16 Ekim 2024 Çarşamba

T-24 "KÖŞEBAŞI" + "GÜNDEM" -16 EKİM 2024 -

 

Gençlerbirliği'ne haciz geldi, şampiyonluk kupasına bile el kondu! -Sibel Yükler-

Kulüp kendisine tanınan süre içinde 69 milyon liralık borcunu öderse haczedilen mallarını geri alabilecek(https://t24.com.tr/haber/genclerbirligi-ne-haciz-geldi-sampiyonluk-kupasina-bile-el-konuldu,1190010)

                                                                     ***

Dile kolay: Contemporary, 19. kez İstanbul’da -Eray Özer-

Contemporary İstanbul bu yıl 19. kez düzenleniyor. Etkinlik Tersane İstanbul’da. 800’ü aşkın çağdaş sanat eserini ağırlayacak fuarda ben en çok “Yetmişli Yıllarda Doğanlar” sergisini merak ediyorum. Üzerinize afiyet son vagondan da olsa o trene maalesef ben de bilmiş bulundum da…

Contemporary İstanbul (CI) bu yıl 19. kez sanatseverlerin karşısına çıkıyor.

Bir sanat etkinliğini, hele de bu etkinlik “çağdaş sanat” gibi niş bir alanda ise, 19 yıl üst üste yapmak kolay iş değil.

Bu 19 etkinlikten birçoğunu gezme fırsatım oldu; özellikle ilk yıllarda öyle bir kalabalık oluyordu ki arkadaşlarla aramızda “Meğer hepimiz çağdaş sanata ne kadar da hasretmişiz” diye şakasını yapıyorduk.

Evet, kimisi belki sadece fotoğraf çektirmek için geliyordu ama dünyada durumun bundan farklı olduğunu düşünen de yanılıyor. Ayrıca sanatı hayatımızın içine sokmak için öyle ya da böyle sanata bir miktar maruz kalmak gerekiyor. Bugün fotoğraf çektiren seneye eserler hakkında fikir yürütür hale geliyor.

Konumuza dönelim. Bu yıl 23-27 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 19. edisyonun basın toplantısı dün gerçekleşti.

CI Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, etkinlik detaylarına geçmeden önce çağdaş sanatın dünyadaki durumunu özetleyen sunumunda oldukça ilginç detaylar aktardı.

                                               CI Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli

“Burada da mı Çin” dememek mümkün mü?

Mesela Çin’le ilgili paylaştıklarına şaşırmamak mümkün değil. Çin her konuda olduğu gibi bu konuda da büyük bir atılım içindeymiş.

İnsan hayret ediyor. Yenilenebilir enerji diyoruz, Çin çıkıyor karşımıza. Yapay zekâ diyoruz, Çin’in oyuna nasıl dahil olduğunu konuşuyoruz. Nükleer enerji desek… Yine Çin…

Meğer çağdaş sanata yatırım konusunda da Çin, Birleşik Krallık’ı geride bırakarak ABD’nin ardından ikinci sıraya yerleşmiş. Pazar payında ABD yüzde 42’yle ilk sırada, Çin yüzde 19’la ikinci, Birleşik Krallık yüzde 17’yle üçüncülüğe gerilemiş.

Yine aynı sunumdan bir başka ilginç bilgi: Sanat eserlerinin satış değerleri dünyada düşüş eğilimindeymiş. Eserlerin fiyatları yüzde 4 düşmüş. Buna karşın özellikle çevrimiçi satışın artmasıyla eserlere ulaşım kolaylaşınca hacim aynı oranda büyümüş.

Yani daha çok eser alınıp satılıyor, böyle olunca fiyatlar da biraz olsun düşüyor.

Çevrimiçi satışın artmasının bir başka etkisi de galerilerin tasarruf tedbirleri uygulamak zorunda kalması olmuş. 2024’ün ilk altı ayında dünyadaki her iki galeriden biri maliyetleri azaltmak için tedbir almak zorunda kalmış.

Zaten çevrim içi mecralardan satışının pazar payının şimdiden yüzde 42’ye ulaşması da gösteriyor ki, koleksiyonerler internetten sanat eseri satın alma fikrine epey alışmış durumda.

Futbolcu menajerleri gibi galeriler de ortak çalışıyor

Bana ilginç gelen bir başka bilgi de artık galerilerin farklı ülkelerde aynı işi yapan kurumlarla ortak çalışarak sanatçıların o ülkedeki temsil haklarını diğer galeriye bırakması oldu.

Futboldaki menajerlik sistemi gibi… Nasıl ki bir yıldız oyuncuyu transfer etmek için birkaç menajerden geçmek gerekiyor, artık değerli sanatçıların eserlerine ulaşmak için de devrede birkaç galeri olacak belli ki.

Gelelim etkinliğin detaylarına… Bu yıl basın sponsorları arasında T24’ün de yer aldığı etkinlik geçen yıl olduğu gibi Tersane İstanbul’da yapılacak.

23 Ekim’de ön izlemeye, 24-27 Ekim arasında ise tüm ziyaretçilere açılacak fuara toplamda 14 ülkeden 53 galeri katılacak, 503 sanatçının 809 eseri sergilenecek. Bu yılın odağında İspanya & Latin Amerika merkezli etkinlikler var. Ayrıca bu coğrafyalardan çıkan sanatçıların işlerini görme fırsatı bulacağız. İspanya Büyükelçisi Cristina Latorre Sancho’nun desteğiyle hayata geçirilecek “Yetmişli Yıllarda Doğanlar” sergisini de o trene son vagondan da olsa yetişen biri olarak epey merak ettim.

Konferansların yer aldığı CIF Dialogues bölümünde ise dijital sanata dair paneller yer alıyor. Siz de benim gibi “NFT meselesi nereye varacak” diye merak edenlerdenseniz kaçırmayın derim.

Fuarın biletlerine bilet.ci.com.tr adresinden ulaşabiliyormuşuz. Bu haberi okurken bir yandan da zihninizden “Ya gitmek istiyorum ama çok trafik oluyor” cümlesinin geçtiğini iyi biliyorum. (Ben de yaşadım o halleri.)

Ulaşım problemine deniz trafiği çözümü

Bu yıl ulaşım problemini çözmek amacıyla iki çözüm düşünülmüş. Birincisi denizden ulaşım. Artık Kabataş, Karaköy ve Kadıköy’den kalkacak teknelerle Tersane İstanbul’a ve CI’a denizden ulaşmak mümkün olacak. Büyük bir “amme hizmeti” olarak sefer saatlerini buraya bırakıyorum:

İkincisi Uber’le bir anlaşma yapılmış. Firma fuar boyunca Tersane İstanbul etrafında özellikle boş araç bulundurmak amacıyla şoförleriyle özel bir anlaşma yapmış. Rezervasyonlarda CI ziyaretçilerine indirim ve ayrıcalık tanınacakmış. Evet, pahalı ama en azından en yakın toplu taşımaya kendinizi taksiyle atabileceksiniz.

Ezcümle Contemporary İstanbul’u her durumda görmekte fayda var. İster “alıcı” olun, ister sadece “bakıcı.” İsterseniz koleksiyonunuza yeni bir parça ekleyin, isterseniz kimi eserlerin şaşkınlık ve hayret içinde dedikodusunu yapın. Yeter ki, gidin, yerinde görün, o havayı koklayın, ilham alın. Sanat mahallesi ancak böyle genişler.

                                                                     /././

Nobel Ekonomi Ödülü verilen çalışmalar ne diyor, Türkiye için ne mesaj veriyor?-Ercan Uygur-

Ödül alan üç yazarın çalışmalarından ortaya çıkan bir sonuç şudur: Hukukun, adaletin ve kurumların zayıf olduğu ortamlarda, toplum sisteme genellikle güvenmiyor, istismar edilip sömürülüyor ve sonuçta büyüme ve toplumsal ilerleme sağlanamıyor

2024 yılı Nobel ödülleri 7 ile 14 Ekim tarihleri arasında açıklandı. 11 Ekim tarihinde belli olan barış ödülü ile ilgili bazı ayrıntıları yazmaya başlamıştım ki, 14 Ekim’de, dün, iktisat/ekonomi ödülü de belli oldu.

Bu yılın barış ödülü, nükleer bombaların yayılmasına karşı faaliyet gösteren bir Japon kurumuna verildi. Ödül en uygun kuruma mı verildi? Bölgemizdeki savaşları dikkate alınca tartışılıyor. Bu konuyu daha sonraya bırakarak ekonomi ödülünü ele alalım.

Aşağıda önce kısaca Nobel Ekonomi Ödülü alanlara bakıyorum. Sonra ödül alan çalışmaların çok kısa bir özetini veriyorum. Sonra da bu çalışmaların Türkiye için ne gibi bir mesaj verdiğine değiniyorum.

Ekonomi ödülünü alanlar

Nobel Ekonomi Ödülü’nün doğru adı “Alfred Nobel Anısına Ekonomik Bilimlerde İsveç Merkez Bankası Ödülü”dür. Diğer beş konuda (barış, fizik, kimya, tıp, edebiyat) ödülün adı “Nobel Ödülü”dür. Biz yine de Nobel Ekonomi Ödülü diyelim.

2024 Nobel Ekonomi Ödülü, Kamer Daron Acemoğlu (Üniversite: MIT, ABD), Simon Johnson (Üniversite: MIT, ABD) ve James A. Robinson’a (Üniversite: Chicago, ABD) verildi.

Bu üç ödül sahibinin bir özelliği ABD dışında doğmuş olmalarıdır. Başarılı çalışmaları nedeniyle ABD üniversitelerine davet edilmişlerdir. Acemoğlu Türkiye, Johnson ve Robinson Birleşik Krallık doğumludur. Acemoğlu’nun İstanbul doğumlu olduğu birçok kaynakta özellikle belirtiliyor.

Ödül komitesine göre bu üç akademisyen, ödülü, “toplumsal kurumların nasıl oluştuğunu ve bu oluşumun toplumun gönencini (refahını, zenginliğini) nasıl etkilediğini açıklayan çalışmaları” için aldılar, paylaştılar. Bu konuda, birçoğu ortak, onlarca makaleleri ve kitapları var.

Şunu da belirtmek gerekir; bu çalışmalarda Acemoğlu genellikle önde gelen yazar olarak görülüyor. Kendisi çok üretken ve birçok konuda araştırma yapan bir vatandaşımız ve meslektaşımız. Bu özelliğiyle birçok ödül ve başarı belgesi almıştır. Kendisini içten kutlarız.

Örneğin, ABD’de 40 yaş altındaki başarılı iktisatçılara verilen John Bates Clark madalyasını, 2005’te 38 yaşında iken Acemoğlu almıştır. Bu madalyayı alanların daha sonra çoğunlukla Nobel Ekonomi Ödülü de aldığı görülüyor.   

Ekonomi ödülü verilen çalışmalar ne diyor?

Ödül alan üç yazarın çalışmalarından ortaya çıkan bir sonuç şudur: Hukukun, adaletin ve kurumların zayıf olduğu ortamlarda, toplum sisteme genellikle güvenmiyor, istismar edilip sömürülüyor ve sonuçta büyüme ve toplumsal ilerleme sağlanamıyor.

Şimdi bu yazarların araştırmalarının başlangıcına, yaptıkları saptamalara ve sordukları sorulara, verdikleri yanıtlara bakalım. Bu bağlamda yazarların çok çalışma ve yayınları var, ancak kısa bir açıklama yapabilirim. 

2000’li yıllarda zengin ve yoksul ülkelerin ortalama gelirleri arasında büyük fark gözlüyoruz. Son verilere göre en zengin yüzde 20 dilimindeki ülkelerin geliri, en yoksul yüzde 20 dilimindeki ülkelerin gelirinden yaklaşık 30 kat daha yüksek. Son 200 yılın verilerine baktığımızda, bu fark hep var, hatta fark giderek artıyor.

Sorular şunlar: Bu büyük fark neden var, neden süreklilik kazanmış, hatta neden yükselmiş? Bu sorulara daha önce verilen yanıtlar, örneğin coğrafi farklılığı, iklim farkını, kültür ve din farklarını öne sürmüşler.

Bu sorulara yanıt arayan çalışmalarında Acemoğlu, Johnson ve Robinson (AJR) zengin ve yoksul birçok toplumu incelediler, karşılaştırmalar yaptılar. Örneğin ABD’de ve Meksika’da aradaki sınırla ikiye bölünmüş yerleşim yerini incelediler.

Bu iki yerleşim yerinde coğrafya, iklim, kültür, din hepsi aynı. Ancak ABD’de kalan yerde gelir, Meksika’da kalan yere göre üç kat daha fazla. Bakıyorlar ki aradaki fark siyasi ve ekonomik kurumlardan kaynaklanıyor.

Meksika’daki yerleşim yerinde yolsuzluğa, kanunsuzluğa bulaşmış yozlaşmış politikacıları değiştirmek çok zor. Halk, kuralların ve yasaların oluşumunda tercihlerini yansıtamıyor. Organize suçlar yaygın, işletmeler kuruluş aşamasında bile rüşvet vermek ve korunmak zorunda. Eğitim de kötü.

ABD’deki yerleşim yerinde başarısız ve yozlaşmış olan politikacıyı serbest seçimlerle kısa sürede değiştirmek kolay. Halk, kuralların ve yasaların oluşumunda tercihlerini yansıtabiliyor; siyasi haklar daha geniş. Bireyler istediği eğitimi ve mesleği daha kolayca seçebiliyor.

AJR araştırdıkça görüyor ki, bu farklar sömürge dönemine kadar geri gidiyor. ABD’deki (İngiliz) sömürgeciler daha katılımcı (inclusive) ve kalıcı siyasi ve ekonomik kurumlar oluştururken, Meksika’daki (İspanyol) sömürgeciler daha dışlayıcı (extractive) kurumlar oluşturmuşlar.

Çünkü ABD’deki kurumsallaşma, sömürgecilerin orada kalıcı olacağı varsayımıyla oluşmuş. Meksika’da ise kurumsallaşma kısa vadeli planlara göre yapılmış. Yerli halk kısa sürede sömürülecek ve sömürgeciler oradan ayrılacaklardır.

Benzer farklar Latin Amerika ile Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada için de ortaya çıkıyor. Sömürgeciler, Latin Amerika’da kurumları daha kısa süre kalacakları, zenginlikleri alıp götürecekleri varsayımı ile oluşturuyorlar.

Burada AJR’nin kapsayıcı ve dışlayıcı kurumlar tanımına yakından bakmak yararlı olacak. Bu tanımlar aslında siyasi partiler, seçimler, parlamentolar gibi siyasi kurumlar için yapılıyor.

Kapsayıcı siyasi kurumlar, halkı ve görüşlerini içinde barındırıyor, onlara açıktırlar, adildirler. Dışlayıcı siyasi kurumlar ise halka ve görüşlerine kısıtlamalar getirirler ve onlara büyük ölçüde kapalıdırlar. Sonuçta dışlayıcı siyasi kurumlar dışlayıcı ekonomik kurumlar da yaratırlar. Dışlayıcı kurumlar denetleme ve düzenlemeye de kapalıdırlar. 

Dışlayıcı kurumlar genellikle iktidardaki kişinin veya grubun iktidarını koruma refleksine sahiptirler. Acemoğlu ve Robinson’un makale ve kitaplarında şu gibi örnekler vardır: Bir şirketin sahibi veya yöneticisi muhalefete yakın olsun.

İktidar, dışlayıcı kurumlarıyla, muhalefete yakın şirketin ürettiği ürün için KDV veya gümrük vergisi oranını değiştirebilir. Bu değişiklik ekonomik gerekçeyle olmayabilir, hatta ekonomiye zarar verebilir. Burada amaç, ülkenin durumunu dikkate almadan, potansiyel bir muhalefete zarar vermek, iktidarı korumaktır.

Dışlayıcı kurumlar çoğulcu değildir, topluma siyasi güç veya katılım vermezler. Siyasi güç iktidardadır. Dışlayıcı kurumların olduğu toplumlarda demokrasi yoktur veya çok zayıftır. İşte bu durumda ülkenin büyümesi ve kalkınması zordur.

Demek ki, yoksul toplumlarda dışlayıcı kurumlar ve otoriter iktidarlar hakimdir ve bunlar hakim güçlerini bırakmak istemezler. Geliri yüksek toplumlarda kapsayıcı kurumlar ve demokratik iktidarlar hakimdir.

AJR bu sonuca varmak için tarihsel verileri incelemiş, siyasi iktisat konularında oyun teorisine başvurmuş ve verilerle birçok uygulamalı ekonometrik çalışma yapmıştır.

Bir toplum dışlayıcı kurumlar ve otoriter iktidarlar altında yoksulluk ve düşük gelir tuzağından çıkmak isterse ne yapmalı? İlk olasılık iktidar elitleriyle halkın veya iktidarda olmayanların anlaşmasıdır. Ancak elitler iktidarı bırakmak istemeyebilir. Hatta vaatlerde bulunup bunları unutabilirler.

AJR’ye göre bu durumda iki yol kalıyor. Birincisi, barışçıl gösteriler ve en geniş katılımla oy vermek dahil demokratik hakları kullanmaktır. İkincisi, şiddet de içeren devrimci yollarla iktidara son vermektir. Ancak AJR bu yolu önermiyor, çünkü şiddet yöntemleri halkın katılımını büyük ölçüde düşürecektir.

Ekonomi ödülü verilen çalışmalar Türkiye için ne mesaj veriyor?

Daron Acemoğlu, Türkiye konusundaki görüşlerini ve değerlendirmelerini zaman zaman dile getiriyor. Kullandığı ifadeler olumlu değildir; Türkiye’de siyasi ve ekonomik kurumların daha kapsayıcı ve iktidarın daha demokratik olması gerektiğin vurguluyor.

Birincisi, şu anda yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı veya Başkanlık sisteminin değişmesidir. Çünkü bu sistemde doğrudan veya dolaylı olarak kapsayıcılık, yani halkın katılımı neredeyse yoktur. Tüm önemli ve önemsiz kararlar, denetime ve onaylamaya da tabi olmadan, bir kişi tarafından verilmektedir.

Yanlış yapıldığında, ki her konuda sıkça yanlışlar yapılıyor, bu yanlışlardan geri döndürecek ve bunların hesabını soracak bir mekanizma yoktur.

Bu ortamda hukukun üstünlüğü ve adalet de sağlanamıyor, en azından çok tartışmalı hale geliyor. Çünkü Başkan her türlü yasanın üzerinde görülebiliyor. Diğer yandan Başkanlık seçim sistemi yüzde 50,1’i bulmak üzerine kurulmuştur ve her türlü oyuna ve akla gelmeyecek iş birliklerine açıktır.

Partili Başkanın partisinde kapsayıcılık olması çok zordur, çünkü kendisi her kural ve yasanın üzerindedir. Böyle bir iktidar da bırakılmaz elbette? Başkan’ın yarattığı bu siyasi ortamda diğer partiler de “oyunu kuralına göre oynayalım” eğilimindeler. Bir kapsayıcılık sorunu tüm partilerde görülebiliyor.

Böyle bir ortamda ekonomik kurumlar nasıl kapsayıcı olacak ki? Çok açık göstergesi TÜİK. Toplumun ilgilendiği tüm veriler açıklamaya ve tartışmaya açık olmalı ama mahkeme kararlarına karşılık olmuyor.

Kısacası, Türkiye’de siyasi kurumlarla birlikte ekonomik kurumların da kapsayıcı, açık ve hesap verebilir olması gerekiyor. Uzun vadeli çözüm ancak böyle sağlanacaktır.

                                                               /././

Aile hekimi hasta kovalayacak: Altı ay muayeneye gitmeyenin cezası hekime kesilecek -Can Öztürk-

Ödeme katsayılarında değişiklik yapılması ve performans kotalarının artırılmasıyla ödemelerinde kesintiye maruz kalacak olan hekimler, bakanlığı protesto ediyor.Sağlık Bakanlığı’nın yeni yönetmeliğe göre aile hekimlerinin maaşlarında kontrole gelmeyen lohusalar nedeniyle kesinti yapılacak. Aile hekimine görünmeden devlet hastanelerine başvuran hastalar için de kişinin aile hekimine ceza puanı yazılacak. Bakanlığın yönetmelik taslağına göre, bütün şartları yerine getiren aile hekimlerinin maaşı değişmeyecek ancak hiçbir şartı yerine getiremeyen hekimin maaşından yaklaşık olarak 32 bin TL’lik kesinti olacak.(https://t24.com.tr/haber/aile-hekimi-hasta-kovalayacak-alti-ay-muayeneye-gitmeyenin-cezasi-hekime-kesilecek,1190032)

                                                               ***

Erdoğan talimat verdi: Kredi kartından da kesinti yapılacak Savunma Sanayi Fonu görüşmeleri ertelendi 

Kamuoyunda büyük tepki çeken Savunma Sanayii Fonu teklifi için erteleme kararı alındı.AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, Savunma Sanayii Destekleme Fonu görüşmelerinin ertelenerek 2025 yılına bırakıldığını açıkladı. Güler, erteleme kararının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı olduğunu bilidirdi.  Kredi kartlarından yıllık 750 TL vergi alınmasına ilişkin teklif bugün komisyonda görüşülmeye başlandı. Muhalefet "Kredi kartı limitinden vergi almak, dünyanın en komik vergisi, Zaytung’un bile aklına gelmez" dedi.(https://t24.com.tr/haber/kredi-kartindan-da-kesinti-yapilacak-savunma-sanayi-fonu-gorusmeleri-ertelendi-zaytung-un-bile-aklina-gelmez-,1189992)

                                                             ***

Açlık grevlerinin ikinci gününde, 32 Fernas işçisi ve 5 sendikalı gözaltına alındı: Soma'dan yeri altından geldiler, ekmeklerine bile el konuldu

AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas Madencilik’te çalışan madenciler, Ankara kurtuluş Parkı’ndaki açlık grevlerinin ikinci gününde gözaltına alındı. Parktaki 32 Fernas işçisi ve dört sendika görevlisi “Kamu güvenliğini tehlikeye atmak" iddiasıyla gözaltına alınırken, işçilerin ekmeklerine de el konuldu. İşçilerin bağlı olduğu sendika maden ocağındaki toplu ölüm riskine dikkat çekiyor. Manisa Soma'da bulunan ve AKP'li vekile ait Fernas Madencilik'te çalışan işçiler, iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına ve düşük ücretlere karşı mücadele başlatmış, sendikaya üye oldukları için işten atılmıştı. 25 Eylül’de Soma'dan yürümeye başlayan işçiler 2 Ekim’de Ankara’ya ulaştı. Yaklaşık 2 haftadır Ankara’da bulunan işçiler, 2 gündür açlık grevindeydi.(https://t24.com.tr/haber/aclik-grevlerinin-ikinci-gunundeki-fernas-iscileri-gozaltina-alindi-biz-soma-dan-yeri-altindan-geldik-simdi-gozaltina-aliyorlar,1190047)

                                    ***

Ocak-Eylül bütçe karnesi: Toplam vergi gelirlerinin yüzde 52’si KDV ve ÖTV -Murat Batı-

2023 yılı Ocak-Eylül döneminde bütçe gelirleri 2 trilyon 998 milyar 719 milyon TL iken 2024 yılının aynı döneminde yüzde 75,2 oranında artarak 5 trilyon 253 milyar 15 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılı Ocak-Eylül dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 69,6 oranında artarak 4 trilyon 401 milyar 815 milyon TL olmuştur.

Hazine ve Maliye Bakanlığı kendi internet sitesinde 2024 yılı Ocak-Eylül dönemi bütçe gerçekleşmelerini yayımladı. Aşağıda detaylı şekilde göreceğiniz üzere vergi gelirlerinin yüzde 51,87’si KDV ve ÖTV tahsilatı oluşturmaktadır.

Dolaylı vergilerin payı Ocak-Eylül döneminde yüzde 65,83; dolaysız vergilerin payı ise yüzde 34,14 gerçekleşti.

Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde 1 trilyon 74 milyar 18 milyon TL açık verdi.

Diğer kalemlerin akıbetini ise aşağıda izah etmeye çalışayım.

2024 Eylül ayı bütçe gerçekleşmeleri

2024 yılı Eylül ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 932,1 milyar TL, bütçe gelirleri 831,6 milyar TL ve bütçe açığı 100,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 783,4 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 48,2 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Genel görünüm aşağıdaki tabloda bulunmaktadır.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Eylül ayında 129 milyar 218 milyon TL açık vermiş iken 2024 yılı Eylül ayında 100 milyar 464 milyon TL açık vermiştir. 2023 yılı Eylül ayında 58 milyar 454 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Eylül ayında 48 milyar 213 milyon TL faiz dışı fazla verilmiştir.

2024 Ocak-Eylül dönemi bütçe giderleri

2024 yılı Ocak-Eylül döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 7 trilyon 158,6 milyar TL, bütçe gelirleri 6 trilyon 84,6 milyar TL ve bütçe açığı 1 trilyon 74 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 6 trilyon 246 milyar TL ve faiz dışı açık ise 161,3 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Merkezi yönetim bütçesi 2023 yılı Ocak-Eylül döneminde 512 milyar 602 milyon TL açık vermiş iken 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde 1 trilyon 74 milyar 18 milyon TL açık vermiştir. 2023 yılı Ocak-Eylül döneminde 41 milyar 738 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde 161 milyar 332 milyon TL faiz dışı açık verilmiştir.

2024 yılı Ocak-Eylül döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 81,1 oranında artarak 7 trilyon 158 milyar 637 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 79,4 oranında artarak 6 trilyon 245 milyar 951 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

2024 Ocak-Eylül dönemi bütçe gelir gerçekleşmeleri

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Eylül dönemi itibarıyla 6 trilyon 84 milyar 619 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri 5 trilyon 134 milyar 59 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 793 milyar 429 milyon TL olmuştur.

Aşağıdaki tabloda 2024 Ocak-Eylül dönemi vergi gelirleri ve bu vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payları gösterilmiştir.  

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere 2024 Ocak-Eylül döneminde KDV ve ÖTV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 53; dolaylı vergilerin payı yüzde 67,30 ve dolaysız vergilerin payı ise yüzde 32,70 olarak gerçekleşti.

Ocak-Eylül 2024 ile geçen yıl aynı dönem vergi tahsilatı karşılaştırılması

2023 yılı Ocak-Eylül döneminde bütçe gelirleri 2 trilyon 998 milyar 719 milyon TL iken 2024 yılının aynı döneminde yüzde 75,2 oranında artarak 5 trilyon 253 milyar 15 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

2024 yılı Ocak-Eylül dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 69,6 oranında artarak 4 trilyon 401 milyar 815 milyon TL olmuştur.

Aşağıdaki tabloda vergi kalemleri bazında Ocak-Eylül 2024 tahsilat tutarları ile geçen yılın aynı dönemdeki tahsilat tutarları ve değişim oranları bulunmaktadır.

Yukarıdaki tabloya göre 2024 Ocak-Eylül döneminde geçen yıl aynı döneme nazaran tahsilat oranı en fazla olan gelir kalemi petrol ve doğalgazdan alınan ÖTV, tütünden alınan ÖTV, BSMV, dahilde alınan KDV, dijital hizmet vergisi ile stopaj yoluyla alınan gelir vergisidir.

Petrolden ve doğalgazdan alınan ÖTV yüzde 175,9, ve dahilde alınan KDV ise yüzde 103,2 oranında artmıştır. Diğerlerinin artış oranları yukarıdaki tabloda görülmektedir.

ÖTV genel toplamı ise geçen yıl aynı döneme göre yüzde 63,3 oranında artmış.

İthalde alınan KDV yüzde 50,7; BSMV yüzde 177; harçlar yüzde 51,9; damga vergisi ise yüzde 77,8 oranında artmıştır.

 (T-24)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder