Berkin Elvan'ın anne ve babasına "cumhurbaşkanına hakaret"ten hapis cezası!-Birgün-
Gezi Direnişi sırasında öldürülen Berkin Elvan'ın anne ve babası "cumhurbaşkanına hakaret" suçundan hapis cezasına çarptırıldı. Baba Sami Elvan 1 yıl 2 ay 17 gün, anne Gülsüm Elvan'a ise 11 ay 20 gün ceza verildi. Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeği ile öldürülen Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan ile babası Sami Elvan hakkında "cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla görülen davada karar çıktı. Gülsüm Elvan'a 11 ay 20 gün, Sami Elvan'a ise 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası verildi. ("HAKARET ETMEDİM, BU BENİM FERYADIMDI") Gülsüm Elvan, mahkemede yaptığı savunmada, şu ifadeleri kullandı: "Ben hakaret etmedim. Bu benim feryadımdı. Bana yapılan hakaretleri görmezden geldiler. Onlar cezalandırılmadı. Yetmiyor evimi aradılar, tehditler ediyorlar. hala ben mi suçluyum. Ben 'adalet' dedikçe adalete aç kaldım." Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.(BERKİN'İ ÖLDÜREN POLİS HAPSE GİRMEDİ) 15 yaşındaki Berkin Elvan, Gezi Direnişi sırasında polis Fatih Dalgalı'nın attığı gaz fişeğiyle 16 Haziran 2013’te vurulmuş, 269 günlük koma dönemi boyunca 45 kilodan 16 kiloya düşerek 11 Mart 2014’te yaşamını yitirmişti. Uzun süren yargılama sonunda polis Fatih Dalgalı “çocuğu olası kastla öldürme” suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Ceza, Nisan 2023'te İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından onanmıştı. Berkin Elvan’ı yaşamdan koparan polis, bugüne kadar 1 gün bile hapse girmedi. Polis Fatih Dalgalı’nın cezası Yargıtay tarafından onanırsa hapse girmesi gündeme gelecek.***
Emniyet'in sitesinde yayımlandı! 'Bu neyin hazırlığı?' dedirten satın alma listesi -Burak Demirbaş/Sözcü-
İşte o takvim:
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı'nın 28 Mart tarihli elektronik kelepçe satın alım ihalesini gündeme getirerek Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi.(https://www.sozcu.com.tr/emniyet-in-sitesinde-yayimlandi-bu-neyin-hazirligi-dedirten-satin-alma-listesi-p161199)
***
Keçi, oğlak haczedildi -Melisa Ay-Birgün-
Kredi ve kredi kartı borçları yükseldikçe ödemekte güçlük çeken yurttaşlar, birer birer icralık hale geldi. İcra dairelerine her gün on binlerce dosya gelmeye devam ediyor. Yalnızca dün 7 Mart'ta 22 bin 663 yeni dosya, icra dairelerine geldi. İcra dairelerindeki derdest yani açık halde bulunan icra ve iflas dosyalarının sayısı 23 milyon 53 bin 593'e ulaştı. 1 Ocak 2025'ten bugüne kadar dairelere gelen dosya sayısı ise 2 milyon 711 bin 768 oldu. İcra dairelerine bu ayın ilk 7 gününde UYAP üzerinden tam 104 bin 783 yeni dosya geldi. Özellikle ürettiğinden emeğinin karşılığını alamayan üreticiler, tarlalarını, bahçelerini hatta hayvanlarını dahi ipotek ettirmek zorunda. Tarım sektörünün bankalara borcu da 935 milyar 936 milyon 324 bin liraya ulaşarak tarihin en yüksek tarım sektör borcu noktasına geldi.(280 BİN LİRA İÇİN İHALE AÇTILAR) Bu yılın ilk üç ayında ipotekli olması nedeniyle ödenmeyen borçlar karşılığında haczedilerek satışa açılan tarlaların sayısı 2 bin 937, traktörlerin sayısı 11 olmuştu. Traktör ve tarlaların ardından üreticilerin keçi ve oğlakları da haczedildi. Son olarak Tekirdağ Çerkezköy'de hayvancılık yapan bir yurttaşın küçükbaş hayvanları haciz yoluyla alınarak satışa açıldı. Çerkezköy İcra Dairesi, borçlu üreticiye ait toplam 33 adet Malta melezi anaç keçi ve 30 adet oğlak için ihale süreci başlattı. Haraç mezat satılan hayvanların toplam piyasa değeri 280 bin 240 TL olarak hesaplandı. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuyu gündeme getirerek "Küçük aile tipi işletmelerde çok sayıda ahır boş. Bu sefer de icra ile hayvanlar elden gidiyor. Ahır giderleri, yem giderleri, bakım ve aşı giderleri hayvancılığı sorunlu kılıyor. Hayvancılık, gelir-gider dengesi sağlanırsa sürdürülebilir. Bu sağlanamayınca da borçlar katlanıyor. İcra da kapıya dayanıyor" dedi. "İktidar sorun çözme değil seyretme noktasında duruyor" diyen Gürer, borçların 2027'ye ötelenmesi, faizlerin silinmesi ve tarımda icraya sınır getirilmesi çağrısında bulundu.
***
Elektrikte 'devlet desteği' algısı-Birgün-
Enerjisa, ulusal tarifedeki birim fiyat ile borsada anlık belirlenen birim fiyat arasındaki farkı tüketiciye devlet desteği olarak adlandırarak sundu. Böyle bir uygulama olmamasına karşın yıllık tüketimi 5 bin kwh’nin altında olan aboneye 865,73 TL’lik tüketim bedelinin 470,73 TL’lik kısmının devlet tarafından karşılandığı iletildi.
Enerjisa Şubat ayında konutlarda uygulanmaya başlanan elektrik tarifesine göre hazırlanan faturaları gerçeğe aykırı olarak ‘devlet desteği‘ algısı yaratacak şekilde hazırladı. 1 Şubat itibarıyla başlayan yeni tarifeye göre elektrik fiyatlarında yaklaşık 1,2 milyon abonenin etkilendiği "gizli zam” yapıldı. Buna göre aylık ortalama 417 kWh tüketimi olan, aylık ortalama 1 bin 50 TL fatura ödeyen tüm konut aboneleri için ulusal tarife yerine borsada belirlenen anlık fiyat uygulanıyor.Enerjisa 2024 yıllında tüketimi 5 bin kwh’in altında olan ve ulusal tarifeden faturalandırılan aboneye borsada anlık belirlenen bedeli gerçek bedel hesaplaması yaptı. Enerji Borsada anlık belirlenen birim fiyat üzerinden tüketim bedelinin 865,73 lira olduğu bu bedelin 470,73 TL’lik kısmının ‘devlet desteği’ olarak karşılandığı, ödenmesi gereken fatura bedelinin 395 lira olduğu belirtildi. Ancak tarifeye göre zaten yıllık tüketimi 5 bin kwh’nin altında olan konutlarda fatura ulusal tarife üzerinden hesaplanıyor. 5 bin kilovatsaatin üzerinde tüketimi olan haneler ise serbest piyasa tarifesine göre fatura ödüyor. Bu tarife kapsamındaki faturalarda iki katı artış yaşandı.
***
Sahte altın, sahte et derken... İstanbul'da ortaya çıkan akılalmaz skandal -Sözcü-
Deprem riskiyle karşı karşıya olan İstanbul'da, yapı güvenliğini tehdit eden sahte beton tehlikesi giderek artıyor. Sultangazi'de yer alan 13 katlı bir binada kullanılan betonun hileli olduğu tespit edildi.
İstanbul Sultangazi’de 13 katlı bir binaya dökülen hazır betonun hileli olduğu ortaya çıktı. Fiyatların artmasıyla beton dolandırıcılığı da artarken beton yerine ölüm satılır hale geldi. Kimi zaman betonu beton olmaktan çıkartacak kadar çok su kullanılırken kimi zaman da maliyeti düşürmek için satın alınandan farklı, mevzuata uygun olmayan, dayanıklılığı düşük beton dökülüyor. Betonda yapılan hilenin sonucu ise çürük binalar ve yıkılan evler ile hayattan kopan canlar oluyor. Beton dolandırıcıları 32 yıldır inşaat sektöründe olan müteahhit Adil Güngör’ü de hedef aldı. Ekol TV muhabiri Ezgi İzgi’nin haberine göre; 18 Ocak gecesi Sultangazi’de bulunan 13 katlı binanın inşaatına dökülmesi için 13 kamyonet beton getirildi. Ancak daha ilk kamyonda hile olduğu ortaya çıktı.Adil Güngör, normalde 15 dakikadan fazla süren beton dökümü sadece 4 dakika sürünce dolandırıldığını anladı. Müteahhit Adil Güngör dökülen sahte betonu kayıt altına aldı. İddiaya göre şikâyette bulunacağını söyleyince firma geri adım attı. Adil Güngör, “En kolay hırsızlık yapılacak iş betondur. Ne kadar su bastığını kim nereden anlayacak? Ancak betondan iyi anlamanız lazım. C-45 beton döküyorum, C-25 dozajında beton gönderiyor bana. Şantiyenin içini çek pasla temizledim. Çek pas nasıl temizler betonu?” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.(HİLELİ BETON DENETİMDEN GEÇİYOR) Uzmanlara göre Türkiye’deki her iki inşaattan birinde beton reçetesine uyulmuyor ve hileli beton kullanılıyor. Beton dolandırıcılığı her geçen gün artarken alınan numunelerin yapı denetim firmalarının onayından geçebilmesi ise dikkat çekiyor.(“İKİLİ İLİŞKİLER DEVREYE GİRİYOR”) İnşaat Mühendisi Batuhan Bakar, “Ülkemizde yüzde 50 oranında beton döküm esnalarında maalesef ki reçete dışında su ekleyerek dayanımsız beton oluşturuluyor. Dayanımsız beton eşittir çürük bina demektir. Bu betonun doğru olması için doğru reçetede hazırlanması gerekiyor: Su, kum, mıcır ve çimento yüzdeliği. Yapı denetim firmasının sahibi ile mevcuttaki şantiyenin sahibi birbiriyle akran olmuş oluyor. İkili ilişkiler devreye giriyor. Projede yeri olmayan beton sahada oluyor. Beton hilesinin önüne geçilebilmesi için yapı denetim ağının, şantiye ağının çok güçlü olması, proje müelliflerinin çizmiş olduğu statik projeye göre uygun iş yapılması gerekiyor” ifadeleriyle hileli betonun önüne geçilebilmesi için yapılması gerekenleri aktardı.***
Kızılay’da yağma -İsmail Arı-Birgün-
Müfettişler, Kızılay’ın bürolarını 930 TL ve 641 TL gibi düşük rakamlara kiraya verdiğini, şube yöneticisi Berat Akova’nın da kurum aracını mesai saatleri dışında özel işlerinde kullandığını tespit etti.
Depremde çadır satması ile gündem olan ve uzun yıllardır yolsuzluk iddiaları ile anılan Kızılay’da skandalların sonu gelmiyor. BirGün, Kızılay İstanbul İl Merkezi Şubesi’ni denetleyen Kızılay başmüfettişleri tarafından hazırlanan raporun yeni ayrıntılarına ulaştı. Teftiş raporunda yer alan bilgilere göre, Şube Yönetim Kurulu’nun 12 Nisan 2023 tarihli kararıyla İl Yöneticisi Berat Akova’ya araç tahsis edildi. Ancak Akova, Kızılay İl Merkezi tarafından kiralanan aracı mesai saatleri dışında da kullandı ve bu nedenle Kızılay tarafından soruşturma başlatıldı.(SUDAN UCUZ KİRA) Kızılay müfettişleri, “Türk Kızılay Genel Başkanlığı’na ait araçlara muhakkak Türk Kızılay Logosu konulması gerektiğini” hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Şubede kullanılan araçlar hizmet aracı olup, makam aracı şeklinde kullanılamaz. Aynı zamanda şube araçları şubenin ihtiyaçları dışında özel işler için de kullanılamaz.” Müfettişlerin bir diğer tespiti ise kurumun yok pahasına kiralanan gayrimenkullerine dair oldu. Rapora göre, Kızılay’ın İstanbul Çatalca’daki gayrimenkulleri 930 TL ve 641 TL gibi rakamlara kiraya verildi. Raporda bu tespit de şöyle anlatıldı: “Çatalca Kaleiçi Mahallesi’ndeki taşınmazda yer alan büro vasıflı taşınmazların kira tutarlarının sırasıyla 930 TL ve 641 TL olduğu ve kira bedellerinin güncel piyasa koşullarına göre düşük kaldığı anlaşılmıştır. Kurum menfaatleri uyarınca yeniden emsal rayiç kira bedeli tespiti yapılarak belirlenen kira bedellerinin kiracılara tebliğ edilmesi gerekmektedir.” Kızılay’ın İstanbul’da iki merkezi şubesi bulunuyor. Müfettiş incelemesine takılan Kızılay İstanbul İl Merkezi Şubesi ise uzun yıllar Kızılay Başkanlığı koltuğunda oturan önceki Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kararı ile kuruldu.(ŞUBE YILDIRIM’A KARŞI) AKP’li Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Yıldırım, 2013 ile 2019 yılları arasında da Kızılay İstanbul Şube Başkanlığı görevlerini yürüttü. Kerem Kınık ise 2019’da Kızılay’ın İstanbul Şubesi’ni yeniden İlhami Yıldırım’a ve ekibine teslim etmek istemedi. Ancak İlhami Yıldırım, 2019 yılında üçüncü defa Kızılay İstanbul Şube Başkanlığı görevine seçildi. Kerem Kınık ise bu gelişmenin ardından İstanbul’da bir şube daha kurdu. İstanbul İl Merkezi Şubesi ismi verilen Kızılay şubesinin başına da dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin AKP’li Meclis Üyesi Kadem Ekşi getirildi. Tüm ilçe şubeleri, İstanbul İl Merkezi Şubesi’ne bağlandı, Kızılay Genel Merkezi de tüm iş ve işlemleri bu şube üzerinden yürütmeye başladı.
***
Trump'ın siyaset dili seviyesi: 'Ülkeler ticari anlaşma yapmak için kıçımı öpüyor'-soL-
ABD Başkanı, ticaret anlaşmalarına dair yeni müzakerelerde bulunmak isteyen ülkeleri aşağılayıp alay etmeye başladı. Ülkelerin vergi muafiyetleri için "yalvardıklarını" öne süren Trump, "Bu ülkeler bizi arıyor, kıçımı öpüyorlar" dedi.
ABD Başkanı Donald Trump, yeni dönemindeki düşük seviyeli üslubunu daha da ileriye taşıdı.
Ülke ithalatına küresel çapta gümrük vergileri getiren Trump, ticaret anlaşmalarına dair yeni müzakerelerde bulunmak isteyen ülkeleri aşağılayıp alay etmeye başladı.
Trump, kapsamlı yeni tarifelerinin ardından onlarca ülkenin ABD ile ticaret anlaşmaları müzakere etmek için çabaladığını iddia etti ve yabancı liderlerin vergilerin tam etkisinden kaçınmak için muafiyetler için kendilerine "yalvardıklarını" öne sürdü.
'Anlaşma yapmak için can atıyorlar'
Dün Ulusal Cumhuriyetçi Kongre Komitesi yemeğinde konuşan Trump, yönetiminin geçen hafta yüzde 10'luk bir temel tarife ile karşı karşıya kalan ülkelerle yaptığı erken müzakerelerde "çok iyi gittiğini" ifade ederek, bugünden itibaren onlarca ülkenin daha da yüksek vergilerle karşı karşıya kalacağını belirtti.
Ülke liderlerinin kendisiyle anlaşma çabalarını alaycı bir şekilde anlatan Trump, "Size söylüyorum, bu ülkeler bizi arıyor, kıçımı öpüyorlar. Bir anlaşma yapmak için can atıyorlar: 'Lütfen, lütfen efendim, bir anlaşma yapın. Her şeyi yaparım, her şeyi yaparım efendim'" dedi.
ABD yönetimi daha önce, Trump'ın belli ülkelerle özelleştirilmiş anlaşmalar için baskı yapmasıyla birlikte, yaklaşık 70 ülkenin tarifelerin etkisini azaltmak için görüşmeler aradığını belirtmişti. Trump, dün Beyaz Saray'da düzenlenen bir kararname imzalama etkinliğinde, "Ben bunlara hazır değil, özel anlaşmalar diyorum" dedi.
Ayrıca gümrük vergisi stratejisinin iyi işlediğini iddia eden Trump, vergilerin Amerikan tüketicileri ve yatırımcıları için ters teptiğine dönük eleştirileri reddederek, bu stratejinin 2026 ara seçimlerinde Cumhuriyetçilere güç vereceğini öne sürdü. Trump, bununla birlikte, Kongre onayı olmadan 60 günden fazla gümrük vergisi koyma yetkisini sınırlamak için iki partili çabaları destekleyen Cumhuriyetçi milletvekillerini hedef aldı.
Trump, Cumhuriyetçi milletvekillerine ve bağışçılara "Ara seçimleri kazanacağız ve muazzam, gürleyen bir ezici zafer elde edeceğiz. Ve devam eden gümrük vergisi durumundan gerçekten çok faydalandığımızı düşünüyorum, bu iyi bir durum... Efsane olacak, izleyin" diye seslendi.
ABD Başkanı'nın yorumları, yönetiminin Çin mallarına yüzde 104'lük bir gümrük vergisi de dahil olmak üzere daha yüksek ithalat vergileri uygulamasının hemen öncesinde geldi. Bugün tam olarak yürürlüğe girecek olan politika, Trump'ın büyük ticaret fazlaları olan ülkelere ABD'ye daha iyi şartlar sunmaları için baskı yapmayı amaçlayan "karşılıklı ticaret" gündeminin bir parçası.
Beyaz Saray, tarifelerin uzun süredir devam eden ticaret dengesizliklerini ele almak ve yerel üretimi canlandırmak için tasarlandığını söylüyor. Trump, önlemlerin halihazırda ABD ekonomisine fayda sağladığını ve ülkenin günde 2 milyar dolar tarife geliri topladığını iddia ediyor.
***