Bundan tam 151 yıl önce, resimde görülen duvarın önünde onlarca işçi ve emekçi kurşuna dizildi. Parisli işçi ve emekçiler tarihte ilk kez bir işçi iktidarı kurdular ama uzun ömürlü olamadı.
Bundan tam 151 yıl önce, resimde görülen duvarın önünde onlarca işçi ve emekçi kurşuna dizildi. Duvarın arka yüzünde, Père Lachaise mezarlığında ise, 18 Mart 1871’de Paris’te “Gökyüzünü fethe çıkmış” Komüncülerin mezarları bulunuyor.
Tarihte ilk kez bir işçi iktidarı kuran Parisli işçi ve emekçiler, çok kısa bir zaman için, hayal ettikleri özgürlük ve eşitlik toplumunun küçük bir modelini yarattılar ve bu “Paris Komünü” adıyla işçi sınıfı tarihinin en önemli olayı olarak tarihe geçti.
Almanya ve Fransa arasındaki bir savaşta, büyük toprak sahipleri ve kapitalistlerin hükümeti, Paris’e kadar gelen Alman ordularının önünden kaçarak saraya sığındı ve Paris’i Almanlara teslim etti. Emirleri altında kalan az sayıda askeri birliği, polisi ve memurları ile birlikte kenti boşalttı. İşgale karşı direnen halk ve hepsi işçi olan bir grup asker, duruma el koydu ve kendi iktidarlarını kurdu.
Kendi yönetimlerini kuran işçiler, “Kendilerini sermayeye perçinleyen zincirleri kırıp atmadan siyasal bakımdan da egemen olunamayacağının” farkındaydı. Komün Devrimi, işte bu nedenle kaçınılmaz bir biçimde kapitalistlerin ekonomik iktidarını da hedefe koyan sosyalist bir renge büründü. Komün, sermaye egemenliğini yıkmaya ve güncel toplumsal rejimin temellerini ortadan kaldırmaya girişti. Öncelikle en yoksul ve mağdur olanların sorunlarını çözmeye yöneldi. Acil olarak, iş aletlerini rehine vermek zorunda kalmış emekçilerin aletlerini rehinden kurtardı, eski devlet aygıtının koruyucusu polis teşkilatı dağıtıldı, yerini halkın kendi öz savunma birlikleri, yani silahlanmış işçi ve emekçiler aldı. Komün, egemen sınıfların gözü bağlı aleti olan sürekli ordu yerine halkın genel silahlanmasını geçirdi. Din ve devlet işleri kesin olarak birbirinden ayrıldı, gericilikle iş birliği halindeki kilisenin mülklerine halk adına el konuldu. Kilise ile devletin ayrılığını ilan etti, din işleri bütçesini kaldırdı, papazların devlet tarafından beslenmesine son verdi. Böylece “papaz cübbeli jandarmalar”ın halkın kesesinden beslenmesi devri bitti. Eğitim herkes için parasız ve zorunlu hale getirildi. Yeni okullar açıldı, bilimsel, laik eğitim programları uygulanmaya başladı. İşçi çocukları için kreşler, bakımevleri açılmasına girişildi. Savaştan tam bir yıkım içinde çıkmış olan halk arasında yardımlaşma, dayanışma amacıyla sendikalar, dernekler, kulüpler ve kooperatiflerden oluşan çok zengin bir örgütlenme ağı kuruldu. Bütün yöneticiler, halk tarafından istenildiği zaman geri çağrılacak şekilde seçilmeye başlandı. Fırınlardaki gece işi yasaklandı. Komün, sahipleri tarafından yüzüstü bırakılan ya da çalışması durdurulan bütün fabrika, işyeri ve atölyeleri, işçi birliklerine vererek yeniden çalıştırılmalarını sağladı. Komün, bütün yönetim ve hükümet memurlarının ücretinin normal bir işçi ücretini geçemeyeceğini ve hiçbir durumda yılda 6 bin frankın üstüne yükselemeyeceğini kararlaştırdı. Rüşvete, iltimasa, adam kayırmaya kesin olarak son verildi. Komün’ü destekleyenler yalnızca işçiler ve küçük esnaf değildi. Komün’ün Almanlara karşı savaşı yeniden başlatıp iyi bir sonuca vardıracağını uman yurtseverler, senetlerin ve kiraların ödenmesinin ertelenmesini destekleyen küçük tüccarlar da Komün saflarındaydı. Hatta gerici ve iş birlikçi hükümetin kontrolündeki gerici Ulusal Meclisin cumhuriyete son vererek krallığı yeniden kurmasından korkan burjuva cumhuriyetçileri de Komün’ü destekliyordu.Ne var ki, çok olumsuz koşullar yüzünden, Paris Komünü uzun ömürlü olamadı.
PARİS BELEDİYE SARAYI ÜZERİNDE DALGALANAN KIZIL BAYRAK UYKULARINI KAÇIRDI
“Burjuva toplum, Paris Belediye Sarayı üzerinde proletaryanın kızıl bayrağı dalgalandığı sürece rahat uyuyamadı.” Örgütlü hükümet güçleri, kötü örgütlenmiş devrim güçlerini yenmeyi başardı. Paris'in o güne değin görmediği bir insan kıyımı başladı. 30 bin kadar Parisli öldürüldü, sonradan birçoğu idam edilecek 45 bin insan tutuklandı; binlercesi zindana atıldı ya da sürgüne gönderildi. Paris, her meslekten en iyi işçileri yitirdi. İş Birlikçi Hükümetin Başbakanı Thiers: "Şimdi sosyalizmin işi tamam, hem de uzun zaman için!” diye ellerini ovuşturuyordu.
Komün, işçi sınıfının ve tüm emekçi halkın kendileri adına ve kendileri için kendilerini yönetmelerinin ilk büyük örneğidir. Bilimsel sosyalizmin kurucuları, Komün’ü “proletarya diktatörlüğünün ilk örneği” olarak selamladı. 18 Mart Devrimi, sadece Fransız işçileri için değil ama tüm dünya işçi sınıfı için ve yalnızca yaşandığı yıllar için değil, bütün zamanlar için büyük derslerle doludur. “Çünkü Komün yerel ve ulusal bir amaç için değil ama tüm emekçi insanlığın, bütün aşağılanmışların, bütün küçük düşürülmüşlerin kurtuluşu için savaştı.”
‘DURUN, ÖNCE BENİ VURUN!’
Bugün Komünarların kurşuna dizildiği duvarın önünde, “Durun, önce beni vurun!” diyerek göğsünü siper eden ve özgürlüğü temsil eden kadın heykeli, Komün’ün doğuşunu da sonunu da son derece özlü bir biçimde anlatmaktadır. Komünarlar bütün insanlığın özgürlüğü için savaştılar ve onların katledilmesi, kısa bir süre için de olsa Paris’e işçilerin eliyle inmiş olan özgürlüğün öldürülmesi oldu. Ne var ki, işçi sınıfı var oldukça ve mücadele ettikçe, bütün dünya özgürlüğün sınırsız vatanı olma umudunu kaybetmeyecektir.Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet…
Nâzım Hikmet
Aydın ÇUBUKÇU / EVRENSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder