Siyanür deposu büyüyecek(Gökay BAŞCAN-BİRGÜN)
Ülkenin en büyük ikinci siyanür havuzunda kapasite artırımına gidildi. Kuşların ölümüne neden olan, bölgede tarımı bitiren madende yılda 11 bin ton siyanür kullanılacak.
Anagold Madencilik ve Çalık Holding’in ortağı olduğu Erzincan’ın İliç ilçesi Çöpler köyünde işlettiği Çöpler Altın Madeni’nin kapasite artırımına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararı verildi. İkinci kez yapılan kapasite artırımı kapsamında madenin faaliyet alanı genişletilecek, flotasyon (cevher zenginleştirme) tesisi kurulacak.
Kapasite artışıyla birlikte ülkenin en büyük altın madeni olacak projenin bedeli ise 1 milyon 162 bin 800 TL. Başvuru dosyasında Çöpler Köyü Kilisesi’ni ÇED sınırları içerisine alan şirket, değişikliğe gitti. Kiliseyi çalışma sınırları dışarısına çıkaran ancak hemen dibinde faaliyet yürütecek olan şirketin ÇED sınırları bin 747 hektardan oluşuyor. 13 yılda faaliyet alanını 2 buçuk kat artıran şirket toplamda yaklaşık olarak 2 bin 447 futbol sahası büyüklüğü alanda çalışma yapacak. 783,72 hektarı orman, 95,93 hektarı ise mera alanını kapsayan maden ocağı yerleşim yerlerinin yakının. Maden sahası Çöpler ve Sabırlı köylerine uzaklığı sadece 250 metre. Tarım arazilerini kimyasal zehre boğan şirket, sülfürik asit kullanımını yıllık 9 bin tondan 122 bin tona çıkaracak. Siyanür kullanımı ise yıllık 11 bin ton olacak. Madende ayrıca 16 çeşit çok tehlikeli kimyasal daha kullanılıyor. Halk arasında kezzap olarak kullanılan nitrik asit ise bir yıl içinde bin 50 kilogram kullanılacak. ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre şirket, 10 adet evaporatör (buharlaştırıcı) inşa edecek. Bu evaportörler aracılığıyla zehir havuzuna biriken kimyasallar buharlaştırarak atmosfere salınacak.
ARICILIK BİTECEK
Bölgede yıllardır en önemli geçim kaynaklar arıcılık ve meyvecilik. Bölgede 2019 yılında yaklaşık 130 ton doğal bal üretimi gerçekleşti. Diğer geçim kaynağı meyvecilikte ise, yılda 120 ton üzüm, yaklaşık 600 ton elma, 234 ton ise armut üretimi yapılıyor. ÇED raporunda, sahada 19 memeli türü belirlendiği, bunlardan dağ keçisinin uluslararası kriterlere göre ‘zarar görebilir’; diğer 18 türün ise ‘düşük risk’ kategorisinde olduğu belirtildi.
GEÇMİŞİ KARANLIK
Kapasite artırımına giden şirketin maden ocağının geçmişi işçi hakları ve çevresel zararlar açısından sorunlu. Yeni kapasite artırımını bölgede istihdam yaratacağı savıyla savunan şirket, birçok kez işçisini mağdur etti. 2019 yılında madende çalışırken ayağına sülfürik asit dökülen işçi işten çıkarıldı, tedavisi yapılmadan kaderine terk edildi. Geçen nisan ayında ise maden işçileri, Anagold şirketinin yerli taşeronu Çiftay şirketinin ücret ve izin haklarının gasp edilmek istenmesine karşı kendilerini şantiyeye kapattı. İşçiler mesaili sistem nedeniyle düşen ücretlerinin artırılmasını, izin haklarının düzenlenmesini, sendika haklarının tanınmasını istedi.
***
Akciğer kanseri vakaları patladı
Şirketin ÇED olumlu kararıyla kapasite artırımına gitmesine bölge halkından Sedat Cezayirlioğlu tepki gösterdi. Şirket ile yıllardır hukuksal ve bilimsel olarak mücadele ettiklerini belirten Cezayirlioğlu, bölgede artan akciğer ve bağırsak kanser vakalarına dikkat çekti. 29 Ekim’de bölgede bir buluşma gerçekleştireceklerini belirten Cezayirlioğlu şu ifadeleri kullandı: “Verdiği zarar itibariyle dünyada eşi benzeri olmayan bir maden burası. Burada siyanürden yüzlerce kat zararlı kimyasal kullanılır. Akciğer ve bağırsak kanser vakaları artmış durumda. İlçede tarım bitmiş durumda. 25 yılda dolması gereken kimyasal atık barajı 2 yılda doldu ve genişletmeye gittiler. Baraj, 650 futbol sahası büyüklüğüne çıkacak. 350 metre aşağısında Fırat nehri var. Atık barajını aktif fay hattı üzerine kurdular. Atmosfere verecekler bu atık barajında sülfürik asit ve siyanür kimyasallarını atmosfere verecekler. Çocuklarımız geleceğini ABD’ye peşkeş çekiyoruz. Bölge Çernobil’e dönmüş durumda.”
***
İncirin anayurdunda toprak yarılmaya başladı.(Aycan KARADAĞ-BİRGÜN)
Germencik’in nüfusunun yarısından fazlası geçimini incirden sağlıyor. Ancak artan kuraklık ve jeotermal santrallar (JES) nedeniyle incir üretimi her geçen yıl düşüyor. Üreticiler aynı zamanda ürünün kalitesinin de her yıl düştüğünü belirtiyor. İlçede ruhsatlı 18 JES faaliyet gösteriyor. Yeni projelerin yapılması beklenirken bölge halkı uzun süredir doğayı tahrip eden bu JES’lere karşı mücadele ediyor.
Kuru, BirGün’e yaptığı açıklamada, yeraltı suyunun fazla çekilmesinin dolayı toprak yarılmasının olabileceğini kaydetti: “Bir ön inceleme yaptık. Deprem ya da jeotermal aktivitesi değil. Yeraltı suyu kaynaklı bir durum olabilir. Kuraklık ve suyun kullanıma bağlı olabilir. İhtimal ki suyun fazla çekiminden dolayı belli lokal yarıklar söz konusu. Bunu araştırmamız gerekiyor. Ne kadar kullanılıyor, kim kullanıyor? Bunlar önemli. Detaylı inceleme yapılması için yazışmalarımızı yapacağız.”
JES’LER USULE UYGUN ÇALIŞMIYOR
Germencik Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Halil Çetinkaya ise, “Bu bölgede incir tarımı yapılır. İncir tarımında çok fazla su kullanılmaz. İşletmelerin özellikle jeotermallerin yeraltı sularını çekmesinin etkili olabileceğini düşünüyoruz. Bölge halkı olarak endişeliyiz. Yaşanan olayın nedenlerinin açıklanmasını istiyoruz. Tarlalarımız zarar gördü. Jeotermaller usule uygun çalışmadığı için yeraltı sularımızın kirlendiği düşünüyoruz. Yeraltı sularının analizinin yapılmasını istiyoruz” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder