Çanakkale Zaferimizin nişanesi…
Türkiye’nin tarihe damgası…
Saray bu sözlerle duyurdu Çanakkale Köprüsü’nün açılışını.
Sembollerle dolu bir köprü!
Çelik kuleler 318 metre: 3’üncü ayın 18’ini yani 18 Mart 1915’te kazanılan Çanakkale Deniz Zaferi’ni temsil ediyor.
Köprünün orta açıklığı 2023 metre: Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümünü sembolize ediyor.
Köprünün kulelerinin rengi kırmızı-beyaz: Türk bayrağını temsil ediyor.
4 kulenin tepesinde figür 4 top mermisi: Çanakkale Savaşı’nda top mermisini insanüstü bir güçle sırtlayan Seyit Onbaşı’yı simgeleştiriyor.
Semboller, söylemler bir arada düşünüldüğünde, köprünün bir siyasi propaganda seti olduğu çok açık!Ve o propaganda bazı acı gerçekleri gizleyen çelik zırh işlevi görüyor.
***
Gizlenen gerçeklerin ne olduğuna değinmeden önce birkaç noktayı hatırlayalım!
Çanakkale köprüsü 334 metre ile ‘dünyanın en yüksek çelik ayaklara sahip köprüsü’.
Köprü, 2023 metre ile ‘en geniş orta açıklıklı asma köprü’.
‘En’ler hep Türkiye’de; en yüksek, en büyük, en geniş…
Misal gökdelen (150 metre veya üstündeki bina) sayısı ile Türkiye açık ara Avrupa birincisi! Öyle bir ara ki ikinci sıradaki İngiltere’nin iki katından fazla!
Niye ki?..
Gelişkin teknolojileri, yeterli mühendislik bilgileri, maliyeti karşılayacak kadar paraları ve inşa edecek kadar becerileri mi yok! Ya da onlarca yıllık tıkır tıkır işleyen planları olmasına rağmen öngörülü, iradeli siyasetçileri mi yok?
Soruyu değiştirelim; “Avrupalılar niye ‘en’leri yapmıyor?” diye değil de şöyle soralım: Türkiye bunları niye yapıyor?
- Rant.
- Beton ekonomisi üzerinden geçici büyüme ve istihdam sağlamak.
- Kamu ihaleleriyle beslenen, devletten ihale almada dünya rekorları kıran müteahhitlere iş yaratmak, makine parkurlarını başa çıkarmamak.
(Köprüyü yapan ortaklardan Limak şimdi, tamamlandığında 352 metre ile Avrupa’daki en yüksek gökdelen olacak, Merkez Bankası binasını inşa ediyor. Aman boş kalmasınlar. Aman rant çarkı durmasın.)
- Kalkınma, eser bırakma, icraat propagandası ve seçmenin gönlünü büyük projelerle çelme hamlesi.
Şimdi bu başlıklar Çanakkale Köprüsü’nde tek tek nasıl hayata bulmuş ona bakalım.
BU BİR VURGUN MATEMATİĞİ DEĞİLSE NE?Köprüden günlük araç geçiş garantisi 45 bin.
Bir de Osmangazi Köprüsü var; günlük 40 bin araç garantili.
Soru bir: Her gün Marmara denizini sağından solunda turlayıp Ege’ye, Anadolu’ya geçecek 85 bin araç bulunur mu?
Çanakkale Boğazından hali hazırda gemilerle geçen günlük araç sayısı 12-13 bin araç. Nasıl olacak da bu sayı köprü açılınca 45 bine çıkacak?
Yıllık 16 milyon 425 bin araç garantisi verildi.
Soru 2: Feribotla, bayramlar dahil yıllık 3.5 milyon aracın taşındığı bir bölgede verilen 16 milyondan fazla araç garantisinin gerçekleşmesi mümkün mü?
***
Soruların arasına bir hatırlatma!
Nasıl olsa araç geçmezse milletin ödediği vergilerden müteahhide paralar takır takır ödeniyor.
Örneğin, Osmangazi Köprüsünün KDV dahil geçiş ücreti 668 TL. Geçen araçlar 184.5 TL ödüyor. Aradaki 483.5 TL’lik fark geçmeyenlerin vergilerinden ödeniyor.
***
Peki Çanakkale Köprüsü’nden geçişte ne kadar ödenecek?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu demişti ki …
“En az yük getirecek bedeli açıklayacağız. Sayın Osmangazi Köprüsü 184 TL ücret alıyoruz. Burada da makul bir bedel olacak. Daha uygun olsun daha çok araç geçsin amacımız. Rakamı Cumhurbaşkanı açıklayacak”.
Cumhurbaşkanı açıkladığında gördük ki…
Geçen araçlardan alınacak ücret 200 TL.
Hani 184 liradan makul olacaktı?
Makul olmadığı için de cumhurbaşkanı önce fiyatı açıklamayı unuttu, konuşmasını bitirdi. Hatırlatılınca da… ‘200 lira’ dedi.
Alandan ‘Oooo’ nidaları yükselince de… ‘Pahalı mı?’ diye sordu.
Sonra da her köprü açılışında teamül haline gelen uygulamayı ‘müjde’ diye sundu: Köprüden geçişler bir hafta bedava!
Oluşan olumsuz havayı dağıtmak için görevliler, ‘Recep Tayyip Erdoğan’ sloganı attırmak zorunda kaldılar.
***
Çanakkale Köprüsünden garanti edilen geçiş fiyatı 15 avro. KDV dâhil sözleşme ücreti 17.7 avro bugünkü kurla 290 TL.
Gidiş geliş köprü ücreti 580 TL. Bu rakam bile iyimser kalabilir. Zira her yıl avro bölgesi enflasyonuna göre güncellenecek. Kur ve enflasyon artışı fiyatı katlayacak yani. Örneğin avro 20 TL olursa fiyat anında yüzde 25 katlanacak.
Garanti 12 yıllık!
Beş kuruş verilmedi denilen köprüyü yapan müteahhide verilen toplam gelir garantisi 6 milyar avronun üzerinde. Dolar karşılığı 7 milyar dolara dayanıyor.
Soru 3: Hazineden yüklü bir ödeme yapılacağı açık değil mi? Üstelik geçen vatandaşın da bayağı yüksek bir meblağ ödediği durumda.
***
Açılış yılı, Cumhuriyet’in 100. Yılı olan 2023 olarak duyurulan projede takvim öne çekildi.
İşletmeci inşaatı belirlenen süreden 18 ay daha erken bitirdi.
Erken bitirme, projeyi üstlenen şirketi kalkındıracak. Çünkü erken bitirme süresi şirketin işletme süresine bonus olarak eklendi.
Karşılığındaki gelir garantisinin toplamı yaklaşık 616 milyon dolar.
Soru 4: Erken bitirmenin mükafatı olarak görülen bu bedel aslında süper bir para transferi değil mi; hazineden müteahhide aktarılan!
***
Köprünün karmaşık matematiğine dair müthiş bir soru da İktisatçı İbrahim Kahveci’den gelsin:
Osmangazi Köprüsü: Maliyet:1.2 milyar dolar, geçiş ücreti 50 dolar.
Çanakkale Köprüsü: Maliyet 2.75 milyar dolar (2.5 milyar avro), geçiş ücreti : 19.5 dolar.
Osmangazi Köprüsü yaklaşık yarı maliyet ama geçiş fiyatı 2.5 kat daha fazla.
Osmangazi Köprüsü 40 bin araç. Çanakkale Köprüsü 45 bin araç. Burada da çok küçük fark var. Maliyet & Fiyat dengesini izah etmiyor.
Sorumuz çok basit: Sizce neden bu fark çıkıyor?
Osmangazi Köprüsü’nün de içinde olduğu İstanbul-İzmir otoyolu 22 yıl 4 ay YAPIM+İŞLETİM süresi ile verildi. Çanakkale Köprüsü ihalesinde ise süre 16 yıl 2 ay süre ile verildi.
Yani süre açısında da Çanakkale Köprüsü daha kısa sürede devredilecek. Ama neden fiyat Osmangazi Köprüsünde 50 dolar ve Çanakkale Köprüsünde 19.5 dolar?
Matematiği çok iyi olan birileri bu izahı yapabilirse çok ama çok sevinirim.
Soru 5: Kahveci’nin dikkat çektiği gibi ortada izaha muhtaç bir durum olduğu açık değil mi?
***
Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırılan Çanakkale Köprüsü Ocak 2017’de ihale edildi. O gün yatırım tutarı kamuoyuna 10 milyar TL olarak yansıdı.
Bugün 2.5 milyar avroluk maliyetle yaklaşık 40 milyar TL ediyor.
Soru 6: Maliyet 4’e katlandı. Çok öngörülü(!) bir proje değil mi?
SAVUNMA FARKLI, SONUÇ: AYNI ÇARK
Hükümet diğer mega projelerde yaşanan sorunun bu projede yaşanmayacağı iddiasında. Bu sefer garanti edilen araç sayısının tutturulacağını ileri sürüyor:
“Bu proje sadece bugün feribotlar ile sağlanan Lapseki-Gelibolu arasında araçların karayolu geçişlerinde rahatlık sağlamak için düşünülmüyor. Köprünün aynı zamanda Tekirdağ, Balıkesir gibi çevre illere otoyollar ile bağlanıp Avrupa/Asya arasında bambaşka bir güzergah oluşturması planlanıyor”.
Bu durumda başka bir soru gündeme geliyor: Söylenilen durum gerçekleşirse Kuzey Marmara yolu, Osmangazi köprüsü geçişi azalmaz mı?
***
Görünen şu!
Yılda 16 milyon 425 bin araç geçişi garantisi bütçenin rehin alınacağının göstergesi.
O rehinelik vatandaşlara vergiler ya da kamu hizmetlerinden kısıntı olarak yansıyacak.
Topluma yıkılacak borç var; diğer bütün müteahhitlere yaptırılan mega projeler gibi!
Köprüler, otoyollar, havaalanları, hastaneler müteahhitlere inanılmaz kıyaklar çekilerek ülke 20-25 yıl borçlandırılarak yapıldı.
Her biri iktidarın ömrünü aşacak bu projeler… Ardından garanti ipotekli bütçeler bırakarak doğmamış çocukları bile borçlandırmış durumda.
Müteahhitlere yaptırıyor, milleti borçlandır, ekonomik ve siyasi rantı kur; ne âlâ (!)
Plansızlık diz boyu! Bütçe rehin! Gelecek ipotekli!
Sonucu, tefeci faizinden yurt dışına borçlanmayı getiren kara bir delik!
***
İktidar, “Benzeri yaşanmamış harbin, feda edilen canların anısını yaşatmak için dünyada eşi olmayan bir eser bırakıyoruz. Bu büyük Türkiye’nin fotoğrafıdır” diye propaganda etse de…
Sonuç: Rantın nişanesi!
Tarihe vurulan damga ise beton ekonomisinin kazığı gibi duruyor!
Bülent Falakaoğlu / EVRENSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder