30 Aralık 2021 Perşembe

CHP’ye operasyonun kodları - BARIŞ PEHLİVAN / CUMHURİYET

 Ekrem İmamoğlu’nun AKP’li bakanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu biliyor 

muydunuz? Dahası, savcılığa verilen dilekçede “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, 

“görevi  kötüye kullanma” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamalarının 

olduğunu duymuş muydunuz? 

Önce bir özet... 

Sabah’tan Yeni Şafak’a, Takvim’den Akit’e... 

Hepsinde aynı suçlama: “FETÖ’nün belediyeler imamı Erkan Karaarslan!” 

Bu bilgi gerçek mi, dahası neden yapıldı operasyon? 

Gizemi dağıtayım. Aralarında CHP’li Avcılar Belediyesi’nin çalışanlarının da olduğu 17 şüpheli bu hafta gözaltına alındı. Belediyedeki bazı ihalelere Erkan Karaarslan’ın öncülüğünde fesat karıştırıldığı iddia ediliyordu. 

Keşke, gönül rahatlığıyla “Kamunun zarara uğramasının peşine düşülüyor” diyebilseydim. Diyemiyorum, zira muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelere siyasi operasyonları çoktandır bekliyordum; başladı. Öyle ya “geliyor gelmekte olan”dı. 

Erkan Karaarslan’ın “baş şüpheli” seçilmesi de önemliydi. Zira Karaarslan’ın profili operasyonun köpürtülmesine olanak sağlayacaktı. Lakin, aynı isim 2019 yerel seçim sürecinde de kullanılmıştı. Ve o zaman operasyonu yapanların aleyhine sonuçlanmıştı. 

O Karaarslan ki, AKP’nin de yönettiği belediyelere danışmanlık yapan, MİT dahil kritik devlet kurumlarına eğitim veren bir kamu hukuku uzmanıydı. Hakkında FETÖ üyeliğinden ihaleye fesat karıştırmaya kadar birçok farklı dava açılmıştı. 

Öyle ki 2019 yerel seçimleri sırasında tutukluydu. “Cendere” kitabımızda anlattık; ahlaksız bir teklif aldı hapiste... 

Ekrem İmamoğlu ve Özlem Çerçioğlu başta olmak üzere CHP’li belediye başkanlarının yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini veya FETÖ ile ilişkilerini anlatırsa karşılığında aynı gün içinde tahliye, ilk celsede beraat, onlarca milyon liralık sermayesi olan iş imkânları vaat ediliyordu. İsterse gizli tanık olarak da anlatabilirdi. 

Kabul etmedi. Seçimlerden sonra da sessiz sedasız tahliye edildi. 

Bakın... 

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye, 20 Ocak 2020’de iki soru iletmiştim. Ancak Bakan Pakdemirli sessiz kalmayı tercih etmişti. Şimdi tekrar buradan da o soruları yazayım:  

- Mart 2019’da, FETÖ tutuklusu Erkan Karaarslan’ın avukatıyla İzmir’de görüştüğünüz iddiası hakkında ne diyeceksiniz? 

- Bu iddia edilen görüşmede, FETÖ tutuklusu Erkan Karaarslan’ın “Ekrem İmamoğlu ve Özlem Çerçioğlu aleyhine ifade vermesi; bunun karşılığında tahliye edilebileceği” talebinde ve vaadinde bulundunuz mu? 

Evet, AKP’li bakan üzerinden “FETÖ borsası” işletilerek CHP’li belediye başkanlarının koltuğuna göz dikiliyordu. İşte Ekrem İmamoğlu, mahkeme belgelerine de yansıyan bu skandalı avukatı aracılığıyla yargıya taşımış ancak sonuç alamamıştı. 

Ve görünen o ki şimdi benzer süreç yine devredeydi.

FETÖ’DEN BERAAT ETTİ 

Maalesef ki... 

2015 yılındaki ihale usulsüzlüğüne 2021 yılında gözaltı operasyonu yapılmasını hukuk ile anlatmak mümkün değil. Çünkü Erkan Karaarslan’a operasyon CHP’li belediyeleri seçmen gözünde zayıflatmak için merdiven gibi kullanılıyor. Haliyle, benzer üç ayrı belediye davasında “beraat kararı” alan Karaarslan şimdi yine manşetleri süslüyor. 

İşin bir başka çarpıcı yönü ise şu: 

Dedim ya, Karaarslan AKP medyasında “FETÖ’nün belediyeler imamı” olarak tanıtılıyor. Gelin görün ki Mersin Emniyet Müdürlüğü’nün 4 Şubat 2019 tarihli belgesinde “Şüpheli Erkan Karaarslan ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda, ‘Belediyeler İmamı’ olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılmadı” diye yazıyor. 

Dahası... 

Masamda daha yeni, 24 Aralık’ta verilen bir karar var. Buna göre, Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi Erkan Karaarslan’ın FETÖ üyeliğinden beraatına hükmetti. Hatta, bu suçlamayla hapiste kalmasından dolayı Karaarslan’ın devletten tazminat isteyebileceği tutanağa geçti. 

Özetle: Keşke, gerçekten cebimizden çalınan paraların peşine düşseler... Ama yok.

BARIŞ PEHLİVAN / CUMHURİYET 

KISA KISA GÜNDEM (30 ARALIK 2021)

 


1) Murat Ağırel kazandı Melih Gökçek kaybetti. (Yeniçağ)

Yeniçağ Gazetesi yazarı ve gazeteci Murat Ağırel’in Parsel Parsel – 2 Vurgun adlı yeni kitabı Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı. Kitapta Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Melih Gökçek hakkında da çeşitli iddialar yer aldı. Bunun üzerine Gökçek, Ağırel’e karşı “Ben vatan haini ve PKK’lılarla ekrana çıkmam” ifadelerini kullandı. 

Konuyu yargıya taşıyan Murat Ağırel, Odatv’de Melih Gökçek’e karşı tazminat davasını kazandığını açıkladı. Buna göre dün sonuçlanan davada mahkeme, Gökçek’in Murat Ağırel’e tazminat ödemesine hükmetti.

Ağırel, tazminatın nedenini de Gökçek’in kendisine Twitter’dan “Ben vatan haini ve PKK’lılarla ekrana çıkmam” ifadelerini yazması olduğu aktarıldı. Ağırel konuyla ilgili, canlı yayında “Ben trollerle gizli saklı işlere girmem kitap yazar gerçekleri ortaya koyarım” ifadelerini kullandı.

2)Milli Piyango'da usulsüzlük: 'Büyük ikramiye aslında 120 milyon lira değil' (ASLI İNANMIŞIK-SOL)

Yılbaşı öncesi şans oyunları çekilişine dikkat çeken CHP'li Deniz Yavuzyılmaz, Sisal Şans'a devir sonrası oluşan tabloyu anlatarak usulsüzlüklere dikkat çekti. 

Şaibe iddialarıyla gündeme gelen Milli Piyango İdaresi (MPİ) tarafından yürütülen şans oyunları, Sisal Şans Şirketi'ne devredilmesinin ardından konuşulmaya devam ediliyor.

Sayıştay Raporu'nda yer alan bulguya göre, 01.08.2020 tarihininden 31.12.2020’ye kadar düzenlenen şans oyunu çekiliş faaliyetlerinin mevzuata uygun olarak yapılıp yapılmadığının Milli Piyango İdaresi tarafından denetlenmediği anlaşılmıştı.(https://haber.sol.org.tr/haber/milli-piyangoda-usulsuzluk-buyuk-ikramiye-aslinda-120-milyon-lira-degil-321942)

3)Efes Antik kentine kanal projesi: 'Hem yaşam hem tarih tehlike altında' (SOL)

Efes Antik Kanal Projesi'ne "ÇED Gerekli Değildir" kararı tepkilere neden oldu. Proje kapsamında, altı yüz metre uzunluğunda giriş kanalı, mendirek yapısı, yat limanı inşa edilerek İzmir-Kuşadası kara yolundan Efes Limanı'na kadar olan alanın yeniden düzenlenmesi planlanıyor. (https://haber.sol.org.tr/haber/efes-antik-kentine-kanal-projesi-hem-yasam-hem-tarih-tehlike-altinda-321933)

4)Demirören’den işten çıkardığı emekçilerin hesaplarına bloke: Kendi paralarını çekemiyorlar.(SOL)

Demirören'in işten çıkardığı basın emekçilerinin hesaplarına bloke konuldu. 

Demirören avukatları, çalışanların lehine sonuçlanan yerel mahkeme kararına itirazda bulundu. Yerel mahkemenin davacı tarafa verdiği vekalet ücretlerini hemen icraya taşıyan Demirören avukatları, işten atılan çalışanların tüm banka hesapları dahil olmak üzere tedbirler koydurdu. MedyaRadar’ın haberine göre bankalar, kazandıkları halde mağdur olan eski çalışanların kredi ve ek hesaplarında kısıtlamaya gitti. Söz konusu kişiler ayrıca bankalarda normal hesaplarında bulunan paralarını da icralık oldukları gerekçesiyle çekemiyor.

5)Sekiz milyon sürücü bu belge olmadan araç kullanamayacak: Cezası bin 606 lira (SOL)


İçişleri Bakanlığı genelgesiyle yürürlüğe giren mecburi psikoteknik belgesini bulundurmayan sürücüye, bin 606 lira cezaî müeyyide uygulanacak. Ayrıca araç kullanmalarına da izin verilmeyecek.

6)KESK, TÜİK Başkanı ve yöneticilerihakkında suç duyurusunda bulundu.(CUMHURİYET)

KESK, enflasyonu olduğundan düşük hesapladığı gerekçesiyle TÜİK'in başkan ve yöneticilerinin "evrakta sahtecilik" suçlamasıyla cezalandırılması talebinde bulundu. 
KESK’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, “TÜİK, kamu gücü ve kamu kaynaklarını kullanarak elde ettiği verileri, gerçeğe aykırı olarak işlemektedir. Bağımız ve tarafsız, alanında uzman ekonomist bilirkişilerce hesaplanacak olan gerçek enflasyon oranları, TÜİK yetkilileri tarafından resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyacaktır” denildi.

7)Kamu taşınmazları satılıyor: Bitez’deki arazi 115 milyon liraya özelleştirildi.(BİRGÜN)

Türkiye’nin en değerli koylarından Bodrum Bitez’de kamuya ait 18 bin 847 metrekarelik arazi, 115 milyon 900 bin lira bedelle Demircioğlu Mermer Sanayi’ye satıldı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan 4975 sayılı kararla satışı onaylanan araziyi, Demircioğlu Mermer Sanayi ve Ticaret Taahhüt Limited Şirketi satın aldı. Öte yandan 4974 sayılı kararla, Elektrik Üretim AŞ’a ait Çal Hidroelektrik santralınca kullanılan taşınmazların da satışı gerçekleştirildi. Santraldaki taşınmazları alan Erk İnşaat Taahhüt Hazır Beton Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, 9 milyon 370 bin lira ödedi.

8) Kriz, Halk Ekmek satışlarını patlattı.(MUSTAFA BİLDİRCİN-BİRGÜN)

Yoksulluk ve hayat pahalılığının altında ezilen yurttaşların ucuz ekmek talebi artıyor. Ankara’da Halk Ekmek’in aylık satışı geçen ay 19 milyona dayandı. İstanbul’da da satışlar 4 ayda 17,1 milyondan 28,5 milyona yükseldi.






29 Aralık 2021 Çarşamba

Gözlerindeki ışığı görüyoruz: Bizden çaldıklarınız - Antep’ten genç bir fabrika işçisi / EVRENSEL

 


"Bakan Nebati geçen bir gazeteciye 'Gözlerimdeki ışığı görmüyor musun?' sorusunu yöneltmişti. O ışığı biz de işçiler olarak gördük ama sorun şudur ki o ışık bizim gözlerimizden çaldığınız ışıktır."

Asgari ücret artışı ile beraber Türkiye’nin bir çok farklı yerinden aynı bahane ile işçi çıkarma haberleri gündeme gelmeye başladı. ‘Yeni Nebati’ modelinde işçiler patronların insafına bırakılmış, enflasyona ezdirilmiş ve kendi vergileri ile servet sahiplerinin faizlerini ödemeye mecbur kılınmıştır. Bakan Nebati geçen bir gazeteciye “Gözlerimdeki ışığı görmüyor musun?” diye bir soru yöneltmişti. O ışığı biz de işçiler olarak gördük ama sorun şudur ki o ışık bizim gözlerimizden çaldığınız ışıktır. Geleceği ile oynadığınız gençlerin, düşük maaş ile 1 ay geçinmeye çalışan emeklilerin ve işsiz bıraktığınız bir sürü insanın gözlerinden çaldığınız ışıktır. O ışığı aynı zamanda memleketteki bütün patronlarda görüyoruz.

Geçen yılbaşında 1 dolar 7 veya 8 lira civarı iken bu ay içerisinde 18 liraya kadar fırladı. Şu an 11 liradan işlem gören dolar için düştü diye bizden sevinmemizi bekliyorlar. Kendi mahvettikleri kuru düzeltmek için bizlerin parasından yok edilen milyarları ve bu son düşüşten sonra birçok vatandaşın, Bakan Nebati’nin deyimiyle “100-200 dolarlık yatırımı olan vatandaşın” cebinden bütün birikimini büyük bir aldatmaca ile alarak büyük servet sahiplerine verdiler. Patronlar ise en az masraf ile en çok nasıl kazanabilirimin peşinde. İşçi çıkarmak için bahane aramaya başladılar bile. Kendi çalıştığım fabrikadan örnek vereyim.

İşçilerin çoğu çocuk işçi olarak tanımlayabileceğimiz 15 ile 17 yaşındaki işçilerden oluşuyor. Haliyle çocuk işçi olunca maaşı da patronlar asgari ücretten daha da az veriyorlar. Fabrikanın geneli ilk 2 ay boyunca 2 bin 500 TL maaş ile başlıyor ‘Sonra asgari ücret yapacağız’ diyorlar ama çocuk işçiler sürekli olarak çıkıp girdiği için veya onları kovdukları için kimseye sigorta yapmıyorlar. 6 gün 8 saat yerine 5 gün 9 saat, 1 gün ise 5 saat çalışıyoruz. Bunun nedeni ise hafta sonu yemek masrafından kaçınmaları. Yani hafta sonu işçi kendi yemeğini yiyor. Bu soğukta düzgün bir ısıtma sistemi olmayan bir fabrikada titreyerek çalışıyoruz ve bu yazıyı hasta bir şekilde yazıyorum.

Konunun özüne gelirsek patronların büyüklüğü çaldıkları ile doğru orantılıdır ve AKP patron partisidir, Bakan Nebati de patron temsilcisidir. 

(EVRENSEL)

KISA KISA GÜNDEM (29 ARALIK 2021)

 


1) Ücretsiz toplu taşıma hakkı uzatıldı.

Sağlık çalışanlarına tanınan ücretsiz toplu taşıma hakkı, 30 Haziran 2022 tarihine kadar uzatıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, sağlık çalışanlarına tanına ücretsiz toplu taşıma hakkı süresi 6 ay daha uzatıldı. Sağlık hizmeti veren kamu ve özel sektöre ait tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan personel, 30 Haziran 2022’ye kadar toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanabilecek.

2)12 bin aileye TOKi darbesi (Deniz Ayhan-Sözcü)

Kira öder gibi ucuza ev sahibi olma hayali ile TOKİ'den ev alanlar, pahalılığın altında ezilince taksitler aksadı. Sayıştay'ın 
TBMM'ye gönderdiği rapora göre 12 bin 777 taşınmaz sahibi, 10 ve üzeri sayıda taksidini ödeyemeyince borç tutarı 330 milyon 385 bin 994 TL'ye ulaştı.15 ve üzeri taksidi ödenmeyen taşınmaz sayısı 8 bin 884, bu taşınmazlara ait ödenmeyen borç ise 286 bin 179 TL oldu.  20 ve üzeri ödenmeyen taksit sayısına bağlı 6 bin 898 taşınmaz olduğu ve bunlara ait 253 milyon 382 bin TL'lik borç bulunduğu, 25 ve üzeri ödenmeyen taksit sayısına bağlı 5 bin 525 taşınmaz olduğu ve bu taşınmazların borç tutarının 225 milyon 575 bin TL olduğu, 30 ve üzeri taksidini ödeyemeyen 4 bin 431 taşınmazın olduğu ve bunlara ait ödenmeyen tutarın toplamının 196 milyon 395 bin TL olduğu belirtildi. Kredi borcunu ödeyemeyen alıcılar hakkında fesih ve dava süreci başlatıldı.

3) Çankırı’da 3 farklı markette mercimeğin kilo fiyatı 12, 22 ve 43 TL (Sözcü)

Çankırı'nın Şabanözü ilçesinde, marketlerde gıda fiyatlarıyla ilgili denetimde marketler arasındaki fiyat farklılığı dikkat çekti. 

Denetime katılan Şabanözü Belediye Başkanı Faik Özcan, "İlçemizde mercimeğin kilosu 3 farklı markette 12, 22 ve 43 TL olarak fiyat etiketine yansımakta ve birçok üründe marketler arasında fiyat farkları bu şekilde devam etmektedir" dedi.


4) Reyhanlı’da 48 saattir elektrikleri olmayan yurttaşlar: Suriye’de elektrik var, bizde yok (SOL)

48 saattir elektrikleri olmayan ve sularının da akmadığını dillendiren yurttaşlar, '2022’ye geçeceğiz; yani Suriye’de elektrik var, bizde yok' diye konuştu. 

Mahalle sakinlerinin en büyük sorunlarından birisi olan elektrik kesintisi ve arıza olaylarına duyarsız kalan TEDAŞ, Toroslar Elektrik Şirketi’nin mahallemize yaşattığı mağduriyeti dile getirmek için anayasal hakkımız olan basın açıklamasını yapmak için toplanmış bulunmaktayız. Şunu belirtmek isteriz ki bizim işçi, personel veya şahıslarla ilgili sorunumuz yoktur. Mahallemizde elektrikle ilgili eksiklerin giderilmesi için yetkililere çağrıda bulunmak için buradayız.” 

5)Çin'den THY'ye pahalı bilet soruşturması (SOL)



Çin Sivil Havacılık İdaresi, İstanbul-Guangzhou arasındaki ekonomi sınıfı bilet fiyatlarının 27 bin avro, business sınıfı bilet fiyatlarının ise neredeyse 35 bin avro olduğuna dair iddialar ile ilgili inceleme başlattı. 
İki ülke arasında yapılan anlaşma kapsamında Çin ve Türkiye hükümetlerinin bilet fiyatları konusunda hemfikir olması ve her iki yönetimin de onaylaması gerektiği belirtilirken olay uluslararası basında da geniş yer buldu.

Çin medyasında yer alan haberlerde ise THY’nin Londra ve Şangay arasındaki biletleri Covid-19 salgınından sonra 1800 avroya sattığı hatırlatıldı.



6)Yargı, Akyaka’da talana ‘dur’ dedi (Cumhuriyet)


Akyaka bölgesindeki koyları yapılaşmaya açan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan imar planına Muğla 3. İdare Mahkemesi dur dedi. 

Muğla’da Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yer alan Akyaka için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan imar planına karşı açılan davayı çevreciler kazandı. Muğla 3. İdare Mahkemesi, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ün “saatli bomba” olarak tanımladığı, bölgenin cennet koylarını yapılaşmaya açan planın iptaline karar verdi.

7) Shell'e mahkeme şoku (Cumhuriyet)

Güney Afrika'da Makhanda Yüksek Mahkemesi, bugün görülen davada Shell'in Eastern Cape kıyılarındaki petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının durdurulmasına karar verdi.

Yargıç Gerald Bloem, karara ilişkin açıklamasında, sismik araştırma faaliyetlerinin bölgedeki deniz canlılarının yaşam alanlarını tehdit ettiğine dair güçlü kanıtlar olduğunu belirterek buna karşın Shell'in mahkemeye bunun aksini gösteren bir kanıt sunamadığını ifade etti.

8) Kırklareli'nde sağnak nedeniyle dere taştı, birçok evi su bastı (Evrensel)

Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde, sağanak nedeniyle derenin taşması sonucu evlerinde mahsur kalan yurttaşlar güvenli bölgelere tahliye edildi. İlçede sağanağın ardından Yılmaz ve Yıldırım Mahallelerinden geçen Lüleburgaz Deresi taştı.Taşkın nedeniyle bazı yurttaşlar evlerinde mahsur kaldı. Yurttaşlar, askeri araçlarla evlerinden alındı. Güvenli bölgelere getirilen yurttaşlar otellere götürüldü. Bu arada, sağanak nedeniyle Lüleburgaz-Pınarhisar yolu ulaşıma kapandı. Bazı araçlar su birikintilerinde mahsur kaldı. AFAD, UMKE ve belediye ekipleri de bölgede hazır bekliyor.


28 Aralık 2021 Salı

Soylu rahatsız olmuştu-Barış Pehlivan / Cumhuriyet

 İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye dair açıklamasında şu suçlama da yer aldı:

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Din Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) referansıyla PKK terör örgütü irtibatlı ve iltisaklı kişilerin yerleştirildiğine yönelik iddianame var.”

Keza, Süleyman Soylu da bu soruşturmaya atıf yaparak ekledi:

“Bir incelemeden rahatsız olmaya gerek yok. Devlette böyle biri çıkınca biz rahatsız oluyor muyuz?”

Bakan Soylu’nun sorusuna yanıt vereyim: Evet, iddia o ki rahatsız oluyorsunuz!

Zira “referans” ve “terör” kelimesi bana başka bir olayı da hatırlatıyor. Yazayım…

Bir zamanlar, Tokat Başsavcısı  Erdoğan Bayrakdar FETÖ’nün mülki idare yapılanmasına dair çok ciddi bir soruşturmayı yürütüyordu. Gün geldi, FETÖ şüphelisi kaymakamların referansını İçişleri Bakanlığı’na sordu.

İşte ne zaman ki bunu yaptı, Başsavcı Bayrakdar, Bakan Soylu’dan “Haddini bildiririm” telefonu aldı. 

Sonrası ise malum... Başsavcı Bayrakdar jet hızıyla Yargıtay’a sürüldü. Soruşturmanın seyri değişti. Süleyman Soylu’nun rahatsızlığı kelle almıştı.

GÜL’ÜN LEKESİ

İBB’de çalışanların terör örgütleriyle bağlantısı olduğuna dair İçişleri Bakanlığı açıklaması yakın gelecekte yaşanabileceklere dair önemli veriler içeriyor. 

Her şey bir yana, belediyenin “86 bin İBB çalışanımız zan altında bırakılmıştır” sözü Adalet Bakanı’nı da yakından ilgilendiriyor. 

Öyle ya, daha kısa süre önce Meclis’te şu sözler Bakan Abdulhamit Gül’ün ağzından çıkmıştı: 

“2017 yılında Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda yaptığımız lekelenmeme hakkına ilişkin değişiklik, insan onurunu el üstünde tutmamızın en etkili araçlarından biridir. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 25 Ağustos 2017 tarihinden bugüne kadar 482 bin ihbar hiç işleme konulmadı. Ve bundan bu vatandaşlarımızın kendilerinin bile haberi olmadı. Yani 482 bin vatandaşımızın evine, işyerine, devlet memuru ise dairesine, işçiyse fabrikasına kolluk gitmedi, bu insanlar gereksiz yere savcının huzuruna çıkmadı. Biz bu düzenlemeyi getirmeseydik, binlerce vatandaşımız haksız ve mesnetsiz isnada maruz kalacak, yargı da şahsi husumetlere ya da kişisel çekişmelere alet edilecekti.” 

Yaşanan son gelişmeler Bakan Gül’ün bu dediklerini de lekeledi.

KRİPTO SORULAR

Yüzlerce gün geçti.

Yüz binlerce insan dolandırıldı. 

Yüz milyonlarca dolar kayıp. 

Kripto para borsası Thodex vurgununda bir garip süreç yaşanıyor. Arnavutluk’ta olduğu söylenen şirketin sahibi Faruk Fatih Özer hakkında “izini kaybettirdi” haberinin çıkması şüpheleri büyütüyor. Soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı kalkarsa şu sorular yanıt bulacak mı, merak ediyorum: 

1- Faruk Fatih Özer’in çaldığı “kasa” olarak bilinen soğuk cüzdandaki paranın akıbeti ne oldu? 

2- Özer’in ortak iş yaptığı MHP milletvekili Saffet Sancaklı’nın oğlunun adı soruşturma dosyasında geçiyor mu? Özer’in kardeşlerinin ifadeleri alınırken Mert Sancaklı da soruldu mu? 

3- Sedat Peker, İçişleri Bakanı Soylu’nun oğlunun, Faruk Fatih Özer’in kaçırdığı paralardan pay aldığı iddiasında bulunmuş ve ayrıntıları açıklayacağını söylemişti. Hemen sonrasında videoları kesintiye uğradı. Acaba Peker bu iddiasını neye dayandırıyordu? 

4- TRT Haber, mayısta üst düzey Emniyet kaynaklarına dayandırarak “Thodex operasyonunda sona gelindi” başlığıyla bir haber yayımladı. İddiaya göre, Özer’in Arnavutluk’tan Türkiye’ye iadesi 48 saat içinde gerçekleşecekti. O haber neden birkaç saat sonra yayından kaldırıldı? 

5- İddianamenin hazırlanması için MASAK’tan bir rapor beklendiği ileri sürülüyor. Daha soruşturma bile başlamadan önce Thodex’ten bilgi aldığı iddia edilen MASAK’ın sekiz aydır rapor hazırlayamaması normal mi? 

Barış Pehlivan / Cumhuriyet  

Çevre felaketinin karanlık tarihi - Bahadır Özgür / BİRGÜN

 

Çevre felaketleri farklı alanlarda çöküşün nihai bilançosunu da gösteriyor. Türkiye’nin sermaye birikiminin genetiği budur. Emek sömürüsüne daima gasp ve yağma da eşlik eder. Gelin dosyayı yeniden açalım.

Yakın zamanda vahşi bir cinayet işlendi. Nesko Madencilik’in Şebinkarahisar’daki atık havuzu bir ay önce çöktü. 4 bin 500 ton zehir, önüne çıkan her canlıyı tehdit eden bir “soykırımcı” gibi sinsice suya ve toprağa karıştı. 
Bir miktar para cezasıyla kapatılıp gitti olay. Numunelerin sonucunu bilmiyoruz hâlâ.
Gelin dosyayı yeniden açalım. Zira çevre felaketlerinin sadece geleceğe kalacak lanetli birer miras değil, farklı alanlarda yaşanmış çöküşün nihai bilançosu olduğunu gösteriyor. Olayın arkasında sermaye birikimini hızlandıran bütün unsurları, ip gibi dizilmiş halde buluyoruz: Ucuz emek sömürüsü, cinayet, organize suç, kara para, özelleştirme, siyasi ve hukuki skandallar, doğa katliamı…

Nesko’nun tarihi de Türkiye’nin 20 yıllık dönüşümünün hikâyesidir işte. Sermayenin bir dizi suçla nasıl iç içe geçtiğinin örneğidir. Her şey Bertold Brecht’in, 5 Paralık Roman’ında söylediği şekilde ilerler çünkü: “İş, hükümet damgaları ve sözleşmelerle başlar, ama işin sonunda daima bir iş cinayeti gerekli olur.”
Giresun’daki olay da tam olarak böyle başladı.

***

27 yaşındaki maden mühendisi Serkan Şahin, 6 Şubat 2005 gecesi İstanbul Maltepe’deki evinin önünde öldürüldü. Birkaç yıl evvel Diyarbakır’da zengin traverten cevheri keşfetmiş; bir ortak bulup Ber-Şah Madencilik’i kurmuş; vergi rekortmeni olmuştu. Cinayetle alakalı suçlananların arasında ünlü birisi vardı: Erol Kohen. Bugün madencilik sektörünün önde gelenlerinden, iktidarın sevdiği patronlardan. O yıllardaki ünü ise Cumhuriyet tarihinin en büyük kara para ve hayali ihracat davasının baş sanığı olmasından geliyordu.

cevre-felaketinin-karanlik-tarihi-960632-1.
Erol Kohen (soldaki) Erdoğan'la Saray'da görüşmüştü.


2001’deki naylon fatura operasyonu, kısa sürede “Örümcek Ağı” adı verilen devasa bir soruşturmaya dönüşmüş; Show TV’nin sahibi Erol Aksoy, Türkiye gazetesi sahibi Mücahit Ören, Tuncay Özilhan’ın babası İzzet Özilhan, Dardanel’in sahibi Niyazi Önen gibi isimlerin de olduğu 200 patron ile onlarca bürokrat, bankacı, siyasi ve emniyet mensubu dosyaya girmişti. Sedat Peker ve Alaattin Çakıcı gibi organize suç liderlerinin adı da geçiyordu.

1995-2001 arasında milyarlarca dolarlık vurgun vurulmuş, paraların çoğu yurtdışına transfer edilmişti. Susurluk’tan ceza alan Korkut Eken’le aynı koğuşu 2 yıl paylaşan Kohen, bu ağı yönetmekle suçlanıyordu. Sonra ne oldu peki?

“Organize suç”tan açılan kamu davası zamanaşımından düşürüldü. Naylon fatura için ise devreye giren sihirli el, iktidara geleli henüz üç ay olmuş AKP’nindi. “Mali af yasası” sayesinde benzer onlarca davadan yargılanan yüzlerce kişi aklandı. Asıl hedef, Oğuzhan Asiltürk ve Kemal Unakıtan’ın da yer aldığı 87 Milli Görüş/AKP mensubunun yargılandığı Albaraka Türk davasını düşürmekti.

Türkiye belki de ilk kez “temiz eller”e bu denli yaklaşmış, lakin sermayenin “sıhhati” riske girdiğinden dolayı yasalara yapılan “zarif dokunuşla”, siyasetçisi-çetecisi dahil gemideki herkes kurtarılmıştı.

Kohen, aynı günlerde mühendis cinayetini azmettirmekle de suçlanıyordu. İhbarı yapan kişi, Şahin’le beraber Ber-Şah’ı kuran Hasan Berkpınar’dı. Kısa süre sonra hisselerini İstanbul’daki aile şirketi Ber-Oner Madencilik’e devredecekti. Böylece Şebinkarahisar’ı zehirleyen şirketin temeli de atılacaktı.

Rozan, Hasan ve Hüseyin Berkpınar’a ait Ber-Oner Madencilik’e 1993’te Kohen de katılmıştı. Hasan Berkpınar savcılığa verdiği ihbar dilekçesinde, Şahin’in hisselerini devretmediği için Kohen tarafından öldürüldüğünü ileri sürüyordu. Kohen tutuklandı ancak duruşmadan hemen önce şikâyet geri çekildi. Bir tetikçiyle dava kapatıldı. Şahin’in mirasçısı eşi de hisseleri devretmek mecburiyetinde kaldı.

2006’da Ber-Oner hisselerinde ilginç bir olayın eşliğinde yeniden değişim yaşanıyordu. “Burma” adı verilen bir organize suç örgütü operasyonunda iş insanlarını tehdit ettiği ileri sürülen bir çete yakalanıyor, Rozan Berkpınar’ın çeteyi, Kohen’in hisseleri kendisine vermesini sağlamak amacıyla devreye soktuğu iddia ediliyordu. Davadan, iki tetikçinin tutuklanması haricinde bir şey çıkmadı. Çalkantılı olayların sonrasındaki tablo şöyleydi: Ber-Oner Madencilik Kohen’in, Diyarbakır’daki madeni alan Ber-Oner Mermercilik ise Rozan Berkpınar’ın olmuştu. Rozan Berkpınar’ın, bugün Diyarbakır’ın ünlü madenci patronlarından olduğunu not düşelim. Kohen’in yeni ortaklarından Esin İffet Atlı’nın da Kemal Unakıtan’a villa satışıyla ilk defa duyulduğunu hatırlatalım. Ve adım adım çevre felaketine doğru giden yolu takip edelim…

2007’de Ber-Oner Madencilik’in adı değişip Nesko oluyor; 2008’de ise Nesko Metal ve Nesko Maden olarak ikiye bölünüyordu. Nesko Maden, Sabahattin Yıldız’a satılıp SSS Yıldızlar Holding’in bünyesine geçti. Aynı yıl yine hikâyesi ilginç bir başka şirket Zamantı Madencilik’i de aldı Yıldız. O da elinde bol miktarda ruhsat bulunan Kohen ve ortaklarına aitti zaten.

cevre-felaketinin-karanlik-tarihi-960633-1.
Sabahattin Yıldız



***

SSS Yıldızlar Holding, borç harç içinde çırpınan bir sermayedarın özelleştirmeyle kurtarılıp semirtilmesinin abidesidir. AKP döneminin neredeyse maden tekeli haline gelmiş şirketin çıkışı, servet transferinin en parlak örneği olan Eti Gümüş ihalesiyle başlar. 2003’te “blok satış” yöntemiyle yapılan ihaleyi Yıldız’ın şirketi 3S Madencilik kazanır. Fakat parayı ödeyemediği için ihale iptal edilir.

Buradan sonrası kamunun birikimlerinin türlü oyunlarla sermaye tarafından yağmalanışının dersidir.

2004’te tekrar ihaleye çıkarılan Eti Gümüş’ün, 41,2 milyon dolar bedelle Söğütsen Seramik’e veya bu şirketin yüzde 51 hissesine sahip olacağı başka bir şirkete satılmasına karar verilir. O şirket de Söğüt Seramik’tir.

Burada basit bir hesabı aktaralım: Eti Gümüş’ün ihale yapıldığındakasasında nakit 16,5 milyon doları, stoklarında 10 milyon dolar gümüşü duruyordu. 3 milyon dolarlık gayrimenkulü vardı. Yani bedavayı bırakın üzerine kat kat para verilerek satılmıştı. Sebebi de belliydi.

Nitekim bir yıl önce Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Söğüt Seramik’i, 1999 ve 2000 mali tablolarını açıklamadığı için uyarmış, başlatılan incelemeden bir kara delik çıkmıştı. Şirketin 21 bankaya 60 milyon dolar, işçilere 3,5 milyon, TEDAŞ’a 5 milyon, SSK’ye ise 3 milyon dolar borcu bulunuyordu. 2000’de 500 işçi atılıp üretim sonlandırılmıştı. İflastan kurtulmak için Söğüt Seramik fabrikasını üretimin yüzde 20’si karşılığında Söğütsen’e kiralamış görünüyordu. Uzatmayalım, başından beri adı geçen bütün şirketlerin sahibi Yıldız’dı.

O Yıldız bugün en fazla altın madeni ruhsatına sahip sermayedar. Trabzon’dan Gümüşhane’ye, Kayseri’den Kaz Dağları’na pek çok yerde çinko-bakır-kurşun tesisi bulunuyor. Şebinkarahisar’da yıkılan tesisi için ÇED dahi istenmemişti.

***

İşte bir çevre felaketinin anatomisi böyle. Toplumsal birikimlerin yağmalanmasıyla, adaletsizlikle, siyasi kayırmayla açıldı yolu.

Türkiye’nin sermaye birikiminin genetiği budur. Emek sömürüsüne daima gasp ve yağma da eşlik eder.

Bahadır Özgür / BİRGÜN

KISA KISA GÜNDEM (2) (28 ARALIK 2021)


1)Ünlü ekonomist Steve Hanke'den Erdoğan'a enflasyon tepkisi: 'Sahtekarlığından başka bir şey değil' (Cumhuriyet)

Dünyaca ünlü ekonomist Steve Hanke, Türkiye'nin gerçek enflasyon oranını hesapladı. 

"Türkiye'nin yıllık enflasyonunu yüzde 65,04 olarak ölçüyorum. 

Bu arada basın, Erdoğan'ın kukla TCMB yetkililerinin kasım ayında verdiği yıllık enflasyon ise yüzde 21.31" ifadelerini kullanan Prof. Steve Hanke, "RTE ve TCMB'nin günlük sahtekârlığından başka bir şey değil" açıklamasında bulundu.




2)İstanbul'da HDP binasına saldırı(Cumhuriyet)

İstanbul’da silahlı ve bıçaklı bir kişi HDP Bahçelievler İlçe Örgütü binasına saldırdı. Bir kişinin yaralandığı belirtildi. Saldırganın gözaltına alındığı bildirildi.

HDP Bahçelievler İlçe Başkanı Mehmet Kuzu, olayı şöyle anlattı: “Bir şahıs geliyor, ‘Üye olacağım’ diyor. Yönetici arkadaşlar yok diyorlar. Dışarı çıkıyor, geliyor. Çay veriyorlar. O sırada genç arkadaşlardan birine bıçak çekiyor. Üzerinde iki silah var. Onları çıkarıyor. Arbede yaşanıyor. Dışarıdaki esnaf ve insanlar üzerine hücum edince yakalanıyor. Sonra gelip polis alıp götürüyor. İlçede genç arkadaş bıçaktan dolayı hafif yaralandı.” HDP İstanbul İl Başkanı Ferhat Encü, “Açıkçası faciadan dönüldü diyebilirim. Silahın ateşlenmemesi büyük bir mucize. Silah ateş alsaydı bunları konuşmazdık. İzmir il binamızdaki saldırıda öldürülen Deniz Poyraz davasının bir gün öncesi böyle bir saldırının yapılması bizim için manidardır. Partimize dönük bu tür silahlı saldırılar, bir kişinin milliyetçi duygularıyla yaptığı saldırılar olarak gösterilmek isteniyor. Biz böyle düşünmüyoruz. Bu saldırılar, planlı ve bilinçli saldırılardır” dedi.

3)Fon alanları hedef almıştı: İletişim Başkanlığı'na AB'den binlerce euro (Cumhuriyet)

Başkanlığını AKP İstanbul İl Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Gülçin Mete’nin yaptığı Vizyoner Kadınlar Derneği de 60 bin Euro'luk hibe aldı.

Türkiye’de bazı medya kuruluşlarının fonlandığı iddiaları üzerine "Basın özgürlüğü bahanesiyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız" diyen Fahrettin Altun’un başkanlığını yürüttüğü İletişim Başkanlığının “Etkin Kriz Yönetimi” projesiyle 30 bin euroluk Avrupa Birliği (AB) hibesi almaya hak kazandı.

Türkiye Ulusal Ajansı, AB’nin eğitim, gençlik ve spor alanlarındaki hibe programı olan Erasmus+Programı kapsamında açılan projelere yapılan başvuruların sonuçlarını duyurdu. Bu kapsamda, İletişim Başkanlığının “Erasmus+Yetişkin Eğitimi Programı 2021 Yılı Ana Eylem 2 - İşbirliği İçin Ortaklıklar Yetişkin Eğitiminde Küçük Ölçekli Ortaklıklar” programı kapsamında sunduğu “Etkin Kriz Yönetimi” başlıklı projesi 30 bin euroluk hibe desteğine hak kazandı. Başkanlığını AKP İstanbul İl Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Gülçin Mete’nin yaptığı Vizyoner Kadınlar Derneği de “Yerel Kalkınma İçin Kadının Güçlendirilmesi” başlıklı projesiyle 60 bin euroluk hibe desteğinin sahibi oldu.("BEŞİNCİ KOL FAALİYETLERİNE MÜSAADE ETMEYİZ")   Merkezi ABD’de bulunan bir vakfın Türkiye’de bazı medya kuruluşlarını fonladığına dair iddiaları üzerine süreci yakından takip ettiklerini belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, şu ifadeleri kullanmıştı: "Bazı yabancı liderlerin Türk siyasetini dizayn etme niyet ve gayretlerini açıkça ifade ettiği bir ortamda, hiçbir yabancı devlet ve kuruluşun medya sektörüne çeşitli fonlar sağlamasını söz konusu çıkar ve hedeflerden bağımsız yorumlayamayız. Kimsenin şüphesi olmasın ki, ne basın özgürlüğü ne de bir başka bahaneyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız. Yeni kisveler altında beşinci kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz."

4)Cengiz’in şantiye villası geçiciymiş(Dilan Şahinbaş-BİRGÜN)

Cengiz Holding’in Artvin Cerattepe’deki maden ocağının şantiye sahasında ne amaçla kaçak villa inşa ettiğini soran Yeşil Artvin Derneği’ne yanıt vermeyen Orman Bölge Müdürlüğü, basında çıkan haberlerin üzerine yazılı açıklama yaptı. 

Açıklamada yapının Maden Altyapı Tesis (şantiye alanları) İzin Alanı içerisinde kaldığı ve geçici süreli yapı niteliğinde olduğu savunuldu.

Açıklamada şöyle dendi: “Basında gündem edilen maden ocağının şantiye sahasındaki yapı, Artvin Maden İşletmeleri A.Ş.’nin gerekli izin başvurularını yapmasına müteakip kurumumuz tarafından ilgili kanun ve yönetmelikler dâhilinde incelenerek izne konu edilen Maden Altyapı Tesis (şantiye alanları) İzin Alanı içerisinde kalmakta olup, geçici süreli yapı niteliğindedir. Firma 2018 yılında almış olduğu bu izne müteakip, 2019 yılı içerisinde ilgili yapının inşaatına başlamıştır. İzin süresi, ruhsat bitim tarihi olan 08 Temmuz 2025’de sona erecektir.”

5)Erdoğan 'bilim' üzerine konuştu: Yeni fetihler, yeni Fatihler yetiştirmenin derdindeyiz.(BİRGÜN)

Saray’da düzenlenen TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni'nde konuşan Erdoğan, “Üniversitelerin fizik, kimya, biyoloji ve matematik gibi temel bilimler alanındaki bölümlerine ilginin istediğimiz oranda olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz” dedi. Erdoğan, bilimin önemine dair verdiği mesajlarda, "Yeni fetihler, yeni Fatihler yetiştirmenin derdindeyiz" ifadelerini kullandı.

6)İstanbul Üniversitesinde kitap afişine sistematik saldırı.(Özlem Songül ABAYOĞLU-EVRENSEL)

İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Doğan Çetinkaya’nın derlediği “Osmanlı’da Marksizm ve Sosyalizm” kitabı okurlarıyla buluştu. Kitabın tanıtım etkinliği için üniversiteye asılan afişlere kimliği belirsiz kişilerce zarar verildi. Afişlerin yırtılmasını, sökülmesini değerlendiren Doç. Dr. Çetinkaya olayı, “Kitap yayınlandıktan sonra kitabın duyurusunu içeren bir afişi okula astık. Daha sonra fakültede dekanın da izni ile kitapla ilgili bir tanıtım etkinliği planladık. Etkinliğin afişini astık. İlk günden itibaren okulun farklı yerlerine astığımız afişler düzenli bir şekilde indiriliyordu. Biz de indirilemeyecek bir şekilde bantlayarak afişleri asmaya başladık. Bu sefer de falçatayla yırtılmaya başlandı” sözleriyle anlattı.(https://www.evrensel.net/haber/451278/istanbul-universitesinde-kitap-afisine-sistematik-saldiri)

7) Razi Trak Köşkü, 85 milyon liraya satışa çıkarıldı.(BİRGÜN)

İstanbul Kadıköy’de 1800’lü yıllarda Fransız bir mimar tarafından yapıldığı tahmin edilen 1’inci derece tarihi eser Razi Trak Köşkü, 85 milyon liraya satışa çıkarıldı. Metrekare birim fiyatı 100 bin lira olarak belirlenen 4 katlı köşkün 26 odası, 4 salonu ve 3 banyosu bulunuyor. (https://www.birgun.net/haber/razi-trak-kosku-85-milyon-liraya-satisa-cikarildi-370909)








8) Sağlık Bakanlığı 'etkisiz' olduğu ispatlanan Favipiravir'İ dağıtmaya devam ediyor.(Yeniçağ)

Sağlık Bakanlığı, bir faydası olmadığı belirtilen, hatta mide ve karaciğeri olumsuz etkilediği vurgulanan Favipiravir etken maddeli ilacı Covid-19 hastalarına dağıtmayı sürdürüyor. Uzmanlar, “Bu ilacın dağıtılması bir hatadır” diyor. “Sağlık Bakanlığı, ısrarla ve anlamsız bir şekilde bu ilacı hastalara vermeye devam ediyor. Bakanlık son olarak bu ilacın hastalara verilmesini hekimlerin insiyatifine bıraktı. Bu ilacın dağıtılması bir hatadır ve tedavi rehberinden çıkarılması lazım. Bu ilacı milyonlarca hastaya kullandırttılar. Hatta sadece test sonucu pozitif olanlara değil temaslılara bile dağıtıldı.”