Yakıştırma deyimler -Atilla Aşut-
Devlet Bahçeli’nin tekerlemeli konuşma merakı biliniyor! Meclis’teki Grup toplantılarında yeri göğü inleten ve muhalefetin “alayına” saydıran haşin konuşmalarını böyle sözcüklerle süslemek onun vazgeçilmez tutkusudur. Salı günleri kürsüdeki “akan yazı ekranı”ndan okumaya çalıştığı metinlerde mutlaka birkaç deyim, atasözü, tekerleme yer alır. Ne var ki bu ağdalı dile yabancı olan genç kuşak gazeteciler, Bahçeli’nin kullandığı deyimleri genellikle yanlış aktarıyorlar.
Devlet Bahçeli, iki yıl önceki Meclis konuşmalarından birinde, Kırım Savaşı sırasında asker cephedeyken kimi fırsatçıların bundan yararlanarak vurgunculuk yaptığını söylemiş ve sözlerini şöyle sürdürmüştü:
“Un yoktu, ekmek pahalıydı, İstanbul’a karaborsa egemendi. Düşman postalları topraklarımızı çiğnerken hayat pahalılığı insanımızı canından bezdirmişti. Felaketten istifade edip parsa toplayanlar ön plandaydı.”
Gelin görün ki Bahçeli’nin “parsa toplayanlar” sözü, tüm yayın organlarında “arsa toplayanlar” diye çıkmıştı! Ben de 28 Şubat 2022 tarihli BirGün’de yayımlanan “Arsa Toplamak!” başlıklı yazımla bu haberleri tiye almıştım!)
Benzer bir duruma geride bıraktığımız hafta içinde tanık olduk.
DHA (Demirören Haber Ajansı), MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Grup konuşmasında geçen bir tümceyi, “Bizim nazarımızda mahsurlu olan taraf, aslı astarı olmayan söylentilerin, gemiyi azığa alması, saçma sapan iddiaların azgınlaşması, fitnenin kamçılanmasıdır” diye aktardı.
Gemiler nasıl azığa alınabilirdi?
DHA’nın bu haberi üzerine Bahçeli’nin konuşmasını kendi sesinden dinledik. Bu deyim orada, “gemi azıya almak” biçiminde, yani doğru olarak geçiyordu. Demek ki DHA muhabiri, Bahçeli’nin bu sözünü “gemiyi azığa almak” diye anlamış; editörler de özenli davranmayınca haber böyle servis edilmişti. Nitekim ajansın haberini olduğu gibi kullanan Evrensel, Habertürk, Independent Türkçe, NTV, Sabah, Yeni Şafak sitelerinde bu yanlış ifade düzeltilmeden yer almıştı. DHA, sonradan fark edip yanlışını düzeltse de yakıştırma deyim, çoğu sitede öylece kalmıştı…
Böylesine açık bir dil yanlışının birçok haber sitesinde düzeltilmeden kullanılması, editörlük kurumunun zayıflamasının, etkisizleşmesinin sonucu olsa gerek.
Bilindiği gibi “gem”, binicilikle ilgili bir sözcüktür ve atın ağzına takılan demir araca denir. “Gemi azıya almak” deyimi ise “azgınlaşıp söz dinlemez olmak” anlamında kullanılmaktadır.
Genç meslektaşlarıma öğüdümdür: Bahçeli’nin yüksek gerilimli, bol tekerlemeli, eğretilemeli, göndermeli konuşmalarını dinlerken kulaklarınızı dört açın! Yoksa böyle “sağır duymaz, uydurur” durumuna düşersiniz!
KISA-KISA
2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Basın Sözcülüğünü yapan Özlem Gürses’in bir yazısında gördüm şu tümceyi:
“Her ikimiz de Ekmeleddin Beyi daha önceden hiç tanımıyorduk, hatta ben adını bile zar zor duymuştum.” (23 Ocak 2017, https://ozlemgurses.com/ekmek-icin-ekmeleddin-2/)
Birinin “zar zor duyması” için kulağında sorun olması gerekir. Kendisi ekran yüzlerinden olduğuna göre böyle bir sıkıntısı yoktur diye düşünüyorum. Deyimi yanlış kullanmış bence. “Adını bile zar zor anımsamıştım” demesi gerekirdi ünlü sunucumuzun…
∗∗∗
“NBA’de Joel Embiid double-double yaptı: Philadelphia 76ers play-off biletini kaptı!” (Cumhuriyet, 18 Nisan 2024)
Vallahi ben bu başlıktan bir şey anlamadım! Çünkü haber başlığında “yaptı” ve “kaptı”dan başka Türkçe sözcük yok!
∗∗∗
(BirGün, 9 Şubat 2024)Doğrusu, “Acıyı bal eğledik” değil “Acıyı bal eyledik” diye yazılır!
HAFTANIN NOTU
Bir yoldaşa daha veda
Eski Sayıştay Denetçisi ve Devlet Denetleme Kurulu Üyesi, değerli arkadaşımız Kadir Sev’i de geride bıraktığımız günlerde sonsuzluğa uğurladık. Emekli olduktan sonra tarihsel Türkiye İşçi Partisi ile günümüz Türkiye Komünist Partisi’nde çalışan Kadir Sev, uzun süreden beri soL Haber sitesinde köşeyazarlığı yapıyordu.
Bir ameliyat sonrası oluşan komplikasyon sonucu yaşamını yitiren Kadir Sev, 8 Haziran’da Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen uğurlama töreninin ardından Karşıyaka Gömütlüğü’nde toprağa verildi.
Herkes tarafından çok sevilen Kadir Sev, sosyalizme yürekten bağlı bir parti emekçisiydi. Vakitsiz ölümünden derin üzüntü duyduğumuz alçakgönüllü, güler yüzlü, sevecen yoldaşımızı hep sevgiyle anımsayacağız.
Kadir Sev /././
Yurtdışı ‘vergisi’ -Ozan Gündoğdu-
Yurtdışına çıkış harcı 3 bin TL’ye çıkarılırsa, teorik olarak artık vergiye dönüşmüştür. Zira harç tutarının çok büyük bir kısmı karşılıksız hale gelmiştir. Bu haliyle, “yurtdışına çıkış vergisi” demek daha isabetli olacaktır.
Eğer vize alabilirseniz yurtdışına çıkmak için bir de uçak biletine ihtiyacınız vardı. Fakat artık, uçak bileti fiyatına eşdeğer bir “yurtdışına çıkış harcı” ödemeniz gerekecek. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 24 Mayıs 2024 tarihinde yaptığı bir sunumda, 150 TL olan “yurtdışına çıkış harcının” 3 bin TL’ye çıkarılması gerektiği söyleniyor. Kimi iddialara göre Bakanlık, yeni harç tutarı için kamuoyunu 3 bin TL’ye hazırlıyor böylece 1500 TL’ye ses çıkarılmaması amaçlanıyor.
İktidar sahipleri, “yeni harç tutarı eskisinin 10 katı mı yoksa 20 katı mı olsun” diye düşünedursunlar, biz bunun bir harç mı yoksa vergi mi olduğunu ve amacının ne olduğunu tartışalım. Böylece Mehmet Şimşek programının ekonomiye bakış açısını da daha yakından kavramış oluruz.
HARÇ DEĞİL, HARAÇ DEĞİL, VERGİ
Fahiş harç zamlarının ardından, “bu harç değil haraç” dendiğine rastlamışsınızdır. Sahi, bir harcı, haraç olarak nitelendiren seviye nedir? Hangi aşamadan sonra harç tutarı bize fahiş gelmektedir? Yurtdışına çıkış harcı 150 TL’yken makul de, 3 bin TL’ye çıkınca mı “haraç” haline gelmiştir?
Eğer kamu gelirleri üzerine çalışan bir araştırmacıysanız, önünüze gelen ilk konulardan biri harç ile vergi arasındaki farklar olacaktır. Enteresandır, neden yurtdışına çıkış harcı diyoruz da yurtdışına çıkış vergisi demiyoruz?
Vergi ile harç arasındaki en temel farklılık karşılıklılık ilişkisinde aranıyor. Vergi karşılıksız bir kamu geliri iken, harç bir kamu hizmetinin karşılığı olarak ödeniyor. Misal; gelir vergisi… Bir ev hanımı hiç gelir vergisi ödemez fakat ev hanımının bu durumu kamu hizmetlerinden mahrum kalacağı anlamına da gelmez. Vergi mükellefi olmayanlar da mükellef olanlar kadar hizmetten faydalanma hakkına sahiptir. Mesela milyarder bir iş insanı gelir vergisi rekortmeni olabilir. Daha fazla vergi ödedi diye, daha fazla kamu hizmetinden faydalanması gerekmez. Vergiler karşılıksızdır. Bu haliyle vergi haraca benzer, ödeyene ilave bir avantaj kazandırmaz. Bu yüzden vergi vermek yükümlülüktür.
İşte vergi ile harcı birbirinden ayıran en temel özellik; harçlar bir kamu hizmetinin karşılığı olarak tahsil edilir ama vergiler karşılıksızdır. Öğrenim harcı, mahkeme harcı ya da yurtdışına çıkış harcı…
HARÇLARA ZAMMIN SINIRI VAR MIDIR?
Madem harçlar bir kamu hizmetinin karşılığı olarak alınır, o halde kamu hizmetinin birim maliyetiyle harç tutarı arasında bir orantı olmak durumundadır. Örneğin, 2024 yılı itibarıyla Yurtdışına Çıkış Harcı 150 TL’dir. Bu tutar bir gecede 20 katına çıkarılsa ve 3 bin TL olursa, bu zam kamu hizmetinin maliyetindeki artıştan mı kaynaklanmıştır?
Öyle olmadığı ortada. O halde neyin karşılığıdır bu para? Eğer bu soruya cevabınız yoksa, harç tutarı ile hizmet maliyeti arasındaki ilişki kopmuş ve toplanan harç büyük oranda hizmet maliyetinin üzerine çıkmışsa, böyle bir durumda harç ile vergi arasındaki fark ortadan kalmış olur. Dolayısıyla, eğer Yurtdışına Çıkış Harcı 3 bin TL’ye çıkarılırsa, mevzuatta adı harç olabilir ama teorik olarak artık bu tutar vergiye dönüşmüştür. Zira harç tutarının çok büyük bir kısmı karşılıksız hale gelmiştir. Bu haliyle, “yurtdışına çıkış harcı” değil de “yurtdışına çıkış vergisi” demek daha isabetli olur. Buradan hareketle “madem yeni bir vergi salınmıştır, o halde bu vergi için kanun da gerekir” diyenlerin de teorik dayanakları mevcut. Yani böyle bir harç zammının hukukiliği de sorgulanmaya muhtaçtır. Böyle bir zam için Meclis’ten kanun çıkarılması gerekir.
YENİ VERGİNİN AMACI NEDİR?
Harçların amacı belli, kamu hizmetini finanse etmek. Ama vergiler amaçlarına göre çok daha farklı kategorilere ayrılırlar. Bazı vergilerde amaç hazineye gelir yaratmak değil, piyasayı düzenlemektir. Misal, Çin’den gelen elektrikli otomobillere ilave yüzde 40 vergi uygulanması, gelir yaratmaktan ziyade, arka planda yerli otomobil TOGG’a Çinli otomobiller karşısında rekabet gücü kazandırmaktır. Yani Çinli otomobillere ilave vergi konurken, hazineye gelir yaratmak gibi bir amaç ikincil plandadır. Hatta istenir ki, bu yeni vergi sayesinde hiç Çinli otomobil satılmasın.
TEK AMAÇ HAZİNEYE GELİR YARATMAK MI?
Peki ya “yurtdışına çıkış vergisi”? Bu verginin amacı Hazine’ye gelir yaratmak mı? Yoksa yurtdışına giden yerleşikleri engelleyerek parayı yurtiçinde tutmaları mı? Muhtemelen bir taşla iki kuş hedeflenmiş. Yurtdışına çıkış vergisi sayesinde 2023’te yurtdışına çıkan 8,7 milyon kadar insan aynı davranışı 2024’te de sergilerse Hazine’nin kasasına 12,5 milyar TL gireceği Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sunumunda yer alıyor. Fakat harç tutarının 3 bin TL’ye çıkması durumunda, 2023’te yurtdışına gidebilen kimi kesimler, yüksek harç nedeniyle bu davranışlarından vazgeçecektir. Bu da yeni düzenlemede tek amacın gelir yaratmak olmadığını ortaya koyuyor. Bu düzenlemenin bir amacı da, yurtdışına gidebilen kesimlerin bir kısmını alıkoyarak döviz giderlerini azaltmaktır.
Halbuki harçlar kamu hizmetinden mahrum bırakma özelliği taşıyamazlar. Harç tutarı öyle bir düzeyde olmalıdır ki, kimse kamu hizmetinden dışlanmamalıdır. Fakat bu düzenlemenin amaçları arasında kamu hizmetinden mahrum bırakmak da var. Böylece, insanları yurtdışına çıkabilmekten alıkoyarak yurtdışında harcanacak dövizin, yurtiçinde kalması sağlanıyor. Bu haliyle, harç denen tutar, kamu hizmetini finanse etme amacının ötesine geçiyor ve piyasayı düzenleyici bir fonksiyon kazanıyor. Bir harcın böyle bir fonksiyonu olamayacağına göre, bu tutardaki bir harç artık bir vergidir.
Peki bu yeni vergi nedeniyle kamu hizmetinden mahrum bırakılan kesimler kimlerdir? Çok açık ki, zaten yoksullaşan milyonların yurtdışına çıkma hayali yoktur. Zenginleşen kesimlere de 3 bin TL’lik harç dokunmaz. Demek ki, bu vergi orta direğin davranışını değiştirme amacı taşımaktadır. Bu nedenle yeni bir “orta direk vergisi” ile karşı karşıyayız desek yeridir. Şimşek programının orta direğin üzerinde tepindiği böylece açığa çıkmış olur.
(BİRGÜN)