OLAYLAR:
- 1539 - I. Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan, Kubbe Veziri Rüstem Paşa ile evlendi. Düğün 26 Kasım 1539 gününe dek sürdü.
- 1889 - Washington, 42. eyalet olarak ABD'ye katıldı.
- 1914 - Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri'ne savaş ilan etti.
- 1918 - Alman İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri'nin ateşkes imzalamasıyla, I. Dünya Savaşı sona erdi.
- 1918 - Polonya'nın Bağımsızlık Günü; Polonya toprakları 123 yıl sonra tekrar bir araya geldi.
- 1923 - Münih'te, "Birahane Darbesi" başarısızlığa uğrayan Adolf Hitler tutuklandı.
- 1926 - ABD'de ülkeyi boydan boya kateden, şarkılara bile konu olmuş ünlü karayolu U.S. Route 66 açıldı.
- 1938- Atatürk’ün ölümü üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi oy birliğiyle İsmet İnönü’yü cumhurbaşkanı seçti.
- 1942- Varlık Vergisi yasası kabul edildi.
- 1947 - Türkiye, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) üye oldu.
- 1951 - Juan Peron yeniden Arjantin Devlet Başkanı seçildi.
- 1959 - Akis Dergisi yazarları Kurtul Altuğ ve Doğan Avcıoğlu, İran Şahı Rıza Pehlevi'ye yayın yoluyla hakaret etmekten 3 ay on beşer gün hapse mahkûm oldular.
- 1965 - Afrika'daki son Birleşik Krallık sömürgesi Rodezya, bağımsızlığını ilan etti.
- 1966 - NASA, Gemini 12 uzay aracını fırlattı.
- 1967- Kıbrıs’ta “Rum mezalimini” protesto İçin Beyazıt’ta miting yapan “ümmetçi ve milliyetçiler” Taksim’e yürüyüşlerinde “Müslüman Kıbrıs’ın yolu, Ayasofya’da kılınan namazla başlar” vb. yazılı dövizler ve sloganlarla Ayasofya önünden geçerken bir süre gösteri yaptı.
- 1968- Prof.Sadun Aren‘in TİP Kongresi’nde “Genel Başkan Aybar sosyalizmden ayrılıyor” eleştirisine karşı Genel Başkan Mehmet Ali Aybar: “Seçimle iktidara geleceğiz. Bize özgü, demokratik bir sosyalizmimiz olacak.”
- 1969- 8 bin dönümü Değirmenköy köylülerince işgal edilen Esece Çiftliği arazisine sabah askeri birlikler yerleşti. 1000 kadar köylü traktör ve kamyonlarını askerlerin karşısına park edip beklemeye başladı.
- 1969-Deniz Gezmiş’in Sultanahmet Adliyesi’ndeki duruşması sırasında kendi duruşmalarına gelen sağcılarla devrimci gençler Adliye çıkışında çatıştı. Çatışmanın ardından Divanyolu’ndaki Dev-Genç binasını basan polis, Genel Sekreter Cihan Alptekin dahil 32 öğrenciyi gözaltına aldı.
- 1970 - İnsanlığa Karşı Savaş Suçlarının Zamanaşımına Uğramazlığı Avrupa Sözleşmesi yürürlüğe girdi. Türkiye bu sözleşmeyi onaylamadı.
- 1973 - İsrail ile Mısır ateşkes imzaladı.
- 1975- Nisan 1974’de solcu subayların “Karanfil Devrimi”ni yaptığı Portekiz, 500 yıldır yönettiği Afrika’daki son sömürgesi Angola’dan çekildi. Portekiz’in çekildiği Angola’da SSCB, Küba ve sosyalist blokun desteklediği gerilla örgütü MPLA Angola Halk Cumhuriyeti’ni ilan etti
- 1976 - Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında 10 yıl süreyle elektrik alışverişini düzenleyen anlaşma imzalandı.
- 1979- Barış Derneği, 27 Kasım gününü ABD’nin Avrupa’ya yerleştirmek istediği nükleer başlık da taşıyabilen Cruise ve Pershing füzelerine karşı eylem günü olarak ilan eden Dünya Barış Konseyi’nin kararı üzerine, barış ve demokrasi yanlısı tüm güçleri eyleme çağırdı.
- 1980- 12 Eylül askeri darbesinin ardından İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı, Cumhuriyet gazetesini ikinci bir emre kadar kapattı. Sıkıyönetim Komutanlığı, İlhan Selçuk’un “Kemalizm İdeolojisi Muz mudur?” başlıklı köşe yazısında Atatürk’e hakaret edildiği gerekçesiyle gazetenin yayınına son verdi.
- 1980- “Devrimci Halkın Yolu” hareketi üyesi olduğu iddiasıyla Emniyet 1.Şube ekiplerince 9 Kasım’da gözaltına alınan Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencisi İbrahim Eski (23) polislerce kaldırıldığı Numune Hastanesi’nde “beyin kanamasından” hayatını kaybetti. “Yer gösterme sırasında kaçmak isterken düşerek öldüğü” iddia edilen İbrahim Eski’nin gözaltında işkenceden öldüğü iddiasıyla Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nce 1’i komiser muavini 12 polis hakkında açılan dava 2 beraat ve Yargıtay’ın 2 bozma kararına karşın beraatle sonuçlandı.
- 1987 - Van Gogh'un "İrisler" tablosu, New York'ta 53,9 milyon dolara satıldı.
- 1989- Beyoğlu Adliyesi’nde çok sayıda sinema filmi, video-kaset ve fotoğraf müstehcen ve sakıncalı oldukları gerekçesiyle yakıldı.
- 1992- Prof.Dr. Türkan Saylan YÖK’ün 11. kuruluş yıldönümünde Cumhuriyet’e yazdı: ”Herkes hallaç pamuğu gibi atıldı bir köşeye, ardı ardına 1402’likler ayrıldı aramızdan, kimsenin sesi çıkmadı.”
- 1992- TBMM’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında konuşan DYP’li Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun: “5 yıl içinde bütün müftüler, imamlar ve müezzinlerin otomobil almasını sağlayacağız. Diyanet İşleri Başkanı’nın makam aracına da kırmızı plaka verilecek.”
- 1993- Son 8 yılda Türkiye’den yaklaşık 560 üst düzey güvenlikçi-istihbaratçının ABD’de ”kontrgerilla eğitimi” aldığı, Güneydoğu için kurulacak “Özel Ordu” için Eylül’de Başbakan Tansu Çiller’in talimatıyla istihbarat ve emniyetten 6 kişilik bir heyetin ABD’ye gittiği öğrenildi.
- 1996- İçişleri Bakanlığı’na atanan Meral Akşener görevi Mehmet Ağar’dan devralırken: “Ağar’ın yükselttiği çıta aşağı düşürülmeyecektir.”
- 1996- Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, “Devlet, emniyet içinde Milli İstihbarat Teşkilatı’na, MİT’e alternatif bir örgüt yarattı. Bugünden sonra, devlet can güvenliğimizi sağlar diye güvenmeyin” dedi.
- 1996 - Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, şans oyunu Sayısal Lotoyu başlattı.
- 1998- Tuzla Deri Organize Sanayi’de çalışan 2.500 işçi, kriz bahanesiyle fabrikalardan 300 civarında işçinin atılmasını protesto için iş bıraktı.
- 2000- KESK’in mitingi için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen yaklaşık 30 bin kişi Kızılay’da hükümetin IMF güdümlü politikalarını hedef aldı.
- 2000- Avusturya Alpleri’nde, dağ metrosunda çıkan yangında çoğunluğu genç ve çocuk 153 kayakçı öldü, 12 kişi kurtuldu.
- 2001- Amerikalı dilbilimci Profesör Noam Chomsky, Afganistan’ın bombalanmasının 11 Eylül saldırılarından daha büyük suç olduğunu belirtti. ABD’yi terörist devlet ilan etti
- 2002- İtalya’da Fiat Oto işçileri işten çıkarmaları protesto etti. Termini İmerese fabrikası işçileri Sicilya Adası’ndaki Palermo Limanı’nı ulaşıma kapattı, 3 bin Fiat Punto otomobilinin Fransa’ya gidişini engellediler.
- 2003- Almanya’nın Baden Württemberg eyaleti okullarda ve kamu kuruluşlarında başörtüsünü yasakladı.
- 2004- TBMM Dışişleri Komisyonu, “Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi Tadil Protokolü”nün onaylanmasına ilişkin yasa tasarısını kabul etti. Sözleşmeye göre, uçak kaçırma, adam kaçırma, bomba, el bombası ve ateşli silahlarla işlenen suçlarla bu suçların işlenmesine yardımcı olma fiilleri artık siyasi suç kapsamına girmeyecek.
- 2010- Sultanahmet’te toplanan Halk Cephesi üyeleri, Mehmet Ağar’a 6 Aydan 1 yıla kadar hapis cezası talebini protesto etti.
- 2013- Gezi Direnişi, İstanbul’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal toplantısında CHP’nin önerisiyle gündeme dahil edilerek tartışıldı.
- 2016- İçişleri Bakanlığınca, 370 derneğin faaliyeti durduruldu.
DOĞANLAR:
- Paracelsus (Phillipus Theophratus Bombastus von Hohenheim; 11 Kasım veya 17 Aralık 1493, Zürih - 24 Eylül 1541, Salzburg)
Almanca konuşan İsviçreli doktor ve kimyager. 16. yüzyılın önemli bilim insanlarından ve modern tıbbın kurucularından biri olduğu kabul edilir. Doktor olan babasından ilk temel bilgileri aldıktan sonra üniversiteye gitmiş ancak burada edinmiş olduğu bilgiler kendisini tatmin etmediği için çeşitli bilim merkezlerine yolculuklar yaptı. Paracelsus, günün tedavi şekline, otoritelerin tıbbi kuramlarına karşı çıkmış ve bunun sonucunda, biraz da çılgın tavırlarıyla, bir tür sembole dönüşmüştür. Çılgınlıkları o zamanki geleneksel tıbbın eskidiği ve artık yenilenmesi gerektiği şeklindeki tepkisinin bir göstergesidir. Akademik olan her şeye meydan okumuştur. Zamanında uygulanan tıp uygulamasına hayatı boyunca karşı çıkmış ve mücadele vermiştir. Aklı sürekli çalışan, kuramlar üreten biridir. Onun, geçmişle olan savaşının en somut şekli, öğrencilerin yaktığı geleneksel ateşte herkesi gözü önünde İbn-i Sina, Hipokrates ve Galen gibi otoritelerin kitaplarını yakmasıdır. Böylece, Orta Çağ'da dogmatik hale gelen Galen, İbn-i Sina gibi, yeni gelişmelerin önündeki engeller olarak gördüğü hekimlerin kimliklerinde, eski tıbba son verdiğini sembolize ediyordu.Bu hareketiyle büyük bir tepkinin doğmasına sebep olan Paracelsus, hemen hiçbir yerde fazla kalamayıp, kent kent dolaşmıştır. Paracelsus, tıp eğitiminde geleneksel olarak kullanılan Latince yerine derslerini Almanca vermiştir.(Temel tezi: iatrokimya) Paracelsus'a göre, bir cerrah bütün bitkileri tanımak, bilmek zorundadır; onları nasıl kullanacağını, onların çok hızlı mı yoksa yavaş mı etki ettiğini bilmek zorundadır. Ayrıca, onların etkilerinin bilinmesi gerekir, etkilerinin kaslar mı, kemikler mi yoksa damarlar üzerinde mi olduğunun cerrah tarafından bilinmesi lazımdır. Örneğin balsamın kırık için mi, yoksa yaralarda mı etkin olduğunun bilinmesi gerekir. Buna ilave olarak, yaranın açık ve korumasız olmasına göre, uygun bir pansumanla, yarayı temizleyip, onu dış etkilerden korumalıdır. Mümkün olduğu kadar doğanın tedavi gücünün yarayı iyileştirmesine yardımcı olmalıdır. Bu da her şeyden önce iyi beslenme ile mümkün olur. Aynı şekilde, Paracelsus, yeni cerrahi ile ilgili olarak şöyle demektedir: Cerrahi, insanın kemiklerini ve diğer yapısını bilmek zorundadır; aksi takdirde nasıl teşhis koyabilirsiniz? Sadece dış yapıyı bilmeniz yetmez, aynı zamanda iç yapıyı da bilmek zorundasınız, bütün ven ve arterleri, sinirleri, kasları ve iç organları bilmelisiniz. Burada Paracelsus, devrindeki organ reparasyon ameliyatları konusundaki çalışmalara karşı çıkmaktadır. Bu tip çalışmalar Ambroise Pare dahil birçok cerrahın ilgisini çekmiştir. Paracelsus, varlıkların hepsinin ortak bir temeli olduğunu ileri sürdü; bu temel, daha önce ileri sürülen 4 elementin yanı sıra, onun materia prima (ilk maddeler) adını verdiği tuz, cıva ve kükürtten oluşuyordu. Paracelsus, kimyada kabul edilmiş yasa ve ilkelerin, aslında canlılar için de geçerli olduğunu savundu. Bir canlı, belli bir kimyasal yapıya sahipse, buna bağlı olarak o yapıda oluşacak bozukluklar, doğal ki kimyasal kökenli olacak ve kimyasal ilkelerin açıklama modelleriyle anlaşılabileceklerdir; bu durumda yapının düzeltilebilmesi de, ancak kimyasal maddelerle olanaklı olacaktır: Bu anlayışa iatrokimya denmiştir. Bu kurama dayanarak, Paracelsus, vücut işlevlerinin, örneğin midenin işleyişinin kimyasal bir süreç oluşturduğunu ileri sürer. Mide sindirim görevini besin maddelerini ısıtıp, ıslatarak veya onları bazı hareketlerle parçalayarak değil; midenin salgıladığı bazı sıvılar vasıtasıyla onu kimyasal bazı değişimlere tabi tutar. Bu yaklaşımı temel alan sonraki yüzyıllarda, bazı bilim insanları, araştırmalarını salgı bezleri üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Paracelsus modern tıbbın yanında, modern farmakolojinin (ilaçbilimi) de kurucusu olarak nitelendirilebilir. Pek çok kimyasal madde üzerinde araştırmalar yapmış ve antimonu bulmuştur ki, daha sonra 17. ve 18. yüzyıllarda antimon, iatrokimya görüşlerini destekleyenler tarafından sıkça ilaç olarak ya da ilaç karışımları içinde kullanılmıştır; bu tip ilaçlara arkana tipi ilaçlar denir. Paracelsus'un bazı terimleri Arapça'dan aldığı söylenir, alkol terimi de buna örnek gösterilir. Paracelsus sonraki dönemlerde birçok bilim insanını etkilemiştir. Bunlardan Van Helmont özellikle sindirim ve solunum sistemlerini incelemiştir. Silvester gazı dediği karbondioksit gazını Van Helmont'un bulduğu biliniyor. Bu ikilem fikri daha sonra, Paracelsus ve onu destekleyenlerce yeniden ele alınmış ve bu temel üzerinde asit-baz ikilemi biçimlendirilmiştir. İatrokimya görüşünün yanında, yine 16. yüzyılda fizik bilimini ve fizik ilkelerini canlı yapının açıklamasında temel alan görüşler gelişmiştir ki, bu görüşlerin temsilcileri arasında Galileo, Descartes ve Steno sayılabilir. Bunların görüşleri de iatrofizik olarak adlandırılmıştır. Bu okulun temsilcilerinin daha çok tekniğin gelişmesinde etkin olduğu görülmektedir. Örneğin Galileo ve bir grup arkadaşı Academia del Cimento'yu kurmuşlardır; onların çalışmaları sayesinde mercek üzerinde yapılan çalışmalar daha sonraki yıllarda gelişmiş ve mikroskop ve teleskop bilimsel araştırmalar yaparken kullanılmaya başlanmıştır. İatrokimya ve iatrofizik görüşleri, daha sonra mekanik okulu oluşturacak şekilde birleşmiştir; mekanik okul, canlı ve cansız bütün varlıkların yapı ve işlevlerinin birbirine benzediğini ve dolayısıyla fizik ve kimya olaylarının açıklanmasında kullanılan prensiplerin biyolojide de geçerli olduğunu kabul etmiştir. Bu görüşten hareket eden bilim insanları, canlı varlıkların da cansız nesneler gibi, laboratuvarda incelenebileceği fikrini savunmaya başlamalarıyla biyolojide deneysel yöntemin yaygın olarak kullanılması söz konusu olmuştur
- 1512 - Marcin Krome, Polonyalı haritacı, diplomat ve tarihçi (ö. 1589)
- 1818 - Abdüllatif Suphi Paşa, Osmanlı devlet adamı, yazar (ö. 1886)
- Fikir ve devlet adamı, tarihçi, yazar, nazır (D. 1818, Trapoliçe (Tripolis) / Mora / Yunanistan – Ö. 1886, İstanbul). Hamdullah Suphi Tanrıöver’in babasıdır. Nazırlıklarda bulunmuş ve eserler yazmış değerli fikir ve devlet adamlarımızdandır. Meşhur Vezir Abdurrahman Sami Paşa’nın oğludur. Çocukluğu doğum yeri olan Mora’nın Trapoliçe kasabasında geçti. Beş yaşında ailesi ile Mısıra göçtü, orada okudu. Babasının maiyetinde, sonra Mora ayaklanması sırasında babasıyla birlikte Mısır’a giderek Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın özel kaleminde kâtiplik yaptı. 1849’da İstanbul’a döndüğünde Meclisi Maarif-i Umumiye (1849), Meclisi Valay-ı Ahkâm-ı Adliye (1854) üyeliklerine atandı. Geçici görevlerle Viyana ve Mısır’a gönderildi. Meclis-i Vâlâ İkinci Reisi ve Defter Emini olduktan sonra Abdülâziz zamanında 1861’de ilk defa Evkaf Nazırlığına getirildi. Rumeli Müfettişliğinde bulunduktan sonra 1867’de Maarif Nazırı oldu, görevli olarak Girit’e gönderildi, sonra görevi Şûra-yı Devlet Azalığına nakledildi. 1871’de Vezirlikle Suriye Valiliğine gönderildi. Bir yıl sonra Şûrayı Devlet Azalığına, 1878’de Evkaf ve Maarif Nazırlıklarına tayin edildi. Ondan sonra üç defa daha Evkaf Nazırlığında, iki defa Maliye ve bir defa da Ticaret Nazırlığında bulundu. 1886 yılında Evkaf Nazırı iken vefat etti, Sultan Mahmud türbesi bahçesine gömülmüştür. Arapça ve Farsça yanı sıra Fransızca ve Rumca da biliyor, tarih ve eski eserlerle uğraşıyordı. Devlet adamlığının yanı sıra bir yandan da nümismatik ve tarihle ilgilendi. Değerli bir meskûkât koleksiyonu meydana getirmişti. İbni Haldun’un tarihinin bir bölümünü Miftah ül-İber (1860) adıyla Türkçeye çevirdi. Buna Tekmilet ül-İber (1862) adıyla bir açıklama yazdı. Uyun ül- Ahbar fi’n Nukuti ve’l Âsâr (1862) adlı eserinde İslamda sikke tarihinin başlangıcını konu aldı. Hakaik ül Kalem fi Tarih ül İslam adlı İslam tarihinin birinci cildi 1880’de yayımlandı.Selefkiyan ve Eşkâniyan hükümetlerinin tarihini “Tekmület-ül-İber” adıyla yazarak yayımladı. Bunlardan başka “Hakayik-ül-Kelâm fi Tarihi Ehli İslâm” adlı bir eseri vardır ki yalnız birinci cildi basılmıştır. Maliye işlerinin ıslahına dair Abdülhamid’e verdiği lâyiha, küçük bir risale halinde basılmıştır. Babası gibi kendinin de birçok evlâdı oldu. Bunlardan en büyükleri Ayetullah Bey, en küçükleri de Hamdullah Suphi Tanrıöver’dir.
- 1821 - Dostoyevski, Rus yazar (ö. 1881)
- 1864 - Alfred Hermann Fried, Avusturyalı Yahudi pasifist, yayıncı, gazeteci Nobel Barış Ödülü sahibi (ö. 1921)
- 1864 - Maurice Leblanc, Fransız öykü ve roman yazarı; Arsen Lüpen karakterinin yaratıcısı (ö. 1941)
- 1885 - George S. Patton, Amerikalı asker (ö. 1945)
- 1897 - Sıddık Sami Onar, Türk hukukçu (ö. 1972)
- 1898 - René Clair, Fransız yönetmen ve senarist (ö. 1981)
- 1911 - Roberto Matta, Şilili ressam (ö. 2002)
- 1928 - Carlos Fuentes Macías, Meksikalı yazar (ö. 2012)
- 1929 - Altan Erbulak Türk karikatürist, oyuncu ve gazeteci (ö. 1988)
- 1944 - Kemal Sunal, Türk sinema ve tiyatro oyuncusu (ö. 2000)
- 1945 - Daniel Ortega, Nikaragua Devlet Başkanı ve Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri
- 1948 - Vincent Schiavelli, Amerikalı oyuncu (ö. 2005)
- 1951 - Kim Peek, Amerikalı savant (ö. 2009)
- Laurence Kim Peek (11 Kasım 1951 – 19 Aralık 2009), Amerikalı savant. Olağanüstü bir hafızaya sahip olduğu için Megasavant olarak tanınmaktadır. Beyninde doğuştan gelen bir gelişim bozukluğu sonucu fotografik hafızası aşırı gelişmiştir. Ayrıca sosyal alanda sorunlar yaşamıştır. Rain Man filminde Dustin Hoffman tarafından canlandırılan Raymond Babbitt karakterine ilham kaynağı olmuştur. İlham kaynağı olmasına rağmen Raymon Babbitt gibi otizm değil savant sendromu sahibidir.
- 1962 - Demi Moore, Amerikalı sinema oyuncusu
- 1965 - Max Mutchnick, Amerikalı televizyon yapımcısı
- 1966 - Benedicta Boccoli, İtalyan oyuncu ve yönetmen
- 1967 - Frank John Hughes, Amerikalı film ve televizyon oyuncusu
- 1971 - İpek Tuzcuoğlu, Türk sinema ve dizi oyuncusu
- 1973 - Şevval Sam, Türk şarkıcı ve oyuncu
- 1974 - Leonardo DiCaprio, Amerikalı sinema oyuncusu ve Oscar ödülü sahibi
- 1977 - Andrea Roche, İrlandalı manken
- 1978 - Lüdmila Radçenko, Rus aktris ve ressam
- 1981 - Didem Özkavukçu, Türk sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu
- 1981 - Sarp Apak, Türk oyuncu
- 1990 - Georginio Wijnaldum, Hollandalı futbolcu
ÖLENLER:
- 1887 - Adolph Fischer, Alman anarşist ve işçi birliği aktivisti (d. 1858)
- 1918 - Victor Adler, Avusturyalı sosyalist (d. 1852)
- 1919 - Pavel Çistyakov, Rus ressam ve sanat öğretmeni (d. 1832)
- 1938 - Mary Mallon ya da Tifolu Mary (23 Eylül 1869 – 11 Kasım 1938),
- İrlanda'dan ABD'ye göç etmiş bir kadındır ve ilk sağlıklı tifo mikrobu konakçısı olarak bilinmektedir. Amerika'ya göçmen taşıyan gemilerle gelip, konakçısı olduğu tifo hastalığını pek çok kişiye yaymış bir aşçı kadındır. Hastalık taşımasına rağmen bu kendisini etkilememekte (Subklinik enfeksiyon), ancak etrafındaki insanlara bulaşıp onları öldürmekteydi. Hayatı boyunca 53 kişiye hastalık bulaştırdığı tahmin edilmektedir. 3 kişinin ölümüne neden olmuştur. İlk olarak 1907 yılında 3 yıllığına, sonra da 1925'ten ölene kadar hastanede karantina altına alınmıştır. Birçok roman ve öyküye konu olmuştur. Tıp alanında bir inceleme konusu olmuş, hakkında birçok makale yazılmıştır. Mallon karantinada hayatının geri kalanını geçirdi. Ölümünden altı yıl önce felç oldu. 69 yaşında 11 Kasım 1938 günü pnömoni yüzünden öldü. Otopsisinde safra kesesi içinde canlı tifo bakterileri bulundu. Vücudu yakıldı ve külleri Bronx'da Aziz Raymond Mezarlığı'na gömüldü.
- 1940 - Muhittin Akyüz (1870, İstanbul - 11 Kasım 1940)
Türk asker, diplomat, siyasetçi. Kurtuluş Savaşı'na katılan üst dereceli komutanlardan birisidir. Savaştan sonra diplomat ve milletvekili olarak görev yaptı. Babası, Edirne Evkaf Muhasebecisi Şevki Bey, annesi Fatmatüzzehra Hanım'dır. 1885 yılında girdiği Harp Okulu'ndan 1888 yılında Teğmen rütbesiyle mezun oldu. Aynı yıl Harp Okulu'nda öğretmen yardımcılığına başladı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'na da katıldıktan sonra tekrar Harp Okulu'nda öğretmenliğe döndü ve 1905 yılında sürgüne gönderilene kadar bu görevini sürdürdü. Öğrencilere padişah II. Abdülhamid aleyhinde görüşler aşıladığı gerekçesiyle 1905 yılında rütbesi geri alındı ve önce Fizan'a, ardından Diyarbakır'a ve Erzurum'a sürüldü. 1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilanı ile gelen af dolayısıyla rütbeleri iade edildi. Önce Deniz Mektebi'ne müdür oldu, sonra Harbiye Nazırlığı Piyade Dairesi 1. Şube Müdürlüğü'ne atandı. 1909 yılında Mahmut Şevket Paşa'nın yaveri oldu, aynı yıl Beyoğlu mutasarrıflığına atandı. Beyoğlu mutasarrıflığı yaptığı dönemde İttihat ve Terakki üyesi Fuat Bey'i bir spor kulübü kurmaya teşvik etti ve kuruluşunu hızla onayladığı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'na katıldı. 1912 yılında Miralay, 1916 yılında Mirliva rütbesine terfi etti. I. Dünya Savaşı'nda Aralık 1916 - Şubat 1919 arasında Hicaz Kolordu Komutanı olarak görev yaptı. Savaşın sonunda İngilizler tarafından tutsak edilip Mısır'daki esir karargahına götürüldü. 9 Eylül 1921 tarihinde esaretten döndü ve Türk Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere Ankara'ya geçti. Kurtuluş Savaşı'nda Kasım 1921'e kadar Kastamonu ve Bolu havalisi komutanı, 1 Kasım 1921 - 7 Ekim 1922 arasında Adana ve havalisi komutanı olarak görev aldı. Adana ve civarını Fransızlardan teslim aldıktan sonra şehrin kumandanı ve valisi oldu. Savaştan sonra Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edildi. 7 Ekim 1922 tarihinde Tahran büyükelçisi, 1925 yılında Kahire büyükelçisi olarak görevlendirildi. 24 Eylül 1928 tarihinde askerlikten emekliye ayrıldı ve Dışişleri Bakanlığı kadrosuna geçti. TBMM IV., V. ve VI. Dönem Kars Milletvekilliği yaptı. Ankara Hava Şehitliği'nde gömülüdür. Evli ve üç çocuk babasıydı.
- 1944 - Münir Ertegün, Türk diplomat ve Türkiye'nin Washington, DC Büyükelçisi (d. 1883)
- 1961 - Mehmet Behiç Erkin (5 Nisan 1876, İstanbul - 11 Kasım 1961, İstanbul )
- Türk asker, siyasetçi, diplomat. Çanakkale Harbi bittikten sonra müttefikimiz Almanların savaşın kazanılması payından dolayı Alman Devleti'nin en önemli nişanı olan Demir Haç Madalyasının en üst mertebesi olan 1. Dereceden Demir Haç Madalyası ile onurlandırdıkları iki komutandan biri. Diğeri ise Mustafa Kemal Paşa. Gerek Çanakkale Harbinin Savunma Seferberlik Planı'nı hazırlayan, gerekse de Ordu Dairesi Reisi yapıldığı için hazırladığı savunma seferberlik planını başarı ile uygulayarak savaşın kazanılmasında cephe gerisindeki sevkiyatları kusursuz olarak yöneterek gerek Osmanlı'nın iki madalya ile, gerekse de Almanların iki madalya ile kahraman ilan ettikleri komutan. Keza Türk Kurtuluş Savaşı'nın Mustafa Kemal tarafından "Siz sevkiyatlarda başarılı olun ki, ben cephelerde başarılı olayım" diyerek tüm İstiklal Harbi cephe sevkiyatlarını güvenerek emanet ettiği ve tarihte Mustafa Kemal'in yakın arkadaşı olarak bilinen komutan. Kurtuluş Savaşı sonrasında gerek İstiklal Madalyası, gerekse de TBMM Özel Takdirnamesi ile onurlandırılan Kurtuluş Savaşı kahramanı.Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları'nin kurucusu ve ilk genel müdürü (1920-1926) olan Erkin, "Demiryollarının Babası" olarak anılır.https://tr.wikipedia.org/wiki/Behi%C3%A7_Erkin
- 1986- 1949’da Bulgaristan’a kaçan, 1958’de TKP’ye katılan şair-yazar Fahri Erdinç (69) Sofya’da hayata veda etti.
- 1987 - Mustafa Adil Özder, Türk folklor araştırmacısı, yazar ve şair (d. 1907)
- 1990- Hayatı sürgünlerle geçen, 1977’de Uluslararası Lenin Barış Ödülü’nü alan şair Yannis Ritsos (81) hayata veda etti.
- 1997 - Özcan Başkan, Türk akademisyen, dil bilimci ve yazar (d. 1929)
- 2004- Filistin lideri Yaser Arafat, tedavi için götürüldüğü Paris’te öldü. Yerine Devlet Başkanlığı’nı anayasa gereği 60 günlüğüne Parlamento Başkanı Revhi Fettuh aldı. Ulusal Güvenlik Konseyi Yönetim Başkanlığı’na Ahmet Kurey, FKÖ liderliğine Mahmud Abbas, El Fetih başkanlığına ise Faruk Kaddumi seçildi.
- 2005- Ürdün’de intihar eyleminde yaralanan Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad kalp krizinden öldü. Mustafa Akkad İslamiyetin doğuşunu anlatan “Çağrı” filminin yönetmeniydi.
- 2008 - Mustafa Şekip Birgöl, Türk asker ve İstiklal Savaşı'nın yaşayan son gazisi (d. 1903)
- 2009 - Hikmet Şahin, Türk İş insanı, siyasetçi ve eski Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı (d. 1950)
- 2010 - Mehmet Gülcegün, Türk siyasetçi (d. 1947)
- 2011 - İstemi Betil, Türk sinema, tiyatro, TV dizileri oyuncusu ve seslendirme sanatçısı (d. 1943)
- 2013 - Atilla Karaosmanoğlu, Türk siyasetçi (d. 1932)
- 2016 - Robert Vaughn, Amerikalı oyuncu (d. 1932)
- 2019 - Mümtaz Soysal, Türk akademisyen ve siyasetçi (d. 1929)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder