumda bir yer ki Cumhurbaşkanlığı Yazlık Sarayı'nın yapılmasıyla kapatılan İngiliz Limanı'ndan sonra teknelerin su ve yiyecek ikmali yaptığı tek yer burası kaldı. Ayrıca doğal sığınak gibi olan koy fırtınalı havalarda teknelerin geldiği önemli bir koy. Dededen oğla balıkçıların barındığı, orman yangınlarından sonra arıcıların akın ettiği bir yer.

– 6 Haziran'da çakarlı iki araç ve bir motosiklet ile 8-10 kişilik bir grup koya geldi. Kamuflaj elbiseli, emniyet armalı, belinde tabanca ve bıçak olan, görmeye alışkın olmadığımız kişilerdi. Bize ‘Burayı boşaltacaksınız. Buranın iznini Ankara'dan aldık. Bugün yarın size yazılı tebligat da gelecek. Buralarda biz dalış, atış ve rehabilitasyon yapacağız' dediler. 7 koyun olduğu 3 millik bir mesafeyi kapatacaklarını söylediler. Hiçbir kurumun bundan haberi yok.

                                                       /././

NATO'dan silah şirketlerine 'daha çok üretin' toplantısı: Roketsan ve Baykar da davetli (soL)

Silah firmalarından üretim kapasitelerini arttırmalarını isteyen NATO, 'müttefik' ülkelerde faaliyet gösteren şirketlere özel bir buluşma için davetiye gönderdi.

NATO Savunma Bakanları, Ukrayna'nın daha fazla cephane, müttefiklerin de stoklarını yenileme ihtiyaçlarını görüşmek üzere, Türkiye'den şirketlerin de içinde olduğu 25 silah firmasının yöneticisiyle bir araya geliyor.

VOA'da yer alan habere göre Brüksel'deki NATO karargahında 15-16 Haziran'da yapılacak NATO Savunma Bakanları toplantısına birçok Batılı silah firmasının yanı sıra Türkiye'den Roketsan ile Bayraktar insansız hava araçlarını yapan Baykar şirketi de davet edildi.

Rusya'ya karşı saldırı başlatan Ukrayna'ya askeri yardım konusunu da ele alacak olan NATO Savunma Bakanları, Ukrayna'ya askeri desteği sürdürmenin ve stoklarını yenilemenin yollarını arıyacak.

Silah şirketleri 'uzun vadeli talep' istiyor

Geleceğe yönelik bir eylem planı oluşmasını isteyen 25 şirket temsilcisi, NATO Endüstriyel Danışma Grubu (NIAG) ile bir araya gelecek.

Hükümetler silah şirketlerinden üretimlerini artırmalarını isterken, şirketler de yeni üretim kapasitelerine, tedarik zincirlerine ve personel sayısına karar vermek için açık bir şekilde 'uzun vadeli talep' gelmesini istiyor.

NATO, şirketlerin bu isteği üzerine, 'yatırım için hedefler ve sanayi için ittifak' üyelerinden gelen toplam talep sinyallerini belirlemek için yeni bir 'Savunma Üretimi Eylem Planı' oluşturma konusu üzerinde çalışıyor.

Kimler davetli?

Katılımcılar arasında başta üst düzey yetkililer ve füze, roket gibi farklı mühimmat türleri üreten silah şirketlerinin CEO'ları yer alacak. Rusya ile savaşta belirleyici olan mühimmatlara özel olarak odaklanılacak toplantıya, Türkiye'den Roketsan ve Bayraktar insansız hava araçlarının yapımcısı Baykar da davet edildi.

ABD'den ise Ukrayna silahlı kuvvetlerine Javelin füze fırlatıcıları, HIMARS ve Patriot füze sistemlerini üreten Raytheon Technologies ve Lockheed Martin de toplantıda hazır bulunacak.

Avrupalı şirketlerden Belçika'dan FN Herstal, Fransız-İtalyan MBDA, Finlandiya'dan Patria, Almanya'dan Rheinmetall, Norveç'ten Nammo, Alman KMW ile Fransız Nexter'in birleşmesi olan KNDS ve İtalya'dan Leonardo firmaları davetliler arasında.

Toplantıya, Bulgaristan'dan Arsenal ve Prag merkezli Çekoslovak Grup gibi, NATO'nun doğu kanadındaki silah sanayi şirketlerinin de katılması bekleniyor.

Doğu kanadının yanı sıra, Portekiz'den insansız hava aracı üreticisi Tekever, İngiliz BAE Systems, Romanya'dan Romarm, Hırvatistan'dan muharebe tankı üreticisi Duro Dakoviç Grupa, Estonya'dan Milrem Robotics ve Belçika'dan Thales firmaları da katılacak.

                                                                 /././

Asgari ücrette ilk toplantı sona erdi: 'Masada rakam yok'(soL)

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun ilk toplantısının ardından ara zam için rakam telaffuz edilmedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ev sahipliğindeki Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına, işçi tarafını temsilen Türk-İş, patron kesimini temsilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) heyeti katıldı.

Toplantının ardından konuşan Türk-İş Heyet Başkanı Veli Solak, şu bilgileri verdi:

"Bayramdan önce bitmesini istiyoruz. Toplantı yarın, akşam, ertesi gün olabilir. Tarih yok. Bizim talebimiz, Türkiye yüzyılına yakışır, bir an önce toplantının bitmesi. Asgari ücretin; günün şartlarına göre, ekonomik krize göre, ev kiralarına, hayat pahalılığına göre güncellenmesini istiyoruz. Resmi belgeler istendi. Açıklama yapacağız, herhangi bir rakam yok." 

İlk toplantı öncesinde Bakan Işıkhan, TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol ile görüşmüştü. Ara zam konusunda mutabık olduklarını söyleyen Akkol, "Görüşümüz hızlı şekilde hızlı ve üçlü mutabakatla bu süreci tamamlamak arzusundayız. Mutabakat sağlamayı umuyoruz. Bayram öncesi asgari ücreti halletmeyi hedefliyoruz" demişti.

                                                           /././

Twitter'ın eski CEO'su Dorsey Türkiye itirafı: 'Tehdit edildik'(soL)

Twitter’ın kurucusu ve eski CEO'su Jack Dorsey katıldığı bir programda, Türkiye, Nijerya ve Hindistan'ın geçtiğimiz yıllarda şirketi platformu kapatmakla tehdit ettiğini söyledi.

Dün YouTube'da yayımlanan haber programı Breaking Point'e konuk olan Dorsey, "Türkiye'den çok fazla talep aldık. Kendi mahkemelerinde savaştık ve genelde kazandık. Ama sürekli bizi kapatmakla tehdit ettiler" dedi.

"Hindistan ve Türkiye gibi ülkeler, gazetecilerin hesaplarını platformdan kaldırmamız için bizden birçok talepte bulundu" diye konuşan Dorsey, Türkiye’nin bu konuda Hindistan’a çok benzediğini, Nijerya’nın da başka bir örnek olduğunu belirtti.

BBC Türkçe'nin haberine göre, Dorsey Hindistan hükümetinin de platformu kapatmakla ve ülkedeki Twitter çalışanlarının evlerini basmakla tehdit ettiğini de söyledi.

                                                                  /././

Zarara uğrattığı kuruma 7 yıl sonra genel müdür oldu (soL)

GESTAŞ'ı zarar uğrattığı Sayıştay raporu ile belgelenen Hasan Yürükçü, 7 yıl önce görevden alındığı makama geri döndü.

Çanakkale bölgesindeki iskeleler ve deniz ulaşımının özelleştirilerek Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nden Çanakkale İl Özel İdaresi’ne devriyle 2006 yılında kurulan GESTAŞ’ta son yapılan atama dikkat çekti. T24'te yer alan habere göre, Çanakkale İl Özel İdaresi şirketi olan GESTAŞ’ta Sayıştay’ın denetim raporundan sonra görevden alınan Hasan Yürükçü, 7 yıl sonra yeniden GESTAŞ’da yeniden genel müdür olarak görev aldı.

Sayıştay’ın tespit ettiği usulsüzlüklerin ardından 2016 yılında GESTAŞ Genel Müdürlüğü görevine son verilen Hasan Yürükçü'nün 27 milyon dolarlık gemi kiralamasında, yönetim kurulu kararı bulunmaksızın, yüklenici firmaya imtiyaz tanıdığını ve kurumu zarara uğrattığı tespit etmişti. Ayrıca kurumun bir yılda 4 milyon 777 bin liralık temsil ve ağırlama harcaması da dikkat çekmişti.

Sayıştay raporunda İl Özel İdaresi Genel Sekreterinin de yakıt giderlerinin şirket tarafından karşılandığı belirtildi. Bu arada yakıt giderleri karşılanan Genel Sekreterin, bu dönem AKP’den Çanakkale Milletvekili seçilen Ayhan Gider olması da dikkat çekti. Rapora ayrıca birçok kişi ve kuruma ait aracın, hizmetlerden ücretsiz yararlandırıldığı ve kurumun 1 milyon 45 bin lira zarara uğratıldığı da tespit edildi.

                                                                 /././

Jandarma komutanı rüşvet parasıyla umreye gitmiş (soL)

Diyarbakır'da korucu alımında rüşvet aldığı iddia edilen binbaşı jandarma komutanı ile uzman çavuş ağabeyine dava açıldı. İddianameye göre Binbaşı Ahmet Eren rüşvet parasıyla umre yapmış.

Diyarbakır'ın Ergani İlçesinde güvenlik korucusu alımlarında rüşvet aldıkları ileri sürülen dönemin İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı ile Uzman Çavuş olan ağabeyi ve korucuların da aralarında bulunduğu 38 sanık hakkında, “Rüşvet ve irtikâp” suçlarından dava açıldı.  

Sözcü'den Özgür Cebe'nin haberine göre, 36 ayrı olayda rüşvet alan tutuklu sanıklar Ahmet Eren ile ağabeyi Soner Eren ve bu rüşvete aracılık eden Murat Altın'ın da aralarında bulunduğu 38 sanığın 20 yıldan 350 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Binbaşı Eren'in para vermek istemeyenleri görevden almakla tehdit ettiği, ardından PKK ile işbirliği yaptıklarına dair tutanak tuttuğu, tanık ifadelerinde yer aldı. Eren'in maddi menfaat karşılığında ham petrol kaçakçılığına da göz yumduğu, bazı korucu adaylarından ruhsatsız Glock marka tabanca alıp silahı satıp menfaat sağladığı bildirildi.

Kapasitesinin üzerinde buğday yüklü kamyonlara ağır tonajdan dolayı ceza yazdırmadığı, bunun karşılığında buğday işi yapan tüccarların Binbaşı Ahmet Eren'i Umre'ye gönderdikleri bilgisi de iddianamede yer aldı. İddianamede, Ahmet Eren'in kan davalı aileden jeep aldığı,  kaçak petrol ticaretine göz yumduğu, özel okula iki çocuğunu ücretsiz gönderdiği, delil yok ettiği,  alkollü trafik kazasına dair raporu değiştirdiği, tayin karşılığı rüşvet aldığı, paşaların adını kullandığı anlatıldı.

                                                                        /././

Sakarya'da genç kadına sözlü taciz: 'Giyiminden tahrik oluyorum'(soL)

Sakarya'da 76 yaşındaki bir kişi, genç bir kadına sokakta sözlü tacizde bulunarak '76 yaşındayım, giyiminden tahrik oluyorum' dedi.

Sakarya’da bir kişi, genç bir kadına giyimi nedeniyle sözlü saldırıda bulundu.

Halk54 adlı sitenin yayınladığı görüntülerde 76 yaşında olduğunu söyleyen bir kişi, yoldan geçen genç bir kadına, "Giyinik olman lazım, ben 76 yaşındayım. Beni tahrik ediyorsun" dedi. Çevredeki vatandaşlar şahsı uzaklaştırırken, genç kadın ise "Senin adam olman gerekiyor, terbiyesiz" diyerek karşılık verdi.

O anları saniye saniye görüntüleyen gazeteci ise şahsın yanına giderek "Ne oldu, ne dedi hanımefendi size?" diye soru sordu. Şahıs ise "Ben 76 yaşındayım, insanları tahrik ediyorlar. Bu hale geldik ya... Anadan üryan dolaşıyorlar. 'Kızım, böyle dolaşma' dedim. Sadece bu kadar. Başka bir şey yok. Ben niye karışayım, insanız ya" dedi.

Konuşmasını sürdüren şahıs, "Allah-u Teala sadece kıskanmayan domuzu yarattı. 18 bin alemin içinde ben aptal değilim ya. 99 depremi oldu, öbür tarafta 45 bin kişi öldü. 45 milyon kişi ölse gene değişen bir şey yok ya. Ben bunu söylüyorum, yoksa beni ilgilendirmez, seni ilgilendirmez diye bir şey yok. İlgilendirir, ilgilendirmesi lazım. İnsanız çünkü" dedikten sonra olay yerinden uzaklaştı.

                                                                 /././

AKP'li bir belediye daha tiyatro oyununu engelledi (soL)

AKP'li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'nin ardından AKP'li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de, şehirde oynananacak olan tiyatro oyununun salon sözleşmesini iptal ederek, oyunun sergilenmesini engelledi.

AKP'li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'nin ardından AKP'li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de, şehirde oynananacak olan tiyatro oyununu engelledi.

22 Haziran günü Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olan Süleyman Demirel Kültür Merkezi Oda Tiyatrosu'nda oynanacak olan "Karı Koca İşleri" isimli tiyatro oyunu iptal edildi.

AKP'li belediye, Işık Selin Günçe ve Yunus Günçe'nin yer aldığı tiyatro oyununun salon kiralama sözleşmesini iptal ederek, oyunun sergilenmesinin önüne geçti.

Belediye tarafından konuya ilişkin sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, "22 Haziran tarihinde Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde özel bir şirket tarafından kiralama yöntemiyle sahnelenmesi düşünülen söz konusu oyun için, şirketle yapılan sözleşme iptal edilmiştir!" denildi.

AKP'li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi de kimi oyunları yasaklamıştı

AKP'li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi de kentte ilk kez düzenlenecek olan tiyatro festivaline katılacak sanatçıların paylaşımlarına kontrol ederek, kimi oyunları yasaklamıştı.

Belediyenin, organizasyon şirketine iptal edilen oyunların yerine yeni oyunlar bulması yönünde baskı yaptığı aktarılırken, Balıkesir Avlu Kongre ve Kültür Merkezi'nin sosyal medya hesabından ise söz konusu oyunların duyuruları silinmişti.

                                                       /././

TRT sayesinde köşeyi döndüler (İsmail Arı-Birgün)

TRT, Netflix’e rakip olma iddiasıyla kurduğu “tabii” adlı platform ile yandaşları zengin etti. Tamer Karadağlı’dan Hasan Kaçan’a, Bilal Erdoğan’ın arkadaşlarından eski AKP milletvekiline kadar birçok isim köşeyi döndü.

Yıllardır muhalefete yer vermeyen, devlet televizyonu olmasına rağmen AKP’nin yayın organına dönüşen TRT sayesinde bir avuç yandaş köşeyi döndü. TRT, geçen mayıs ayında Cumhur İttifakı ortaklarının da sık sık hedef aldığı, Netflix’e alternatif olacağını iddia ettiği “tabii” isminde bir platform kurdu. Platformda çok sayıda dizi ve belgesel yayınlanmaya başlandı. İktidarın propagandasını yansıtan diziler ile yandaşlar yine zengin edildi.

TRT’nin tabii adlı platformu sayesinde köşeyi dönenlerin listesi uzun… İktidara yakınlığıyla bilinen ve sık sık tepki çeken açıklamalar yapan Tamer Karadağlı’dan Hasan Kaçan’a, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın arkadaşlarından eski AKP milletvekiline kadar bu milyonlarca liralık rant pastasından herkes payını aldı. Ancak TRT hangi şirkete ne kadar ödeme yaptığını gizliyor. Yandaşların zengin edildiği diziler ise şöyle:

BİLAL’İN ARKADAŞLARI

•Akif: Mehmet Akif Ersoy’un hayatını anlatan dizi 13 bölüm olarak yayınlandı. Dizinin yapımcı şirketi Kirli Kedi firması, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşı olan Raif İnan’a ait. Bilal Erdoğan’ın kurduğu Kartal Eğitim Vakfı yöneticisi de olan Raif İnan, AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) 28 ayrı ihale aldı. Bu ihalelerin toplam bedeli ise 2,7 milyon TL’yi buluyor. Ayrıca İnan, sadece İstanbul’da 32 ayrı şirket kurdu.

•Kızılelma: Bir Fetih Öyküsü: Tekden film şirketi tarafından çekilen dizi 7 Mayıs’ta 8 bölüm olarak yayınlandı. Tekden Film’in sahibi Kemal Tekden ise 25’inci dönem AKP Kayseri Milletvekili olarak Meclis’e girmişti.

•Küçük Dahi İbn’i Sina: Çok tartışılan Diriliş Ertuğrul dizisinin de yapımcısı olan Bozdağ Film tarafından çekildi. Şirketin sahibi Mehmet Bozdağ AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla biliniyor. Şirket TRT’de yayımlanan Diriliş Ertuğrul, Mehmetçik Kutlu Zafer, Kuruluş Osman, Türkler Geliyor Adaletin Kılıcı, Mendirman Celaleddin, Al Sancak ve Ateş Kuşları gibi dizilerin de yapımcısı.

***

YANDAŞ ÜNLÜLER

•Serhat: İktidara yakınlığıyla bilinen Tamer Karadağlı’nın sahibi olduğu ATK Medya Şirketi tarafından çekildi. 10 bölüm olarak yayınlanan dizinin başrol oyuncusu da yine Tamer Karadağlı. Altın Portakal'da ödül alan Nihal Yalçın'a karşı tavırlarıyla büyük tepki çeken ve gündem olan Tamer Karadağlı, daha sonra da farklı mecralardaki açıklamalarıyla Yalçın'a saygısızlığını sürdürmüştü. MHP lideri Devlet Bahçeli ise saygısız tavırları tepki çeken Tamer Karadağlı'yı arayarak tebrik etmişti.

•Modern Doğu Masalları: AKP’ye yakınlığıyla bilinen Ferhat Eşsiz’in sahibi olduğu Köprü Film tarafından çekildi. Eşsiz, TRT’ye başka diziler de yaptı.  

•Yangın Günleri: 8 bölüm olarak yayınlanan dizi Milim Sanat isimli yapım şirketi tarafından çekildi. Bu şirketin sahibi ise yandaşlığını gizlemeyen Hasan Kaçan. AKP döneminde İBB’nin binlerce lira aktardığı Kaçan, sosyal medya hesaplarından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor. Erdoğan’ın dünya lideri olduğunu ifade eden Kaçan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2018’de hazırladığı imar barışının reklam filminde de oynamıştı.

•Dayton: Sancak Medya Yapım isimli şirket tarafından çekildi. Şirketin sahibi Muhammed Hakan Sancaktutan ise AKP’ye yakınlığıyla biliniyor.

•Altay: Bu dizinin yapımcısı Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşı olan, TRT’ye yaptığı işler ile kamudan aldığı ihalelerle köşeyi dönen Raif İnan.

•Hür: Bilal Erdoğan’ın arkadaşı Yusuf Esenkal'ın sahibi olduğu Es Film tarafından çekildi. Esenkal aynı zamanda bilalerdogan.com adlı internet sitesi domain'in sahibi. TRT sayesinde köşeyi dönen Esenkal’ın Bilal Erdoğan ile ticari faaliyetleri bulunduğu ve ortak olduğu da ifade ediliyor.


•Mahsusa: A23 isimli bir yapım şirketi tarafından çekildi. Bu şirketin ortaklarından biri de yine Bilal Erdoğan’ın arkadaşı Raif İnan.

•Şanzelize Düğün Salonu: Yapım şirketinin Tamer Karadağlı’nın sahibi olduğu ATK Medya olduğu yapımcının da AKP’li olduğu bilinen Osman Nail Doğan olduğu açıklandı. Doğan da TRT’de yayınlanan birçok dizinin yönetmenliğini de yaptı.

•ÜniversDeli: Dizinin yapımcısı Çağrı Bingüller, ANAP döneminin eski bakanlarından Veysel Atasoy’un yeğeni. Aynı zamanda 23. Dönem Ak Parti İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli’nin eşi Esin Yağmurdereli’nin de yeğeni.

***

HİLAL KAPLAN YÖNETİYOR

TRT Yönetim Kurulu’nda kamuoyunun yakından tanıdığı isimler yer alıyor. Büyük bölümü çift maaşlı isimlerden oluşan TRT Yönetim Kurulu Üyesi listesindeki bazı isimler şöyle sıralanıyor:

•Oğuz Göksu: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü personeli, “Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik kodları” kitabının yazarı

•Atakan Yılmaz: AKP Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Başkan Yardımcısı

•Mücahid Eker: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Medya Koordinatörü

•Hilal Kaplan: Sabah ve Daily Sabah yazarı


•Meryem İlayda Atlas Çetin: Daily Sabah Yayın Koordinatörü, SETA araştırmacısı

Fotoğraflar: Tabii

                                                                             /././

Bisiklet cinayetleri artık son bulmalı (İlayda Kaya-Birgün)


Ülkede her gün en az bir bisikletli kaza geçirerek araçların altında kalıyor. Bisikletliler Derneği Genel Başkanı Murat Suyabatmaz, “Eğitimsizlik canavarı doğuruyor. Bisiklet yollarının yüzde 80’i kullanılamıyor” dedi.

Bisiklet kazalarına her gün bir yenisi ekleniyor. Son 1 ayda 32 bisikletli yurttaş, özel araçlarla çarpışarak kaza yaptı. Bu kazaların çoğu ağır yaralanmayla sonuçlanırken bazı yurttaşlar ise kaldırıldığı hastanede ya da olay yerinde hayatını kaybetti. Bisiklet kazalarının son örnekleri ise Antalya ve Erzincan’da yaşandı. Antalya’da 15 yaşındaki bisikletli çocuğa manevra yapan araç çarptı. Çocuk olay yerinde yaşamını yitirdi. Erzincan’da da bir bisiklet sürücüsü de otomobilin altında kalarak hayatını kaybetti. Yaşanan kazaların eğitimsizlikten kaynaklandığını söyleyen Bisikletliler Derneği Genel Başkanı Murat Suyabatmaz, bisiklet kazalarının önüne geçmek için önlemlerin artırılması yönünde uyardı.

Murat Suyabatmaz, BirGün’e yaptığı açıklamada kazalara ilişkin şunları söyledi: “Ülkemizin genel trafik kaza oranına baktığımızda bu konuda toplumun trafikte çok hata yaptığını görüyoruz. Bunun temelinde de eğitimsizlik yatıyor. Birçok ilkokulda trafik dersi verilmiyor. Gelişmiş ülkelerde bisiklet, trafik eğitimleri ilkokulda verilmeye başlanıyor ama bizde çoğu çocuk ne yapması gerektiğini bilmiyor. Uygulamalı bisikletli eğitimi yok denecek kadar az. Verilmeyen her eğitimde insanlar bunu canıyla ödüyor. Bisikletin de bir taşıt olarak öğretilmesi gerekiyor. Kazaların sebebi; yüzde 60 eğitim, yüzde 20 altyapı ve güvenli bisiklet yollarının olmaması, yüzde 20 ise kurallara uymamak, dikkatsizliktir. Eğitim verilmiyor, eğitimden kaçılıyorsa bir canavar yaratılıyordur ve bu kaçınılmazdır.”

YOLUN YÜZDE 80’İ KAPALI

Bisiklet yollarının işlevsiz bırakıldığını söyleyen Suyabatmaz, “Bisiklet yolları kağıt üzerinde var. Yola araba park ediliyor, giriş çıkışlar bisikletin geçemeyeceği kadar yüksek yapılıyor, üzerine dükkânlar malzemelerini koyuyor… Bu şekilde olmamalı. Öte yandan bu yolları ticarete dökenler de var. Güneydoğuda şehir içine bisiklet yolu yapmak yerine şehrin uç noktasına dere yoluna bisiklet yolu yapıldı. Bu bisiklet yolunun girişleri de ücretli hale getirildi. Bu yollar güvenli ve tüm bisikletliye açık olmalıdır. Türkiye’deki bisiklet yollarının maalesef yüzde 80’i kullanılamıyor” dedi.

Araç sürücülerinin hızından veya alkollü olmasından ya da yanlış yöne girmesinden yaşanan kazalarda da yeterli cezaların verilmediğini söyleyen Murat Suyabatmaz, “Ölümlü kazalar sonrası bile davaların 3-4 yıl verilen hapis cezalarıyla kapandığına şahit oluyoruz. Failler kısa sürede tahliye ediliyorlar. caydırıcı ceza verilmeli. Ehliyetlerine bile el konulmuyor” diye konuştu.

/././

(derleyen:mstfkrc)                                                             

















AKP’nin yeni devlet okulu: University of Exeter - Orhan Gökdemir / soL-Özel

 


Mehmet Şimşek çoğu AKP’li gibi devlet bursuyla yurtdışında okudu, dönünce AKP’ye yazıldı, yükseldi. Onu tipik AKP’li yapan özelliklerinden biri de yüksek lisansını University of Exeter'de yapması.

Türk ekonomisini krizden çıkarsın diye bakan atanan Mehmet Şimşek tipik bir AKP’li. Devlet bursuyla yurtdışında okudu, dönünce AKP’ye yazıldı, yükseldi. Onu tipik AKP’li yapan özelliklerinden biri de yüksek lisansını University of Exeter'de yapması. Bu üniversite AKP’li yıllarda AKP’liliğin ve siyasal islamcılığın alamet-i farikası oldu. 

Resmi biyografisine göre Mehmet Şimşek 1988 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümünden mezun oldu. Aynı fakültede yaklaşık bir yıl araştırma görevlisi olarak çalıştı. EtiBank bursu ile lisans ve master yapmak amacıyla İngiltere'ye gitti. Yüksek lisansını University of Exeter'de tamamladı. Dönüşte üç ay EtiBank'ta çalıştı. ABD Büyükelçiliği'nde Türkiye ekonomisi üzerine birtakım analizler yapılan bir bölümde ''Kıdemli Ekonomist'' sıfatıyla 4 yıl çalıştı. 1997 yılında ABD'de oturma izni aldı ve New York' a taşındı. Merril Lynch’in Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz Bölgesi sorumluluğunu üslendi ve bu ülkelerin makro analizlerini yapan birimde çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra Orta Avrupa ve Rusya da analizlerinin kapsamına dahil oldu ve bu görevi esnasında ilgili bölge ülkelerinin başbakan ve başkan düzeyinde çok sayıda yetkilisiyle görüşmeler yaptı. Exeter, bu tür hızlı yükselişler için en önemli adreslerden biri. 

Exeter’e gidiş bileti İslamcı vakıflardan

Exeter’s University College 1922 yılında kuruldu. 1955 yılında adı University of Exeter olarak değiştirildi. Üniversite İngiltere için çok önemli bir “misyonu” yerine getiriyor. Dünyanın pek çok ülkesinden gelen seçilmiş öğrenciler bu üniversitede öğrenim görüyor. Ülkelerine dönenlerin neredeyse tamamı ülkeleri için son derece önemli pozisyonlara geliyor. 

Üniversiteye Türkiye’den gelen öğrencileri 1969 yılında kurulan Türkiye Milli Kültür Vakfı ve 1970 yılında kurulan İslami İlimler Araştırma Vakfı yönlendiriyor ve finanse ediyor. Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın kurucuları arasında Turgut Özal’ın işvereni Zeki Aytaç, Turgut Özal, Türkiye’de vatandaşların kanlarını toplayıp ABD’ye gönderen Oktar Babuna’nın babası Cevat Babuna, KALE Grubu’nun kurucusu ve sahibi İbrahim Bodur, Eski TBMM Başkanı Ferruh Bozbeyli, Eski Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Başkanı Hulusi Çetinoğlu, Karadeniz Holding’in kurucusu Rauf Osman Karadeniz, Ülker’in kurucusu Sabri Ülker,  AKP’nin kurucularından ve Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hocası” olarak bilinen eski AKP Milletvekili Nevzat Yalçıntaş, Borusan Holding’in kurucusu ve “Onursal Başkanı” Asım Kocabıyık, “Faizsiz Bankacılık” sisteminin mucidi Sebahattin Zaim ve Eski Aydınlar Ocağı Başkanı Salih Tuğ var. 

İslami İlimler Araştırma Vakfı’nın kurucularından bazıları ise şöyle: Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, Muzaffer Somay, Erenköy Cemaati’nin lideri Musa Topbaş’ın oğullarından Abidin, Ahmet, Osman ve Muzaffer Topbaş, Mehmet Avni Kiğılı, Abdülkadir Çavuşoğlu, Korkut Özal. İBB eski Başkanı Kadir Topbaş, Numan Kurtulmuş ve Ekmeleddin İhsanoğlu vakfın kurucuları arasında. Bu iki vakıf Exeter ile Türkiye arasında köprü oldu. Abdullah Gül, Nevzat Yalçıntaş ve Fehmi Koru Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın verdiği bursla Exeter’de eğitim gördü. 

AKP iktidara geldiğinde ilk icraatlarından birisi ne kadar kaymakam ve bürokrat varsa dil öğrenmeleri için İçişleri Bakanlığı kanalı ile Exeter Üniversitesi’ne göndermek oldu. Şimdilerde pek çok vali ve üst düzey bürokrat Exeter etiketli. Exeter böylece SBF’nin rolünü üstlenmiş oldu.

İşte ünlü Exeterliler

Exeter çıkışlı siyasal islamcıların başında Abdullah Gül var. Gül, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve Prof. Sebahattin Zaim gibi hocalarının teşviki ve sağladıkları Milli Kültür Vakfı bursu ile 1976-1978 yıllarında Fehmi Koru ve Şükrü Karatepe ile birlikte İngiltere’ye gönderilmişti. Dönüşte Sebahattin Zaim’in daveti ile Sakarya Üniversitesi’nde görev aldı. Doktora tezi, “Türkiye ile İslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Gelişimi” başlığını taşıyordu. Tez hocası ona eğitimi için ön ayak olan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’tı. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunan Gül'ün ABD Dışişleri Bakanlığı bursu ile yetiştirilmiş dünya liderleri arasında gösterildiği, ayrıca İngiliz Yüksek Şövalye Nişanı aldığı biliniyor. Gül, Cumhurbaşkanlığı döneminde ilk kez Kraliçe II. Elizabeth'in ziyaretinde frak giymiş ve kadeh kaldırmıştı.

Gül ile beraber aynı dönemde Exeter'de eğitim alan isimler arasında Fehmi Koru ve Şükrü Karatepe var. Eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da o dönemde liseden arkadaşları olan Gül, Karatepe ve Koru'yu İngiltere'de ziyaret etmişti. Bu isimlerin ortak noktası ise Necip Fazıl Kısakürek’in tilmizleri olması. Şükrü Karatepe Exeter dönüşünde Refah Partisi'nden Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. 2016'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlığına atandı.

Eski Maliye Bakanı Naci Ağbal da İngiltere'de eğitim gören isimlerden. Ağbal, yüksek lisans eğitimini 1998 yılında Exeter Üniversitesinde İş İdaresi Genel İşletme Yönetimi programında tamamladı.

Akademik hayatına Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi'nde başlayan Ekmeleddin İhsanoğlu, 1974'te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doktorasını tamamladı. Ardından Exeter Üniversitesi'nde doktora-sonrası çalışmalar yaptı. İhsanoğlu’na 2007 yılında Exeter Üniversitesi'nden fahri doktora unvanı da verildi.

İYİ Partili eski Merkez Bankası Başkan'ı Durmuş Yılmaz da Hulusi Akar ve Abdullah Gül'ün Exeter'de sınıf arkadaşıydı. 2016’da Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Himmet Karadağ Exeter Üniversitesi İşletme bölümü çıkışlı. 2017’de Yargıtay üyesi olan ve 2020’de Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Basri Bağcı Exeter Üniversitesinde uluslararası insan hakları hukuku alanında yüksek lisans yapan isimlerden.

Damat Berat Albayrak da Exeter'de Yüksek Lisans yaptı. 

MI6’nın parmağı var

İddialara göre Exeter MI6'nın üs haline getirdiği bir üniversite. Birleşik Krallık üniversiteleri arasında “Kürt Araştırmaları Enstitüsü” olan tek eğitim kurumu. Ayrıca, üniversitede bir de “Arap ve İslami Araştırmalar Enstitüsü” de bulunuyor. İngiliz istihbarat servislerinin yurt dışı görevlere gönderilecek ajanlarının önemli bir bölümü Exeter Üniversitesi'nde eğitim görüyor. Arap ve İslam Dünyası ile Kürtler hakkında uzmanlaşması gereken İngiliz ajanlar da bu üniversitenin hocaları tarafından eğitiliyor. Green Peace de (Yeşil Barış) bu üniversite tarafından kuruldu. Greenpeace International'ın Bilim Birimi Greenpeace Araştırma Laboratuvarları Exeter Üniversitesi'nde.

Exeter Üniversitesi'nden mezun olan veya doktorasını burada yapan kişileri, daha sonra özellikle İslam ülkelerinde önemli ekonomik ve siyasi kuruluşların başında veya devlet görevlerinde görmek mümkün. Mesela, İslam Kalkınma Bankası'nın bütün önemli yöneticileri Exeter Üniversitesi'nde yüksek lisans veya doktora yapmış. Türkiye’de olduğu gibi diğer ülkelerde de buraya gönderilecek öğrencileri "İslami kuruluşlar" seçiyor.

Exeter Üniversitesi'nin Türkiye'de ortaklaşa çalıştığı bir eğitim kurumu var. Mardin Artuk Üniversitesi. Yıllar önce iki üniversite birlikte bir festival düzenlemişti. Burada da benzer bir ağ var. Mesut Barzani'nin burs verdiği Artuk Üniversitesi öğrencileri Londra'nın yolunu tutuyor. Bu arada, MI5 Genel Direktörü Jonathan Evans’ın, 2019 yılında Güneydoğu bölgesinde bulunan üniversiteleri gezip, konferans düzenlediğini de hatırlatalım.

Tabi “Exeter etkisi” AKP ile sınırlı değil. Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken, 2020 yılında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na başdanışman olarak atandı. Mardin-Derik 1965 doğumlu olan Eken 1987 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Lisansını tamamladıktan sonra, 1992 yılında Finans alanında yüksek lisans yapmak için Exeter’in yolunu tutmuştu.

Orhan Gökdemir / soL-Özel 



13 Haziran 2023 Salı

Et ve Süt Kurumu'ndan hayvana işkence görüntüleri sonrası açıklama + Et ve Süt Kurumu Adana Et Kombinası'nda hayvana şiddetle ilgili 2 gözaltı (soL)

 

Et ve Süt Kurumu'ndan hayvana işkence görüntüleri sonrası açıklama 

Adana Et ve Süt Kurumu'nda kesime getirilen büyükbaş bir hayvanının kafasına vurularak öldürüldüğü görüntülere ilişkin, ESK bugün yazılı açıklama yaptı.

Et ve Süt Kurumu (ESK), Adana Et ve Süt Kurumu'nda kesime getirilen büyükbaş bir hayvanının kafasına vurularak öldürüldüğü görüntülere ilişkin, “Adana Et Kombinası Müdürlüğümüzdeki, hayvan hakları ve hayvan refahına aykırı sosyal medyaya yansıyan görüntüler ile ilgili müfettiş görevlendirilmiş olup sorumlular işten el çektirilmiştir” açıklamasını yaptı.

Adana Et ve Süt Kurumu'nda kesime getirilen büyükbaş bir hayvanının kafasına vurularak öldürüldüğü görüntülere ilişkin, ESK bugün yazılı açıklama yaptı.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Adana Et ve Süt Kurumu’na kesime getirilen büyükbaş bir hayvana ESK görevlileri tarafından başına demir çubukla vurulmaya başlandı. Videoda hayvanın ayaklarının üzerine basamadığı görüldü.

Et ve Süt Kurumu tarafından yapılan açıklamada, konuyla ilgili müfettişlerin görevlendirildiği, sorumluların işten çıkarıldığı duyuruldu. Yapılan açıklama şöyle:

“Adana Et Kombinası Müdürlüğümüzdeki, hayvan hakları ve hayvan refahına aykırı sosyal medyaya yansıyan görüntüler ile ilgili müfettiş görevlendirilmiş olup sorumlular işten el çektirilmiştir. Konu tarafımızca titizlikle takip edilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.” 

                                                                  /././

Et ve Süt Kurumu Adana Et Kombinası'nda hayvana şiddetle ilgili 2 gözaltı

Et ve Süt Kurumu Adana Et Kombinası Müdürlüğü'nde hayvana yönelik şiddetle ilgili 2 kişi gözaltına alındı.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, hayvana şiddet görüntüleri sosyal medyaya yansıyan Adana Et Kombinası Müdürlüğü'ndeki 2 personelin gözaltına alındığını bildirdi.

Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, olayın Yüreğir ilçesi Yenidoğan Mahallesi'ndeki Et ve Süt Kurumu Adana Et Kombinası'nda 25 Mayıs'ta gerçekleştiği ifade edildi.

Sosyal medyaya yansıyan ve kuruma ait olan kamera kayıtlarından kesimi yapılacak dananın kafasına cisimle vuranların kesimhanede işçi olarak görev yapan kurum personeli M.A.T. ve İ.G. olduğunun tespit edildiği belirtildi.

Açıklamada, M.A.T. ve İ.G'nin gözaltına alındığı bildirildi.

Öte yandan Et ve Süt Kurumu, sosyal medyaya yansıyan Adana Et Kombinası Müdürlüğünde hayvana yönelik şiddet görüntüleriyle ilgili müfettiş görevlendirildiğini ve sorumluların işten el çektirildiğini açıklamıştı. 

(soL)

İngiltere, Güney Galler’de Neo-Nazi teröristlere askeri eğitim veriyor - Çağdaş Gökbel / soL

 Dünyayı küresel bir çatışmanın eşiğine getirenler, içeride bu savaşa karşı oluşabilecek olan muhalefeti bastırma işini eski güvenilir dostlarına, Nazilere devredeceklermiş gibi görünüyor.

Ukrayna’da ciddi bir halkla ilişkiler felaketi yaşanıyor. Hatırlatmakta yarar var, artık gazetecilikten söz etmiyoruz. İşçi sınıfı muhalefetini ve onların gazetelerini bir kenara bırakırsak ‘gazetecilik’ yüz yıldır bir halkla ilişkiler faaliyeti olarak düzene hizmet etmeye devam ediyor. Amerika’nın büyük halkla ilişkiler bültenleri ki biz onlara çarpık bir bakışla ‘gazete’ demeye devam ediyoruz.

Özellikle Avrupa’da hâlâ güçlü bir biçimde sözde ‘tarafsız ve objektif’ bu gazetelere/halkla ilişkiler bültenlerine kitleler güvenmeye devam ediyor. Bu göstergenin sihirli bir değnek değmişçesine değişmeyeceğinin farkındayım. Bu yüzden bu dev halkla ilişkiler organizasyonlarını üzülerek daha anlaşılır olmaları için gazete olarak tanımlamaya devam edeceğim. Yine de bu kısa giriş metninde zihinlere bir alan açmak zorundayız. Gazete, pozitif çağrışımlar barındıran bir gösterge. Oysa kitlelerin artık ellerinde tutukları sanal ya da basılı olarak eriştikleri şeyin dev bir reklam metni olduğunu anlaması gerekiyor. Bu yüzden gazeteleri satın alanlar, aslında kendi gerçekliğini göremiyor. ‘Satış kaygısı’ denen şey, bu halkla ilişkiler departmanında çalışan işçilerin başının üzerinde sallandırılan dev bir kılıçtan ibaret. Yani patronların kitle iletişim araçlarındaki temel derdi, satış kaygısından ziyade kitleleri manipüle etme güçleri.

Sinn Fein’in Kuzey İrlanda yerel seçimlerinde elde ettiği zaferin ertesi gününde yayımlanan Irish Independent’ın birinci sayfası. İrlandalı okurlar bu manşete büyük tepki gösterdi. Kuzey İrlanda’daki seçim sonuçlarına dair birinci sayfada en ufak bir bilgi dahi yok. Bu gazetelerin gerçekten bir satış kaygısı var mı?

Ukrayna, 2014 yılından beri Nazilerin etkisi altında ve ülke tüm dünyanın gözleri önünde cayır cayır yanmaya devam ediyor. Halkla ilişkiler stratejisinde açılan dev gedikler, artık bu gerçeğin yavaş yavaş kabul edilmesi sürecine doğru gidildiğini gösteriyor. Avrupa medyası, 2014 yılından beri Ukraynalı askerlere tutkuyla kullandıkları Nazi sembollerini örtme ricasında bulunuyor. The New York Times, artık bu saklanamaz gerçek üzerine rahatsızlığını ortaya koyuyor. NATO sosyal medya paylaşımlarını, Nazi sembollerini fark ederek kaldırıyor. Keşke hayatın kendisi bir sosyal medya mesajını silmek kadar basit olabilseydi.1

Atlantik, emperyalist çıkarları gereği doğuda yaptığı şeyi şimdi Avrupa üzerinde deniyor. Hem de 2014 ve belki de bu tarihin çok öncesinde hazırlıklara başlamış gibi görünüyorlar. Tarihin sis perdesinin arkasına demokrasi kahramanı, akıllı ve güçlü lider olarak kendisini gizleyen Angela Merkel, gerçekte Avrupa’ya Nazizmin geri dönüşünün esas mimarı gibi görünüyor. Aynı Merkel, Türkiye’de demokrasinin geleceği için güçlü lider Erdoğan ile birlikte altın varaklı tahtta poz vermekten çekinmemişti.

Ukrayna, Naziler tarafından ele geçirilirken bunun Avrupa’nın siyasi yelpazesinde nasıl bir değişime yol açabileceği hesaplanmış olmalı. Dünyayı küresel bir çatışmanın eşiğine getirenler, içeride bu savaşa karşı oluşabilecek olan muhalefeti bastırma işini eski güvenilir dostlarına, Nazilere devredeceklermiş gibi görünüyor.

Peki, Naziler meşruiyet sorununu nasıl aşacaklar? Nazi olduklarını reddederek ve aynı zamanda kabul ederek bunu gerçekleştiriyorlar. Karmaşık gibi görünüyor ama değil. Sokağın kötü çocuklarının bilinçsizce vücutlarına kazıdıkları dövmeler, liberallerin özgürlük süzgecinden geçirilerek toplumsal yaşamda güçlü bir sembol olmaya devam ediyor. Ayrıca kitleler aşağıdaki sembollerin ne anlama geldiğini bilmiyor bile. Sözde okullarda faşizm karşıtı müfredatla çocukları yetiştirdiğini iddia edenler, aşağıdaki semboller hakkında çocuklara yeterli eğitimi verememiş gibi görünüyor. Eğer bu eğitim gerçekten verilebilmiş olsaydı, Avrupa başkentlerinde bu sembollerle yapılan eylemlere katılanlar “ne yapıyoruz biz?” diye kendilerine sorabilirlerdi.

Artık pandoranın kutusu açıldı. AFD yükseliyor, AFD geldi, AFD geliyor lakırtısını bir kenara bırakalım. Sokaklarımızda Naziler hızla kontrolü ele geçiriyor. İşçi sınıfı içerisinde Naziler hızla örgütleniyor. Bu hızlı ivmenin en önemli suçluları sosyal demokratlar ve yeşiller. İrlanda’da yeşiller koalisyon hükümetinde yer aldığından beri milliyetçiler politik alanda kendilerine önemli mevziler elde etti. Burada çok ilginç bir detay daha var; Yeşiller bu ırkçı gruplara sert müdahalelerde bulunulmasını da engelliyor gibi görünüyor. Liberallerle, Naziler arasındaki eski kadim bağ yeniden kurulmuş gibi görünüyor. Yine de bu yazılanlar Avrupa’nın ırkçı pratiğinin normali gibi görünebilir, ama normal olmayan şeyler var ve halkla ilişkiler krizi yönetilemez düzeye doğru hızla geliyor. Bu işin sonu Nazilerin inkarından, Nazilerin kabulüne doğru hızla yön değiştirebilir. Peki, daha sarsıcı olan şey ne? 

Büyük Britanya Komünist Partisi (Marksist-Leninist)’den Joti Brar, katıldığı bir programda İngiltere’nin Güney Galler’de Neo-Nazi teröristleri eğittiğini ve bu teröristlerin Rusya’ya karşı konuşlandırıldığını söyledi. Tam bu bölüme küçük bir dipnot eklemek gerekiyor.2 Avrupa’nın pek çok ülkesi, Ukrayna ordusuna askeri eğitim verdi. Elde edilen raporlar, sahadan gelen ve saklanamayan  gerçeklere bakarsak eğer, Ukrayna ordusunun ana damarı ve çoğunluğu Nazi ideolojisinin etkisi altında. Bu yüzden verilen eğitimlerin ‘doğrudan Nazileri beslediği’ yorumu abartılı bir yorum olarak kabul edilmemeli. Tam tersine bu uyarı çok ciddiye alınmalı. Devam edelim... 

Emperyalizmin cihatçıları benzer bir biçimde kullandığına işaret eden Brar, İngiltere’deki yoğun medya baskısının gerçeklerin üzerini örttüğünü net bir biçimde ifade etti. Joti Brar, projeksiyonu tam da olması gerektiği yere doğrultuyor. Işığın vurduğu yerde böcekler var ve bu böcekler nereye kaçacağını şaşırıyor.3 Irak, Libya, Suriye ve bir biçimiyle Türkiye.

Coğrafyamızda yaşanan trajik değişimin en büyük sorumlusu emperyalizm. Özellikle Suriye’de, ülkemizin cihatçı-nazilerin desteklenmesinde büyük payı olduğunu ve bu desteğin hala devam ettiğini unutmayalım. Yani İngiltere’de olan şey, uzun süredir bizim başımıza gelen şeyle aynı. Türkiye, kurduğu askeri kamplarda emperyalizmin tetikçiliğini yapacak olan cihatçı-nazileri eğitti. Burada Nazi vurgusu neden önemli? Samir Amin’in dediği gibi, dini kendisine paravan yapan bu grupların özünde Avrupa’daki ırkçı gruplardan ayrışan çok az yanı var. Ukrayna’daki bazı Nazi gruplarının IŞİD’i ve eylemlerini örnek aldıklarını hatırlayalım. Joti Brar, ortalama bir İngiliz işçinin silahlı eğitim verilen grupların ideolojik pozisyonlarından habersiz olduğunu belirtiyor ve kitle iletişim araçlarının etkisinden bahsediyor. Aynı şey adanın diğer tarafında İrlanda işçi sınıfı için de geçerli. Peki, sorumluluğu kitle iletişim araçlarına atarak paçayı bir biçimde sıyırabilir miyiz? Bu pek mümkün görünmüyor.

Çanlar kimin için çalıyor? Artık Avrupa’da çanların çalınma evresini çoktan geçtik. Silahlı kuvvetlerin ve emperyalizmin ihtiyaçları faşistlerle bulaşık olma halini zorluyor. Bu bulaşık olma hali hızla topluma yansıyor. Karanlığın yayılma hızını hafife alanlar, kendi yapay aydınlık vahalarında şimdilik içkilerini keyifle yudumlamaya ve özgür basının tadını çıkarmaya devam edebiliyorlar. Yarın ise her şey için çok geç olabilir. Naziler sokağı örgütlüyor ve sokağı domine etmeye çalışıyor. Sonraki aşama ise, İtalya Başbakanı Meloni gibi büyük Roma yürüyüşünü gerçekleştirmek. Yani sonraki adım, iktidarı almak.

Tespitler yapıldı; askeri kamplar, düşen bombalar ve silikleşen sınırlar; hatta yaklaşan küresel bir savaş ihtimali. Artık tespit ya da teşhis yapma aşaması çoktan geçildi. İngiltere’deki bu askeri eğitim kamplarına ya da Türkiye’deki cihatçı eğitim merkezlerine karşı ne yapılacak? Esas soru bu olmalı. İngiltere’de ve dünyanın pek çok yerinde ‘Marksizm’ bir sosyal bilimler dalı olarak görülüyor. İşçi sınıfının devrimci eylem kılavuzu, sosyolojinin sıradan bir araştırma nesnesine dönüşmüş gibi görünüyor. Sosyalist, Komünist adına ne dersek diyelim bu partilerin işçi kitleleriyle bağı temeldeki bu yozlaşmadan dolayı çok zayıf. Naziler sokağı ve siyaseti hızla domino ederken tüm suçu medyanın üzerine atarak kendi sorumluluklarımızdan kaçamayız. Bu koca adanın devrimci muhalefetinin içerisine girdiği krize baktığı zaman insan kendisini derin bir umutsuzluğun ve karanlığın içerisinde buluyor. Kıta Avrupası’nda Fransa ve Almanya’da devrimci seçenek sokağı etkisi altına almazsa işimiz oldukça zor görünüyor... 

AB’nin mülteci yasalarındaki dramatik değişimi hızlandırması, gelecekteki muhtemel savaşlara ve yıkımlara bir ön alma çabası. Ayrıca politik iklimin ırkçı Naziler lehine galebe çaldığının bir işareti. Cenevre Sözleşmesi'nin (1951) delik deşik edildiğini defelarca yazdık ama yine not edelim. AB, mülteci düzenlemelerini ABD’deki pratiğe benzer bir biçimde düzenliyor. Tunus ile yapılan görüşmelerde İtalya Başbakanı Meloni çok mutlu görünüyor. Ursula von der Leyen ise şapkadan hemen 900 milyon avro çıkarıveriyor. Geri dönüşler ve sınır güvenliği için ek 100 milyon avroyu da unutmayalım.4 Tunus, mültecileri alacak ve AB bunun karşılığında Tunus ekonomisini ihya edecek. Tunus, Libya, Ruanda ve Türkiye. Bu ülkelere yenileri eklenecek ve emperyalizm bu ülkeleri açık hava halklar hapishanesine çevirecek gibi görünüyor.

İnsan hakları artık kimsenin çiğnemek dahi istemediği kötü bir propaganda sakızı. Avrupa, o sakızı ağzında eviriyor çeviriyor ve yere tükürüyor. İngiltere ve AB çöpünü para karşılığı Türkiye’ye devrediyor. Yurtları işgalle ve sömürücü ülkelerin yağmasıyla tükenen, göç etmekten başka seçeneği kalmamış insanlara emperyalizm ‘çöp’ muamelesi yapıyor. Sanki bir Tahsin Yücel romanının yaşayan figüranları gibiyiz. Yılkı atlarına dönüştürülen insanlar, zorla hapsedildikleri ülkelerde köle sömürüsüne ve her türlü zorbalığa maruz bırakılacaklar. Elbette bu AB’nin umurunda değil. Yeter ki tek bir insan dahi sınırlardan içeri artık girmesin. Para verdikleri ülkelerin bu insanlarla ve parayla ne yapacakları umurlarında bile değil. İşte bu toplumsal ve siyasal atmosferde, demokrasinin mabedinde tüm toplumlar medya diktatörlüğünün baskısı altına alınırken, Naziler kendilerine hızla alan kazanıyor. Rubicon'u artık geçtik. Dengesini hızla yitiren Atlantik cephesi, dengeyi bulabilmek için en tehlikeli kartı oynuyor. Ateşle oynanan bu oyunun sonunda, Faşizmi yeniden Avrupa’nın kalbinde ve güçlü bir biçimde karşımızda bulabiliriz.

Çağdaş Gökbel / soL