Ayakları dışarıda araç kullanan kişi başsavcı çıktı
Gaziantep'te bir sürücünün ayaklarını camdan çıkartarak otomobil kullandığı görüntüler sosyal medyada gündem olmuştu. Tepki çeken görüntülerde çakarlı aracın sürücü koltuğunda oturan kişinin Gaziantep Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcısı M.B. olduğu öğrenildi.
Gaziantep çevre yolunda seyir eden bir çakarlı otomobilde sürücünün ayaklarını camdan sarkıttığı görüntülere sosyal medyada tepki gösterildi. (TRAFİĞİ TEHLİKEYE ATAN İSİM BAŞSAVCI ÇIKTI!) OdaTV'nin haberine göre, trafik ekipleri tarafından yapılan incelemelerde, hem kendi canını hem de trafik güvenliğini tehlikeye atan kişinin Gaziantep Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcısı M. B. olduğu anlaşıldı. Görüntülerin ardından başlatılan denetimlerde, tartışmalara konu aracın “geçiş üstünlüğüne sahip çakarlı araç” statüsünde olduğu öğrenildi.(CEZA YAZILAMADI, BAŞSAVCI UYARILDI ) İncelemede araç sahibinin de Gaziantep Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcısı olduğu belirlendi. Geçiş üstünlüğüne sahip korunan, çakarlı ve başsavcı aracına ceza yazılamadı.Görüntülerin sosyal medyada dolaşıma sokulmasının ardından olaya ilişkin rahatsızlık duyan üst makamlar, başsavcıya uyarıda bulundu.
Toplantıda konuşulanlar bakanı kızdırdı: 'Bir daha bu adama randevu vermeyin'
Türkiye Kömür İşletmeleri'ne (TKİ) olan 18 milyar TL'lik borcunu ödemediği gerekçesiyle Soma Termik Santrali'nde üretimi durdurmak zorunda kalan Konya Şeker, geçtiğimiz haftalarda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile toplantı gerçekleştirmişti. Bakan Bayraktar'ın toplantıdaki sözleri nedeniyle tartıştığı Konya Şeker Başkanı Erkoyuncu için 'Bu adama bir daha randevu vermeyin' dediği öne sürüldü.
2015 yılında yüksek getiri sağlamasına rağmen 685 milyon dolara özelleştirilen ve Torku gibi ünlü markaları da bünyesinde bulunduran Konya Şeker'e satılan Soma Termik Santrali'nde üretim tamamen durduruldu. Santrali işleten Konya Şeker'in devlet iştiraki olan Türkiye Kömür İşletmeleri'ne 18 milyar TL'lik borcunu ödemediği öğrenilirken, mevcut borç ve santralin durdurulmasına ilişkin geçtiğimiz haftalarda Ankara'da yapılan toplantının da oldukça gergin geçtiği öne sürülmüştü.Bakan Bayraktar'ın, Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu'yu toplantıdan kovduğu iddiasını Erkoyuncu yalanlarken, görüşmelerin gergin ama samimi geçtiğini belirten Erkoyuncu, "Devlet beni idam eder ama kovmaz" ifadelerini kullandı. ('BU ADAMA BİR DAHA RANDEVU VERMEYİN') Öte yandan tarafların bu hafta içerisinde Ankara'da bir daha görüşme yapması beklense de, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Konya Şeker'e herhangi bir randevu verilmedi. Tarımdan Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadettin İnan'ın haberine göre, gergin geçen toplantıda Erkoyuncu'nun santralin borçlarına ilişkin devleti suçlayıcı ifadeler kullanmasına sinirlenen Bakan Bayraktar, yanındaki bakan yardımcısına “Bir daha bu adamla toplantı ayarlamayın!” talimatı verdi. Gelinen noktada, bu hafta yapılacağı duyurulan kritik görüşmenin gerçekleşmemesi ve Enerji Bakanı’nın randevu vermemesi, Ankara’da devletin üst kademesinde Ramazan Erkoyuncu’ya karşı oluşan tepkiyi daha görünür hale getirdi.('SANTRALİ NE ZAMAN KAPATACAĞIMIZI BİZ SİZE SÖYLERİZ') İddiaya göre taraflar arasında yapılan son görüşmede Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Erkoyuncu, Bakan Bayraktar'a "Santralin anahtarını bırakıp gidiyoruz, işçileri çıkaracağız, kapıya kilidi vuracağız!” ifadelerini kullandı. Bakan Bayraktar'ın bu sözlere sinirlendiği ve “Ramazan Bey, santrali ne zaman kapatacağımızı biz size söyleriz!” diyerek sert bir cevap verdiği belirtildi.
20 yıllık uydu verileri ortaya çıkardı: Eşi benzeri görülmemiş kayıp!-Utku Can Yalçın-
Arizona Eyalet Üniversitesi liderliğinde yapılan yeni bir araştırma, 20 yıllık uydu verilerini kullanarak 2002’den bu yana Dünya’nın kıtalarında eşi görülmemiş düzeyde tatlı su kaybı yaşandığını ortaya koydu.
Science Advances dergisinde yayımlanan çalışma, bu kuraklığın temel sebepleri arasında iklim değişikliği, aşırı yeraltı suyu kullanımı ve şiddetli kuraklıkları gösteriyor.(20 YLLIK UYDU VERİLERİ İNCELENDİ) ABD-Almanya ortaklığıyla yürütülen GRACE ve GRACE-FO uydu misyonlarının 20 yılı aşkın verilerini inceleyen bilim insanları, kara yüzeyindeki kurak alanların her yıl yaklaşık iki Kaliforniya büyüklüğünde genişlediğini belirledi. Araştırma, artık kurak alanların kurumasının, nemli bölgelerin ıslanma hızını geride bıraktığını ve bu durumun küresel hidrolojik döngüyü tersine çevirdiğini vurguluyor.(NÜFUSUN YÜZDE 75'İNİ ETKİLİYOR) Çalışmada yer alan bilim insanlarına göre dünya nüfusunun yüzde 75’i, son 22 yılda tatlı su kaybı yaşayan 101 ülkede yaşıyor. Bu durum, hızla artan nüfusa paralel olarak tatlı su krizinin derinleşeceği anlamına geliyor. Daha da çarpıcı olan ise kıtadaki su kaybının yüzde 68’inin yalnızca yeraltı sularından kaynaklandığının tespit edilmesi. Bu oran, Grönland ve Antarktika’daki buzulların toplam erimesinden daha fazla deniz seviyesi artışına neden oluyor.('HERKESİN DAHİL OLMASI GEREKEN ACİL DURUM') Araştırmanın başyazarı Jay Famiglietti, “Tatlı su kıtlığı, gıda ve su güvenliğini tehdit eden küresel bir kriz hâline geliyor. Bu, herkesin dahil olması gereken bir acil durum” ifadelerini kullandı. Yeraltı sularının sadece kriz zamanlarında kullanılması gerekirken, çoğu bölgede bu kaynakların düzenli şekilde tüketildiği ve ıslak yıllarda bile yenilenmediği belirtiliyor.
(KUZEY YARIMKÜRE DAHA FAZLA RİSK ALTINDA) Çalışmada dikkat çeken bir diğer unsur, 2014–2015 yıllarında yaşanan “mega El-Niño” döneminin ardından kuraklıkların hız kazanması. Aynı dönemde kuraklık bölgelerinin coğrafi dağılımında da kayda değer değişiklikler yaşandığı görülüyor. Özellikle Kuzey Yarımküre’deki orta enlemler, şiddetli kuraklıklar ve yeraltı suyu tükenmesi nedeniyle daha fazla risk altında.(DÖRT KITADA 'MEGA KURUMA') Bilim insanları, dört ana kıta ölçeğinde “mega-kuruma” bölgesi tespit etti: *Kuzey ve Orta Amerika: ABD'nin güneybatısı, Meksika ve büyük metropoller. *Alaska ve Kuzey Kanada: Buzulların erimesi ve tarımsal bölgelerdeki su kaybı dikkat çekiyor. *Kuzey Rusya: Kar ve permafrost erimeleri yaygın. *Orta Doğu-Kuzey Afrika ve Avrasya: Dubai, Kahire, Tahran gibi şehirlerin yanı sıra tarım bölgeleri ve Aral/Caspian Denizi çevresi de dahil. (YÖNETİM STRATEJİLERİ GELİŞTİRİLMEZSE KRİZ DERİNLEŞECEK) Araştırmacılar, özellikle IPCC iklim modellerinin tahmin edemediği bu eğilimlerin, tropik bölgelerde bile yer yer değişkenlik gösterdiğini söylüyor. Çalışma, sürdürülebilir su politikaları, uluslararası işbirliği ve veriye dayalı yönetim stratejileri olmadan tatlı su krizinin derinleşeceğini belirtiyor. Famiglietti, “İklim değişikliğiyle mücadelede zorlanıyor olabiliriz ama yeraltı suyu yönetiminde atacağımız adımlar, deniz seviyesi artışını yavaşlatabilir ve gelecek nesiller için tatlı suyu koruyabilir” dedi.Erdoğan, avukatının vekaletine son verdi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan sonra oğlu Bilal Erdoğan da avukat Mustafa Doğan İnal ile ilişkisini kesti. Vekaletini geri aldı... İnal, yıllardır Erdoğan ailesinin avukatıydı. Tartışmalı davalarla adı anılan İnal’la ilgili gelişme yargı camiasında gündem oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’ın tüm davalarında yıllardır avukatlığını üstlenen Mustafa Doğan İnal’ın, bu görevinden ayrıldığı ve müvekkil-avukat ilişkisinin bittiği öğrenildi. İddialara göre vekaletin sona erdirilmesini Erdoğan ailesi kararlaştırdı.(ANTEP’TE KONVOYA BASKIN) Avukat Ahmet Özel ve Avukat Mustafa Doğan İnal’ın birlikte görev yaptığı hukuk bürosu, uzun süredir Erdoğan ailesinin avukatlığını üstlenmişti. Bu büronun yargı çevrelerinde çok etkin bir konumu bulunuyor. Avukat Ahmet Özel’in son dönemde yurt dışında bir ev aldığı ve günlerinin bir bölümünü burada geçirdiği öğrenildi. İnal ile Erdoğan ailesi de hukuki ilişkisini bittirdiği belirtildi.Avukat Mustafa Doğan İnal’ın adı, 2022 yılında bir organize suç örgütü lideri ve adamlarının Gaziantep’teki resmi araç konvoyunun önünü kesip, baskın yapmasıyla gündeme gelmişti.(ALACAK-VERECEK) İddiaya göre, taziye ziyaretine giden ve içinde Avukat İnal’ın da bulunduğu konvoya alacak-verecek meselesi nedeniyle baskın düzenlendi. Konu daha sonra yargıya intikal etti. İfadelerde birçok önemli kişinin adı geçti. Ancak bu isimlerin büyük bölümü hakkında işlem yapılmadı. Vekalet ilişkisinin sona erdirilmesinde bu olayın ve iddiaların etkili olduğu öne sürüldü. (AÇTIĞI DAVALARLA ÇOK SIK GÜNDEME GELDİ) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, müvekkillerinin önemi nedeniyle basına çok sık konu oldu. İnal’ın özellikle, kendisiyle ilgili haberler konusunda açtığı davalar dikkat çekti. Örneğin İnal, BirGün Gazetesi’nde yayınlanan bir haber için hem yazan gazeteci İsmail Arı’ya hem de gazeteye ağır tazminat davaları açtı. İnal’ın adı aynı zamanda FETÖ borsası iddialarıyla da gündeme geldi. Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan “Cendere” kitabında İnal’ın TEFAL’in kurtarılması aşamasında aracı olduğu geçiyordu. TİP Milletvekili Ahmet Şık, İnal ile iki yargı mensubu arasında davayı yönlendirme iddiasının olduğu ses kaydını yayımlamıştı. İnal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 15 milyon liralık avukatlık ücreti aldığı iddiasıyla da gündeme gelmişti.
Apo’nun sekreteryası Aktaş’ın kuzeni çıktı -Özgür Cebe-Öcalan’ın cezaevi arkadaşı PKK’lı Veysi Aktaş’ın, CHP’li başkanları tutuklattıran Aziz İhsan Aktaş ile amcaoğlu olduğu belirlendi. Aziz’in ailesi Veysi’ye ‘geçmiş olsun’a gitti.
Diyarbakır’da 1994’te Yılmaz Market isimli iş yerinin ateşe verilerek kurşunlanması eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle tutuklanan PKK’lı Veysi Aktaş, ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Geçtiğimiz günlerde cezasının infazını tamamladıktan sonra tahliyesine karar verildi. Diyarbakır’a döndü. Havaalanında kalabalık bir grup tarafından çiçek ve zılgıtlarla karşılanan Veysi Aktaş’ın akrabaları arasında dikkat çeken bir isim yer alıyordu.
(EVİNE ZİYARET)
Öcalan’ın cezaevi arkadaşı Veysi Aktaş tahliye sonrası DEM Parti Diyarbakır il binasına gitti. DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile görüştü.İmralı’da terör örgütü elebaşı Apo’nun sekreteryasında yer alan ve PKK’ya silah bırakma çağrısı yapılırken de Öcalan’ın yanında oturan Veysi Aktaş’ın, CHP’ye yönelik operasyonların başaktörü “Topal İhsan” lakaplı Aziz İhsan Aktaş’ın amcasının oğlu olduğu ortaya çıktı. Veysi’nin babası Abit ile Aziz İhsan’ın babası Nezir’in kardeş oldukları belirlendi. “Suç örgütü lideri” denilen, “itirafçı” olduktan sonra serbest bırakılan Aziz İhsan Aktaş’ın annesi Şerife ile babası Nezir Aktaş’ın da Veysi Aktaş’ın aile evine geçmiş olsun ziyaretinde bulundukları bildirildi.
(ÇAY KAHVEDEN SERVET)
Aziz İhsan Aktaş, Diyarbakır’da Kredi Yurtlar Kurumu’nun kantin ihalesini aldı. Kafe işletmeye başladı. Dondurma, çay ve kahve satan Aktaş daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü’nün açtığı okul kantin ihaleleri ve devamında AKP’li belediyelerin açtığı ihalelerle bir anda servet sahibi oldu.(ŞİKAYET VAR AMA...)
Aziz İhsan AktaşAktaş’ın, CHP’li belediyelerden aldığı ihalelerle ilgili soruşturma devam ederken, aynı tarihlerde AKP’li Elazığ Belediyesi’nden de 2 milyar liralık birden fazla ihale aldığı ortaya çıktı. Bu ihalelerle ilgili Kamu İhale Kurumu başta olmak üzere savcılık ve ilgili kurumlara rakip firmalarca yapılan şikayet ve suç duyurularına rağmen herhangi bir işlem yapılmadı.(Örgüt lideri ama özgür!) Suç örgütü kurmak iddiasıyla gözaltına alınan Aziz İhsan Aktaş, CHP’li belediyeleri ‘suçlayan’ ifadeleri sonrası serbest bırakıldı. Şimdi özgürce dolaşıyor. CHP’li belediye başkanları ise onun ifadeleri gerekçe gösterilerek hâlâ cezaevinde. Haklarında iddianame ise henüz yazılmadı.
(Kardeşleri ihaleye fesattan sanık)
Melek KaraAziz İhsan Aktaş’ın kardeşleri Ramazan Murat Aktaş ile Tekin Aktaş AKP’li Diyarbakır Bağlar Belediyesi eski Başkanı Hüseyin Beyoğlu ile ihaleye fesat karıştırmak suçundan yargılanıyor. Avukat olan kız kardeşi Melek Kara da TEDAŞ’ı sahte evraklarla milyonlarca lira dolandırmakla suçlanıyor. Zimmetine para geçirdiği iddia edilen Kara’nın 20 yıl hapsi isteniyor.
Erdoğan'ın marketinde işçi kıyımı
Çalışanlar zor şartlar altında çalışırken AKP’li bürokratlara görevler dağıtılan Tarım Kredi Kooperatifleri Marketleri’nde zarar büyüdü. Yılın ilk 6 ayında 2.5 milyar lira zarar eden kurum, 1.200 işçiyi işten çıkarıyor.
Ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşirken iktidarın varlığıyla övündüğü, reklamını yaptığı şirketlerin de zararı katlandı ve işçi çıkarma haberleri gelmeye başladı. Bu şirket, daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın alışveriş yaptığı ve ardından “Şube sayısını artırın” diye emir verdiği Tarım Kredi Kooperatifleri Marketleri.(ZARARI ÇİFTÇİ ÖDÜYOR) Gıda enflasyonunu düşürmek için kurulan ancak zincir marketlerle aynı fiyata satış yapan, iktidarın zaman zaman ‘İndirim kampanyası’ diye reklamlarını yaptığı bu marketlerin zararı 2025’in ilk 6 ayında 2.5 milyar lirayı aştı. Tarımdan haber.com’un haberine göre, mağaza personeli ve iştiraklerde yaklaşık 1.200 çalışanın işten çıkarılacağı öğrenildi. Tarım Kredi’nin diğer iştiraklerinde de benzer bir ‘tasarruf operasyonu’ başlatıldığı iddia ediliyor.Bir yanda işçiler, işten çıkarılırken bir yandan da AKP’li bürokratlara yüksek maaşlarla görevler verilmesi tepkilere neden oluyor. Tarım Kredi Marketleri Genel Müdürlüğü’nde Varlık Fonu, Ziraat Bankası ve Turkcell gibi kamu kurumlarında görev yapmış Hüseyin Aydın yer alıyor. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin üst kademesi; Adem Darımla, İsmail Can, Fikret Oy, Zeynep Müjde Sakar, Hasan Fehmi Kinay, Kazım Erten gibi eski AKP’li vekiller, vekil aday adayları ve AKP’de görevli isimlerle dolu. Bu isimlere ödenen maaşlar 100 bin TL’yi aşarken, huzur hakkı olarak da 70 bin TL veriliyor.En dikkat çeken nokta ise oluşan zararların Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği tarafından kapatılması. Yani çiftçinin üretimde kullanması gereken öz sermayesi, market zincirinin zararlarını finanse etmek için harcanıyor. Çiftçiye destek olması gereken kaynak, her geçen yıl daha da küçülüyor.(Çiftçiye kredi kapılarını kapattı) Tarım Kredi’nin kaynakları iştiraklere aktarılırken, çiftçi ortakların krediye ulaşımının da zorlaştırıldığı iddia edildi. 2020’de imza ve kefil ile 25 bin TL kredi alabilen çiftçi, 2025’te taşıt rehni verse bile 200 bin TL krediye ulaşamıyor. Enflasyon ve kuraklık vururken, kredi politikaları da çiftçinin elini kolunu bağlıyor.Çiftçiler ayrıca Tarım Kredi’den kullanılan kredilerin ilk 300 bin TL’sine uygulanan Hazine indiriminin 3 yıldır artırılmadığını hatırlatıyor. Enflasyon yüzde 100’leri aşarken, çiftçiye tanınan indirim yerinde sayıyor. Çiftçi, “Genel Müdür neden bu konuda bir adım atmıyor” diye soruyor.
SÖZCÜ

















