Günümüzde ırkçı eylem ve söylemlerin öne çıktığı, bilimin yerini dinsel öğretilerin ağırlık aldığı bir dönemden geçiyor ülke. 14 Mayıs’tan sonra şimdi de Türkiye seçmeni ikinci turda cumhurbaşkanını seçecek. Toplumumuzdaki karmaşayı yazılı ve görsel medyadaki düzmece yayınları ve haberleri okuyan(mayan) yurttaşlarımızın bu son turda da nasıl bir karar vereceğini merakla bekliyoruz.
Yazıya oturduğumda ülkemdeki yaşamsal sorunların ağırlığını düşündüğümde aklıma ünlü Fransız Yazarı Romain Rolland geldi. Türkiye’nin günümüzde geçirdiği zorlu yılları I. Dünya Savaşı öncesi ve II. Dünya Savaşı öncesi de batı dünya ülkelerinin halkları da yaşamış unutulmaz acılara sahne olan ülkelerinden görece daha demokrat ülkelere kaçmayı yeğlemişlerdi. Romain Rolland (1866-1944) usta bir edebiyatçıydı. Romain Rolland yazar olarak ününü insanlık, iyilik ve güzellik ülkülerini yücelttiği destansı yapıtı “Jean Christophe”la duyurdu. Eser Fransa dışında da birçok dile çevrildi. Adnan Cemgil’in yetkin çalışması ve akıcı üslubuyla dilimize de kazandırıldı. Ayrıca usta yazarın Tolstoy Biyografisi de edebiyat dünyasında ilgiyle karşılanan eserlerinden biri oldu. Ama büyük yazarın belki de insanlık tarihine katkı sunanları düşündüğümüzde yalnız edebiyata değil insan hakları ve barış alanında da unutulmaz bir performans gösterdiği hatırdan çıkarılmamalı. I. Dünya Savaşı sırasında savaş karşıtı girişimleriyle kendini dünyaya tanıttı Romain Rolland. Ülkesi Fransa’da büyük tekellerin ve çıkar gruplarının kışkırttığı savaş Fransız halkını da büyük ölçüde etkilemişti. Hemen bütün Avrupa’da savaş çılgınlığı sokak gösterilerine dönüşmüştü. Kimi yazarlar, gazeteciler de milliyetçilik adına savaşın yanında yer alıyorlardı. Fransa’da bu tutuma karşı çıkan Sosyalist Lider, Bilim İnsanı Jean Jaures bir suikast sonucu öldürüldü. Savaş öncesi başlatılan bu kanlı oyunu bozmaya yönelik ilk güçlü ses Romain Rolland’dan yükseldi. Ülkesi Fransa’dan sürgün edilen İsviçre’nin Cenevre kentinden “Boğuşmanın Üstünden” başlığını taşıyan yazılarıyla savaşan, birbirinin kanını akıtan tüm ülkelerin aydınlarına, gençlerine sesleniyordu. Bu kanlı oyuna alet olmamalarını istiyordu. Savaşı yurtseverlik adına sürdürenlerin asıl amaçlarını vurguluyor, maskelerini düşürüyordu. Rolland yazılarını 1915 ağustosuna dek yılmadan sürdürdü. Fransız hükümeti onu Almanlara hizmet eden bir hain olmakla suçladı. Ne var ki bir süre sonra gerçek açığa çıktı. Savaşın getirdiği ölüm ve yıkım karşısında Rolland’ın haklılığı anlaşıldı. Yazılarından bir yıl sonra Romain Rolland Nobel Barış Ödülü ile onurlandırıldı. Adı barışın, direnişin ve umudun simgesi oldu. Yazar olarak ününü insanlık, iyilik ve güzellik temalarına ayırdı.
Romain Rolland adı, gezegenimizde bugün de süren acımasız savaşlara, yoksulluğa, insanın insana ettiği zulümlere karşı, insanlığa güç veren bir ışık olarak duruyor. Ne mutlu bu ışıktan yararlanabilenlere, daha güzel, daha adil, daha eşit bir dünya için uğraş verenlere.
Yazıyı bir başka Fransız Yazın Ustası Jacques Prevert’in şiiriyle noktalayalım. Daha önce de okurlarla paylaştığım bu şiiri bu kez Can Yücel’in çevirisinden sizlere sunuyorum: “Harp”
Yıkıyorsunuz
bire kaz kafalılar
paslı baltanızla hep genç ağaçları
deviriyorsunuz da
Kocamış ağaçları
pörsümüş kökleri çürümüş dişleriyle
tutup esirgiyorsunuz yahu
Bir de üstlerine birer yafta asıp
Yok Hayır ve Şer ağacıymış
yok Hürriyet ağacı
yok Zafer ağacıymış diye
yutturuyorsunuz yahu
Ormanın kelinde leş gibi çürük odun kokarken
alıp başını gitmişken kuşlar
siz kazık kakıp orda marş söylüyorsunuz
siz kazık yutup orda
bire kaz kafalılar
marş söyleyip kaz adımı atıyorsunuz.
Turgay Olcayto / Evrensel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder