Şirketlerin daha fazla kârı için elektrik ve doğalgaza gelen zamlar özellikle son yıllarda giderek artarken, faturaların 2018 yılında bu yana gösterdiği fahiş artışı eski Samsun Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı ve Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ ile konuştuk. Özdağ, iki yıl içinde soygunun boyutunun ulaştığı noktayı çarpıcı örneklerle anlattı.
Tek kişinin asgari ücretle çalıştığı, asgari geçim ücreti alan, iki çocuğu olan bir hanede 2018 yılında aylık elekrik, su, doğalgaz ve iletişim giderlerine 363 lira ödeniyordu ve asgari ücret 1679 liraydı. Bu durumda asgari ücretin yüzde 22'si faturalara gidiyordu.
Elektrik ve doğalgazda yapılan özelleştirmeler sonrası patronlar kârlarına kâr katarken, halk büyük bir yoksulluk çekmeye devam ediyor.
Artan tüketim, dağıtım bedelleri, vergiler ve fonlar faturaları halkın korkulu rüyalardan biri haline getirdi.
Faturaların 2018 yılında beri gösterdiği fahiş artışı eski Samsun Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı ve Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ ile konuştuk.
Türkiye'de elektrik faturaları, bir yıl öncesine göre yüzde 32 daha fazla ödeniyor. Elektrik faturalarındaki bu fahiş artışın nedeni nedir?
Elektrik maliyetlerimizin yüzde 32 artması, meskenler için geçerli. Sanayi ve ticarethanelerde bu oranın çok daha fazla olduğunu görüyoruz. 2018 yılı Türkiye'deki ekonomik krizin görünür hale geldiği yıl. Mızrağın çuvala sığmaması, özellikle dövizdeki aşırı yükselmeden dolayı Türkiye'de üretimin azalması, sanayi üretiminin düşmeye başlaması ve enerji maliyetlerinin artması enerji sektörünü büyük bir krize soktu. Çünkü, Türkiye'de özellikle son 15-20 yıldır ekonominin yüzde 6-7 oranında büyüyeceği gibi bir projeksiyon ile enerji üretim sektörünün büyümesi hedeflendi. Bu büyüme içerisinde de özel sektörün bir takım kamusal kaynaklar garanti verilerek dışarıya sınırsız borçlanmasının önü açıldı. Ancak bu abartılı büyüme projeksiyonları, Türkiye'de ciddi bir atıl kapasite sorununa neden oldu. Enerji sektörünün 2019 yılı içerisindeki borç stoku 50 milyon doların üzerindeydi. Bunun zannediyorum 47 milyon doları yapılandırıldı, 2019 sonrasındaki ödeme takvimine bağlandı. 2020 yılı içerisinde enerji sektörünün 47 milyon dolarlık borcunun ne durumda olduğu basında hiç yer almadı. Ki bunun 12-13 milyon doları dağıtım şirketlerinin. 2019'daki borçlar da durmadı, artarak devam ediyor. Bize yansıyan maliyet artışının en büyük sebeplerinden biri bu plansızlık. Kamusal bir plan yok. Enerji sektöründe üretim, iletim ve dağıtım uçtan uca tek bir kamusal bakış açısıyla piyasaya terk edilmeden planlaması gerekiyordu. Fakat enerji üretim sektörü, dağıtım sektöründen bağımsız ele alındığı, diğer sanayi, üretim politikaları gözetilmeksizin bütünlüklü bir bakış açısıyla bakılmadığı için bize yansıyan tarafı bu. Türkiye petrolün yüzde 98'ini, enerjinin yüzde 90'ını dışarıdan ithal ediyor olabilir. Dolayısıyla döviz kurlarındaki hareketlilik ve Türkiye ekonomisinin yönetilemez hale gelmesi ister istemez enerji maliyetlerine yansıyor.
Dağıtım bedeli yüzde 84 arttı
Peki bu artış, faturalardaki hangi kalemlerden kaynaklanıyor?
Burada çok vahim olan bir durum var. Mesken aboneleri üzerinden konuşursak, 2018 Temmuz'unda 100 kilowatt saatlik bir elektrik tüketiminde hane 46 liralık fatura ödüyormuş. 46 liralık faturanın 24 lirası enerji bedeli, 13 lirası dağıtım bedeli, 9 lirası vergi ve fonlardan oluşuyormuş.
Nisan 2020'ye geldiğimizde 100 kilowatt saatlik bir elektrik tüketimine mesken aboneleri olarak 34 lirası enerji bedeli, 24 lirası dağıtım bedeli, 14 lirası da vergi ve fonlar olmak üzere 72 lira olduğunu görüyoruz.
Tek kişinin asgari ücretle ile çalıştığı ve iki de çocuğun bulunduğu bir hanenin ortalama aylık elektrik tüketimi 200 kilowatt saat. Bu durumda böyle bir hanenin aylık elektrik faturası 140 lirayı buluyor.
Artış oranlarına bakarsak mesken aboneleri için enerji bedeli yüzde 42 artmış, dağıtım bedeli yüzde 84 artmış, faturaların toplam artışı da yüzde 54 olmuş. Şimdi enerji bedelindeki artışı anlayabiliriz. Doğalgaz, kömür ithalatı var, bir üretim süreci var. Buradaki maliyet artışını anlayabiliriz. Doğru buluruz demiyorum, anlayabiliriz diyorum. Fakat dağıtım bedelindeki yüzde 84'lük artışı anlayamıyorum. Dağıtım şirketlerinin nasıl bir gideri var ki bir buçuk yılda yüzde 84'lük bir artış getiriyor. Burada bir ithal girdi yok. Toptancıdan aldığı elektriği dağıtıyor. Buna dikkat çekmek gerekiyor.
Abonelerin yüzde 7'si faturalarını ödeyecek durumda değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimlerden önce vaat ettiği elektrik tüketim desteği nedir? Kimler, nasıl faydalanabiliyor bu destekten?
2018'de ekonomik kriz ile perişan olan dar gelirli, geçim sıkıntısı çeken ailelerin elektrik faturalarına destek olmak adına bir seçim yatırımı yapıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan destek alan hane sayısına göre bir çıkarımda bulunuldu. Buna göre, Türkiye'de 2.5 milyon elektrik abonesinin bu desteğe ihtiyacı olduğu söylendi.
Türkiye'de mesken abone sayısı 2018 rakamlarına göre 35 milyon 827. Kayıtlı mesken abonelerinin yüzde 7'si elektrik faturasını ödeme gücüne sahip değil. Bu korkunç bir rakam. Bu yoksullaşmanın da fotoğrafını ortaya koyuyor.
Samsun'da da bu oran Ocak 2020 tarihi itibari ile 13 bin 200 abonenin elektrik tüketim desteği aldığını görüyoruz. Türkiye rakamları ile benzerlik gösteriyor.
Elektrik tüketim desteği de dört kategoride hanelere veriliyor. İki kişinin yaşadığı bir hane için ayda 75 kilowatt saat, 53 TL'ye denk geliyor, üç kişinin yaşadığı hane için 100 kilowatt saat, 71 TL'ye denk geliyor, dört kişilik haneler için 125 kilowatt, 88 TL'ye denk geliyor, beş kişinin üzerindeki haneler içinde 150 kilowatt saat bu da 107 TL'ye denk geliyor. 1 Nisan 2019 tarihinde verilen destek rakamları ile 1 Mart 2020 tarihi arasındaki destek rakamları arasındaki artışı oranladığında net olarak meskenler bazında bir yılda elektrik faturalarının yüzde 32 arttığı görüyorsunuz.
Samsun'un üzerinden, 1 Nisan 2019 tarihinde 7 bin 111 hane elektrik tüketim desteği alırken, Ocak 2020'de bu sayı 13 bin 200'e yükselmiş. Bu veriler bize hane bazında yoksullaşmanın nasıl arttığını gösteriyor. Covid-19 verilerine henüz ulaşmadık, Haziran ayında alacağımızı tahmin ediyoruz. Ancak bu yoksullaşmanın arttığını tahmin ediyoruz.
Yine Samsun üzerinden, Covid-19 salgınından önce abonelerin yaklaşık yüzde 5'i faturaları zamanında ödeyemediği, elektrik kesintisine uğradığı hesaplamaları var.
Doğalgazda fatura yüzde 64 arttı
Peki doğalgazda ve suda durumlar nasıl? Benzer bir artış mevcut mu?
Doğalgaz ve suyu konuşurken ister istemez aylar bazında konuşmak zorundayız. Ankara'da yaşayan bir ailenin aylık doğalgaz tüketimi ile Antalya'nın, Adana'nın, Samsun'un aylık doğalgaz tüketimi farklılık gösteriyor. Ben kendi yaşadığım şehrindeki dağıtım şirketi üzerinden hesaplama yaptım. Samsun'da bir hanenin ortalama doğalgaz tüketimi yılda 1000 metreküp. Bu 1000 metreküp üzerinden hesap yapıldığında, 2018 yılının Temmuz ayında 85 lira olan aylık doğal gaz faturası şu anda 140 lira. 2018 Temmuz ayından bugüne bir hanenin ödediği fatura, yüzde 63-64 artmış.
Su faturası açısından incelendiğinde de Samsun'da benim edindiğim rakamlara göre, hane başına su tüketimi 15 metreküp. Mütevazi görülebilir. Diğer illerde farklılık gösterebilir. Buradaki referans hane asgari ücretle tek kişinin çalıştığı, iki çocuğun olduğu ve asgari geçim indirimi alınan bir hane. Böyle bir hanenin aylık ortalama su tüketimi 15 metreküp. 2018 yılı Temmuz ayında Samsun'da böyle bir hanenin ödediği su faturası 68 lirayken, bu tutar şu an 85.73 lira.
İletişim ve haberleşme giderleri de artık evlerin olmazsa olmazlarından. İletişim ve haberleşme tüketimlerinin faturalandırılması neye göre yapılıyor peki? Bu faturalarda Türkiye ortalaması nedir?
Türkiye'de sabit telefon sayısı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nun 2019 yılının son çeyrek verilerine göre 11 milyon 540 bin. Benim tahminim bunun 10 milyonu evlerde. Yaşlılarda cep telefonu kullanımı az, sabit telefonun daha yaygın olduğu görüyoruz. Evlerde geniş bant internet hizmetlerinin en az yüzde 80-85'i sabit telefon ile veriliyor hâlâ.
Türkiye'deki sabit geniş bant abone sayısı 14 milyon 100 bin. Evine fiber, kablonet gibi bir biçimde kablo ile internet alan abone sayısıdır bu.
Türkiye'de 35 milyon 827 bin elektrik abonesi var demiştik. Dolayısıyla 14 milyona oranlarsak, Türkiye'de her üç evden birinde ADSL yani sabit geniş bant bağlantısı var. Her üç evden birisinde sabit telefon var.
2019 yılının son çeyreğinde Türkiye'de cep telefonu abone sayısı 77 milyon 200 bin. Türkiye'deki sabit telefonların ortalama faturası 31.72 lira. Türkiye'deki 77 milyon mobil hattın ortalama faturası 38 lira, operatörden bağımsız. Bu verilerle, tek kişinin asgari ücretle çalıştığı, iki çocuğun olduğu bir hanedeki haberleşme fatura masrafını en düşük ücretten hesaplayalım. Bu hane de ayda 31.72 lira ya sabit ya internet gideri yazıyoruz. TÜİK'in verilerine göre 2019 yılı hane halkı sayısı ortalama 3.4 kişi. Bunu dört kişiden üçünde telefon var buna göre hesaplayacağız. Bir kişinin mobil hat faturası ortalama 38 TL demiştik. Tüm bunlarla birlikte referans hanenin, dört kişilik bir ailenin aylık toplam iletişim gideri 160 lira.
Bütün faturaları bir araya getirdiğimiz nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz peki?
Bu faturaları üst üste getirdiğimiz zaman ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Nisan 2020'de tek kişinin asgari ücretle çalıştığı, iki çocuğun olduğu bir hanenin 142 lira elektrik faturasi, 140 lira doğalgaz faturası, 85 lira su faturası, 160 lira haberleşme gideri var. Bunun içinde kesinlikle televizyon gideri yok. Aile yayını belediyeden bedava alınıyor, Netflix, Blu Tv, Digiturk, D-smart, Tivibu bu haberleşme giderlerinin içerisinde yok. Bunların hepsini topladığımızda 527 lira yapıyor. Yani asgari ücret ile geçinen bir aile 527 lira, ev kirası, gıda, sağlık, giyinme dışında sadece faturalara veriyor.
Tek kişinin asgari ücretle çalıştığı, asgari geçim ücreti alan, iki çocuğu olan bir hanede 2018 yılında aylık elekrik, su, doğalgaz ve iletişim giderlerine 363 lira ödeniyordu ve asgari ücret 1679 liraydı. Bu durumda asgari ücretin yüzde 22'si faturalara gidiyordu.
2019 yılında aylık elekrik, su, doğalgaz ve iletişim giderleri 413 lira olmuş ve asgari ücret 2116 lira. Aylık gelirin yüzde 20'si yine faturalara gidiyordu.
2020 yılında fatura giderleri aylık 527 lira ve asgari ücret 2435 lira oldu. Yine aylık gelirin yüzde 22'si faturalara gidiyor.
Bu rakamlar Covid-19 salgını döneminden bağımsız. Dezenfektana, maskeye, sağlık giderlerine para harcanmamış hali ve hala çalışabilir durumda. Ücretli izne çıkarılmadı, işten atılmadı.
Bir de sokağı gerçeği var. Covid-19 nedeniyle işsiz kalanların sayısını her geçen gün arttığını biliyoruz. Çalışıyor olarak görünüp ücretsiz izne ayrılmış olanlar var.
Bir de sokağı gerçeği var. Covid-19 nedeniyle işsiz kalanların sayısını her geçen gün arttığını biliyoruz. Çalışıyor olarak görünüp ücretsiz izne ayrılmış olanlar var.
Serhat Yılmaz / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder