Yakın tarihin en büyük trajedilerinden birine sahne olan Ukrayna’da insanlar ölürken, kentlere bombalar yağarken, milyonlar ülkesini geride bırakıp sığınmacı olurken “kavram” tartışmasının elbette ki ne yeri ne de zamanı. Önemi de yok. Ancak, yine de izleri birbirinden ayrıştırmak, kavramları çerçevesine yerleştirmek, kafa karışıklığını gidererek olguları yerli yerine oturtmak gerek. İlk günden itibaren sıkça önümüze gelen en önemli 7 kavramı, iddiayı ele alalım.
1- Rusya emperyalist mi?
Bu koşullarda soru bugün açısından önemli olmasa da ilk günden bu yana en çok tartışılan konulardan biri oldu. Yer kürenin en büyük askeri güçlerinden biri olarak Ukrayna’ya giren Rusya nasıl tanımlanmalı? Bir ülkenin emperyalist ilan edilmesi için temel etkenlere ihtiyaç var; Olmazsa olmaz kriter sermaye ihracı yapması, birikim ve sömürü mekanizmalarını kurmasıdır. Askeri gücü, yayılmacı, hegemonik politikaları bir ülkeyi emperyalist yapmaya yetmez. Sadece uçsuz bucaksız doğal kaynakları ve hammadde ihracı üzerinden sermaye biriktirebilen Rusya’ya emperyalist demek Marksist (Leninist) kriterlere göre zor. Rusya yayılmacı, nüfuz peşinde koşan, hegemonik bir güç, ancak emperyalist denilemez.
2- Ukrayna diye bir ulus var mı?
Keyfince tarih yazımına soyunan, gerçekleri çarpıtan Putin, 21 Şubat’taki konuşmasında Ukraynalı diye bir ulusun tarihte var olmadığını ileri sürdü. Ukraynalılar ve Belaruslularla aynı kökten geldiklerini aslında Rus olduklarını söyledi. Bir “halk”, “ulus” veya “topluluk” kendini nasıl tanımlıyorsa odur. Ukrayna veya diğer bölgelerde bu kural değişmez, halkın iradesine saygı gösterilmeli. O topraklar üzerinde milyonlarca kişi kendisini “Ukraynalı” olarak tanımlıyorsa Putin ve diğer egemenlerin de bunu kabul etmesi gerekiyor. “Siz o değilsiniz aslında şusunuz” diye kimlik dayatılamaz. Bunu belirleyen de o ülke veya bölgenin egemenleri, otokratları olamaz.
3- Ukrayna’yı Bolşevikler mi yarattı?
Yaptıklarını ve yapacaklarını meşrulaştırmak için olguları çarpıtan Putin Ukrayna’nın yapay bir devlet olduğunu, Bolşevikler tarafından Rusya’dan kopartılarak kurulduğunu da ileri sürdü. Hatta ‘Lenin Ukraynası’ tabirini kurarak egemen bir devlet olmadığını iddia etti. 1991’den bu yana bağımsız olan, Rus çarlığı döneminde de SSCB bünyesi altında da on yıllar boyunca özerk veya başka statüde kendi idaresi olan bir devleti “suni” olarak nitelendirmek bir başka tarihsel saptırma.
4- Bu bir savaş mı, işgal mi, askeri müdahale mi?
24 Şubat sabahında Rus birliklerinin Ukrayna’ya girmesi müdahale mi, savaş mı, işgal mi? “Savaş” iki ülke arasında karşılıklı olur. “Saldırı” bir ülkenin diğerine yönelik tek taraflı operasyonu olur. Örneğin İsrail’in sık sık Suriye’ye yönelik hava operasyonları “saldırı”dır. Ancak kara birliklerinin bir ülkeye girmesinin adı işgaldir. Bunun geçici olması gerçeği değiştirmez. Dolayısıyla Rusya’nın Ukrayna operasyonu bir işgaldir. Kavramları yerli yerinde kullanırsak Rusya’nın yaptığının adı işgaldir.
5- Ukrayna’da neo Naziler mi yönetimde?
Kremlin, Ukrayna'da neo Nazilerin iktidarı ele geçirdiğini savunuyor. Putin’in Rus birliklerini Ukrayna’ya sokma gerekçelerinden birisi de Kiev’i Ukrayna’yı neo Nazilerden arındırmak. Kiev yönetiminin çeşitli kademelerinde aşırı sağcı, neo Nazi isimler yok değil. Bu gruplar özellikle 2014’te Viktor Yanukoviç’in Rusya’ya kaçmak zorunda kalmasıyla ülkenin kurumlarına, yönetim mekanizmasına çöktüler. O tarihten itibaren de aşırı milliyetçi Sağ Sektör grubundan isimler yönetimde, kafatasçı Azor Taburu mensupları ordu içinde etkin hale geldiler. Donbass’taki ölümlerden de ağırlıklı olarak bu tabur sorumlu. Ancak tüm bunlar ülkeyi neo Naziler’in yönettiği anlamına gelmiyor. Zelinski de popülist-liberal kimliği nedeniyle bu çevrelere karşı halk tarafından yüksek bir oy oranıyla seçildi. Zelinski yönetimi kendisinden beklenileni yapamayıp, bu çevreleri çok dengeleyemese de faşist bir yönetim olarak adlandırılamaz. Amerikan emperyalizminden alıntılanan “demokrasi” veya “özgürlük” götürme propagandası yayılmacı emelleri, askeri müdahaleyi gizlemek için başvurulan bir kamuflaj.
6- ‘Savaşa hayır’ demek solcu hümanistlik mi?
Savaşa hayır demek, hümanistlik, romantik bir savaş karşıtlığı mı? Ya da liberal Batı’nın argümanlarının tesirinde kalmak mı? Sol, her ne şart altında olursa olsun barışı savunur, savaşa hayır der. Egemenler arasındaki kapışmada diğerini tutmaz. Ne Rus egemenleri ne de ABD/AB egemenlerinden yana saf tutar.
7- Batı’nın, NATO’nun, ‘kolektif emperyalizm’in derdi Ukrayna’yı korumak mı?
Liberal Batı’nın, ABD, AB ve NATO’nun derdi Ukrayna’yı korumak, kollamak değil. NATO’nun doğu kanadını güçlendirme adına Rusya sınırına asker ve silah yığan Batı emperyalizmi için Ukrayna Rusya’ya karşı kullanacağı bir oyun sahası. Ukrayna’yı da ittifak bünyesine alarak Rusya’yı çevreleme hamlesi Avrupa üzerinden tamamlamak istendi. ABD liderliğindeki Batı İttifakı, provokativ, yayılmacı hamleleriyle savaşın ana sorumlularından. Bir savaş örgütü olan NATO'dan aksi bir adım beklemek varlık nedenine aykırıdır.
İbrahim Varlı / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder