26 Şubat 2024 Pazartesi

Çok yaşa Krupskaya! - FİLİZ AÇAR* / soL

 

Devrimci, yazar ve eğitimci Krupskaya bugün 155 yaşında; 1899 yılında kaleme aldığı “İşçi Kadın” bugün hâlâ güncel...

Yaşamı, sadece işçilerin devrimci eyleminin değiştirebileceğini kavradım. 1917’yi kapitalizmin ölüm saati olarak düşündüm. Aynı şeyi Sovyetlerin 2. Kongresi’nde toprağın ve üretim araçlarının mülkiyetinin halka verildiği zaman da düşünmüştüm. Nihai amacın başarılmasından önce, daha kaç adım atılması gerekiyordu? Son adımı görecek kadar yaşayabilecek miydim? Önemli olan bunu düşlemek ve bilmek değil, tersine bu düşün gerçekleşmesinin olanaklı ve elimizde olmasıydı. Onun gerçekleşmesini önleyebilecek hiçbir gücün olmadığı herkesçe açıktı. Kapitalizm can çekişiyordu.1

Devrimci, yazar ve eğitimci Krupskaya bugün 155 yaşında; 1899 yılında kaleme aldığı “İşçi Kadın” bugün hâlâ güncel, bugün hâlâ yaşamı değiştirecek yegane yolu, devrim yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Çok yaşa Krupskaya!

Nadejda Konstantinovna Krupskaya, 26 Şubat 1869’da Petrograd’da doğar. 14 yaşında babasını kaybettikten sonra, çeşitli şehirlerde annesi ile birlikte çalışmaya başlayan Nadejda, bu dönemde işçi sınıfını gözlemleme fırsatı bulur. İlk gençlik yıllarından itibaren toplum sorunları, adaletsizlik ve özellikle eşitsiz eğitim sistemi üzerine kafa yorar. Tüm toplum için daha iyi bir yaşamın nasıl kurulacağı üzerine düşünmeye başladığı sırada Marksizm ile tanışır. Marksizm için “Marksizm, bir insanın isteyebileceği en büyük mutluluğu verdi bana: Bunlar nereye gidileceği bilgisi ve yaşamını bağladığın davanın nasıl sonuçlanacağını bilmenin verdiği huzurlu güven duygusuydu.” der.2 1890’da Marksist bir öğrenci derneğine üye olup devrimci hareket içinde aktif olarak yer almaya başlayan Krupskaya, 1891 yılında Petrograd’daki işçiler için kurulmuş akşam okulunda, okuma-yazma ve aritmetik dersleri verir.3 Hükümetin işçilerin okuma-yazma öğrenmesi için açtığı akşam okulları aynı zamanda işçi sınıfının örgütlenmesi ve Marksist yayınların dağıtılabilmesi için bir kanal yaratır. 1895 yılında Rusya’ya dönen Lenin, Marksist dernekleri “İşçi Sınıfı’nın Kurtuluş Savaşı Birliği” isimli bir siyasi örgütte toplar.4 Sosyal Demokrat Parti’nin öncüsü olan örgütün 17 kurucu üyesinden 4’ü kadındır, kurucu üyelerden biri de Krupskaya’dır.5 Ülkede 1890’lı yıllarda yoğunlaşmaya başlayan örgütlenme faaliyetlerine Krupskaya 1894 yılında dahil olur;6 bu örgütlenme çalışmalarının büyük bölümü, dönemin en büyük sektörlerinden biri olan, tekstil sektöründe ve kadınları da kapsayacak şekilde yürütülür. 1896 yılında, İşçi Sınıfı’nın Kurtuluş Savaşı Birliği önderliğinde, tekstil sektöründe çalışan çoğu kadın 30 bin işçi çalışma saatlerinin düşürülmesi talebiyle iş bırakır. Grev başarıyla sonuçlanır ve çalışma saati 11,5 saat ile sınırlandırılır, işgününün sınırlandırılması Rusya için bir ilktir.7 Krupskaya, İşçi Kadın isimli broşürde, kadınların somut koşullarını ve siyasi mücadelede görevlerini ortaya koyarken, grevden ve öncesindeki örgütlenme faaliyetlerinden etkilenir.

Örgüt içindeki ajitasyon faaliyetleri nedeniyle 1896 yılında sürgüne gönderilen Krupskaya, sürgün yıllarında eğitim ve kadın sorunları üzerine yoğunlaşır, 1899 yılında yazmış olduğu “İşçi Kadın” broşürü 1900 yılında illegal olarak basılır.8 Bu broşür, Bolşeviklerin kadın sorununa dair ilk siyasi tavrı olup, kadınları daha iyi bir yaşam için sınıf ekseninde, erkek yoldaşlarının yanında mücadeleye çağırır. Krupskaya, kadın sorununun, işçi sınıfının sorunundan ayrılamayacağını ve kadının ancak sosyalist devrim ile özgürleşip eşit bir yurttaş olabileceğini savunur. 

8 Mart 1913 yılında, Çarlık Rusya şartlarında açık gösteri düzenlemek olanaksız olmasına rağmen ilk defa Kadınlar Günü kutlanır. Bu kutlamalar, sadece kadın işçileri değil, tüm işçi sınıfını ayağa kaldıracak şekilde tasarlanır. 

Bolşeviklere ait ilk kadın gazetesi olan “Rabotnitsa” Krupskaya ve yoldaşları, İnes Armand, Elizarova Ulyanova, Konkordiya Samoilova ve Kavdiya Nikoleva tarafından 8 Mart 1914 tarihinde  çıkarılır.9 Rabotnitsa’nın ilk sayısında yazmış olduğu makalede; “Çalışan kadınları çalışan erkeklerle birleştiren şey, onları bölen kuvvetten daha güçlüdür.” der ve yine sınıfa vurgu yapar.10

1917 yılında, artan gıda fiyatları ve yoksulluk sonucunda halk artık yiyecek ekmek bile bulamazken, 8 Mart 1917’de fabrikalardan, ekmek kuyruklarından çıkan kadınlar “Ekmek İstiyoruz” diyerek sokakları doldurur ve devrimin fitilini ateşler. “Ekmek İstiyoruz” hareketi kısa zamanda kitleselleşir ve yalnızca dört gün sonra Şubat Devrimi ile sonuçlanır.

Devrimin ardından, Halkın Eğitim ve Aydınlanma Komiseri olarak atanan Krupskaya, Sovyet eğitim sisteminin kurucuları arasında yer alır. Eğitimle ilgili çalışmalarının yanında, eski düzenden kalan geleneksel mirasın farkında olarak, kadının özgürleşmesine dair çalışmalarda da aktif olarak yer alır. Sovyet kadını için ilk adım eğitim alanında atılır ve okuma-yazma kampanyaları düzenlenir. Eğitimler sırasında, çocuklara bakılması için odalar kurulur, daha rahat bir eğitim için kadın emekçilerin mesai saatleri azaltılır. Sadece okuma yazma eğitimleri değil, kadınlara aynı zamanda mesleki eğitimler de verilir, birçok kadın bu sayede mesleki yüksek öğrenim görme şansı yakalar. Uzmanlaşan kadınlar, her alanda çalışma imkanı bulur. Kız ve erkek çocukları için zorunlu ve parasız eğitimin başlaması ile, kadınlar eğitim alanında hak eşitliğini kavuşur.

Sovyetler Birliği’nde tüm sanat dalları ilerlemeler yaşarken, sanat, halkın sanatı haline gelir ve birçok kadın sanatçı da yetişir. Sovyet kadın sanatçılar, dünyada da birçok ödül alır ve seslerini dünya çapında duyururlar. Tüm ülkeye yayılan amatör sanat gruplarında da çoğunluğu kadınlar oluşturur. 

Krupskaya, 30 Kasım 1933 tarihli “Kadınların eşit haklara sahip olması” adlı makalesinde şöyle der:

“Eski rejimde kadınların hayatı süreklileşmiş ve bitmek bilmeyen işlerle doluydu. Ancak bu işler hor görülüyordu ve kölelik zincirleri gibiydi. Şimdi kadınların iş eğitimi ve işlerindeki azimleri onları sosyalizmi inşa eden ön cephelere, emeğin kahramanları arasına yerleştiriyor. Lenin ancak sosyalizmin kadına erkekler ile eşit haklar verebileceğini söyledi. Sözleri şimdilerde doğrulanıyor.”11

Politik mücadelenin içinde aktif olarak yer alan Krupskaya, yaşamının sonuna kadar, halkın bilinçlendirilmesi için çalışıp, Kültür ve Aydınlatma İşlerinden Sorumlu Eğitim Bakanlığı yardımcılığını sürdürmüştür. 

İşçi Sınıfının Bir Üyesi Olarak Kadın - İşçi Kadın Broşürü Üzerine

Krupskaya, İşçi Kadın isimli broşürde12, kadınların haklarından yoksun olmasının nedenlerini derinlemesine inceler ve kadınları eşit, özgür ve daha iyi bir yaşam için erkek yoldaşlarının yanında mücadeleye çağırır. Kadının çıkarlarının sınıfın çıkarlarına sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve sınıfın çıkarlarının dışında düşünülemeyeceğini vurgular. Kadınlar da tıpkı erkekler gibi, kapitalist sömürüden kurtulmalıdır ve bu ancak, işçi sınıfının iktidara gelmesi ile mümkündür. İşçi Kadın’da kurtuluşa dair tarif ettiği yol, sadece dönemin Rusya’sı için geçerli olmayıp, bugün kadının ve bütün olarak işçi sınıfının koşulları dikkate alındığında da güncelliğini korur ki önemi de buradan gelir.

Broşür, köylü ve işçi kadınların yaşam koşullarını anlatarak başlar. Özellikle köylerde, yoksulluk açlık boyutlarına varır, açlığa dayalı hastalıklar ortaya çıkar, ortalama insan boyu kısalır, kilolar düşer ve insanlar erken yaşlanmaya başlar. İşsizlik, kötü çalışma koşulları ve sefalet kadınları da erkekler gibi etkiler, kadınlar aynı zamanda, aşağılama, hakaret, taciz gibi kötü muamelelere de maruz kalır. Bu kötü muamelenin temelini, dinci gericilik ve geleneksel aile yapısının kadına bakışı oluşturur. Kadın önce babasının sonra da kocasının “malı” gibidir; para karşılığı evlendirilen kadının bir evden diğerine giderken değerini belirleyen tek şey çalışabilme kapasitesidir, emeğinin değeri olmayan kadının insan olarak da bir değeri yoktur. Çoğu durumda kadın, evleneceği adamı tanımaz, şiddete uğrar fakat evi terk etmesi, boşanması söz konusu bile değildir. Erkek, evin reisidir; çünkü evin, arazinin vs. mülkiyeti ona aittir; kadın tüm sosyal hayatın dışında ancak evin içinde, kocasına ve çocuklarına bağlı bir yaşam sürer. Her ne kadar erkeklerle aynı kötü koşullarda çalışıp, aynı zamanda evdeki angarya işleri de yapsa, aynı sefaleti de paylaşsa emeğinin bir değeri yoktur. Çalışıp kazandığı parayı babasına ya da kocasına vermek zorundadır. Doğumdan sonra, çalışmaya başlayan kadının bebeğine evdeki yaşlılar ya da daha büyük çocuklar bakar, çocukların yarısı beş yaşına gelmeden ölür. Köylerde okul olmadığı için, çocuklar okuma-yazma dahi öğrenemez. Okula gidebilenler de okuma-yazma harici pek bir şey öğrenemez. Çarın işine gelen insanların cahil kalması, sorgulamaması, tarih bilincine sahip olmaması, neden sonuç ilişkilerini kuramamasıdır, eğitim sistemi de bu doğrultuda kurgulanır. Krupskaya burjuva eğitim sistemi için Kamusal Eğitim ve Demokrasi isimli çalışmasında “Eğitimin örgütlenmesi burjuvazinin elinde kaldıkça, emek okulu işçi sınıfının çıkarlarına doğrultulmuş bir silâh olacaktır. Emek okulunu günümüz toplumunun dönüşümü için gerekli bir araca ancak işçi sınıfı dönüştürebilir.” der.13

Köylerdeki bu sefalet durumu, erkeklerle birlikte kadınların da şehirlere göç etmelerine ve fabrikalarda çalışmalarına neden olur. Kadın emeğinin yoğun olduğu iş kollarında, ücretler erkeklerden düşük olmakla birlikte ücret farkları arasındaki makas daralır. Kadınların kimi zaman çalıştığı iş kollarında ise, ücretleri oldukça düşüktür ve tek başına yaşamak zorundaysa, bu ücretlerle geçinmesi olanaksızdır. Kadınların çalışma saatleri erkekler ile aynı olmakla birlikte, kadınların gece çalışmaları, eğer aynı iş yerinde babası ya da kocasıyla birlikte çalışmıyorsa, yasaktır. Kötü çalışma koşulları, yetersiz beslenme, barınma sorunu köylerden kentlere gelip fabrikalarda çalışmaya başlayan işçinin peşini bırakmaz.

Kadının hayatında değişiklik yaratacak ilk adım, kadının aile ve ev dışında çalışıp, kendini geçindirebilecek hale gelmesidir.  Fabrikadaki çalışma, köylerdeki çalışmaya göre, ekonomik olarak, kadını kocasından özgürleştirme olanağı taşır. Bu durum, kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi değiştirir; kadınların köy hayatına kıyasla, eş seçme ya da boşanma olanağı artar. Fabrika ortamındaki evlilikler, kadın ve erkeğin karşılıklı olarak karar vermesi ile oluşmaya başlar. Fakat çoğu durumda, kadının ücretinin erkeklerden daha düşük olması ve dolayısıyla kazanmış olduğu paranın tek başına yaşamaya yetmemesi onu yine ailesine ya da kocasına bağımlı olmaya iter. Kötü koşullarda çalışıp sağlıksız bir yaşam sürerken güçsüzleşen kadın işçinin çocuğu da kendisi gibi güçsüz ve sağlıksız olur. Doğum sonrasında hiçbir desteği olmayan ve işsiz kalma korkusu taşıyan kadın, henüz tam iyileşememişken işe geri dönmek zorunda kalır. Yaşamış olduğu kaygı, yetersiz beslenme gibi nedenlerle işçi kadınlarda düşük ve erken doğum çok yaygındır. Kadın işteyken çocuklara yaşlılar bakar, tüm günün yorgunluğu ile eve dönen kadın, ev işlerine ve çocuk bakımına soyunur. Çocuk biraz büyüdüğünde, kendi başına kalır, eğitecek, destek olacak kimsesi olmayan çocuk, yeterli beslenemez, küçük yaşta alkolle ve suçla tanışır. Ortalama 12 yaşlarındayken de çalışmaya başlar.

Fabrikalarda çalışmanın kadına sağladığı yararlardan biri de, sınıf bilincinin doğmasına yaptığı katkıdır. Kendisi açlıkla mücadele ederken patron lüks içinde yaşar, hep daha az ücret karşılığında daha fazla çalışma ister. Yaşadığı öfkeyi diğer kadın ve erkek işçilerin de yaşadığını farkeder; yalnızken zayıf, yoldaşlarıyla güçlü olduğunu anlar. Fabrika yaşamı erkek işçileri olduğu gibi kadın işçileri de mücadeleye hazırlar. Kadının sınıf bilincinin oluşması, hakları için mücadele etmeye başlaması burjuvaziyi rahatsız eder. Burjuvazi dinci gericilik ve geleneksel referanslar ile kadını iş hayatından uzaklaştırıp yeniden eve göndermek ister. Din adamları, iş hayatının, doğası gereği zayıf olduğunu iddia ettikleri kadına uygun olmadığını, kutsal aile hayatını yok ettiğini söylemeye başlar. Patronlar bir yandan kadın emeğini ve dolayısıyla kadını değersizleştirirken, bir yandan da kadını daha itaatkar ve kanaatkar hale getirir. Bu haliyle kadın, halihazırda erkek işçiden daha düşük ücret alırken, patron için daha kullanışlı hale gelir. Bazı erkek işçiler, kadınların daha düşük ücretlere çalışıp işlerini ellerinden aldıklarını düşünür ve bu nedenle kadınların çalışmaması yönündeki kanunları destekler. Krupskaya bu yaklaşımın kesinlikle yanlış olduğunu, aksine sınıfın ortak çıkarları için, erkek işçilerin kadın işçilerin siyasi olarak bilinçlenmesi yönünde çaba harcaması gerektiğini söyler.

Krupskaya’ya göre işçiden beklenen, insan onurunu hiçe sayan sefalet koşullarında yorulmadan, itaatkar şekilde çalışması, patronun zenginliğine zenginlik katması, vergilerini ödeyip susmasıdır. Fakat biz işçilerin 100 yıl önce olduğu gibi bugün de zenginleşmekten başka derdi olmayan patronlara, özel işletmelere ihtiyacımız yok. İhtiyacımız olan, herkesin daha iyi koşullarda yaşadığı, kimsenin açlıktan ve sokakta kalmaktan korkmadığı, dinlenip hayattan keyif alacak, kendini gerçekleştirecek zamana sahip olduğu bir düzendir. Bu da ancak üretim araçlarının toplumun tümü tarafından yönetilmesiyle yani sosyalizmle mümkündür. İşçi Kadın’da sosyalist çalışma hayatı şöyle tarif edilir; herkes çalışmak zorundadır, aylaklığa yer yoktur fakat artık hiç kimse kötü koşullarda çalışmaz. Toplumu oluşturan tüm bireyler üretime katıldığı için, çalışma saatleri kısalır; çocuk işçilik ortadan kalkar, yaşlılar, hastalar, hamile kadınlar çalışmak zorunda kalmaz. Bu sayede hiç kimse aç kalmaktan, başkalarına bağımlı yaşamaktan, hastalanıp çalışamaz duruma geldiğinde ailesinin düşeceği durumdan korkmaz. Toplum hep birlikte, yaşlıların, hastaların, çocukların bakımını üstlenir. Ancak böyle bir toplumda bireyler geleceğe umutla bakabilir.

Peki kadınlar, daha iyi bir hayat kavgasına nasıl katılmalı?

Krupskaya, siyasi açıdan bilinçlenmiş kimi erkeklerin, kavgaya kadınları dahil etmeye gerek görmemesini tamamen yanlış bulur, kadınların mücadeleye katılmadıkları durumda erkeklerin de kazanmasının mümkün olmadığını söyler. Örnek olsun, erkek işçilerin daha iyi koşullar için iş bıraktığı bir grev düşünelim. Daha düşük ücretlere çalışmaya hazır kadın işçilerin varlığı, patronların hiç düşünmeden erkek işçilerden vazgeçmesine neden olacak; bırakın daha iyi koşulları ortalama ücretler düşecek, koşullar daha da kötüleşecektir.

Kadınları daha iyi bir yaşam kavgasının dışında tutmak, işçi sınıfının yarısını bu kavgadan uzak tutmak, sınıfı bölmek  demektir. Her ne kadar kadınların bir kısmı özgürleşmenin yolunun mücadeleden geçtiğinin bilincine henüz varamamış olsa da, mücadele eden, kurtuluşun sosyalizm ile geleceğini kavrayan kadınlar ülkenin dört bir yanında çoğalmaya başlar.
Broşür, politik mücadelenin, işçilerin yaşam koşullarını iyileştirecek tek araç olduğunu ve daha iyi koşullarda özgür bir gelecek için, kadın işçilerin, erkek işçilerle birlikte, ortak çıkarları için, mücadele etme zorunluluğunu vurgulayarak biter.

İşçi Kadın ve Krupskaya’nın Güncelliği

İşçi Kadın’da anlatılan emek cehenneminin bugün dünyada ve Türkiye’de varlığını koruduğunu söylemekle abartmış olmayız. Sermaye, topyekün işçi sınıfına saldırıyor, bireysel çabalar, daha fazla karamsarlık ve çaresizlikten başka bir şey üretmiyor. Bir yandan dinci gericilik artıyor, diğer yandan yoksulluk ve işsizlik. Toplumun geniş kesimleri için işler hiç de iyiye gitmezken, bu tablonun kadınlar üzerindeki etkisinin daha da ağır olduğu ve bunun rastlantı olmadığı da aşikar. İktidar, dinci gerici politikalarla emeğini sistematik olarak değersizleştirdiği kadını, geleneksel aile yapısı içine, eve hapsetmeye uğraşıyor. Kadın eşit işe eşit ücret alamıyor, henüz iş görüşmesindeyken ayrımcılığa uğruyor, kapitalizm için işler iyi gitmediğinde istihdamdan ilk koparılan kadınlar olurken kadın işsizliği artıyor, esnek çalışma adı altında güvenceden yoksun biçimde çalışmaya zorlanıyor, hamile kaldığı için işten çıkarılıyor, kapitalist devlet kreş açmıyor kadın çocuk bakımı için işten ayrılmak zorunda kalıyor…

Zenginliği yaratan emekçilerin toplam gelirden aldıkları pay yıldan yıla düşüyor, tüm zenginlik bir avuç zenginin elinde toplanıyor; sermaye büyüyor, emekçi küçülüyor. Emekçiler borçlarını çevirmek için borçlanıyor. Çalışma saatleri esnek çalışma adı altında uzadıkça uzuyor, özel hayat ve çalışma hayatı birbirine giriyor. Ağır sömürü şartları altında, güvenliksiz çalışma biçimleri öyle yaygın ki neredeyse her gün bir işçi cinayetine tanık oluyoruz. Daha geçtiğimiz hafta, sermayeye peşkeş çekilen madende 9 işçi, siyanürlü topraklarda göçük altında kaldı.

Kriz derinleşip işsizlik artarken, dönemin devlet bakanı bugünün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek çıkıp işsizliğin sebebinin istihdama katılan kadınlar olduğunu söylüyor.14 Kriz dönemlerinde kadınların iş arayışının arttığını ve bunun da işsizliğe sebep olduğunu vurguluyor. İstiyorlar ki kadınlar, evlerinde, yoksulluk içinde yaşamak ve yaşatmak için uğraşsın; düşük ücretlere, güvencesiz çalışmaya tamah edip erkeğe bağımlı bir yaşam sürsün. Kadınlarda resmi istihdam oranı %31,3 iken kayıtlı tam zamanlı istihdam oranı %19,5, yani her 100 kadından sadece 19’u tam zamanlı ve kayıtlı çalışıyor.15 Kadın işsizliği ve yoksulluğu artıyor. 

Kapitalist devlet, kamusal alandan çekildikçe, yaşamsal sorumluluklar, ev işleri, çocuk, hasta-yaşlı bakımı gibi işler, tıpkı yıllar öncesi gibi, kadınların üzerine yığılıyor. Bırakın kreş açmayı devlet sermaye lehine kolaylıklar yaratıyor, çocuk bakımı ücretli ve gün geçtikçe pahalı bir hizmet haline geliyor. Yerel seçime yaklaşık 1 ay kala, İBB başkanı İstanbul’da 100’e yakın kreş açmakla övünüyor. Resmi rakamlara göre İstanbul’un nüfusu yaklaşık 15 milyonken; gerçekte 100’ü bile bile bulmayan kreş sayısı bize hiçbir anlam ifade etmiyor. Durum böyle olunca geleneksel kabullerle çocuk bakımı annenin üstüne yıkılıyor, kreş ücretlerinin ödenemediği durumlarda, ailenin yaşlı kadınlarından çocuk bakımını üstlenmesi bekleniyor, bu mümkün değilse kadınlar iş hayatından kopuyor.  Her gün en az üç çocuk isteriz diyen Erdoğan konu çocukların bakımı, eğitimli ve sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırılması olduğunda ortalarda görünmüyor. 

İktidar kamusal alanı sadece sermayeye sunmakla da kalmıyor, kamusal alan tarikat ve cemaatler eliyle, dinselleştiriliyor; okullar, yurtlar, hastaneler tarikatların at koşturduğu yerler haline geliyor. Devlet okullarının birçoğu imam hatiplere çevrilip, müfredatlar gericileştiriliyor. Çocuğunu imam hatipte okutmak istemeyenlerin karşısına, kayıt parası çıkıyor, laik ve bilimsel eğitim arayanlara özel okullar sunuluyor. Kayıt paraları, özel okullar derken eğitimde fırsat eşitliği de ortadan kalkıyor. Eğitim sisteminde büyük tahribata yol açan 4+4+4 sistemi ile, kız çocuklarının okullaşma oranı geriliyor, okula gitmeyen çocukların takibi yapılmıyor. 2012-2013 eğitim öğretim yılında yüzde 98,9 olan kız çocuklarının okullaşma oranı, 2019-2020 eğitim öğretim yılında yüzde 93,5, 2020-2021 eğitim öğretim yılında ise 93,1 olarak gerçekleşti.16 Kız çocuklarının okullaşma oranı düşerken, çocuk işçi sayısı ve çocuk yaşta doğum oranları artıyor.

Tüm bu dinselleşme ve gericileşme, genel anlamda emeğin değerini azaltırken, dinselleşme ve gericiliğin kadına saldırısının boyutu dikkate alındığında, kadın emeğinin değerini misliyle azaltıyor. Kadınlar, evlerinde, iş yerlerinde, sokakta her geçen gün daha fazla şiddete, tacize, aşağılanmaya, ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Kadına şiddetin boyutları genişliyor, kadın cinayetleri artıyor. İktidar kadınları korumuyor; kadınlar en çok evlerinde, boşandıkları ya da boşanmak istedikleri kocaları tarafından öldürülüyor. Yaşadığımız düzende evler bile kadınlar için güvenli olmaktan çıkıyor.

Düzen bir yandan da kadının hukuksal haklarına saldırıyor. “Türk aile” yapısı gerekçe gösterilerek İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, kadına şiddetin önünü daha da açıyor, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin sayısı hızla artıyor. Bugün süregiden yoksulluk nafakası tartışmalarının temelinde de kadının boşanmasının önüne geçmek var. Boşanmak isteyen kadına yoksulluk nafakası her ne kadar az bir meblağ olsa da yine de cesaret sağlıyor fakat istiyorlar ki kadın şiddeti, baskıyı sineye çeksin, boşanmasın.

Kadın hareketi bugün sadece, doğrudan söylemek gerekirse, sadece içinde kadın geçen sorunlara odaklanmış durumda. Bu da kadına “sen bu kadarını” düşünsen yeter diye bir çerçeve çizmek gibi. Kadına şiddeti, laiklikten bağımsız düşünebilir miyiz? Kapitalizmin toplumsal iş bölümünde kadını konumlandırdığı yere bakmadan, dinci gericiliği kadın emeğini değersizleştirmek için nasıl kullandığını görmeden kadın yoksulluğundan, kadına yüklenmiş angarya işlerden bahsedebilir miyiz? Hem Krupskaya’nın yıllar önce yazdıkları, hem bugün yaşadığımız nesnellik ve nedensellik gösteriyor ki, kadının yaşadığı sorunlarda düzenle doğrudan bağ kurmadıkça, sosyalizmi hedefleyip siyasal mücadelenin içinde yer almadıkça, bu sorunları yaşamaya devam edeceğiz. Sorunun temelinde, kapitalist düzenin dinci gericiliği kullanarak emeği ve insanı değersizleştirmesi ve sömürüye devam etmesi, zenginliğine zenginlik katması var. İş cinayetlerine takdiri ilahi deniliyor, kadının yaşadığı yoksulluk, eşitsizlik, şiddet kaderi oluyor. Buradan anlaşılacağı üzere, laikliğe emekçilerin en çok da kadınların ihtiyacı var. Öyleyse aydınlanma, ona ihtiyacı olanların örgütlü mücadelesi ile, işçi sınıfının, emekçi kadınların omuzlarında yükselecek.

İnsanca bir yaşam sosyalizmde!

* Kurtuluş Kadın Dayanışma Komitesi Üyesi


25 soruda konut kira gelirinin vergisi - Murat Batı / T24

 

Kiralamadan elde edilen gelirin vergilendirilmesi ile ilgili önem arz eden hususları soru/cevap şeklinde anlatmaya çalıştım

Gelir Vergisi Kanunu’na göre bir gerçek kişi sahip olduğu gayrimenkulleri başkasına kiralar ve bu kiralamadan gelir elde ederse bu gelir, halk arasında kira vergisi olarak bilinen gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirilir. Elde edilen bu gelir gelirin elde edildiği yılı takip eden yılın mart ayında beyan edilecek ve hesaplanan gelir vergisi ise mart ve temmuz ayında iki eşit taksitte ödenecektir. Yani 2023 yılında elde edilen kira geliri, 1-31 Mart 2024’te beyan edilecek ve 2024 Mart ve Temmuz ayında iki eşit taksitte ödenecektir.

Kiraya verilen gayrimenkulden kasıt ise; konut, ev, iş yeri, arsa, arazi, yazlık, villa ya da benzeri amaçla kullanılan yerlerdir.

Bu kiralamadan elde edilen gelirin vergilendirilmesi ile ilgili önem arz eden hususları aşağıda soru/cevap şeklinde anlatmaya çalıştım. Hatta aşağıda belirttiğim giderleri ibraz ederseniz hiç vergi ödemeyebilirsiniz bile.

Soru 1) Konuttan elde ettiğim kira gelirim çok düşük yine de beyan edecek miyim?

2023 yılında konutun kiraya verilmesi dolayısıyla elde edilen kira gelirinin toplamı 21 bin TL ya da bu tutarın altındaysa beyan etmenize gerek yoktur. 21 bin TL’yi aşarsa o zaman beyan etmeniz gerekecektir.

Soru 2) 21 bin TL’nin altında olan konut kira gelirimi beyan etmeyeceğim ama vergi dairesine ayrıca bir bildirimde bulunmak zorunda mıyım?

İleride -ki şu aralar Hazine ve Maliye Bakanlığı sahaya inmiş vaziyette- olası bir sorunla karşılaşmamak için isterseniz bağlı olduğunuz yer vergi dairesine ya da hazır beyan sisteminde bunu bir dilekçeyle bildirebilirsiniz.

Bu internet ( https://intvrg.gib.gov.tr/hazirbeyan ) adresinden Hazır Beyan Sistemine giriş yaparak “İşlemlerim/İstisna Dilekçesi Vermek İstiyorum” menüsü aracılığıyla dilekçenizi verebilirsiniz.

Hazır Beyan Sisteminde yer alan “Dilekçe Verme Nedeni” başlığındaki ifadeler şöyledir:

  • -İstisna altında kira geliri elde ettim (konut),
  • -Kira geliri elde etmedim,
  • -Gayrimenkulü sattım,
  • -Kendim oturuyorum,
  • -Usul (üstsoy), füru (altsoy) veya kardeşim oturuyor,
  • -Beyan sınırı altında kira geliri elde ettim (iş yeri, diğer, hak)

Bunlardan uygun olanı belirtmenizde fayda var.

Soru 3) 21 bin TL’lik istisna nedir?

2023 yılında konut kira geliri elde edenler, elde ettikleri bu geliri süresinde vergi dairesine beyan etmeleri durumunda 21 bin TL’lik bir istisnadan yararlanırlar. Örneğin 2023 yılında (konutundan ya da konutlarından) aylık 5 bin TL (yıllık 60 bin TL) kira geliri elde eden emekli Mehmed amca kira gelirini vergi dairesine beyan ettiğinde yıllık kira gelirinden (örneğimize göre 60 bin TL’den) 21 bin TL istisna tutarı düşülür. Yani daha az tutar üzerinden vergilendirilir. Bu istisna tutarı ise her yıl yeniden değerleme oranı kadar artırılır. Örneğin 2024 yılında elde edeceğiniz konut kira gelirine 33 bin TL istisna uygulayacaksınız.  

Soru 4) 21 bin TL’lik istisnadan herkes yararlanabilir mi?

Konut kira geliriyle birlikte market, lokanta vs yerlerin işletilmesi gibi faaliyetlerden ticari kazanç elde edenler, zirai kazanç elde edenler veya avukat, doktor gibi serbest meslek kazancı olanlar istisna uygulamasından yararlanamazlar.

Örneğin Avukat Duygu Hanım avukatlık faaliyetinin yanında ayrıca şahsına ait bir konuttan kira geliri elde etmiştir. Avukat Duygu Hanım’ın serbest meslek kazancı (avukatlık faaliyetinden dolayı) olması nedeniyle kira geliri istisnasından yararlanamaz.

Ayrıca bu istisna sadece konuttan elde edilen kira gelirlerine uygulanırİş yeri kira gelirlerine uygulanmaz.

İlaveten bir kişinin 2023 yılında elde ettiği ücret, faiz, kâr payı gibi menkul sermaye iradı, başka kira geliri, ev alım satımı gibi faaliyetlerden elde edilen değer artış kazancı ile süreklilik arz etmeyen arızi ticari kazancının toplamı 2023 yılı için 550 bin TL’yi aşıyorsa (GVK m.103 ücretliler için üçüncü dilim) bu istisnadan yararlanamayacaktır.

Örneğin Ercan Bey 2023 yılında faiz, kâr payı, şeklinde toplamda 600 bin TL gelir elde etmiştir. Ercan Bey ayrıca kiradaki konutundan da kira geliri elde etmiştir. Ercan Bey faiz kazancından dolayı (600 bin TL) konutlara uygulanan 21 bin TL’lik istisnadan yararlanamaz.  

Konut kira gelirinin beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde de istisnadan yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan konut kira gelirlerini kendiliklerinden verecekleri beyanname ile beyan edenler istisnadan yararlanabilirler.

Soru 5) 2023 yılında konuttan 120 bin TL, stopaj yoluyla vergilendirilmiş 300 bin TL de iş yerinden kira gelirim vardı. Ayrıca bir şirkette aylık 30 bin TL (yıllık 360 bin TL) ücret gelirim vardı. İstisnadan yararlanabilecek miyim?

Kişinin elde etiği kira geliri için istisnanın uygulanıp uygulanmayacağı, 2023 yılı içerisinde elde ettiği gelir toplamının 550 bin TL’yi aşıp aşmadığına bakılarak tespit edilecektir.

120 bin TL + 300 bin TL + 360 bin TL=780 bin TL

780 bin TL, 2023 yılı için belirlenen 550 bin TL’yi (GVK m.103 ücretliler için üçüncü dilim) aştığından 21 bin TL’lik istisnadan yararlanılmayacaktır.

Soru 6) Kirada iki evim var, iki ev için de ayrı ayrı istisna uygulayacak mıyım?

İstisna tutarı her kişi için ayrı ayrı hesaplanır.

Şöyle ki; iki kişi bir eve eşit hisseli olarak sahipseler, elde edilen kira gelirinin yarısını birinci ortak kendi ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesine; diğer ortak ise diğer yarısını kendi ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesine beyan eder. Her iki vergi dairesi iki beyandan da ayrı ayrı istisna tutarını düşer. Yani aynı kira gelirinden iki kez istisna düşülmüş olacaktır.

Diğer taraftan örneğin Yüksel Bey’in 2 ayrı yerde 2 konutu var ve her konut için 2023’te yıllık 50’şer bin TL (toplamda 100 bin TL) kira geliri elde etmiş olsun. 100 bin TL’yi ikamet ettiği yer vergi dairesine beyan eder ve sadece 21 bin TL’lik (tek-bir sefer) istisnayı düşer. Burada dikkat edilmesi gereken husus istisna kişi sayısı ile doğru orantılıdır.

Özetle bir evin iki ortağı var ise istisna iki sefer; iki evin tek sahibi varsa tek istisna düşülür.

Soru 7) Kiracım işsiz kaldığı için son iki yılın tüm kirasını ikinci yılın son ayında toplu olarak verdi. Ne olacak şimdi?

Bir taşınmaz, birden fazla yıl kullanılmış ve önceki yılların kira bedelinin tamamı takip eden yıllarda ödenmiş ise tüm gelir ödenen yılın geliri sayılır. Ancak, kiralanan taşınmazın gelecek yıllara ait bedelleri toplu olarak ödenmişse gelecek yıllara ait olan bedeller ilgili yılların geliri sayılacaktır.

Örneğin Onur Bey, 2022 ve 2023 yıllarında mesken olarak kullanmak üzere kiraladığı evin 2 yıllık kira bedeli olan 100 bin TL’yi (her yıl için 50 bin TL olduğunu kabul edelim) 2023 Aralık ayında toplu olarak ödemişse, 100 bin TL 2023 yılının geliri sayılır ve 2024 1-31 Mart’ta 100 bin TL’nin tamamı beyan edilir. 

Ancak peşin tahsil edilen kiralar ülkeyi terk ve ölüm hallerinde, peşin tahsil edilen kiraların tamamı aynı yılın geliri sayılır.

Örneğin, Onur Bey, 2023, 2024 ve 2025 yıllarında mesken olarak kullanmak üzere kiraladığı taşınmazın 3 yıllık kira bedeli olan 150 bin TL’yi (her yıl için 50 bin TL olduğunu kabul edelim) 2023 yılında toplu olarak ödemişse (gelecek yılın kirasını da), 150 bin TL’nin 2023 yılı için olan 50 bin TL’sini 2023 yılının geliri olarak 2024 1-31 Mart’ta beyan edecektir. Kalan tutarlar ise gelecek yılların geliri sayılacak ve 2024’te beyan etmesine gerek olmayacaktır.  

Soru 8) Konut, eşime ait ama kira benim banka hesabıma yatıyor. Beyannameyi ben mi yoksa eşim mi verecek?

Uygulamada çoğu zaman vergi idaresi kirası verilmiş konut için beyan verilmesini ve vergisinin de ödenmesini yeterli görmektedir. Verilen beyanname kirası alınan konuta ilişkin olduğu vergi idaresi kayıtlarında görüleceğinden ve vergi idaresi de aile birliği kapsamında mevzuya baktığından pek bir sorun çıkarmamaktadır.

Soru 9) Bir konuta eşimle birlikte hisseli sahibiz. Kira bana yatıyor. Eşim de beyanname verecek mi?

Bu durumda, ortaklardan her birinin hissesine isabet eden kısmın, ilgili yıl için öngörülen istisna haddini aşması halinde; hissesine, istisna tutarının üzerinde bir konut kira geliri isabet eden ortak veya ortaklar bakımından söz konusu konut kira gelirinin beyanı gerekmektedir.      

Ortak veya ortaklarca beyanname verilmesi durumunda, her bir ortak konut kira gelirlerine tanınan istisnadan ayrı ayrı faydalanırlar.

Eşlerden biri kendi payına düşen kira gelirini beyan eder ama diğer eş kendi payına düşen tutarı beyan etmezse, beyan etmeyen eşe vergiyle birlikte ceza da kesilecektir. Yani ortaklardan/eşlerden birinin kendi hissesine düşen tutarı beyan etmesi diğer eşi/ortağı kurtarmaz.

Ancak eşlerden biri tüm kira gelirini beyan ederse vergi idaresi aile birliği kapsamında pek sorun çıkarmamaktadır.

Soru 10) Beyannameyi nereye vereceğim?

Beyanname, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Mükellefler normal olarak ikametgâhlarının bulunduğu yerin vergi dairesine bağlıdırlar. Örneğin Kadıköy’de ikamet ediyorsunuz ve Bakırköy’de kiralık eviniz varsa bu kiralamadan elde ettiğiniz geliri ikamet ettiğiniz yer (Kadıköy) vergi dairesine beyan etmeniz gerekir.

Ama ticari kazanç sahibiyseniz ya da avukat, doktor gibi serbest meslek erbabı iseniz o zaman ikamet ettiğiniz yer değil ofisinizin/dükkanınızın/iş yerinizin bulunduğu yer vergi dairesine beyan etmeniz gerekmektedir.

Soru 11) Elektronik ortamda beyanname verebilir miyim?

2023 yılında kira geliri elde edenler bunu 2024 Mart ayı içinde vergi idaresine beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), fiziken vergi dairesine gelinmeden de beyanname verilmesini sağladı. Elektronik ortamda beyanname verme yöntemi, hazır beyan sistemi diye bilinir ve bu linkten (https://hazirbeyan.gib.gov.tr/#/ulaşılabilir.  Herkesin kolayca girip işlem yapacağı bir site hazırlanmış.

Ancak bu uygulamadan sadece kira, ücret, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iratları ayrı veya birlikte elde edenler yararlanabilecektir. Kira, ücret, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iradın yanı sıra ticari, zirai veya serbest meslek kazancı elde edenler bu sistem üzerinden beyanname veremeyeceklerdir.

Hazır beyan sistemi, Gelir İdaresi Başkanlığı’na banka, PTT, TOKİ, Tapu gibi kurumlardan gelen bilgilerle oluşturulmaktadır. Bu bilgiler hatalı ise siz sistemde kendiniz düzeltebilirsiniz. Neticede esas olan beyanınızdır.

Soru 12) 2023 yılında kiracım kira bedelini aylık olarak her ayın 15’inde dolar/euro olarak ödedi. Döviz kuru olarak hangi tarihi baz alacağım?

Döviz cinsinden kiraya verme işlemlerinde tahsilatın yapıldığı tarihteki Merkez Bankası döviz alış kuru esas alınarak kira gelirinde gayri safi hasılatı belirleyeceksiniz.

Soru 13) Kirada evim var ama ben de kiradayım, beyanname verecek miyim?

Evet beyan etmeniz gerekmektedir. Elde ettiğiniz kira tutarı 21 bin TL’yi aşıyorsa beyan edeceksiniz. Ödediğiniz kira gelirinin özel bir formülle belirlenen tutarını gider olarak yazarsınız. Genelde bu gibi durumlarda pek vergi çıkmamaktadır.

İş yeri olarak kiraya verilen gayrimenkullerden elde edilen hasılattan oturulan konuta ilişkin kira bedelinin indirilmesi mümkün değildir.

Örneğin, Onur Bey, sahibi olduğu konutu 2023 yılında kiraya vermiş ve 60 bin TL kira geliri elde etmiştir. Başka geliri bulunmayan Onur Bey gayrimenkulü ile ilgili olarak 6 bin TL harcama yapmış ve gerçek gider yöntemini seçmiştir. Mükellefin gerçek gider olarak indirebileceği tutar, 6 bin TL tutarındaki toplam giderin vergiye tabi hasılata isabet eden kısmı kadar olacaktır.

2023 yılı için istisna tutarı 21 bin TL olduğu için
(60.000 – 21.000 = 39.000 TL)
(6.000 x 39.000) / 60.000 = 3.900 TL’yi sadece gider olarak yazabilecektir.

Soru 14) Dayımın/teyzemin/babamın evinde kira vermeden kalıyorum. Babam/teyzem/dayım “almadığı bu kiradan” dolayı beyan edip vergi ödeyecek mi?

Kiraya tabi konut/yazlık/villa gibi binaları başkalarının kullanımına bedelsiz elbette bırakabilirsiniz. Buna hiç kimse karışamaz. Gayrimenkul sizin ve bu gayrimenkulü arkadaşınıza, eşinize, dostunuza elbette bırakabilirsiniz. Bu iyi niyetinizin altında çok insani/dostane duygular da yatabilir, çeşitli duygu ve nedenler de. Ancak Vergi İdaresi, sizin bu iyi niyetinizin altında buzağı arayarak bu kadar iyi bir insan olduğunuza ihtimal vermez/vermeyecek de. Vergi İdaresi; “Acaba beni mi kandırıyor bu kişi?” diye düşünecek. Bu nedenle de gerçekte kira karşılığında para almasanız bile sizden vergisini alır. Siz, almadığınız bu kiranın vergisini beyan etmezseniz sizden bu verginin yanında hem ceza hem de her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme faizi alacaktır.

Buna, GVK m.73 uyarınca emsal kira bedeli esası denir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 73’üncü maddesi uyarınca; anne/babanın çocuklarına, çocukların anne/babalarına ya da bunların torunlarına ya da kendi kardeşlerine konut/yazlık/villasını bedelsiz bırakması durumunda, kira gelirinin beyanı ya da verginin ödenmesiyle alakalı herhangi bir sorun bulunmayacaktır. Yani daha basit bir ifadeyle anne/baba çocuğuna, çocuk anne/babasına ya da kardeşlerine konutu/yazılığı/villayı bedelsiz bırakırsa kira almayan bu kişi, almadığı kira ile alakalı ne beyan edecek ne de vergi ödeyecektir.

Ancak bu bir iş yeri ise kızınıza/oğlunuza bedelsiz bıraksanız bile almadığınız kiranın vergisini vergi idaresi talep etmektedir.

Ayrıca bunların dışındakilere örneğin amcaya, dayıya, halaya, kuzene, kayınpedere, en yakın arkadaşa, sevgiliye vs. konutunuzu bedelsiz bırakırsanız almadığınız kiranın vergisini de ödemek zorundasınız.

Soru 15) Sahip olduğum evimi 2023 yılında hiç para almadan çok sevdiğim bir arkadaşımın kullanımına bıraktım. Beyan edecek miyim?

Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, emsal kira bedeli esas alınır. GVK m.73 uyarınca ev sahibi kişi öncelikle kiraya verdiği bu evin belediyedeki kayıtlı bedeline (EVK m.29 vergi değeri) bakacak. Bu tutar varsayalım 2 milyon TL olsun ve bunun yüzde 5’ini yani 100 bin TL’sini kira almış gibi beyan edip vergisini ödeyecek.

Soru 16) Vergi değeri 2 milyon TL olan evimi 2023 yılında bir arkadaşıma yıllık 60 TL’ye kiraya verdim. Ne kadarlık kısmını beyan edeceğim?

Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, emsal kira bedeli esas alınır. GVK m.73 uyarınca ev sahibi kişi öncelikle kiraya verdiği bu evin belediyedeki kayıtlı bedeline (EVK m.29 vergi değeri) bakacak. Bu tutar örneğe göre 2 milyon TL’dir ve yüzde 5’i ise 100 bin TL’dir. Ancak 60 bin TL kira alınmışsa Vergi İdaresi 100 bin TL üzerinden beyan etmenizi ve 100 bin TL üzerinden vergi ödemenizi isteyecektir. 

Ancak siz banka dekontu vs ile bunun böyle olmadığını gerçekte 60 bin TL kira aldığınızı ispatlayarak beyan ederseniz bu tutar üzerinden vergi hesaplanması gerekiyor. Vergi idaresi 100 bin TL konusunda ısrar ederse konu yargıya kadar uzanabilir.

Soru 17) Kira gelirimden indirilecek gider uygulaması nasıl olmaktadır?

İstisna düşüldükten sonra kalan tutardan giderler düşülür. Giderleri indirme yöntemi olarak mükellefe iki ayrı seçenek tanınmıştır.

İlki gerçek usul diğeri ise götürü gider yöntemidir. Beyanname verirken beyannamenin üzerinde bulunan “hasılatın tespit şekli” bölümünün altında yer alan “gerçek gider” ya da “götürü gider” kısmına “x” işaretini koyarak işlem yapılmaktadır. Yalnız aman dikkat hem gerçek usulü hem de götürü gideri aynı anda kullanamıyorsunuz. Sadece birini kullanacaksınız. Hatta bu yıl götürü gider yöntemini kullanırsanız seneye de bu yöntemi kullanmak zorundasınız. Yani götürü usulü kullandıysanız iki yıl üst üste bu usulü kullanmak zorundasınız.

Gerçek usulde, konut için ödenen aydınlatma, ısıtma, asansör gibi giderler indirilir.

Bir diğer gider yöntemi ise götürü gider yöntemidir. Kanun, mükellefleri gerçek giderleri yazmak ve bu giderlerle ilgili belgeleri saklamak yükümlülüğünden kurtarmak ve onlara bir kolaylık sağlamak üzere, götürü gider indirimini kabul etmiştir. Buna göre istisna düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde 15’i doğrudan gider yazılmak suretiyle uygulanır. Götürü giderde herhangi bir belge vs ibraz etmeniz gerekmemektedir.

Örneğin 2023 yılında konutunuzu bir yıllığına 50 bin TL’ye kiraya verdiğinizde bunu 2024 Mart ayında beyan etmeniz gerekecektir. Ancak bu konut için herhangi bir gideriniz olmadığından götürü gideri seçtiniz. Bu durumda 50 bin TL’den önce 21 bin TL istisna düşülür; kaldı 29 bin TL ve bunun da yüzde 15’i (29.000 x0,15=4.350 TL) götürü gider yazılır. Böylece 24.650 TL (29.000-4.350) üzerinden vergi ödenecektir.

Soru 18) Evi krediyle aldım ve aynı evi kiraya verdim. Faizi gider yazabilecek miyim?

Evet yazabilirsiniz. Kiraya verdiğiniz evi, banka kredisi kullanarak satın aldıysanız, ödediğiniz faizleri, kira gelirinizden düşebilirsiniz. Bu uygulamadan iş yeri kira geliri elde edenler de yararlanır.

Örneğin Hüseyin Bey X bankasından kredi alarak bir ev satın almış ve bunu kiraya vermiştir. Hüseyin Bey 2023 yılında çektiği kredi için 130 bin TL faiz ödemiştir. Elde ettiği kira gelirini beyan eder ve gerçek gider yöntemini seçerse GVK m.74/I-4 uyarınca 130 bin TL’yi gider yazabilecektir.

Ayrıca ev için ödenen sigorta bedelleri de gider yazılır. 

Örneğin: Sertuğ Bey, 2023 yılında konut kredisi kullanarak 1 milyon 800 bin TL’ye aldığı dairesini aylık 18 bin TL’den konut olarak kiraya vermiş ve 216 bin TL kira geliri elde etmiştir. Sertuğ Bey, kira geliri elde ettiği konutu ile ilgili olarak 26 bin 800 TL asansör ve sigorta gideri ile konut kredisi için bankaya 36.200 TL faiz ödemesi yapmıştır. Sertuğ Bey, konut olarak kiraya vermiş olduğu daire için 2023 yılında ödediği asansör, sigorta ve faiz gideri ile birlikte iktisap bedelinin yüzde 5’i olan (1.800.000 X yüzde 5) 90 bin TL’yi indirim konusu yapabilecektir.

Toplam Gider: 26.800 + 36.200 + 90.000 = 153.000 TL’dir.

Beyana tabi başka geliri olmayan Sertuğ Bey, gerçek gider yöntemini seçmiştir. Gerçek gider usulünü seçen mükellefler, vergiden istisna edilen kısma isabet eden giderleri hasılatlarından gider olarak indiremeyecekler, sadece vergiye tabi hasılata isabet eden giderleri indirebileceklerdir. Bunun için toplam gider tutarının vergiye tabi hasılata isabet eden kısmının hesaplanması gerekir.

Vergiye tabi hasılata isabet eden gider, aşağıdaki formüle göre hesaplanacaktır.

Vergiye Tabi Hasılat = Toplam Hasılat – Konut Kira Geliri İstisnası

= 216.000 – 21.000

= 195.000 TL

(Toplam Gider x Vergiye Tabi Hasılat)/ Toplam Hasılat

(153.000 x 195.000)/ 216.000 = 138.125 TL


Böylece Sertuğ Bey adına vergi dairesi 216 bin TL’den 21 bin TL istisnayı düşer ve 195 bin TL’ye ulaşır. 195 bin TL’den de 138 bin 125 TL’yi düşer ve 56 bin 875 TL vergiye tabi tutara yani matraha ulaşılır. 8 bin 531 lira 25 kuruş gelir vergisi hesaplanmış olacaktır.

Soru 19) Bir ev satın aldım ve kiraya verdim. Ev için ödediğim tutarı gider yazabilir miyim?

GVK m.74/I-4 uyarınca bir gayrimenkul iktisap edildiği yıldan itibaren 5 yıl boyunca iktisap tutarının yüzde 5’i gider yazılır. Bu uygulamadan yararlanmanın şartı konut olarak kiraya verilmesidir. İş yeri olarak kiraya verilenler bu avantajdan yararlanamaz.

İki konut alırsanız sadece tek konut için bu avantaj söz konusudur.

Soru 20) Başka neleri gider yazabilirim?

GVK m.74’e bakmanızda fayda var. Ama genel olarak kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, emlak vergisi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları, kiraya verenin yaptığı onarım giderleri, bakım ve idame giderler gider yazılabilir. Ancak bunları gider yazmak için kat’i surette fatura gibi bir evrakla belgelendirmeniz gerekmektedir.

Ancak para ve vergi cezalarını, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu (I) ve (IV) sayılı cetvelde yer alan araçların MTV’sini, çevre temizlik vergisini gider olarak yazamazsınız.

Soru 21) Konuttan elde ettiğim kira gelirini beyan ettim ve giderlerin fazlalığından dolayı zarar çıktı. Bunu seneye kullanabilir miyim?

Gelirin toplanmasında gelir kaynaklarının bir kısmından doğan zararlar (Gelir Vergisi Kanunu’nun 80’inci maddesinde yazılı diğer kazanç ve iratlardan doğanlar hariç) diğer kaynakların kazanç ve iratlarına mahsup edilir. Gayrimenkul sermaye iradına konu olan sermayenin kendisinde meydana gelen eksilmeler zarar sayılmaz ve iradın gayri safi miktarının tespitinde gider olarak kabul edilmezler. Gayrimenkul sermaye iradının safi tutarının hesabında giderlerin fazlalığı dolayısıyla doğan zararlar ise beş yılı geçmemek üzere gelecek yıllarda elde edilen kira gelirlerinden gider olarak düşülebilir.

Bu durumun iki istisnası vardır:

-Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin, kira ile oturdukları konut veya lojmanların kira bedellerini indirim konusu yapmaları durumunda bir zarar doğar ise bu zarar gelecek yıllarda elde edilen gayrimenkul sermaye iradından indirim konusu yapılamayacaktır.

-Konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkule ait hasılattan, indirim konusu yapılan iktisap bedelinin yüzde 5’i oranındaki tutarın indirilemeyen kısmı, gider fazlalığı olarak dikkate alınamayacaktır.

Buna göre, söz konusu hallerde oluşacak gider fazlalığının gayrimenkul sermaye iradı yönünden zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır

Soru 22) Emekliyim ve kirada evim var. Emekliler, işsizler ya da ev hanımları için bir istisna/muafiyet var mı?

Kira gelirleri için emeklilere, işsizlere, ev hanımlarına vs’ye herhangi bir istisna/muafiyet uygulanmamaktadır. Yani kira geliri elde edildiyse bunun beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.  

Soru 23) Apartmanın dış yüzeyinin reklam panosu olarak kiraya verdik. Bu da “kira geliri” sayılır mı?

Apartmanların dış yüzeyleri kiraya verilmesi durumunda bir gelir söz konusudur. “Bu beyan edilmeli mi?” sorusu sıklıkla sorulan bir sorudur. Kira gelirini apartman yönetimi alacak ancak apartman yönetiminin ne gerçek ne de tüzel kişiliği olduğundan bu gelir kat maliklerinin hisseleri oranında bölüşülerek kira gelirleri saptanacaktır. Sonuç olarak beyanı da gerekecektir. 

Soru 24) Namık Kemal Bey, 2023 yılında tamamı stopaj yoluyla vergilendirilmiş 60 bin TL iş yeri kira geliri ve 300 bin TL mevduat faizi ile birlikte konut olarak kiraya verdiği dairesinden de 20 bin TL kira geliri elde etmiştir. Beyan edilecek geliri var mı?

Stopaj yoluyla vergilendirilen 300 bin TL mevduat faizi geliri, GVK geçici m.67 uyarınca tutarı ne olursa olsun beyan edilmez.

Konut kira geliri, 21 bin TL’lik istisnanın altında ise beyan edilemez. Örneğimize göre 20 bin TL kira geliri 2023 yılı istisna tutarı olan 21 bin TL’nin altında olduğundan beyan edilemez.

Tamamı stopaj suretiyle vergilendirilmiş iş yeri kira geliri olan 60 bin TL ise GVK m.103 ikinci dilimin üst sınırı olan tutarı (2023 yılı için 150 bin TL) aşmazsa beyan edilemez. 2023 yılı GVK m.103 ikinci dilim üst sınırı 150 bin TL’dir ve 60 bin TL’lik iş yeri kira geliri beyan sınırı olan 150 bin TL’yi aşmadığından beyan edilmeyecektir. Örneğe göre mükellefin 2023 yılına ilişkin beyan edilecek geliri yoktur.

Soru 25) Erol Bey, 2023 yılında konut kredisi kullanarak 2 milyon TL’ye aldığı dairesini aylık 20.000 TL’den konut olarak kiraya vermiş ve 2023 yılında toplamda 240 bin TL kira geliri elde etmiştir. Erol Bey kira geliri elde ettiği konutu ile ilgili olarak 15 bin TL asansör ve sigorta gideri ile konut kredisi için bankaya 40 bin TL faiz ödemesi yapmıştır. Beyan edilecek geliri var mı?

Erol Bey, konut olarak kiraya vermiş olduğu dairesi için 2023 yılında ödediği asansör, sigorta ve faiz gideri ile birlikte iktisap bedelinin yüzde 5’i olan (2 milyon TL X yüzde 5) 100 bin TL’yi indirim konusu yapabilecektir.

Toplam Gider: 15.000 + 40.000 + 100.000 = 155.000 TL’dir. Beyana tabi başka geliri olmayan mükellef, gerçek gider yöntemini seçmiş olsun.

Gerçek gider usulünü seçen mükellefler, vergiden istisna edilen kısma isabet eden giderleri hasılatlarından gider olarak indiremeyecekler, sadece vergiye tabi hasılata isabet eden giderleri indirebileceklerdir. Bunun için toplam gider tutarının vergiye tabi hasılata isabet eden kısmının hesaplanması gerekir.

2023 yılı için istisna tutarı 21.000 TL’dir.
(240.000 – 21.000 = 219.000 TL)
(155.000 x 219.000) / 240.000 = 141.437,5 TL’yi sadece gider olarak yazabilecektir.

Buna göre Erol Bey’in vergi karnesi aşağıdaki gibidir.

Murat Batı / T24