İstanbul’dan Hatay’a sermayenin “mimarlığı” -T. Gül Köksal /EVRENSEL -

Archdaily ve Dezeen gibi tasarım platformlarının 6 Ağustos 2025 tarihinde, internet sitelerinden servis ettiği habere göre, Haliç’in kuzey kıyısında, eski adıyla Haliç Port, yeni adıyla Tersane İstanbul projesine, dünyaca tanınan İngiliz “yıldız” mimarlık ofisi Foster + Partners’ın bir AVM projesi de eklenecek.

Öncelikle kamuoyu ile yeni paylaşılsa da bu bilgi yeni değil. Eski adıyla Haliç Port, 2013 yılında ilan edildiğinde de bu ve diğer ulusal-uluslararası “yıldız” mimarlık ofislerinin adı kulaktan kulağa duyulmuştu. Tıpkı Hatay’ın 6 Şubat depremleri sonrasında yeniden inşasında adı geçen ekiplerde olduğu gibi.

*

Archdaily projeyi şöyle tanıtıyor; “Foster + Partners, Türkiye'nin İstanbul kentinde Haliç'in kuzey kıyısında yer alan bir alışveriş merkezi için tasarımlarını açıkladı. Proje, daha önce yeterince kullanılmayan 1.6 kilometrelik sahil şeridini yeniden geliştirmek için önerilen daha büyük Tersane master planının bir parçası. Master plan, kıyı şeridi boyunca erişimi iyileştirmeyi amaçlayan  perakende, konut, konaklama, kültürel binalar ve peyzajlı kamusal alanların bir karışımını entegre ediyor. Alışveriş merkezi, İstanbul'un tarihi simge yapılarının birçoğuna yakın bir konumda yer alıyor ve bölgenin denizcilik ve endüstriyel mirasından  yararlanıyor. Tasarımın ölçeği ve malzeme seçimleri bu bağlamı yansıtıyor ve sitenin tarihi katmanlarıyla uyum sağlarken çağdaş bir perakende ortamı sunmayı amaçlıyor.” 

Bu, esasen, Haliç tersanelerinin yıllara dayalı birikimini yok sayan, kamuya ait üretim alanını tüketim ortamına dönüştüren, bunu yaparken de “yeterince kullanılmayan, erişimi iyileştirmeyi amaçlayan, mirastan yararlanan” gibi ifadelerin arkasına gizlenen tasarım yoluyla, sermayeye birikim zemini kuran bir proje tanıtımı. 

Dezeen, projeyi tanıtırken bir de üstüne, “Foster + Partners, lüks perakende kompleksi ile “İstanbul'un sahil şeridine yeni bir soluk getirecek” diyor. Her iki paylaşım da sosyal medyada eleştirilerle karşılık buldu. İnsanlar böyle bir projeye ihtiyaç olmadığını, zenginler için mekânlar üretildiğini, İstanbul’a bu şekilde zarar verildiğini ifade etti. Benim de parçası olduğum Haliç Dayanışması 2013 yılında bu yana, bu projenin sadece kıyılara değil, Okmeydanı, Kasımpaşa gibi yerleşim alanlarına ve nihayetinde Haliç-İstanbul’a vereceği zararları işaret ediyor. 

O zamanki adıyla Haliç Port’un 30 Kasım 2015 tarihli, göstermelik bir halk katılım toplantısı olan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısında, sürecin hukuki yönünü takip eden Avukat Can Atalay şöyle demişti; “Bu ülkede insanlar kültürel mirası korumaya çalışırken öldürülüyor... Dört Ayaklı Minare'yi korumaya çalışırken Tahir Elçi öldürüldü... Siz paraya iman etmiş olabilirsiniz, ama para tek değer değil!” ÇED toplantısında iki gün önce, 28 Kasım 2015 tarihinde, Avukat Tahir Elçi, Diyarbakır Sur İlçesinde, Dört Ayaklı Minare önünde öldürüldü. Avukat Can Atalay ise, Nisan 2022’den bu yana cezaevinde tutsak. 

Foster + Partners aynı zamanda Türkiye Tasarım Vakfı’nın (TTV), Hatay’ı yeniden inşa etmeye soyunan projelerinin de tasarım ortağı. TTV’nin internet sitesinde diğer ortakların adı da geçiyor. Hatay’daki barınma sorunu, konutların inşa yöntemi hakkında ben de defalarca yazdım, sahadan çok sayıdaki bilgi Evrensel dahil çok yerde haber oldu. Olmaya da devam edecek gibi duruyor. İstanbul gibi, Hatay’da da sermaye birikimi kendisine kaynak yaratırken, mimarlıktan hizmet alıyor, şık projelerle kapitalist kentleşmeyi allıyor-pulluyor, ödüller veriyor, yıldızlaştırıp markalaştırıp, servis ediyor. 

Eko-kırım, kent-kırım, bellek-kırım… projelerin mimarı olan bu ofisler, “daha iyi mimarlık, daha iyi restorasyon, daha iyi peyzaj, daha iyi kültür, daha iyi sanat”… yapacakları iddiasıyla iyi-kötü düalitesi içinde etik tartışmasını bertaraf ediyorlar. Kendilerine Pritzker, Ağa Han veya Ulusal Mimarlık Ödülleri veriliyor. Gençlere bu yönde bir arzu yatırımı ortamı sunuluyor. 

Mülksüzleştirme ağına bu mimarlık ofislerini ve iş verenlerini işlesek, hepi topu bir avuç aktörü göreceğiz. “Boykot mekânlarından özgürleştiren mekânsallığa” başlığında 5 Nisan 2025’te yazmıştım; “Toplumu fakirleştiren, doğayı tarumar eden faillerin ortaklıkları ile toplumsal çatışma/bölünme inşası arasındaki ilişki tartışmaya açılmayı bekliyor”. Zira şöyle bir durum var. Bir yanda buralardan sürülen insanları, zarar göre ekosistemi, diğer yanda buraları keyifle kullanan zenginleri, güçlerine güç katan sermayedarları görüyoruz. Ancak bir de buraları meşru kılan kültür-sanat gibi faaliyetleri, arka planda olan biteni bilerek veya bilmeyerek kullanan insanlar var. Örneğin yakında Foster + Partners’ın projesinin uçan daireye benzeyen restoranında yemek yemek isteyenler olacak. “Lüks alışveriş merkezi”nin ayarlanabilir vitrinlerini, “premium markalarını” görmek isteyenler de çıkacak.  Aslında öyle uzak tarihli bir tahmine veya lüks zevklere de gerek yok. Tersane İstanbul’un Instagram hesabına bakalım. Alanda 7 Ağustos’ta açık hava sinemasında filmin yönetmeni Tolga Karaçelik’in katılımıyla Saykoterapi gösterimi oldu. 7 Eylül’de de Fazıl Say konseri olacak. Burası bir kent suçu sahası olmasa, ben de katılmayı düşünürdüm. 

Mimarlar, mühendisler gibi teknokratlar ya da halk için buraların kent suçu olmasının gündem konusu olmamasını veya kent suçu olarak bile sayılmamasını, dikkate değer bir mesele olarak ele alıyorum. Hatta mesele sadece kapitalist kentleşmenin, sermayenin “mimarlığını” yapan yıldız mimarlar da değil. O ofislerde çalışmak zorunda kalanlar, suçun parçası olmak istemeyenler ama başka bir yol bulacak gücü olamayanlar, boykot ederken geleceklerini düşünenler, arzu yatırımı yaptıran ödül sistemini besleyen meslek örgütleri… Bunlar ve daha nice dert var.

Bunları daha uzun ve derinlikle tartışabileceğimiz eleştirel ortamlara ihtiyacımız olduğu açık…

T. Gül Köksal /EVRENSEL 

Kaynakça:

https://l24.im/O4oP2L
https://l24.im/rYPLoXQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

İstanbul’dan Hatay’a sermayenin “mimarlığı” -T. Gül Köksal /EVRENSEL -

Archdaily ve Dezeen gibi tasarım platformlarının 6 Ağustos 2025 tarihinde, internet sitelerinden servis ettiği habere göre, Haliç’in kuzey k...