Genişleme ve dolarsızlaşma
BRICS tarihi bir zirve yapıyor. Önceki gün başlayan ve bugün tamamlanacak zirve, kararlarıyla çok kutuplu dünyanın inşasında önemli bir rol oynayacak.
Zirve bugün tamamlanıyor ve sonuç bildirgesi bugün açıklanacak; dün yazıyı yazıişlerine teslim ettiğim saatte, henüz oturumlar sürüyordu. O nedenle asıl değerlendirmeyi bir sonraki yazımda yapacağım.
BÜTÜNLEYİCİ İKİ GÜNDEM
15. BRICS Zirvesi’nin birbirini bütünleyen iki temel gündemi var: genişleme ve dolarsızlaşma.
Denklem basit: BRICS genişledikçe, küresel ticarette dolarsızlaşma (dedolarizasyon) artacak. BRICS’i oluşturan beş ülke, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika bir süredir bu denklemi savunuyor.
Ancak ne kadar ve ne hızda genişleme ile dolarsızlaşmada neyin öncelikli olması gerektiği konusunda aralarında bazı farklar var. İşte bu zirve, bu farkları giderme ve optimum bir yol belirleme zirvesi olacak kısaca.
HEDEF AYNI, YÖNTEM FARKLI
23’ü resmi olmak üzere 40’tan fazla ülke BRICS üyeliğine başvurdu. Beş ülke içerisinde genişlemeyi kapsam ve hız bakımından en çok isteyen Çin; Brezilya ise genişlemeyi yavaş ilerletme yanlısı.
Ortak para birimi konusunda ise beşli arasındaki denklem bu kez ters: Ortak para biriminin oluşturulması konusunda en istekli Brezilya iken Çin, bunun için aşamalar ve zaman gerektiği kanaatinde.
Dolayısıyla bugün çıkacak sonuç bildirgesi, bu sınırların içinde kalacak büyük olasılıkla.
ÖNCE ULUSAL PARALARIN ROLÜNÜ ARTIRMAK
Brezilya her ne kadar “ortak para birimi” açısından şartların uygun olduğunu düşünse de ağırlıklı fikir, öncelikle “ulusal paraların rolünün artırılması” şeklinde.
Ulusal paraların rolünün artırılması için de “ortak ödeme sistemi” gerekiyor. Bu da Batı’nın ağır yaptırımı altındaki Rusya’nın önceliği örneğin.
Ve bu ikisinin, yani ulusal paraların rolünün artırılması ve ortak ödeme sisteminin sağlıklı çalışabilmesi için de BRICS Yeni Kalkınma Bankası rezervlerinin geliştirilmesi gerekiyor.
Özetle “ortak para birimi”nden önce, bu üç ayaklı para politikası modelinin hayata geçeceği anlaşılıyor.
GENİŞ BRICS, DAHA ÇOK DOLARSIZLAŞMA DEMEK
Yukarıda da belirttik: Genişleme ve dolarsızlaşma birbirini bütünlüyor.
Dolarsızlaşma yani dedolarizasyon için, küresel ticarette bir eğilim olarak ortaya çıkmış bulunan ulusal paraların kullanımını artırmak gerekiyor. Nitekim BRICS ülkeleri arasında bu süreç adım adım başladı ve gelişiyor.
Buradan hareketle şöyle söyleyebiliriz: BRICS ne kadar genişlerse küresel ticarette o kadar çok ulusal parayla ticaret yapılmış olacak; böylece dolarsızlaşma daha da artmış olacak.
İşte bu denklem nedeniyle BRICS’in genişletilmesine başlanacağı anlaşılıyor. Bu kadar yoğun katılım talebinin aynı anda karşılanması olası olmadığından, çok büyük olasılıkla Afrika’dan başlayarak sırayla talepler değerlendirilip sonuçlandırılacak; bu süreçte de BRICS+ kurumsallaştırılacak.
Bununla paralel olarak BRICS Yeni Kalkınma Bankası’nın da üyelerinin artacağı görülüyor. Nitekim daha önce üç ülke bankaya dahil edilmişti. Toplamda 50’den fazla ülkenin katılmak istediği belirtiliyor.
ÇOK KUTUPLULUK İNŞASI
Özetle genişleyen ve ulusal paraların rolünü artırarak doların hegemonyasını zayıflatan bir organizasyon olarak BRICS, önümüzdeki dönemde küresel ilişkilerin belirlenmesinde ağırlığını artırmış olacak.
Ekonomik büyüklüğüyle G7’yi geçmiş bulunan BRICS, genişledikçe etkisini daha da genişletmiş olacak. Bu da çok kutupluluğun inşasını ivmelendiren ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesini sağlayan bir etki doğuracak haliyle...
/././
ABD’nin ‘Asya-NATO’su’ çabası
ABD bir süredir askerileştirdiği ve NATO zirvelerine davet ettiği iki müttefikini, Japonya ve Güney Kore’yi, merkezinde kendisinin olduğu üçlü bir ittifakta bir araya getirmeye çalışıyordu. Biden bu amaçla 18 Ağustos’ta Camp David’de Japonya ve Güney Kore liderlerini ağırladı.
Peki toplantıdan “Asya-NATO’su” anlamına gelebilecek bir ittifak çıktı mı?
İTTİFAK DEĞİL ORTAKLIK
Ortak bildiriye bakılırsa Camp David’den “üçlü ittifak” değil, “üçlü ortaklık” çıktı. Elbette “üçlü ortaklık” da önemsiz değil ama onca çabaya rağmen ittifak oluşturulamamasını da küresel güç mücadelesi bağlamında önemle not edelim.
Diğer yandan ABD Başkanı Joe Biden, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol ve Japonya Başbakanı Kişida Fumio’nun anlaştığı üçlü ortaklık bildirisi, ABD’nin temel hedefini de açıkça ortaya koyuyor. Zira bildiri Çin’i, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni (Kuzey Kore) ve Rusya’yı hedef alıyor.
Böyle olduğu için de üçlü ortaklık, bölgeyi jeopolitik mücadele alanı haline getirmeye çalışan ve askerileştiren çaba olarak yorumlandı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Winbin, ortaklığı “Dışlayıcı gruplar oluşturmaya, bloklar arası cepheleşmeyi ve askeri blokları Asya-Pasifik’e taşımaya yönelik girişim” (Sputnik, 18.8.2023) diye yorumladı.
ABD’NİN ÜÇGENLERİ, DÖRTGENLERİ, BEŞGENLERİ
ABD, Çin’i “baş rakip” ilan ettiğinden beri Asya-Pasifik’te bu ülkeye karşı çevreleme uygulamaya çalışıyor. Bunun için de üçgenler, dörtgenler, beşgenler inşa ederek bunları birbirine zincirlemeye çalışıyor.
1. Beş Göz: Bölgede zaten Soğuk Savaş’tan kalma bir organizasyondu. ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bu ortaklığı, esas olarak bir istihbarat ortaklığıdır.
2. QUAD (Dörtlü Güvenlik Ortaklığı): ABD’nin Hindistan, Japonya ve Avustralya’yla 2007’de oluşturduğu dörtlü ortaklık, “stratejik güvenlik diyalogu”ndan öteye pek geçemedi.
3. AUKUS: ABD, İngiltere ve Avustralya’nın bu ortaklığı, yapısı nedeniyle ABD açısından en ileri organizasyon. Zira üçlü birliktelik, bir nevi “pakt” özelliğinde. Temel hedefi Avustralya’yı Çin’e karşı nükleer üs haline getirmek.
4. Ve yukarıda aktardığımız ABD, Japonya, G. Kore üçlü ortaklığı...
GENEL TABLO
ABD, Hindistan’dan başlayarak Japonya’ya kadar uzanan geniş bir yay ile Çin’i kuşatmak istiyor. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi Hindistan’a bunu kabul ettirebilmiş değil.
ABD o nedenle şimdi Avustralya’dan Japonya-Güney Kore’ye uzanan bir askeri cephe inşa etmeye çalışıyor. Bunun için de hem AUKUS’u Yeni Zelanda’yla genişletmek hem Japonya ile Güney Kore’yi müttefik yapmak hem de bu iki küme arasındaki bağlantı için Pasifik Adaları’nda üs inşa edebileceği ortaklıklar kurmak istiyor. Blinken-Austin ikilisinin son Pasifik Adaları ziyareti ve burada Papua Yeni Gine’yle yaptıkları anlaşma bunun içindi.
Evet, bardağın dolu tarafında bunlar var ama boş tarafında da ABD stratejisine eklemlenmeyi kabul etmeyen Hindistan; ABD’nin Japonya ve Güney Kore’yle üçlü ittifak kuramayıp üçlü ortaklığa razı olması; Yeni Zelanda’nın AKUSUS’a daveti kabul etmemesi, Pasifik Adaları’nın çoğunluğunun bölgenin jeopolitik güç alanına dönüştürülmesine karşı çıkması var.
Özetle ABD, “kurallarını kendisinin yazdığı sömürü düzenini” devam ettirebilmek için Asya-Pasifik’te hamleler yapıyor ama zayıflayan hegemonyası nedeniyle istediği sonuçları elde edemiyor. Dolayısıyla genel tabloda bir değişiklik yok, çok kutuplu yeni bir dünya inşası sürüyor.
Mehmet Ali Güller-Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder