2017’de en büyük risk faktörleri;
Trump’ın politikalarıyla yeni bir ticaret savaşı olasılığı, Çin
ekonomisinde riskin artması, AB’nin geleceğine ilişkin belirsizlikler
ile petrol ve emtia fiyatlarındaki oynaklıklar.
Küresel ekonomide, ülkeden ülkeye farklılıklar gösterse de hayli kırılgan, siyasi çalkantıların dümeninde kalan bir 2016’yı geride bıraktık. Suriye’deki iç savaş, küresel terörün tırmanışa geçmesi, mülteci göçleri, doğal afetler... Hepsinin küresel ekonomi üzerinde önemli etkileri oldu. Tabii bu arada küresel silahlanmanın da hızla arttığını vurgulamaya gerek yok. Peki 2017’de önemli ekonomileri neler bekliyor:
Avrupa’da belirsizlik sürecek: Avrupa’da ekonomik göstergeler dirençliliğe işaret etmesine karşın Brexit, yani İngilizlerin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı, Yunanistan’daki belirsizlik, Avro Bölgesi’nde güvenin zayıflamayı sürdürmesi ve büyümenin yüzde 1.5 eşiğinde kalması, Avrupa’ya göç krizi ve bankacılık sektöründeki sıkıntılar 2016’da bölgeye en fazla damgasını vuran gelişmelerdi. 2017’de yapılacak Fransa, Hollanda ve Almanya seçimlerinde olası sürprizlerin ekonomiye etkisini küçümsemek gerekiyor. İngiltere ve AB, 2017 sonunda aralarında ticari ilişkiyi gümrük birliğine indirgeyebilir. 2017 yılı içinde Avro’un kalıcılığı ciddi biçimde sorgulanacak ve döviz pazarında sık sık şoklar yaşayabiliriz.
Gelişmekte olan ekonomiler: ABD kamu kâğıtlarının getirilerinin daha cazip hale gelmesiyle, yatırım fonları Türkiye’nin de aralarında bulunduğu “gelişen ülkeler” tabir edilen piyasaları terk etmeye yöneldiler. Uluslararası Finans Enstitüsü’ne (IIF) göre seçim sonrası, bu ülkelerden 7 milyar dolarlık çıkış gerçekleşti. 24 gelişen piyasa parası arasında TL yüzde 14 ile “en fazla düşen” para birimi sıfatını kimseye kaptırmadı. Capital Economics 2017’de gelişmekte olan ülkelerde siyasi risklerin yüksek kalmayı sürdüreceğini tahmin ederken düşük büyümenin popülizm ve otoriterliği artıracağını ve endişelerin merkezinde Türkiye, Tayland ve Filipinler’in bulunduğunu söyledi. Brezilya’da siyasi gerilimlerin mali dengeye ilişkin endişeleri artırabileceği, Arjantin’de seçimlerin reformların yavaşlamasına neden olabileceği belirtildi. Rusya’nın önümüzdeki çeyreklerde resesyondan çıkması, Afrika ve Körfez ülkelerinde ekonomide aşağı yönlü döngünün dip seviyeyi görmesi bekleniyor.
Japonya daraldı: Japonya’da GSYİH büyümesi, 2016’da % 0.5 civarında cılız kaldı. Ekonomi, küçülen işgücü, yaşlı nüfusun hızla artması ve sıkı göçmenlik kontrolleri nedeniyle daralmaya devam ediyor.
Çin’de risk artıyor: Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin’de ekonomik büyümenin yavaşlaması, ülkeden sermaye çıkışlarının hızlanması gelecek yıl için önemli risk olarak gösteriliyor. Gelişmekte olan ülkelerden çıkan sermaye geçen yıl 735 milyar dolara ulaşmış ve bunun dörtte üçü Çin’den gerçekleşmişti. Yazarımız Erinç Yeldan “dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisinin” performansının ardında aslında hızla artırılan borçluluğun yattığına değinerek “Çin’de kredi hacmi son sekiz yılda iki misli artış göstererek yüzde 255’e ulaştı. Kredi hacmindeki hızlı artış özellikle inşaat ve altyapı hizmetler sektörlerinde tüketim patlamasını besledi. Çin ekonomisinin toplam borcu 25 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu rakam Çin milli gelirinin yüzde 250’si düzeyinde” demişti. Tüm bunları da göz önüne almakta yarar var.
Emtia fiyatları: 30 Kasım’da ham petrol fiyatları, ekim ayından bu yana ilk kez 50 ABD Doları’nın üzerine çıktı ve OPEC altı ay boyunca günlük 1.2 milyon varil üretimini yaklaşık 32.5 mbpd’ye düşürme anlaşması imzaladı. Piyasalar, 2017 sonuna kadar uzatma opsiyonu içeren sözleşmeye olumlu tepki verdi. OPEC ülkeleri, başta Rusya ve diğer büyük ham petrol ihracatçıları, arzını günde 558.000 varil azaltacak. Fiyatların artması başta Rusya olmak üzere birçok ülke ekonomisini etkileyecek.
ABD ticaret savaşlarını başlatacak mı?
Zaten 2016 yılında ABD ekonomisi giderek güçlenen bir seyir izlemişti. 2016’nın üçüncü çeyreğinde yüzde 3.5 genişleyerek son 2 yılın en iyi performansını gösterdi. Popülist politikaları öne çıkaran Donald Trump’ın başlandığında yeni bir döneme geçecek olan ABD’nin atacağı adımlar dünya ekonomisinin kaderini de yakından ilgilendiriyor. Bunların içinde Çin başta olmak üzere birçok ülke ile yeni ticaret savaşlarının başlaması da bulunuyor. 2017 başında ABD Kongresi 2-3 trilyon dolarlık bir vergi indirimi ve altyapı harcama paketi üstünde el sıkışacak. Bu durumun ABD’nin elini daha da güçlendirmesi bekleniyor. Zaten IMF’de 2017’de ABD için ciddi anlamda bir toparlanma öngörmüştü. Eğer bu tahminler gerçekleşirse yani ABD 2017’de yüzde 2.7 büyür ve yüzde 2.6 enflasyon yaratırsa bu gelişme Türkiye ve onun gibi dış finansmana bağlı ekonomiler için iyi olmaz.
Özlem Yüzak
CUMHURİYET
Küresel ekonomide, ülkeden ülkeye farklılıklar gösterse de hayli kırılgan, siyasi çalkantıların dümeninde kalan bir 2016’yı geride bıraktık. Suriye’deki iç savaş, küresel terörün tırmanışa geçmesi, mülteci göçleri, doğal afetler... Hepsinin küresel ekonomi üzerinde önemli etkileri oldu. Tabii bu arada küresel silahlanmanın da hızla arttığını vurgulamaya gerek yok. Peki 2017’de önemli ekonomileri neler bekliyor:
Avrupa’da belirsizlik sürecek: Avrupa’da ekonomik göstergeler dirençliliğe işaret etmesine karşın Brexit, yani İngilizlerin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı, Yunanistan’daki belirsizlik, Avro Bölgesi’nde güvenin zayıflamayı sürdürmesi ve büyümenin yüzde 1.5 eşiğinde kalması, Avrupa’ya göç krizi ve bankacılık sektöründeki sıkıntılar 2016’da bölgeye en fazla damgasını vuran gelişmelerdi. 2017’de yapılacak Fransa, Hollanda ve Almanya seçimlerinde olası sürprizlerin ekonomiye etkisini küçümsemek gerekiyor. İngiltere ve AB, 2017 sonunda aralarında ticari ilişkiyi gümrük birliğine indirgeyebilir. 2017 yılı içinde Avro’un kalıcılığı ciddi biçimde sorgulanacak ve döviz pazarında sık sık şoklar yaşayabiliriz.
Gelişmekte olan ekonomiler: ABD kamu kâğıtlarının getirilerinin daha cazip hale gelmesiyle, yatırım fonları Türkiye’nin de aralarında bulunduğu “gelişen ülkeler” tabir edilen piyasaları terk etmeye yöneldiler. Uluslararası Finans Enstitüsü’ne (IIF) göre seçim sonrası, bu ülkelerden 7 milyar dolarlık çıkış gerçekleşti. 24 gelişen piyasa parası arasında TL yüzde 14 ile “en fazla düşen” para birimi sıfatını kimseye kaptırmadı. Capital Economics 2017’de gelişmekte olan ülkelerde siyasi risklerin yüksek kalmayı sürdüreceğini tahmin ederken düşük büyümenin popülizm ve otoriterliği artıracağını ve endişelerin merkezinde Türkiye, Tayland ve Filipinler’in bulunduğunu söyledi. Brezilya’da siyasi gerilimlerin mali dengeye ilişkin endişeleri artırabileceği, Arjantin’de seçimlerin reformların yavaşlamasına neden olabileceği belirtildi. Rusya’nın önümüzdeki çeyreklerde resesyondan çıkması, Afrika ve Körfez ülkelerinde ekonomide aşağı yönlü döngünün dip seviyeyi görmesi bekleniyor.
Japonya daraldı: Japonya’da GSYİH büyümesi, 2016’da % 0.5 civarında cılız kaldı. Ekonomi, küçülen işgücü, yaşlı nüfusun hızla artması ve sıkı göçmenlik kontrolleri nedeniyle daralmaya devam ediyor.
Çin’de risk artıyor: Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin’de ekonomik büyümenin yavaşlaması, ülkeden sermaye çıkışlarının hızlanması gelecek yıl için önemli risk olarak gösteriliyor. Gelişmekte olan ülkelerden çıkan sermaye geçen yıl 735 milyar dolara ulaşmış ve bunun dörtte üçü Çin’den gerçekleşmişti. Yazarımız Erinç Yeldan “dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisinin” performansının ardında aslında hızla artırılan borçluluğun yattığına değinerek “Çin’de kredi hacmi son sekiz yılda iki misli artış göstererek yüzde 255’e ulaştı. Kredi hacmindeki hızlı artış özellikle inşaat ve altyapı hizmetler sektörlerinde tüketim patlamasını besledi. Çin ekonomisinin toplam borcu 25 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu rakam Çin milli gelirinin yüzde 250’si düzeyinde” demişti. Tüm bunları da göz önüne almakta yarar var.
Emtia fiyatları: 30 Kasım’da ham petrol fiyatları, ekim ayından bu yana ilk kez 50 ABD Doları’nın üzerine çıktı ve OPEC altı ay boyunca günlük 1.2 milyon varil üretimini yaklaşık 32.5 mbpd’ye düşürme anlaşması imzaladı. Piyasalar, 2017 sonuna kadar uzatma opsiyonu içeren sözleşmeye olumlu tepki verdi. OPEC ülkeleri, başta Rusya ve diğer büyük ham petrol ihracatçıları, arzını günde 558.000 varil azaltacak. Fiyatların artması başta Rusya olmak üzere birçok ülke ekonomisini etkileyecek.
ABD ticaret savaşlarını başlatacak mı?
Zaten 2016 yılında ABD ekonomisi giderek güçlenen bir seyir izlemişti. 2016’nın üçüncü çeyreğinde yüzde 3.5 genişleyerek son 2 yılın en iyi performansını gösterdi. Popülist politikaları öne çıkaran Donald Trump’ın başlandığında yeni bir döneme geçecek olan ABD’nin atacağı adımlar dünya ekonomisinin kaderini de yakından ilgilendiriyor. Bunların içinde Çin başta olmak üzere birçok ülke ile yeni ticaret savaşlarının başlaması da bulunuyor. 2017 başında ABD Kongresi 2-3 trilyon dolarlık bir vergi indirimi ve altyapı harcama paketi üstünde el sıkışacak. Bu durumun ABD’nin elini daha da güçlendirmesi bekleniyor. Zaten IMF’de 2017’de ABD için ciddi anlamda bir toparlanma öngörmüştü. Eğer bu tahminler gerçekleşirse yani ABD 2017’de yüzde 2.7 büyür ve yüzde 2.6 enflasyon yaratırsa bu gelişme Türkiye ve onun gibi dış finansmana bağlı ekonomiler için iyi olmaz.
Özlem Yüzak
CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder