8 Haziran 2017 Perşembe

‘Yeryüzü sürgünü’ Türkiye sevdalısıydı... - ZEYNEP ORAL

“Juan Goytisolo yaşama veda etti”... Ajanslar haberi birkaç sözcükle duyurdu... İçimi koca bir ah kapladı.

Ah, dünyanın farklı kültürleri biraz daha öksüz kaldı...
Ah, kültürleri birbirine düşman kılanlar sevinmiştir şimdi...
Türkiye’deki okurların çoğu 20. yüzyılın bu dehasını “Yeryüzünde Bir Sürgün” kitabıyla (Metis Yayınları) tanıdı. Onu bize en çok tanıtan da kitaplarını İspanyolcadan Türkçeye çeviren, onun hakkında yazan, onunla nice söyleşiler yapan değerli bilim insanı Neyire Gül Işık’tır... Ne mutlu bana ki Gül Işık’ın o güzelim yazılarını 80’li yıllarda “Sanat Dergisi”nde bol bol yayınlama şansına eriştim. 

Aşk - nefret ilişkisi
İspanyol yazar, vatanı İspanya’yı acımasızca eleştirendi. Franco döneminde ülkesinden sürgün edilişi onu Avrupalı yapsa da Avrupalılığı reddedendi. O, Aydınlanma Çağı’nın Avrupa’sını benimserken yoksul ülkelere tepeden bakan zenginler kulübüne savaş açmıştı. Avrupa’yı farklı kültürleri yok sayması nedeniyle yerden yere vurandı! O Cervantes kadar Mevlana’yı da özümsemiş olandı.
Vatanı İspanya ve Avrupa ile yaşadığı aşk - nefret ilişkisini, her yerde farklı derecelerde yaşadı. Bu dünya gezgini, göçebe yazarın başlıca özelliği tüm çelişkileri irdelemesi; varsayımları, değer ölçülerini sorgulaması; genel geçerlere başkaldırması; kimlik yansımalarıyla hesaplaşmasıydı...
Juan Goytisolo’nun önemi ve yüceliği “kutsal”, “tabu”, “dokunulmaz” bilinenlere karşı meydan okuyup kendi değerlerini oluşturmasındaydı.
Dünya vatandaşı Juan Goytisolo, Türkiye’ye 80’li yıllarda sık sık geldi. Hem sürekli yazdığı “El Pais” gazetesine röportajlar yapmak, belgeseller çekmek, hem de bu ülkeyi çok sevdiği için... “İspanya ve Fas’tan sonra Türkiye üçüncü vatanım” dediğini anımsıyorum.
Gül Işık, “Sanat Dergisi” için yaptığı bir röportajda İstanbul’un orta yerinde bir kahvehanede yazara sormuştu: “Sizce yaşam nedir?” diye...
Goytisolo bir solukta yanıtlamıştı: “Bunu bilsem, yazı yazı yazar mıydım ben?”
 
Kültürün canlılığı
Ve Goytisolo’dan birkaç alıntı: (ayni röportajdan): “Kültürde her türlü ulusalcılığın kesinlikle karşısındayım, çünkü bir kültür dışarıdan almış, özümsemiş olduğu etkilerin toplamıdır. Bunların sayısı ne kadar çoksa, o kültür de o kadar zengin ve dinamik demektir.”
“Bence bir kültürün canlılığı özümseme yetisindedir. Yabancı kültürler, özümsendikleri oranda seçenek oluşturabilirler.”
“Hepimiz belli bir kültür bağlamında doğmuşuzdur ve bu bizi koşullandırır. Aydının yapması gereken bu koşullardan sıyrılmak, başka dünyalara, başka kültürlere, başka toplumlara kapısını açılmaktır. Ben hep şu amaca yönelmişimdir: Başkalarının olana saygı göstermek (saygıyı hak ediyorsa elbet) kendimin olanı eleştirmek. Yabancıları eleştirmek hiçbir şeye yaramaz, eleştirdi mi kendisininkini eleştirmeli insan.”
86 yaşında aramızdan ayrılan Goytisolo gibi yazarların, düşünürlerin çoğaldığı gün dünyamız daha yaşanabilir bir dünya olacak.. 

Ayşe Bilge Dicleli
Çok değerli bir insanımızı Ayşe Bilge Dicleli’yi zamansız kaybettik. 68 kuşağının güzel insanı, 12 Mart ve 12 Eylül’ün tüm baskısını, şiddetini, acımazsızlığını yaşayan, adı gibi bilge bir insandı. Yayıncılığı, yazarlığı, çevirmenliği, değerlendirmeleriyle toplumsal yaşamımıza hep katkıda bulundu. Daha güzel bir dünya umudu, daha yaşanabilir bir Türkiye sevdasıyla KA.DER başkanlığı da yapan Ayşe Bilge Dicleli’yi ve o her daim güler yüzünü çok arayacağız. Işıklar içinde uyusun. Tüm sevenlerine ve yakınlarına sabırlar diliyorum.




Zeynep Oral / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder