19 Mayıs 2023 Cuma

19 Mayıs’ın 104. yılında alınacak devrimci tavır - Zülal Kalkandelen / Cumhuriyet

 


2020’de bu köşede yazdığım bir yazıyı şu satırlarla bitirmiştim.

“Türkiye, 1920’lerde çok ağır bir savaştan çıkmış, emperyalistleri kovmuş, yoksul ama bağımsızlığını kazandığı için geleceğe aklın ve bilimin ışığında umutla bakan bir ülkeyken...

Bugün her açıdan dışa bağımlı hale gelmiş, emperyalistlerle işbirliği yapan, hâlâ yoksul ve siyasal İslamın zifiri karanlığında umudu solan bir ülkedir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimci ruhu bu ülkede yaşıyor diyebilmek için, onun mirasına sahip çıkmak için bu manzarayı tersine çevirmeliyiz.

Ve bu ‘Çöküş Dönemi’nde, bağımsız ve demokratik bir laik Cumhuriyet için sormalıyız:

BANDIRMA VAPURU NE ZAMAN KALKACAK?”

Bugün Mustafa Kemal Paşa’nın devrimi Anadolu’da örgütlemek üzere Bandırma vapuru ile Samsun’a çıkışının 104. yıldönümünde ise başlıktaki soruyu haykırarak soruyorum. Çünkü Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi ile karşı karşıyayız. 

UÇURUMDAN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ

TBMM’de artık kadın haklarına temelde karşı olan, şeriatçı Hizbullah terör örgütünün uzantısı HÜDA PAR da temsil ediliyor!

Seçim aracında kadın adayın adına yer verip fotoğrafını sadece karanlık bir silüet olarak göstererek sansürleyen Yeniden Refah Partisi’nin TBMM’de artık beş milletvekili var. 21 yıllık AKP döneminin yarattığı travmanın üstüne tarihin en sağcı ve gerici Meclis’i oluştu. 

Muhalefetin yanlışlarını ve Millet İttifakı’nın baştan yanlış bir stratejisi olduğunu yıllardır yazıyorum. Çarşamba günkü yazımda da karşımızda AKP’nin kurduğu “Karşıdevrim tarikatı”nın olduğunu anlattım.

Ancak bu aşamada görmemiz gereken manzara şu: Uçurumdan önceki son çıkışa vardık!

28 Mayıs’ta önümüze tekrar bir sandık konulacak. Orada vereceğimiz oy, hem kendi hayatımızın hem de ülkenin gidişatını belirleyecek. 

O nedenle, muhalefete dair eleştirilerimin hiçbirini unutmadan Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında yapılacak seçimde elbette Erdoğan’a karşı oy kullanacağım. 

‘KARŞIDEVRİM TARİKATI’NA HAYIR!

Çünkü ben anayasasında laik olduğu yazan bu ülkede artık siyasal İslamın püskürtülmesini istiyorum. Seçimden bir gün önce camiye gidip ezan okuyan, camide miting yapan, tarikatları ziyaret edip oy isteyen bir cumhurbaşkanının anayasaya aykırı olduğunu biliyorum. 

“Şahsım devleti”nde yaratılan “reis” modeline ve partili cumhurbaşkanına karşıyım.

Abdülhamit gibi bir gericiyi, Necip Fazıl Kısakürek gibi bir Atatürk  düşmanını kendisine rol model olarak belirleyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum.

10 yaşındaki çocuğun eline mikrofon verip ana muhalefet liderine  “hain” dedirten, 15 yaşındaki evladı ölmüş bir anneyi mitingde yuhalatan bir cumhurbaşkanı istemiyorum. 

Hakkını arayan çiftçiyi “Ananı da al git!” diye azarlayan, Gezi eylemlerine katılanlara “sürtük, çürük” diyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum.

104 yıl önce 19 Mayıs günü ülke işgal altındayken devrimci direnişi örgütlemek için Bandırma Vapuru ile Samsun’a giden, canını ortaya koyarak Kurtuluş Savaşı’na liderlik eden, saltanatı ve hilafeti kaldırıp şeriat hukukuna son veren, TBMM’yi kurup Cumhuriyeti ilan eden, laikliği anayasaya sokan, ülkede bir kalkınma hamlesi başlatıp kadın haklarının öncülüğünü yapan bir lidere ve onun en yakınındaki silah arkadaşına “ayyaş” diyen bir cumhurbaşkanı istemiyorum!

Bu köşeye sığmayacak daha pek çok itirazım var. Son 21 yılda tanık olduğumuz yolsuzlukları, sömürüleri, adaletsizlikleri ve her alanda kurulan faşizan baskıyı da istemiyorum.

Bu nedenle oyumu Erdoğan’a hayır demek için kullanacağım. Ondan sonra da halkı sermayenin, çetelerin, emperyalistlerin, tarikat ve cemaatlerin cenderesinden kurtarmak için, tüm devrimci ve ilerici güçlerin mücadelesine omuz vermeye devam edeceğim.

28 Mayıs’ta alınacak devrimci tavır, sandığa gidip Erdoğan’a, karşı devrime hayır demektir!

Zülal Kalkandelen / Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder