27 Nisan 2021 Salı

Sedat Peker’in toplattığı kitap - Barış Pehlivan / CUMHURİYET

 

Masada iki kitap... 

İkisinin de adı aynı, yazarı aynı, konusu aynı.

Ancak birinin içindeki iki paragraf diğerinde yok. Silindi. 

Gelin, sır gibi saklanan bir lekeyi görün... 


2017 yılıydı. Gazeteci Gülşen İşeri“Ömrümce Ağladım” adlı kitabı yazdı. Kitapta hem oyuncu Muhterem Nur’un hayatı hem de eşi Müslüm Gürses’in bilinmeyenleri anlatılıyordu. Büyük ilgi gördü, çok konuşuldu.

Bir gün... 

Yayıncı Doğan Kitap, silahlı kişiler tarafından basıldı. 

Kendilerini “Sedat Peker’in adamları” diye tanıttılar. Kitapta yer alan şu küçük Müslüm Gürses anısından rahatsızdılar:

“Sadece halk değil, önemli kişiler de ‘Baba’ diyerek elini öpüyordu. Onlardan biri, bir davette Müslüm Gürses’in yanına gelmişti, yanında da korumalar vardı. Müslüm Gürses şaşırdı, eğilip ‘Baba’ diyerek elini öptü Gürses’in bu meçhul kişi, sonra da uzaklaştı adamlarıyla... 

Müslüm Gürses, Nevzat Bey’e dönüp ‘Kim bu lavuk, tanımadım’ diye sordu. Nevzat Bey de ‘Sedat Peker abi’ dedi. Müslüm Gürses gülmeye başladı, ‘Öyle mi, ayıp ettik adama!’” 

Yayınevini basan kişiler “Reis kimsenin elini öpmez. Peker’i küçük düşürdünüz” dedi. Ve hemen arkasından tehdit geldi: “15 gün içinde gereğini yapmazsanız, biz yapacağız!” 

Yazar Gülşen İşeri’nin oturduğu evin adresini yayınevi yetkililerine söylediler. Evet, popüler tarihten gülümseten bir anekdot, yazarın ölümle tehdit edilmesine varmıştı. 

Sonunda ne mi oldu? 

Yayınevi tüm piyasadan “Ömrümce Ağladım” kitabını geri çekme kararı aldı. Toplatılan kitaplar imha edildi. Tanıklarının aktardığı o iki paragraf kitaptan çıkarıldı. Sansürlenmiş yeni baskı okurla buluştu. 

Konuyla ilgili görüştüğüm Doğan Kitap Yayın Yönetmeni Cem Erciyes“Biz aslında Muhterem Nur’un da isteğini yerine getirdik, böyle yaparak. Kendisi vefat ettiği için daha fazla konuşmak istemiyorum” dedi. 

Şimdi... 

Hani bugün Sedat Peker’e operasyon yapılıyor ya... 

Aynı kişi devlet tarafından makbul göründüğü günlerde böylesine utançlar da yaşandı. Bir kitap sessiz sedasız yok edildi. 

O sessizliği, bu satırlarla yırtmak istedim.  


İLGİNÇ TAHLİYE

Önceki Arka Bahçe’de okudunuz... 

Diyarbakır’da altın üreten Zerya Kuyumculuk’un sahipleri hakkında dolandırıcılık davası vardı. 350 milyon liraya yakın bir vurgundan bahsediliyordu. Davayı çözecek bilgilerin yer aldığı bilgisayar da paralar ve altınlarla birlikte kaçırılmıştı. 

İşte... 

Bu olayı anlattığım gün ne oldu biliyor musunuz? 

Davanın üç tutuklusundan  

Zülküf Ortaç ilginç bir 

şekilde tahliye edildi. 

Halbuki 4 Haziran’da      

duruşması vardı. O gün 

beklenmedi ve bir buçuk ay önceden apar topar cezaevinden çıkarıldı. 

“Apar topar” dedim ama... Normalde hakkınızda tahliye kararı verilince, cezaevi yönetimi sizi dışarı çıkarmak için hızlı davranır. Acaba, Zülküf Ortaç’ın sokağa salınması için pandemi yasaklarının başladığı 22 Nisan Perşembe, akşam saatleri mi beklendi? Bu iddia doğruysa, Diyarbakır 3 No’lu T Tipi Cezaevi yönetimi neyi amaçladı? 

Sözün özü, her haliyle dikkate değer bir tahliye yaşandı bu vurgun dosyasında. 

ATATÜRK’ÜN VASİYETİNDE KARAR 

Ne çok tartışıyoruz. Ne çabuk unutuyoruz. Ne olduğunu sonra hiç merak etmiyoruz. 

Hatırlayın, bir dönem AKP medyası ne manşetler atmıştı... 

Atatürk’ün manevi torunu Tacinur Demir, Atatürk’ün vasiyetini yerine getirmediği iddiasıyla CHP’ye bir dava açmıştı. Sığırtmaç Mustafa’nın kızı Demir, Atatürk’ün vasiyetinin iptalini ve CHP’nin kontrolüne bıraktığı ne miras varsa hepsini almayı arzuluyordu. Dava dilekçesinde, Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın Türkiye İş Bankası hisseleriyle ilgili yaptığı açıklamalar da delil olarak vardı. 

CHP’nin avukatlarından Mustafa Kemal Çiçek yıllarca bu davada iz sürdü. Bu taleplerin neden imkânsız olduğunu anlattı durdu. 

Ve sonunda, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi geçen günlerde davayı düşürdü. 

Gelin görün ki Atatürk’ün vasiyetinin iptali davası hukuksuz olduğu için bitmedi. 69 yaşındaki manevi torun Tacinur Demir koronadan dolayı hayatını kaybetti. Dava dosyası da bu nedenle kapandı. 

Ancak CHP davayı istinafa taşımaya hazırlanıyor. Çünkü ölümden değil, esastan reddedilmesini talep edecekler. 


SİLİNEN TWEET VE GERÇEK

AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe Twitter’da şöyle yazdı:

“Seçimden önce ‘Her şey çok güzel olacak’ diyen her kim varsa pastadan payını alıyor.” AKP’li Kabaktepe, Milli Gazete’ye İBB’den ihale kıyağı yapıldığını iddia ediyordu. Sonra birden sildi bu tweet’i. Neden? Yoksa, böylesi bir hedef göstermenin Saadet Partisi ile olası ittifaka zarar vereceğini mi düşündü? Şimdilik emin değilim. 

Bildiğim şu ki Saadet Partisi’nin asıl yayın organı TV5 maddi olarak çok zor durumda. Çalışanlarına aylardır maaş ödeyemediği kulağıma geliyor. Bundandır ki kanal “5 için 1 olalım, 1’imiz 1000 olsun” sloganıyla destek kampanyası başlattı. Ayakta kalmak için izleyicilerinden bin liralık maddi destek bekliyorlar. Ve hatırlatıyorlar; kamu kurumları diğer kanallara milyonlarca saniyelik reklam verirken, TV5 neden sıfır saniye reklam alır? 

Barış Pehlivan / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder