Birkaç haftadır bir takım vekiller çıkıp taksilerin mağdur olduğunu anlatıp duruyor. Nedenmiş?
Çünkü her anı takip edilen, denetlenebilen bir uygulama iç pazara girmiş ve taksicileri eve ekmek götüremez hale getirmiş. Bence taksici kardeşlerimizin bazıları eve ekmeği “Kısa mesafe” olduğu için götüremiyordur ya neyse… Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, İstanbul’da taksi işi kıllı bir iş. İşini doğru, kibar ve insani bir şekilde yapan şoför bulduğumuzda neredeyse seviniyoruz ama maalesef durum böyle. Denetleme, düzenleme ve kontrol olmayınca saldım mevlam çayıra stilindeler. Ülkenin genel derdi de bu zaten. Denetimsizlik, kimsenin hiçbir konuda hesap vermemesi. Neyse, Külünk vekilim bu konudan rahatsız olmuş ki, şöyle bir açıklama yaptı:
“UBER, kamu düzeni ve iç güvenlik için tehdittir. Yasa tanımaz bir küresel organizasyonla karşı karşıyayız. Yargıyı bu konuda göreve davet ediyorum.”
Ardından da tivitine devam ediyor vekilim: “Bireysel hatalar topyekün insanımıza hizmet eden değerli bir mesleğe asla mal edilemez. Arabasında unutulan değerli eşyaları teslim eden TAKSİCİ kardeşlerimiz üzerinden bakmayı da unutmayınız…” E tamam da arabada unutulan eşyaya çökmek mi normaldir, yoksa sahibine ulaştırmak mı?
Nedir yani?
Doğru olan şeyi yaptığı için mi alkış bekleniyor?
Neyse vekilime hemen internetten cevaplar geliyor. Vekilim de onları kopyala yapıştır cevaplıyor.
Mesela bir kullanıcı: “Kısa yol diye yolcu almayan, yağmurda mırın kırın eden, güzergahı beğenmeyen, trafiğe girmek istemeyen vb. Daha neler neler. Hepsinin bir bahanesi var. İstiyorlar ki Büyükçekmece’den binelim Tuzla’da inelim. İşlerini düzgün yapsalardı kimse bir şey demezdi!” yazıyor.
Vekilim boş durur mu?
“Taksici kardeşlerimiz sizin bu haklı eleştirileriniz ile kendilerini yenileyecekler, hatalarını düzeltecekler. Asla kamuoyuna yansıyan yanlış imaja teslim olmayacaklar. Eleştirileriniz haklı ve değerli” diyor.
Vekilime hemen başka bir vatandaş bir anısını anlatıyor. Mesele imaj ya!
“Hiçbir şeyi değiştirdikleri yok. Annemin ayağı kırıldı. Koltuk değneğiyle yürüyor. Normalde yakın olan ve asla taksiye binmeyeceğimiz bi mesafe için binmemiz gerekti. Hastaneden çıkmıştık. Taksiye bindik. Duraklardan yürüyemeyeceğimiz kadar uzaklaşıp trafik var bugün zaten kazanamadım. İndireyim sizi burda deyip bizi alakasız bi yerde indirdi. Trafiğe girmemek için. Bu insanlar mı kendilerini düzeltecek?”… Bu noktada vekilim mavi ekrana yaklaşıyor olmalı… Cevap yok.
Vekilim diğer vatandaşlara da az önce okuduğunuz tiviti diyor ama sanki kendisi için değerli değil de vatandaş için değerli gibi. Çünkü herkese aynı cevap geliyor. Neyse Külünk vekilim tam bunları söylerken aynı hafta şöyle bir olay oluyor
Kadıköy’den Sabiha Gökçen Havalimanı’na gitmek isteyen turistin, yolları bilmemesinden faydalanarak yolu uzatan ve uçağını kaçırmasına neden olan taksici hakkında “nitelikli dolandırıcılık” suçundan 3 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi. İddianamede, şüphelinin müştekinin turist olması nedeniyle İstanbul’u ve havalimanı yolunu bilmemesinden faydalanarak daha uzun mesafe gitmek ve böylece daha fazla taksi ücreti alabilme amacıyla kasıtlı olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsü yolundan Avrupa Yakası’na geçtiği kaydedildi… Dön baba dönelim. Olumsuz imaj ha! Adam şov yapmış ya. Kazık şov!
Tam o sırada muhalefetten de tuhaf bir çığlık geliyor. Yine nedense taksicilerin yanındalar. Sanki oy gelecek yerden tavuk esirgenmez gibi bir şey. Ama maalesef gelecek potansiyel iki oy için, büyük boy vizyonsuzluk içine düşüyor Hamzaçebi vekilim de.
İstanbul Milletvekili M. Akif Hamzaçebi İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nı ziyaret ederek taksicilerin sorunlarını dinledi. Hamzaçebi “ İstanbul’dan Uber’i kovarak İBB’nin başlatmış olduğu İTaksi uygulamasını da İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’na vereceğiz” dedi.
Ya bir de eskilerden 2013’den bir haberle yazıya son veriyorum.
19 Şubat 2013’te Külünk vekilim TRT Haber’de yayınlanan Meclis Taksi programında da şoför koltuğuna oturmuş. Haberin metninde aynen şöyle yazıyor: İstanbul caddelerinde müşteri arayan Külünk, taksi müşterilerinin sık sık duyduğu “Karşının taksisiyim” sözünü söylemeden, mesafe ayırt etmeden yolcu taşıdı... Haber metni bile olayın gerçeklikten uzaklığını anlamış.
Mevzu vekillerimizin siyasi görüşleri birbirinden ne kadar alakasız olsa da taksicileri tüketiciden daha çok korumaya çalışması. Böyle birkaç vekil daha var, boş boş konuşuyorlar. Yazık, bu vekillerden bizi kim koruyacak? Keşke vekilleri de, bakanları da başganları da denetleyebildiğimiz bir sistem olsaydı. Denetleme olmayınca her şey böyle cacığa dönüyor.
Şimdi kendimizi doğrayabiliriz.
Kaan Sezyum / BİRGÜN