Zulme batmış ve yozlaşmış Nemrut iktidarına başkaldıran İbrahim’in öyküsü. Koca ateşte yakılmayı beklerken ateş göl, odunlar balık oldu. Rivayete göre, Urfa’nın sembolü Balıklı Göl de böyle var oldu.
Milletin sosyolojisiyle, siyasetin sosyolojisi farklı olabilir mi? Urfa’da olan biteni Urfalılardan dinlerken bunu düşünüyorum. AKP’li ya da HDP’li, Kürtler ya da Araplar derken bir başka gruptan daha bahsediyorlar: Kimilerinin “isotçu” dediği “Beyaz Urfalılar”. Hep gücün yanında yer alan, oylarından çok lobileri bulunan, ayağı Urfa’da olsa da aklı ya ihalede ya koltukta olan bir grup bu. Haliyle, Urfa’nın karalarıyla beyazlarının hikâyesi, perdenin ardındaki çatışmayı özetliyor.
APARTMANDAN VİLLAYA ÇIKANLAR
Urfa, yüzölçümüyle Türkiye’nin yedinci, 2 milyonu aşan nüfusuyla sekizinci büyük şehri. Seçimde 14 vekil çıkarıyor. Doğal olarak bu tablo, Urfa’yı Güneydoğu’da siyasetin güç merkezlerinden biri haline dönüştürüyor. Fakıbaba istifa edene kadar, 8 vekil AKP’nindi. 4 vekil HDP’nin, kalan 2 vekili ise MHP ve CHP paylaşıyor.
Fakıbaba’nın ardında aile, aşiret, cemaat yok. “Ceketimi koysam kazanırım” diyen Erdoğan’ı bile yenilgiye uğratan başarı öyküsü, kişisel beceriye dayanıyor. Fakıbaba’nın istifası da Urfa’nın içi kadar dışarısını ilgilendiren meselelerle okunabiliyor.
Sorun nedir diye konuştuğum Urfalılar sıralıyor: Liyakatsizlik, adaletsizlik, yolsuzluk, ehliyetsizlik, şaibeli insanların yükselişi... Türkiye’de nereye gitseniz duyacağınız şikâyetler ete kemiğe bürünmüş. Belediye başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, il başkanı Abdurrahman Kırıkçı, İbrahim Halil Yıldız başta olmak üzere kimi vekiller, kurulu sistemin en çok eleştirilen isimleri.
Yakınlara dağıtılan ihaleler, satılan kıymetli kamu arazileri, “sorun çözen” rüşvet hikâyeleri... Hatırlanırsa, Fakıbaba da istifasından birkaç gün önce, belediye başkanını, sattığı arazilerle birilerini zengin etmekle suçlamıştı. Urfalılar, eski belediye başkanı olması, halen çalışan kadrolarının bulunması nedeniyle Fakıbaba’nın belediyede olan bitenden haberdar olduğunu söylüyor. Bir başka Urfalı siyasetçi, bir çarktan bahsediyor: “Urfa’da herkes birbirini tanır. Siyasete girip zenginleşenleri görüyoruz. Apartman dairesinden siyaset sayesinde villaya çıkanlar var. Bunlar maaşla olacak işler değil.”
URFA’NIN TEFECİ VEKİLİ
Urfa’da AKP il başkanının seçimi bile bu denge çatışmasının üstünde yaşanmış. Son mülakata iki aday kalmış. Lobisi güçlü olan Kırıkçı seçilince Erdoğan’a bunun Urfa sosyolojisine uygun olmadığı anlatılmış. Erdoğan’ın verdiği yanıt, Urfa’da dilden dile dolaşıyor: “Abdurrahman Bey’in hanımı Kürt, kendisi de hem Arapça hem Kürtçe biliyor, nasıl uygun değil?” Bu bile Erdoğan’ın Urfa’ya miyop kalışını anlatmaya yetiyor.
Ahmet Eşref Fakıbaba bir değil iki kez istifa etmiş. Bir buçuk yıl önceki ilk istifasından sonra, Urfa’da halk arasında en güçlü vekil olan Kasım Gülpınar devreye girerek Fakıbaba’yı geri çevirmiş. Sonrasında Erdoğan ile Fakıbaba yaklaşık bir saat süren bir görüşme yapmış. Fakıbaba, Urfa’da olan biteni Erdoğan’a anlatmaya çalışmış. Bu köşede daha önce defalarca okuduğunuz, Urfa vekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları tarafından linç edilerek katledilen, sonra da terörist ilan edilen Şenyaşar ailesinin dramı da o buluşmada gündeme gelmiş. Erdoğan, sonrasında Erkan Kandemir ve Mehmet Özhaseki’yi görevlendirmiş. Gelgelelim, çözmeleri bir yana, Fakıbaba’nın kendisiyle bile neredeyse görüşmemişler.Fakıbaba’nın istifasının ardından kullandığı “tefeciler var” sözü bile pek sorgulanmadı. Öyle ya, cumhurbaşkanı “nas ve faiz” diye tuttururken, AKP’li bir vekilin ailesinin, yüksek faizle tefecilik yaparak vatandaşın canını yakması Urfa’da konuşuluyor.
ERDOĞAN’IN YANINDAKİ TARTIŞMA
Fakıbaba istifasının partinin tepesinde konuşulması da ilginç. İstifadan üç gün önce, pazartesi günü, AKP’nin MKYK’si vardı. Toplantıda, Erdoğan, Urfa milletvekili Kasım Gülpınar’a, Fakıbaba’nın durumunu sormuş. Gülpınar ikna edemediğini, Fakıbaba’nın partiden koptuğunu anlatmış. Gelgelelim, birileri, Erdoğan’a istifanın olmayacağını, Fakıbaba’nın blöf yaptığını söylemiş. “Blöf” denilen, üç gün sonra yaşanmış. Mesele öyle de bitmemiş. Bu kez, Erdoğan’ın önünde, iki bakan arasında, Fakıbaba tartışması yaşanmış. Biri, “Fakıbaba’yı Kasım Gülpınar yönlendiriyor” derken, öbürü itiraz etmiş. Sesin yankılanıp geri dönmesi gibi... O tartışma, olacakların Fakıbaba ile kalmayacağının göstergesi olarak okunuyor.
Rahatsız olduğu herkesçe bilinen Kasım Gülpınar ise, başka partiye geçmeyeceğini Cuma gecesi Tv100’e bağlanarak açıkça söyledi. Gelgelelim, Gülpınar’ın önümüzdeki dönem vekil olmak istemediği herkesin bildiği sır. Şeyh ailesinden gelen Gülpınar’ın şehirde tartışmasız karşılığı var. Öyle ki bu sayede, babası Eyyüp Cenap Gülpınar yıllarca vekillik ve bakanlık yaparken, Kasım Gülpınar da dört dönemdir AKP’de vekil.
İSTİFADAN VAZGEÇİRİLMİŞ
Gülpınar hakkında çıkan istifa dedikodularının altı da boş değil. Bir süredir Şenyaşar ailesinin katledilmesi dahil, Urfa’daki sorunları parti içinde dile getiren Gülpınar, bir şeyleri değiştiremediğini görünce vekillikten istifa kararı almış. Geçen ay, Erdoğan ABD’deyken, bu kararını da resmen yetkililere bildirmiş.
İşte bu noktada, devreye Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan girmiş. Telefonla Gülpınar’ı arayarak ikna etmiş. Dönüşte Erdoğan’la Gülpınar’ı görüştüreceğini söylemiş. Aradan bir ay geçti. AKP kulislerinden öğrendiğime göre beklenen buluşma halen gerçekleşmemiş. Bu durum bile Erdoğan’ın “ulaşılamazlığı”nın resmi gibi.
URFA’YA NEBATİ OPERASYONU
Urfa’da, “Erdoğan iyi çevresi kötü”cüler diye tarif ettiğim, hâlâ ondan umudunu kesmemiş bir kesim var. Muhalif olsa çoktan kayyum atanacak belediyenin başkanının, Erdoğan tarafından bir bahaneyle görevden alınacağına, il başkanının değiştirileceğine inanıyorlar.
AKP kulislerinde bir sürpriz iddia daha dolaşıyor. O da Urfa’daki yaraya, önümüzdeki dönem, Viranşehirli ağa çocuğu Nurettin Nebati ile ilaç bulunması. “Gözlerindeki ışıltı, Urfa’nın derdine derman olur mu” diye sorduğumda, 2015 Haziran seçimlerinde, Urfa’da birinci sırada aday olan Nebati’nin bir salon toplantısını anlatıyorlar. Sondan başa doğru adaylar kendisini tanıtırken, sıra birinci Nebati’ye geldiğinde, salonda neredeyse insan kalmamış.
Bu arada, HDP de CHP de, geçen aylarda Urfa’da, yeni il başkanlarıyla teşkilatlanmaya gitti. İYİ Parti de Fakıbaba’yı katarak “Ben de varım” dedi. Önümüzdeki seçim, AKP’nin şehirden sekiz vekil çıkarması oldukça zor görünüyor. Geçen ay Urfa’ya gelen içişleri bakanının, Şenyaşar katliamının sorumlularıyla omuz omuza fotoğraf vermesine bakılırsa AKP yakasında değişen pek bir şey olmayacak.
Nemrut kendisini öyle büyük sanıyordu ki... Göğe attığı bir okla Tanrı’yı vurduğuna inanıyordu. “Sinek küçük ama” derler ya... Nemrut’un sonunu burnundan giren bir sivrisinek getirdi. Sonradan başını taşlara vursa da yok olan sinek değil Nemrut oldu.
Barış Terkoğlu / Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder