Erdoğan ‘üzülünce’ istifa etti: Bir Kerem Kınık portresi (İsmail Arı-BİRGÜN)
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm skandallara üç aydır gözünü kulağını kapadığı Kızılay hakkında dün ilk kez konuştu. Başkan Kerem Kınık, Erdoğan’ın sözlerinin üzerinden 24 saat geçmeden istifa etti. İşte Türkiye’nin en köklü kurumlarından birini ‘holding’ haline getiren Kerem Kınık’ın portresi…
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, deprem sonrasındaki skandalların ardından Instagram'dan bu paylaşımı yapmıştı.
Onlarca yolsuzluğa ve usulsüzlüğe imza atan, hakkında onlarca suç duyurusunda bulunduğu halde işlem yapılmayan Kızılay Başkanı Kerem Kınık sonunda istifa etti.
Bir süredir iktidar kanadından isimlerin de eleştirdiği Kınık için son açıklama dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan gelmişti. Erdoğan, "Bu konu beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma işine giremez. Süratle bu yanlışı düzeltmesi gerekir. Kızılay’ın çadır dendiği zaman en küçük bir sıkıntısı olmaması gerekirdi" demişti.
Kınık, deprem felaketinin ardından TBMM Deprem Araştırma Komisyonu'nda geçen mart ayında bir sunum yapmıştı. Kınık, istifa edip etmeyeceğine yönelik kendisine yöneltilen sorulara, "Kızılay Başkanı istifa ettiğinde tüzük gereği genel kurula gidilmesi gerekir. Kızılay'ın idari işleri durur ve kaotik bir durum oluşur" yanıtını vermişti.
2016’DAN BERİ KIZILAY BAŞKANIYDI
Kızılay’ın personel sayısını 5 binden 15 binlere kadar çıkaran, yandaşları, Menzil Cemaati’ne mensup isimleri kuruma dolduran, geçmişte FETÖ lideri Fetullah Gülen’e övgüler sıralayan Kınık istifasına dair bir açıklama yapmadı. Çadır satması skandalıyla ülke gündemine oturan, holdinge dönüştürdüğü Kızılay’ın bütçesi ile Boğaz manzaralı köşk kiralayan, yandaşlara Kızılay’ın ihalelerini dağıtan, Kızılay’ın huzur hakkı adı altında maaş alan ilk başkanı olan Kerem Kınık 2015’yılından beri Kızılay’ın yönetimindeydi. Kınık 2016’dan bu yana da Kızılay başkanlığı koltuğunda oturuyordu.
ERDOĞAN’IN TALİMATIYLA…
Eski Kızılay Başkanı Ahmet Lütfi Akar’ın Kızılay Holding kitabı için verdiği röportajda, “Kerem Kınık’ın Recep Tayyip Erdoğan’ı talimatı ile Kızılay’ın yönetime girdiği, bir yıl Kızılay Başkanvekilliği yaptıktan sonra da 2016’da Kızılay Başkanı olduğunu” anlatmıştı.
Akar, Kerem Kınık’ın Kızılay’da yönetici olma sürecini şöyle anlatmıştı: “Kerem Kınık beni fonksiyonsuz kılmak ve kurumu ele geçirmek için yönetime istendi. Ayşegül Genç’i de aynı talimat ile üzerine genel sekreter yaptım. Kerem Kınık’ı da genel başkan vekili yaptık. Bunlar sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatı üzerine oldu. Sayın Cumhurbaşkanı, “Kerem’i (Kınık) listeye alarak genel başkan vekili yapmamı istedi. Staj mahiyetinde yani... Daha öncesinde kendisini ve ekibinde yer alan isimleri hiç görmemiştim, tanımıyordum. Kızılay’ın yönetim kurulu başkan dahil on bir kişiydi. Ancak benim son yönetim kuruluna benim listede yer verdiğim sadece bir kişi girdi. Bir de ben iki kişiyiz. Geri kalan dokuz kişi benim yer vermek istemediğim isimlerdi.”
ERDOĞAN’IN MÜDÜRÜ, AKP’DEN MECLİS ÜYESİ
1993 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Kınık, sadece 2 yıl Sağlık Bakanlığı bünyesinde hekimlik yaptıktan sonra 1995 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) Sağlık İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaya başladı. Kınık, İBB’de Müdür Yardımcısı iken Recep Tayyip Erdoğan da İBB başkanlığı koltuğunda oturuyordu. Erdoğan’dan sonra 1999’da İBB’deki görevinden ayrılan Kınık birçok şirket kurdu ve ticarete atıldı. Ticaret Odası kayıtlarına göre Kınık, Toprakanadan Doğal Ürünler, Derya Sağlık Hizmetleri, 4t Sağlık ve Bilgi İşlem ile Derya Sağlık Hizmetleri isimli dört ayrı şirketin ortağıydı. Ancak tüm hisselerini devredip ortaklıktan ayrıldı. Kınık’ın “UG Medical Services Sağlık Hizmetleri” isimli şirkette ise ortaklığı devam ediyor.
Ticaretle uğraşan Kınık siyasi kariyerini de ihmal etmedi. AKP’den İstanbul 10. Dönem İl Genel Meclisi Üyesi olup İBB Sağlık Komisyonu Başkanı olarak görev yaptı. Her dönem güçlünün yanında olan Kınık, iktidarın daha önce “Gülen Cemaati” diyerek övgüler sıraladığı Fethullahçıların 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından “terör örgütü”ne dönüşen yapıya da oldukça yakındı. Kınık, 16 Eylül 2012’de FETÖ lideri Fetullah Gülen’i Pensilvanya’da ziyaret ettiğini sosyal medya hesabından paylaştığı bir fotoğrafla duyurmuştu.
Kınık, 20 Ekim 2013’te ise yine sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Fethullah Gülen’e dair şu ifadeleri kullandı: “F. Gülen Hocaefendi’ye acil şifalar diliyorum, dert yüklü kalbi bedende taşımak zor. Allah inananlar arasındaki fitneyi zail etsin.”
Kınık, bir dönem de Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun kurucusu olduğu Yeryüzü Doktorları Derneği’nde başkanlık yaptı. Yani Davutoğlu ailesi ile yakınlaşmayı da ihmal etmedi. 2013 yılından 2015 yılına kadar bu derneğin başkanlık koltuğundaoturan Kınık, 2015 yılında yine Kızılay gibi rantın merkezi haline dönüştürülen bir başka kurum olan Yeşilay’ın Mütevelli Heyeti Üyesi oldu. Kınık bu görevine yaklaşık sekiz yıldır devam ediyor.
Kınık’ın eşi Hatice Kınık’ı torpille Sağlık Bakanlığı’nda daire başkanı yaptırdığı, ardından yine bakanlık bünyesinde bir başka göreve getirttiği iddia edildi. 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe girişimine direnirken gazi olduğu belirtilen oğlu Furkan Kınık’ın aslında sahte 15 Temmuz gazisi olduğu öne sürüldü.
/././
Kızılay örgüt ve cemaat yuvası (Sercan MERİÇ - Birgün)
Kızılay Holding isimli kitabı Tekin Yayınevi’nden çıkan gazeteci İsmail Arı, Erdoğan’ın Fetullahçıları ve Menzilcileri Kızılay’a nasıl yönetici yaptığını anlattı. Arı, Kızılay yöneticisi Şehmus Yıldırım’ın da bir dönem Hizbullah’tan tutuklandığını belirtti.
Uzun yıllardır Kızılay’la ilgili çalışmaları gündem olan, yaptığı haberler nedeniyle yargılanan, hakkında birçok dava açılan BirGün muhabiri İsmail Arı’nın Tekin Yayınevi’nden çıkan ilk kitabı Kızılay Holding raflardaki yerini aldı.
BirGün TV’ye konuk olan Arı, Kızılay Holding kitabında yer alan skandalları anlattı. 2022 yılı resmî raporlarında yer alan bilgilere göre Kızılay’ın yaklaşık 10 milyar TL’lik devasa bir bütçesi olduğunun altını çizen İsmail Arı, kurumun bütçesinin Cumhurbaşkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) bütçesinden dahi kat ve kat fazla olduğunu anlattı. “Kızılay’ın bütçesi iktidarın iştahını kabarttı” diyen Arı’nın yıllara yayılan ayrıntılı araştırması Kızılay Holding, güven sıralamasında en altlara düşen kurumun nasıl bu hale geldiğini gözler önüne seriyor.
KIZILAY’A ÇÖKME OPERASYONU
Uzun zamandır Kızılay’da gerçekleşen skandallarla ilgili haberlerini takip ediyorduk. Bu kitabı hazırlamaya nasıl karar verdin?
2019’da eski Kızılay Yönetim Kurulu üyesi Sabahattin Tezdiğ ile tanıştım. Tezdiğ, Kerem Kınık ekibinde yer alan bir isimdi. Yönetim kuruluna girdikten kısa bir süre sonra yolsuzluklara, usulsüzlüklere itiraz etmeye başlıyor. Daha sonra kendisiyle yolumuz kesişti. Kitabın serüveni de öyle başladı. Kızılay ile ilgili haber yaptıkça Kızılay’ın liyakatli kadroları, emekçileri benimle iletişime geçmeye başladı ve çember genişledi. Eski Kızılay başkanı Ahmet Lütfü Akar’la tanıştım... Hem Tezdiğ hem de Akar’la bu kitap için özel röportajlar yaptım.
99 Depremi’nde Kızılay’ın gösterdiği performans tartışmalıydı. Sen de kitaptaki anlatıma o deprem ile başlıyorsun…
99 Depremi Kızılay için bir dönüm noktası. Kızılay’ın karşılaştığı en büyük felaket. AFAD gibi bir çatı organizasyon o tarihte yok. Kızılay bu anlamda tek başına bir otorite. Bu kadar büyük bir depreme hazırlıklı değillermiş. Depolar, stoklar, malzeme, çadır, gıda stokları yetersiz. O dönem Kızılay’ın başında Kemal Demir var. Eski Bolu CHP milletvekili ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yakın bir isim. 20 yıl boyunca kurumu o yönetmiş. Ama büyük bir başarısızlığa imza atıyorlar. Günlerce bu sıkıntı devam ediyor. Siyasetçiler de sıkıntıları dillendiriyor, Meclis’te gensorular veriliyor, araştırma komisyonları kuruluyor ve o dönemki Kızılay yöneticileri yargılanıyor. Hüküm giyenler oluyor. İstifa ediyorlar. O zaman insanlar utanabiliyormuş ve istifa edebiliyormuş.
Bir denetleme mekanizması da varmış…
Meclis Kızılay için araştırma komisyonu kurmuş. Bir denetim mekanizması kuruyorlar, ama son depremlerden sonra araştırma komisyonu kurulması yönünde verilen tüm teklifler reddedildi. Kızılay 99 Depremi’nden sonra bir dönüşüme uğruyor. Akabinde AKP iktidara geliyor. 2004-2011 yılları arasında Tekin Küçükali başkan oluyor. Ondan sonra Ahmet Lütfi Kızılay’ın başına geçiyor. Özellikle Ahmet Lütfi Akar Kızılay’ı ciddi manada geliştiriyor. Akar başkan olduktan sonra Türkiye Afetle Mücadele Planı gündeme geliyor. 2014’te kabul edildikten sonra Kızılay tam anlamıyla işlevsizleştiriliyor. Deyim yerindeyse Kızılay’a çökme işlemi başlıyor.
2022 BÜTÇESİ 10 MİLYAR TL
Kızılay’ın bütün yönetim kurulu üyelerinin AKP’yle veya çeşitli cemaatlerle ilişkili olduğunu öğreniyoruz bu kitapta. Kızılay AKP için neden bu kadar önemli?
Kızılay’ın 2021 bütçesi 8 milyar TL, 2022 bütçesi ise 10 milyar TL. Akar görevi bıraktığında kurumun 6 bine yakın gayrimenkulü var. Ankara’da Kızılay AVM var. Çok büyük arazileri var. Mesela Akar şaka yollu olarak, “Konya’nın yarısı Kızılay’ın” diyor. Eldeki fabrikaların arazisi de çok büyük ve kıymetli. Afyon’da maden suyu fabrikası var. Erzincan’da da yine öyle. Mesela Pendik’te çok büyük bir arazisi var Kızılay’ın… Bunlar büyük bir rant demek. Bu yüzden Kızılay, iktidar için bir rant aracı oldu. Bir de özellikle Suriye’den Türkiye’ye göç başladığında Avrupa Birliği para transferinin büyük bir kısmını Kızılay’a yapıyor. Şimdi depremden sonra çok büyük bir kaynak aktarıldı Avrupa ülkelerinden… Bu paranın büyük bir kısmını Kızılay’a veriyorlar. İktidar, bu nedenle ele geçirme operasyonunu başlatıyor.
Erdoğan’ın Kızılay’a yerleştirdiği Fethullahçılardan da bahsediyorsun kitapta... Bu nasıl oluyor?
Erdoğan, 2013’te belli isimlerin yönetime girmesi için Kızılay’a doğrudan müdahale ediyor. Daha sonra Fetullahçılar ile iktidarın çatışması başlıyor. Sonra bakıyorlar ki Erdoğan’ın Kızılay Genel Sekreteri yaptırdığı Ulviye Turgut ve eşi Fethullahçı… Erdoğan yönetim kuruluna aldırdığı bir başka isim daha Fetullahçı çıkıyor.
Kızılay’ın şu anda Menzilciler ve Hizbullahçılar ile nasıl bir ilişkisi var?
Kızılay’ın Denetim Kurulu üyesi Şehmus Yıldırım, 2000 yılında Hizbullah’tan tutuklanıyor ve cezaevine gönderiliyor. Daha sonra serbest kalıyor. Bu isim şimdi Kızılay’ı denetleyecek isim... Doğudaki şube başkanlarının sosyal medyalarına bile baktığımızda, örneğin Diyarbakır Şube Başkanı’nın, Hüda Par’la sıkı ilişkileri olduğunu görüyoruz. Diyarbakır benzeri civar kentlerdeki başkanların geçmişte Hizbullah’la ilişkili olduğu belirtiliyor. Şehmus Yıldırım’ın Kızılay denetim kurulu üyesi yapılmasından yine iktidarın onayı ve bilgisi olduğu muhakkak.
Kızılay’ın ikinci ismi Fatma Meriç Yılmaz, Menzil Cemaati’ni temsilen orada… Kendisi aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nda eski bürokrat. Fatma Meriç Yılmaz bir yol açıyor aslında… Mesela Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü için tıbbi cihazlar alınacağı zaman gidip Menzil’in şirketinden alıyorlar. Personel olarak da örgütleniyorlar. Örneğin İstanbul lojistik deposuna son bir yılda 5 kişi alındı, 5’i de Menzilci... Deştikçe cemaat ve tarikat fışkırıyor Kızılay’da…
Kızılay Holding’i hazırlarken Kınık’a da ulaşmaya çalıştın mı?
Hem Kerem Kınık’a hem de Kızılay Basın Müşavirliği’ne kitapta yer alan meselelerle ilgili yaklaşık 20 soru ilettim. Kınık yanıt vermedi. Kızılay Basın Müşavirliği de “Size kısa bir kısa süre içerisinde soruları yanıtlayıp döneceğiz” dedi ama daha sonra yanıtlamak istemediklerini ifade ettiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder