6 Ağustos 2017 Pazar

Vesayet Savaşları! Ahmet Yavuz ve Cesaret - Mine G. Kırıkkanat

Meydandaki kalabalık 300-400 kişi, dar sokaktaki askerler 40 kadardı. Sivil ve asker karşı karşıyaydı. Askere en yakın duran sivillere yaklaştım. Kendimi emekli general olarak tanıttım. Darbeye karşı bir kişilik olduğumu vurguladım. Tanıyan birkaç kişi, saygılı bir tavır takındılar. Kalabalığın büyük bölümü sakindi.
Askerlerle
konuşmak istiyorlar, onlar ise cevap vermiyorlardı. Askerlere döndüm. Kendimi tanıttım. Komutanlarını sordum. Arkadaydı. Geldi. Kendimi tekrar tanıttım. Yasadışı bir iş yaptıklarını, derhal kışlalarına dönmeleri gerektiğini söyledim. Binbaşı hem saygılı, hem de ne yapacağı konusunda ikircikliydi. Daha doğrusu yaptığı işin doğru mu, yanlış mı olduğundan emin değildi.
Beni tanıdığını söylemesi üzerine, Ordu komutanının açıklama yaptığını, darbe girişiminin hiyerarşik olmadığını ve suç işlediklerini yeniden ifade ettim. Bir yandan sivillerle, diğer yandan binbaşıyla konuşuyordum. Sivillere konuşmak için her dönüşümde, Binbaşı telefona sarılıyor ve birilerine ulaşmaya çalışıyordu.
Bazı sivilleri ikna etmekte çok zorlandım. Amaçları olay çıkarmak gibiydi. Onları sakinleştirmeye çalışırken, askere de kışlaya dönmesi için baskı yapıyordum. Binbaşı, siviller uzaklaştığı takdirde kışlaya döneceğini söyledi. Geniş çoğunluk talebime uydu ve kalabalık arasında bir yol açıldı. Binbaşı oradan geçmek istemediğini belirtince, geriye dönüp ters istikamette ilerlemelerini önerdim. Tam bu kararı uygulamaya koyduğumuzda, kalabalık içinden iki kişiyi zapt etmek sorunu yaşadık. Sonradan, bunlardan birinin sivillere “Asker ateş açacak!”, askere yaklaşıp “Ateş açın!” dediğini öğrendim. Muhtemelen FETÖ’nün adamlarındandı. Bunlarla mücadele etmek oldukça güç oldu ve zaman kaybına yol açtı.
Sonuçta kalabalığı askerlerden uzaklaştırmayı başardık...*
*AHMET YAVUZ’un “Vesayet Savaşları/ İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine” başlıklı inceleme kitabından alıntıdır. (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2017) 


***
Fatih Terim & Co.
Fatih Terim, başarı oranı en iyimser hesapla yarı yarıya “imparator”luk mesleğinde yıllarca Galatasaray ve Milli Takım’dan beslendi.
Hem de ne beslenme! Ama Terim hanedanına besi yetmiyor...
Fulya Terim, Events adlı organizasyon şirketiyle kocasının çevresindeki milyarderlerin düğün dernek düzenlemelerinden sebepleniyor.
Küçük kız Buse, babasının ününden nemalı “moda blogger”ı oldu. Bebeğinin alt bezi dahil, kullandığı tüm eşya ve aksesuvar fotolarını sosyal medyada yayımlayarak marka reklamı yapıyor. Kazancından ne kadar vergi veriyor doğrusu bilmek isterdim; çünkü bencileyin utanç verici bu çığırtkanlıktan, “post” (gönderi) başına 30 bin TL parsa topladığı iddia ediliyor. Hatta bir ara Milli Takım’ı çığırtkanlığını yaptığı markalarla giydirdiği bile ileri sürüldü!
Buse’nin kocası Volkan Bahçekapı, futbol menajeri Ahmet Bulut’un ortağı. Şirket, pek çok futbolcuya menajerlik hizmeti veriyor. Bu futbolculardan bazıları, sebebi hikmeti Fatih Terim’den sorulan yeteneklerinden dolayı Milli Takım’a transfer edilince, büyük kulüpler tarafından kapışılıyorlar... ama Ozan Tufan ve Ahmet Çalık örneğinde görüldüğü gibi, pek de olağanüstü çıkmıyorlar. Zarar yok, çünkü damat Volkan Bahçekapı, bu transferlerin parsasını tıkır tıkır topluyor.
Büyük kız Merve’nin ne iş tuttuğunu bilmiyoruz. Büyük damadın meşgalesini de bilmiyoruz. Ama Fatih Terim’in Alaçatı’da kebapçı basmasına neden olan restoran sahibinin, büyük damadın kız kardeşi olduğunu biliyoruz.
Sizin anlayacağınız, Terim hanedanını doyurmak zor... 


***


İşte size birbirine zıt karakter ve tıynette iki adamın yaşamından kesitler.
Balyoz kumpası mağduru ve mapusluğunun dışında futbol tutkusuyla ünlü Em. Tümgeneral Ahmet Yavuz’un, bugün bilgisinden başka hiçbir zenginliği yok ve yurdunu, halkını korumak için mücadeleye devam ediyor.
Ötekinin neyi koruyup kollamakla iştigal ettiğini, artık biliyorsunuz.
Hangisinin mega, hangisinin mikro olduğuna ve bu ülkeyi kimin temsil ettiğine siz karar verin.


Mine G. Kırıkkanat / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder